« ç NE Mebmat paşanın | Esma Sultan (Nurbanü) duğu Pilânda kısmen Tak olacaktı, Çünkü pa- çiçek tarhları Yarı Şıplak ve biri mavi toz pembesi tüllere bü- biri sarı saçlı, diğeri j saçlı, birbirinden güzel n mai, dilberin sekerek arını gördü. e enlar kim? sordu. Esma sultan: Man ya padi- sülün gibi iki hi ri gözlerini kız- ele içlerinde sarı / Ne pek enfes birşeydi. i bir ihtiras ile hünkârm İ kabardı. İçinde yanan İla, Sağ arzunun sabırsız- Sasında mırıldandı: : e vezirim Mehmet İ Tabiat sahibi imiş, nar güzel cari- olduğunu bilmiyordum. kıskanmıyor musun? sultan kurnaz bir hs i Sevap verdi: İç Mehmet Paşa kulunuz ha: Uç, büsnü tabiat sahibidir. “ei cariyeleri zevcimden cihetine İM bizim © emen NN Ya gözlerini açtı: demek bu periler > gisafir? vet Sultanım.. misafir. İk Sonra buradan gidece- iş a ereye? Murat hayretle Es- iç baktı. Bu sözler N mana çıkaramamıştı. K karısı, o sanki “ay > daha ziyade tahrik ister gibi bir müddet sonra * N Ba cariyeleri, dedi, bil v &, Padişahım için satın 5 K i A örüyorum, nazarı hü- li N uz en ziyade sar | Üçerinde dolaşıyor; hak- ur: Teveccühünüzü ka- / bu bahtiyar kız aslen iç Efendimizin daha |, *ebebi, frenk hatunla- bi n olan meylini bildiğim iki cari- v? birini yabancıdan yavaş yavaş ısın- zeki Çünkü Ner- 'ocadan ziyade hâ- a vardı. Atif Beyin R ve çok görgülü, 4dam olması, Ner- karanlık istikbale ait azaltıyordu. Fakat SE bohçacı kadın ? Ya bunların Nani? başka ise? bunları > zihnin- örüyorsunuzya ila ün Gibi İki Güzel Kız!.,, aa a AA bam güzel oyun oynar. Hele öyle ahenkli, öyle şakrak ve neşeli sesi var ki bir duyacak olsanız gece gündüz onu yanınızdan ayırmazsınız. Esma sultan söyledikçe, esa- sen güzel olan kızları ballan- dıra ballandıra metettikçe vi- dalar gevşiyen bünkârn ağzı sulanıyordu. Sırmalı hırkasının yeni ile İ, dudaklarını silerek: — Aferin sana.. dedi, çok iyi intihap etmişsin. Memnun oldum. Bu hizmetinin mükâfa- tum hem vezirim, hem de sen göreceksin. Bir arzun varsa söyle hemen irade edeyim. — Sıhhati hümayununuzun ve zevki şahanenizin daima berdevam olması arzusundan başka hiçbi istirhamım yok İ üç KADIN SALTANATI TI © Padişahım, efendimiz. Üçüncü Murat aşikâr bir sabırsızlık okunan gözlerini kelebekler gibi çiçek tarhları arasında yan (kızlardan ayırmadan ihtirasın titrettiği dudakları arasından mırıldandı? — Madem ki o kadar met- hediyorsun, çağırda huzuruma gelsinler ve marifetlerini gös- tersinler, Esma Sultan Heri len sıç- radı. Bir keklik gibi sekerek kızların yanına koştu. Hafif sesle birşeyler mırıldandı. Kadınlar saltanatının ele- başlarından biri olan bu ka- dın nüfuz ve ihtiras oyununun- da muvaffak olmak, galip İrl için kullanacağı koz- İnn ikisine son talimatıda Arkası var İki Kalp Bilmecemizi Doğru Halledenler Muhtıra Defteri Kazananlar Meesi 18 Muzaffer, Sivan oümburiyot mektebi 169 Âdil, Ankara o Ulucanlar 78 mumarada kasap (OAli, Gesi Osman paşa orta oOmektebi (44 Tevfik, Nişantaş kız orta mektebi 480 Zehra, İnebolu Kanaat mağazası: Tersi ağlu Yervant, Adana Kale kapısında 3 mumarah kahvede garson Palk, Sevan erkek lisesi Neşet Nafiz, Mersin Cüm- büriyet oteli yanında Jozef, Adana tes graf kişe memuru