I4 Temmuz ÖÜ EEE Kari Gözile Gördüklerimiz Bir Maaş Meselesina Dair Tevzih 18 müyle 981 tarihli gazetenizin kari gözüle — gördüklerimiz — sütunuuda 1$ K. evvel 991 tarihtnde vefat eden Adı- lar kadastro fen memuru — müheadlz Falk Beyin veresesine verilecek mau- gn teshhürüne — Adalar malmüdürü Niyazi Beyin sebebiyet verdiği yazıldı- ğ görülmüştür. Keyfiyet berveçhi xir favzih olunur, İşin Aslı Müleveffa Faik Bey Manisadan kadro- ya ilâveten Adalar kadastrosuna nakil mübaşeret e«tmiş İse de usuli hesabiye talimat- Hamesinin 4 Üncü maddesi mucibince Hâve kadrosu — gelmediğinden — tarihi vefatına kadar bizzarare maaşları te- diye edilamemiştir. Bu suretle senesi zarfında tediye edilmeyip düyuna İnti- kal eden matlübatın tesviyesi — için Muhasebel umümiye kanununun 11 inci” maddesine tevfikan tahakkuk evrakının ve düyün iİlmühaberinin — taazimi ile mal memuruna tevdil 0 mamurun men- #up bulunduğu dalreye alt bulunması ve İşbu evrak ise Adalar kadastro heyetince Nisan 930 tarihinde tanzlın ve tevdi ve mal dalresince de tediye emri gönderilmek Üzere Defterdarlık vasıtasile 14-4- 930 tarih 2979 numaralı tahriratla Tapu ve kadastro umum mahasabe müdürlüğüne irsal ve mer kür muhasebe müdüriyetince K. «sani 981 tarihinde gönderilen tediye emri muhteviyatının — aldırlmam — İüzumu 7-5-9$1 tarihinde kadastro heyetince mahkemeye bildirilmiş ve mahkemeden günderilen kâtip makburt mukabilinde merkür ay zarfında parayı almıştır. Balâdaki izahaltan da — anlaşılacağı Özere malmüdürlüğünce gayri kamuni ve mevzuatı maliye haricinde bir mua- mele yapılmadığı gibi vaki teehhüre de sebebiyet — verilmediği — tahakkuk etmektedir. Keyfiyetin aynı sütunda tavziban aeşri rica olunur efendim. Vali namuna Fazlı Bir Vergi Şikâyeti Bulgaristanda sekiz sene mek- tep müdürlüğü yaptım, milletimin hakkını müdafaadan geri kalma- dun, bu sebepten birçok defa da Bulgar homitecilerinden — dayak yedim, nihayet üç sene evvel va- tanıma ilticaya mecbur oldum, o zamandanberi Tekirdağında ki- tapçılıkla iştigal ediyorum. Harf inkılâbında pek çok hizmetim dokuündü. Fakat mahiyetini bir türlü anlamıya muvaffak olama- diğım bazı sebeplerden dolayı kazanç vergimi sene besene faz- lalaştırıyorlar. Kanunen benden (40 ) lira alınması icap ederken ilk sene (44) geçen sene (66) seneyi hazı- rada ise (99) lira karanç vergisl tarhedildi, ve ilk taksiti de alındı. Diğer taraftan benim gibi üç =, lira ile değil, kırk elli bin 'a ile İş görenlerden de aynai miktarda vergi alınıyor, alâkadar- ların nazarı dikkatini celbetmeniz rica olunur, Yakledağır Kitapçi | Ahmet Talât Cevaplarımız Bor kazasında muallim Muz- tafa Nuri Beye: Exanaftan şikâyetiniz vazıl de- gildir. Şikâyetin mevzuunu bildir- meniz İâzımdır. Ehııdlı. A. Süreyya Beyer Alâka ve teveccühünüze teşekkür ederiz. Gazetemiz temenniniz