Kori - Gözile Iı | Gördüklerimiz Zekât Ve Fitre Meselesi eı,"::_' — Köylü gazetesinin H6 öi Mücvvel ( 931 ) tarih ve B .__'-y—ı geçen gün geldi. Taların gçnin — dışında içindeki ©a niha, İtesi vardır. O listenin *n._::;"'d* “ fitre ve zekât h ir , gözüme - ilişince BAA — yazmayı — muvafık ..: buçuk ay evvelisi Aydınlı 5—:”""' namını verdiğiniz | Ve bu p cYi deve, sığır besliyen Ben t.d:?"'ıı:ııııı sırtından geçi- 5“.._' 'neşin bir göçebe, kaş- ni gtçirmek Üzere — şehri- ":.:'“"u. Geçen gün bunlar ı"'—ıı toplanmışlar şöyle bir .—i' yapıyorlardı. — Kulak " oldum. Her birerlerinin Mamla tsar yüz davarı olan bu T diyorlardı ki: Mallarmızın Buna zamanı — geldi. Üü zinin hocalarına verelim. R derhal atıldım; hayır 'N ihtiyacı yoktur. Bunu ::'“"5- Tayyare yahut Hilâliah- Nd.:ıy.h" diğer hayır müce- ha Tden birine veriniz. Bun- .Iq.,'" faydası vardır: - vatani kupı At eder, Hilâliahmer felâ- Zamanlarımızda imdadımıza *Diğer hayır müesseseleri de Sti altında vatana, çocukla- M'!yı hastalarına bakar ve M eder dedimsede anlata- hapmlüm. İşlttim ki altışar lira B ihde beş koyun hocalara V.:ı'"’î onlar da ihtiyaçları A üt halde atmışlar. Siz olsa- bu adamların — verdikleri ::'_':7 kabul olduğuna İnanır F“"lsyıınıîan Soruyorlar ı_&'u. Ermeni gençlerinin bir İine kulüpleri vardır, İsmi yeni * Geçen cuma Galatasaray takımı bu kulübü 0-10 Eabetti, ._l.;kıı işitiyorum ki bu Ermeni .,__i yakında Bükreşe gidecek, Yaz, . Füvvetli - bir kulüple maç g'“llıını.v Henüz çok - iptidai SYün oyniyan bu takımın, 5:% memleketlerde Türklüğe kondurmasına asla fırsat 'mek Iâzımdır. Federasyonun dikkatini celbederim, Pangaltı: NİYAZİ Cevaplarımız c- S. A. M. Hüsamettin Beye: çbuuuıu dikkatle okuduk. "Nı._" yerine getirmek en .*ııı emelimiz olmakla beraber w ahvalin zarureti heticesi haricine — çıkmak oluyor. Bu, bir quıliı. veya ihmal değil, N bir leabıdır. Bu suretle —— etmenizi — bilbassa rica &n 19 . ı._*:ı V, 6 - 1849 % : M 1213 07 1559 Nisan - 931 Kasımıdı SON:“POSTA Dünyada Neler Oluyor? İngilterede Amele Kabinesi Mühim Ve Tehlikeli Bir İmtihan Geçirdi İspanyada Son;Vaziyet Dünyanın en yüksek binalarıni bir araya toplıyan Nevyorkun en son manzarası: Ortac görülen bina 86 katlıdır. ve içine bir şehri alabilecek büyüklüktedir. Avam Kamarasında Kıralıça Pariste Paris, 16 (A.A) — İspanya kıralıçası ile çocuklarının bu- raya muvasalatı buradaki İs- panyolların heyecanlı tezahü- ratta bulunmalarına sebebiyet vermiştir. Kıralıça, istasiyonda M. Domergin kâtibi hususisi ile Papanın vekili, İspanyanın Paris ve Brüksel sefirleri, Bour- bon ve Parme prensleri İspan- yanın Paris sefareti erkânı tara- fından karşılanmıştır. Kıralıça trenden' inince, kendisine İs- panya kırallığı armasının renk- leri olan kırmızı, sarı çiçekler takdim edilmiştir. Kıral ailesi efradının, uğra- dığı felâkete şecaatle taham- mül etmekte oldukları görülü- yordu. Yalmız, prenses Maris Christine halkın alkışları kar- şısında göz yaşlarını