Meşhur Gevir Gölünden eh Her An Ölümle Karşılaşmak YAZAN: M. KÂZIM İranda çölde giden kervan- lar günlerce kendilerine bir konak bulamazlar. Nadir Şah vaktile kafilelere bir durak yeri olarak bu taşı yaptırmış. Şimdi otomobillere bir konak Gece yarısı Havzu Mirza denilen yere geldik. Bu- rası menzil noktası idi. Fakat gözünüzün önüne bir insanın ihtiyacının az çok mühim kı- sımlarını tatmin eden bir ko- nak yeri gelmesin. Burada tek bir ahır ile iki tane ha- vuzdan başka bir şey yoktu. Fazla olarak bu havuzun suyu da birikmiş yağmur suyundan ibaretti, Beğenilecek bir şey değildi. Tavsiye ederim; Günün birinde! İrana gider- seniz, ve buraya da uğrar- sanız dikkat (oediniz: Suyun içinde sülük vardır. İçmeden evel süzmek lâzimdir. İlk dakikada biz bunu bilmiyor- duk. . Hayvanımın o ağzına iki tane sülük yapışmış. Bittabi hemen farkına vardım. Son- ra hayvanın ağzında kan gö- rünce hakikati anlıyarak sü- lükleri çıkardım. Fakat za- vallı atımın ağzı harap olmuş- tu. Birkaç gün rahat yem yi- yemedi. Maamafih ben suyu bulmuş iken havuzun hari- cinde olmak ve iyice süzmek şartile güzel bir duş yapmak arzusuna (Omukavemet (o ede- medim. Geceyi bu mübarek yerde geçirdik. Fakat içimizde ahıra giren olmadı, herkes açık havada yatmayı tercih edi- yordu. (Havzu Mirza)dan ertesi gün öğle üzeri ayrıldık. Fakat ayrılırken tulumlarımızı sözül- müş su ile doldurmayı unut- madık: Çünkü. meşhur Gevir gölünü geçecektik. Kervancı bittabi kendine mahsus çetrefil lisanını kulla- narak anlatıyordu: — Bakınız önünüzde düm- düz, ucu bucağı görünmiyen bir kum deryası vardır. Bu kum deryasının içinde ne bir damla su, ne de bir tek yap- rak bulamazsınız. Meçhül bir âleme dalmak üzeresiniz. Bu dakikada muhakkak içinizde bir heyecan duyarsınız. Fakat haber vereyim: İhtiyatsız dav- rananların neticeleri bu heye- canı hayatlarile ödemişlerdir. — Niçin? Diye sorunuz. vazifesini görür. “Yolda tesadüf ettiğimiz bir- birine benziyen küçük İran şehirlerinden biri — Fazla yük taşıyamıyaca- ğınız için yanımza az su alır sınız. Bu su tahmin ettiğiniz- den daha az bir zamanda bi- ter. Çünkü yumşak kumun içinde sür'atli yürümek. müm- kün değildir. Bir saatlik mesa- feyi dört saatte alırsınız. O zaman yakıcı kızgın bir güneş tepenize biner. Bunun arkası güneş vurması, yani ani bir ölümdür. öle girmeden evvel karşımıza Ke Lik e 2 enin Burada başıma küçük bir hâ- dise geldi. Havuz başından bizimle beraber hareket etmiş olan birkaç deveci bu küçücük dereyi atlamamak için etra- fında büyük bir kavis çevir mekten çekinmiyorlardı. Ben bu hareketin bir sebebi ola- bileceğini düşünmeden hay- yarımı dereye sürdüm. Atın ayakları birdenbire bataklığın dibine çivilendi. Hayvan (o bütün (kuvvetini sarfetmesine rağmen bir türlü ilerliyemiyordu. Bereket versin sahil ancak bir buçuk metre kadar yakındı. Tehlikeyi anlı- yarak Oeğerin üstüne çıkıp sağlam toprağa atladım, sonra atı dizginlerinden çekerk zorla Bu bataklığa hatta tek adı- mıni atan bir yolcunun akibeti muhakkak ölümdür. Bu * hâdiseyi müteakıp çöl yolculuğu başladi. Çöl nedik, bilir misiniz? Gözünüzün önünde dümdüz bir satih vardır, bu sahayı yürüyerek geçeceksiniz. Fakat yürümekle bitmiyecek kadar uzun görürsünüz. Hakikaten de öyledir. Fakat birdenbire gözünüze yakın mesafede bir tepe, bir dağ veya bir vaha“ ilişir. Sakın yanılmayınız. Gör- düğünüz şey bir kum nan- ie birle ib birşey e ini Rüzgâr kum zerrelerini tedri- cen