celli ettirmek! 152778470 No, desya - (928) in ayı mebde olmak üzere y iriyor. 930 dan beri evrak ka- len daavi dairesine gidemi- ç d::ya götürülmek İstenmiyen Olgy, Çüt balli nekadar çetin b Çözan münhedesinin akti bile dar uzun sürmemiş ve güç “amişti. Alâkadar riyasetlere Byorm, müsbet, menfi daha idar beklemek lâzımdır? '“küdar Sultantepe No, 58 hanede $. Hayri s'â':lıı“Ve Günahım Nedir? Ve timaf Muavenet Vekili Retik a_'“u.naıy.. Kü 930 Ti âlilerile 15 kânunusani 'A,ı." Yüz lira ücretle Mardin, _u'-ıı. Urfa çiçek mücadelesi .—." Mmemurluğuna tayin edil- __71 kânunusani 930 dan 21 tuz 930 tarihine kadar kemali Hddiyet ve sadakatle Hai vazife "::Mın. Fakat sonra vazifeme Yet emri verildi. Tarihi mez- ı...h'dlhbırl muztaribim. Ben çalış- Bamuslu ve lise tahsili gör- ni bir gencim. Göz yaşı döke- V: Sİze müracaat ediyorum. Gifeme nihayet — verilmesinin ;:'_Nıı lütfen tahkik — ediniz. ilim (570) tir. Emin Yılmaz Rum — Başpapazlığı de Pa Eftim Efendinin vekili Maplekle Omaruf — dava — vekili Bmet Emin Tevfik imzası ile iğimız — bir. mektupta Rum APapazlığının unvanını - patrik dermek hususundaki İnat ve Arma işaret edilerek maziden eç a üzimgelen birçok ders- " Olduğu kaydedilmekte, bugün langi bir sebeple gösterilecek Eserinin asırlarca bize bir lı,:k olacağı ve kapitülâtyonlar tırlatılarak azmü sebatla noktal timizin — müdafaa edilmesi Vsİye ve talep olunmaktadır. Aptesane Mi, Sokak Mi? .“cilılkıpıdı, Sinekli medrese Ka o civarın bir aptesancsl dti aldı. O dercede ki >koku- Keçmek imkânsızdır. ,_ır:ı geceleri ne vakit .bu AAA geçilse bir hayli insanın İllara yapışmış gibi.bir.man- ola, Vzettikleri görülür. Sağ ve ._;-ı akıp gelen sular da bir gİbi mzar, durur. Medet.. Cevaplarımız ei 'dantide hafız Hasan Ef. ye: 'duj evlerin açılmamı mev- L'hlıı Konfaransı Kadar Uzun v Vet şurasının — tesisindeki anladığıma göre şu olacak: 'ğunuz ı—': ıı::ıaıı. Bir uygunsuzluk len vler BÖK karar Tktcandır. efendim. * & TAKVİM -— Basır - Mart - 31 Kanmt29 Ruml B yt Şevval 4 -Mart - 1547 > 13469 Va z ! Ü- Vasatı İL S 6 05 —_.ı €© osl 1222 £ n 1s.ss “_:ın kır sa; & Velüle İle omuzlarından iştı. Sırtındaki eski elbisesi v l'ilh yırtılmış — ve Vakıt-Ezanl- Varatt Akşami 12.— 1815 Yatar Onsı |S 4a İmasak İN0 12| 4. 29 Edebi Tefrikamız ÂNTERVİL MÜELLİFİ: ÂAmerika, çları birbirine karış- ea — Ş 'SON bühyada Neler Oluyor? 5- İngilterede işsizlerin yaptığı nümayişlı Amerika Para Veriyor Amerika bankaları Avrn- paya para ikrazına karar vermişler. Bugünkü — iktısadi buhran içinde bu haberin çok büyük ehemmiyeti vardır. Avrupa devletlerinden bir- çoğu parasızdır. İktısadi buh- ran kısmen bu parasızlıktan doğuyor. Çünkü para kalma- yınca halkın - istihlâk kabil yeti azaldı. Bu da fabrika tihsalâtının sarfedilememesi neticesini verdi. » Şimdiye kadar Avrupa dev- letlerinden bazıları Amerika- dan para istikraz ederek ge- çinirlerdi. Meselâ yalnız Alman- ya Amerikadan senede 300 mil- yon dolara yakın para istikraz eder, fabrikalar bu sayede işlerdi. Fakat