B'll Belgrada Davet Ediyor... — metedilen Beoğradski ı&dnıı. Macar pro- ine, muhtelif kut- uplıı karşı iyi meti- alâan bu Yügoslavya bayramda üç maç yaptı; hrıbaı kaldı; bizin- ildi, fn FF yenil, şen î' i takımile yapdan mucibince, maçını muhle.ılc Oytuyacak — misafirlerin kadrosu — değişmiye- Aynl oyuncular - oynı- Galatasaraya yenilen, ptle berabere kalan Yu- î".nı muhteliti yenece- ff?f ; ihtimal verilemez. ğ oyunda — gördüğümüz oğrada ki, ilk maçında saha ü dolayısile — biraz 'Oynamıstı. Ondan sonra aya karşı, bilhassa "'mde, en iyi oyunlarını N , çıktıkları Gılıhıınyı karşı oy- &, kadar #eri değillerdi. ’ Sıkı maçı arka arkaya Şöphesiz kolay de- * ı'—ltıi narardan bugünkü M 9 tetkik edersek, Sırp- .::Erıdakî ile 'mukaveleyi Fenerbahçe, Beşiktaş, N kombinezonu im- için teşkil olunacak muhtelitin ekseriyeti % olıeılıtı Biz- , üç kulüpten baş- h.Plıı'îıı oyuncularına ve Misafirlerimizle hiç kar- iYan gençlere bırakmak lqvık için doğru bir Bışıa Kulüpler... hazgifda, İstanbulsporda, Bey- FE (f 5< A __îâî F . Hazır elde iki bir galibiyet — var. genç muhteliti tec- zamanı gelmiştir. kuülübümüz diğer böyle bir teklifte onlar da bu tek- wemnumye kabul e- Zannındayız. h bizim bu geç idareciler dir, Yukudı söyle- lll.şu..ıı.a—ı anbul Muh!elıtı Bugun Sırblarla Karşılaşıyor Mısafır Takım Reisi Futbolümüzü Beğendi. —l — SÖON 'FOSTA i| şartile muhteht takımın misa- firleri yenmesi lâzımdır. Bu ihtimal, onların Fener maçın- dan sonra daha yorgun ola- caklarını © nisbette kuvvetlidir. Muhtetit Takım Aşağıda esamisi muharrer futbolcülerin 3 - 5- D31 pazar Dü saat 16 da Galatasaray lübünde ispatı vücat etme- leri rica olunur. Beşiktaş kulübünden Hüsnü ve OÖsman Beyler, Fenerbahçe kulübünden: Zeki, Cevat, Fik- ret, Muzaffer ve Niyazi Beyler, Galatasaray kulübünden: Âvni, Burhan, Mitat, Nihat, Suphi, Rebü, Kemal Fartki, Mehmet Salim ve Celâl Beyler. İstanbul, 2 (A. A.) — Be- oğradski kulübü ile bula gelmiş olan Yugoslavya Fede- rasyonu kâtibi umumisi M. Andrejeviç, Anadolu Ajansına şu beyanatta bulunmuştur: “Uzun zamandanberi Tür- kiyeye hem sevimli memleketinizi tammak, hem de spor erkânınızla temasta bu- lunmak istiyordum. Bu sefer kendi kulübüm olan Beoğrade- kinin seyahatinden bilistifade istanbula gelebildim. Herşeyden evvel bize karşı gösterilen fevkalâde — samimi hüsnü kabulden ne derece mütehassis olduğumuzu söyle- mek isterim. Emin olabilirsi- miz ki, sizin s#porcularınız. da Belgrat'a geldikleri vakit aynı samimi dostluğu bulacaklardır. Oyunlarınnı gördüm. “Ta- kımlarınızın üçü de mükem- mel bir oyun gösterdiler. Ca- Twk gebuli Yoğoderya f bulü ile bir ayardadır. Oyun- cularınızdan birçoğu yalnız bi- zim değil, Merkezi Avrupanın bile takımlarında yer alacak kabiliyettedir. Buna rağmen, şurasını kay- de mecburum ki Avrupa sizi tanımıyor. —Umumiyetle cari olan fikir Türkiyede oynanan futbulün iptidal bir şekilde olduğu merkezindedir. İtiraf edeyim ki, ben de gelirken aşağı yukarı ayni fikirde bulunuyordum, Fakat daha ilk maç, derhal fikrimi değiştirmek hususunda kuvvetli bir saik oldu. Avru- padaki bu umumi — zanda mes'ul olan yüne - sizlersiniz. Seyahat etmiyorsunuz, Avru- panın hiçbir. tarafında