Mersinde Bir Gazete Kapatıldı Mersin, (Hususi) — Burada çıkmakta olan ( Yeni Mersin ) gazetesi neşriyatını tatil et- Miştir. Bu tatil keyfiyeti yeni mat- buat — kanununun — tatbikatı neticesidir. Vilâyet tarafından, gazete- nin intişar edememesinin se- bepleri resmi bir tebliğ şek- linde gazete idarehanesine bildirilmiş, — bu suretle tatil edilmiştir. Havadissiz Gazete! Mersinde çıkan (Halk) ga- zetesinin son gelen nüshasın- da şöyle bir itizar cümlesi gördük: “Gazetemiz bugün- | den itibaren yeni bir şekle girdiği için havadissiz ve tef- rikasız çıkmıştır.., Bir gazetenin esas unsurları havadis ve tefrika olduğuna göre, şüphesiz merak etmişsi- nizdir; Acaba bu gazete bem- beyaz mı çıkmıştır. Baş döndürücü Bolluk Adana, (Hususi) — Bu se- ne bu havalide müthiş ve baş döndürücü bir karpuz bolluğu vardır. Fiatler de hay- ret edilecek kadar ucuzdur. Adanamızın lezzeti ve kırmını rengi ile meşhur olan karpuz- Tarının irili ufaklı 200 tanesini dört liraya, hattâ daha aşağı- ya almak mümkündür. Çarşı- | da perakende olarak batmanı, | yani dört okkası sekiz ve on kuruş arasında - satılmaktadır. Sıtmadan Kurtulayım Darken | Konya— Çumranın Güver- | cinlik köyünden Nuh dede oğlu İbrahim isminde birisi | rilen ilâcın hepsini içmiş, fa- kat ilâç zehir tesiri zavallı köylüyü öldürmüştür. Hayvan Sergisi Konya — Her sene açılmak- ta olan Vilâyetimiz hayvan sergisi bu senede teşrinievve- lin birinde Çayır mevkiinde küşat edilecektir. Bir Kaymakamın Beraeti Osmaniye, ( Hususi ) — İslâhiye kaymakamı Lâtif Bey, memuriyet vazifesini — sulisti- mal ettiği iddiasile bir müddet evvel muhakemeye verilmişti. Yapılan muhakeme neticesinde suç — tahakkuk beraet kararı verilmiştir. Lâtif B. tekrar işe başla- mıştır. Bir Baskın Adana — Tarsusun Hüse- yin beyli cifliğini pazar günü saat 19 da 4 silâhli adam basmış, çiflik sahibi Ali Ağa- nin oğlu Hamidi yaralamış- lar ve bir kadın tarağile 150 lira kadar evrakı nak- diye, bir av tüfegi alarak savuşmuşlardır. Vak'adan haberdar edilen jandarma — faaliyete — geçmiş ve baskıncıların Setireli kö- yünden Hasan oğlu Meh- | mütekabilen etmemiş ve : | tarafından BU . Dünya, geçen senedenberi müthiş bir buğday buhranı geçiriyor. Zaten Umumt! harp- tenberi buğday — fiatlerinde daima düşmiye mütemayil bir temevvüç vardır. Çünkü harp- ten sonra sun'! gübreye ve ziraatte makine istimaline faz- la ehemmiyet verildi. Bu yüz- | den İstihsal kabiliyeti arttı. Bu sebepledirki 1930 sene- sinde görülmemiş bir sıkıntı baş gösterdi. Birçok memle- ketler — şiddetli buhranlarla karşılaştılar. Beynelmilel bir- çok konferanslar - aktedildi . Fakat bütün bu tedbirler hiç bir fayda vermedi ve buğday fiatleri şimdiye kadar misli görülmemiş bir dereceye indi. Bu sene daha müthiş bir buhran ile karşılanması ihtima- li vardır. Çünkü fiatlerin dü- şüşü 931 aylarında büsbütün gayrı muayyen bir cereyan aldı. Bir taraftan fiatler düşmiye devam ederken, di- er taraftan ıstoklar mütema- iyen artmakta devam etti. Bugün buğday ihrac eden memleketlerin ellerinde kalan istok malların miktarı 345 milyon kentaldır. Cihan buğ- day ihtiyacı bir milyar 220 milyon kentaldir. Halbuki bu sene buğday mahsulünün eski senelere nispetle çok daha | bol olduğu görülmektedir . Bu sene ihtiyaçtan fazla mahsül vardır. Eldeki istoktan maa- da, bu seneki mahsul'in de tamamen satılmasına — imkân