geçen teşriniev- veldeki intihabatın gösterdiği manzara Amerikalıları korkut- tu. Amerika bankaları Alman- yaya para vermekten vazgeçs« tiler. Diğer taraftan Fransa ile İtalyanın bahri tahdidi -tesli- hatta anlaşamamaları, Ameri- kan bankalarının İtalyaya pu- ra vermelerine mani oluyordu, Halbuki İlılyımıı paraya ihti- yacı vardı. Müsolini harp si- yasetinden vazgeçtiğini söyle- yince ve Fransâ ile anlaşmıya yanaşınca vaziyet değişti. Amerikalılar, bir taraftan da cenubi Amerika devletleri- ne para veriyordu. Halbuki cenubi Amerikada birbirini takip eden ihtilâl hareketleri Amerikalıların bu devletlere yapmakta olduğu kredinin de kesilmesini intaç etmişti. Bu yüzden Amerikan parası bankalare kapandı. Paraların tedavül edememesi Amerikada da bugünkü büyük buhranı tevlit etti. Şimdi Amerikan bankaları tekrar krediyi kestikleri mem- leketlera para vermiye karar vermişlerdir. Pek yakında A- manya ve İtalyaya para ikraz edeceklerdir. Arkasından Avus- tralyayada bir miktar para ve- receklerdir. No. 6 “ŞATOSU - HORTLAĞ MÜTERCİMİ: Mes'ut Cemil Bileklerinden ve ayakların- dan ağır, paslı zincirler sar- kıyordu. Efendim, dedi Azizim Mister Otis, sizden ayağınız- A C v lerden — biri - İsviçrede karlı tepelere havat arabalarla gidiyorlar. Bu arabanın çıktığı tepe 2965 metre yüksekliktedir. Amerikan bankaları cihan piyasasına — kapılarını açınca belki ortalık biraz nefes ala- cak ve bugünkü buhran kıs- men hafifliyeçektir. İngiltere Avam Kamarasında * Avam kamarasında Harbiye | Bütçesi tetkik edilirken İngiliz harbiye hnazırı şayanı dikkat beyanatta bulunmuştur. Amele fırkası, her ne paha- sına olursa olsun, harp bütçe- sini hafifletmek siyaselini ta- kip ediyordu. Bu sene ilk de- fa bir amele nazırı harp büt- çesinin tenzil edilemiyeceğini ve İngilterenin kara silâhlarım kendi kendisine tahdide ya- naşmıyacağını — ilân — ediyor. Harbiye nazırı bu beya- natını, bütün Avrupa dev- letelrinin — mütemadi| surette silâhlarını arttırmakta olma- larına — istinat — ettiriyor diyor ki: “ Burada şu veya bu milleti zikretmek istemiyorum. Fakat Cemiyeti Akvam tahdidi tesli- hat encümeninin topladığı ma- Iümat tetkik edilirse görülür ki, diğer devletlerin hiçbiri silâh- larını azaltmıya yanaşmamışlar, bilâkis hepsi mütemadi surette kara — silâhlarını — arttırmıya ehemmiyet vermişlerdir. Bu şerait dahilinde İngilte- renin kara kuvvetlerini tahdide teşebbüs etmesi doğru de- ğgildir. Biz de kara silâhları- daki zincirleri biraz yağla- manızı bilhassa rica ederim. Bu hususta size yardım et- mek Üüzere bir şişe yağ tak- dim — ediyorum. Ben henüz kullanmadımsa da çok iyi birşey olduğu- nu söylüyorlar. Şişenin etra- fındaki kâğıtta sureti istima- Nini göreceksiniz. İşte şuraya lâmbanın yanına bırakıyorum. Ne vakit arzu buyurursanız istediğiniz kadar — takdime ( Bulgaristanda geçen haj ta kimsesiz kadınlar haf- tası idi. Bu resim dul bir köylü kadına verilen hedi- geleri gösteriyor. mızı arttırmıya ve diğer millet- lerden geri kalmamıya mec- buruz. , Sosyalist