İlcan DaLGASI | H *kkı Mohfuzdur B | | Be ıı*:'"'"ln kan kusturmakta, | M:'"“ln da altın liyen ıl.h adır. — Fakat — siyaset k“"-;n Komitecilerin — ellerini | M"' b“ğlıayıp İstanbula ı,p___"kse bile, Bulgaristan kı,""'d"ı çıkarıp — atmıya %tni"l:nıbilir, O takdirde a Omiteleri, büyük bir .';'ırrke kaybetmiş olmaz Lipanın bu fikri çok ma- By Bantıkf idi. Bu noktal l l_li;il’lnıen Bulgaristanın ser- Ne güvenerek komitenin l Ve efkârına, mazi ve is- | dair konferanslar ver- I Mahzuru komite de | etti ve Lipanın İştirak ederek Robinin Nat ettiği korkaklık vas- | b tirak etmedi. Fakat ha xiyade temayüz isminin ve şöhretinin daha gürültülü bir husule getirmek için ipa ile — mücadelede etmiye karar vermişti. bomba hadisesi, ye- dünyada, yalnız er- değil, — Osmanlı ğunun neresi oldu- l& bilmedikleri halde Hamidin ismini işiten i işgal eden büyük uştu. Bütün dün- yi yaratan, — Sul- gibi efsanevi bir € uzatan kimsele- tkârlıklarına ait hikde meşguldü. Robin; e- ve bislerinin verdiği bir ihtiyaçla, bu büyük tek bir kahraman anınmak ve kalmak Bunun için; bütün Ve şuuru bir tarafa at- eski ölüm ve tehlike tam kalbinden ve- için Lipayı en aman- yerinden yakalamıştı. bin, Lipa Ripsten açık Mal soruyor ve diyordu ki: “ Cehennem makinesinin eği zaman, arabada ben bulunacaktım. Lipa, sadece bir yardımcı | tinde kalacaktı. Bu, ta- | © müzakere edilmiş ve tılmıştı. Hatta, cuma sabahı, Lipa selâmlığa İ gitmekte tereddüt ediyor yi ile evde kalmak isş- 'Ordu, Nitekim bunu hisseden - Jo- | =' kendisine sormuş (galba, —.:.lhnık istemiyorsunuz.. ) b © da, (bakalım!) ceva- ..*'-rmım Hal böyle iken Niçik İti bana bırakmadı?. -€thennem — makinesinin WN bbeııim elimden aldı?. . uNi cevi veri: ü Ce veter *e.ı:: bir kadın zaafından Güz İjıkıdır mühim ve | mmı.. bir meselede Robin ıı;,__“_"_"_'ı' ve isterik bir kızın Ve teşe te- '*'""“l lhlinı:in::: tl(eo.rk- nazik dakikada; kü- korku, ufak bir tered- 'emmiyetsir bir buhran; felâketlere sebep £ F fi D y AA f ? FF E f f B f FF FT T £ $ ZTT f # Tef T Tz f Büme; Sük bir Mi s ©| — 112 — u Büyük Cüretkârlığa B Dünya Hayret Ediyordu... Lipa, bu cevabı vcımeklı] beraber, (Hallaçyan) ın evinde Robini bir köşeye çekiyor, ona bu mücadeleden vazgeç- mesini niyaz ediyor.. Bu mü- cadelelerin kendilerinden ziya- | de umumun istikbalini üzerin- de fena tesirler yapacağını SON POSTA Yazan : Ziya Şakir utun söylüyordu. Lipanın bu zahmaı anlıyan | Robin, onu bu ihtarından do- Playı da şiddetle tevbih ettik- ten sonra: — Siz mi bana akıl öğre- teceksiniz Safo. Bugünün Meselelerinden l Nüfus Siyaseti Bütün Memlekete 350_1 Dispanser Böyle Mi Olur? Lâzım İken 2 Dispanser Varl!.. (Baş tarah 1 imel sayfada ) Peyderpey — neşredeceğimiz bu muamelâttan çıkan netice şudur ki, bu vadide herşeye yeniden başlamak lâzımgeliyor. Diyorlar ki: Medeni memle- ketlerde her 20 bin kişiye bir dispanser vücuda getirilmiştir. Şuhalde — İstanbulda 35- 40 dispanser vücuda getirmek lâ- smdır. Halbbuki burada biri hükümetin, diğeri Verem mü- cadele cemiyetinin olmak üze- re topu topu iki dispanser vardır. Fransadaki