) SON POSTA Temmuz 14 fyan Askerleri Gündü Kışlada Talım Ederler, Akşam Olunca Sokakta Satıcılık Yaparlar YAZAN: M. KÂZIM TP G Geçit resmini seyrederken bir taraftan da — düşünüyor, kendi kendime: — Fenni noksanlarına rağ- men bu kuvvetle acaba bir şey yapılabilir mi diye düşü- nüyordum. Bu dakikada hudut civarında yaşıyan Efgan ka- bilelerinden — bilhassa — vezi Mahsut ve Afridi adını Rıçı- yanların çok cesur ve muha- rip oldukları hatırıma geldi. Ayni zamanda bu kabilelerin İngiliz silâhlarını takliden ya- pacak derecede mahiz ustala- ra da malik olduklarını düşün- düm. Evet ıüpho ok. Efgan hükümeti iııvvıl.ı ve bütün mîlleh ılı birlikte Hin- distanın üzerine atıldığı, bizim taraftan da müzaheret gördü- takdirde muhakkak surette gilizleri taciz edebilirdi. Bu izaca Hindistanda — çıkacağı muhakkak görülen dahili is- yanlar da inzimam edince tam bir zafer kazanılması bile mümkündü. “Kâbil,, in haricinde sey- rettiğzim geçit resminin Üze- rimde bıraktığı az çok müspet tesir maalesef devam etmedi. Ordunun arkasından, bir müd- det sonra ben de şehre gir- miştim, mutadın fevkinde bir kalabalık ile karşılaştım. Se- bebini sordum, anlattılar ve dediler ki : — Biraz evvel arkalarında yeknesak ve muntazam elbi- selerile gördüğünüz asker kış- lalarına gider gitmez soyun- * — muşlar, cibiselerini va silâhla- rını teslim ederek don gömlek sokağa fırlamışlardır. Fakat bu, fevkalâda bir hâdise değildir, Çünkü bu askere kışlada ye- “mek verilmez. Hepsi de maaşla tutulmuşlardır. Binaenaleyh yi- yeceklerini kendileri tedarik ederler ve bunün — için de "kışla haricinde yatarlar. , kazanmak — mecburiye- Büunun için de kışladan çıkar çıkmaz sokaklarda öteberi sat- makla meşgul olurlar. Nöbeti gelen asker kışlaya gider, üniformasını ve tüfeğini alarak vazifesini yapar, sonra yine eski hayata avdet eder. Şüphe yokki bu şekilde Kâbilde Harbiye Nezareti binası idare edilen bir ordu bugü- nün ihtıyacını temine kifayet edemezdi. Bizim Yeniçerilerin son — devirlerini — andırıyordu, Fakat bereket versin onlar kadar emiyi azıye — almış değildi. Efaradı sakin iİnsan- lardan terekküp ediyordu. (Kâbil) de Nasıl Yaşanılır? Artık muhafız - suvarilerin ıehkıuııde, bazan da mihmanda- rimızla birlikte muntazaman geziyordum. Bu fırsattan isti- fade ederek merhum emir (Ab- dürrahman) ın türbesini ziyaret ettim. Bu zat, kılıç kuvveti ile Efganistanı İngilizlerin elinden h:tuın ve memleketine istik- lâl veren bir zattir. Efganista- nın ikinci bânisi addedilebilir. Bunula beraber istiklâli temin ettikten sonra memlokeh'ui ce- Suryede Kıtlık Var | Köylüler Hep Birden AçlıkNümayişiYapıyor! | Bu havali çiftçileri büyük bir (Baş tarafı 1 inci sayfada) Lâzkiyenin bütün köylüleri ve çiftçileri umumi harpten evvel — sakladıkları — paraları çoktan bitirmişler, hatta bu- gön sapanlarını ve öküzlerini bile satmışlardır. Bütün hü- kümete ve bankalara gırtlak- larına kadar borçludur. Bu vahim vaziyet lzerine köylü bir olarak hükümete müşterek bir istida vermişlerdir. Bu istidada vaziyetin berbatlığı anlatıldıktan sonra bilhassa şu cümleler yazılmaktadır : * Biz ve hayvanlarımız ek- meksiz ve otsuz kaldık. Hü- kümet bize yiyecek zahire vermelidir. Aksi takdirde bu memleketi terkedeceğiz. , Tarsus, Ceble civarındaki bütün köylerde ve kasabalarda ayni açlık havası esmektedir. İNGİLİZLERİN YAKIN ŞARKTA CASUS TEŞKİLÂTI ' .Yazan: Makenzie - — Fransızların — itimadını Ğsdim ve evrakları getirip icaudnun —önüne koymasını %' öyledim. O da hayretler için- ı*" e kaldı. — Bu kadar malümat edin- Biş olduğunuza cidden hayret No. 86 de elime geçen malümatı der- hal size