nazırın bu beya- natı İngilterede çok mühim bir tesir yapmıştır. Fransa İle Ticaretimiz 1929 ve 1930 senelerinde memleketimizle Fransa arasın- daki 11 aylık ticari münasebat şudur: Fransadan - ithalâtımız 1929 senesinde 331,353,000; 1930 senesinde ( 173,614,000 ) franklıktır. İhracatımız ise (1929) sene- sinde — (153,043,000) 1930 da ise (152,450,000) franlıktır. malamemnuniye hazırım. Bu sözleri söyliyerek Hü- kümatı müttehide sefiri küçük #işeyi bir mermer masanın üstüne koydu. Odasının ka- pısını kapadı. ve tekrar ya- tağına girdi. Biran Kantervil hortlağı hayretten donakalmıştı. Şişeyi kaptı, hiddetle yere çarptı. Sonra korkunç boğuk bir sesle etrafında etrafına yeşil bir ziya neşrederek ko- ridorun nihayetinde kayboldu. 1 & İmanya, Italya Ve Avus- turalvaya Para Verecek - İngilizler BerriKuvvetlerini Azaltmıyacaklar Kadın Ve Kalp İşleri Nasıl Bir Kızla Evleneyim ? .. Sevdiğime Aşkımı Nasıl Söyliyebilirim ?.. Aşka ilk tutulan gençlerin en büyük endişesi budur: Sever, fakat sevdiğini rencide etmekten, yahut — reddedilmekten — korkar. Sukutu hayale uğramamış olmak için aşkını kalbinde taşır, fakat m—.ıîf.ıne söyliyemez. Bana mektup yazan — gençle- rin çoğu bu suali sorarlar: * Seviyorum, fakat sevgilime sevdamı söyliyemiyorum. Bana bir yol gösterir misiniz?, Bu sual bana daima şu vak'ayı hatırlatır: Takriben yirmi â€ne evvel Mül- kiye mektebini yeni bitirmiş bir genç Beykozda bir kızı #seviyor- muş. Fakat mahcup ve korkak bir tabiati var. Bir Iâıl.I hissini sevgilisini son defa görmek üzere Beykoz çayırına gidiyor. Kın orada buluyor. Fakat bir türlü kızın yanına yanaşamıyor. Nihayet son cesaretini toplıyarak hislerini söylemiye karar veriyor. Fakat ne diyecek? Damdan düşer gibi ilâmı aşk gülünç olacak. Sonra kızın yanında İiradesini kaybedip — şaşırması, hiçbir şey söyliyemiyerek rezil olması muh- temel. Bu tereddüt içinde bir aşağı bir yukarı dolaşıyor ve kendince bir cümle kararlaştırıyor. Sonra bütün cesaretini toplıyarak kızın yanına sokuluyor ve: Ben... diyor.. Fakat dili tutuluyor. Ayak- ları dolaşıyor, cümleyi tamam- hyamıyor. Kız, onun bu gülünç vaziyetinden cesaret alarak: —Rolünüzü iyi ezberliyeme- mişsiniz, diyor. Zavallı genç perişan ve muzmahil, geri dönüyor ve bir daha kıza görünmekten çekiniyor. İşte — sevgililerine aşklarını söylemekten çekinen gençler, bu gülünç vaziyete düşmek- ten korktukları içindir ki, his- lerini söylemiye cesaret ede- miyorlar. Fakat aşkın dili gözlerdir. Ağzın söyliyemediğini gözler pervasızca itiraf erler. Dünyada —izhar edilememiş bir aşk yok gibidir. * Gümüşsuyu G. M. C. R. B. Siz iyi bir koca olabilirsiniz. Terbiyeli, nazik ve samimisiniz. Karınız ona karşı olan hürmeti- nizi idame ettiği müddetçe onu mes'ut edeceksiniz. Evinin işi ile meş- Sul olmayı en büyük zevk adde- len bir kız için, siz ideal bir ko- casınız. Siz de böyle bir mes'ut eve âşıksınız. Alacağınız kız, w- kıntı ve bubran zamanlarında da sizin yanınızda bulunacak olan ve her felâkette size arkadaşlık edecek