toplamış, muayyen bir noktada bir tepe, bir dağ ve- ya bir vaha vücuda getirmiştir. Bu tepe, dağ veya vaha sabit değil, muvakkattir. Yarın rüzgârın seyrine tâbi olarak yerini değiştirir ve önüne şayet bir bağ, bahçe veya köy çıkarsa onu mahveder. Bina- enaley yolunuzu tayin için ber hangi bir tepeye bakmak caiz değildir. Çölde yolcu, gökte yıldız yerine yerde de- ve gübresi araştırır. En doğru yolu tayin eden işaret budur. Vakit gece yarısını buldu. Çölün orta mola verdik, Kervancı izah eder: sahile sürükledim. İNGİLİZLERİN YAKIN ŞARKTA CASUS TEŞKİLÂTI - Yazan: Makenzie - lak idi. Seciye itibarile çelik gibi idi, Fakat ebaan cet as- ker olmasına rağmen onda, aktörlüğe, mukallitliğe büyük bir istidat vardı. Onun için arasıra Clarence in veya di- erlerinin hikâyelerini tavır ve hareketlerini de taklit ederek anlatır beni eğlendirirdi. Moon Yunan mektep gemi- si olan Hydra kruvazöründe yatıp kalkıyordu. Vazifesi er- | ! disine i ken Ne. 63 bittiği için ve adama ihtiyacımız olduğunuda bildi- ğinden hergün saat beşe doğ- ru gelir ve akşam ye kadar ve icap ederse ondan sonra da yazı işlerinde bize yardım ederdi. El yazısı gayet iyi olduğu için bana bu mux- veneti teklif / ettiği ozaman memnuniyetle kabul ve ken- teşekkür (o etmiştim. Tuckerin işi başından aşıyor- du. Öteye beriye koşmak, kendi yazılarını © yazmaktan başka her gece, saat on ikide kınk dökük bir yazı makine- sinin başına oturup sabahın üçüne, dördüne kadar da benim dikte ettiğim mektupları xe notları yazardı. Herhafta karargâhı umumi mide Grıves ve Deedse uzun uzun mektuplar yazmak her- günde V ye rapor vermek lâzımdı, Bundan maada dâimi bir surette gelen dağınık, pe- rakende raporları, İstihbaratı, malümatı tasnif etmek, tetkik etmek lâzımdı. Hasluck fişlerle meşguldü. o Weirin adamları raporlarını o Çiçopuloya veri- yorlar. O da bunları Fransızca olarak tanzim ediyordu. Bunu Demektir... Artık yürümek, ille deve güb- resi arıyarak yolu tayin etmek mümkün değildi. Muhakkak sabahı beklemek lâzımdı, biz de onu yaptık. Ortalık aydın- İandıktan sonra tekrar yola çıktık. Mesafenin büyük kısmı- nı bir gün evvel katetmiş ol- duğumuz için iki saatlik bir yürüyüş bizi menzil noktasına isal etti. (Mabadı yarın) Galatasaraylıların Kongresi Galatasaray o Spor Klübü Riyasetinden; 26 haziran 1931 cuma günü sabahı saat onda Beyoğlunda klüp merkezinde fevkalâde olarak bir kongre aktedilecektir. İşbu kongrede istifa eden idare hayetinin yerine yenisi intihap edilecek- tir. Azamızın hazır bulunması rica olunur. iyatro Ve Sinemalar ALKAZAR — Hacı Fazl ALEMDAR — Cennet budur ASRİ — İmparatoriçanın aşkı ARTİSTİK — Car cenneti : FRANSIZ — Yunan Besi GLORYA — Aşk hırsızları MAJİK — Kasırga MELEK — Kraliça aşkı MİLLİ — Karmen FERAH — Kanlı sokaklar OPERA — Aşkın Terennlimii ŞIK tekrar (o İngilizceye (tercüme etmek yine bana düşüyordu. Bereket versin Clarence ile Cavoru kendi raporlarını ken- dileri £ yazıyorlardı. Bundan maada bir de para hesapları vardı. Bütün teşrinievvel ayı içinde muntazam bir entelicens teş- kilâtınm esaslarını vücuda ge- tirmiye uğraşmış bir türlü muvaffak olamamıştık. Bu casuslardan Byron bak- kında evvelce bahsetmiştim. Bundan başka kendi doğ- ruluğundan okadar çok bah- seden bir adam vardı ki ismini Vaşington koymuştum. Bir ay kadar kaldıktan sonra hiçbir işe yaramadığını gör- düm ve yol verdim. Resminizi * Bize Gönderiniz, * * Size Tabiatinizi Söyliyelim... Resminizi