yoktur. Binaenaleyh bu sene dünya yeni ve daha mühim bir buğday buhranile karşı- laşmıktadır. İktısadi hayat beynelmilel bir şikil almıştır. Buğday mah- sulünün bolluğundan biz de müteessiriz. Bu Bdi iihklülmek (h ve- | M bizde de ihtiyacımızdan fazla buğday mahsulü elde edileceği tahmin edilmekte- dir. Bütün dünyada bu buğday | bolluğu varken fiatlerin yük- selmesine ve binaenaleyh ha- | riçte buğdaylarımıza müşteri bulmamıza imkân yok gibidir. Bu takdirde bu sene bizde Fransız Sporcularına Meb'usan Meclisi 6 Mil-| yon Tahsisat Verdi Fransız olimpiyat komitesi | geçende çok mühim bir karar vermişti. Fransız atletlerinin hazırlanabilmeleri Için komite talep edilen 6 milyon franklık bütçenin mec- liste tasdik olunmadığını gö- ren hazırlık komitesi 1932 olimpiyadına gitmemiye karar vermişti. Bütün dünyayı alâ- dar eden bu mühim karar üstüne Fransız efkârı miyesi galeyane gelmiş ve gazeteler de olimpiyat komi- tesini haklı bulmuştur. Bu vaziyeti gören Meb'usan meclisi hazırlık komitesinin istediği paradan tenzilât yap- mıyarak spor bütçesini aynen kabul — etmiştir. — Olimpiyat umu- met, kardeşi Hasan, Mahmut ve Ahmet oldukları anlaşıla- rak dördü de yakalanmıştır. komitesi ilk kararından vaz- geçmiştir. GREZATETTSETT YAT N OLZA a. M de daha kuvvetli bir buğday buhranına — intizar — edilebilir. Ziraat Bankasının köylüden buğday satın alması, belki (Baş tarafı 1 inci sayfada ) | hepsinden ayrı ayrı dayak / yermiş. İpekli elbiseler giye- ceksin diye verilen vaitler biraz büyüyünce oradan ka- çarak selâmetini başka kapıda aramış. Güzel Fatma o kapı- da da çektiğini şöyle anlattı: — Evin Hanımı yoktu. Biraz aklım erseydi böyle bir. kapıya girmezdim. İlk önce dayak falan yemedi- ğgimden, evin kilidi elimde olduğundan keyfim yerinde | idi. Beyefendi gittikçe ilti- fatlarını arttırıyordu. Nihayet bir gece beni odasına çağır- dı. Anlamadım.. Gittim. Oda- ya şaşırdım. Şimdi gelirim diye güzel bir bahane bularak güya biraz odadan çıktım. Ne yazık ki sokak kapısı falan hep kilitlenmişti. Fakat Allah bana yardım etti. Doğru tavan arasına, SENE BOLL AÇLIK TEHLİKESİ VARDIR Buğday Mahsulünün Fazlalığı Bu Se- ne Dünya Piyasalarını Altüst Edecek Hizmetçilerin Çektikleri Ve |Garbi Çektirdikleri Dertler | çıktım. | Fatmal,, diye her tarafı aradı. unutulmuş, Üstünde, başında | nesi varsa hepsi eskimiş. Yaşı | girince neye uğradığımı | 12 dakikada buğdaydan pleklivi yapıyorlar, Amerikada fazla buğday sarfı için propaganda yapıyorlar. İki Amerikalı kiz bir kiçük seyyar farın almışlar. Tarlalarda dolaşıyar. Buğdayı on iki dakikada plsküviye çevirip çifçilere satıyorlar. UK İÇİNDE Solda dünyada buğday bolluğunu ı;ı_ı:lııı ae bu Çilçilet'öğl tatilinde, bu sıkıtıyı bir dereceye kadar izale edecektir. Fakat buna kat'i bir deva nazarile bak- mak mümkün değildir, her oradan da kiremitlerin üstüne Beyefendi — “Fatmal Beni — bulamamıştı. — Geceyi titreye titreye soğukta geçir- dim. Şimdi korkudan ölmedi- ğime hayret ediyorum. Sabah olunca bir yolunu bulup ev- den kaçtım. Kapı kapı - dolaşmaktan | bıkmıştı. Bir arkadaş vasıtasile iyi bir kısmet çıktı. Ne olursa olsun alacağım dedim. Meğer bunlar da sütü karışık insan- larmış. Kayın valdem olacak kadın beni fena şeylere alet etmek istedi, kabul etmedim. Kocamın da kanı anasınınkin- den olduğundan geçinemedik. Altı ay bir arada yaşadıktan sonra ayrıldık ve