BON POSTA MECLİSTE MATBUAT MESELESİ GÖRUŞULD Birçok Meb'uslar Söz Söylediler, Matbuat Meselesinden Bahsettiler' Muhalif Neşriyatta Rejime Hücum Vaziyeti Gördüklerini Sö Ankara, 5 ( Telefonla Hu- susi Muhabirimizden ) — Bu- gd öğleden sonra Millet Mec- sinde büyük bir kalabalık vardı. Samiin locaları tamamile dolmuş, — sefirler de gelmişti. Celse — 2,45 te açıldı. Bazı meb'uslar manidar nazarlarla matbuat locasına bakıyorlardı. Başvekil İsmet, Meclis Reisi Kâzım Paşalarla Ali Bey grup halinde salona girdiler. İlk- defa yeni Kütahya meb'usları Hacı Mehmet ve Rasim Beylerin mazbataları reye kondu ve kabul edildi. Sonra Fazıl Ahmet, Süreyya ve Ah- met İhsan Beylerin matbuat bakkındlaki takrirleri okundu. “İsmet Paşa Kürsüde Takrir okunduktan — sonra İsmet Paşa kürsüye gelerek tizahı mı_vınul ahis etti ve noktayı y nazarları- nıza ârzetmek isterim,, diyerek Şbu noktaları şöyle anlattı : K » İstizahta hüktm-tin tedbir alması istenmektedir. Hükümet kendisine verilen Salâhiyetleri — isabetle — tatbik etmektedir. KP — Ceroyan odea alfral, mevcut tedbirlerin kâfi olma- GK göctermektedir, denili- - yor. * Söz Alanlar u 'arada birçok —batipler söz aldılar. Bunlar arasında Süreyya, Ahmet İhsan, Mazhar Müfit, Ziya Gevher, Yunus ! Nadi, Ali Saip, Şeref, Refik, Fazıl Abmet, Refik Şevket, Emin, Hamdi, Yusuf (Denizli), Şevket Turgut, Necip Asım, Rasih, Galip Beyler vardı. Başvekil kürsüden ayrıldık- tan sonra ilk olarak Süreyya Bey kürsüye geldi ve söze şöyle başladı: — Takririmizin manasını ve İstihdi ettğimiz gayeyi teşri- he İgzim görmüyorum. Takrir vuzukla yazılmış, ve maksadı meydandadır. Bizi bu takriri .gızı-ıyı sevkeden esbabı ve kıyıı teşrih ve tahlil edece- le Y_"i *;_yya Bey Kürsüde Kalâbucad gazetelerin bazı alarından — bahsedeceğim. Yarın) ın (Türk Cümhuri- , geçirdiği inkılâp tarihleri- köbir gününü daha yaşıyor.) piğrasını okudu ve devam tait* ilelerle matbuat Berçi oğulacağı — hak- n bu şüphe 1 ki, biz tak bir hül Ö/og de matbu- Vypıleıım mev- | gıcegımıı şey xs;&"ekelın emniye- < & içinde bırakan, ;İnup ve cümburiyete karşı yapılan hainlik — meselesidir. Gördüğümüz manzara budur. (Bravo sesleri) imi tenkit, hükümetten vesilesi teşkil etmez. 'akat bugünkü neşriyat tah- ri) ifsatkârdır, — milleti b=rılye ıurukınyor. © (Hürriyeti Matbuat B Çok mühterem — hürriyeti mattan bir paravan, bir öner gibi istifade etmek İ|birkaç gazete etrafında planmış adamlar vardır. Bun- lar memleketi felâkete sürük- “ünek için, düşman — devlet- «asus teşkilâtile yapacak- ları işin daha fena ve şeniini yapıyorlar. Bu faziletsiz adam- ların — dolambaçlı plânlarının iç yüzünü çok iyi biliyorur. Bu istidatta olan adamlar, vatan düşman çizmeleri altında çiğ- nenirken ayni hainane İşi yap- tılar, Düşman ordularına, Sul- tan ordularına girdiler. Milli kuvvetler cephede çalışırken milleti arkasından, kalbinden vurdular. Biz onları o vakit- tenberi biliyorduk. Onlar — ihanetlerine ederlerken biz. imanımızda musırdik. Bunlar — maneviyatı- mızda en küçük sarsıntı yapa- madı. Bunların darbeleri bizi sindirmedi, yıldırmadı. Basiretimizi, gayretimizi art- tırdı. Nihayet vatan kurtuldu, millt hâkimiyetimize kavuştuk. Cümhuriyeti — ilân ettik. Bu sefer harp cephelerinde değil, matbaa mevkiinde ahzı mevki ederek karşımıza çıktılar. Ten- kit