takım- larımıza tesadüf edilmiyor. Burada elde edeceğiniz ne- Hceler ise mahalli ve mevziü kalır, kiç bir tarafa aksetmez. Eğer futbolünüzü terakki et- tirmek istiyorsamız, ecnebi ta- kımlarla mümkün olduğu ka- dar fazla temaslarda bulunu- nuz. Fakat yalnız burada değil, bilhassa futbolün — müterakki olduğu memleketlerde.. Bu meyanda söyliyebilirim ki Balkan kupasına iştirakiniz fevkalâde haizi ehemmiyettir. Ben bu müsabakalara İştirak eden bütün takımları biliyo- rum. Ben vukufuma istinaden iddıa edebilirim ki, Türk ta- kamı - bunların en tehlikelile- rinden biri olacaktır. Bu ,mesele bakkında spor BORSA İstanbul 2 Mayıs — 1931 — Kapanan fiatlar — NUKUT heterilin 1032,— Dolür. Amerikan 2ll— 20 Frank Fransız 168— 20 Limet İtalyan 2A— 20 Prank Belçika Tis,— 20 Drahenl Vunan 65,28 20 Frank laviçre Bi — 20 Leva — Bulgar 8— 1 Florim Felemenk 6,00 20 Koron Çekorlovak | m- 1 Şilin Avunturya P di 1 Rayhşmaek Almanya Sa,rs 1 Zeleti Lehittan M 20 Ley Romunya ZS2 90 Dinar ? — 1 Çervonaç Sayyet 1 B KAMBİYO Mdüm o n M 6— 9—01 B 80,60 2H— 65,10 | ve- 42,— 158,— a u ı 79,80 e- | Asker Olmak İstiyenlere Fatih askeriik dairesinden ve ihtiyat zabitanından halen müstahdem ve serbest iş er- babından olap 317 (dahil) tevellütlü ve daha kü: bulunan zabit nluh.= birinci mülâzim mertebesinde olan Efendilerden orduda mu- vazzaf olarak istihdam edilmek Üzere alınacağından nakle ta- lip olanların bu baptaki IEP anlamak üzere bm mıntakalardaki askerlik şube- lerine 12 mayıs 931 tarihine kadar ıllıu.ııdıı-ı. Mütekait, ıM we sivil tüfekçi, kamacı, marangor, de- mirci san'atkârlara ihtiyaç ol- duğundan - orduda istihdamla- Teşekkür Sevgili valdemin vukuu vefatı dolayısile gerek cenazede biz- zat bulunmak ve gerek telefon ve telgrafla alâmıma iştirak etmek suretile beni taltif eden bilcümle dostlarıma ve muh- terem Son Posta gazetesile Akşam, Cümhuriyet, Vakıt ve Almanca Türkişe Post ga- zetelerine ayrı ayrı teşekkür- lerimin —iblâğına — muhterem gazetelerinin — delâletini rica ederim efendim. Diş tabibi muzllim Hüseyin Hâmit Hayırlı Bir İş Babıâlide hurufat dökümha- nesi sahibi Mehmet Ali B. bayram münasebetile Anadolu- hisarı 34 üncü ilkmektep — ta- lebesinden 16 lııı ve 24 er kek çocuğu yeni elbise da- Şıtmak ıınth sevindirmiştir. ŞAT AAA AAA cağım. Kendilerini #kma ede- ceğimi Ümit ediyorum. 31 mayıs ve 1 haziran ta- rihlerinde —Almanyanın Eint- racht takımı Yugoslavya ve Beoğradski — kulüplerile Bel- gratta maç yapacaktır. Sizden de bir kulübün işti- rakini rica ettim. Bu suretle yapacağımız turnuvada birinti gün 4 kulüp çarpıştıktan son- ra ertesi gün galipler ve mağ- lüplar ayrı ayrı müsabaka ya- pacaklardır. Buna da muvafa- kat edileceğini tahmin ediyo- erkânınızla temaslarda buluna- | rum.., —) mahköüm | 166 Mazn;ıun | Muhakemesi Dava Neticesinde Mah- kümiyet Kararı Alan 36 Kişi Kimlerdir? Denizli, (Hnıuıl) Belediye intihabatı esnasında Antalyada çıkan hâdiseler üzerine maha- kemelerine karar verilen ve mevkafen bura malikemesine gönderilen 166 maznunun m- bakemeleri bitmiş, bunlardan 138 maznun beract — kararı Almıştı. Mahkeme — kararının olanlara ait kısmım bildiriyorum : Gazeteti Ali, terzi Kemal, Kemahi