KIZI MİDE DEE Semerkant Ta Taşkent Şehrinin Bir Ayni İdi, O Da İki Kısımd YAZAN: M. KÂZM ————. a Bolşevik kuvvetleri, Menşevik ve İngilizlerle yaparlarken siper harbi yy Neticede Oyine (Rusyaya merbut ve Rusyanın idare- sinde olmak üzere bütün Tür- kistan kıt'ası muhtariyeti haiz | bir cümhuriyet olarak ilân edildi. Bu cümhuriyetin mer- kezi (Taşkent) tir. » Taşkent biri eski, diğeri yeni olmak üzere iki kısımdan ibarettir. Eski kısmı dar sokakları, kerpiç evleri, eski asırlardan kalma hanları ile herhangi bir 'k şehrinden farklı değildir. Birli Türkler otururlar. Yeni kısmı ise geniş ağaçlı, elektrikle donanmış sokakları bahçeli, asri evleri, büyük ineği ve o nx va) le garp şehirlerinden mm Burada Ruslar otururlar. bi fı rin (135)bin nüfusu var- dr Bu miktarın (50) bini Rustur. * Zannetmem ya, günün birin- de yolunuz düşerde (Taşkent) de uğrarsanız müzesini gez- meyi (o unutmayınız. Burada Türklerden kalma eski eser- leri görecek ve Türk deha- sının önünde hürmetle eğile- ceksiniz. 23 mart 919 “ Semerkand ,,i bir defa daha görmek mukaddermiş: Filhakika “Hokand,, agit | mek için buraya gelirken geç- tiğimiz demiryolu üzerinde küçük bir geri hareketi yap- mak lâzımdı. Maamafih ben pim buna memnun oldum. ira azimet seyahati esnasın- da “Semerkand, in sadece İstasiyonunu görmüştüm. Bu defa içini de görecektim. İlk bakışta istasiyonu biraz değişmiş buldum. Evvelce bu- rada (Türkistan © zapteden Jeneral Kofman namına dikik miş demirden bir heykel var- | dı. Aradan geçen müddet zarfında belki halkın hissine dokunduğu, belki de eskilere hakaret moda haline geçtiği için kaldırılmıştı. * — Semerkandin (o bugünkü vaziyetini öğrenmeden evvel üç dört satırla tarihi hakkın- da bir fikir almak ister misiniz? O halde dinleyiniz; Rivayete nazaran bu şehir Milâttan dört bin sene evvel Efrasyap isminde bir Türk padişahı tarafından bina edil- miş, Milâttan 1221 sene son- ra Cengiz tarafından yakık mış, Timurlenk zamanında dünyanın en mamur bir beldesi haline getirilmiş, sonra 2a- manla yavaş yavaş çökmüştür. » Şehir biri eski, diğeri yeni namile iki kısma ayrılır. Eski Semerkand kerpiç (duvarlı, yeni Semerkand ise betonar- medir. Birinde biz otururuz, diğerinde Ruslar. * Trenin tevakkufundan isti- ! fade ederek evvelâ Timurun kabrini, sonra da Uluğ Bey, Şirdar o medreselerini, (Bibi Hanım mescidini ziyaret ettik. (Taşkend) in (59) bin nüfu- su vardır. Bu halkın başlıca eçihme - vasıtası ( ziraattir. uğday, arpa, darı ve bilhas- sa pamuk ile üzüm ve meyva yetiştirirler. Demiryolu vası- tasile Rusyanın iç Da sevkederler. Vilâyet dahilinde tamam 30 tane pamuk fab- rikası vardır. * İstasiyona dönerek (trene bindik ve kısa bir yürüyüşten sonra “ Ümmüderya n Üzerin- de meşhur Çarcoy köprüsüne ve a: sonrada Çarcoy kasa- basına geldik. Bu mokta seyahatimizin, demiryolu üzerinde münteha- sinı teşkil etmektedir. Artık burada trenden ineceğiz ve Hiveye doğru seyahate