lt & Mayıs <2 SON P ’î.ıA Sayfa Fi BL Fiatleri Ne Halde? Hkbahar Mahsulleri L Piyasadî_ Bollaştı R B valar adamakıllı isındı. | — En &lâ - cins 65, yemeklik | İ Pzdıııımıı bararetli | 60, ikinci 60-52 kuruştur. | lunuyoruz. — Yeni t Benl G C Yumurta Jöze bahar sebzeleri pi- | — Son günlerde piyasada yu- Va * hayli çoğaldı. Dün bir | murta Nisbeten p irimiz İstanbul piyasa- &n faal cepheleri olan & ve Balıkpazarı taraf- 4 perakende fiatleri tes- | taze denilebilecek yumurtalar 3 kuruşa kadar alınabiliyor. Daha ufak ve bayatçaları 100 paraya satılmaktadır. “tmiştir. Şehrimize yumurta en ziya- Y « de Afyon, Kütahya, Eskişehir, | ; Pİ'IIIL Yaü Adapazarı taraflarından — gel- H hafta — içinde taze | mektedir. yağları gelmiye baş- Toptan sandığı 32-35 liradır. Bu havali sadeyağ- 4 Perakende — 160 - 170 Et, Yoğurt Sadır. — Rümeli — yağları Halis Silivri yoğurdu 25 ku- L ruşa kadar düşmüştü. Fakat havaların birdenbire fazlaca ısınması yüzünden fiyatlarda beş kuruşluk bir tereffü hâsıl olmuştur. Son birkaç gün içinde şeh- rimize civar Marmara kasabı- larından mühim miktarda kuzu gelmiştir. Bununla beraber pe- rakende fiyatlarında göze gözü- kecek kadar bir düşkünlük yoktur. Şimdiki halde Balıkpa- zarı ve Asmaaltında kuzu eti 85, koyun 100 kuruştur. Sığır eti 60 kuruşa kadar satılmak- kadar — alınmak- © Anadolunun diğer yağ- € — 130- 140 — kuruş satılmaktadır. da bu senenin taze Peyniri hayli fazlalaş- B İyi — cinslerin » fisti “40, alclâde — kaşarlar CD- 100 kuruş ara- a 'fa, Edirne ve sair mın- N yeni sene mahsulü beyaz peynir her gün tedir. Bunlardan en &lâ hG_Iekeıi (7) liraya satı- aa a aa ea l Beliam aei tenekede on Eç tadır. bulunduğuna göre okkası Sebzeler i S kuruşa geliyor de- Taze bahar sebzelerinden ç Rumeli ve Anadolunun | ,,, Yerlerinden gelen pey- | g. * Okkası 40 - 45 arasın- bakla, son günlerde çoğalmış- tır. Darıca ve Gebzeden gelen baklalar 18 - 20 kurüuş ara- sında satılıyor. İzmir baklaları ise 13 - 15 kuruş arasındadır. Piyasada enginar da fazla- laşmıştır. Fakat fiyatlar henüz | he keseye elverişli değildir. ')_ Zeytinyağı İ Öh dlkf perakende fiyat- N Üa İ Bir Kadın İntihar Etti nda Tünel pasajında | * 24 yaşlarında Madam hei Şişanede hemşiresinin “8u Oryen apartmanının a katından kendini so- , atarak intihar etmiştir. N sebebi, genç kadının i müptelâ olduğu si- | Lt n Darülfünunluları dizde bulunan Balkan kulın murahhasları h akşamı bir içtima *kıq Ballkan konferansına edecek devlet murah- ikîşzr talebe mü- y N. da — ilâvesi — için |8 olunmasına — karar r ' bu içtimada bulun- | nj #tmiyet murahhaslar- İ ““tuplar. gönderilmiştir. ingiliz boksörünü yere ser n yumruğun son anları hagilizlerin en çok güvem dikleri bir boksörleri vardı. Üİ — (Kicberg) ismindeki bu ha- | fif siklet İngiliz boksörü bir Havadla ve Halk gazetai Bf | senedir Amerikada müteaddit lıu.._i : : galibiyetler elde ediyordu. bal -ND ",“:ı.