bildiririm. Hakikaten ondan sonra da bir ay muntazaman devam ederek istediği evrakı istinsah etti. Ben Yunan polisinin faaliye- Pa Ediyorum, dedi. Müsaade eder- | tini tarassut etmek - taraftarı v'lkı yegân yeşyân K â 0' eniz akşamları uğrayıp bu'dıgıldırn, çünkü bunun bııı olmıyacaktı. | bahtan evvel birşey yapamıya- hıç bır Iıydııı Mimiwi içtima yaparak açlık tezahüra- tında bulunmıya karar ver- mişlerdir. Süriye Fransız ida- resi bu vahim vaziyete karşı çok lâkayıttır. Vergileri ve halkın bankalara olan borç- larını toplamak — hususunda insafsızca hareket ediyor. Hükümet Lâzkiye şehrinin kapılarına jandarmalar ve tah- sil memurları ikame etmiştir. Bunlar kasabaya gelen eşyayı yakalıyarak kime ait olduğunu soruyorlar ve sonra ellerindeki defterlere bakıyorlar. Defter- lerde eşya sahibinin borcu ol- duğu görülürse eşyalar hemen müsadere ediliyor ve yok pa- hasına satılarak borca mahsup Ikhı-klyuıı korkula- ndan şehre — inemiyorlar :tııııkı.lınlnyvııhn- bı.ı boş olarak kırlara salıveriyorlar. haletten kurtnrmığı çalışma- Mmıştır. Şurasını da kaydedeyim: hükümetini kurduğu — sırada Türk ırkından olan halka kar- şı fazla şiddet gösterilmiştir. Bu itibarla bu, halk tarafından sevilmez. * Emirin türbesini gezdikten sonra şehrin gece ve gündüz hayatını görmek derhal anladım ki: Efgan — payitahtında gece hayatı yoktur. Kahve, gazino ve tiyatronun ne olduğu bilin- mex. Karanlık çöktümü, halk evine çekilir, uyku zamanına intizaren mangalın veya soba- nn başında pinekler. Vakıa konu komşunun bir evde top- lanarak — sühpete — dalmaları mümkündür. — Fakat — gece elde fener olmadan sokağa çıkmak — yasak — olduğu ve herhangi bir toplantıda hükü- metçe iyi görülmediği cihetle konu komşu ıiyıtîlhe'rindıu de ekseriya içtinap e Efgan — payitahtında gece hıyıh yoktur, dedim, ğkıl acaba gündüz hayatı var mıdır, derseniz buna da ( mnalesef ) cevabını vereceğim. (Mıbıdı "ırın) istedim ve Kahveciden Haraç İster- ken Tabancaya Sarılmış Tahmil ve tahliye amele- sinden Karakaş Yusuf sarhoş olarak Galatada kahveci Veli Efendiden haraç para istemiş. Veli Ef. parayı vermeyince Yusuf ateş etmiş, fakat isabet etlirememiş ve yakalanmıştır. Tiyatro Ve Sinemalar | ALKAZAR — Sibirya ve dinamit izel ALEMDAR — Cennet budur ASRİ — Sesis hane ARTİSTİK — Seher vakti ETUVAL — Yeni bakireler ELHAMRA— Hayat dalgaları EKLER — Düztaban - Bastıbacak GLORYA — Bedavacılar şahı MAJİK — Neşaler diyarı MELEK — — Doktorün serri MİLLİ FERAH — — Müuhtelil temailler OPERA — — Aşk ve şampanya şIK — Şafak Taksim — — Varyete Çiftlikparke Hafız — Yaşar ve Aleke efendiler Kız kulesi parkanda - Darlittallm Üsküdar Hâle Sinemasında İnciler ve Ç 't mümeselli Kİ MOR Duhuliye 10 kuruştur. | Resminizi Bize * Gönderiniz, * * Size Tabiatinizi Söyliyelim... Resminizi bize gönderirseniz size tablatinizi söyliyebiliriz. Fakat bunun için gönderllecek resimler iyi ve tabil pozda çıkmış ölmamı Tâzımdır. Taki mütehasmsımız — mütalbanında — hataya düşmesin. Tabintlerini anlamak Üzere — bize resim gönderen karilerimiz hakkında mütehasıtımına — mütaleasını — aşağıki satırlarda . okuyabilirsinte * Vefik bey: Zeki ve düşün- celidir. — İşleri- nin bilâ arıza devamını arzu eder, derbe- derlikten, sav- rukluktan fazla sinirlenir. İnti- ( Zamı sever, ça- buk münfeil olur, kusurları çabuk görür. İzzettin bey: Hasas ve sami- midir. Bir iİşte ön ayak olmarz, sokulgan ve atak - değildir. Çabuk alınır, sessiz çalışır. * Hatice Hanım: Fetoğrafının dercini arzu etmiyor zar ve olgun bir ev kadınıdır. Eş ve dostlarile söhpet etmek yegâne zevkidir. Herkesin sustuğu ve konuşa- cak birşey bulamadığı