SON (| kan DALGASI || 'eni Bir Kanlı Hareket İçin Plân- ar Tamamen Hazırlanmıştı Hakkı Mahfuzdur m“—“de birkaç sene kal- #onra firar etmişti. Tam beş senedir ko:?te işle- Yuğrluyordu. DB ( Madam Sofi Rips ) ... by'"m' dokuz — yaşmda, K Soylu, zayıf, sarı saçlı, B Sözlü, bir kadın. hi kadın, (Lipa) nın is- lzİ”'niklaı beraber, doğ- Ohun karısı değildi. Ön- t birleştiren yine o kanlı .'Ğ' Sefinin Zıbm. ( Za- B, inde bir Almandı. Alman, Kafkasyaya ge- ) GçTada teehhül etmiş, dünyaya gelmişti. (Sofi) İ —F—ll (Sonya) ismini ta- akat onun K, Mari) idi, Çi Zayç)-. Senç. yaşında, (Kafkas tu, Fömitesi) ne dahil ol- i Pekâlâ ama, Ermeniler a ne işi var, diyecek- ça da izah edelim. O za- 1 Kafkasyada başlıca iki %—'—u vardı. * (Rus Kafkas ihtilâlci- İ ııie (Ermeni Kafkas ,.::.'lııı arasında sıkı Mevcuttu. Birbirle- lizim gelen muavenetten aç mazlardı. Jenevede, )_" (Hınçak) komite- —'Üînkilı yapılan içti- ümide, İstanbulda yeni 5. © çıkarılması kararlaş- zamen, bu ihtilali iler V© İdare etmek için aat heyeti âliye- Muavenette — bulun- Çösre (Sofi), Rus — ih- Sltesinden istenilmişti. büyük — işlerin yük SÜT tatbik ve takipte OLUç t l Nao. 30 ALİ REİ ĞN sahibi mütehassıs olduğu birşey var- sa, silâh ve saat tamirciliği ile bilhassa elektrikçilik idi. Vahan da, hem Kendiryanın hem de hacı Nişanın dostla- rındandı. Fakat Vaban, hacı Nişan gibi Jenev, komitesine mensup olmayıp, banka hadi- sesinden s<nra, İstanbuldan Bulgaristana firar eden Erme- niler tarafından, Bulgaristanda teşekkül eden Ermeni komite- tanbul ajamı idi. Ve bilirdi. — Yalnız onun | Yazan: Ziya Şakir 56 — Madam Aşkova.. Tif- Hisli olan bu kadının asıl ismi, (Ancova) idi. Kırk beş yı a mavi gözlü, çirkin bir kadındı, Beyoğlunda, Alman hastane- sinin yanındaki çıkmaz sokak- ta oturür ve münzevi bir hayat yaşardı. Kafkax ihtilâl kamite- sinin yetiştirdiği. bu kadın, bütün cemiyeti beşeriyeye kar- şı, en derin bir kin ve nefret beslerdi. İstanbulda yapılacak ihl (in ciddi bir şekil alması Fıtır Sadakası Âlâ Orta — edna Kuruş Kuruş Kuruş Buğday — 16 13 Arpa w » Ürüm — 156 117 Hurma — 182 107 78 Zekât ve sadaksi ftır ve kurban derilerinin Tayyare ce- miyetine verilmesinin cevazı Diyanet işleri riyaseti celile- #inden ısdar olunan — fetv..da beyan — olunmasına — nazaran vatanımızın hüsnü muhafarası, millet ve hükümetlimizin deva- mı satvet ve İtilâsı için asrın icabına göre muhtelif ve mü- tenevvi vesaiti harbiyenin ve bilhassa zamanımızda ehemmi- yeti fevkalâdesi müsellem bu- İunan kuvai havsiyenin bir an Ü evvel tedarik ve ihzarı bir | vecibel diniye olduğundan bu bapta icap eden muavenet ve N müzaheretin ifası lüzumu ih- vanı dinimize kemali ehemmi- yetle arzolunur. Bayram Namazı ::.n'lıır birbirlerine her temas | üzerine komite bu kadını da v S-ııl D.