Kari Gözile Gördüklerimiz Üai eli AM Bir Iskân Şikâyeti Demirhisar mübadillerindenim. Çatalca, Kumburgaz karyesinde iskân edildim. Evrakı tasarrufi- yemi ikmal etmeden talibi tefviz bulundum. Vilâyetin 4441 numa- ralı emrile uhdeme bir parça arazi verildi. Vilâyetin teşrinisani 929 tarih ve 92186 numarali teb- ligatına nazaran 15 gün zarfında evrakı tasarrufiyesini İkmal et. miyen muhacirler adi — İskâna tâbi tutulacağı Çatalca kazan iskân dairesi resmen bendeleri bildirdi. Halbuki şimdi üçıîllllı.ı: denberi arazi ve bağlarımı kâ- milen Maliye istirdat etmiştir. Son çıkan tasfiy kanununun 1771 numaralı emri Üzerin adi İskân- dan fazla mal alan istirdat edil- mez. Ancak borçlandırılır. Yedi seneden beri anavatana iltica ede- rek şimdi bu elimizde olan bir parça arazi hükümet tarafından İstirdat edilirse biz ne ile geçiniriz. ve nereye müracaat edelim ? Silivride Çatalcanın Kumburgar Köyünden Hasan oğlu Hamdi h SON POSTA: Dahiliye Vekâ- letine veya şahsen fakat resmi bir istida ile Vekil Te il Beye müraca- Koli Bostal Meselesi Posta Ve Telgraf Müdürlüğünden TESİL tarihli — nüshanızın — birinci Sayfasında “koli postal işi tam fiyasko verdi,, başlığı altında intişıir eden yazı ve resim görüldü. azetenize verilen yanlış ve çok mübalâğalıdır. Yabancı memleketlerden gelen pos- paketlerinin gömrüklenme — unulli lmiş demek, bunların gümrük Buayenesi de posta memurları tara- findan yapılır demek değildir. myene yine gümrük memurlârı tarafından — yapılır, gekila yapılır. Değlşen yalnız Yeni usulün tatbikinde rüsumat ida- Tesi ancak n müsyene he ei edebilmişti. “Bu heyet pakellerin erik amelel rüsumiyelerinin & gelmedi. — Teraklmı Üzerine rüsumat İda; ricen tezyil etmek Iblâğ etli ve bun 400-500 — paketin edildi. Bunun malümat heyetleri ted- ile yirmi beşe lan soara her gü muayenesi — İkmal metlccal — olarak da - herici mevruda gişelerimizde esbabı İ tehaclimile İsdiham Yaki oldurPakal derhal mevcut Hâve edilmek di. Elyavın ea dabil olduğu halde mel b dilecek bi mtaç edilecek ve mı i- bataç gellecek ve müamele hall- tabii- Şikâyetlerin — içinde haklı elabilir. Fakat unutmamak İzımdır ki 'eni usul, gümrükle temas eden ban- nn menfaatlerine yaramaz, menle- atleri muhtel olanlar eski usulda İade- vini candan temenni ederler ve şikâ- yetlerin katmı külllisi de M orta- hğı karıştırmak arzularıı mütevel- littir. İşbu izahnamenin ilk çıkacak Büshanızın ayni sütununda aynen neşrini Matbuat Kanununun bahşeltiği hakka müsteniden rica ny!vıııh'lllınıdlıı.. L SON POSTA « z © zaman hu koca bir resimle a de ve iredeki İnsan ve teşhir etmiştik ve in düzelmesini iste- miştik. idi. Karilerimizden Ricamız “SON POSTA,, ya göndereceğiniz mektupların zarfları Üzerine - İçindeki yazının mahiyetiyi işaret ediniz. Bil- mece midir, Nın& teyzeye ml aittir, idareyi mi — alâkadar eder, — tahrir müdürlüğüne mi hitap ediyor? Bu moktayı — kaydederseniz — vazifemizi kolaylaştırmış olursunuz. Karilerimiz- den bilhassa bu noktaya dikkat etmelerini tekrar rica öderla, Tatil devrsine girdiğimiz şu sıralarda bayata atılmak çağın- | eaaee eee SON . POSTA Hayata Atılacak Gençler Ve Aileleri Okusun Bir Meslek Seçmeden Evvel Büyük- lerin Tecrübesindan İstifade Ediniz da bulunan gençlerin duydukları müşkülât çok büyüktür. Bir meslek seçmek mühim bir meseledir ve bütün bir Ömür Üze- rinde belki de tesir gösterir. Onun içindir ki SON POSTA, mesleklerinde muvaffak olmuş addedilebilecek zevatle görüşmüş bunların gençliğe karşı ne gibi tavsiyelerde bulunabileceklerini sorup tespit etmiştir. Bugün de maruf ziraatçilerimizden Nesip Beyin fikirlerini neşrediyoruz: Nesip Bey diyor ki: Mesleğe hangi mülâhazalarla intisap ettiğimi şimdiye kadar böyle bir sual karşısında kak madığımdan tamamen tespit etmiş değilim. Hakikaten benim bugün çok sevdiğim âdeta pe- restiş ettiğim bu mesleğe ace- ba hangi mülâhazalar sevket- miştir! İlk Hatıralar.. Yalnız tahattur ediyorum ki daha on yaşında iken Çanak- kalede pederimin arazisinde koşup oynar çifçilerin hür, serbest fakat müsmir sâylerine gıbta eder ve onlara yardım- dan geri durmazdım. Tabiatin letafeti benim bütün hissiyatı- mı cezbederdi. Günün birinde ebeveynimin kararile Galatasaray mektebine tahsile geldim. Ansızın dört duvar arasına girince Çanak- kaledeki çifçi hayatı gözümde bütün bütün büyüdü. İşte bu anden itibarendir ki nazarımı, mesaimi tamamen çiftçi olmıya tevcih ettim. Müsabakayı Kazandım Galatasarayı ikmal ettikten sonra ailem beni asker yapımak istemişlerdi ve bu maksatla da topçu mektebine — kaydettir- mişlerdi. Tâlün büyük bir cilvesi olacak; o aralık Fransa Reisi- cümhuru bulunan M. “ Sadi Carnot , masarifi kendisine ait olmak üzere ziraat tahsili için (4) talebenin Fransaya izamını rica etmişti. Bu maksatla açılan müsaba- kaya ben de girdim. Ziraate olan kalbimdeki aşkın kuvvetile müsabakayı birincilikle kazan- dım ve Fransaya gittim. Bizi ( Omiens ) şehri civarında “ Leparkle ,, ameli ziraat mek- tebine — gönderdiler. Burada sitaj gördükten sonra “ Grin- yon) Zirant mektebi “âlisine girerek ( 1894 ) senesi ikmali tahsil edip memleketime dön- düm. İlk zamanlar vilâyet me- muriyetlerinde, mektep müdür- lüklerinde bulunduktan sonra Ziraat Müdürü umumisi ol- dumsa da vazifemin en müşkül kısmı harbi umumi senelerinde geçti. M emleketi açlık tehlikesin- den kurtarmak için mütemadi bir sâyile birçok müşkülâtla çarpışmak ve birçok tedbirler almak mecburiyetinde - kalın- mıştı. Bu mesleğin insana zevk veren en mühim ciheti mem- leketin, cemiyetin hayatına nafi olarak çalışmak ve bu sâyin semeresini gözle gör- mektir. Muvaffakıyetin Sirri Meslekte muvaffakıyete ge- İmce; bu, bir telekki mesele- sidir. Benim noktai nazarıma göre muvaffakıyet için insan var kuvvetile çalışmalı ve va- zifesine — sarılmalıdır. Lâkin muvaffakıyet — daima