Enver, Bahkesir Tur- sun Beyde Bexsaz İbrahim Ef, vantasile M. Hilmi, Edirne orta mektep 160 Nevin Birer Kitap Kazananlar Vefa orta mektep 107 Galip, Kabataş lisesi 881 Mahmut, Gelembevi orta mek- tep 508 Seyfetin, Ankara Devlet demir- yolları umum idare müfettişi Haydar Beyin hazı Melek, İstanbul erkek Maasf 551 Muammer, Adana, posta kutum 129 Galip, Edirne erkek lineni 168 Sadullah >: Sivar erkek lisesi 383 Zeki, Adana orta mektep 264 Kemal, İstanbul erkek lisesi 764 Tarık, Ankara orta Ücaret mele” tebi 33 Mediha, Manisa, 8 eyllii mektebi talebesindem Şehap Rami, İsmir Odun pazarı 30 Ömer Kahraman vamiasile A. Nibat Ankara erkek lisesi 49 Kenan, İzmir Karşıyaka yeni banka sokağında 4 İkbal, Zonguldak orta mektep 103 Suat, Yongat İsmetpaşa mektebinde 71 Rüştü, Edirne Gazi ik mektebi S1 Seher, Bozüyük Hikmet Kerim B. vamtaslle © şii Ümran, Ankara orta mektep 258 Ad- SERVER BEDİ den uzaklaştırmak istiyordu: “ Hayır, hayır.. Hüsniye Hanı- mın annemi tanıdığı muhakkak. Bir insan bu kadar fena, bu kadar nankör olamaz... Hem Atıf Beyde de öyle fena bir adam hali yok. Bununla beraber, Nerminin kendi kendisine verdiği bu teminatın) üstünde hafif kara bulutlar, şüpheler ve kurum tular, me ve korkular san, Hayriye bisesi 209 Cihat Hidayet, İzmir kız bisesi 477 Cemile, Adana orta mektep 331 Mahmut, Çengelköy orta askeri mektep 3806 Sait, Salihi Avukat Hayri Beyin kızı Saadet, Zon guldak Avukat Tevfik Bey oğla Naci, Edirne erkek haesi 319 Ali Rıza, Zon geldak Türkiş 69 numaralı ocak Neğ'e, Yozgat Cumhuriyet mektebi Emine Tür- kân, Kayseri İnönü #k mektebi 25 Vedat, Adana Polis müdürlüğü kasma adi Şakir Beyden Turan, Çapa kız muallim o mektehi 172 Cemile Hali, Şişli terakki Msesi 91 Sedat, Birer Kart Kazananlar Kuzguncuk Bağcı sokak H Sabahat tn Nuri, Maltepe Askeri İlsezi 2659 Ömer LAM, Eskişehir LK. O. as, ad bekimi Nuri Beyin mahtamu Orhan, İzmir Dibok başında Mergane sokağın da 85 Ahmet Nuri, Vefa orta mektep 413 Oğuz, Alaşehir, Müftü sade Mehmet Halis, Ankara Sakarya mektebi 140 Şükriye Fevsi, İsmir belediye dairesi yan işlerinde Nesime, Gelenbel orta mektep 481 Ahmet Cemal, Beşiktaş 15 uncu mektep 302 Orhan Topkapı Sela bostan işinde 77 numarada Sedat, Fatih Feri paşa o eaddesi Yedi emirler sokak 64 Ferit, Gani Paşa orta mektep 57 Klmeran, Ankara Hisar Devdiran mahallesi mes” di sokak 9 Fatma, Köyiçi Besim Paşa pöşkü Ezel Asaf, 17inel ilk mektep 480 Nezihe Doğan, Ankara erkek Msesi 168 İhsan, Ankara telsiz Şefi Cemal Beyin kızı Nihal, İzmir ana o mayn grubanda Muhiddin Bey ve Hanımlar. SON yok değildi; fakat dalma iyi ve müspet şeyler ümit eden bir çağda olduğu için, kuvvetli bir gençlik Ubamlesile, fesa ibtimalleri düşünmekten kaçı" yordu. Evvelâ Hüsniye H., arka- sındaki vapurla da Âtıf B. geldi. Nermin onu aparimâ- nn merdivenlerinde karşıla- mıştı. Âtf B., ağır ağır ve yorgun bir eda İle merdiven- leri çıkarken, genç kızın me- rakını hissetti: — Oldu bitti şekerim, dedi, artık hiç meraklanma! Ferhunde Hanımla da konuş- tum, zabıtaya malümat da ver- dim, kalmadı. Artık, çık, mi md yürü, eğlen, keyfine bak Kari Gözile Gördüklerimiz Mütehassıs Meb'uslar Efendim, Gazi Mustafa Kemal Hz. nin