verem — dispan- serleri ise (7S0)dir. Sanator- yomlar, verem nekahetaneleri, çocuk yuvaları da başka. İstanbul dispanserleri - ki 2 | tanedir - şehrin hastalarına bakmaktan âcizken diğer vilâ- yetlerden akın eden veremli kafilelerle hele hiç alâkadar olunamıyor. Çünkü yatak yok, | çünkü — hastanelerin müsait değil. Geçen gün bir tesadüf ne- ticesi uğradığımız Yerebatan dispanserinde — gördüklerimizi teşkilâtı bir de siz görmüş olsaydınız, | TOMBALA Müsabakamız DÜN ÇEKİLEN NUMARALAR Müsabakamıza her zaman iştirak edebilirsiniz. kim bilir me derece mütcessir olacaktınız. Bu, bin bir bdbahttan biri. nin hikâyesi de şudur: Rizeli İlyas isminde biri bir müddet evvel buraya gelmiş. Marangoezlük yaparken — has talanmış. Doktorlar arkasın- dan iki kilo su almışlar, Bi- riktirdiği para ile bir müddet | (Sen Jorj) hastanesinde yat- mış. Parası bitince Rizeye gitmiş, — Fakir ailesi İlyasa bakamanış. — Vaziyet tehlike göstermiş. Kardeşi borç ede- rek hyııı almış, — İstanbula getirmiş. Belediyeye baş vu- rulmuş, — Hastanelerde yatak bulunamamış. Küçük Mustafa- paşada Rasim kaptan ismin- de bir hemşerisi — hastayı | evine almış, | — Yerebatan dispanserine ge- tirmişler. Bir tesadüf bizi acık- h bir sahne ile karşılaştırdı. Hastanın kardeşi ağlıyor ve yalvarıyordu: — Aman doktor, kardeşim soğuktan — hastalıktan ölecek. lamadık. Aman kardeşime bir yatak.. Tombala 'Müsabakaya Her 'Zaman Girilebilir Şartlar Basit Ve Müsa- baka Çok Eğlencelidir Ayın 7 sinden itibaren tertid ettiğimiz tombala müsabakamız ediyor. Bugüne kadir çekilen numaralar şunlardır: (ED, (81), (52, (27 (13), (70, G, (62), (S1), (21), (7), (78), (42), (27), (58), (65), (33), (44), (88). (40), (66), (23), (70), (24), (8), (32) (67), (16), 80, (46), (19), (68), (80), (5), (€8), (85) (18), (20), (79), (59), (3» (26) (, (26), (49), (71), dir. Müsabakamızda kartı dolan her karlimiz mutlaka bir hediye kaza- nacaktır. Hediyelerimiz pek çok devem Fakiriz, hastanelerde yer bu- | —— geee —— "Rus Dompingi |! Karşısında Biz İ: | | Baş tarah İ inci sayfada | Hatta harici tHicaret ofisi, madde ile gösterilebilecek bir damping yapılmadığını da söy- lemektedir. Rusların - (Damping) yapar | göründükleri madde, çimento- ' dur. Rus - çimentosu, yüksek gümrük vermesine rağmen yerli fabrikalardan elli kuruş nok- sanına — salılabilmektedir. Bundan başka Karadeniz sahillerinde —metresi (15- 20) kuruşa bir nevi Amerikan bezi ayarında Rus bezi satılmaktadır ki Rusların yakın bir atide bu | Bezlerden İstanbula da gönde- | recekleri söyleniyor. Rus Tütün İhracatı Rusların Türk — tütünlerine | rekabeti meselesine gelince: Yine Ticareti hariciye ofisi Rus | tütün ihracatının bizim - tütün | ihracatımız Üzerinde müessir olmadığını söylüyor. Bunu söy- | lerken de iİddia ettiği nokta, | | | Rus tütünlerinin aşağı neviden | almasıdır. Yine ofisin beyanına 'güıq bizim Almanyaya yap- tığımız ihracat, geçen senekin- | den aşağı olmadığı gibi bütün | Balkan memleketlerinin ihra- | catından da fazladır. Rusların kauçuk — maddesi Üzerinde dampingleri varsa da bu, bizi doğrudan