Üzere İstanbuldan Damat Şerif Ve Arif Hikmet Pş.lar Gönderilmişti NAKLEDEN: ZİYA ŞAKİR... 86 saamapmp ama (Her hakkı makfazdar) Teşrinlevvel 328 Öğleye doğru, Abdülhami- din acele beni görmek İste diğini haber verdiler. Kendi #ini, limana nazır odada, seh- palı dürbünln önünde buldum. Selâmlaştıktan sonra, dür- bünün önünden geri çekilerek: — Limana baksanıza. Be- yaz bir vapur geldi. Ben bu- nu, Almanya sefaretanesinin maiyetine memur (Lorley) va- Puruna benzetiyorum. Dedi. Hemen dürbünün önüne geçtim. Vapuru tetkik ettim. Cevap verdim: — Evet efendim.. Ta, ken- disi, dikkat ediyor direğinde Fakat musunuz?. İkinci bizim sancak var. — Evet efendim; bizim san- €ak... İhtimal ki vapurda bi- zim Paşalardan biri vardır. Belki de yeni bir kumandan gelmiştir. Kara yolu kapan- dığı için bu vapurla denizden göndermişlerdir. — Hayır, olamaz. Malümya, hukuku düvel kanununa mö- mafidir. — Eh, şu halde hüküme- timize bir cemile olmak üzere.. — Eğer öyle olsaydı, bizim sancağımızı o birinci (direğe çekmek lâzımgelirdi. — Şu halde, efendim?.. — Kim bilir?.. Abdülhamit, bu son süzü çok manidar bir tarzda söy- ledi ve hatta hafifçe içini çe- kerek, sözlerinin son hecesi Adeta hançeresinde boğuldu. Söz, burada inkıtaa uğradı. Durdum. Epeyce durdum... İki gündenberi ( görüşemediğimiz için herhalde bana birşeyler |-—— #ormasını veyahut söylemesini bekliyordum. Halbuki, ne bir vey sordu venede başka bir tey söyledi Beş dakikadan fazla devam eden bu süküt- tan sonra: — Namaz vaktı yakın.. Bari gideyim, abdest alayım. Dedi ve, çıktı gitti. Biraz Sel yubiğik da İresine gitmiştim. Harici mu- hafızlardan Emin Âli B. s0- luk soluğa geldi. Mühim bir haber getirdi. Biraz evvel, Emin Âli Bey vehirde, doktor (Zozoporiç)in muayenehanesine (uğramış. Doktor, kendisini görür gör mez derhal sormuş: — Uğurlar olsun. Yolcu luk ne zaman? Âli Bey, şaşırmış. . me yolculu- — Canım me saklıyorsun. Bütün Selânik haber aldı. e, (Lorley) vapuru geldi. Abdülhamidi İstanbula götü- tecekmiş... Âli Bey, bu havadisi alır umaz, hemen tramvaya atla- Biş ve köşke gelmiş, O, bu Özleri lar 23 de Damat Mahmut Paşa Selâniğin bu mesele etrafın- daki hassasiyet ve tecessüsü- ne hayret ediyordum. *» Biz, bu mesele etrafında konuşurken (Kapu karakolu) na memur polis Rıza Efen- di, koşa koşa geldi; — İstanbuldan iki efendi gelmiş. Rasim Beyi soruyor- lar, Âcilen görüşmek istiyor- lar. Rasim Beyin şehre indiğini söyledim. £ (Vekili ve yahut başka birisi gelsin) diyorlar. Dedi. Nöbetçi zabiti olmak hasabile yüzbaşı Vâsıf B, Rıza Efendi ile gitti. Uzaktan ben de takip ettim. Kapıdaki nöbet ( kulübesinin önünde, siyah paltolu iki zat, kemali azametle oturuyorlardı. Çocuk Vâsıf Bey, yanlarma gitti. Selâm verdi. Ne istediklerini sordu, bu iki zatın siması bana o yabancı O gelmi Dikkat ettim; ve ik tanıdım. (Bunlar, (Damadı hazreti şehriyari) den Arif Hikmet ve Şerif Paşalardı. Şerif Paşa hiç yerinden kı- pirdamadı. Yalnız O kaşlarım çatıp gözlerini yukarı kaldı- | rarak Vâsf Beye baktı. Fa- kat, Arif Hikmet Paşa Vâ- sf Beye doğru hürmetkâr bir | vaziyette eğilerek; — Almanya sefarethanesi- nin maâiyetine memur Lorley yatile geldik. Vaziyetin