zaptede- miyordu. Polis, kıral ailesini hâmil olan otomobile yol aç- mak için oldukça zahmet çek- miştir. Bu otomobiller derece müteessir bulunan hak- kın alkışları arasında “Grande Hotel,, e teveccüh etmiştir. Otelin önüne kesif bir halk tabakası toplanmış idi. Heye- canını gizlemiye uğraşan kıra- hça çarçabuk - otele *girerel gözden kaybolmuştur. İkamet etmekte oldukları apartıman- lara girmek menedilmiştir. İspanya Kıralı Pariste Paris, 17 (A. A.) — İspanya kıralı 13 üncü Alfons, Parise muvasalat etmiştir İIIMIIH! KUCAĞA SERVER BEDİ S 'nqns“' emanetsin yav- Niyler ” Tahnetli annen hep M ke dürurdü; “Ben ölürsem İA e olur?, Ben de: “A... k,. Cığım, ağzını fena şey- Yorma, nasıl söz o, Allah ho".:“:'_ ömürler versin, ama benim de evlâdımdır.,, derdim, Sonra o felâketler oldu, seni Ferhunde Hanım yanına aldı, ben de seni — göremedim. Ne yalan söyleyim, o senin küçük halan olacak kadın yok mu, ne yılandır o, ne l Londra, 16 (A.A) — Avam kamarasında muhafazakârların tevbih takririni tevdi — eden | M. Baldvin bütün memleketin hükümetin işsizlik meselesini hallü fasledeceğine inanmadiği için hükümete karşı — itimat mevcut — olmadığını — beyan etmiştir. Bizzat hükümet, kendi kendisine olan itimadım. kay- beylemiştir. M. — Johneston, hükümeti müdafaa etmiştir. M. Lloyd George, muha- fazakârlar — tarafından — tevdi edilen tevbih takririnin bu- günkü ahval ve şerait altında haksız olduğunu ve bunün aleyhinde rey vereceğini söy“ lemiştir. Nihayet M. Mak Doneld söz alarak amele fırkası ile liberal fırkanın işsizlik buhranma karşı mücadele etmek için müşterek bir pilân hazırlamış olduklarını söylemiştir. Londra, 17 (A.A.) — Avam kamarası, kabineyi muahazeye matuf olarak muhafazakârlar tarafından verilmiş olan takriri reddetmiştir. İngiliz Kabinesi Londra 16 (A. A.) — BÜ' tün siyast fırkalar, hükümeti muahazeye matuf olarak mi- | hafazakârlar tarafından verik miş olan takririn eye konuk ması münasebetile bütün aza- larının Avam Kamarasında | bulunması için ellerinden gel | Hüsniye Hamım, aile haya- tının böyle teferruatına — gir- dikçe Nerminin alâkası arti- yordu. Bir aralık iyice hılır/ ladı ki bu kadından bahseden küçük halası idi ve bir. iki kere, onun ağzından: “ hınzır bohçacı karı ,, sözlerini duy- muştu. Hüsniye Hanım da Nerminin dinlediğini hissettikçe durup durup canlanıyordu: — Aman ben seni hiç gör- den kaçırır. mıyım? Uzaktan senin ne halde olduğunu hep sorup — soruşturup — öğreniyo- kadar gayret sarfetmek- tedir. Fırka reislerinin son gün- lerde pek ziyade faaliyet sar- fetmekte oldukları görülmüştür. Uzun müddettenberi — Avam Kamarasında görülmemiş olan birçok meb'uslar bugün Lon- draya gelmektedirler. Siyasi mehafildeki mütalcalara göre hükümet, işin içinden ufak bir ekseriyetle çıkacaktır. Vaziye- tin anahtarı İiberallerin elin- dedir. Avrupa Birliği Peşte, 15 (Hususi) — Kont Bethlen, Şikago Tribün muha- birinin Avrupa birliğine dair sualine —Avrupanın bugünkü vaziyetini değiştirmiyecek bir sureti