SON İ| / üç KADIN SALTANATI || Padişah Birçok Masumları Çuvallar İçinde Denize Attırıyordu Derhal meşin ve keten çu- tnıydını çıkıyor... a) arka kapısı yi Bo mhalakasiye. Ve bunların omuzlarında İyıdıkları çuvallar, içlerindeki Suum insanlarla beraber Sa- Şehzade Mahmudun katlini bizim yazdığımız tafsil ettikten sonra tinayetin müsebbiplerinden in yemişci Hasan Paşa ğunu zikrediyor. devirde bir taraftan sa- taçlı katilin cinayetleri ylam ederken ve vezirler *dikulede kan — kuyusunu Kalei binasip) leri ile doldu- İüken ordu da nizam ve im "lın namına hiç birşey kal- 5"' vahi sebeplerle ğlpıH— ve Yeniçeriler sanki isyan Munda birbirleri ile rekabet w!orlıı:ıuş gibi sıra ile ayak- t*Ytıılır ve bunların bu ha- letleri devlet idaresini büs- sergerdelik ve intizam- ğ hissi kuvvet bulmaktâa O derecede ki Padişahı P meydanında ve düşman Bırakarak we — yalmız Mdilerini düşünerek firar bile Orlardı. t adamların düşmandan q etmeleri için acaba düş- t fazla kuvveti mi sebep “Uştu. Hayır.. Hattâ önünden “lan düşman o derece az köyf idi ki Padişahlarının likede kalmadığını ve aske- şafaçtığını gören — ahçılar, ğ çadırcılar — velhasıl *rlikle alâkaları — olmayıp üvüucu Mehmedin hususi içittinde çalışanlar derhal & geçirdikleri — mutfak havanelleri ile hücumediyorlar , Padişahı kurtarmakla 'Orlar, düşmanı da adam- tepeleyip firara mecbur T y GAramanca hareketi yapan fakdir görmiyen isnanlar ( Anadolu evlâtları, ha- h defa Anadolu evlâdının v iŞatma Yeniçeri sürüsüne *fevvukunu ve Yeniçeri- Memleketle, vatanla ne klerdir. açıklan açığa ve LĞ':!::-:iye lî'lifidir. ün bir kere. Yeni- 9 ellerinde silâhları ve üde baltaları var. Böyle Syrtği olduğu halde Padişahlarımı, Halife diye tamdıkları bir adamı düşman — ordularının karşısında her türlü müdafaa yasıtasından mahrum bırakarak kaçıyorlar. Bu, ancak Yeniçe- ri denilen bu sürüye yakışa- cak bir harekettir. Hakiki va- tan muhabbeti ise ancak vata- nn z evlâtlarından beklene- bilir. Nitekim de öyle olmuştur. Bugünkü — Anadolu evlâdı da saray idare ve zihni- yetile — son zamana kadar devam eden Yeniçeri ruh ve habasetinin mucip olduğu felâketleri yine sopalarla ve toprağma, ana vatanına karşı sarsılmaz merbutiyeti ile öyle- ce koğmuş, asırlarca devam eden saray cinayetlerine, we- fahatlerine kat'i bir nihayet yererek elini, kolunu bağlıyan esirlik zincirini kırmış, bugün- kü Mili — istiklâlini meydane getirmiştir. (BİTTİ) | On Beşinci Mektebin Sergisi — İstanbul On Beşinci ilk mektep talebesi bir senede yaptıkları işlerinden J bi uda dir. S bizde üYi sik ayallk Ka yergi d Türlüeeni yörüy ni Ucuz İ!