z Kocaları Senelerce Evvel Para Kazanmıya Git- miş İki Kadın, Bu Yeşil Noktanın Sakinleri İdi.. YAZAN: M. KÂZIM li — Şunu al, dedi. Kimseye göstermeden bana küçük bir parça limon tuzu uzatıyordu: — Ağzına at, fakat dikkat et kimse görmesin. (o Çünkü fazlası yoktur. Limon tuzunu ağzıma attım ve bir saat kadar dilimin üze- rinde muhafaza ettim. Bu, ba- na büyük bir ferablık hissi verdi. Eğer bilseydim (Nayn- dan hareket ederken yanıma mutlaka bir kutu limon tuzu alırdım. Fakat maalesef şimdi bu bilgisizliği telâfi etmenin imkânı yoktu. Ben biraz can- lanınca atın baygın bir hale gelmiş olduğunu gördüm. Şim- di fonu taşımak sırası bana gelmişti. İnerek hayvanı yede- ğe aldım. Menzil Göründü Bu gece “Anareg, adın taşıyan küçük bir kasabada konaklıyacaktık. Kervancılara sordum: — Nerededir bu mübarek yer? Ellerile ufkun bir kenarını göstererek: — Nah işte orada, dediler. Önümüzde hayal meyal se- çilen bir dağ yığıntısı vardı. Aradığımız yer bu dağın ar- kasında olacaktı. Haritada öyle gösteriyordu. Fakat Oo dağa kadar önümüzde daha epeyce mesafe vardı. Akşam rüzgarı ortalığa biraz serinlik verince (o son © kuvvetlerimizi toplıyarak biraz daha hızlı yürümeye başladık. Fakat imkâni yok, bu yürü- yüşe uzun müddet devam edemiyor, on, on beş dakikada bir kumların üzerine yatarak dinlemek mecburiyetinde ka- fsyorduk. İstikamet dağın zirvesi idi. Hep o noktaya doğru gidi- yorduk. Fakat kafile intiramını kaybetmişti, darma dağnık bir halde gidiyordu. Kervancınm: — Nah şurada! li değil, fakat mal b larından birinin arasında sak- landığını tahmin ettiğimiz da- ğın tepesine sabaha karşı vardık, Sathi mailin öbür kıs- mında ne bir ışık vardı, ne em katenin kabul ettiği Hint istiklâl bayrağıdır de bir köpek sesi duyulu- U. Kafilenin mühim bir kısmı geride kalmıştı, binaenaleyh bu noktada kalarak arkadaş- larimi beklemiye karar ver- dim. Atımin yularını elime sım- sıkı oObağlıyarak yere uzan dım, küçük bir dalgınlık ge- çirmişim. Beni daldığım yarı uyku- dan, takriben bir saat sonra Doktor (Beker) m sesi uyan- dırdı: — Arkadaşlar nerede? diye sordum. — Bilmiyorum, verdi, Yerimden kalkarak etrafı dolaştım. Kafile iki kısma ayrılmış, döküntü balinde bir kısmı sağ, bir kısmı da sol tepede durmuştu. Bu kafile- den bir kısmına riyaset eden Yüzbaşı (Mayer) karvancıyı fena halde sıkıştırıyordu. Ya- nında elindeki tüfeğe fişeği sürmüş, ateş etmiye müheyya bir Alman neferi vardı. İranlı korkudan büsbütün yaşırmıştı. Ne cevap verece- ğini bir türlü tayin edemiyor idi, Bu sırada Doktor (Beker) cevabını Raca mehender Peretap Hazretleri Kâbilde Hint hükümeti muvakkatesi reisi olmuş idi. Bayrak ta hükümeti muvak- dık. Bu, hafif tuzluca bir maden EA yanımıza geldı. Fon Hentiğin dürbününü almış, ufku arap trrken ta ilerde yeşili bir nokta görmüştü: 1 — Rica ederim. Sizde ba- kımız, dedi. Gösterdiği nokta- da hakikaten bir ağaç vardı. Bundan derhal bir netice çr kardık ? — Madem ki, ağaç vardır, muhakkak su da vardır, dedik. Hayvanlarımıza atlıyarak gördüğümüz (yeşil ( noktaya doğru sürdük. Biçare beygirler, bizim hakikaten bir şey bul- duğumuzu o zadnederek son kuvvetlerini toplamışlar, ufkun muayyen bir noktasına doğru