ı;;ı. ekükçe, yekdiğerini knmîh:duin İstanbul icraat heyetine yardım z;"' y ” iyetlerinden ler- | için göndermişti. Erenköy Kız Lisesindeki Garip Hadise Geceleri Bile Gezmeye GidenTale- be, Arkadaşlarından Tecrit Edildi Erenköy Kiz lisesinde şaya- n hayret bir vak'a haber ve- rildi: Leyli meccani talebeden Nimet hanım, istediği zaman, gece gündüz mektepten çıkı- yor, tanıdığı bir gencin nez- dinde kalıyor, sonra canı iste- diği zaman mektebe dönüyor. Bir tesad'ifün meydana çıkar- dığı bu şayanı dıkkat ve hay- ret hadise hakkında yaptığır mız tahkikatı aşağıya yazıyo- rüz: Şayanı Hayret Bir Macera Nimet Hanım 18- 19 yaşla- rında, oldukça güzel bir kızdır. Zekidir, çalışkandır. 2 sene evvel Kandilli orta mektebin- den Erenköy kız lisesine gel- miştir. Kimsesi yoktur. Lisede meccani, leyli olarak okıulıllıl- tadır. Kimsesi olıııl!lil 'k"' bayram ve bafta tatillerinde mektepte kalmaktadır. Bir Kalp Alâkası Nimet H. ötedenberi Boı- tancıda oturan Suat B. isminde bir talebe ile sevişiyor. Es- kiden arasıra mektepten kaçar, sevgilisi ile buluşup gezer, tozar sonra biç belli etmeden mek- gae aları 'bü çılışları l ; — hemen kimsenin Te nn mektepten kaçar, yine suretle gizlice mektebe döner- miş. Geçen perşembe günü Ni- met H. öğlen üzeri gene Yazan: A, Kılıçç Ali Paşanin Hatıraları tç ,, FOrsa küreğin başında üç tane —'—h'—ıyııdılıı- —_4“ ve ayaklarından bağlanmışlırdı. Kap- XeT çok dardı. On sekiz kadar birşey tutuyordu. W'ol'ıyıılır. orada Yekiyorlar ve orada kavrr | hp uyuyorlardı. Bunları oradan ölümden başka hiçbir sebep aye ramazdı. Dar yolda ellerinde büyük kamçılarla nöbetçiler dolaşıyorlar :ıılıııeı -l':bqlıyıım Bu lNMIıMAW.' 'uııııüunıılılıill tutu- naz da en meşhur amirallerine kimsenin haberi olmadan ni- hari talebe ile berabe mek- tepten — çıkmış, — Erenköyde oturan mektep arkadaşı Güzin H. ın evine gîqn_iı. Bir Tebdili Kıyafet Burada üstündeki mektep” elbiselerini — çıkarmış, (.'ıtîı,'uı'l Hanımın - elbiselerini - giyimiş. Bu suretle bir nevi tebdili kıyafet ettikten sonra bir otobüse - atlıyarak Kadıköye gitmiş; iskelede sevgilisi Suat Beyi beklemiye başlamıştır. Mektepten çıkan Suat Bey de Kadıköye gelerek Nimet Hâ- nımla buluşmuşlar. a Suat Bey ile Nimet Hanım bir müddet Kadıköyde dolaş- tıktan sonra Bostancıdaki Suat Beyin evine gitmişler. Yok'ama Yapılırken Perşembe akşamı muallim Mükerrem H. yoklama yapıyor. Nimet H, yok!?! Mektebin her tarafını arıyorlar. Yok, $ ”kTıvanamı Hikâyesi Her zamanki gibi Nimet hanım sabah olunca mektebe geliyor, tabii derhal sorguya çekiliyor. Nimet hanım geceyi tavanarasında geçirdiğini söy- . lüyo: u ehi d arası HDSKY buraya çılkmak kor lay bir iş değildir. Bir Hanımın Garip Müracaatı Nimet hanım