takdire tabidir. Mukadderden ziyadesi olmaz. Bazı tesadüfler insanı it edilmedik mevkilere yük- lir, bazan da insanın teşebbüsleri akim kalabilir. Almanya Seyahati Bu hususta şahsım üzerin- deki tecrübelerden bir kaçını zikredebilirim. Eski şehzada Yusuf İzzettin efendi Alman- yaya seyahat et zaman te- sadüfen ben de refakatinde bulunmuştum. İmperator - Vil- helmin sofrasında yemek ye- diğim için bana “Kırmızı kar- tal nişanını,, ver. " Bu nişan Almanların en büyük bir ni- şanı imiş. İşte bu, bir tesa- düftür. Hülâsa etmek lâzımgelirse her hangi bir meslekte muvafs| fakıyet bence ticaretteki mu- vaffakıyetten — başka — birşey değildir. Ayni iktidar ve şe- raitte bulunan tüccarlardan ba- ' zan bir ikisi kesbi servet ettiği . halde diğerleri iflâsa mahküm kalabilirler, — Bu böyle olmakla beraber insan — meslekteki ik ve müşahedatını mütemadiyen ilerii letmek ve faaliyetini inkisara uğratmamak mecburiyetindedir. Ziraatte Müşkülât Bizim memlekette — ziraat sahasındaki müşkülâtın en bü- yüğü sermayesizliktir, Hakikati söylemek lâzımgelirse Türk çifçisi san'atine vakıftır. Bü- yük tecrübelere sahiptir. Lâkin çiftçinin istinat ettiği kuvvet yalmız bir Ziraat Bankasıdır. Bu bankanın kuvvet ve kud- reti ise memleket çifçisinin ihtiyacını tatmine kâfi bir şe- kilde bulunmamaktadır. Çifçinin Noksanı Bizde çiftçinin noksanların- dan biri de müşareket fikrinin fıkdanıdır. İki üç çiftçi bir araya gelip te bir iş yapmaz, bir teşebbüste bulunmaz. Me- selâ köyün civarından geçen Bve bir cayın mecrasm düzeltmek | Tütün inhisarı ziraat şubesi için köylüler ittifak edip müş- tereken çalışamazlar, Mutlak bir ihtilâf vücuda gelir. Nihayet çay taşar, tarlaları basar, ekinleri götürür, hâlâ köylüler işin dedikodusu ile meşgu olurlar. Ziraatte ehemmiyel verilercek bir cihet te bütün sermayenin tarlaya atılmıyarak bir miktarının da ihtiyatte bu lundurulmasıdır. Bibassa Türkiye - ildiminde draat usulü ©o kadar gayri melhuz tehlikelere maruzdur ki her hangi. bir vaziyet kar- şısında çifçinin daima müte- akip sene için elinde ihtiyat bir kuyvet bulunması icap eder. Ziraatte Fikir Takibi Ziraatte gerek dahili ihti- yacı gerek beynelmilel ziraa! ihtiyaç vaziyetini nazarı tetkikte bulundurarak ona gö- re zeriyat yapmak ve fırsat- lardan istifade etmek lâzımdır. Size bir misal olarak Milâs ile Muğlalıları gösterebilirim. Beş “on senedenberi bu havalinin tütünleri Amerikalılarca rağ- bet görmüş olduğundan bura- a tütün ziraali — ilerilemiş, zürra zenginleşmiş ve memle- kette mühteşem evler, kârgir binalar yükselmiye başlamıştır. Ziraatte, elbisede moda ta- kip edildiği gibi, halkın istihlâ- kâtını da takip etmek lâzımdır. Meselâ eskiden çocukların yediği leblebi unu, Abdülâziz, keçi boynuzu, iğde gibi şey- ler artık unutulmuştur. Halbu- Ki bimların : yerine ' çakulata, pralin, fondan gibi şeyler ka- im olmaktadır. Gençlere Tavsiyem Mesleğe yeni intisap ede- cek gençlere tavsiyeye gelince: Bu tavsiye yukarda verdi- ğim izahatın bir hülâsasından ibaret olacaktır. | — Mesleği payansız bir aşk ile sevmek ve ona daima merbut kalmak. 