dahilinde çalışmaktadır. ve çalışacaktır. Hayata Atılacak Gençler Ve Aileleri Okusun SON POSTA Meslekte Muvaffakıyet İçin Bilği Ve Sebat En Başta Gelen İki Şarttır İmtihanlar biti. Bilhassa Lise ve Orta mektepler hayata ençler için şimdi en müşkül bir 1, meslek seçmek en mühim bir meseledir. Belki de bütün bir ömür üzerinde tesir z Bunun içindir ki ( Son Posta ) mesleklerinde muvaffak olmuş sayılabilecek kimselerle görüşüp onların tecrübelerini ve tav- birçok genç yetiştirdiler. Bu devir açılmıştır: Meslek in! erir, siyelerini yeni yetişen gençlere bildirmeyi muvafık görmüştür. y Şimdiyyı kadar muhtelif meslek mensuplarile görüştük. Bu- de fatoğrafçılıkta muvaffak olmak için ıı_uıl çalışılacağını 'otoğrafçı Ferit İbrahim Bıyın* lisanile naklediyoruz. Ferit İbrahim Bey hayatını ve tavsiyelerini şu cümlelerle ifade ediyor: — Size kendimden bah- setmeden — evvel — Türkiyede foroğrafçılığın tarihçesi hak- kında birkaç söz söyliyeceğim. Daha Abdülhamit zamanla- rında İstanbulda — yalnız bir fotoğrafane vardı ve bu fo- toğrafane ilk evvel işe başla- mıştı. Esasen mühendis olan Abdullah biraderler camlarını bizzat kendileri yaparlar, kol- lodyon ihzar ederler ve cezri çalışırlardı. Bunların yüksek kazançları nazarı — dikkatimi celbetmiye ve herkeste fotoğ- rafçılığı arzu — uyandırmağa başlamıştı. Bu suretle Ferbüs, Apolon, Andreömenüs, Fotogüzel gibi bu=e kadar elân şöhretlerini muhafaza etmiş bulunan foto- grafçılar yetişti. İlk Türk Fotoğrafçı llk Türk fotoğrafçısi amatör olarak Sami B. isminde bir zat idi ve Baha B. isminde diğer bir zat Babıâllde Resne fotoğrafanesini açmıştı. Resne fotoğrafanesi — bilhassa —ucuz kart postallarile iyi iş yapmış ve fotoğrafçılığın muhtelif şu- belerinde birçok adam yetiş- tirmiştir. Benim fatoğrafçılığıma ge- lince bende ressamlığa, ğ rafa büyük bir liyet mevcut olduğunu gör- mekle beraber hiçbir zaman fotoğrafçı olmayı — aklımdan eçirmiyordum. Üsküdar ida- âisinde tahsilimi ikmal ettik- ten sonra Şurayı Devlet Mül- kiye dairesinde âdi bir memur olmuştum. Ayni zamanda hu- ; kuka da devam ediyordum. Bununla beraber resme olan heves ve merakım dolayısile merhum üstat Ali Rıza Be den ders alıyor, çömezlik oâî yordum. —— ğtaçin Bir İmtihan Hadiyesi Daha - idadi — mekxtebinde iken imtihanlardan sonra an- nem her sene bana bir mü- ;ılfıl :ılııdı.hSon sme de bir otoğraf makinesi almıştı. Ben o makine ile her gör- düğüm manzaranın ve rastgel- diğim dostumun resmini alır- dım. İşte bu makine bende fotografçılığa doğru mu- habbetti uyandırmıştı. Şürayı Devlette on sene çalıştıktan sonra maaşım arta arta 200 kuruş olmuştu. Müzâ- akadan kurtulduğum — yoktu. oş — vakitlerimde ipekli ku- maşlar üzerine yağlı boya yel- paze ve yi gibi fantezi resimler yapıp Pikmalyon ve Ahmet Farukide sattırıyordum. Bir Tesadüfün