doğruya alâkadar etmiyor, çünkü bizde kauçuk istihsalâtı yoktur. Rus- |larm bu. kisim mamulâtının | bilhassa gelecek sene Avrupa sanayüne karşı tesirini gös- teşeceği söyleniyor. Ruslar Yunanistana kömür | ihraç ediyorlar. Bu ihracat en ziyade İngiliz gümürlerine tesir yapıyor, çünkü Rus kömürleri Bizim kömürlerden nevi itiba- rile ayrı, İngilir kömürlerine bensemektedir. Rusların, Bursada - yapılan | gdört tekerlekli köy arabalarını parça halinde Rusyada yaptı- Fip ucuz Fiatla sattıkları söyle- | miyorsa da bu şayla hekkında müsbet ve esaslı malümat yok- tur, | İ | Şeyh Zeynullah Burhan Cabit B. bugün (Şeyh Zeynullah ) isimli yeni ve büyük bir romanile edebiyat Alemimizi hayekete getirdi. (Şeyh Zeynullah) yakın bir devre ait saray ve tekkeler | hayatından alınmış çok ente- resan bir mevzudur. Burhan Cahit B. arkadaşımız bu ese- rile vücuda getirdiği kütüpa- neye yeni bir cilt daha ilâve etmiştir. ALENİ TEŞEKKÜR | | |© Oğlumun doğumu - dolayisile i zevatı muhtereme ve arkadaş- larimla talebemden almış ol duğum tebriklere ayrı ayrı cevap | itasma — imkân — olmadığından kendilerine şükranlarımı arzede- rim. Kuleli As. Ls. Md. E. H. | Kay. Arif —a ve mütenevvidir. Bu arada: |— (D taciyes Nakten 150 lira veya 150 liralık eşya. (2) meiye : Bir gramefon ma- kinesi. €) üncüye: Nakten 50 lira, () üvcüye: Bir radyo makinesi (5) inciye : Nakten (25) lira (6) ncıyaı Blr altın saat verilecek, diğerleri de muhtelif kıymetli ve tazip kedın ve erkeklere mahsus eşya ve birçok bediyeler alacak- lardır. birşey anlaman | demi bulandırır. | kadar — herkesin | larım böyle Ka KARA O zaman güzel bir küçük | metresim vardı. Evlidi, şüphe- | | siz, çönkü benim umumi kız- | lardan müthiş bir nefretim vardır. Hakikaten, herkesin malı olmak ve hiç kimseye ait olmamak gibi iki kat mü- nasebetsiz bir vaziyette bulu- nan kadınlardan ne zevk alı- nabilir? Hem de, ahlâk tara- fi bir kenara bırakalım, ben boğar — tokluğuna — sevdadan | | | a. Bu biraz mi- Evli bir kadını metreş edin- menin bilhassa en cazip tarafı | Şşudur, bir. ev içi, | kocadan tutunuz da hizmetçiye | etrafınız da | pervane olduğu, sizi şımarttığı bir ev içi verir. Orada bütün zevkleri yan yana gelmiş bulur- | aşk, Gdostluk, hatta | ©, Bize, sunuz, baba olmak. Sofra ve yatak | zevki, bülâsa aile saadetini | | temin eden şeylerin hepsi. | Benim bir zaafım daha var, © da, metreslerimin kocalarını sevmek, Hatta itiraf ederim ki âdi ve kaba bir kocası olan kadın, nekadar sevimli olursa olsun, hoşuma gitmez. Fakat kocası nüktedan ve sevimli bir kadına çıldırasıya fşık olurum En mükemmel dost- buldum ve erkek cinsinin kadına münakaşa ka- bul etmez bir tarzda faik olduğuna — böyle hükmettim. Kadın, canınızı sıkacak herşeyi gııpu. sitemler, sahneler, filân.. buki ondan ziyade balin- | den şikâyete hakkı olan koca, | ailesinin yegüne saadeti İmiş- | sinir gibi size iyi muamele eder. Evet, benim güzel küçük bir metresim vardı. Esmer, hayalperver, mütelevvin, biraz dindar, hırafelere inanır, bir papas kadar mutaassıp, fakat sevimli. Kocası bilmem nerede mü- fettiş