ve serbest münakaşa gibi mukaddes hürriyetleri bizim hürriyetimiz. diye — sulüistimal ederek — cümhuriyet aleyhine, inkılâp aleyhine zehii bir — silâh gibi — kullanmıya cür'et ettiler. Bunlar o kadar tezvirci ve namerttirler ki — vatanperver muharrirlerin yazdığı yazıları başka makamlar tarafından kerhen yazdırılmış yazılar gibi gösterdiler. Bu adamlar, Türk milletini Ümitsizliğe, kadirnaşinaslığa sevkettiler. Bunlar iftiracı, tezvirci, kıcı, bozguncu mahlüklardır. Son Neşriyat Süreyya B., bundan sonra son neşriyatı mevzuu bahis etti. Heyeti Vekilenin otomo- billeri mes'elesine ait bir hık- vayı okudu. Rasih B. ( Antalya ) Bağır- “Bunlar mı cümhuriyetçi? devam ye di: Onlar, Çerkes Etem ortakları.., Süreyya Bey, devam ederek 1926, 1928, 930 seneleri bütçe- lerinin mukayesesine ait yazıyı mevzubahis etti ve 20 milyon- luk israf iddiasını izah etti. “ Hamisiz ve kimsesizlerin bu baziçede yanıp gidecekleri an- ıkrayı okudu ve — Bu da memurları hükü- met aleyhine tahrikten başka birşey değildiri! dedi. Süreyya Bey bundan sonra ledi ki: — Herhangi bir serseri mat- puatı eline alıp şahsi hırsı için kullanabilir mi? Buna müsaade edilen memlekette ne müesse- se, ne de mukaddesat kalır, Bir Mukayese İstanbul lrımvaylınnı me- nafii umumiye ile alâkadar diye kontrol vazediyoruz da birkaç serserinin elindeki ga- zetelere bir haktır, diye nasıl kontrol koymuyoruz? Muasır memleketlerde kontrolsüz hiç- bir iş işlemez. Oralarda gaze- teler ya büyük — şirketlerin, cemiyetlerin, yahut fırkaların elindedir. Bu gazetelerin muharrirlerini şirketler, cemiyetler, fırkalar kontrol eder. gırketlor. cemi- yetler, fırkalar da hükümet kontrolü altındadır. Bizde mat- buat tamamen kayıtsız ve şart- sız. yaşıyor. Hükümetten bu noktayı rica ediyoruz Bir yankesicinin kolunu po- lis tuttuğu zaman yankesicinin masuniyeti şahsiye iddiası ne- aşıyor,, diye yazılmış diğer İ ; Hİ Dün Millet Meclisinde söz âlan Meb'uslardan Hamdi, Yunus Nadi, Necip Asım ve Yusyf Beyler kadar garipse bu kabil bir | muharririn — kalemi — kırildiği zaman” bu adamım - hürriyeti matbuattan bahsetmesi de oka- dar gariptir. Hürriyeti mat- buat kanunu, namuslu — vatan- daşların — kanunudur. Mutlak hak ve mutlak hürriyet diye nazari hiçbir mefhum olmadığı gibi hakikaktte de yoktur. Mazhar Müfit Bey Kürsüde Sonra Mazhar Müfet B. kür- süye çıkti ve alkışlandıktan sonra şöyle başladı: — Kanunu Esasi ile idare edilen devletlerde olduğu gibi bizim Teşkilâtı Esasiyede mat- buata dair olan maddede: “Matbuat, kanun — dairesinde serbesttir,, denilmektedir. Bu kanun ne suüretle - tesbit edi- melidir? Bunda üç şekil vardır. Müfrit — Mutedil, — müstebit. Müstebit bir kanun yapmak bi- zim hatır ve hayalimizden geç- mez. Yapacağımız kanunda neyi mikyas addedeceğiz? Şüphesiz ( ki yazıcı ve okuyucuların hal ve şanı ile mütenasip bir kanun yapmalıdır. Nasıl Kanun ? İlim ve irfanına şahit oldu- ğumuz arkadaşlardan sarfına- zar, kalem oynatan, küfür ve zehir saçan yazıcıların ha- hepsi- ve mazileri line bakalım. Bunların nin — tercümeihal lekelidir. İşgal ve Mücadelei Milliye zamanındaki — ef'al ve hareketleri cümlemizin malümudur. Müsbet ve fikre müstenit —muhalefete — boyun eğeriz. Hiçbir müsbet fikir be- yan etmeden bütün hakikatle- ri inkâr ederek bazan inkâr, bazan küfür, bazan