2-:6 muntazır — bir maz, namuslu, d A bilir bir kızla evleniniz. güzelliğe — ehemmiyet r Erkeğin Arkadaşlı- ğına İnanılamaz Mı " Bir - Erkeğin İsyanı Geçende bir gençkızın şikâ- cliın' yazmıştım. İşte çalışan zlara karşı erkek arkadaşla- rının, arkadaş hissile hareket l etmediklerini söylemiştim. Ankarada Necdet imzasile | mektup gönderen bir kıriı isyan ediyor : İ “Vazifesinde ciddiyet gös—l teren bir kıza bir erkeğin fena nazarla baktığı vaki de- ğildir. Bu küçük H. hâlâ eski zihniyetin kurbanı olsa gerek- tir. Şunu da ilâve edeyim ki, birçok kızlar, bir ihtiyaç için değil, gönül eğlendirmek için işe girerler ve aile yuvalarını yıkmaktan başka birşey yap- mazlar. Bu sebepten yıkılan aile yuvalarının asıl mes'ulü bunlardır. Erkekler kızlardan arkıdaş bulamıyorlarsa - bun- lardan biz değil, onlar mes'- uldürler. ,, Benim anladığım şudur: Bu işte ne kızlar mes'uldür. Ne kekler. İki tarafta da yeni , yeni hayatın şartlarına alışmamış — çocuklar — vardır. Bunlar kapalı evlerde, — kapalı ailelerde, kapalı şartlar içinde büyüdükleri için, iş hayatında da arkadaşlarına karşı kapalı zihniyetle —hareket — ederler. Bunlar, maattcessüf, henüz kâfi derecede hayat içinde yoğu- mış çocuklardır. ve bu hareketlerini tabil. görmek lâ- zımdır. hayatta oturdukça, bizzarure Fakat onlar için en mektep hayattır. Ve hergün — yanyana beraber — çalıştıkça arkadaş olacak, ve biribirlerine karşı — hürmetle — muâmeleyi öğreneceklerdir. * Ankarada İhsan B. Muhafazakâr, evinden çık- ev işi Fazla verme- yiniz, Hanımteyze hal ve bir müşkülât karşısında riyazi bir mesele halleder gibi o işi tetkik ve her işin evvel emirde ufak mikyasta ameli bir. tecrübesini yapmak. Ve neticeyi gördükten sonra tat- bikata geçmek. 3 — Daima az sermaye ile çok iş görmeyi prensip olarak kabul etmek. 4 — Mümkün mertebe bir veya iki ecnebi İisan öğren- mek ye daima yenilikleri ve terakkiyati takip etmek. 5 — Her istihsalde daima müşterinin arzularını — tatmin etmeyi hedef ittihaz etmek ve istihsalâtın bakiyye döküntüle- inden âzaml istifadeyi düşünmek ve işte doğruluğa; temizliğe Bu Haftaki Patronumuz * K a_ Bu haftaki patro: prime kumaştan pılmış bir € kadın elbisesine ailttir. Fista- 8 nın altında pliler vardır. Yaka- sında beyaz bir yakalık mev-, cuttur. Etekler uzundur. bise yukardaki görülmektedir. simde de pa eğe resimde | Yanındaki re- | Bugünden itibaren sekizinci | patrona ait kuponların neşrine başlanmıştır. Ön beş kupon | toplayıp getiren karie, seki- zinci palron bedava verilecek- tir. Yalnız taşra karilerimiz kuponlarla birlikte altı kurüş- luk pul göndermelidirler. Patron kuponu 7 inci say- famızdadır. — TAKVİM — Gün Si 11-Temmuz-931 Hazır 67 Arabi Rum? 25. Sater - 28. Harlran “1S47 vakıt-ezanü-vasati — 1380 vekit-exuntevanatl Güneş)08.56 | 4.38 19 | lmsak | 641 fevkalâde eheramiyet vermek, 6 — Velhasıl bütün işlerde demir gibi bir azim, sebat ve cesaretle ilerlemekle beraber | takdire inkıyat etmek, muvaf-e — fakıyet için kâfidir. 