vaha- metine binaca diradei seniye) mucibince (Hakanı sabık haz- retleri) ni alıp İstanbula götü- receğiğ; vürudumuzdan ken- dilerini haberdar (etmenizi rica ederim. Dedi. Vâsıf B., bu sözlere bir ande cevap vermedi. Kı- sa bir düşünüşten sonra: — Kumandan Rasim Bey burada yoktur Efendim. Bit- tabi ben bir cevap vere- mem, Biraz istirabat buyu- runuz, şimdi kendileri de gelir. Cevabını verdi. o Paşaları selâmliyarak tekrar mubafız- lık “dairesine geldi. Derhal Rasim Beye haber gönderdi. Rasim Bey, çok gecikme- den geldi. Meğer oda ku- mandanlık < dairesinde imiş. Yatm ve Paşaların vürudu hakkında kendisine tebliğatta bulunulmuş. Rasim Bey, Paşa- larla selâmlaştı ve muhafız” lık dairesine aldı. Nuri Ağay! çağırttı. Abdülhamide haber yolladı. (Arkas var) Bilmecemizi Doğru Halledenler Yenibahçede 18 Edibe bir şişe ko- | köy Mühendis sokak 35 Fazil “Terfi, lonya, Kabataş lisesi 608 Hasan Hay- rettin bir albüm, Konya Ereyiiai İstas- ia makaaçı Mustafa Ef, oğlu AH B. bir roman, Adana Namık Kemal ilk mektep musllimleriaden — Alkattin EB. oğlu Salt Özcan B. bir kutu beya, Er kek Muallim mektebi tatbikat kasmı Hakkı B. bir roman, Ankara il a a B. bir ipekli mendil, Ankara dafan sat işleri maaş Kütibi Yusuf B. oğlu Ragıp B. bir kutu boya. Birer Albüm Büyükdere Çayırbaşı pumara 4 Bedin z Berekçi İsmeli Tlesi Agah, Salihli Posta Telgraf ya oğlu Muzaffer, Ankara Har Murat mahallesi Ökslizce çeşme iğ mikerer 3 Fevzi Aytekin, m ballada Suhilboyu 10 Cemal Arak Uzunköprü Muradiye mahallesi bakkal bmet B. biraderi Arter Çile #rirat katibi Ruhi B. oğlu Terg: Tekir inel Fırka Levamm Müdür B. oğlu M Rüştü, Edirne Karanfiloğlunda (tahtek Hs mam sokak ? Ali, Adana Kalekap'n veznedarı Fevzi Beyden Kemal, Salihli Esnaf ve Ahali Bankası daktilese Nr dire, Vefa orta mektep 96 Muzafler, Ankara Atpasarı Kule santi karşınnda 45 Hamdi, Konya 446 Türkün Rüstem, Ankara Atpazan Çengel han 3 Tahsin, Çorlu Tapu me murunun oğlu Mustafa, Adana mektebi yanında 41 M. Şefik, Ankara Hisar Devdiran mahallesi Mesçit sokak 9 Necmiye, Uzunköprü Şehsürarbey mahallesi Hamam sokak 74 Gölüsar, Yenibahçede 14 Ayten Naci H. ve B. ler ON İKİNCİ PATRON KUPONU No. 9 Gazetemizde on beş günde bir vermekte olduğumuz — Patronu bedava almak istiyorsanız, bw kuponu kesip saklayınız ve 1$ kupon toplayınız. Patronlarımıs” den İtibaren İstanbul karilerimiz bir hafta, taşra karilerimiz on gün içinde kuponların gönder melidirler. Bu müddet geçtikten sonra kuponlar kabul edilmez. Adanada Misli Görülmemiş Bir ilflâs Davası (Baştarafı 1 inci sayfada) Bundan sonra, Fabrikayı satın almış olan Hasan Efen- dinin defterini sel götürüp götürmediğine dair mahallin- de erbabı vukuf tayinile fab- rikanın Okeşfine dair naip raporu okundu. Bu erbabı vukuf evvlâ nü- düriyet binasının ait katına su girdiğini yemin ile ifade et mişler ve rapor o yolda tan- zim edilmişken vaktin müsa- adesizliğine imzanın ertesi güne bırakıldığı ve er- tesi gün Sadık Bey tarafından vilâyete (müra atla o zabıta marifetile yapılan resmi tah- kikatta oraya su girmediğine dair alınan raporlardan ha- berdar olan erbabı vukufun naip Ahmet Remzi Beye müra- caatle tugyandan