zebhir sa- çan bu kalem sahipleri Müca- delei Milliye ile uğraşan vatan- perverlere ozaman “Celâli eş- kiyası,, dediler. “ Kırmızı ay, yıldızli bayrak artlık bu memlekete - sandet veremez ,, dediler. Bize hain dediler. Karşımıza - çıkıyorlar. Vatanperverlik satıyorlar. Me- 'ğet biz haini vatan imişiz. (Gü- İüfmeler ). "” Na İstiyorlar ? Şimendifer yaparsın. Efen- dim şimendifer yapılır mı? Ec- dadımızdan kalma develer var, Deveye binelim derler: Peki deveye binelim! dersin. — Aman efendim, herkes tayyare ile uçarken deveye binilir mi? derler. Tasarruf — yapalım — dersin. Biçare — memurları — atıyorsu- nuz, günah değil mi? Der- ler. Peki atmıyalım dersin! Bu işsizleri toplamış, millet para- sını saçıyorsunuz. derler. Dumlupınar, Başkumandan- lk Muharebesi hiçtir, manası yoktur, derler. İşte onların pazarında hürriyeti — matbuat budur. Hürriyetten bahsederek serbestü matbuat altında reji- me;'devlete, “en “yüksek bir makama yani Gaziye dil uza- tırlar. Hürriyeti mâatbuat bu mu- dur? Biz de demokratız am- ma, bizim demokrasimiz başka bir demokrasidir. Biz Neyiz ? Sahte hürriyet cinayetlerin- den, Harbi umuminin tecrübe- lerinden istifade ederek yaptr gımız bir demokrasidir. Vatandaşın saadeti için önü- müzde yürüyen Büyük Gazinin demokrasisini biliriz. Biz mem- leketi, vatandaşı saadete sev- keden bir mektebin, bir mes- leğin salikleriyiz. O meslek Kemalizmdir, biz Kemalistiz, bizim İstediğimiz şudur : İstediğini yaz, küfret, söv, fakat duçarı tahkir olan va- tandaşın haysiyet ve şerefini gayet seri surette Adliye buzu — *« tamir et. | | on aceze vard | hakları Kanunlar Kâfi Değilse.. Eğer mevcut kanunlar, bizi buna isal etmiyorsa, vekille- rimizden bunu serian istihsal edecek yeni bir kanun isti- yorurz. Gazetelerin boğazlarını tı- kıyalım demiyoruz. Nasrattin hocanın dediği gibi, “ o beni boğacağına, ben onu boğayım. unların içinde kellem kok tuğumda diyenler de var. Bu sırada Rasih B. dedi ki: *“—O mutlaka Yahudidir de onun içindir.,, Mazhar Müfit B. devamla : — Bizim, serbeatli matbuatı boğmak aklımızdan geçmez. latbuat, mademki bir mü- rebbi ve bir mektepmiş. Onun derbeder — ellerde — olmasını istemiyoruz. Binbir kazıktan kaçmış herifin küfürleri yazıcılık demek değildir. Yazıcılarımızın tahsil gör- müş, ilim ve irfan sahibi ze- ; vattan olmasını istiyor. Mes'ul Müdürler.. Müdürü Mes'ul diye beş, Beş, on para verirler. O hapiste yatar, mu- harrir Ef. bıldıgmı okur, sa- hibi imtiyazla başyazıcı vatan- daşa hücum ettikleri zaman haksız iseler mes'ul olsunlar, varsa — olmasınlar. Bu hainler hakikaten hain- dir. Yılan gibi bir parça gü- nq â ir görmez zehir saçar- azen öyle sinerler ki.. "" Hatiğ öönva Şüyir Salt, KubE lây hâdiselerini anlattı ve bun- ların, bu yılanların eseri oldu- İW'“ söyledi ve şöyle: devam ——Bıı kürsüden milletime ba- ğıriyorum : Efendiler inanmayınız, kan- mayınız, bu yazılar türrehattan ibarettir. — Hatip sonra İsviçredeki karilerin münevverliğini, böyle gazeteleri tükürüp yere attık- Tarını anlattı. Ziya Gevher Bey Kürsüde gnncn olarak kürsüye Zi- ya Gevher Bey yeldi ve şöyle başladı: — Karşımızda birtakım mücrimler var. Ellerinde kü- rekler, — kazmalar, — baltalar, mütemadiyen tahrip — etmek meşgül r, dedi. Ahmet İhsan B. Müteakiben Ahmet İhsan B. söz aldı ve dedi ki: — Meeclisinizde