Kari Gözile Gördüklerimiz - Müstakbel Mah'uslar Ve ı..."'**— İsminde bir karlimiz & a:: Gazetenizde gördüğüm Meb'aaile beni de müstakbel —'İlnı arımız hakkında mütalcamı .“ iye sevketti. Ben ve benim Srle d, Hünenler, meb'us olarak 'amlar istiyoruz ki bunlar e qulle €le geçirmek hâ- tndı ılqneıınleı. maaş ihtiya- İ :mı_ıııılıı. meb'us olur “"'—ı.uı.hb" şirketin İdare mecs- tini sokularak asli vazifele- l_dd':lılllııuınlnr ve — milletin kan: ine — verebildiği paraya s:' €tsinler, ,,_.:-il. İş görmek ve hizmet ©a vazifedir. Bülanli M Ve 0nlanlı Mahkeme İstiyor —.'i::lü ve civarı halkı mah- Mha ÇÜtrİ için Karalsalı kaza- biş y Fidiyorlar. Bu kaza içerlek "m_ııd..-. Hayvanlarla gidilir. deki lı:ı“”’ Pozanti ve havalisin- İlerini YEN mahkemelerle olan b birân evvel bitirmeleri “;l:u ve civarını mahkeme 'nde Ulukışlaya raptet- Mümkün değil nıyîdh'? K 'Tvşakkur Ederim Opyan hanı faclasında ya- ni anı faclasında ya- _'::ıtı— vakit beni ihtimamla ç. $den operatör Murat ve L KJ:'I_ hastanesi doktorların- derin, iiyos Beylere teşekkür n Mesi N Ayşe Mecit $işli Terakki Lisesi barlak Terakki lisesi geçen gün bir müsamere verdi. O ı,—_dî*"leı kiymetli dakikalar ıu"ğ Mektebin kıymetli mü- ehmet Ali Beyi “ebrik BAA Beri takdir ve L Hukuk fakültesinden Nihat Cem Bir Maaş Meselesi & 'dim kıdemli yüzbaşı Hakkı z ettikten sonra diğer î';:" Emine ve oğlum Hayret- .ş.hl’&lıııin maaş tahsis olune .“.—:ılııe Hanımın vefatı ve ©d nit büyümesi dolayısile on- a | :ılııı kesilerek sırf şahası- Bu y el etmesi Tâzım gelirken İki ğ':“ılıı muamele her nedense Ns..,'ı" senedir. sürünmüş ve Kazaın Memiştir. Alâkadar ma- Tim *::ı': dikkatini celbede- iköy Keçecipiri mahallesi Odalar çıkmazı No. 12 Fatma — cağı GöVaplarımız Taçı iyde, Altıyol ağzında 'm'“ey-.n zade Nuri Beye: N.,":'th esazlıdır, — fakat Kaşa ÖT etmemiz de İâzımdır, hat verattbaamıza uğrıyarak iza- â Menizi rica ederiz. &, TAKVİM — > Mart - 931 Kamım122 Ruml 25 « Şubat - 1547 Vakat-Ezan?-Vasati Akşam| VZ— 1808 '.:—.(ĞM' b_i'ıî!kl' söylerken Yü yi ç Müzeyyen — dün, !ı_i" buylu - kızlarından - birt _Aîne._ canlandı ve güldü: “Tine Ça S dedi, birbirle- K0 H.hı. #öyletmiyorlar. Yylüyoruya ” dedim, hakikati Tüm, Ğ—_ P ünya6 Öluyor Almanyada Kadınlar Ve Erkekle Spora Çok Ekemmiyet Veriyorlar Sabahleyin — işlerine — gitmedi kadınlar içeceklerine, jimr evvel kahve ve cıgara vapıyarlar. #03 kulüplerde, erkekler ve kar dinlar bir. mll- vebbinin uera- Feri altırdü man« tazam Tevanlar yaparlar. Genç Alman kazları, erkekler kadar #spora düşkündürler, Bunlar manianu xoşu yarışı yapan bir. kulüp azasıdır. Almanyada son senelerde bariz iki Alman milleti ötedenberi spora meraklıdır. Fakat şimdi kızlara da sirayet etmiştir. Bütün gençler muh! merbuttur. Burada her türlü sporlar yapılır. büyük cereyan var : biri bu gençleri rdnııyınuı en zinde, en sıhhatli îııuıjılnndıx. Amerikan Kolleji Bu Sene Mühim Bir Açık Verdi İzmir, 9 (H. M.) — İzmir Amerikan mektebinin senelik varidatı (65000), masrafı ise (140000) — liradır. — Amerikan mektebinin — müessislerinden doktor Maklahlen, mektebin son senelerde artan açığın: kapatmak için Amerikan Mis- | müesseseye yöner müesseselerinin yardı- mını talep etmişti İzmirdeki Misis Kenedi »namında bir kadın taralından şimdiki mü- edilmiştir. SERVER BEDİ ac '— ç d e S İKİMİZ — ne derler ?.. Şefkatle şu ceva- bı verdi: “—Yavrum, sen Fatoşu daha yeni tanıyorsun. Ben onu sen- den daha evvel tanırım, bunda Şüphen var mı? * — Yok tabil., “ — Ha.. dinle bak: Fatoş | benim bileceğim şey! çok haşarı bir kızdır. Eskiden mahallede erkek çocuklar bile ondan