_'ı ÂNLAR geldi. — Şehirlerden köylere, sayfiyelere odalarınız gakılacaktır. Kiraya verilecek eviniz, dalrenlz, ahut kiralamacak ev, dalre ve oda letiyorsanızı Aramak ve sormakla vakli geçirmeyimiz. ( 25 ) kuruş size bu işi yapabiliriz. (16 ) kelimelik bir Mün kâfidir. Her kelime Yazlara İçin bir kuruş İlüve ediniz. SA KÜŞK — Üsküdarda Kır aalka İmez Bd sekabada T Na möseddet “küşk ialtında $ odalı Hüçük bir ev Ha birlikt atılıktır. e Bacı Mehmet Beye müracaat — —3 SATILIK — Şerefli mevkide dört beş odalı hanesi olanların Galatada Mehmet Ali Paşa hanında di Numaraya müracaatleri. SATILIK OTOMOBİL — — Kapalı Çhevrole etomili ucuz — Hatle sahlıklır. Saraçanebaşınd arpacı AR Ba ıılııeııl -i Mütenevvi : — Mevsimi geliyoc : ELİ ÇABUK SÜNNETÇİ — Köpelilü zade MEHMET RİFAT. Suadiye İsmallağa sokak Na 3 Şehli, muhacir, yetim çocukları parasız. —? 'ANAKKALEDE AT KOŞULARI — —rçli ikramiyeli llkbahar at koşusu 19 haziran cuma günü Tayyare meyda- vında lera edilecektir. — ZAYİ — Yedi senelik Di- yarıbekir idadisinden ve Darül- fünunun Edebiyat Fakültesin: den aldığım tasdikname ve şa- hadetnameleri zayi ettim. Hük- mü yoktur. Tevfik oğlu Behzat KUCAKTAN KUCAĞA SERVER BEDİ *ıin sözleri Nerminin Üitslerce çıkmadır Bir Nıdireye gitmek İsti- biraz daha yaşlıydı t Scrübeli görünüyordu. Nİ bu sabah Adaya KA Plânditpalasa girer- i methaldeki sa- ördü. Kadın Nermini görünce büyük bir sevinç gös- termişti. Yerinden fırladı ve onu kucaklıyarak — hararetle Ööptür — Aferin bebek, dedi, ne İyi ettin de geldin, aferin, gördün mü işte, böyle olmalı. Nem 'ai ellerinden tutarak bir kanpede yanına oturttu, iralık evler: KİRALIK DAİRELER — Heebehiadada — Rovayyal — oteli Jvanmdıki 8 odalı sabiık Biga- iller oteli binası daire daire veya tamamı — kiralıktır. Arzu edenlere mebelle de temin e- dilir. Anadolu Ajansı — İlâ- nat gubesinde Burgun Beye, 'TI. 22735 çei sısı.İ BALKI Alleler için en balla ve nefis malzeme ile bademez mesi, yakerli halka, peksimet v yap- maktayım, Tecrlibe eden devamlı müş- terlm Bomonti istasyonunda İzzet Paşa sokağı No, 1-5 Muhlis Hasan — İŞ ARANIYOR -— çocuklara İngilizce tedrisi ilc diğer işlerde çalışabilen bir genç aile nezdinde iş aramak: tadır. Behçet: Türbe sokak No, 20 MUHTEREM TÜCCARLAR— Güm- rük içlerinizde istilade, sürat, teshilât ve temlani İsterseniz Bahçekapı Agop- yan hanında İlhami Ahmet (rmasına veriniz. —1 ellerini bırakmıyarak gözlerinin içine baktı : — Vallahi bu sabah aklım- dan geçiyordun. “Ah, gelse şu bzr İazl, / diyordam. - Kalp kalbe karşıdır. Amma ben seni öyle bir geçe ile, iki:gece'ile bırakmam. En aşağı bir hafta bendesin. Nermiu: — Yooo.. Diye bağırdı, ben akşama döneceğim. — Onu aklından çıkar bir İöre,.. Adaya gelinirde akşa- ma dönllür mü kiç? Behn'ada- mı kolay kolay bırakır miyim? Hem senin gibi güzel bebek- leri... POSTA ! Halledilen Bilmecemiz 12345678 091011 ; KTT YT Suadiyede Asri Bir Plâj Tesis Edildi Mustafa B. isminde münev- wer bir müteşebbis tarafından yeniden tesis edilen Suadiye plâjı, perşembe günü birçok davetlilerin (buzurile - Kartal Kaymakamı |tarafından söyle- nen bir mutuktan sonra küşat edilmiştir. Klüşat merasiminden sonre davetliler — plâjdaki — tesisatı gezmişler, plâj müdür ve mü- essisi Mustafa B. tarafından izaz edilmişlerdir. Plâjin kumları — vapurlarla Filoryadan getirilmiş, sahildeki kayalıklar fenni vesaitla par- calanarak beton tesisat yapıl- mış ve ayrıca bir de gazino inşa edilmiştir. Suadiyenin