zade Mehmet, İzzet Bey zade İbrahim, İbrahim zade Talât, berber Müustafa, Kaçarki oğlu Mustafa, Radoslu Mehmet Sait, demirci Hüseyin, şoför Nuri, tellâl Ali, şoför Kâmil, Cephaneci zade Mehmet, Seyit Ali, sebzeci Mehmet çavuş, manifaturacı Hakkı Nazmi, Ahmet Muhtar oğlu Abdullah, Ali oğlu Kadir, Güllü Mehmet ve yeğeni Mu- harrem, — doğrubaş Hüseyin, tazcuların Kasım, Giritli sarı İbrahim, arabacı Mustafa, kar- puzcu Halil oğlu Mehmet, kasap Şaban, muhtar Mehmet, 'yor- gancı Etem,! tellâl Akif, Kü- Çük kadınların Hüseyin, Kaçar Süleyman oğlu Mehmet, Giritli Ali, Ahmet Bedri, Süleyman Mazahar, — Giritli kunduracı Mehmet Efendilerin Türk ceza 'hn-ııı muhtelif maddeleri dı)llıüh on beşer gün mah- İkümiyetlerine ve on beşer Tira İhafif ceza ile tecziyelerine ve imahkümiyetlerinin teciline ve imütebakisinin beraetlerine ka- 'daki | var verilmiştir. Mazounlardan ibir hafta ve üÜç gün hapse mahküm olanlar da vardır. 'Eı'ııırıswınm “Olimpiyat isminde çok gü- izel Hrşııemııııçıldı. uh itibarile Avrupa gazete- lerine benziyen bu mecmua- da bayram — maçlarının muh- 'telif enstantaneleri — vardır. İLÂN Telefon Şirketi Müdiriyei, İstanbul telefon santralanın ancak bu senenin sonuna doğru otomatik olarak işlemiye başlıyacağını bir defa daha tekrar eder ve bu hu- susla görülen asılsız ve müte- mnakız neşriyata kat'iyyen itibar etmemelerini muhterem abo- nelerinden rica eyler. Telefon makinalarına tahl- makta olan kadranların, tele- Fonun şimdiki kullanış tartına biçbir tesiri yoktur. Bunun için, mubterem abonelerin bu kadranlara kat'iyyen dokunma- maları ayrıca ve ehemmiyetle TiCa olunur. l î_ Bu Sütunda Hergün Yazan: Rifat Galip Cesaret Şırıngası Seferberlikte sevkiyat emrine Şirketi — Hayriyenin garklı küçük bir vapuru l her hafta Zonguldağa gider, bir vakitler vükelâya mahses hasbühal ve dedikodu ocağı olan yan kamaralarına varıncı- ya kadar, geminin ber tarafına kömür yükletip dönerdik: Ba, az tehlikeli bir iş de- ğildi. Gerçi rakmetli (49) mu- maranın ©o zamanki hercü merçte oynadığı rol, karınca- nm file yem taşıması kabilin- den birşey de olsa, vaziyet bu yardımı istisgar edecek gibi değildi. Vazifemizi yapıyorduk. Bir kış akşamı, yine her zamanki gibi, Sirkeciden hareket ettik. Kavak önlerine geldiğimiz za- man gece olmuş, sert bir rüz- gâr esmiye başlamıştı. Boğaz- dan ayrılıp engine açıldığımız zaman, vapurumuza nisbetle şiddetli sayılacak bir fırtma ile karşılaştık. Zifiri bir ke- ranlık, sert bir hava, azgın bir deniz ve üÜstelik köhne bir tekne ve buna inzimam eden torpillenme, topa tutul- ma ihtimalleri en metin yü- reklere korku salacak sabep- lerdi. Asker olarak vazife gören mürettebat ta dahil olduğu ihalde herkesin çenesi kilt- İlenmiş, Hsan bir müddet için vazifesini unutarak ifade kud- reti yüze ve gözlere intıkal tmişti Sevkiyat emrine alınmazdan evvel bilfiil cephede bulunmuş, defalarca ateş hattında ölümle karşı karşıya gelmişken bu hizmet bile bana bu gece yol- culukları kadar ağır ve kor- kunç gelmemişti. Bir kere ber hafta sonunda 24 saat için evime gidiyor ve ertesi gün ayrılırken uzun uzadıya veda ve helallaşma manraraları -si- nirleri bozuyordu. Okadar ki adeta cepheyi, ateş