yaka silkerlerdi. Fakat | madık. Nihayet üç gün sonra, | günü gününe uymıyan, ada DEĞRA li £ GĞ BAĞİR d aei ÇZ Kollejin — binası | rikaya Bu kadın misyonerdi. Bundan üç ay evvel öldü. İzmir kolle- jine (250) bin dolar miras bıraktı. Fakat Misyoner mües- seseleri bu paranın, mahalline sarfedilmiyeceği, suüstimal edi- leceği düşüncesile başka bir devrini münasip ördüler. Bunun üzerine kol- lej müdürü geçenlerde Âme- gitmiş, Doktor Maklah- len ile birlikte bu paranın İzmir kollejine verilmesi için teşebbüsatta bulunmuştur. iyi idare edilirse Fatoşun kalbi temizdir; iyi idare edilmezse deli tabiati vardır, kırar, döker, açık söyliyeyim, her - fenalığı yapar, “— Kızınıdır, dedim, siz tabil onu daha iyi bilirsiniz, | fakat.. şayet.. biz.. onunla.. Lâkırdının alt tarafını ge- telif (spor kulüplerine. veya spor Onun içindir ki kadını ile, :rî(eği ile Alman çıplaklık, öteki spor. merak kadınlara, bilhassa genç teşkilâtlarına Doktor Kit adlı bir zat Ş.ııblttı Nevyorkun bir kilise- sinde Türkvedeki kollejlerin faaliyeti hansında bir konfe- rans veri ş, bu mekteplerin şarkta tam Amerikalılık ga- yesini istihdaf ederek çalıştı- Şinı, onun için yardıma muh- taç olduğunu söylemiştir. Mis- yöner müesseseleri (250) bin doların tekrar İzmir kollejine verilmesine muvafakat etmiş- lerdir. Adnan annenle babam konuşmuşlar, herşeyi — kararlaştırmışlar — ve Bahna kısaca dediler ki: Se— Haydi bakalım, artık bündan sonra sizin saadetinize | Çalışacağız! Fazılın bu sözlerini ağzım açık dinlemiştim. — Bukadar mı? — diye sor- tiremedim. Babam yardım etti: | dum. “— E... söyle.. evlenirseniz? | “Artık cesaret ettim. “— Evlenirsek Üüst tarafı Bu sözüm anneni Beni kucaklıyarak: — Bukadar! dedi. “eline, Artık, bi benim ismim susturdu. | Fatoş değil. Artık o deli Fa- O gün de fazla birşey konuş- | toş yok: Aklına eseni yı:.pııı, vai, UaÇ —a | e— Başına Ge ; “1) Kadın Ve Kalp İşleri Nasıl Bir Kızla Evleneyim? Tecrübesiz — genç — çocuklar, kendilerini ikaz eden bulunma- dıkça, birçok yanlış yollara dü- gebllirler. Bu yol bazan zararsı geçebilir, fakat bazan da mühim teblikeler açabilir. İşte bir misalı Yüksek mekteplerimizden bi- rinde okuyan A. H. rümuzlu bir genç, bana gönderdiği bir mek- tupta derdini şöyle anlatıyor: *19 yapında yüksek tahsil gö- rzen bir gencim. İki sene evvel 15 yaşlarında bir genç kızla ta- nıştım. Aradan bir iki ay geçtik- taen sonra —münasebetimiz çok ilerledi. İkimiz de birbirimizi çıl- dırasıya sevdik. Fakat bir gün münasebetimiz ailesi tarafından haber alınmıştı. Kızın bakir ol- madığı anlaşıldı. İş mahkemeye düştü. Ben şaşırdım. Kız mahke- mede kabahatin bende olmadığını, bu işin beni tanımadan evel başka bir güııhkin bulunduğunu anlattı ve benimle evlenmediği takdirde intihar edeceğini söyledi. Bu va- ziyet karşısında ben kurtulmuş oluyorum. Fakat kızın bu . hare- keti beni mütehassis etti. Şimdi onu belki sevmiyorum, fakat ona acıyorum. Bu iki vaziyet arasında mütereddit bi Bana bir fikir verir misini; Oğlum, büyük bir kazaya uğ- ramışsın. Fakat bereket versin bu kazadan ucuz kurtulmuş, se lâmete çıkmışsın. Bu işte kız bir çocukluğun kurbanı olmuştur. Şimdi seni sev- diğini mahkemedeki hareketile iapat etmiştir. Bu fedakârlığile de senin muhabbetine liyakat kazan- mıştır. Eğer seni bir emri vaki karşısında bırakmak hissile hare- ket etmiş ol h, © vakit şim- diki tereddüdün doğru olabilirdi. Fakat bugün buna hakkın yoktur. Bu vesile genç karilerimin kulağına küpe olsun. Kızlarla aşk münasebetinizi Platonik saba- danm ileri götürmeyiniz. Kızların hayatile oynamak hakkınız olma- dığı gibi, Kelidi