— NEDEN ÖLDÜ?| PAZAR [ Bir Ölüm Hadisesi | ŞİŞLİ GÜZELİ Şişli yıldın. denmekle maruf (1981) gözellik kıraliçesi müsabakasına giren Selma hanımın ölümü, valdesi Nadire banımın — neşrettiği — ithamkâr — bir Mmektup Üzerine busas? bir ehemmiyet aldı. Nadire hanım, kazının ölümünden Dr. Taptası mes'ul tutuyordu. Hastayı Mmuayene edip tedavide bulunan Cemil Pe ile Ekrem Behçet bey, bu hususta fikirlerini bize söylediler, Dün ve #vvelki gün bu mütaleaları neşrettik. Bugün de asıl alâkadar dekter M Taptasın bu hüsustaki cevabını kay” dediyoruz. Doktor Taptas diyor kdı “Daha evvel bu gibi vak'a- "lara tesadüf etmiş ve mütead- dit ameliyat yapmıştım. Hastaya evvelâ Cemil Pş. bakmış, hasta- lığın ehemmiyetsiz başladığını görmüş. Esasen bu hastalıkta zahiren birşey görülmez. Derin tabakalarda tehassüil eder. Ce- mil paşa ve doktor Abrevaya hastada birşey görmemişler. Ben hastalığın üçüncü günü tedaviye başladım. Zahiren bir 'beyazlık gördüm. Tahlil yap- tırdim. Daha tahlilin cevabı gelmeden beyazlık geçti, hara- ret düştü. Boyunda hafif bir bez, şişkinlik vardı. Yalnız hasta neşeli ve tabii bir halde i. Bütün arzusu güzelliğine balel getirilmemesi idi.. Bundan dolayıdır ki bir de ameliyat lâzım olacağını aklı- mıza bile getirmiyorduk. Er- tesi gün bezlerin erimesi için bir şırınga yaptım . Pazartesi hhıü kız gene neş'eli idi. atta giyinip kalkacaktı. O sabah derecesi (37,6) idi. Mani oldum, titreme gelip gelme- diğini sordum. Derecei hara- retini bile ölçmiye lüzum gör- mediklerini söylediler. Ayni gün öğleden sonra ansızın geldiler. Kızda gayri tabii bir hal olduğunu ve tit- reme geldiğini söylediler; git- tim. Derecei harareti ( 40,4 ) buldum. İşin ciddiyetini anla- dım ve hemen hastaneye kal- dırılmasına lüzum gördüm. Amerikan hastanesine gidi- lecekti. Bu arada konsültasyon yapan doktorlar “Doktor Tap- tasın — bulunduğu — hastaneye götürülsün ,, dediler. Pazartesi günü M. Kemal B., Abrevaya, Ziya Pş. ile konsültasyon ya- pıldı. O akşam ön birde karar verilecekti. M. Kemal B. ve doktor Abrevaya ameliyat ta- raftarı değillerdi. Ben ısrar ediyordum. Ziya Paşayı çağır- mıya mecbur kaldık. Ziya Pş. geldi ve ameliyatı tasvip etti. Halbuki valdesi itiraz edi- yor, kızının evvelce İsviçrede müteaddit defalar hastalandı- ğinı ve rahatsızlığını ameliyat- #iz geçirdiğini — söylüyordu. Ameliyatın ertesi güne bıra- kılmasını istedi. Ziya Paşa biddetlendi: “— Vaziyet vahimdir. Ame- liyat yapılırsa belki kurtaraca- eı. 3 bile şüphelidir!. , dedi. 'e bu hiddet üzerine gitti. Ertesi sabah doktor Abreva- ya, M. Kemal B. ile kızı tek- rar gördük, Gülüyor, bezlerin bile indiğini söylüyor, ameliyat yapılmamasını istiyordu. Tekrar konsültasyon — ya- puüdi. Doktorlar biraz daha salâh görerek ameliyatın ak- şama kalmasını tensip ettiler. Akşam gene vaziyet iyi idi. Yalnız ateş devam ediyordu. Kızın valdesi ameliyatın erte- si güne bırakılmasını istiyordu. Bu defa ben şöyle itiraz ettim: “Bir şartla bırakırız, dedim, aşağı taraftan bir pencere açar, damara bakarız.,, Açtık ve gördük ki İş işten geçmiş PAZAR OL A HASAN BE Ve AŞK MEKTUPLARİ ! OLA HASAN BEY U ı M GENÇ — Hasan Bey, şu kız için yanıp tutuşuyorum, fakat aşkımı ilân etmekten çekiniyorum. Çünkü iyi bir aşk mektubu yazacak kadar ifadem düzgün değil. HASAN B. — Bu zamanda en iyi aşk mektubu, zarfın içine yüz liralık bir bunknot koyup göndermektir. Anladın mı delikanlı ? FHasan Beyin Ânnesi Hasan Beyin asıl annesi Fat- ma Hanımdır. Bundan 11 sene evvel, tramvay altında kala- rak ölmüştü. Hasan B. bu kara haberi alır almaz, yıldırımla vurulmu şa döndü ve ağla- dı. — Ahbaplarının ısrarına meydan bırakmadan Hasan B. şirketi dava etmiye karar ver- di. O vakit bu muhakemeden gazeteler biraz bahsetmişlerdi. Fakat belki de Hasan beyin davasına ciddi bir alâka gös- terilmediği — için, —adam muhakemeyi kazanamadı şirkete hiçbir ceza terett