zaman- larda kenardan Köşeden bir mevzu bulur ve muhitini meş- gul eder. * Kenan bey: mütecessis ve lâkayıttır. Her şeye — aldırış etmez. Şakayı sever. Kızma- mıya gayret eder. * Eskişehirde M. M, bey: (Fatoğrafı zuhür etmemiştir.) Yalnız yazı üzerinde yapılan tahliller, hatalı olur. Fotoğra- fınızı gönderirseniz —mütalea- mızı bildiririz. Vasil Efendi: (Fotoğrafısın dercimi arru etmiyor) Ameli sahada iş adamıdır. Menfaatlerine taallluk etmiyen şeylere rağbet etmez. Çalış- maktan yılmaz, cömert değildir. Muavenetlerini nadiren istimal eder. derhal Yunan hükümetine izah edip, —ahiren — sivil polisim vazifesini deruhte eden ve emirlerini doğrudan doğruya Kıral — Kostantinden — telâkki eden saray polisinin iz'acatına tahammül edemiyeceğimizi bil- dirmek daha muvafık olurdu. Kânumuevvelin nihayetlerine doğru Saray polisi yine adam- larımıçdan — birini — yakalayıp hapsetmişti. Bu haberi gece yarısına doğru getirdiler. Tuc- keri yanıma —alarak derhal polis merkezine gittim ve nö- betçi memurunu gördüm. Âmi- rinin orada bulunmadığını, sa- sağım aBvledi. — Derhal âmirinizi çağır- tınız, dedim. Aldırmadı. Omuzlarını kal- | dırdı ve cevap bile vermedi. — Çağırmak istemiyor mu- sunuz? dedim. — Burada ecnebilerden emir alamayız, dedi. — Pekâla, dedim. Öyle ise şimdi doğru miralay Zımbra: kakisin evine gideceğim. Bu zat koyu bir Venizelist olup sözde polis müdürü idi, | Fakat onun da bu mevkideki günleri sayılı idi. daki memur da Bunu " ora- bildiği için, kendisini görmiye gideceğimi söyleyince acı acı sırittı. — Yani Zunbrakakis — me- muriyetinden azil mi edildi de- mek istiyorsunuz? Dedim. O yine cevap vermedi. —Cevap verseniz a. Öyle mi? değil mi? — Size cevap vermiye mec- bur değilim, Artık benim de canım sıkıl- mıştı. Bir sandalya çekerek karşısına oturdum: — Pekâlâ. Öyle ise bana birisi cevap verinceye kadar oturacağım. — Cevap aldıktan sonra da, hapsedilen adamım — tahliye — edilinceye kadarda bekliyeceğim, dedim. burada — Burada oturamazsanız. ——Ö)le ııe beni cebren Hayati beği | Teşvik ve teş- | cie kapılır. Ba- zan iİnatçı ve hırçın olur. Cömertliğe mü- | temayildir. Eğ- lenceye ait şey- lerden — gerl kalmaz. v Nadi — beyi İntizamı sever. | Kendini göz terici bareket- lere lâkayıt kal- MAZ, BeSSİZ sa- kin — değildir. Sokulur, fazla ve çabuk ahbap temin eder. * Adapazarında B. Behzat Bey: (Fotoğrafının dercinl arzu etmiyor) Ciddt ve dürüsttür. Kendini alâkadar etmiyen şeylere ka- rışmaktan müçteniptir. Girgin ve atılgan değildir. Cesareti medeniyesi rayıftır. * Şevki Bey: Merasim ve kül- fetten haz et- mez. Sulmua- meleye taham- mül — edemez. Sevdikleri hak- hında sitemkâr kadınlara — lâ- kayıt kalmaz. Resim — gönderen bazı karilerimle, mütehassısımızın cevabi. geciktiği içia sabırsızlanıyor. ve mektup göndererek fotoğrafilerinln akibetini öğranmak le- tiyorlar. Bu fotoğrafiler iatişar edecek dir. Bu hususta müsterih olmalarını rica ederiz. SON POSTA — ——— ——— Şyevmt, Siyast, Havadla ve Halk yarzstes kdare ; İstanbul, Nuruosmaniye Şeref sokağı 35- 37 Teleloni DN 'd"_-t_d wu 'o“l ABONE FİATI TÜRKİYE Gelenevrak gerl verilmse. Bünlardan mesuliyot alınmaz. rica ederim. — Telefon edeceğim. — Kime? Miralay Zımbra- kakise mi? — Telefon edeceğim de- dimyal — Chryssospathiye d mi? Öyle ge k_ıîdıııı:e beııâğ: selâm söyleyiniz ve beni tev- kif etmek için size emir verir- se çok memnun olacağımı da ilâve ediniz. Bu suretle Atina- da neler yaptığımı öğrenmiş olur, dedim. Memur telefon etmek için çıktı ve beş dakika sonra ge- lerek tevkif edilen adamın tahliye edildiğini söyledi. Bu suretle 1915 senesi vi- hayete ermiş bulunuyordu,