memleket (dabilinde vaki son seyahatlerinden edindikleri İnti- balardan sonra bugünün demok- rasisine dünkünden daba şümullü surette verilerek o İstikametlör meyanında (o birinci gelen hiç şöpbesiz mali rejimin zamirinde toplanan iktisadi ve atnal teşek- küllerin ehemmiyetidir. İşte bu ehemmiyete binaen Gazinin geniş kariha ve bilgisinden doğan tet- kikleri neticesinde iktısadiyat ve san'at âleminde en mühim rolü Mu eden başta çiftçi ve amele bulunduğu & ün etalş ve bu iki zümreye illet Meclisinde yer tahsisi emrini kendisine ver- » Meclisin bu (devreli içtimaiyesinde her ikl zümrenin mecliste (oalızı mevki etmeleri pek mühim olacaktır. Zira hükü- met bu İki zümrenin intihap edeceği mütehassıs meb'uslarla karşılaşacak ve binnetice nazari icraatımız yerine ameli bir prog- ram ile telilan bilfiil başlamış olacaktır. Bu iki zümrenin birin: cisi olan çiftçiliğin mötehassısı bulunmadığım — cihetle bunların | kendi meyanelerinde mevcut mü- tehasıslarından çıkaracağı meb'- usları hakkında birşey söylemi- eceğim. ? Gelelim am: anıta: Türkiyede (amele (sınıfının içinde kudretli iki hizip mevcut- tur ki bunların birincisi tütün, ikincisi maden amelesidir. Tütün #melesi ayni giti gibi müstahsil bir kuvveti haizdir. Tütünü çiftçi yetiştir amele de onu İmal eder; zamanda san'at &leminde per temin etmek kudretini gösterir. Yalnız amele meb'usu intihap edilirken mütahasmalarının! intihabı vecibeden bulunmalıdır. Yukarda arzeylediğim veçhile -mele sını mayanında ill End retli zümre olarak biri tütün, diğeri maden İni var demiş- si yalnız be alimin ( 2000 ) dir. Tütün Türki; iie olarak 300,000 ) mevcuttur. a: namına tütün i intihap © edilecek meb'usların evvelemirde müte- hassıslarından £ tefriki lâzımdır. Burada (o mütehasıs a ne tütün Giccarı değildir. Tüccar bir vakit mütehasme değil Mütehassın demek gayri Mamul tütünü mamul haline sokan *6 onu bir san'at Âleminde reva- «mı temin eden kudrettir. Bu zevatta ayrıca daha bazı vasıflar da aranabilir, Üsküdar, Kepçedede mahalesinde ve Toptaşında 246 sumarada Halk Fırkasından tütün işgir” İsmail Hakkı Bir Hocanın Vazı ki ba kazası miştim, Bir hoca m ale dk sonra bir ayet okudu. Sonra m manası verdi, Hoca inin cemaat huzurunda an- lattığına göre cennetin duvarları en kiymetli madenlerden yapıl- mış, direkleri altın ve gele tenmiş, daha buna benzer takım şeyler söyledi. Vaaz ve- renlerin sesi edilmesi lüzu- munu şu macera zannederim ki «Deyce anlatmaktadır. Samsun, Ünyeli Ali Çavaş Nermin koştu, Âtıf Beyin elinden paketleri aldı. — Aman, yavaş, diyordu o, bu şişe kırılmasın, ben bu ak- şam müsaade edersen biraz demlenmek istiyorum, keyfim çok yerinde. İçeri girdiler. Atıf B. mut fakta çalışan Hüsniye Hanıma seslendi : — Gel bakalım, şu paket- leri al, bana güzel bir meze hazırla bakayım! Sonra Nerminle odaya gir- diler. Genç kız, Atıf Beyi. çok yakınında daruyor, öm- ründe hiç kimseden görmediği şefkati daha iyi hissetmek için ceketinin yakalarını hafifçe tut- mak istiyordu. Fakat bundan çekindi ” ve Abf Beyin eyi Bu Sütunda Hergün Yazan: Meliha Avni ÂYE Falcının Kerameti Piraye elinde birkaç kitap hızlı hızlı koridordan geçen arkadaşını kolundan yakalıya- rak