halli Macaristanın kabul etmiyeceğini ve Macaristanın Avrupa birliği dahilinde mü- savi hukuk ile çalışmağı istih- daf ettiğini — kaydeyledikten k“'lı" M:cıriınn_[ lıırıâindo alan ü milyon Macar Uı:rinı:“çııınç;ılkdikkyıü celbet- miş, bunlar için de sulh iste- diğini ilâve eylemiştir. Kont Bethlen hanedan me- selesine temasla Macaristanda hükümet şeklinin kırallık ka- lacağını, tahtın işgali mesele- sinin müstakil ve hür olarak mevzubahsedileceği zaman meclis tarafından bu bapta bir karar verileceğini söyle- miştir. ne idi, biliyor 'musun Nermin- ciğim? Seni şu yılan karının elinden kurtarmak.. Ne yapa- yım rahmetli Dilnüvaz kalfa benim kardeşim demekti yav- rum. İçtiğimiz ayrı gitmezdi, felek biı?ıyırdı.y ği Hüsniye Hanım, yeldirmeye benzer adi gabardinden m: tosunun kolu ile gözlerini sildi. Nerminin de gözleri duluyordu. Bir ânda bütün çocukluğu, hayatının bütüu facıalrı, bütün öksüzlüğü, müphem hatıralarla sarılarak bir yumak gibi şiş- miş, boğazını tıkamıştı. büyük bir hıçkırık geriye itmek için d Allaktan hütün dileğim yutkunuyordu. Kadın Ve Kalp İşleri Mukabele Görmiyen Sîdalının Hali Bir genç kız için sevipte mukabele görmemek, veyahut kendisini sever görünen er- keğin — muhabbetine — itimat edememek ne büyük bir kalp üzüntüsüdür. —İnsan sevince, mutlaka sevilmek te ister, Fa- kat garibi şudurki, seven ta- raf daima mağlüptur. Çünkü seven sevilmiye mühtaçtır. Bu ihtiyaç onu müşkül vaziyete düşürür. Halbuki sevilen adam kendisini naza çeker ve kar- ) Şısındakini Üzmekten zevk alır. İşte size Meliha isminde bir kızdan aldığım bir mektup: “20-21 yaşlarında bir gen- cim. Hayatımda şimdiye kadar hiçbir. erkekle tanışıp seviş- medim. Yalnız bana arkadaş- larımın takdim ettikleri ağa- beyleri ve onların arkadaşları ile gayet samimi olarak tanı- şıyorum. Fakat bunların içinde hil beni alâkadar etmedi. ir gün bu tanıştıklarımın birisine, yanında bir arkada- gile tesadüf ettim, selâm ver- dim, o da bana arkadaşını takdim etti. Bir gün yine iki- sini beraber gördüm. Bunları görmek için çok uğraşıyor- dum. Çünkü bu çocuk biraz da hoşuma gidiyordu. Nihayet bir gün akşam eve giderken bu çocuğa yalnız olarak tesa- düf ettim. Selâm verdim. O da benimle — konuşmiya — başladı. Çok hoşuna gittiğimi ve be- nimle konuşmak — istediğini söyledi. Ben razı olmadım. Çünkü arkadaşınız duyarsa bana çok fena kızar ve benimle bir daha konuşmaz, kendi kardaş- lerile de konuşmamı meneder, dedim. Beni ikna etmek için ona beni gördüğünden bile bahsetmiyeceğini temin etti. Ben de artık sesimi çıkarma- dım. Sonra adresimi vermemi rica etti. Ben de verdim. Fa- kat bugün tam on beş gün- dür hâlâ mektup alamadım. “Pazar günü yine eve gider- ken ikisini beraber gördüm. Konuştuk, gülüştük. Arkada- şıma “Ne var ne yok,, dedim. O da bana takdim ettiği ar- kadaşının yüzüne baktı ve güldü. Ben hiç anlamamazlık- tan geldim, fakat şimdi merak ediyorüm: Acaba söyledi mi söylemedi mi diye çok üzülü- yorum. Ne yapayım lütfen