7 — Gençlere mühim olan bir tavsiyem de — mektepten | çıktıktan sonra asgari iki senc — kadar muktedir bir çifçinin yz. nında çırak gibi çalışıp öğrenmek , tecrübe görmek lâzımdır. Tefrikamız : No. 7. KUĞAT leağu SERVER- BEDİ Nermin ciddiyetle istihzayı farkettirmiyen kapalı bir sesle: — Zararın ne - tarafından dönülse kârdır, ben gidiyorum. Herkes uyuyor. Daha sabah olmadı. — Herkes uyandıktan sonra bu odadan çıkmak budala- lktır. Kimse görmesin diye şimdi — çıkacağım. Necdet, pek çabuk giyinen Nerminin elbiselerinden gelen hafif — rüzgârı hissediyordu. Son defa olarak, gitgide örtü- nen bu güzel vücudun parça- larını seyretti ve kendi kendi- ne: “Ah, nefis şey be. Ka- çırmıyalım şunu..,, Diye dü- şündü. Fakat Nermin hemen oda- dan çıktı. Koridorda gördüğü manzara onu şaşırtmıştı: Hâlâ yanan elektrik lâmbalarile pencere- den giren fecir ışıkları, orta- lığa sarı ile mavinin karıştığı garip bir rüya havası veriyor- du. - Ortalık, rüyada olduğu ——— MN KUCAĞA gibi karmakarışıktı. Eşya yerii yerinde değildi. Sandalyaların ikisi devrilmiş. Etajerlerdeki biblolar yere düşmüş. Halılar- lan bir kısmı yerinden kalk- mış, büyük yer yastıklarının Üstünde koyun koyuna yatan çiftlere yorgan vazilesi görü- yor. Bu halıların bir ucundan, sıyrılmış — kadın — çamaşırları arasında biribirine — kenetlen- miş dizler ve ayaklar gö- rünüyordu. İskemle — üstünde uyuyanlar da yardı. — İçeriki odalardakiler daha rahatlılar. | Koridordan, onların divanlara ve — kanepelere — uzandıkları göze çarpıyordu. Nermin, bir harp meyda- nında, yaralılar ve ölüler ara- ııındı dolaşır gibi, yerde ya- tanlara ayağının - takılmaması için ihtiyatlı adım atarak içe- riki odalara girdi. Bu odaların birinde, bir divanın üstünde yan yana yatan iki kişi Ner- mine yabancı deği Nadire ve Atıf Bey! Nermin hafif bir öfkeyi çabucak — yenerek — düşündü: “ Mercimeği fırına vermişler ha... Bu insanlar arasında an- | laşmak ne kolay!,, Sonra ak- hndan şunlar geçti: “Ben Ferhunde Hanımın evinde kalsa imişim dünyadan haberim olmıyacakmış. ,, Davetlilerden bazılarının ya- tarken aldıkları tuhaf vaziyet- Yic” Nermini — güldürüyordu. " Kepazelik ,, diye mırıldandı. Nadire ile Atıf Beye yak- iaştı, ikisini de — kollarından tutarak sarstı. Evvlâ Atıf B. uyanmıştı. | Nermini görünce biraz şaşırdı, hemen toparlandı ve oturdu. Yumruklarile gözlerini oğuş- | turarak — etrefina bıkıyorîç Ü birşey söylemiyordu. Göz ka- pakları da yumruklarına yakın bir derecede şişmişti, Başını pencere tarafına virerek mırıldandı: ( Arkası var) çe | RUS DİKİŞ MAKARALARI Sağlam v Köpek MARKALARA Her yerde Arayınız. Nalça DİKKAT PN K