KA TEACAS<H İ OK ReKmTAa g e d -<. SrRkRE U G e c B3 BAD AEFYE & İngîlîz Siyasetini Tercih Edenle- rin Hâline Eyvahlar Olsun! YAZAN: İSTANBULDAN HINDIJTANA " Taşkantte ;lk Efgan Sefaretinin küşat resmi işaretli M. Kâzım B.) S Ruslar toplandılar ve H venin dermeyan ettiği şart- ları gözden geçirerek ağır olduğunu gördüler, ve red- detiler. Ben bunun böyle ola- cağını daha evvel tahmin et- miştim, binaenaleyh hayrete düşmedim. Şimdi benim için yapılacak şey buradan da yollanmaktı. Bir defa buna karar ver- dikten sonra biraz hava al- mak için sokağa çıktım. Bir halk kümesi ile karşılaştım. Bir duvarın dibinde durmuş- lar, kadın erkek, oraya ya- piştirilmiş — olan büyük bir Hânı - oküyorlardı: — Ne var, ne oluyor ? Anladim ki tifüs hastalığı salgın — halini almıştır. ve herkes hastaneye gidip aşı- lanmıya — davet edilmekte- dir. Ayni zamanda el sıkma menedilmiştir. Yapılacak işim yok, vaktim de çok, binaenaleyh doğruca hastanenin — yolunu — tutarak aşılandım. Bu aşı bana hara- ret verdi, adeta sıtmaya tu- tulmuş gibi yanıyorum. Eve dönerek yatağa 'girdim, fakat güzelce bir istirahat etmek nasip Yatsı vaktine doğru iki zi- yaretçi geldi. Bunlar Tevfik Efendi isminde bir Nogay ile arkadaşıydi. Burada, bu şerait içinde meden bahsedilir. Bittabi İn- gilizler ile Ruslar arasında başlıyan mücadele mevzubahs oldu. Gelen misafirler Rus aleyhtarı idiler: — Bundan böyle İngiliz si- yasetini terviç etmek müslü- manlar için daha hayırlı o maz mı? diyorlardı. Canım si- kıldı, mukabil bir sual ile mukabele ettim: — Siz İngiliz siyasetini ter- wiç eden Mısırın ve Hindista- min ne halde bulunduklarını biliyor musunuz? Bu zemin üze- rinde musahabenin uzamasına imkân yoktu. Bahis başka mevzulara in- Hkal etti. Fakat bugün yeni bir haber daha — öğrenmiş oldum : — Efganistanda Amanullah Han tahta çıkmış ve Rusya ile münasebet — tesisi için ( Taşkend ) a bir heyet gön- dermişti. 9 Haziran 919 Hiveden gelen üç asker orada bıraktığım eşyamı ge- tirdikleri için derhal (Taş- kend) e dönmek istedim, orada Efganistan hakkında mütemmim —malümat alacak ve ona göre yeni bir hattı hareket — tayin — edecektim. Fakat nakil vasıtası yoktu. Nehirde — işliyen — vapurlar mazot ile müteharrik olduğu ve mazot ta kalmadığı için vapur — seferleri — birdenbire inkıtaa uğramıştı. Hükümete müracaat ederek bana lıır çöre göstermesini rica etti — Yımı iki kayık (Çarcuya) gidecektir, — isterseniz birine siz binersiniz, dediler. — Mükemmel cevabını ver- dim ve akşam üzeri eşyamı sahile naklettirdim. Kayıklardan - birine yirmi otuz yolcu bindirmişler, ikinci kayığı da benimle askerlerime tahsis etmişlerdi. Fakat ilk kayıkta yer bulunmadığı için biri genç, diğeri ihtiyar iki ka- :ı bizim kayığa bindirmiş- lerdi. Maksatlarını — derhal anladım. Hiç — şüpkesiz bu kadınlar polis memurları idi- ler ve gencinin güzelliğinden istifade ederek projelerim hak- kında benden söz kapacaklar- dı. Binaenaleyh ihtiyata riayet mecburiyeti vardı. Bu itibar- ladır ki bütün seyahat esna- sında münasebetimiz ancak birkaç kelime teatisine inhi- sar ettiler. Ümmüderya nehrinde kayık- lar kürekle sevkedilir zannet- meyiniz. Bunların baş taraf- larına bir ip takılmakta, bu ipin bir ucu sahile verilmekte ve oradan kayığın büyüklü- ğ:'du'mu:?k&:w eai Bazan ıııdıluı bir kenarın- da uyku çekerek, bazan da sahilde yürüyerek geçen bu seyahat, yeşil ormanları ve kumlu çölleri ile dalma deği- şen çok güzel bir dekor için- de tamam on iki gün devam etti. Bir sabah erkenden (Çar- cuy) a vardık. Sahile ayak basar basmar karşıma — bir Türk esiri çıktı ve bana: Mösyö (Bravin) in Efga- : SON POSTA HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Türkleştiren; Server Bedi J: EŞYANIN RUHU Melek Hanım pencerenin yanında fanila örüyordu. Sa- cide, piyano iskemlesine otur- nı orada yetiştirmek istiyordu. Fakat nerede, hani o günler? Hayat — pahalılığı, — gittikçe artan — masraflar, paranın çabucak elden kayıp gidi- vermesi, kıymetsizliği, Melek Hanımı daha sade yaşamıya mecbur ediyordu. Ancak, bu konağı —satmıya karar ver- mek kâfi değil, ona müş- teri bulmak ta İlâzım. O güne kadar — hiçbir ciddi alıcı zuhur etmemişti. Üstelik bir de münasebetli münase- betsiz bir sürü gezicilerin aile harimine sokulmalarına kat- lanmak lâzım. Her ziyaretçi gelince Melek H. yerinden kalkmıya, türlü türlü tabi- atli insanlara söz anlatmı- ya, sonra da bu zahmetin boşa çıktığını görerek öfkesi- ni hazmetmeye mecbur olu- yordu. Pecereden bakan Sacide, bahçenin parmaklığı önünde mükemmel bir husust otomo- bil görmüş ve annesine emni- yet vermek için bunu göse termişti. Ziyaretçiler içeri girdiler. Erkek, uzun boylur, sakalı ve bıyığı tiraşlı, yüzü — kırmızı, elleri kalın, yürüyüşü ağır, edası ehemmiyetli ve samimiy- di. Kadın sarışın, boyalı, id- dialı ve yapmacıklıydı. Kendi- lerini takdim ettiler. Erkek meşhur bir tüccarmış. Fakat şöhretinin. Melek Hamım ve Sacide üzerinde büyük bir tesir yıpıııııııı olmasına alın- mış gibiydi. Karısı diyordu ki: “- Kııtyl dönerken bahçe: niz, konağınız hoşuma gitti. Kocama söyledim. “Eğer bu hantal şey pek hoşuna gidi- yorsa ben sana bunu he- diye edeyim., dedi. Fakat “Satılık,, lAâvhanız pek biçim- siz bir yere asılmış. bunu görebilmek için sar- maşıklar —arasına — burnuna sokmıya mecbur oluyor. Melek hanım bu “bhantal,, kelimesinin konak için söy: lendiğini birdenbire anlıya- mamıştı. Erkek sordu: — Konağı eşyasile beraber mi satıyorsunuz 7? — İstiyen olursa eşyayı da bırakırım. İ x Tüccarın karısı etrafına du- dak büker gibi baktı: — Biz konağı alırsak bu eşyayı istemeyiz, dedi. — Fakat bu eşya eski zaman yapısıdır, çok sağlam ve kıymetlidir. — Ben “asrti, Odadan odaya — geçtikçe, ziyaretçiler, öteyi beriyi ölçü- yorlar, perdeleri kaldırıp in- diriyorlar, pencereleri — açıp kapıyorlar, eşyanın yerlerini değiştiriyorlardı Tüccarın karısı mütemadi- yen kararlar veriyor: Şu du- varı yıktıracak, şu kapının yerini değiştirecek, şuraya bir merdiven koyduracak... Her- şey değişmeli. Çünkü soruyorı “Allabım bu tozlu duvar kâ- ğıtları arasında nasıl yaşanır?,, ve hamam dairesinde de is-- tihza ile soruyor; “ Ay ha- mamınız alaturka mı ? Başka banyo daireniz yok mu ? ,, Nibayet ilk girdikleri salona dönüyorlar. — Tüccarımn karısı soruyor. — Ay piyanonuz da eski zamandan kalma mı? — Evet, fakat Erards mar- kalıdır, çok kıymetlidir. Kendini göstermekten hoş- lanan tüccarın karısi piyanoya oturuyor ve bir fokstrot çal- mıya başlıyor. Piyano kadının çıkarmak - istediği müthiş gü- rültülere isyan ederek sarsılı- yor gibidir. Tüccarın karısı yine sordu: — Ne bozuk piyano bu, akordu yok mu? Sacide dayanamadı, piyano- ya oturdu, eski ve tatlı bir hava çaldı. Tüccarın karısı, hareketsiz, düşünceli, hülya içinde dinliyordu. Bütün hali, tavrı, edası de- gişmişti. Sacide ile beraber konağı bir daha gezmek istedi, bunu fazla bir nezaketle rica etti. Bu ıefeı-. konağı gezerken, adım başında hayret ediyordu: Demin — burasını — görmemiş miydi? Şimdi ona bütün eşya, bütün duvarlar, kapılar tam yerli yerinde, en güzel vazi- yetlerinde görünüyordu Sacideye dedi ki: — Aman Yarabbi... Sanki eşyanın — ruhu var... Demin bunlar bana hiç birşey