bayatının. tehli- keye koymak hakkına da malik değilsiniz. * Ticaret mektebi âlisi talebe-? sinden A. H. B.: Siz asri kızlardan hoşlanırsı- nız. Sizinle ahbap gibi konuşan samimi ve tok sözlü kızlar hoşu- uza gider. Fakat böyle bir kızla çinmekte güçlük çekersiniz. vleneceğiniz kız, siz ne der- seniz onu yapan, nereye gitme- sini söylerseniz oraya giden bir kız olmalıdır. Hiddetinize, sinir- lenmenize ehemmiyet vermiyen ve sözünüzü dinliyerek yetişmek istiyen bir kızla mes'ut olabilir- siniz. * Balıkesirde İshak Demir B.: Aşk işinde bedbaht bir genç- siniz. Çünkü kendinize itimadı- mız yoktur. Bir gün hiç sevilme- diğinizi zanneder, kadınlara kı- zarsınız, Kadınların arkanız sırası gelmesini istersiniz. Karınız olacak kız, dürüst, namuslu, sadık, vefalı olması lâ- zımdır. Neş'eli, hayatı olduğu gibi gören ve sizin kararsızlıklarınıza ehemmiyet vermiyen bir kızla mes'ut olabilirsiniz. Haniımteyze , oynak, şımarık, deliş- =ıfnm kız )ycr'ıııe, Fhuguıı kanım hanımcık, uslu akıllı, terbiyeli, vazifesini bilir bir kadın var. Size yeni bastırdığım bir kart viziti okuyayım: — Müzeyyen Fazıl. Annem alaturka düğün is- tedi; Hayri Bey, Fazıl ve ben, evde, eşe dosta bir ziyafet vererek bütün yasakları sav- mak istemiştik. Evvelâ, aylarca annem ve Hayri B. mahkeme kapılarında gezdiler. Nihayet ayrıldılar. Bir taraftan da Fazıl bizim Bir Mektep Talebesinin len Felâket D BO Karilerimizden aldığımız aşk -mele taplarımı siraslle Beşrediyoruz. Bu sü tunda hergün bir mektup neşredilecel ve haftada — bir def Gençlik we Ha aimteyze sayfasında beş on mektuş birden neşrolunacaktır. Çıkan mektup sahipleri — idarahanemize — uğryaral mÜkkfatlarını alabilirler. * Benim Kleopatram !.. Bak sana “Benim Kleopat ram, diyorum.. Gücendin m bana?.. Sen bir Kleopatrasın!, Gönlümün sarayına, başınız- daki güzellik tacile pür ihti- şam girdiniz, oradaki tahta bir. kıraliçe heybetile, lâkin sessiz, sedasız oturdunuz... Size soruyorum esmer gü- zeli : Müsaade almadan girdiğiniz bu yeri, bu gönlü yaralamak- tan, ona damla damla ıslırap sunmaktan korkmadınız mı?.. O gönül ki, çok şeye lâkayttı. O günül ki, her gönle ve het göze kapılarını — kapamıştı... Nasıl oldu da yıllarca açılmı- yan kapıları sihirli kudretiniz: le açtınız?... Yoksa bundan sizin de haberiniz yok mu?.. , Kleopatraml.. Bilmiyorum !... Benim gönlü mün sevimli Kleopatrası, Nilin muhteşem — Kleopatrası — gibi, “Güneş,, İn eşi “Ay, gümüş- ten saçlarını yayarken bana aşkı terennüm edecek mi?.. Bilmiyorum !.. Bel ki hiçbir şey.. Bel ki de çok şey ifade eden perişan satırlarım güzel dudaklarınızda bir tebessüm, büyüliyen gözlerinizde bir kı- vılcın ve şefkatli olduğunu ümit etmek istediğim kalbi- nizde samimi bir ihtizaz doğu- rabilirse nekadar bahtiyar ola- cağım. Sevimli, güzel esmer!.. Sana daha neler, neler söy- lemek istiyorum... Fakat bun- ları ümidimin güneşinin doğ- masına - birakıyorum. -Ümidi- min ufuklarında bir güneş gibi doğduğunuz gün, en şe- refli ve mes'ut bir gün ola| caktır. Bu şerefli günün birar evvel gelmesini, bu mes'u! güneşin hemen — doğmasım bekliyorum. Ankara: AÇ kıyıldı. Benim nikâh şahidim Muhtar Beydi, F Fevzi Işık * Bizim evlenmemiz büyük bir ı;nıuın kopardı. Bütün düşman- l larımız aleyhimize veriştiriyor- lardı. Fakat dostlarımız, evvelâ bu vak'ayı garip buldukları- ni söylüyorlardı, sonrada saa- detimizi temenni ediyorlardı. Dedikodular benim —umu- rumda değildi. Artık bütün — gayretimizle evde yapılacak düğün veya ziyafeti hazırlıyorduk. Ben Fa- zılla — Beyoğlunda kumaş ve öte beri imak — için dolaşı- yordum. ( Arkası var | İ : Hi lani S S