ı. lıı..':.;ı. T Ken?: sikletinin dünya şam- lambal — SÖON POSTA & ; : çi Ha piyonu 1 ci Konzoneri ile dö- FİATI J| vüşecek kadar yükselen İngi- —— gevsat (* Biz boksörü ile cihan şampiyo- Ben L nu geçen hafta Şikagoda dö- GAŞ 1400 , | vüştüler. V 80 . ı Amerikalı İngilizi üçüneti | ravuntta nakavt etmek suretile #| dünya şampiyonluğunu muha- l faza etti. Bir Mübadele Şikâyeti Salih isminde Selânikli bir mü- badil, gazetemize bir İskân şikâ- yeti yaptı. İskân İdaresi, bu adamcağızın işini yapmak için kendisini davet ediyor. Fakat henüz bulunamadı. Bu bendi gö- | madığı halde, resminin konuldu- ren Salih isminde diğer bir Se- | gundan bahsediliyor. lânikli mübadil garetemize mü- racamt etti ve yapılan şikâyeti aynen benimseyerek dedi ki; — Haliç Fenerinde Abdisubaşı | mına yapılmış değildir. Cumhu- mahallesi denilip yeni ismi Tev- Kari Gözile Gördüklerimiz Mis Türkü Bestesine Dair 21 nisan 931 tarihli gazeteniz- de Naşide Saffet Hanımın beya- natının sonlarına doğru kendirl için yapılan bir şarkıdan ve bu şarkının notasına, müsaadesi ol- Eğer bu şarkıdan — maksat, “Mis Türkü, ismindeki foxtrot ise, bu şarkı Naşide Hanım na- riyet gazetesinin müsabakasında kiicafer olan mahallenin $ numa- | kazanacak herhangi bir. hanıma ralı evinde otnruyorum. Bu evin | Tttihaf edilmek üzere müsabaka- Iki odasında iskân edildim. Dos- | dan çok evvel, gerek güfte ve ya numaram (395). Halbuki ken- | gerek beste yazılmış, Cumhuriyet dim Selânik civarında Harmanköy | gazetesinin birkaç gün evvelki çiftliğinin şaylan mutasarrıfıyım. | nüshasında da birinciliği kazana- Diğer hissedarlar tamamen hak- | cak güzele ittihaf edileceği ilân larını aldıkları halde benim işim | edilmiştir. altı senedenberi — birtürlü tetkik edilemedi. Ne söyliyeyim? — Salih — Merzifon Tacirleri Postadan Şikâyet Ediyorlar İstanbul postası buraya c martesi ve pazar günleri geliyor. Haftanın diğer günleri bütün alâ- lince, esasen Naşide hususta görüşmiye lüzum kalma- mış, pederleri bu arzuyu kabul etmişler ve güzellik —kıralıçası intihap edilen hanımın fotoğrafisi böylece — pederlerinin — imzasile verildiği ve bu müsaade, alınıl- | | nixAYn Bu Sütunda Hergün Nakili: Safiye Peyman Koltuktaki Adam Avukat Âdil, Adliye bina- | sının Öönündeki — otomobilde, karısı, erkek kardeşini ve bal- dızını bulduğu vakit, hâlâ mü- teheyyiç ve yüzü hâlâ kırmızıydı. Karısı ona: — Tebrik ederim. Dedi, mü- kemmel bir müdafaa yaptın. Baldızı da: — Harika! tasdik etti. Avukat Âdil gülümsedi: — ktiraf ederim ki, bu mu- vaffakiyeti kazanmak için kafa lâzımdır. Ancak esbabı muhaf- fefeden birşey üÜmit etmek mümkündü. Fakat böyle bi cani için beraet talep etmek... Veraet kararı almak.. Bu mü- kemmel işte.. Sahte bir teva- zua ne lüzum var? Sözün doğ- rusu bu. Harika! diye Sağındaki, solundaki insan- lar gibi, bu adam da bir ci- gara tellendirerek — ve — aşık oyunlarını, çıplak kadın vücut- larını seyrederek, koltuğunda rahat rahat oturuyordu. Avukat Âdil — öfkelenmiye başlıyordu. Eb, velhasıl, bu adam serbes ha? Beraet, bu katili herhangi bir masumdan farksız bir hale getirmişti. İstediği yere gidebilir ve kimse ona bir şey — söyliyemezdi.. *“Peki ama insan biraz utanır | da, hiç olmazsa bir müddet kapmmır kahır.,, Beraet kazanan ! mücrimler — böyle — yaparlar. | Kaybolurlar, seyahat ederler, | oturdukları semti değiştirirler, tedbirli ve mahcupturlar, ya- | şamasını — bilirler. Fakat bu adam... kadarların vakitleri intizar içinde geçmektedir. Halbuki ticari işler- de vakit kaybetmenin ne olduğu ve bunun zararlarının neye vara- bileceği —herkesin — malümudur. Bu cihetin nazarı dikkate alına- | kazı ile hiç bir alâkası olmamak | rak postanın hiç olmazsa muay- yen fasılalarla baftada üç güne çıkarılmasını Posta Umum Mü- dürlüğünden rica ederiz. Eski tarifenin kaldırılmış olmasını bir türlü anlıyamıyoruz. Merzifonı K. M. İktısat