başka vasıtalar ile devam edeceğiz. * Çarcoyda Rus memurları bizi hayretle karşıladılar. Ken- dilerine ( Taşkend ) ten hiçbir tebligat yapılmamıştı : — Bilmiyoruz, o haberimiz yok, diyorlardı, akşam karar- güha geliniz de konuşalım! * Karargâhta Sovyet idaresi- nin ilk tezellisini gördük: Bizi dinliyecek ve hakkımızda karar verecek olan bir adam değil, bir meclisti. Bu meclis | te birkaç zabit ile her alay- dan seçilme birer neferden terekküp ediyordu. Yanımda Türkistan hükü- metinin Hariciye (Müsteşarı vardı. Buna rağmen her ağız- dan bir ses çıkıyordu. Dost ve taraftar bir muhi- tin içine düşmediğimiz aşi- kârdı. Heyetin arasında bil- hassa kolu kesik bir zabit vardı ki bize karşı pek haşin ve çatkın bir sima gösteriyor, her cümlemize itiraz ediyordu. Bu (zabit ve asker meclisi) bizi uzun uzadıya isticvap etti: — Maksadınız nedir, nere- den (geliyorsunuz, o mereye diyorsunuz? diyorlar, ver- iğimiz cevapları kanaatbahş balanin. Yavaş yavaş sinirleniyor- | | tevkif ettiler, HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Muharriri : Server Bedi AŞK VE İTİRAF Gece yarısı odamda birden- bire büyük bir gürültü kop- tu. Hemen bir elimle yas- tığımın altındaki (orovelvere sarıldım, öteki elimle de baş- ucumdaki elektriğin düğme- sini çevirdim, Fakat, karşımda bir hırsız veya bir haydut değil, güzel bir kadın vardı. Güzel ve tanıdık bir kadın: Aliye İhsan. Arkadaşım ve ortağım İhsanın karısı. Yatağın İçinde oturdum ve dolabımın üstündeki (saate bir göz atarak sordum: — Hayır ola? rüyamı" gö- röyorum? Evime naşıl girdiniz? Bu saatte?.. Gözlerim yanlış görmüyorsa Üçe yirmi var. Aliye İhsan, büyük bir sü- künetle karşıma geçip otur- du, seri bir hareketle kol sa- atine baktı ve tastik etti: — Evet, saatiniz doğru. Meseleyi konuşmak için fazla yim yok. Hemen başlıya- 1D, — Hangi mesele? — Siz hangi mesele oldu- ğunu bilirsiniz. Dediği gibi, hangi mesele olduğunu ben biliyordum. Si- zin de bu hikâyeden birşey anlıyabilmeniz için bu mese- leyl bilmeniz lâzımdır. Kısaca anlatayım: Bu güzel kadının kocası İhsanla biz ortaklaşa bir ko- misyoncu yazıhanesi ve ve birçok İşlere giriştik. Fa- kat iktisadi buhran geldi, çattı. Zarardan zarara uğ- radık. Sermayemiz tükendi. Hariçten büyücek bir para bulamazsak Ofeci (vaziyette kalacaktık. İhsanın ihtiyar ve zengin bir balası vardı. Fakat bütün ihtiyar ve zengin halalar gibi cimri bir kadındı. İhsan on- dan para istemiye başladı. Kadın razı olmuyordu. Nihayet, bir sabah, ihtiyar kadın, evinde, bir rovelk ver kurşunile öldürülmüş bu- lundu. Katil, kadının o gün bankadan aldığı yöz bin lirayı çalarak ve iz bırakmadan kaçmıştı. Zabıtanın şüpheleri tabiatile Ibsanın üstünde birikti. Onu Bizim yazıha- neyi aradılar ve İhsanın ma- İ sasının gözünde, bir kurşunu atılmış bir rovelver buldular. Bu atılan kurşun da öldürülen yet: — Sizin hükümetinizin ar- zasu ile bir; vazife ifası için gelmiştim. Fakat