Bu gece bir hüâdise oldu: Nataşa ismini taşıyan hizmetçi — kız mutf: ııdcı-kıı bılıçodı ve tam penceremin karşısında — be antalonlu — bir adamın, çııî::lup arasında Edınmk yattığını görmüş, rkmuş. Koşarak emirberim Hasana haber vermiş, Hasan da silâhını alarak fırlamış. Bu sırada ben de haberdar ola- rak Hasana iltihak ettim. Fa- kat saklanan şahıs gürültüyü işidince kaçmış, izinden başka birşey bulamadım. Binaenaleyh bu yeni zairin kim olduğu Aanlaşılamadı. Aşkabat Nedir? da üçer beşer satırla size ma- — İümat vermeyi âdet edindim. Sergüzeştimin sonuna yaklaş- tığı bu sıralarda müsaade rseniz (Aşkabat) ın da ne — olduğunu anlatayım; (Aşkabat) şehri ( Kompit ) anım eteğinde Ruslar tara- y son zama bina Ş edilmiştir. Kırk beş bin nüfusu vardır, İran ile — Türkistan — arasında bir ticaret merke- — zidir. Ehalisinin dörtte üçünü hariçten gelen Rus ve Erme- milerle, İranlılar teşkil eder. Dia itibarile Müslümanları R &H) mezhebine saliktirler. tarzı mimarisinde, Ame- rikadan gelen ianeler ile ya- pılmış, güzel bir mabedi var- — dır. Bu mabedin etrafında, bazı — camilerimizde — olduğu gibi etrafa pis koku nep- weden helâlar yoktur. Gözü- müze güzel bir bahçe çarpar. Bahçenin bir kenarında mü- kemmel bir mektep ile temiz bir kıraatane vardır. Bu k- “aatanede istediğiniz gaze- teyi bulabilirsiniz. Size (Babi) mezhebinin ne ılduğunu da anlatayım mı? wlıı mezhep 1830 tarihinde “İranda Şirazlı Mehmet Alel- — bap tarafından tesis edilmiş- — tir. Esas kaidesi umum din- lere hürmeti emreder, kadın- lara hürriyet verir siyasette adaleti emreder, bütün insan- — ları ittihada çağırır, ve muha- — sebeyi zemmeder, içtihat hpı— !ı sını açık bırakır, Bıi sa- p Uğradığım şehirler hakkın- ! * Efgan Hariciye Nazırının kıral namına muharririmize gönderdiği bir uhuvvetname likleri pek çoktur. Fakat Babi- liğin süratle intişar ettiğini gören Şit müçtehitleri ( Meh- met Alelbab)ın kaidelerini İslâmiyette bir bed'at telâkki etmişler. Ve bu zatı 18409 senesinde İranda tutarak as- mışlardı, fakat görülüyori ki, yeni —mezhebin yayılmasına mani olamamışlar dır. ( Babi ) mezhebinin verdiği ilk neticelerden bir tanesi Asyada ( Behal ) mezhebinin vücut bulmasına sebep olmak olmuştur. — Fakat — bilenlerin iddialarına göre ( Behai ) lik bir mezhep değil, yeni bir dindir. En büyük merkezi şimdiki — reislerinin — monfası olan ( Akkâ ) kalesidir. Bugece İran konsolosu Ce- vat Han beni ziyarete geldi. Amerikada, Fransada ve İs- tanbulda uzun müddet bu- lunmuş, terbiyeli, kibar bir zattı. Geçenlerde bir iş için hududa gitmiş, Efganistanın müsaleha için Hindistana bir heyet derdiğini — işitmi: ııylıhyo!:ı: Cı'nıııı ı:ılkınlıdıq' Efganistanın hudut kumandanı Yar Mehmet Hana bir telgraf çekerek doğru olup olmadı- ğını sordum. * Unutmadan kaydedeyim : Tesadüf beni Cevat Han ile vatanıma avdet ettikten sonra da laştırdı. O