Vekâletinden Açık Ricam Cümhuriyetimizin toprakla- rında birkaç vilâyet ve kaza merkezlerimizde debak fabri- kaları mevcuttur. Ve ihtimal ki bu fabrikaların birçoğu” hali faaliyette değildir. Nitekim memleketimiz halkının sırf gayretile Avrus paya birçok paralar sarfedi- lerek mühteşem bir debbağ” fabrikası inşa ettirildi. Bu fabrika senelerdenberi ması İâzım gelen zatten ciddi bir surette — istihsal — olunduğu halde notaya konmuştur. — Şu | halde gazeteniz sütunlarında ya- | zılan satırların “Mis Türkü,, şar- lâzımdır. efendim. Necip Celâl Cevaplarımız Heybelide M. Y. Beye: Divan yolunda doktor Hulüsi Behçet Beye müracaat ediniz. Yeni Neşriyat Hayal Perdesi Ü Hayali Küçük Ali Bey ta- | &m yazılmış 5 peıdel'ıkî ü bir eserdir. T7 adet res- | mi vardir. Karagözün oyunla- | havidir. eee , — Doğuş B olan — Yalvaç | yadin gençlerinln — naşiri dir. Edebi, içtimai, iktı- | saçi bir mecmuadır. (2) inci sayısı çıkmıştır. Taşan Merzifon gençleri tarafından sermayesizlik - yüzünden hali neşredilen bu içtimai, edebi faaliyete geçmedi ve Türkiye iktısadi mecmuanın 24 üncü Cümhuriyetine çok faydası ola- sayısı neşredilmiştir. cak olan bu Fabrika bakım- sızlık yüzünden ve yağan yağ- mur ve karların tesirile birkaç sene sonra çürümüş bir hale gelerek sarfedilen para beda- vaya gitmiş olacaktır. Fakat genç belediye reisi- mizin elinden tutacak büyük bir hâmi, büyük bir var- lk ister. Bunu da yapacak cümhuriyet hükümetidir. Evvelce yen intihap edilen Belediye Reisi Edip Beyi uzaktan işittliğim faa'iyeti bana ve bizim gibilere ümit veri- yordu. Bu cümhuriyet genci ve anavatanım olan Yalvaç genç- liği namıma feryat ederek İk- tısat vekâletinden şu kör kalb mış fabrikamızın faaliyete ge- çirilmesini Tica ediyorum. Be- nim gibi memleketin yetiştir- diği san'atkârlar memleketin- deki fabrikalarda hizmet edip vatani borcunu — ödemiş ol- sunlar. 1931 bütçesinde bu nokta- nın nazarı dikkate alınmasını İktısat Vekâletinden bilhassa rica ediyorum. Ankarada, Konya san'atler mektebi mezunmlarından : Hakki Toros Mersin gençleri tarafından çıkarılan ve nüshasında tekâ- mül gösteren mecmuanın 9Yun- cü Bayısı çıkmıştır. Yardım Yeni çıkan ve pek mükem- mel el işinden bahseden mec- muanin ilk sayısı çıktı. Triko ve yün, lüzumlu bilgiler, fenni eğlenceler, boya işleri, basma usülile tezyinat, tahnit ve ko- leksiyon işi, bilmeceler, örnek- ler ve birçok resimler mevcut- tur. Türk Baytarlar Cemiyeti Mecmuası İlmi ve mesleği olan bu mecmuanın 4 üncü sayısı çık- mıştır. Birçok kıymetli malü- mat ve makaleleri havidir. Çocuk Haftası Himayei Etfal tarafından neş- redilen (Gürbüz Türk çocuğu) mecmuası “ Cocuk haftası ,, namile fevkalâde bir nüsha çıkarmıştır. Birçok — kıymetli izahat ve resimleri havi olan bu mecmua renkli tablolar ve 'lı&ı“b “"m. Bu, hergüne benziyen gün lerden biri idi: Bir katilin mu- | hakeme edildiği gün. Ve ci- / ahalile dirsek dirseğe yürüme- nayet te her sabah görülen- nin zevkini almak için adliye lerden biri idi: Bir tüccar, | meydanında yayan yürümüştü. genç hizmetçisini iğfal etmi; | Uzun müddet mevkuf kalmış ve gebe kaldığını öğrenince | ve müebbet — güreğe — mah- kızı öldümîlştü._ Birçok emsali küm olacağını zanneet- arasında bu. cinayete - hususi | vi C L kalmaz küçük dehşetini veren şey, !hurriyeüıı bütün güzel koku- katilin vak'adan evvel göster- I larını bir anda içine çekmek Bu adam