yeni plâjı mü- kemmeliyet itibarile Avrupai bir manzara arzetmektedir. .'VHaklıA Bir İkaz Gemilerin Telsiz Maki- neleri Kaldırılmamalıdır Aldığımız :ı_lmıptıır Mar- | mara vapuru ile Mudanyaya gidiyordum. Telsiz — dairesini ek istedim. Ve öğrendim ki Seyrisefain idaresinin bütün ikinci sınıf vapurlarından telsiz kaldırılmış, memurları da ta- sarruf — maksadile çıkarılmış. Deniz üzerinde, yüzlerce mil uzaklarda sefer yapan vapur- ların en büyük emmniyet vası- tası telsiz ahize ve mürsilele- ridir. Bundan altı ay evvel İzmire giderken Gülcemalin Mürefte —açıklarında, başına gelen kazanın fena bir netice veremesi sırf telsizle İstim- dat edebilmesinden İleri ge- miştir. — Vaziyetin — ciddiyetle teemmül edileceğini Ümit et- mek isterim. Fatih: Sofularda 48 mumarada Elektrikçi: Radi “Son Posta, — Bu kari ehemmiyetli bir mesele Üüze- rinde duruyor. Cidden tetkike değer bir vaziyet karşısında bulunuyoruz. HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Türkleştiren! Server Bedi | YEŞİL OTOMOBİL Birdenbire yazıhaneme girdi, kürkünü ve çantasını bir kol- tuğun üstüne attı, odanın or- tasında durdu, gözlerimin içine bakarak : — Seni artık sevmiyorum, Allaha ısmarladık, dedi. Kürkünü ve çantasını aldı, kapıya doğru yürüdü. Arkasından koştum, kolunu tuttum ; — Anlamadım, dedim. — Anlaşılmıyacak — birşey yok, seni artık sevmiyorum, Allaha ısmarladık. — Ha... O başka... Diyecek yok. Ben Suzanın hayret - verici kaprislerine — alışıktım; buna benzer şeyler yapmamış değildi. fakat yüzyümıybîr baktı: v — Ne? “ Ona diyecek yok,, mu? Alay mı ediyorum sanı- yorsun? — Estağfurullah, Haşa... — Hakkın —var, — anlarsın amına... Oturduğum hanın beşinci kat dehlirlerinde kayboldu ve beni son defa görmek için bir kerrecik bile arkasına bakmadı. * Tahmin edersiniz ki Suzanı bir daha — Ööpemiyeceğimi © sırada hatırımdan bile geçir- memiştim. Alti aydanberi de- vam eden münasebetimizi kes- mesine hiçbir. sebep yoktu. Daha iki fgün evvel bütün ömründe değilse bile uzun zaman için beni bana perestiş ettiğini söyle- mişti. Herşey bana bu genç kadının lâtife ettiği zannetti- riyordu. Vakıa ince bir şaka değil; Fakat |ben bunu mazur görecek kadar Suzamı seviyo- rom. Bir hafta, Iki hafta, bir ay geçti, ondan bir haber ala- madım. Evine on defa telefon ettim, bana hep adres bırak- madan seyahate çıktığını söy- Iyorlardı. Yakın arkadaşla- rından birini gördüm, ellerini gök yüzüne kaldırarak yemin etti ki metresimin nerede ol- duğunu bilmiyordu. Onu, — bulunabileceği her semtte, her evde, her mağaza- da, yolunu bekliyerek aradım, bulamadım. Gülünç ve bet- bahtım. * Tam altı hafta sonra, bir akşam, geç vakit kendisinin idare ettiği küçük bir yeşil otomobili Galata'da, bankala- rın önünde gördüm. seveceğini, | Onun otomobili.. Numarası: 4812.. Muhakkak ki o. Ağır ağır yokuşu çıkıyordu. Tered- düt etmedim. Hemen bir taksi aradım. Hafiye gibi onu takip edecektim ve otomobil durun- ca yanına gidecektim. Fakat boş taksi bulamadım. Aksi gibi yağmur da yağıyordu. “Ne olursa olsun, dedim, onu