ba- na bir akıl veriniz, Kızım - vaziyet açık. Bu genç seninle alay ediyor. Seninle konuştuğunu hatta adresini aldığını arka- bence çok Tramvay Ayasofyaya geldi. Nermin ayağa kalkmıştı. Hüs- niye Hanım da kalktı: — İneceksin, değil mi rum? Haydi beraber inelim, dedi. İndiler. Nermin ne yapaca- ğım şaşırmıştı. Hüsniye Hanım irdenbire ayrılamıyordu. Kadın dedi ki: — Evlâdım, ben iki ay var, şuracığa Fuat Paşa türbesinin arkasında bir evceğize taşın- dım. İstersen gel bir iki adım gidiverelim, nineciğinin evini gör ! Nermin tereddüt etti. İyi veya fena ihtimallerin hepsini Kocanızı Tantmak İstigor Musunuz? Her genç kız nişanlısını, her yeni evli kadın kocasını tanıs mak ister. Fakat bunun için birçok müşküllerle karşı kare şıyadır. — İki nişanlı birbirini kolay tanıyamaz. İlk tanışmanın heyecanları, yüzlere — takılan maskeler nişanlılarla ve yeni evlilerin birbirlerini tam mana- sile tanımalarına manidir. Halbuki aile hayatınmn mu- vaffak olabilmesi için karı ko- canın birbirini iyi tanıması, yekdiğerine ona göre muamele etmesi lâzımdır. Her kadın kocasını - tahlil edebilecek kudretini haiz de- ğgildir. Bir adamı tahlil edip tanımak okadar güçtür ki, bu üzün zaman, uzün tec- rübe ve uzun tetkika ihtiyaç gönterir. Fakat bu hususta biz sıze yardım - edebiliriz. Nişanlınızı sevgilinizi, kocanızı tanımak istiyor musunuz? Bize doğduğu tarihi ayı ve günile bildirmeniz kâfidir. Mektubunuzu — Hanımteyze namına gönderini. daşınıza söylemiş ve beraber gölüşmüşler. - Bu süretle sezl fena mevkie düşürmüş. Bu kabil gençlere yapılıcak mu- kabele, istihfaf ile omuz sik- kip geçmek ve unutmaktır. * İzinir Mehmet İbrahim Bey; İyi bir koca olabilirsiniz. Fa- kat evinizde dırıltıdan hoşlane mazaınız. Size sükün temin ede- cek bir ev sizin için bir idealdir. Sinirli, geçinmesi güç bir adam- sanız. Eğer sakin, sessiz, neşeeli ve şuh bir kız. bulabilirseniz belki mes'ut olursunuz. Bu - kız, sizi bedbin ve asabi zamanları» nızda müteselli eder. * A. N. E. S. Hamma: İzdivaç vadile bikir, izalesi kanunen memnudur. -Davanın ispat edebilirsenir. mahkeme ya evlenmeği teklif eder veya erkeğe iki meden üç seaeye kı ir. Fakat bu kabil tındaki — güçlüğü üz zannederim. Eğer davanızı ispat — edebileceğinize eminseniz mahkemeye müracaat etmenizi tavsiye ederim. Bunun en basit yolu şudur: Bir avukata veya erkek üzerinde mücesir bir dosta müracaat ediniz. Erkeği mahkemeye gitmekle korkutunuz. Bu hareket belki onu doğru yola sevkedebilir. Fakat böyle bir izdivaçtan hayırlı bir netice çı- kar mm onu da bilemem. Hanımteyze —EE düşünüyor ve içinde ümitlerle korkular canlanıyordu. Hafif bir sesle: — Hayır, gideyim, geç ka- hrim. — A.. Beş dakika, evlât- çığım, beş dakika... Hiç geç kalmazsın, evi bir gör, sonra dönersin. Hüsniye Hanım, cevabını beklemeden, adım yürüyüverdi; Nermin, ümit — gibi, merak — gibi, reddetmek utancı gibi duygu- ların tesiri altında sürüklendi ve kadını takip etti. Beraber yürüdüler. Arkasnı var Nerminin iki üç