beraet kazanınca, diği itina ve kurbanını bir gece yarısı ay ışığında gez- meğe götürmek için kullandığı usul ve nihayet kızı öldürdük- ten sonra tanınmaması için yüzünü E:rçılırlnııı gösterdiği 80; nlılıktı. Sonra da beraet... Avukatın baldızı mırılda: —Mükemmel dava vekili; Âdil ona nezaketle gülüm- sedi. Reddetmek - istemiyordu, çünkü Mmükemmel bir dava vekili olduğu meydanda - idi. Biraz evvelki müdafaasını ve orada gösterdiği — kabiliyetin tenevvülerini katırlıyordu : Zekâ, mantık, istihza, nezaket, şiddet, sarahat, müphemiyet, çazibe, — sevimlilik, — heyecan, filân, falan... Hulâsa, şahitlere karşı, hâkimlere karşı, reise karşı, halka karşı, gazetecilere karşı, meslekdaşlara karşı nası! hareket etmek, nasıl söz söy- lemek lâzımsa, — En parlağı da nedir, biliyor musunuz , mühz- kemenin erken bitmesi. Bu akşam ne yapalım ? Evde ye- meği yer, sonra da bara gide- riz, olmaz mı ? Birkaç saat sonra Beyoö- lunun büyük bir barına gir- mişlerdi. Avukat Âdilin göz- leri, gayri ihtiyari, bütün sa- lenu dolaştı. Sahneye yakın bir koltukta, Simokin giymiş bir adam, ona doğru bakıyor, gülümsüyor, elile dostane bir işaret yapıyordu. Ayni el ha- reketile avukat ta mukabele etti. Bu adamı küçük bir dikkatten — sonra — tanımıştı: Katildi, bugün beraet kaza- nan katil. Vücudu, — insiyakla locamın köşesine büzüldü. arısı soruyor: — Hiç, hiç... Dedi. Birden bire hissettiği şeyi sölemiye — muktedir - değildi. n sıkılmıştı. Perde açıldı. Dans, şarkı- lar, musikinin nmeşesi, elbise- lerin parlaklığı, ışık oyunları güzel — kadınların k vü- cutları... Her an Âdilin göz- leri, — koltuktaki adamı, katili ek için sahneden Ka | istemişti. Sonra iyi bir lokanta | da yemek yemişti; en iyi cins sigaralar almıştı: sonra bara gitmeyi düşünmüştü, evine uğ- ramış, simokinini giymişti... Bu elbiseye alırık olduğu - için değil, fakat bir kürek mahkü- munun gömleğini giymekten korkarken bir simokin giymek ona büyük bir zevk verdiği için. Oh, şimdi şurada... Rahat rahat yemeğini hazmediyor... Herkes gibi.. Bu salonda bu- lunanların hepisi gibi, Âdil gibi, karısı, kardeşi ve baldın gibi — insanların — cemiyetine kabul edilmiş olarak. Birdenbire, bütün gevezeler gibi hayalperest olan Âdil, bu adamın yapmıya hakkı olduğu bütün hareketleri, gideceği bütün yerleri gözünün önüne getiriyordu: Yarın bu katil, namuslu — adamlarla beraber tünele binecekti; — kendisine terlikler satın alacaktı; şununla bununla siyasi münakaşalara girecekti; yazın sayfiyeye gi- decekti... bahşiş verecek, mi- rasa konacak, meb'us intihap edecek, piyeslerle romanları beğenecek veya beğenmiyecek, kollarının arasına kadınlar alacaktı. Hiç birşey olmamış gibl Âdil bardan mümkün o- duğu kadar erken kaçımya gayret etti. Artık can sıkınlısı, dayanılmaz, boğucu bir hale gelmişti. Vekâlet hayatında ilk defa mes'uliyet duyuyordu... Hayır, mes'uliyet te di daha Joğrusu: Suç orhklığı.ea Şimdiye kadar kafesten sal- verdiği kuşları bir daha gör- memişti. Müdafaasını adamlara beraet kıunâ:rîlğ tan sonra bir daha onları dü- şünmezdi. Yalnız bugün, simo- kini giymiş cıgarasını tellen- direrek koltuğunda rahat ra- hat oturan bu adam karşısın- da bu kötü bissi duyuyordu, çok kötü. Birdenbire, şiddetli bir mide bulantısı gibi, kendi istidadından ve kabiliyetinden utandı ve kendi kendinden iğrendi . Fakat, ertesi hafta, bir ba- ba katiline beraet kazandır- mıştı.