evlerinden binaen fuz ve tesirata kapılarak mü- | Türk Havacılığının Sayfa 7 İlk Kurbanları (Baş tarafı 1 inci sayfada) Mısır seyahatinin mahiyeti İttihadı İslâm propagandasın- dan başka birşey değildi. Yüz beygirlik motörlü tayya- relerle böyle uzun bir uçuş akıbetinin felâket olacağı aşi- kârdı. Fakat mesleğin cahili insanlar böyle düşünmediler. Zahiri bir muvaffakıyet için böyle tehlikeli bir uçma te- şebbüsünü muvafık gördüler. Nihayet Fethi, Sadık 14 Şu- bat 329 tarihinde meslekdaş- larının ve sevdiklerinin hele- can ve alkışları arasında motörlerine gaz vererek Ayas- tafanostan Ohareket (ettiler. Fakat zavallıların zayıf motör- lü tayyareleri Toros karlı ve fırtınalı dağlarını aştıktan sonra Filistinin kızgın kumları vetli hava cereyanlarına mu- dışarı çıkmadıkların ve şimdi yaptıkları tahkikata nazaran oraya su girmediğini anladık larından rapara zeylen su gir- mediğine dair yazılan ilâveyi imza ettikleri anlaşıldı. Bu arada tahkikat evrakı da okundu. Bunun üzerine Sadık ve Hulüsi Beyler, Hasan Efendi- pin tabkikatı ve mahkemeyi başka (yollara © sevketmek maksadile mahkeme huzurunda hilâfı hakikat beyanatta bu- lunduğundan ve cürmün delâ- ilinden madut bulunan defte- ride ketmettiğinden ve erbabı vukuf olarak (o dinlenenlerin yemin ettikten sonra yalan söyledikleri sabit olduğundan bunlar haklarında takibatı ka- nuniye icrasını ve tecziyelerini istediler. Bunu müteakıp sandıkların kasa defterlerinde 5 teşriniev- vel 926 yevmiyesininin metfuat sayfasında Ziraat Bankasından alınan beş kuruşluk cüzdan bedelini 25 lira yazmak sure- tile böyle cüz'i bir meblâğın ibtilâsına tenezzül eden sin- diklerin defterlerinde, aldık- ları yirmi bin lira ücretten maada gösterdikleri seksen bin liraya yakın masraflar hakkında âmiri ita olan riya- setin sarfına mezuniyet ve kararı olmaksızın (yaptıkları sarfiyatın da mahallerine sar- fedilmediği melhuz bulundu- ğundan defterin taraflarından tetkikına müsaade olunmasını ve evvel emirde erbabı vukuf raporunda görülen zimmet miktarının oavukatlar obaro- sunda kasaların Oo mevcut olup olmadığını anlaşılmasını ve defterin mubafazası için her ikisinin de mahkemece mühürlenmesini ve artık mah- kemenin de mevkufen cere- yanı lâzımgeldiğini dermeyan ettiler. Sindik ve hâkimlerin vekil- leri reisin ne diyeceklerinde dair sorduğu suale hiçbir di- yecekleri olmadığını söyledi- ler. Heyeti hâkime müzake- reye çekildi. Salona avdetine vekiller e yerlerinde yoktular, Mübaşir seslendi. Abdurrah- man Âli B, Adliyeden çıkıp gitmişti, Hâkimlerin vekili (Uavukat Rıfat Bey de Abdurrahman Âli Beyi getirmek babanesile çıktı ve bir daha avdet etmedi. Anlaşılıyordu ki vekik kavemet edemedi, düştü. Bu düşüş milletin kalbinde ka- panmaz bir yara açtı. Fakat Obu feci (o akıbet Türk tayyrecilerinin manevi- yatını kıramadı. Türk tayyare- Gayri Mü Üzerinde esen rüzgârlara, kuv-? cileri bu seyahati ikmal et meyi bir şeref meselesi tes lâkki ettiler. İkinci bir tayya- re Nuri Beyin idaresinde ba: reket etti. Beruta kadar gitti. | j j Beruttan hareket etti. Fakat bu sefer de tayyare denize düştü. Râkiplerinden Nuri be- guldu, rasıdı kurtuldu. Üçün- cü tayyare Salim Kemal