bize gönderirseniz. sire tablatinisi #Byliyebiliriz. Fokat bunun için gönderilecek resimler iyi ve tabii porda çıkmış olmam İszımdır. Taki mütehassısımın mülaleamnda hatsya düşmesin. Tablatlerini anlamak Grere bire sesim gönderen karllerimiz hakkında mütehassınımızın mülalcasım aşağıkl satırlarda okuyabilirsiniz: Madam Paris: Becerikli bir ev kadını- dır. İsrafı sev mez, ev idare- sinde de mü- samahakâr de- ğildir. Hırçım- lığa mütema- yildir. Haçik Efendi: Zevahire ve teşvike ka- pılır, fazla ve derin (o düşün- mek istemez, hürriyetini tak- yit etmez. Pa- rayı sarfa mü- | t temayildir. Eğ- ! lenceyi o ihmal etmez, kızdığı zaman dik ve ox sözlü olur. Sözleri çok batmaz. | Nedim E* | Jendiz Sakin v9 | çekingendir. Söz anlamıy? mütema yil dir değildir. Nurettin be$* Karışık ve gö rültilü işl meşgul olm istemez. Bir İşt baş olarak 6* lışmak ve şi det gösteri arzusunda ğildir. İşlerini derli toplu 0* ticelendirir. Şoför Ali” Baba Ef.' Pişkin ve ha zimkârdır. $ kulganlık atılganlık yap” maz, sessizli tercih o eder” Hoppalıktatı iş bafiflikten har” 4 zetmez. Başka”, ları için mem faatlerini fi edemez. — Beyoğlunda Garip Bir Manzard&- Sokağı Evi Sanıp. Soyunan Adam Geçen gece saat bire doğ- ru Beyoğlu caddesinden ge çenler ve o sırada cadde üze- rindeki sinemalardan çıkanlar gayanı bayret bir manzara karşısında kalmışlardır. Gala- tasaray köşesinden biraz daha ilerdeki sokaklardan önünde iki kişi duruyor, et- raflarım — alan kalabalık birer kütle de kahkahalarla gülü- yordu. Bu iki kişi, kendilerini bilmiyecek 'kadar sarhoş görü- yorlardı. Biri ayağından pan- talonunu çıkararak eline alınış, soyunmakta devam etmek is- tiyordu. Fakat arkadaşı mümanaat etmiye çalışıyor, aralarında kı- sa bir münakaşa oluyor, sonra soyunmak istiyen yolcu şöyle bir konferans veriyordu: — Efendim, burası benim Birde Robert Macaire is- minde biri vardı. Bunun vazi- fesi hergün şehirdeki dediko- duları toplayıp (o getirmekti. Herkesi tanıdığı ve her yere girdiği ve şahısları kalemle gayet güzel tasvir ettiği için bu vazifeyi ona vermiştim. Yeni bir kabine teşkil edildiği zaman bunun azalarının şahsi- yetleri hakkında Macaire çok doğru malümat verirdi. Bu sıralarda artık Baron Schenkin ehemmiyeti hakkında söylenen şeylerin mübalâğalı olduğunu anlamıya o başlıyor- dum. Baronun hizmetinde ok duklarını iddia ederek bize müracaat eden ve para muka- bilinde onun faaliyeti hakkın- da malümat vermeği teklif birinin evim n değil mi? Ne isterse" yaparım. Evim kalem dem tir. İngilizler böyle söylerl0” Ben mubalefet mi yapıyorum Hayır, O halde istediğimi yapmak ta hür değil miyim? Hürü” Öyle ise bu adamlar gülüyorlar? Ve haydi yine soyunmıy* davranıyor, yine arkadaşi rakmiyor ve halk her an de ha şiddetlenen okahkabali alari? gülüyordu. Az sonra zabıta memur göründü. Fakat her neden bu garip keyifli yolcuya mele Anlaşılan en yolcunun “evim kalem nazariyesini kabul pe Onlar önde, hali: arkada Sy” lüşe söylene karanlık soka lardan birine dalıp kaybol lar. ayl edenlerden bilmiş usanebiti Hiç şüphe yok ki bunlar *. da müracaat edip ayni seki bulunuyorlardı. Fakat Magi dar uğraştıksa da Aman ye lâtını hiç bir noktasında ramadık. oPirede Hof” mında bir kumüsyoncu nu haber aldık. hakkındaki ettikçe bu Me şahsiyet olacağına kan" — Fakat Baron Sek Hi öyle büyük bir gölge *9 bulun” herkes onunla meşgul ye yor ve Schenkle Vo ei arasındaki rabi mek hususunda çok me kam el