SÖON POSTA Bitaraf Bir Memlekette İki Müttefikten Biri Diğerinin Düşmanı Gibi Çalışıyordu. Bunlardan Biri Alman, YAZAN: M. KÂZIM 4 hazlran Sabaha iki üÜç saat kala Kasrışirinden yola çıktık. Böy- vakitsiz ve erken hareketimi- Bin sebebi güya harekâtımını düşman — casuslarının — tarassut ve takipten korumaktı. Hak buki, bu, —Baron Heniğin lüzumsuz bir tedbirinden başka birşey değildi. Çünkü daha Herimizde Türk kıt'atı vardı. Onlarında ilerisinde Kerman- şahta Alman konsolosu Şono- man fermanferma idi. Netekim bu vakitsiz hareket daha — başlanğıçta — kafilemiz içinde bir anarşi tevlit etti. Eşyalarımımı taşıyan - katırların bir. kısmı karanlık çöllerde kayboldu. Bir kısım arkadaş- larımız yanlış yollara düştüler. Saatlerce ellerimizde elektrik fenerleri onları aramıya mec- bur olduk ve bu keşmikeş ortalık ağarıncıya kadar de- vam etti. Fakat kafilemiz tam tekrar yola düzelirken gök gürültüleri ve yıldırımlarla karışık şiddetli bir yağmur sağnağına tutul- duk. Hepimiz atlarımızdan İn- dik. Hayvanları siper. yaparak * altlarına iltica ettik. Ve niha- yet akşama doğru Seripula vardık. Şehre girerken ilk gördü- ğgümüz evin kapısımda bir Türk neferi nöbet bekliyor- du. Burası menzil kumanda- nn — karargâhı — idi. Memzil kumandanı Gergüklü Mülâzim evvel Kasım Efendi eski bir arkadaşım çiktı. Bize azami misafirperverlik gösterdi. Ko- yunlar kestirdi, yoğurtlar ge- tirtti, çay ve kahveler pişirtti. Gecemizi burada geçirdik. Ertesi sabah dörtte tekrar yola çıktık. Fakat tam yolun ortasında Baron Fon Hentik kafileyi dere kenarında dur- durdu. Hint prensi ile Bereke- tullah Efendiyi bir kenara çekerek İngilizçe bir şeyler söylemiye başladı. TZaten bütün yolculağumuz müddetince mızmızlığı, gururu ve manesız hareketleri e hepimizi rahatsız eden Fon Hentik bu defa da ortaya yeni bir mesele çıkarmıştı. Yolda Rauf Bey kafilesi ile buluş- maktan korkuyormuş. — Rauf Beyin Almanlardan evvel Ef- ganistana gitlmesine tahammül elemezmiş. Hattâ yolda Rauf Bey kafilesini tevkif veya ha- reketine mani olacak tedbirler b c alacakmış. Binaenah bi Kirente — vardığımız zaman Rauf B. heyetini bulduk. Rauf Beyin maiyetinde Kürt şeyhleri ve efradı vardı. Bu grap o kafilenin bir kısmını teşkil etmektedir. yolumuzu değiştirip başka bir yoldan gitmeli imişiz. Zaten daha Bağdatta iken Fon Hen- tik bana, Rauf Beye Efganis- tana gitmek niyetinde olma- dığımızı ihsas etmek lâzımgel- | diğini söyletmek istemişti. Yolumuz Kirente uğrıyordu. Rauf B. kafilesi de orada bu- lanuyordu. Baron orada Rauf Beyle buluşmak istemiyordu. Bereket versin Prensle Bere- | ketullah Ef. mukavemet ettiler. Barona teklifinin gülünç oldu- ğunu anlattılar. Biz de yolu- za devam ettik va akşam Kirente vardık. Burada birçok hakikatlerle karşılaştık. Rauf B. kafilesi biz- düen Evve vusaya güü n manşahta bulunan Alman konso- losu Stoluman, onun bizden | evvel Efgana varmasına manı olmak için yerli aşiretleri Rauf B. in aleyhine tahrik etmiş. Rauf B. İran aşiretlerile müsa- demeye mecbar kalmış. Fakat Rauf B.bu müsademeden galip çıkmış ve burada karargâh kurmuştu. Bizi karargâhlarma aldılar, | Büyük misafirperverlik göster- diler. Oraya kadar Rauf beyin aleyhinde bulunan Fon Hentik onunla konuşurken Öyle şen, mi öyle samimi görünüyordu ki, |- gülmemek mümkün -değildi. 