Bey» lerin idaresinde havalandı ve muvaffakıyetle vazifesini ba- şardı. Bu suretle de Türkün kırılmaz azmi, Türk tayyare- ciliğinin (o fedakârlığı (sübut buldu. * Tayyareci (Fethi, (o arka- daşları arasında neşesi ve güler yüzile daima kendini sevdirmiş, cesur bir arkadaştı. Balkan harbinde tayyaresile birçok keşifler yapmıştı. Ordu ile irtibatı kesilen kıtaat ara- sında muhabere temin etme- si tayyareciliğin harpteki bü- yük kiymetini bizde de daha o zaman ispat etmişti. badilleri Hâlâ Dolandırıyorlar ( Baş tarafı 1 inci sayfada) olacaktır. Çünkü tefeci sar- rafar bugün bin türlü bileler- le yüzde seksen (eksiğine, yani 100 lir yerine 20 liraya aldıkları bonolarla yarın diğer Gayrimübadillerle birlikte mü- rayedelere iştirak edecekler, ancak bunlar, kendilerine bir hiç mukabilinde mal olan bin- lerce lira kıymetindeki bono- lara istinaden istedikleri gibi malı arttıracaklar ve satılan emlâki tamamen ellerine ge- gireceklerdir. — Halbuki asıl gayrimübadiller (bu suretle gayritabii bir şekil alması çok muhtemel olan müzayedeye iştirak imkânı bulamıyacakla- n için ellerindeki bonolarla bir arşın toprak bile alama- PL Artist Mecmuası San'at ve sinema hareket- lerine Omakes olmak için neşredilen “Artist, mecmua sının ilk nüshası çıktı. Fev- kalâde zarif ve nefis bir tarzda basılan bu mecmuada maruf kalemlerin yazıları ve şürleri var. Her sayfası mo- dern, san'atkârane resimlerle süslenen bu mecmua, şekil ve münderecat itibarile cidden görülecek ve okunacak bir eserdir. Tanesi 10 kuruştur. San'at ve sinema merakl:larma tavsiye leriz. Üsküdar “Hile sinemasında Aşk Hırsızı Mümessili: Norma Kerri leri de müvekkilleri gibi mah» keme huzurunda bulunmak istemiyorlardı. Bunun üzerine heyeti bâki- me Sadık ve Hulüsi Beylerin taleplerini karar altına almak Üzere (omuhakemeyi (başka güne talik etti, Salâhattin mak gibi bir tehlike karşısın- da kalacaklardır. Biz şuna kaniiz ki bonoların kiymetleri sabittir ve bunları tefecilere kaptırmıya hiç lüzum yoktur. Alâkadar gayrimüba- dilleri bir daha ikaz ediyoruz. j Tefeci ve murabahacı sarraflara bono kırdırmasınlar . Ancak bu işte hükümete düşen en büyük vazife, bu murabahacılığın önüne geçe bilmek hususunda en lüzumlu tedbirleri almasıdır. Diğer U taraftan bonoların borsaya kabul © edilmesi de faydalı bir tedbir olabilir. Esasen Yunan hükümeti ver- diği bonolar için nizami faiz kabul ettiği gibi banka te- minatı İle de takviye etmiştir. ! Esnaf Muayenesi İki Sandalcı İşten Menedildi Belediye o Sıhhat oMüdür- lüğünde yeni teşki edilen muayene komsiyonu faaliye- tine devam etmektedir. Dün de sandalcıların muayenesi yapılmış ve iki sandalenm gözleri uzaktan üç metrodan bir şapkayı göremiyecek ka- dar zayıf olduğu tesbit edi- lerek sandalcılıktan menedil- mişlerdir. Tiyatro Ve Sinemalar ALVAZAR — Vahşiler geliyor ALEMDAR — Hst mezan ARTİSTİK — Viyana Aşkları EKLER — Brodvay gülü, Maslst ELHAMRA — Sihirbaz ETUVAL — İkimiz yalnızken PERAH — Mubtelif temsiller GLORYA — Mesele yok KEMAL B. — Titanik ve Serseri çocuk Mi.KE — Kelermanın Davası OPERA — Belki... Bu geze e — Müttuhlm İealkanız skldar Hile — Aşk hursenı van bahçesi — Veryete f İ j | £ . 1 İ i |