etmedi. Hasan B. hakkını lâ- yıkile ispat edememiş midi? Yoksa vatman cidden kaba- hatsiz midi? Bu nmoktaları yeniden - tazelemenin — imk? e İüzumu yoktur. D Pazar Ola Hasan Reyin Bir Meftunu Razar —Ola Hasan beyi es- naf — arasında sevmiyen yoktu. hemen hepsi, onun: —Pazar ola (..) ci başı ! Hitabından uğur geldiğine inanırlardı. Fazla olarak, Hasan Bey, daima yü- zü gülen bir adamdı. Her- kesin iyiliğini istiyen sevimli, tatlı, hayırhah bakışları vardı. Hacı 4 PazarolaHı- ) san beyin mef- tunlarından bi- ri ve belki de birincisi Mısır- çarşısının meş- — hur baharatçısı Hacı Hüsnü beydir. Hasan beyin ele geçi- rilen bütün 4 fotoğrafilerinden mürekkep bir çerçive yapmış ve bazı resim- lerini de — yal- dızlı çerçiveler içinde, dükkâ- Hasan Beyin çok maruf — Minınen mutena ve sevimli bir resmi yerine asmıştır. Hüsnü Beyin Anlattığı Hatıralar Muharrilerimizden biri, Mısır- çarşısında, baharatçı Hacı Hüs- |-| nü Beyi ziyaret etmiştir. Pazar Hasan Beyin çocukluğun: gösteren bir kroki ve damar çürümüş. Görülüyor ki bu bastalık, hariçten hiç belli olmuyor. Hastanın, aineliyal yapıldık- tan sonra benim devam etti- ola Hasan Beyin — meftmnu olan Hüsnü Bey, gazetemizin ismini duyunca memnuniyetle gülümsemiş ve merhumun ha- tıraları tazelenince, — yüzünü koyu bir keder bulutu kap- | lamıştir. ğim hasteneden Fransız has- tanesine kaldırılmasına gelince; bunu, sadece hırçınlık kelime- sile tavsif edebilirim. Vahim Hüsnü Bey diyor ki: — Ah, o bam başka bir adamdı. İnsanların en iyisi, | başkalarına iyilik yapmaktan hoşlananlar değil midir? Hiç kimseye kıl kadar zararı do- bilâkis — herkesin yen Hasan Bey de böyle nadir bir insandı. Ha- yatında bir karımncayı — bilç incitmemiştir. ta yeri Hasta, yolda vefat edebili Onun - içindir ki asrarı k | sında elinden bir kâğıt aldık Hasan Bey En Çok Ne Severdi? Hacı Hüsnü Beyin gözleri daldı: — Merhumun dünyada |iyi- lik yapmaktan sonra zevk aldığı iki şey vardı: Ciga- ra - kahve, kahve » cıgara... Hemen hergün bana uğrar, dükkânın önüne ilişirz, otu- rurdu. Kehvesini getirtirdim, çıgarasını verirdim, başını ha- fifçe önüne iğer, gülümsiye- rek içerdi. (Arkası var) Mısırçarşısında baharatçı <. | Hasan B. dostu Hacı Hüsnü B. raktık. bi Şurasını , söylemek Jâzımdır ki, ben, şahsım itibarile biçare | kızcağıza valdesinden çok faz- bir vaziyette bulunan bir has- | ve mes'uliyeti kendisine bı- |ın acıdım ,, ı Hlasan Beyin Fıkraları| HASAN BEY VE HİZMETÇİ Pazar ola Hasan B, bir his> metçi almıştı. Bu kadın iyi iş gö- rüyordu, ama eli birax uzumca idi. Hangi odayı si- lip süpürse ufak tefek bazı şeyle- ri aşırıp koynuna sokuveriyordu. Hasan B. bir akşam eve geldi, odasına gir” di, bakındı, sonra hizmetçiyi çağırdır — Ayol, dedi, sen bixim yatağı pek üstün körü toplar mışsın. — Neden Hasan B.? — Yastığın altında bir çil çeyrek vardı, baktım, yerinde duruor! Bey Mahallebicide Hasan B. birgün mahalle: bici dükkâ- nına girmişti. Baktı ki müş- terilerden bi- ri mahalle- bicile kavga ediyor. Ha- san B.: Pazar ola mahallebicdi başı! diye sordu, nedir, ne olu” yor? Mahallebici dedi ki: — Hasan B., bu müşteri sütlâç yedi, sütümü beyenme” miş; bana parasını vermiyor- Hasan B., tecrübe için bif kaşık sütlâç yedi, beyendii müşteriye döndü: £ — Bu sütte hiç bozukluk yok, mahallebicinin il, ger liba senin sütün bozuk ki parf vermiyorsun! Hasan B. Kanto Seyrediyor Hasan B. birgün Şehzade” başında kanto seyre di yor du. Şanoya gayet sıska, cılız, bir deri ve bir ke- mikten — ibaret bir kız çıktı, çiftetelli oyna- dı. Yanında otu- ran adam Ha- san Beye sordu: ” — Bu kız nasıl göbek * or, Hasan Bey ? zi YO Gökeğini GK »i M;'; miş, onda göbek filân * mamış.. Süt Emen Çocuk söt Hasan Bey, birgün — |h emen beğin ğına dedi ki: — Çapk” istn F ebildiğit :—lçır... an bunu ' bulamıya # py Fırsat bu fırsattır. ÂT devirde ana memesind€ *| ka hayrat çeşmesi kalma'