olduğu için bizi ekseriya yalmız bırakırdı. Ben, onların evinde sedire uzanır, baş- | on — kadının dizi — üstüne koyardım; beri tarafta da *Misti, isminde bir kara kedi | uyuklardı. Parmaklarımız hay- vanın asabi sırtında buluşur ve ipekten kıllar arasında birbirini okşardı. Yanağımın Ostünde, ebedi bir mınltı ile titriyen kedinin karnını hisse- | derdim; ve bazan rehavetle uzanımış kedi ayağı, ağzımın yahut göz kapağımın Üstüne beş sivri tırnağını koyardı, gayri ihtiyart gözlerimi kapar» | dim. | Bir gün yine yalnızdık. Eve bir terzi kadım geldi ve bu kediyi görünce: — A... dedi, benim kedime | nekadar benziyor! Sonra şu hikâyeyi anlattı: — Benim tıpkı böyle bir kedim vardı ve onu kardeşim gibi aeverdim. O vakit çok gençtim, — yapyalnızdım — ve | odamda dikiş dikiyordum. Bu | hayvandan başka arkadaşım yoktu. Bir insan gibi zeki ve tatlidi, bana bir put gibi tapıyordu. Hergün sabahtan akşama kadar dizlerimde ve her gece sabaha kadar yastı- | ğumda mırlardı. Her dakika yüreğiniz çar- pıntiısını düyardırı. | | | | | | | j | Bu Sütunda Hergün Mütercimi: Safiye Peyman KEDİ Günün birinde bir gençle tanıştım. — Üç ay bu geneih arzusunu — yerine —getirmedim. Fakat git gide insanın iradesi de elden gidiyor. Hem ben sevmiye de başla- bu genci | miştim. Nihayet — bir gece evime gelmesine müsaade ettim. Be- kucakladı. Ben - saadetimi daha fazla hissetmek için göz- lerimi kap Fakat bir- denbire sıçradığını — hissettim. Bir çığlık; ömrümde aklımdan çıkmıyacak bir çığlık kopardi Gözlerimi açınca ne göreyim? Kedi, Gşıkımın suratına sıçra- mış ve bir kumaş yırtar gibi beş pençesile derisini parça- lamıştı. Yağmur gibi kan ak- yordu. Ben kediyi tutmak istedim, fakat pençesini bırakmıyor ve beni uırmıya kadar varıyordu. Nihayet öfkeyle onu tuttum, Di | çektim, açık duran pencereden dışarı firlattım. Zavallı âşıkımın — yüzünü yıkarken, bir de göreyim ki iki gözü birden oyulmuştu, iki gözü birden ! Hastaneye bur oldu mec- girmiye ve bir sene sonra | öldü. Evime almak ve kendi elimle bakmak istedim, fakat a gecedenberi bana kini var: mış gibi teklifimi kabul etme- di, Ködiyü “gelince, “pencere- den yere düşer düşmez ölmüş- tü. Kapıtı bana cesedini ge tirdi, birarz da merhametle onu “gömdüm. — Merhametle diyorum, çünkü bu cinayeti beni sevdiği için yapmış değil midi? Terzi kadin süstü ve yam başımda yatan kediyi okşadı. Birkaç gün sonra metresi- min' evine gittiğim vakit, ke- diyi orada görmedim. Nerede olduğunu sordum. — İçim rahat etmedi. Ver- dim, dedi. Sonra — beni öperek ilâve etti: — Güzel gözlerini korumak için! dedi. derin — derin Cümhuriyet MerkezBankası İktısadi' hayvtın wslahında bü- yük bir ami' olacaktır. Çünkü: 1 — Banka paramızın letikra- rını temin edecek, 2 — İskonte' v> falz miktar karını asaltncaktır. Bu bankaya hissedar olmak, memlekete büyük bhizmet etmek demektir. Ayrıca kârlı bir iş yapmaktır. Bu- gün yüz ilra verip alınacak bir hisse senedinin yarın kaç lirayı bulacağım şim- diden bilmek mümkün de- gildir. Fakat yüzde altı faizi mu- hakkak bilmelidir. Her bankada hlssedar yanla- bilirsiniz.