böylece mü- kadar, her çeşit insan vardı. Vardiya başı denilen adam yüksek bir yere çıkmış, eliodeki koca tokmağı muntazam fasıla- Jarla önünde bulunan tunç bir sahana vuruyor ve kürekçiler de bu sese uyarak eğilip kalkıyor, kocaman küreği böylece çekiyore Hazan çekti Koca — Evet, pıılıılnııyl'hım me çare ki lâzan |.. Bu kürekçiler temadiyen inkâr etmekte iken bir hemım mektebin kapısına geliyor ve müdürü görmek iste- diğini söylüyor. Mektep müdürü bu banımiı kabul ediyor. Hanım diyor ki: “Beyefendi, Nimet Hanımı affetmeni çok rica ederim, oğlum Suat onu seviyor, o da Suadi çıldırasıya — sevi- yor; kuzum Beyelendi onu affedinizi,, Mektep — müdürü hayret içindedir. Nimet Hanımın geceyi ne- rede geçirdiğini bu hanıma soruyor, Hanım da: — Vallahi bizde kaldı, za- ten kızcağız her vakit bizde kalırdı, diyor, Hanım biraz düşündükten sonra ilâve ediyor: — Müdür Bey, eğer siz Ni- meti affetmiyerek mektepten kovarsanız, biz onu evimize alacağız! Ve çıkıp gidiyor. Şimdi Ne Ötacak? Mektep idaresi Nimet Ha- Dilbe a SADA LA lebe ile görüştürmemektedir. Kimsesi olmadığı için hak- kında yapılacak — muameleyi Nimet H., mektebi terke- derken — duvardan — atladığını söylemişti. Halbuki elini, kolunu - sall- yarak kapıdan çıktığı tesbit olunmuştur. biraz serbes olsalar bisi param- parça ederler. Düşün ki biz bun- ların düşmanlarıyız ve bunlar bizim için çalışıyorlar. * Akşam korsanlar gemide bir 'I'“.rrhlu. İçtiler, davui zurna çi rq.ııdılıı.iıın; üreş ettiler. Bu :.M.ımı. yeğlır Blmtar tanla 8 TÜ neraye kadar böyle yağlı vücutlarile | kovuldum. Nihayet bir levent acı h, meydana çıkıp Bu Smrgün ÂYE Muharriri: Necati Yuzuf MAÇ BAŞLIYOR Boksör Kadri bugün . en kuvvetli rakibi ile karşılaşa- cak. Daha erkenden ringin et- rafını alan meraklılar arasında heyecanlı bir münakaşa — var. Kadrinin antrenörü fırıl, finl dönen küçücük gözlerile hazır- hklara bakıyor. İş arasında şen nüktelerle — seyircileri — kendi hesabına kazanmak fırsatım da kaçırmıyor. O, neticeden emin görünüyor. Filhakika Kadrinin yumruğu az zamanda mühim muvaftakiyetler — kaydetmiştir. Ancak, işten anlıyan eski spor- cular çevik Lir boksörün onu mutlaka nakavt edeceğine kani- dirler. Kadri bir gülle sıkle- tile hedefine vuran yumruğu- nu istemiyerek ku!'lanıyor gi- bidir. Onda, müthiş| adeli, kuvvete mukabil içten gelen bir cehit noksanı var. Bundan en ziyade şikâyetçi olan karı- sıdır. O, daha ziyade bugün Kad ri ile karşılaşacak olan “Yay Fikri,, yi beyenir. Kocasının da onun gibi kıvrak ve azimkâr dövüşmesini ister. * Stadyum spor hayatının ta- rihi bir gönüne sahne oluyor. Senenin şampiyonu bugün an- laşılacak. Meydan kırcahınç dolu. Münferit sesler derin bir uğultu içinde kayboeluyor. Bir koşuşma. Uğultu birden