6 Haziran Kirintten ben biraz evvel hareket ettim. Arkadaşlarım biraz geç Çıklılar. Fakat ben bir tepecikte attan inerek geride — kalanları bekledim. Çok geçmeden - Bereketullah Ef. yirmi otuz. Kürt atlısının arasında göründü. Aralarına karıştım. Konuşa konuşa iler- liyorduk. Bu yürüyüş Kürtlerin ağızlarımı anlamak hususunda bana çok güzel bir fırsat ha- İNGİLİZLERİN YAKIN ŞARKTA CASÜS TEŞKİLÂTI -Yazan: Makenzie - Tefrikamızın dünkü kısımını ikinci tabımızda koyamadığımı için hulâsa etmeyi karilerimiz için favdalı bulduk: ( Makenzi diyor ki: “ Fakat o zaman bile bu adamlar hakkın- daki fikirlerimi kendilerinden giz- lemedim. Zaten Yunanistandaki işlerim engellere tesadüf ediyor- du. Buna rağmen düşmanlarıma No. 53 merhamet — etmekten — kendimi alamıyordum..,, Makenzi Kıral e- Venizelos arasındaki münaferetlerden bah- settikten sonra kendi aleyhindeki mükülemeleri unlatıyor ve de- yam ediyor. N benim gördüğüm işe maarız olduğu manası çıkar ve be- nim için çekilmek mecburiyeti | ettikten sonra geriye dönecek- zarlamış oldu. Ve kısa bir zaman içinde anladım ki Kürt suvarileri Ra- uf Bey ile birlikte Efganista- na kadar gitmek — niyetinde değildirler. Ortalığı biraz talân lerdir. Fakat şimdiki halde Rauf Beyin gösterdiği disiplin şiddeti sayesinde maksatlarım icraya — fırsat bulamamakta- dırlar. Akşam oluyordu. Karanlık çökerken (Harum Abad) a geldik. Rauf B. müfrezesinin: pişdarımı teşkil eden askerftil ve aşairin kumandamı olan mülâzim evvel Etem B. burada idi. Bizi karşıladı — ve evine —if a8ti Yanında, 17, 18 yaşlarında rünen genç ve el bir s:ire( heyigîlı bir d'ıü ihtiyar zat vardı. Muhavere — osya- sında Ööğrendiğime göre bu aşiret beyi yaşının küçük ok masına rağmen bu havalinin | en zengin ve nüfuzlu bir reisi | imiş, muharebede gösterdiği cesaret te — dillere — destan | olacak kadar büyükmüş. Bu zat kendisile komuşur- ken güneşe karşı kullandığım gözlüğe, — yegâne — gözlüğüme dikkat ediyordu. Çıkararak gösterdim. Çok beğendi, bir Gazi Terbiye Enstitüs Diğeri De Türk... hatıra olarak kendisine hediye etim, fakat bilâhere güneş gözlerimi berbat edince bu hareketime çok nadim oldum. Burada biraz istirahatten istifade ederek Baha Beye vaziyetimi kısmen — anlattım: — Bu seyahat — esnasında yol arkadaşlarımdan - herhangi bir yardam görmemek imkâm yoktur. Mümkün ise Kerman- şah konsoloshanemizden veya Tahran sefarethanemizden ba- na bir miktar para gönderil- mesine delâlet etmenizi rica ederim, dedim. Baha B. arzumu is'af ede- rek Kermaşahta — kaymakam Muhittin. Beye bir mektup yazdı. Ertesi günü sabah- leyin yola çıktı. Akşam geç