yeniyim. Fa- kat matbuatın eskisiyim. Mec- lişe gelmeden evvel tesir alk- tında idim. Mecliste ler varmış. Eller hlhrmıı. tiraf ediyorum ki yanılı İki ıyı:ır burmı Seş::aıın- na) im. in- kılâp, hele harf inkılâbı saye- siude her tabakaya nüfuz edi- yor. Onun için muhalif mat- buatın tesiri artıyor. Ahmet İhsan Bey bundan sonra matbuat hürriyetinin şa- kavete - wasita — olamıyacağını, eskiden Abdülhamidin gazete- cileri kendi kükümeti aleyhine kışkırttığını, bugün — muhalifle- rin rejimi yıkmak * istadiklerini söyledi. Y. Nadi Bey Diyor ki: Bundan sonra Yurus Nadi B. kürsüye geldi, sözüne mat- buatın müdafaasile başladı ve: “Matbuat iki taraflı keskin bir kılıçtır. Kullanmasını bilmiyene zarar verir., dedi. Sonra 31 mart, Şeyh Sait ve Menemen hâdiselerinde matbuatın meş'um rolünden bahsetti ve bunu mü- teakip te aleyhindeki ithamlara ledıl cevap vererek hiçbir ." BU bir tek aksiyonu olm! olsa bile bir cürüm nlm.e.'ı ğım ıığl:kşı ve ıo)l'e dehn — Benim servetim y: dur? Vardır. Hem de Wi rine sığmıyacak hazinel A,. Hindedir. O da fırkamı suplarının hepsinde olan hazinesidir. Ali Saip B. Kürstüzar Söz sırası Ali Sai gelmişti. Kürsüye ç ş Şöyle başladı: tir. | — 12 senedir Matbuat nununun tadiline uğraşa y arkadaşınızım. —Fakat 1Ç | Matbuat Kanunu işi yok.t - viş Vahdeti kı îemı azıya alarak efkâr tö— ile rejimi yıkabiliriz. zihabı. düşenler var. Rejimi kuranl | n yıkmak istiyorlar. Zami F:lmişkir zannediyorlar. Ak rına şaşarız. Gazinin verdi ruh - okedar yük kümet kuvvetleri harekete ge meden valan çocukları ne yı pacağını bilirler. Ali Saip Bey'bündan son! (Yarın) Başmuhariri Arif Ory Bey aleyhindelii — bildiklen ç bi < arletmak li aüi mücadele — sırasında Ankı raya gelen bir — kafileni” Gariye 30 bin altm götürdü ğgünü Çerkes İpsiz Receb || ihbar ederek — kafile halkır | boğdurmak ve paralarını a mak istediğini, fakat İpsiz Rfi cebin bunu kabul etmediğir | bankaları dolandırdığını, — te darikli olmak — için gaze tesini karısının, —eşyasını an nesinin — üzerine çevirdiğin, makinesini de 3000 liraya re hin ettiğini söyledi. Sonra d Yılmaz sahibi Kadri Beyle İz mirdeki muhalif gazete sahipler hakkında beyanatta bulundi ve birinci celseye — nihaye ildi İkinci Celse İkinci celse açıldığı zamar ilk olarak kürsüye Edirnç meb'usu Şeref Bey çıktı ve dedi ki: — Menfi ve muzır herşeyi çiğneyeceğiz. Yılan kafası ezer | gibi ezeceğiz. 1 Bundan sonra daha blrçolı | meb'uslar söz aldılar ve umu- miyetle — muhalefetin — rejime ihanet ettiği neticesine vardılar | Müstakil meb'us Halil B. de memleketin — süküna muhtaç olduğunu söyliyerek dedi ki: — Bütün düşmanlari vata- nn hariminde boğan vatanın büyük oğlu devletin başındadır. | Başka söz istiyen kalmamıştı. Bu kabil neşriyatı yapanların hudut harici çıkarılmaları hak- kında iki celse arasında yirmi flszah bir takrir Barırlanmıştı. Sıra — takrirlerin okunmasına geldiği zaman bu tekliften sarfı nazar edildiği anlaşıldı. Sonra Ali B. (Afyon) ve birkaç —arkadaşının — verdiği takrir okundu. Bu takrirde yeni hazırlanan matbuat ka- nunu İâyihası şimdilik kâfi bir tedbir sayılarak hükümete iti- mat edilmesi ve ruznameye ge- çilmesi teklif olunuyordu. Meclis yarın (bugün) ikide loplanıuktıı /Bugun kadın sütunumuzu || dercedemedik. Patron kuponu gedinci sayfamızdadır. J