Neticesi Meşrutiyetten sonra tesadüf eseri olarak matbuata intisap ettim. Bir müddet resimli ki- | tap ve muhit mecmualarında fotoğrafçı olarak çalıştım. Ob- jektifler üzerindeki merakım artmıştı. Oldukça tetkikat yap- mıştım. Nihayet Zeis fabrika- sından kendime İyi bir makine 'etirttim ve günün birinde ikdam gazetesinin foto muhe- birliğine başladım. Bu esnada şeref addedebi- leceğim muvaffakıyetin biri de birçok milli resimleri ve hâ- disatın fotoğraflarını alıp Av- rupa gazetelerine göndermek olâ,u. îlenüı böyle bir teşeb- büste bulunanlar pek mahdut idi, Meslekte Terakki Artık bu mesleğe merbut kalmıştın. Günbegün terakki ettiriyordum. Umumi harpte Yeni posta- ne karşısında ufak bir atölye açmıya muvaffak oldüm. İlk sene oldukça sıkıntı çektim. sene ımkıı kendimi**t4- nit ») ü temin ımm. ,Ijlülırğlıa:.; senele- ri işler tamamen durdu, Fo- toğraf makinemi bile terbin-i etmiye — mecbur — kalmıştıra. . Anadoludaki — milli — zaferden sonra hemen borç harç ede- rek Beyoğlunda bugün gör- düğünüz bu atölyeyi vücuda getirerek milletimin muhterem simalarını kabul edebilecek bir mevcudiyet temin ettim. Burada en ziyade ehemmi- miyet verdiğim ve- muvaffa — olduğum birşey foto üzerin deki - son tarakki, :t yağlı bo- artis- ya, pastel ve akârel ile Ük i tıdır. | "Şayanı tecsslf olan bir cihet varsa bizde halkın san'atkâr- ları takdir etmiyerek — biraz lükse kapılmalarıdır. Ben anlattığım veçhile Fo toğrafçılığın muhtelif — şubele- rinde ayrı ayrı çalıştığımdan lüks cihetinden ziyade işin Tefrikamız : No. 78 KUCAKTAN KUCAĞA SERVER BEDİ Atıf Bey hararetlenmiye başlamıştı. O genci üve üve bitiremiyordu: — Vallahi, tam sana göre- dir, Nermin, tam.. ayağındaki iskarpin nasıl sana göre ise © da öyle.. Nadire Atıf Beyin sözünü kesti: — Allah aşkına, dedi, bu kıza evlenmekten filân bah- setmeyin.. Daha onun vakti var, Bak, gül gibi taze daha.. b li dar Ka EĞİei n 'Biraz yaşasın.. eğlensin de, canı isterse otuzundan, otuz beşinden sonra evlenir. Atıf B. hararetle itiraz etti: — Yool.. dedi, iş o zama- na kalırsa bir kere canı iste- mez, istese de evlenmek güç- — İkisini de anlıyamadım. Neden canı İstemez? — Bu hayata alıştıktan sonra istemez. Meselâ siz niçin evlenmiyorsunuz ? — Ben daha otuz beşimi geçtim mi? $ — Geçseniz bile ister misi- z? — Beni — bırakınız... Ben misal değilim... Otuz beşini geçen... Durun bakayim... Ço.. k... Alayla.. Handanı tanırsınız değil mi? — Nazmiyenin kızı mı? — Öyle ya... O nasıl evlendi? — O sevdi. — Peki... Ya Neclâ? — O da herifin parası için evlendi. — Ona da Peki... ya Meh- Hika? — Onu da kocası sevdi. Hem de çocuk çok gençti. Nadire güldü: — Eh canım, dedi, insan da niçin evlenir? Ya sever, ya  axa'atine ehemmiyet verme! mecburiyetindeyim. — Cençler. tavsiye ederim. Bu mesleğe intisap edecek ençlere tavsiyeme gelince : otoğrafçılık için benim fik- timce hiç olmazsa orta tahsil lâzımdır. Zira bir Iotog:lçı objektifte — hayalin teşekkülü lııLkmdı tam bir fikre malil: bulunmalı, resme bakıldığı za- man o resim hakiki bir canlı ibi insana in'ikâs etmelidir. bjektifteki mihveri li nereden geçmesi lâzımgeldi bilmelidir. Biraz da kimyay vukuf — şarttır.. Çünkü foto esasatı ve bunu tespit eden hâdisat kimyaya istinat eder. Bir fotoğrafçı gelen müşte- riyi hemen yukarıdan aşağ süzmeli ve kendisine verile cek pozu tespit etmelidir. Yoksa, birkaç resim alıptı hangisi muvaffak olursa onu veririm, diyen fotoğrafçı bu meslekin alaylı kısmıma ithal edilmek lâzım gelir, İnsanı Zengin Etmez Fotoğrafçılıkta — çok — para kazanılabilir. Lâkin bu meslek her nedense — insanı zengin etmez. Zira bu işe girenler biraz geniş ve hovarda hayat geçirmiye düşkün olurlar. Bir fotoğrafhane açıpta para koy- mak ve bizzat çalışmayıp başka- B n ıınj(t ve maharetine nat etmek te sağlam ve kârlı bir iş değildir. Fotoğrafçılığın bugünkü va- ziyetine gelince; bu iş zengin memleketlerin — işidir.. Henüz bizim memlekette fatoğraf, ih- fiyaç telâkki edilecek bir şekle girmemiştir ve rağbete mazhar olmamıştır. Bilhassa bu buhran zamanında büyük fotğrafaneler büyük masrâaflara maruz bulun- duğundan kazançları çok dur- gundür. — Vaziyetin — inkişafını, refah zamalarını beklemek lâ- zımdır. Sokakta Lâf Atan Gençler l Ferit İbrahim B. ı z —— ' Bir Genç Kızın Şikâyeti j M ğ K Eskiden kadınlarla bir mec- l liste bulunmıya, yakından gö- rüşüp tanışmıya fırsat bulamı- yan gençler, sokakta rast gel- dikleri kadınlara lâf atar, çim- dik basar, kendilerince cilve- ler yaparlardı. Bu terbiyesizce hareket kadınları okadar çok bizar ederdi ki, hükümet kanun çıkarmıya ve bu hareketi men'- € mecbur olmuştu. Bugün her yerde kadınlı er- kekli bir hayat yaşadığımız için bu çirkin Adet te ortadan kalktı zannediyorduk. Halbuki Ankaradan S. A. — rumuüzile mektup gönderen bir genç kız, erkeklerin bulâfzenliğinden şi- kâüyet ediyor: “Sokağa çıkmak ihtiyacın duymak istemiyorum. Her so- kağa çıkışımda — içimde bir şüphe, bin tereddüt var., Biz genç kız yalnızca sokağa çıka- maz mı? Çıkar amma, Üsti; başı temiz kimseler bile, onu görünce derhal arkasına taklı- yor. Bin bir çeşit sözlerle onu rahatsız ediyor. Arkadaşlarıma soruyorum, onlar da ayni halde şikâyet ediyorlar. Bu gençler eğlenecek başka birşey bula- mıyorlar mı? Kızların da bir izzeti nefsi olduğunu bilmiyor- lar mı? Bir genç kız başkaları- na karşı bu vaziyette görün- miye tahammül edebilir mi? Haklısın kızım, yerden gö- ke kadar haklısın. Bugün ar- tık sokakta genç kızları ve kadınları tavırlarile, — sözlerile rahatsız edecek kadar terbiye- sizlik edenler, henüz içtimai terbiyesi noksan olanlardır. Bunlara yapılacak mukabele sadece kulağından tutup