yük- seliyor. Tribünlerde başlıyan alkış bir sis cereyamı gibi ka- deme, kademe bütün sahaya yayılıyor. * Ringin üstünde iki dost ve iki rakip karşı karşıyo. Onleas mektep siralarındanberi birbir- lerinin hem en iyi dostu, hem de en kuvvetli rakibidirler. Yay Fikri her zamarki gi cevval ve sabırsız. Kadri sa- kin, mütehessim. Herşey tamam. Hakemin düdüğü ağmada. İki saniye var. Kadrinin rutrenörü seyirci- ler arasından kozarak Ringe atılıyor. Elinde küçük bir kâ- git parçası. Kadri bu kâğda sabırsızca ir göz gezdiriyor, sonra rengi sap sarn, bir seyir- ciler arasında karısinın otur- duğu noktaye, bir de hasmına bakıyer. Dizlerinin bafifçe tit- rediği, başıma önüne eğildiği, beni yalnız bırakmıştı. Kimse de benimle meşg 3l olmuyordu. Kim- senin yanına yaklaşamıyordum. Herkes beri kovuyordu. Başım ve vücudum kaşıntı içinde yanıyordu. Beni bütün korsanlar kel olmuş, uyuzlanmış diye yanlarına oturt- mak istamiyorlardı. Hasan Kelle: — Bir sokul da - karnını yere doyur, diye tenbihlemişti. Fakat ben sokulmak İstedimse güreş " Büyücek - bir l Bu J:ııdlı A hların | harlı kuru “::aln:nll%h- İ:;ıı“'l'd B dı"yıııhı- :onlıı ı.huııx_ııı.. Bir köpek Eu kendi Dele Te Bdit :—:'. :_:Hıdeld azığı Korsan — Kavgaları Turgut relsi gemisinde tam görülüyor. Küğıt, döne döne yere düşerken bir düdük ve bir gugule. Maç başlıyor. Kadri, birçok tanınm'ş bok- sörleri sühuletle döven Yay Fikriden daha çevik, daha azimkâr ve daha içten vuru- şuyor. İlk zannın hilâfıma, ha- kimiyet — Kadride. Seyirciler bekleni'miyen bir hadise kar- şısında şaşırmış çibi sessiz ve hareketsiz. —Ringin — üstünde gayri tabil ve cehennemi bir dövüşme. Kadri bücum ediyor, çılgınca şuursuzca saldırıyor, Fakat, favl yapmıyor. Fikrinin müdafaası gittikçe rayıflıyor. Bir tam darbe daha. Fikri yerde. Herkes hemen Bir ağız- dan sayıyor: Bir, iki, üç.... Kadri ayakta, ateşli gözle- rini mağlüp hasmına dikmiş bir intikam heykeli gibi kor- kunç görünüyor. Uzun bir düdük, ringin üs- tünde gittikçe çoğalan - iki küme. Bir kısmı Fikriyi kem- dine getirmekle meşgul. Fakat artık ondan hayır yok. Başka bir kısım zaferinden biç te tebrik ediyor. Sahada alkış, alkış, alkış. * Kadri eldivenini atar atmaz yere eğiliyor. O kâğıt parçası hâlâ orada. Bir daha okuyor: * Fikriciğim; kaibim seninle, zaferini bekliyorum. Duseler. ,, Karısının yazısı ve imzası, yanlışlılla tam — zamanında kendisine verilmiş, Antrenör — firıl, finl dönen zeki gözlerie Kadriyi süzüyor, — Başka çare yoktu. Mut- laka yenilecektin, diyor. atı ay yaşadım. Bu müddet içim de geçirdiğim bayata yaşamak olacak, beni muharebeye sokmu şorlardı. Belki de ben kendim cesaret edip giremiyordum. Çüm- kü korsan muharebeleri olkadar kanlı ve okadar korkunçtu ki en cenaretli adam bile Türk korsan-