za- man bana avdet ettiği zaman İngiliz Jenerali ( M*ı.lıiıoı ) un kendisini ça- ğgırdığımı, hakkımda malümat istediğini söyledi. Anlattığına gön ]cıeııl Malison hakkımda: Kâzım Bey düşmandır, fakat itiraf ederim ki temiz ve mert bir — düşmandır, Kaç defa bebemehal tutu- larak idam edilmekliğimi em- reden Jeneral ( Malison ) a gösterdiği teveccühten dolayı bilmem teşekkür etmeli mi? * Efganistana çektiğim telgra- fin cevabımı beklerken mih- mandarım Lutsinko — yanıma geldi ve polis müdürünün be- Di görmek istediğini haber verdi. (Mabadı yarin! (Sahile inen kalabalık sayfiye | tır. Pırı.ııı bir halde halının yolunda bir kadınla bir erkek konuşarak yürürler.) Erkek — Şöyle bir kenara ilişelim mi? Kadın — Hayır. — O halde sahile inelim. — İstemem. — Fakat yorgunum. — *... *Dudaklarını bü- ker,, — Melihal Sana söylüyorum. Karar ver de bir yere otura- hm, — OLE.. canımı sıkıyorsun ama — Peki elmasım sıkılma. Ancak... “Yutkunur.., — Ancak? Ne olmuş? — Biraz da beni düşünme- lisin değil mi? —Vah, vah! Beyefendi haz- retlerini düşünmeli imiş! Öyle ya, bey kendisine kadın değil bir cariye aldı. Rahat etmek için, evet; sırf rahat etmek için. — Niçin böyle söylüyorsun Meliha? Ben senden bir feda- kârlık istemiyorumki. — Öyle ya, beyimiç feda- kârlık istemiyor. İstediği şu- kadarcık. “ Yap ». dediği şey yapılacak. “ Dur! , Dediği yerde durulacak. Hanım birşey istedimi, bin bir — bahane; yorgunum, — başım ağırıyor, param yok... Yalan mı? — Ne zaman karıcığım? Ben.. — Sus! Karıcığım deme. Sinirime — dokunuyor. Sana kırk bin defa söyledim. — Meliha, yavrum! j — Aman! ne soğuk şey- ler yarabbi yavrum, elmasım, karıcığım. — Meliha — yavaş herkes bize bakıyor. — Orası benim bileceğim iş, sen karışma. — Amma artık fazla olu- yorsun? — Ne? Tehdit mi ediyorsun? — Tehdidi mehdidi yok. Hanımın — gönlü hoş olsun diye deli güllabicisi olamam. — Deli ben miyim! — Deliden de beter, âdeta şımarık bir mahalle çocuğu. — Bunları sen mi — söylü- yorsun? — Ben söylüyorum. Daha söylenecek çok şeyler — var amma, dua etki sokaktayız. — Haydi, gayret et te bir de dayak at bakalım. — Hak etmedin mi? Fa- kat, ne yapayımki kadınsın. — Demek! — Düşündüğün gibi. Bütün bu münasebetsizliklerin sebebi hep o aciz değil mi? konuş — Münasebetsiz. de ben miyim ? — Sensin! Sesini kıs artık bakalım, * Hanım süratle geri döner. Eve gitmektedir. Bey bir müddet kızgın, arkasındı lâhavle çekerek yi Hanımı takip eder. Eve yaklaş- tığı zaman yüzünde bir tebessüma belirir. » * *“Hanım, mantosunu trabzana, iskarpinlerini koltuğun üstüne, robunu da masanın yanına atmış- üstüne çökmüş, kollarını kana- penin Üstüne dayamış, hüngür hüngür ağlamaktadır. , Bey — “Sofadan seslenir,, Melihal “Odaya girer karısının yanına sokulur.,, — Meliha, niçin böyle hır- çın oldun. Söyle, ne İstiyor- sun, yoksa artık beni sevmi- yor musun? -M.ıııı. hıçkırıklar arasında, le birşey.t Söy- lodııı — Söylemedin amma, bil- mem ki? — Galiba sen artık beni istemiyorsun. — Bak maskaraya, Buna sen de inanmazsın ya. — “Silkinerek,, çekil bu- radan. — Neden, niçin? Çekil bu- radan dargın mıyız? — Bilmiyorum, çekil işte, — Olacak şey mi o. İmkâ- nı var mı? *“Kulağına fiske vurmak ister. Meliha kaçınır ve bir müddet küskün durur. Sonra yorgun bir halde kanapeye uzanır., . * Meliha — Dışarı çıktığımız iyi oldu değil mi, biraz hava aldık. Erkek — “ Acı, acı güle- rek,, Evet hava aldık. — Buııııı okadar - sinirliy- dim ki: — Belli. — ş'ılııt. artık geçti — İn — Sana öyle neft bir me- ze hazırladım ki — Ne imiş 0? — Söylemem. — Söyleyiver ne olursun? — Söylemem, söylemem izme beni — Gel kulağına söyliyeyim — Böyler — — Hımmm... Meyvalarımız Bu Sene Umumi Bir Mahsul Azlığı Var Bu sene — memleketimizin muktelif mıntakalarındaki meyva istihsalâtı geçen seneye nazaran azdır. Bazı meyvalar keyfiyet itibarile de pek i değildir. Meselâ Mılı(yılı bu sene kayısı mahsulü az olmuştur. Çünkü geçen sene- nin kışı kayısı ağaçlarında bü- yük tahribat yığm.ıu Geçen sene 120 bin okka kuru kayısı istihsal eden Malatya bu sene ancak (2020) okka elde ede- bilmiştir. Mlllullhı arzlığı fiat- leri ylkıd Geçen sane Myıdı (120) kuruşa satılan kuru kayısılar şimdi (150) kuruşa satılmak- tadır. Bu Mıntakanın bu sene cevizleri biraz fazladır. Ge- çen seneki (24100) kiloya mu- kabil bu sene (25000) kilo ceviziçi istihsal edilmiştir. Bu sene elma varziyeti de pek iyi değildir. Amasyanin meşhur elmaları da az istih- sal edilmiştir. Fiatlar yüksel- mektedir. Bursa şeftalileri de geçen seneye nisbeten bu sene on bin okka noksandır. Üzüm istihsalâhmız da memleketin her mıntakasında bu sene pek mebzul değildir. e büyük — temaşalı bir İlâveten : GLORYA Muhbarriri: “Necati y.,d ) Yarın akşam: ANDRE BAUĞE ve MARCELLE DENYA'yı Efganıstan Sulh Içın Hındıstana Bir Gezintiden Sonra Gizli Bir Müracaat Yapmıştı YAZAN: - M KÂZIM - z | Fransız MARKİZ DÖ POMPADUR nam |üka ve zenginliği e göz kamaşlıracuk derecede muhteşem — filminde takdim edecektir. “ OSWALD , öpereti olan canlı bir resim Mevsimin Birinci Büöyük Dramı HÜKÜM GECESİ ( General Piatoff ) Tamamen Franszca sözlü film. Heyeti temslliyesi SUZY VERNON ve TOMMY BOURDELLE Önümüzdeki hafta ELHAMRA sinemasında Zengin bir program SİHİRBAZ | Tamamen — Franmzca sözlü, kısmı azamı renkli şayanı — hayret lüka tabloları havi bir filmdir. İlâveten : — Paramount — sesli ve #özlü halihazır dünya havadisleri, ile ÇUFA ) sim ilmi ve fenai Hlml olan YUMURTANIN SIRRI Cuma günleri enat 10,45 te tenzilâtlı matine. GLORYA'da Bugün ve Yarın MESELE YOK Pek şen ve gülünçlü vodvilin son günleri Suzanna Deholly - Armand Bernard ve Roanne Lüks koltuklar 90 - Hususi 70 Kol- tuklar 5$ - Balkon İkleci 40 kuruş. Adiiyede Dayak Haydar isminde bir terzi | dün Adliye binasında Mihran isminde birini dövmüş, yaka- lanmıştır. . Mecit Efendi: Dikkatli odır. Fil ve * hareketlerini beğenir ve —| doğruluğuna kanidir. Tut- tuğu işi yarı- H da bırakmaz. Ki w Başkalarına | | minnet etmek- | ten fazla en- dişe eder. ' Resminizi Bize Gönderiniz, * * Size Tabiatinizi Söyliyelim... ve il.