polise teslim etmektir. Şuna da dikkat ediniz ki, erkek, ne olursa olsun, her kadına söz atmıya cesaret edemerz. Bir erkeğin kendisinde bu cesareti görebilmesi için, kadı- nın hal ve tavrından cesaret alması lâzımdır. Genç kızlara da bu kabil rahatsızlıklardan için, sokakta, mec- lislerde, vesaiti nakliyede cid- diyetlerini bozmamalıdır. Hanımteyze PATRON KUPONU Karilerimizin gösterdiği ar- zu Üzerine (7)inci —sayfaya makledilmiştir. Oradaki patron kuponunu toplayacaksınız. ——— ———— sevilir, ya kendinden gencini bulur, ya kendinden paralısını bulur. Boşuboşuna - evlenmez ya... — Hayır, ben bunların hiç birin evlenmek demem. Benim bildiğim — evlenmek - anamdan gördüğüm gibidir. Nermin beyecanla sordu: — Nasıl evlenmek o ? — Canım... basbayağı ev- lenmek... Yani ev kurmak, yuva kurmak - İçin... — Yuva ne demek ? — Yuva dört tarafı kapalı bir yerdir. Oraya dışarıdan fırtına girmez. İçindekiler bi- ribirlerine ölünciye kadar bağ- hdır, sadıktırlar. Nadire bir kahkaha fırlattı; — Eski lâkırdılar... Dedi. Ti iü a a e — Fakat eski halı gibi, eski şarap gibi, daha... Nedir o... Valhasıl eskidikçe kıymeti ar- tan şeyler gibi... — Ne malüm? Ya eski elbise gibi, eski kundura gibi, DİKİŞ MA Sağlam Dünya MARKALARA Kadın Ve Kalp İşleri ve ucuzdur. Küöpek Kızlara Çocuğunuzdan | Ne Şikâyetiniz | Vardır? - | Her anne, çocuğuna | karşı — gösterdiği itinalara | rağmen, çocuğunu bir türlü terbiye edemediğini, kusur- © larını aslah — edemediğini | söyler. K : Bu Sütunda Müşkül- ( lerinize Cevap — Vereceğiz ğ 1 — Çocuğunuzun ne | kusurları var ? t 2 — Kaç yaşındadır. ? $ 3 — Kızmı,erkek midir? ($ 4 — Nasıl bir muhitte büyüyor ? ; 5 — Sıhhati — nasıldır ? £ Bu suallerin cevabile ,der- p dinizi bildiriniz. Çocuğunuzu ne sürette islah edebilece- ğinizi — size — bildireceğiz. Bundan başka çocuğunus zan — terbiyesine ait her — türlü — müşküllerinizi — bize i bildiriniz. Size rehber ok mıya çalışacağız. Mürekkepli Kalom Meraklıs Sabıkalı yankesicilerden Al Rıza Galatada Ali El isminde — birinin mürekkep kalemile 3 lirasını çalarke tutulmuştur. Polise Hakaret Etmiş Fikret isminde ahlâksız bi kadın Beyoğlunda Cellât soka ğında müşteri aramak gelip geçenleri iz'aç ediyor muş. Buna mâni olmak istiyı Polis Kerim ve Abidin Efen dileri de tahkir etmiş ve ya kalanmıştır. v Üç Kafadar — Rüstem, Mehmet ve Mu: tafa isminde üç kişi dün gec Kasımpaşada Bahriye cadde sinde kahveci Hayriye Hanmı otomobil ile kaçırmak istemi; ler fakat yaklanmışlardır. — -— TAKVİM —- Oün Si 14-Temmuz-93i — Hasir 70 Arabt Rumt —— 26- Safer - 1350 | 1- Temmuar - 181 çaktt-czanl-vasatl oranleva —— N Güreş)09.28 | 448 | Akışaı Dıbıuık:: Yatan İkindi| 849 İmsak filin gibi kıymetsiz şeyle eZ —- olsaydı ezdi. Ti | — Giyen de gün geçlik azalıyor amma | (Arkütii KARALARI e Arayınız yerde 4 Walça DİKKAT —