Kari — Gözile Gördüklerimiz Mağdur Bir Malül VERİLEN EMİRLERE RAĞ- MEN İŞE ALINMADI Efendim; alle babası ve çoluk çocuk sahibiyim. Harpte — malül oldum. Sonra mül ge kabul edildim Bir müddet sonra ma- Tüliyetim memuriyete mani kay- dile vazifeden çıkardılar. Şimdi ailemle birlikte çok muhtaç bir vaziyete düştüm. Mağduriyetime nihayet verilmesi için Adliye ve- kâletine müracaat ettim. Nazarı dikkate alınarak İstanbul Adli- yetine yarıldı ve memuriyetime lade edilmekliğim bildirildi. Fa- kat bu emir hiçbir tesir göster- medi. Bunun üzerine Başvekâlete Müracaat ettim. Oradan gelen 21 ağystos 930 tarih ve 6 - 2125 numaralı emirde mağduriyetime meydan bırakılmaması bildirildi- ği halde el'an perişan bir vazl- yetteyim, letin bir malül ge- zisine bu cefa artık kâfidir,, de- dirtmek için kime müracaat ede- Llın ki bana merhamet etmiyen- bu son emir karşısında selâm dursun! Mağdur bir mübaşirı Faik İzzet Elektrik Ve Su Derdi Edirnekapı — caddesi — açıldı. framvay işliyor. Belediye bu süretle — memleketin — İmarına hizmet etti. Kaldırım var, ağaç- lar var. Geceleri elektrik şirketi- nİn İâınbaları var; var, Fakat böy- le güzel bir eaddeye evler, bina- lar, apartmanlar yapıldı. Binlerce yüz binlerce lira sarfedildi. Fakat şimdi bütün bu cadde yavaş ya- vaş yalnız bir geçitten ibaret kalacaktır. Çünkü orada iİnsanın oturması için en İüzumlu olan şeyler yoktur, Elektrik ve su yok. Evlere Çelektrik cereyanı vere- mezsiniz, terkos tesisatı yapa- mazsınız. Bu vaziyette evlerimizde hem rahat oturamıyoruz, hem ki- racı bulamıyoruz. Belediyenin ve yahat alâkadar şirketlerin nazarı dikkatini celbetmenizi bekliyoruz. Eyüpte Sabri Cevaplarımız Çenberlitaşta bir kari imzasile mektup gönderen zata: Mektu- bunuz baştan başa şahıl mabi- yettedir. İspatı da pek müşkül bir meselı görmedik. Fakat mektubu alâkadar olan makama verdik efendim. * Tüccardan A. M. imzalı mek- tup sahibi Beye: Sarih adres ve isim — bildirmediğiniz — takdirde mektubunuzu dercetmek mümkün olamıyacaktır. Mazeretimizin ka- bulünü rica ederix. * Ankarada D. D. S. H. Tahsin Beye: Sorduğunuz resim, ne bir saat, ne de bir pusuladır. Sadece zaman miyarını ifade eder tem- «ili ve farzedilmiş bir şekildir. Güyanda Sergüzeştler Arasında Dünyada Neler O(uyor? Amerikada Harp Hazırlıkları İngilterede Veliahtin Faaliyeti... Amerika daima Avrupaya sulh dersi verir. Cemiyeti Akvam da bütün Avrupa devletlerini silâhlanmaktan vazgeçirmiye çalışıyor. Hatta Amerika Reisicümhuru Vaşingtonda toplanan Ticaret Odaları Kongresinde büyük tüccarları devletler üzerinde teslihattan vazgeçirmek için müessir olmıya davet etti. Fakat bir taraftan da en ziyade silâhnanan memleketlerden biri Amerikadır. Yukerda gördüğünüz resim Amerikan tayyarelerinin bir hücuma karşı şebri duman altında saklamak için yaptıkları manevrayı göstermektedir. İngilterenin çok düşkün bir hal alan harici ticaretini yükseltmek için en ziyade uğraşanlardan biri Veliahtin kendisidir. Veliaht bu vazifesini yapmak için mütemadiyen tayyare ile seyahat etmektedir. No. 7 GAZETEĞİ ALTIN PEŞİNDE Eleğin üzerine eğildim. Ev- velâ biraz pas ile birkaç ilimenit parçasından — başka hiç birşey görmedim. Fakat birşeyi görmedim. Fakat eleği iraz eğince muayyen bir Tüyet zaviyesine getirince di- binde, üç dört tane parlak