görüyorum ki bu hususta meclisinizin müzaharetine güvenmek müm- kün değildir, £ binaenaleyh yarın (Taşkend) e avdet ede- ceğim, dedim. Bu cevabı beklemiyorlardı; şaşırdılar: — Maksadımız hakikati an- lamaktan ibarettir, yoksa her- hangi bir husumet eseri değil dir, dediler. Nihayet yarın akşam ku- mandan İyvanofon huzurunda ikinci bir içtima aktedilmesine karar verildi. (Mabadi yarın) göğsünden çıkmıştı. Müstantik beni de istevap etti ve cinayet gecesi bir lokantada olduğumu anlattım. Halbuki, zavallı İhsan, o gece benim evimde ve benimle beraber olduğunu söyliyerek kendini kurtarmıya çalışmış. Yalan meydana çıkınca, bütün deliller (aleyhinde toplanmış oldu. Mesele bu. Fakat Aliye H. benden ne istiyor? Gecenin bu saatinde nasıl ve niçin evime girebiliyor? gözlerimle bunu ona sordum. Hemen söze başladı. — Hakikati sizden ve ben- den başka hiç kimse bilmi- yor. Durunuz. Evet. Ben de biliyorum. Oo Çünki | İhsanın böyle bir cinayeti yapmıya- cağından kat'iyyen oeminim. Hem ben zevahire aldan- mam. Nasıl olur? Kocam ha- lasımı öldürseydi biç rovelve- rin masanın gözünde bira- kır mıydı? Bir tarafa at maz mıydı? Sonra, cinayet günü, gündüz, kocam halasi- le konuşurken yanında ben de vardım. Kadın, o gün parayı vermiye razı oldu ve bankadan aldiracağını vadetti. Nitekim aldırmış ve katil onu: çalıp (kaçmış. (İhsan, zaten alacağı bir para için halasını niçin öldürsün? Hem siz cinayet gecesi lokantada değildiniz. (o İfadesi © alınan garson yalan söylüyor. Ona da para &yedirdiniz. Hakikat şudur: İhsanın hala- sını öldüren sizsiniz, rovelveri kocamın omasasının gözüne koyan ( sizsiniz, (o müstantiğe yalan ifade veren sizsiniz. Durunuz. Sözümü bitireyim, Bütün bunları beni sevdiğiniz için, rakibinizden kurtulmak istediğiniz için yaptınız. Fa- kat benden niçin gizliyor sunuz? Bir kadına bundan daha mükemmel ilânı aşk olabilir mi? Benim için bu kadar fedakârlık yaptınız. Ba- na miçin O söylemiyorsunuz? Benden niçin gizliyorsunuz? — Aliye, dedim, Aliye... Senin için bir değil, bin kişi öldürürüm. Fakat sana bunu itiraf etmiye nasıl ce- saret edebilirdim? Aliye şuh bir hareketle devam etti: — Bende sana karşı aynı bisleri o duyüyordüm. Bende seni İhsana tercih ediyordum. Cesaret edemediğini anladım ve bunun için sana herşeyi itiref ettirmiye geldim, böyle bir tenha zamanı İntihap ettim. Evine nasıl girebildi ğimi de sana anlatırım. Senin için ben de fedakârlıklara katlandım. — Ah, sevgilim... Diye karyoladan fırlıyacak- tım. Odaya üç tane sivil taharri memuru girdi. Kadın bir kahkaha fırlat- mıştı; — İşte senin gibi mel'un- lara böyle tuzak yapılır, dedi. * Bu hikâyeyi (o hapishanede yazdım. Evrakım temyizde. cezam tasdik olunursa idam edileceğim. Sorunuz, İzahat Alınız 6 Sayfa SON POSTA MM o Ağustos? Mektebinizi Seçmeden Bize * * * Son Posta Karilerin Mektep Müşküllerini Hal İçin Kendilerine Delâlet Etmektedir Çocuğunuzu hangi mektebe vermek istiyorsunuz ? Bü sene tahsilinizi ikmal etmek üzere hangi mektebe girmek istiyorsunuz ? Gazetemiz gençlere ve ebeveyne rehberlik etmek üzere bütün unutmayınız. Fatihte Reşat Beye: Her üçünüz için de Muallim mekteplerini (tavsiye © ederiz. Muallim (mektepleri o hakkında gazetemizde izahat verilmiştir. Şimdiden müracaat ediniz. Kayit ve kabul muamelesi 25 ağustosta bitecektir. Hava Makinist mektebi hak- kında da 24 ağustos taribli nüs- hamızda izahat (verilmiştir. O #zahatı okuyunuz, * Lüleburgaz Tütün İnhise- rında İsmail M. Kemal Beye: Yüksek (Mühendis mektebi hakkında 4 ağustos tarihli nüs- hamızda (Oİzahat verilmiştir. O nüsha esinize gönderilmiştir. Mektep talebe kaydine başlar mıştır. Şimdiden “ Dolmabahçe civarında Gümüş (suyundaki Yüksek Mühendis Mektebi Mü- düriyetine (müracaat © etmeni tavsiye ederiz. Orta Mektep mezunlarından Kemal Beye: Adliye © Meslek ve ( Maliye Meslek (Mektepleri (hakkında tetkikat yapıyoruz. Topliyacağı" mız malümatı ayrıca neşrede- ceğiz. & Uzunköprüde İbrahim Tâli Bey: Yüksek Ticaret Mektebi hak- mektepler ohakkında her türlü malümatı vermiye amadedir. Mektebinizi seçmeden ew vel bize sorunuz ve girmek istediğiniz mektep hakkında bizden malümat isteyiniz. Yalnız cevap için (6 ) kuruşluk posta pulu leffetmeyi * kında 18 ağustos tarihli © nüsha- mızda tafsilât vardir. O nüsha adresinize gönderilmiştir. Mektep niharidir. » Tekirdağında Hilmi Beye; Nafıa Fen mektebi hakkında Gağuston tarihli nüshamızda izahat verilmiştir. O nüsha adresinize gönderilmiştir. » İnebolnnun Çatalzeytin na- hiyesinde Tahsin oğlu Nahit Leyli ve meccanl meslek mek teplerinden herhangi birisine gir. mek için orta mektep mezunu olmak şarttır. Liselerin orta kı- sımlarına ise bu sene talebe ka- bul etmiyorler. Mıntakanız mu allim mekteplerinin orta kısmına girmek İçin müracaat edersenlı # Kartalı çimento fabrikasında Hüseyin Beye: İstanbul San'atlar mektebi bah kindağ5 ağustos tarihli nüshamızda izahat verilmiştir. O nüsha adre» #inize gönderilmiştir. * Konyada Bonmarşede Hayati Beye: Nafia Fen Mektebi hakkında 6 uğustos tarihli nüshamızda İza- hat yardır. O nüsha adresinize gönderilmiştir. * Size Tabiatin Salamon Efondi: İşküzar- dır, Menfaat- » Mustafa Efendi: Alaycıdır. Herşeye ehem- Papa miyet vermek ! istemez. Men- ; faatlerine uy- > gun gelmiyen tekliflere karşı © müşkülpesent olur. Eğlence- den, yenilik- leri taklitten geri kalmar. İbrahim Ef. Hin ve hayal mevzularmı > daha (cazip © bulmakta dır. Çabuk müte- #ssir olur. Teh- like ve müş- külât ile mü- cadele etmez, bir işte baş olarak yaratıcı bir tarzda ça- lışmaz, Resminizi Bize Gönderiniz, * * izi Söyliyelim... © İntizama — riayet oeder, "Zevki selimi vardır. Derbe- derlikten ha- setmez. İşleri- Mehmet Hilmi Bey: Usul no karşi İğ kayt ve ihmal Nesim veya Jak Ef: Mağ- , rakındadır. Sokulur, gri- ginlik gösterir kanaatkâr de- ğildir. Menfa- atlerini ihmal etmez. © Mehmet Nuri Bey: Mesle-