hattını özler gibi oluyordum. Hele bir müddet | verilmiştim. © meş'um gecede bü arzu büsbütün bir ihtiyaç halini almıştı. Yavaşça geminin am- bar haline konulan alt kama- irasına çekildim. Kömür kırın- tıları arasına yerleştirdiğim kü- içük cep fenerimin soluk ve titrek ışığı oltunda, tekrar ger- heye sevkim için bir istida sureti hazırlamıya başladım. Yam başımda çılgın dakça- ların zavallı gemiye savurduğu tekmeler kulak zamma çarpar gibi sluyor, içi kürk kaylı ikaputun içinde souktan değil, fakat korkudan beni titreti- yordu. İstidayı bitirdim. Cep fene- rimi sündürmeden elime aldım. Cihz bir ziya hüzmesi titriye Kitriye üç beş adım ötelere kadar sürüklendi. ve bana ta dipte iki büklüm olmuş yabancı bir cismi gösterdi. Bu da kim acaba? O saatte mürettebatın bepsi iş başında lardı. Hıııçleıı bir kimsenin girmesi ise imkânsızdı. Bir Mhza bunun bir casur (aa ihtimali fikrimi gıcıkla- dı. Belki gemiye bir — suikast yandan | Yapacaktı. Cüz'i de olsa zi- yan ziyandı. İbtiyata rayeten temen — tabancamı — çıkardım. İki adım yaklaşarak mechul adama seslendim: — Kimdir o?.. Yabancı — doğruldü. İnce, * çeking.n bir ses korka korka cevap vordi: — Ah, zabit efendi, ben ateşçi Bekir Süleymanın ni- Fatmayım. Kurban ola- yam bana bir şey yapmayın. Benım hiç zararım dokunmaz. Bakın ekmeğimi bile koynum- da getiriyorum. Yalvarırım si- ze, beyefendicim, benim hiçbir Ziyanım olmaz. Hayretten ağzım açık kak- mıştı. Cep fenerimi yaklaş- tırdım. Henüz yirmi yaşında e ER A T — Ne yapayım Beyelendi, diyordu, Bekir Süleymanı çok seviyorum, ©o da beni seviyor. Birbirimizle ahtettik, ölsek te beraber, kalsakta. Dışarıda gittikçe şiddetini arttıran deniz bu viran tek- neyi tmak, ezmek, e- mek ıyışu gibi, kaıkıınçphgı:ı- lelerle sarsıyor, — firlatıyordu. Genç kadın bu yakın — tehli- kenin hiç farkında değilmiş gibi devam etti: — Kurzum Beyefendi, çok Gemide ayni zamanda in- zibat amiri bulunmaklığım se- bebile bu meseleyi tahkik et- mek vazifemdi de Bekir Sü- bu delice hareketi birinci defa değilmiş. Tam sekiz soferdir ki bu tehlikeli seyahalta iştirak ediyormuş. — Ne yapayım, beyim di- yordu. Bekir Süleyman, o ka- dar uğraştım, kandıramadım. Ne fırtına dinliyor, ne torpil korkusu. Genç Fatmayı vaparu so- ğuk we karanlık anbarından çıkarttım. Bir daha tekerrür sıkıca — tenbiliten #sonra, zaten bir gece bile beni misafir iyen kamaramı bu karı kocaya terkettim. Deniz sakinleşir giti olmuş- to. Az evelki ııgııı dalga- dar şimdi şimarık birer ev kedisi gibi vapurun etrafında hopluyor, köpülenıynr. tok ünmiyen hudutsuz ka- ranlıklar içinde (49) numara sabur ve mütevekkil ilerlemi- ye çabalıyordu. — Gövertenin ı_ bir ml&"’ az evölki wve- kuatı muhakameye başladım. 20 yaşmda genç bir kadının österdiği Ccesaret ve meta- neti — düşünüyordum. — Birden batırıma iki sazt ewwel yaz- diğım istida geldi. İhtiyarsız bir hareketle elimi cebime attım. Bu korkaldık nişane- sini, kendimden utana utana mçalarlım, Karade- nizin fosforlu dalgalarınıa dağ- ru — farlattım. — Gariplir — ki vndan sonra, ayni vaziyetteki birçok seferlerimde korka his- gi bir daha yüreğime girmedi. Genç Fatmanın — sergüzrşü, en mücusir bir. cesarel aşım ile