Zerre gözüme ilişti. Şerüben memnun gülüyor- du. Tektar etti: Üstat, gördüğünüz par- zerreler — altındır, hatta #ralarında beyaz ve yeşil altın & vardır. Ve bana görülemi- Yecek derecede küçük olan birkaç zerreler daha gösterdi, tekrar etti: — Fazla beyaz olmalarına bakmayınız. Muhakkak gümüş yeva plâtin ile karışıktır. İnanmıyarak bakıyordum: — Tecrübe ediniz, dedi. Zerrelerden bir tanesini ağzı- niza alırsınız. Eğer herhangi bir madde ise erir, eğer değil- se çiğnediğiniz zaman — par- çalanmaz, — yassılır. — Zerreyi aldım, dilime götürdüm, bir dişimle çiğnedim. Parçalan- madı, kurşun gibi yassıldı. Şerüben anlatıyordu : —Üstat mühendisles bir ma- denin altın olup olmadığını anlamak — |için — (Jâboratuara kapatırlar, bir sürü takım tak- lavat ile saatlerce uğraşırlar. Halbuki hakikati anlamak için el ile diş en iyi vasıtadır. — Şu halde burada yerleşe- ceğiz, demektir. Şerüben — yüzünü — ekşitti, hayretle baktım, anlattı: —Bu zerrelerin miktarına ba- kınız. Banları toplamak için sar- fettiğimiz zamanı hesap ediniz. Günde ancak bir veya iki ,gram altın - toplıyabileceğimizi anlarsınız. Bir gram altının edeceği parada 14 franktır. Zahmete değmez. Hem size şurasını da söyliyeyim: Bukadar altın ( Güyan ) ın her tarafında bulunabilir. Ingilterede umeleyi greve teşvik için komünistler sokaklarda nümayişçiler gezdirirler. bu resim o nümayişlerden birini göstermektedir. — O halde ? — Biraz daha ileri gide- ceğiz. Eşyamızı - toplıyarak yürü- miye koyulduk. Bu defa dere kenarını takip ediyorduk. Bu sırada Şerüben anlatıyordu : — Altın arayıcıları zerre- lerin miktarı biraz fazla ise buna renk derler. Eğer renk te ziyade ise buna da tutam adını verirler. Dano: — Ya nedir ? ben omuz silkti. Ş—"'lı)ıno bittabi daha bü- yüktür. Fakat ekseriyetle mün- ferit, küçük bir damarda bu- lunur. Ben kendi hesabıma renkte veya tutamda çalışmayı tercih ederim. Bu alesseviye * dano ,, dedikleri Kadın Ve Kalp İşleri Şu Annem Evimi Yı- kıyor, Ne Yapayım ? Yeni Evli Bir Kadın Yazıyor “Şu annemle ne yapacağım bilmem. Onu sevmiyor değilim. Ona karşı vazifemi yapmak için elden geleni esirgemiyo- rum, Fakat öyle sinirli, öyle geçimsiz ki: Evin — içini — bir harp meydanına çevirmekten zevkalıyor. Önüne gelene ça- tıyor, her bulduğunu hırpa- hyor. Yengemi hirpalaya, hır- palaya ağabeyimin evini boz- du; hemşiremi — kocasından ayırttı. Şimdi de annem bize gelmek- istiyor. “Kızım değil miş'n, biraz da seninle yaşaya- cağım,, diyor. Yeni evliyim. Kocamı, bir yaşındaki yavru- mu çıldırasıya seviyorum. An- nemle kocam geçinemiyorlar. Annem geldi mi, evde sükün ve sandetten eser - kalmıyor. Korkuyorum ki kardeşlerimin başına gelen benim de başı- ma gelecek. Şimdi ne yapayım? Anne- me karşı evlâtlık vazifem var; bunu müdrikim. Fakat koca- ma, çocuğuma karşı da mes'u- lüm. Bir tarafta, bakmazsam, sokakta kalması lâzım gelen annem, bir tarafta evimin sa- adeti var. Bana bir akıl vere- bilir misiniz?,, Anneler ve babalar, evlen- dirinciye kadar — çocuklarına güvenebilirler. Fakat evlendir- dikten sonra kız kocasına, er- kek karısına aittir. Ne kadın, ko- “zasını annesini bakmıya ve ço- cuklarının parasını - kaynana için sarfetmiye mecbur edebi- ; ne de erkek karısına annesini bakmak ve onunla bir evde oturmak mecburi- yetini — yükliyebilir.. Kayna- na