bulunan bir kız olursa bu mes'ut yuvayı kurabilirsiniz. * İstanbul M. A. A, 8. B.: Siz sert ve haşin bir baba olacaksınız. Sizin için insanlar ya koyun veya keçidir. Koyun- lara karşi münsif, müşfik, keçi- lere karşı sert ve insafsızsınız. Makul, terbiyeli, sessiz bir kız sizin için iyi bir arkadaş olabilir. Sizi seven ve seciyesi sağlam olan bir kızla evlenmiye çalışınız. Hanımteyze Büyük meşe merdivene gelin- ce soldaki kâpı açıldı ve iki küçük beyaz şekil göründü. Hortlağın başına büyük bir yastık fırlattılar. Kaybedilecek vakit yoktu. Daima saklanmak için kullandığı dördüncü kat- taki çalı aramma;. biran . cevel kapağı Çatmak için duvarın arasından kayboldu. Hortlak şatonun garbindeki küçük gizli odaya girdi. Rahat nefes ala- bilmek için bir ay huzmesinin 4 | — Aşk Mektupları ı DA Karilerimizdea mükâfatlarımı alabi Gene Bir Gündü... Sevgilim, Bilmem bu mektubum, ya- zıp ta gönderemc rip te cevap alamadığı tupların kaçıncısı - olacı olursa olsun, ben, akşamları odamda yalnız kalınca avutuk mıya muhtaç gönlümün tesel- lisini sana Mmektup yazmakta buluyor, sitemlerine kahırla- rına, hatta yanında iken mu- kabele edemediğim acı sözle- rine sayfalar üzerinde muka- bele ediyor, ve sonra derdini dökmüşlere mabsus bir huzur ile bir “oh!, dedikten sonra bunları yırtıp yırtıp atıyorum. Fakat ahdettim, bunu yırtmıyaca ğım.. Yırtmıyacağım için biraz da tedbirli yazdığım bu mektubu kalkmak üzere olan son postaya yetiştirmiye gayret edeceğim. İşte yine gözlerim süzüldü ; yine alnım buruştu; yine ha- tırladım: Bilyor musun, hani, bir gündü... “Sana acıyo demiştin, ben sendelemi merhametsizliğini anlalmak elimizdeki bir gazetenin aşk sütunundaki okları gi tererek bunları “al, sa kalp delmekte mehareti: sana her zaman İâzımdı. miştim. Senin gözlerin benim boynum bükü Yine bir gündü: Sana Avrupada tahsilde olan bir kız arkadaşımdan bah miştim. Bu işin saffetinde samimiyetinden — şüphelenmiş bir eda ile: — Öyle ise, dedin, peşini bırakma... Ben bu ifade içersinde sak- ladığı ret cevabini. anladım; seni hırsla ve kinle süzdüm. O ande aşkım ölmüştü, ben de öksüz kalmıştım. Yine bir gündü. Benzin sararmıştı; “has- ta mısiın, nen var?,, dedim; beni bir çocuk paylar gibi payladın; “niye sordun; sana ne,, dedin.. Gözlerim süzüldü, bir lâhzada birlikte gülüştüğümüz mleri andım; o zaman ben senin gibi hastalandım. Sevgilim, kısa kesmiye m: burum; dedim ya, fakat posta kalkmak üzere; bu sitemli ha- ta tahammülüm yok, ümit- rıhç mektubunu beklerim; se- için bir et- onuu tarih şamba günkü Hanımteyze — sütününda — İntişar eden ( Ey gönül ) serlâvhalı yazının altındaki ( Ömet ) imzası yanlışlıkla kon- tır. Tashih oli karşısına uzandı, şünmiye başladı. Üç yüz senelik parlak ve mütemadi — mazisinde — hiçbir zaman böyle kabaca tahkir edilmemişti. Elmasları ve ziy- netleri için aynaya bakarken kendisini görünce sar'a nöbet- lerine tutulan düşes, korkunç kahkahalarile isterik olan dört hizmetçiyi, ömrünün sonuna ka- dar tımarbanede kalan rahibi, vaziyeti dü-