yayan takip ederim. Zaten fözlerim iyi görür, yokuşta da : kadar eğkgîımvîykwou- mobil var ki Suzan yavaş gi miye mecburdur. Z:un"oıtî mobili kendisi idare eder, biraz acemidir ve koşturamaz. Her halde gözden kaçırmam.,, Mükemmel karar. — Yeşil otomobilin peşinden jimnastik adımlarile îoııımyı aşladım. Kalabalık, yağmur, bozuk ve dar kaldırımlar, (caddenin ka- ranlığı.. Suzan da şoförlüğü ilerletmiş, tahminimden daha hızlı gidiyor. Kanter içinde, soluk soluğa koşuyorum; ©o gidiyor, ben gidiyorum. Yağ- mur hızını arttırdıkça arttırdı. Şapkam, tepemde, sünger gibi su yuttu ve şişti; elbisem vü- cudüm —deniz mayosu gibi yapıştı. Çare yok ha gayret. Nereye gidiyor? Bacaklarım titremiye başladı. Sol dizim fena sızlıyor. Otomobil nere- de? Şu mu? Hayır. Tramva- yın önüne mi geçti? Hayır. Köşeyi dönmüş olacak... Evet, İşte... Oh, duruyor, durdu. Otomobilin yanına varı- yorum. — İçinden bir erkek iniyor. Boğuluyorum. Kendimi tutabileceğimi ummuyorum. Erkek otomobile iğiliyor; — Ruhum, beni beş dakika bekle! diyor. Sonra erkek bana dönüyor, ceplerini araştırıyor: “Zavallı serseri!,, diyerek yirmi kuruş atıyor ve para, çamurlu kak- dırımın üstüne hiç ses çıkar- madan düşüyor, Daha sonra, âlicenap zat orada bir otele giriyor, şüphe- siz gece için bazı hazırlıklar yapılmasını emrediyor. Ben tabii, o halimle Suzana gö- Tünemiyorum. * Fakat o günden sonre dü- şündüm ve daima düşünüyo- rum ki Otomobilin içinde bulunan kadın ©o - değildi; Suzan, — stanbuldan — ayrılirken otomobilini genç bir karı kocaya satmış olacaktı. Suzan beni asla aldatamaz, bu kadar çabuk unutamarz... Ne dersi- niz? O gün biraz gözyaşı döktüğüme budalalık mı et- tim? — Atıf Beyin haberi yok. — Telgraf çekeriz. — Olmaz. Ben şimdiyo ka- dar hiç dışarıda kalmadım. — Haydi haydi... Sen Atıf Beyin cariyesi misin? — Canın ne isterse yaparsın. Nadire biraz düşündü: — Dur, dedi, onun kolayı var. Bir telgraf çekeriz, isterse kondisi de gelir. Kısa bir münakaşadan sonra Nermin razı oldu ve hemen af yazdılar, gönderdiler. germint Atıf Beyden o gün şu cevap geldi: Ben gelmiyeceğim. teli teli sıkılma, eğlen. Fakat beni de çok hasrette bırakma. ,, Nermin Adada bir hafta kaldı. Bu müddet, Nerminin hayatında yepyeni bir devre açmıştı. Hemen hergün haya- tında hiç unutmıyacağı hâdise- ler karşısında kaldı. İlk günü, öğleye kadar, bir bahçede oturdular ve konuş- tular. Nadirenin bir iki suali üzerine Nermin ona hayatının bazı parçalarım anlalti. Nadica onu büyük bir dikkatle dim ledi. Atıf Beyle münasebetinin teferruatına ait bazı şeyler de öğrendi ve dedi ki — Ben seni ilk görüşümde sevdim. Bu hayata yeni atıldır ğını görüyordum. Daha çok masumsun sen. Fena insanların eline düşebilirsin. Senin suyunu içerler, posanı bırakırlar. Âdi yerlere —düşersin. Ben sana ablalık edeceğim. Artık bir kere bu hayata girdin, çika- mazsın, Bari seni aldatmasın- lar. Ben Hüsaiyeyi tanırım. Nermin, gayet büyük bir hayretle s:çradı. ve bağırdı: — Ay, sizde mı onu tanı- yorsamuz ? (Arkan sar * l aai G Kü KİÜled dt