ve kaynata, daima yeni evin muharribi olmuşlardır. Çocuk- larının saadetini ararken felâ- ketine sebep olmaktadırlar. — © halde ne yapalım, an- nemizi, babamızı sokağa mı atalım? — Hayır, onların da - sizin Üzerinizde hakları vardır. Yirmi se-e sizin her türlü kahrınızı çekmişlerdir. Kendi saadetiniz iç'a onların felâketine müsaade etmek vicdansızlıktır. Evlenen erkek ve kadın, evlenmeden evvel bu meseleyi halle mecburdurlar. Kimsesiz bir anne ve babanız mı var- dır? Onlara ayrı bir ev tutar, masraflarını verir, ve müstakil yaşamalarını temin edersiniz. Fakat her halde kendi - evini- altın ile dolu bir toprağı gös- terir. Bir saat kadar yürüdükten sonra durduk. Şerüben sivri deyneğile — toprağı — yokladı. Sert kayayı iki metre derinli- ğinde buldu. Tekrar yola ko- yulduk. Beş yüz metre kadar gittikten sonra zemini bir daha yokladık. Sert - toprağı " daha derinde bulduk. Şerüben hiç sabırsızlanmıyor. Onun için gamanın ve mesafenin ehem- miyeti yoktur. akat yarım saat kadar sonra Üçüncü defa olarak minimini bir su — sızıntısının kenarında — durduk. — Burada sert toprak ancak 80 santim derinliğinde çıktı. Kazmaya, küreğe müracaat ettik. Bu defa eleğin dibinde ı i PATRON VERECEĞİZ *“SON POSTA,, evinde dikiş diken, fakat son modayı takip etmek isti- yen kız ve hanımlarımıza bundan böyle elbise pat- ronları vermiye karar vermiştir. Bu — maksatla Greta müessesesile anlaş- mıştır. Perşembe günün- den itibaren bu sütunlar- da hergün bir kupon ve her Perşembe günü bir elbise modeli neşredile- cektir. — Karilerimiz bir haftalık kuponları - topli- yarak bize gönderdikleri takdirde — kendilerine o modelin patronu bedava verilecektir. Perşembe gününden — itibaren ku- ponların neşrine — başla- nacaktır. — Kuponlarımızı Toplamayı — unutmayınız. ze sokmazsınız. Bu muamele anne ve babayı rencide edebilir. Fakat ne ya- palım. Onlara bu zarureti anlatmak ve bu hayata taham- mül lâzım geldiğini öğretmek lâzımdır. Onlar eski neslin insanlarıdır. Bugünkü hayatın zaruretlerini — anlıyamazlarlar. Fakat hürmete kusur etmiye- rek vazifenizi yaptığınız ve onları sefalete düşürmediğiniz müddetçe size birşey söylemek hakları yoktur. . Üsküdarda Hamret Hanım: s, ince ruhlu bir adam- dır. Son derece asabidir. Ser- güzeşt peşinde koşmasımı sever. menfaatperest insanlardan hoş- lanmaz. Değişiklikten hoşlanır. Azimkârdır. Çalışınaktan yorul- maz. Bu adamla geçinebilmek için karısı onu hiç yalnız bırak- mamıya, her yerde ona arka- daş olmıya mecburdur. Ona itaat eder görünüp arzularını tatmin etmelidir. Hanımteyze — TAKVİM — Gün 81 19 -Mayıs- 931 Arabi 1-Muharrem - 1350 yakit-ezanf vasat? Güneş0916 | 39 Oık 4AT (1210 İkindi | 844 İ1607 Hızır 14) Rumt 6- M_ıı- 1547 vakıt-ezani-vasat? Akşamji2.— ! 19.23 Yatsı | nsz nas İmsak | Zal0| 283 kalan — zerrelerin adedi bir düzineyi buldu. On metre iler- de başka bir kuyu açtık. “Renk,, daha fazlalaştı. — Kargo haydi git sandalı getir, burada karargâh kura- cağız. Kargo pek memnun görün- miyordu. Bu adam geniş ne- hirlere alışkındı. Sığ, küçük derelerden ve bilhassa orman- dan hiç hazzetmiyördu. — Haydi Kargo biraz daha çabuk! Kargo yola çıkttı. Şimdi bizim için ağaç kesip küçük bir kulübe vücuda getirmekten başka yapacak birşey kalma- mıştı. Şerlben işe koyuldu. (Maabadi yarın)