yol vermiye başladı: — Kuzum Naciye!.. Canım Naciye... Haydi artık vaadini yapl.. Ne olur beş dakika içeri gel! Eğer bu defa da istediğimi © yapmazsan sana çok kırılaçağım. Öteki nazlanıyordu : — Vallahi bu akşam kabil değil. Hazırlanacak (o birçok vazifelerim var.. Haydi insaf et. Yann akşam istediğini muhakkak yapacağım. Piraye nerde ise ağlıya- caktı.. Tekrar uzun uzun yak vardı. Zavallı kızcağazın üzül düğünü gören Naciye dayana- madı.. Beraber odaya girerek kapıyı kapadılar. Naciye büyük bir emniyetle cebinden çıkar- dığı iskambil kâğıtlarını ma- sanın üstüne döktü. Gözlerini tavana dikerek sordu: — Ne istiyorsun? — Sarışın bir erkekle es- mer bir kız. İskambil kâğıtları garip ş€- killerde tarandı.. Karıştı, niha- yet hepsi mraya dizildi. — Tabii tuttuğun bu esmer i bunde Hanımı gördüm, evvelâ: “Merak etmeyin, size Nermin- den haber getiriyorum., De- dim, beni merakla, fakat birar soğuk karşıladı, “oturun!, bile demedi amma ben oturdum, kim olduğumu anlattım: “Ner- min benim yanımdadır.,, Dedim. “— Ne münasebet! dedi ve herkesten, her şeyden kıska- niyorum.. Seviyorum, çok se- viyorum onu. Allah aşkıma kurtar beni bu dertten. Öle- ceğim yoksa. Aradan seneler geçmişti. Bir akşam vakti postacı Na- ciyeye zarif bir kart uzattı. Bu bir düğün davetiyesi idi. Naciye hasta olduğu için gi- demiyecekti. Güzel bir gül buketinin arasına (sıkıştırdığı şu mektubu arkadaşına göm derdi: Sevgili Piraye ; En mesut gününde sana geçmiş bir hatıradan bahsede- ceğim. Yirmi üç nisan çarşam- ba akşamı baktığım fak bil mem hatırlar mısın? O gece iskambil kâğıtlarına bakarak maceranı anlalışım seni hayretlere (düşürmüştü. Sırrım kimse bilmediği için faldaki kudretime inanmıştın. Saf, temiz bir aşk izdivacı yaptığını duydum. Bu defa da yoluna düşman falcılar çıkar da saadetine engel olurlar diye sana faldaki kerametimi am latacağım: Piraye, ben senin sevdiğin Ali Beyin karısının en yakın bir dostu idim. Zs- vallı kadın kocasının seni çıl- gın gibi sevdiğini biliyor, sen- den gelen mektupları filan yakalıyarak bazı bazı bana İkinize de çok acıyordum. Nihayet yaptığım tecrübede muvaffak oldum. İzzeti nefsini parçalıyacağını söylediğim ada- mı unutmıya çalışırken günler- ce, gecelerce dizimde göz yaşı döktün, fakat dökülen göz yaşlarına yine bir gün bera- ber gülüşmüştük. Ali Beyi ka- nsına bağışlıyan sana da mes'ut bir izdivaç temin eden yalancı falcı tavsiye ediyor. Sakın bun- dan sonra falcıların kerametine inanmal!! Üsküdar HALE SİNEMASINDA İKİ KIRMIZI GÜL Mümessili SIAE HAID İlâveten 23 Nisan 1931 Çe- cuklar Bayramı filmi, Cumartesi ve kendisini yatı mektebine ver- mek istemişsiniz, bu da onun pek içine dokanmış, ertesi gün akşama kadar hep bunu dü- şünmüş, eve gelirken sokakta hafif bir bayginlik geçirmiş. Başıma üç beş kişi toplanmıştı. yanına gittim, kendisini aldım, bir otomobile bindir dim, tanıdığım bir yaşlı Hanr- mın evine götürdüm, bana derdini açtı, ağladı, çok mü- teessir oldum, bundan sonra kendisine obakacağımı temin ettim, alıp hemşirenin Kadı- köyöndeki oapartımanına gö- türdüm. Yakında hemşire de gelecek. Hoş şimdi de yalnız değil. Yanında akrabamızdan bir yaşlı Hanım var. gi wi liği