ıtizıtkâr— | Bu Akşam Neler |Dinliyeceksiniz ? Peşte : 550 19,30 * Gramafon 20,20 : Davit Koperfleld 18 eylül cuma Viyana : 516,4 metre 19404 Franz Lohardan operet parçaları, 4S : Amerika işçileri hak- kında konferans 2115 : Beethovens'den parçalar 22,5 : Gece koönseri Bruno 341 y 19,30 dan itibaren ( Prag ) konserleri Muhlaker 361 19445 : Şarkı 20,15 : Konser 21,30 : Stütgartlan naklen nak- len Alman mudhikesi Bükreş 3942 19,10: Askeri konser 20,20 : Gramofon 21 * Vagnerin Tristan ope- | rasi Kakoviç 108,7 20,15 : Senfonl 22,30 : Hafif musiki Roma — M1 21 : Rasigstate Lombarda operası Prag 486 19,30 : Millt operadan naklen temsiller. * Recep Efendi: Azimkârdır. S İıkedîğ'ı' şeyi yapar, — fazla | konuşmaz, şar- lıtın değildir. “Meclisteki Müzakerenin Zabıt- | Taranı Aynen Yazıyoruz. ( Baş tarafı 1 inci sayfada | devirlerden sonra kendileri aley- hine söz söylenmesine tahammül edemezler. Her milletin hususi tstidatları vardır. Keadi balkıme- zın da kuvvetli yerleri o'duğu gibl zayıf yerlerini de bilmeliyiz. Meselâ yazı ile gösterilen her şeyl doğru zannetmiye hallcımız daha xiyade mütemayildir. Gazete veya kitap basmış bunu mutlaka doğru olarak alır. Saniyen hal- kımız aleyhine «öz #öyliyen mevkil Ikti; bi bir adamın muhakkak — itibarından kaybet- tiğini zanneder. Üçüncü nokta, kapalı devir- lerden sonra matbuat hürriyeti ilk devrede dzima bir inkılâp vasıs tası — olarak — kullanılmıştır. Bundan da hükümetler çok kor- karlar. bîııeı.ııı ve nufuıbıın sar- mldı; ir zamanda, on beş lük El: fırsattan — istifade m len gazeteler mevkil iktidardaki hükümeti devirebilirler. Bu da bu memlekette ötedenberi heves edilmiş bir mevzu olmuştur. Bu sebeplerledir. ki hükümetler mat- ı ı 3 buatta kendi mevcudiyetlerinin ve siyasetlerinin tenkit edilmesine dalma az tahammül etmişlerdir. Bu tahaşinin aksülameli olarak matbuat hürriyetinde İlk istihsal olunmıyacak şey hükümet aley- hinde istenildiği gibi yazı yaz mak hevesi olmuştur. Bu zafha matbuat bürriyetinin ilk ve siyast kademesidir. Bir millet siyasi hayatta İn- kişaf ve tekâmül ottikçe onu idare edenler teerübeli ve muk- tedir. oldukça bu »siyast safhayı atlatmak lı:lıyd.ıı ıB,îlyîlk Millet Meclisi milletin mukadderatına bâkim — olduğundanberi geçen safhalar ve geçirdiğimiz tecrü- beler o kadar mühimdir ki mat- buat hürriyetinin — hallonumaz zannolunan bu ilk sarsintı saf- hası muvaffakıyetle hallolunmuş- tur. Mevkli iktidarda bulunaz Hükümete hatta haksız * olarak uluorta her şey söyleniliyor. Bu çok zaman geçiyor. (Devamı var) ö