vakte doğru uzaktan Kerman- şah göründü. Burada garip bir hâdiseyi kaydedeyim: Şehre girmeden evvel Dok- tor (Beker) yanıma geldi, elnde, üzerinde Alman karta- hus taşıyan garip bir başlık vardı — Lâütfen giyiniz! dedi. — Sebep? Bu zatin anlattığına göre Kermaanşah balkı Almanları sever. — Türkleri — sevmezmiş. Şindi. Ölem kelünizin we sında bir Türkün bulunduğunu görürse, hücum etmesi, tutarak Güldüm: — © — Kalpağım başımda kala- caktır, dedim, Beni üldürürse Kermanşah halkı öldürsünl! Şehre girdik. En küçük bir bâdise çıkmadığını kayde lü- zum bile görmiyorum. Bir Alman kafilesinin içinde bulunduktan sonra gideceğimiz yer bittabi Alman konsolosha- nesi idi. Temiz ve mükellef masala- rın başında gündüzün yorgun- lağunu unuttuktan sonra oda- larımıza çekildik. | Mabadı Yarın | bunu — başınıza u Müdürlüğünden: Ankara - Gazi istasiyonu yolunun muayyen bir noktasından başlıyarak Gazi Muallim mektebine kadar yapılacak şosa yollarına tarihinden itibaren 21 - 6-931- kırma taş ferşiyatı 30-5-931 tarihine kadar kapalı zarf - usülle — münakasaya kommuştur Talipler proje şertnameler ve mükavelename suretlerini Maarif Vekületi İnşaat — dairesinden hergün — tedarik edebilirler. İhale Maarif Vekâleti İnşaat — Komisyonu tarafından ya- pılacağından — mütcahhitlerin 21-6-030 pazar günü saat tanzim edecekleri teklif mektuplarını komisyon - riyasetine tevdi - edeceklerdir. tahaddüs ederdi . ben — de — diğer gerek — doğrudan — doğruya, gerek bülvasıta — Venizelosin münasebatta bulunmaktan son derec içtinabediyordum. Daha doğrusu hem politika hem de sosyete hayatının ileri gelen- leri Üe sıkı temastan — ihtiraz ediyordum. Cavourı benim - teşkilâtıma iltihak etmesi üzerine Colonel Monbelli vasıtasile İtalyan en- telicensi ile münasebet tesle etmek kabil oldu. Bundan İtalyanların Yunanistandaki en- telicens teşkilâtının işe yarar birşey olduğunu zannetmeyiniz. Tabit taraftan Resminizi Bize Gönderiniz, * * * Size Tabiatinizi Söyliyelim... Resminle O bize gönderirseniz wize tabiatinizi söyliyebiliri. Fakat bunun için gönderilecek resimler iyi ve tabit ponda çıkmış elması Vüzamdır. Taki mütekamsmız — mütalensında — hataya düşmesin. * Tabiatlerini anlamak üzere bise resim gönderen karllerimiz - hakkında aütehasamımın — mütalensnı — aşağıldi satırlarda — okuyabilirsiniz : * Necati bey. “akurdur. Müs- p tağni ve her- şeye aldırış et- mez gibi gö- rünmek — ister. Sert muamele- den — asabile- şir, mukabele- ye mütemayil- dir. Süküt! ve n | münzevi değil- ŞAi z (d feder, Eğlenceyi ihmal &tmer. * A. Hikmet Efendi: Zeki, e ve beceriklidir. | İsrah sevmez, | sert, dik ve tok sözlü de- gildir. Mehata- bina tatlı dil kullanır. Ruj Pertev Portev imüstahzaratı fabrikasıma “on eseri ibden Tamamen nebati boyadan ve gayrlaranır mevaddan imal edil- mlştlr. Erzak Ve Mehmet Necdet B. Kendir - > sine — ehemi — arzu eder. Tar 9 hakküme — ta” hammül — e& mekten ziyade tahakktim && mek ister. Bir işte öÖn swayâ geçmek ve bat olarak — çalışr maktan harı der. Şöhret V" ikball sever. Bir mefkürey? hizmet #etmiye mütemayildir: fill ve hareketlerinde ihtiyat” kârdır. * Nuragdoğan bey: Samimil mütavazidif. bül ve hare” ketlerinde sürüt | ve bazan uct” 0 le vardır. Bir iş Üzerinde W zun müddet i#” rar — etmektef sıkılır. tenevill sever, — Hissi mevzulardan sürütle müte..cyyiç olur. Kof disine lâkayıt kalıumasını İ#” temerz. * Remzi bey Teki ve düşün celidir. Menfar atlerine uygyl gelmiyep telklif ve — muhitlert Fül tiyatı zi İşrelj ve toplu çalışıf” Fenalıkları © za. İbae B ç ASA nutmaz. Tiyatro Ve Sinemalar ı ALKAZAR — Semeri Kıral ALEWDAR — Öldüren adam ASRİ — İstikam Renimdii ARTİSTİK — Unutmuayan kadıs ETUVAL — — Kadin arzusu j ELHAMRA — Bir taage lütfen EKLER — Yuama Tiyatro. Trupt FRANSIZ — — Venan Öpereti GLORYA — Sen minsi MAJİK — Tep ateşleri altında MELEK — — Gel levlenelim MİLLİ FERAM OPERA ŞİK — Aşk geceleri — Hayit B. temsili — Eşkıya güzeli eci Karal K — Levazımı Saire Münakasası İstanbul Ziraat Mektebi Müd Mektebimizin 1 Haziran 831 kadar on iki aylık erzak ve müsadif çarşamba günü saat 15 zarf usulile münakasaya konulmuştur. Taliplerin şeraili on beşte müzayede, münakasa ve ihalât kanunuma göre | kasayi anlamak için her gün ve iştirak için de yevmi sairesi | Temmuz 931 ürtüğünden: <et tarihinden Mayıs 932 g:y kap A te ihale edilmek üzere kürda Fındıklı da kâin Güzel San'atler Akademisi bi , Onlardan aldığımz malümatın ve raporların çoğu tercüme edilmiye bile değmerdi. Mom- belli, hakikaten elinden gelen muaveneti yapmak istiyordu. Fakat İtalyanın resmen A- manlarla hali harpte bulunma- yışı Filen birşey mıya im- kân bırakmıyordu. Yunanistan- dan sonra garbe doğru ilk Timan Meıılııldi ve 1915 ge- nesi sonları İle 1916 senesi bidayetlerinde Patrastan ve P- reden buraya mütemadi bir casus akını vardı. Bunlardan birçoğu serbestçe ve kimsa müdahale — etmeksizin bütün Avrupayı doluşabiliyor, ve edin- dikleri malümatı İsviçre va tasile hükümetlerine bildiriyor- lardı. Daha sonraları — sıkı bir pasaport kontorolü ile bunların hareketlerine hernekadar mâni oluyorsak ta bir dereceye kadar seyrü seferlerini içkâl edebi- liyorduk. Fakat dediğim zamanlarda böyle kottrol yoktu. Buzlara karşı ittihaz ettiğimiz tedabir denizde iken karakol gemile- rimiz vasıtasile kendilerini tev- kif etmek ve yahut ta Messi- naya gideceklerini Messin me- muriyetine bildirmekten İba- retü. Halbuki İtalyada o za- man öfkârı umumiye Alman- Yüksek mektepler mubayaat ks misyonuna müracaatları. - A ların lehinde olduğu içif lar hakkında istediğimi? takibat yıph—rıımyorâ“k: # hare İtalya harbe z"lıl; y man Romaya giderel askeri istibbarat müdu::)' gürüşüp — bazı mü”:ily' memurları tebdil ettireb!! (4f A de harbin devamı mü İtalya, müteliflerin müş! k telicens işlerine bilhassa Aıı | sevahilinde, hıme:w/ hiç te muavenet / Büyük bir Yunanistas FĞf onları Yunanlılar l;—:l". diyor! maktan mene yîmkı" l