artık her şeyden bıiktim. Namuslu - bir kapı. bulüp Öölünciye” kadar çalışmak istiyorum. Onun için buraya geldim. Fakat geceleri yatacak yerim yok. Burada yatacak olursam kabul etmez değiller. Fakat Buğday bolluğunun sebeplerinden biri ve en mühimmi ziraatte makinenin kullanılmasıdır. İşte bu resimde bu makinelerden ikisini görüyoruz yığında halde bu sene bolluk içinde açlık — sıkıntısı çekeceğimize benziyor. Ona göre hazırlan- malıyız. Trakyada Üç Rum' İki Türkü Dövdü Ve Yaraladı Gümülcüne, ( Hususi ) — Bu civarda Davutluda üç Rum muhacir iki Türke çirkin bir tecavüizde — bulunmuşlar. Bu hâdise Türkleri çok müteessir etmiştir. Hâdise şudur: Halil İbrahim oğlu Şaban ve Mümin oğlu Mehmet is- minde iki Türk Davutlunun köy kahvesinden çıkıp evle- rine giderlerken İbo, Abyos ve Yorgi isminde üç Rum | muhacir — üzerlerine — hücum | etmişler, zavallıları döverek | yaralamışlardır. bunların da maksatları bozuk. Kimbilir beni nereye götürür- ler. Zaten benim gibi yüzü gözü biraz akça pakça olanlar bizmetçilik için değil, hep bu uğurda kullanılırmış. Bunları evvelce burada bulunmuş bir arkadaştan dinledim. Birçok beyler hizmetçi veya | dinin 326 Lira Maaşlı Kâtip Bey Mahkqnîde İkinci ceza mübaşiri korl- dorda bağırdı: — Muhsin, Muhsin, Muhsin Et.! Uzun boylu ve silâhlh bir jandarmanın önünde kirli ke- fene benziyen garip ve pej- mürde elbiseli, boynuna yine kirli bez bağlıyan bir genç mahkeme salonuna girdi. Elin- de (33) lük büyük taneli bir de tespih vardı. Muhsin Ef. sandalyesinin önünde durdu: Garip bir jestle görmediği muhteşem bir mabede ilk gi- ren seyyah gibi gözlerini mah- keme tavanlarında gezdirdi. Çenesini burnuna yapıştırır gibi bir vaziyet alarak sağına soluna baktı. Başını salladı. Hükim: *— Otur! dedi. Muhsin Efendi birdenbire sandalyeye çöktü. Tespihini elinde — çevirmeğe — başladı. Muhsin Efendi ikide birde e- bisesini düzeltiyor gibi Iâübali vaziyetler — alıyordu. Aslının beyarz — bir kumaş olduğu tahmin edilen gömleğinin üze- rinde dünyadaki bütün renk- ler toplanmış, vücudünden sı- zan terler bu renkleri birbirine karıştırarak tayin edilemiyecek bir bukalemun rengi vermişti. Ayni renkteki pantolonu da vücudünü güçlükle örtü- yordu. Hâkim: “— Kalk - bakalım! — dedi. Jandarma elinden tespihini alarak cebine koydu. Hâkim sordu: “ — Kaç yaşındasın. Muhsin biraz - tereddütten sonra şu cevabı verdi: — 326 tevellütlüyüm. — Ne İş görürsün? — Balıkhanede başkâtibim. — Hangi balıkhanede! — İstanbulda, — Kaç lira maaş alırsın? Maznunun — buna - verdiği cevap samiin —arasında bir tebessüm elektriği dolaştırdı: — 326) lira maaş ılıynrııı._ Muhsinin garip vaziyetleri ve cevapları hâkim Beyin na- zarı dikkatini celbetti: — Muhsin Efendi mahsus mu söylüyorsun. Senin mahkü- | miyetin var mı? Diye sordu. — Eh, şöyle on beş sene kadar hapisanede yattım. Müddeiumumi Muhsin Efen- akli — müvazenesinden şüphelendiği için Tıbbı Adli- de muayenesini istedi. Mah-« keme bu kararla Muhsin E- Fendiyi — tekrar — tevkifaneye gönderdi. Muhsin Efendi üç ay evvel Aksarayda otururken kiracısı- ni bıiçakla yaralamış, onun için tevkif edilmişti. dadı almak bahanesile gelir, gözlerine — kestirdiklerini üç beş gün için olsun alır ve giderlermiş. Onun içinç içeri girmiye bile korkuyorum. Fa- kal ne yapayım?.. Nerede sığınayım? Kimsem yok ki.,, Fatma sözlerini bitirdikten sonra uzaklaştı.