koşmıya başladılar. Bir saatlik bir yürüyüşten sonra ağacın dibine vardık. Burada iki harap bina var- dı. Kapısının önünde iki ka- dın ile iki çocuk duruyordu. Çocuklar (o bizi (o görünce korkarak ağlamıya başladılar, yüzümüzü gözümüzü de yıka DİS suyu idi. Atlarimzı da bir müddet dinlendirdikten sonra yıkadık ve suladık. Artık burada bir müddet dinlenebilirdik. Kadıncağızlardan birine ye- necek bir şey olup olmadığını sordum. Bana ve arkadaşları- ma birer yumurta ile biraz süt verdiler, Musahabeye giriştik ve anladım ki bu çölün orta- sında bu harap binada çocuk- larile birlikte yalnız başına oturan bu zavallıların kocaları dört sene evvel memleketin iç tarafında bir yere para ka- zanmıya gitmişler, o vakitten beri bu biçareler hiç bir ha- ber almadan kocalarını bekle- mektedirler. — Peki şu Anâreg denilen yer nerededir. — Bir buçuk saat ötede dediler. Burada iki saat kadar dinlendikten sonra kadınların bahşişlerini vererek hayvanla» rımıza atladık. (Mabadi yarina) Resminizi Resminizi bize gönderirseniz size tablatinizi iris, Fakat bunun İçe sözden vasialar Give il porda çıkmış olmam İlsmmdır. Taht ? mütehasnsımız o mütalaasında hataşâ p düşmesin. a * Tabiatlerini anlumak bine mütehasmsımırın o mütaleasımı sstırlarda okuyabilirsiniz il resim gönderen karilerimiz haklanda | * Medihe Hanım: dır. İşlerine müdahele edil- mesini istemez. Çabuk asabile- şir. o Şahsını |i alâkadar eden mesailde mü- samahası yok- tur, Mukabele- ye temayül e- der. Kıskanç- lığa lâkayit kalmaz. * Sabahattin * Efendi: Uysal- dır. o Teşvike kapılır, Fül ve hareketle rini daha © ziyade tasadöflere ta- bi tutar, “SON POSTA,, nın Yeni Müsabakası 2000 Lira Nakit Ve Hediye Dağıtıyoruz Dünyayı Kimler “İdare Ediyor. TROÇKİ Troçki Sovyet Rusyanın bık Harbiye Nazırıdır. Şimdi iktidar mevkiinde değildir. Hatta Rusyada bile oturma- ına müsaade edilmemiş, İstan- bula nefyedilmiştir. Fakat daim! surette işliyen kuvvetli .bir metör şi Troçki o menfasında ile dünya siyaseti Üzerinde mü- him bir rol oynıyacak kadar faaliyet göstermektedir. Ber- linde hususi bir mecmua çıkartıyor ve orada Staline hücum ediyor. Bir taraftan da Rusyadaki komünist faaliye- dünya hayatı üzerinde nüfu- xunu (o hissettiren (o Troçki hâlâ en büyük ada; li a Müsabakamız 40 Gün Devam Edecektir Bize Gönderiniz, * * * Size Tabiatinizi Söyliyelim... Necdet bey: Çalışkan ve herşeyi (anla mak ve tetkik etmek (omeri kındadır. Mu hitinde cereyaf eden o şeylere lâkayt kalmaz tecessise mü“ temayildir. Ak danmaktan boş” ddanmaz. iti raz ve tenki (oyapar. Kem dine ehemmiyet (verilmesini ister. Menfaatlerini israf ve faydasız tekliflere rağbet etmez. * Celâlettin bey: Durendiş ve iİnlizamper” verdir , Usul ve nizam hafi- cine çıkmak istemez, saw rukluktan der” bederlikten & e asabileşir. rafı sevmez * Ahmet Nazmi bey: İntiza- mı ve şıklığı sever. Kendini sevdirmesini bilir. Muame- lesinde omüş külpesent de ğildir. Teşvik ve tekliflere kapılmaz. Men faatlerinden f€- ragat oetmel ister. Fuat beğ: 5 Ağır başlı ve | müstağnidir. Herkesle ç# *İ buk ehpsP © olmaz, osami- miyeti devam lıdır. Menfeat” lerini ihmal et” mez. o Tabak küme taha mül edeme£ * İsmail Hakkı bey: Ciddl ve ( vakurdur Olduğu gibi i görünmek İ“ ter, Hile “* riyayı becer&” mez, tok sö” lüdür. Acele den hoşlanma” herşeye eher” miyet veri istemez. R e kearilerimiz itohazumlının cevaba“ gecküğ WE sabırsızlanıyor erer fotoğrafilerinin akibetini Slam ki orlar. Bu foloğrafiler in re e ederin, İNGİLİZLERİN YAKIN ŞARKTA CASUS TEŞKİLÂTI - Yazan: Makenzie- * kika bu mükâfatı almak için müracaat edenler o kadar çoğaldı ki, bunların saçma sapan ve uydurma haberlerini dinlemekle hayli vakit kaybet- tik ve nihayet ilânn artık İntişar etmemesine karar ver dik. DeGraney in tahtelbahir- ler için gizli bir üssübahr! te- darik etmiye çalıştığı hakkında delâil yok idisede itilâf ge- milerinin hareketleri, uğradık- Ne. 60 ları limanlar ve bu limanların sureti omüdafaası (hakkında malümat toplamıya © uğraştı ğına şüphe yoktu. Alman se- faretinin (Berlin - muhaberesi kesildikten sonra bile bu işlerle uğraştığına nazaran, doğrudan doğruya tahtelbahir süvarilerile bir muhabere vasıtası olduğu belli idi, Bundan maada De Graney o Sünusiler & arasında ve batta Mısırda tahrikâtta bulunabilecek ve Alman veya Avusturya tahtelbahirleri vası- tasile Afrika sahillerine çıkar le Süveyş kanalının müdafaası hakkında malümat almak bw susunda son derece meraklı idi. Maamafih 1915 senesinin son baharına doğru izhar et- tiği bu merakın, Türklerle Almanların Mısira karşı müt hiş bir taarruza hazırlandıkla- Bu rivayetin maksadı neş- ri de, Misırdaki knvwvetleri ok duğu yerde bağlakmatı. Daha sonra De Graney Habeşistam rlabilecek münasip kimseler araştırmaklada meşguldu. He çok sonraları anladık. 1915 senesinin sonlarına doğru biz bâlâ Liebigin bırakmış olduğu yanlış ve saçma malümatı ve saçma malümatı ve istihbaratı içinde bocalayıp duruyorduk. İhtiyar Veirin, hangimizin kalacağı sabit oluncıya kadar hem Liebig ile hem de benim- le iyi geçinmek için son dere- ce o uğraştığın O biliyordum. Onun “Anadolu Cemiyetinde,, oldukça nüfuzlu bir dostu vardı. Cemiyetin asıl ismini şimdi hatırlamıyorum, Fakat Anado- ludan kaçıp gelenlerin hepsi bu cemiyete aza idi. yasi ve nim bayırperver olan bu cemiyetin asıl maksadı Türkleri Anadoludan tardet- mekti, Bu cemiyetten seçile- cek adamlar şayanı itimattı, çünkü kendilerine tevdi edilen vezaifi ifa etmedikleri takdir. de cemiyet tarafından idama mahküm edilirlerdi. Onun için Weir'in maiyetindeki bu adam- ların kendi fikir ve gayelerine sadık olduklarını bilmekle be- raber, büro dahilinde Ente- license de sadık olacaklarına pek gövenemiyordum. Netekim bir müddet sonra Welr'in bunları kendisine rakip telâkki ettiği Tucker, Cavous ve bi- lâhara da Clnvuce © aleyhine tabrikâtta bulunmak için İstib- — am ettiğine az çek kanaat basıl ettim. Weirm hesabı” kesip evinin de bir artık ihtiyacımız kalmadığı” kendisine söylemesi ve © sonra da elimizde kalacak şüpheli adamları birer ies ile ( defetmesi © hususu” V yi ikona çalıştım. Fakat V böyle cezri o yanaşmadı ve benim İ det rem sayesinde az bir çaldı > zarfında bu kısk söy” kavgaların zail olacağın! ufak ledi. Her iki tarafta da gisi tefek kabahat (olabile* İma ettikten sonra: — Hem koca Wein vE rim de, Z, dedi. Şimdiye dar çok hizmetleri oldu.