söy- lemiyorlardı. Fakat... piyano- vuzu dinledikten sonra... Ne garip... Ve salona döndükleri vakit kadın, kocasına emir - verir gibi: — Konağı eşyasile beraber satın alacağız, dedi. nistana sefir tayin edildiğini | I. Bolşeviklerin Hivede gös- ve köprünün öbür tarafında duran bir vapur He bhareket etmek Ürzere olduğunu haber verdi. Derhal — koştum. — Mösyö ( Bravin ) vapurun önünde do- laşıyordu. Benli görünce ilk terdiğim faaliyetten memnun kalmadıklarını söylemek oldu ve bir de ihtarda bulundu: — Taşkende gitmeden ev- vel (Merve)ye uğrayarak Re- islecbmhur Kazakofu görünüz! (Mabadi yarın) Resminizi * Hikmet Ef, Çabuk mü- eesir olur ve şikâyet eder. Müşkülâta, sabra taham- mülü yoktur. İslerinin — da- ima — yolunda ve arızasız devamını — is- ter. uysallık gör derir. Kemal Efe di: Sükin ve kendi halindedir. Çok söylemez, herkesle oyna- maz, tavır ve hareketleri e- gırcadır. İşle- rini — dikkatle görür. Mes'ul- yetten — çekl- nir, « (Fotoğrah dercedilmiyecektir ) Ali Raif Efendi: Serkeş ve Fayda temin etmiyen — şey- düya — karış- | maz, Sert ve fena muame- leye mukabe- | leye — temayül | eder, — parayr | Eşyasını intizan 'a hüsnü isti- | mal etmesini bilir. İ Bize Gönderiniz, * Size Tabiatinizi Söyliyelim... mm»-] Eylâl 9 — * fazla sever, merasımden kayi ve kuyuttann hoşlanmaz. * Hoş sohpet v sakindir. Sör leri — batmal muhit ve mu hatabını — sık maz. Eğlence den zevk alı Başkalarını hürriyet ve iş hakkı bey: | gildi. Muhataomt tatlı sözl yola ıaıı-ıı-i' ini bilir. qullırŞulıtınhı - fara '_ 'gbirarı devam | 1 olur. Benli ğ sine — fazlı >hemmiyet ve dr. Sert mu kabeleye mü zabele — ede zerkeşliğe mü emayildir Jostluğunu ka zananlar hakkında samimidir Dünyada Olup Biten Hâdiseler Almanyada Galeyar ( Baş tarafı $ inci sayıtada ) Fakat bu ziyaretin başla- masına daha vakit varken Almanyada biribirine zıt bir- takım hareketler başlamıştır. İşte şu telgraf bu vaziyeti bütün vuzuhile anlatıyor : Berlin, 7 (A. A.) — De- mokratların - Welt-Am-Monag gazetesi, bu son zamanlarda Fransa nazırlarının nııuıı-l latları anmda büyük bir | nümayiş icrası için istihzaratta bulunmak üzere müfrit milli- yetperverlerle — nasyonalistler arasında gizli — mükâlemeler cereyan etmiş olduğunu yaz- maktadır. Bundan başka demokrat ıııe—l hafil, nasyonalistlerin her tür- ü nümayişlerine — muhalefet etmeğe karar — vermişlerdir. Sosyalist — sendikaları — ile imparatorluk bayrağı — teşki- lâtı Rugenberg — ve — Hitler taraftarları nümayiş yapmak kararlarında — israr — ettikleri takdirde kendi taraftarlarını içtimaa davet edeceklerdir. Büyük Bir Yangın Yunanistanda çıkan büyük ve yıkılan bir binanın enkaz altında birçok amele kalmıştır Bunlardan biri ölmüştür. İnsanlar Ve Otomobil Berlmdıkı etomobiller Üze bir istatistikte (46) ğıı-lıılıyı bir otomobi isabet ettiği ınlıılıııtı Şili İsyanı Buenos-Aires, (A. A, ) — | Santiyage'dan elen hıberınıürı ıl' da vukubular ııııııdııcdı asilereden yüz kadar kimse ö müştür. Asilerin teslim olduk- larına dair alınan haber ahall arasında büyük bir sevinç ,uyandırmıştır. Deniz Faciaları Cenevre, T ( AA ) — La Spezzia ya avdet eden kâşil Darecco, tayfasından iki kişi- nin dalgalara kapılarak kay- bolmuş olduğunu beyan et- miştir. Opera Ve Mnlıi Sıııııııılır bir orman yangını neticesinde bir. buçuk milyondan fazla ağaç yanmıştır. Fırtınanın - Zararı Alman sabillerinde bir fır- tına çıkmış, mübim zarar ol- muş, birkaç gemi parçalanmış ::ıııîn dmmqbt:r..;:::u alım- a ü yünr” galır aei Bülmütü Cehennem Melekleri, Sevda Maceraları ve Polonyalı Ye- hüdi filmleri büyük muvaf fakıyetle temsil edilecektir.