ll san D Komite Reisi Bağırdı: Sonra Düşünülecek Şey!.. Hakkı Mahfazdur Nişan arka taraftan gdcn' revolver - seslerile kulak kabartıyordu: Ölüm, ea sonra düşünü- lecek şey.. feryatlara kurtaralım.. — Gelin — bakalım, Arka tarafta ne oluyor? Üçü birden, safların arasına daldilar.. İlerledikçe saflar gev- Gvor, ve fedailerin arasındaki boşluklar genişliyordu. Nişan Babiğin koluna sarılmasa idi, yere kapanacaktı; yerde ya- tan bir ölü ayaklarma dolaş- Mişti. Köşelerde siper alanlar, ileri doğru aleş ediyor ve ilerden Bgelen kurşunlar da, Hristofor, Nişamın kolunu tuttu: — Burada ateşi kestirelim. Hep birden tekrar Babıâliye köcüm edelim.. Nişan salladı : — Ya arkadan gelenler... Uömıl)-cr musun? Üç tarafımız gervrilmiştir. Açık olan bir bu- Tağı var.. Hakikaten İran sefaretane- verdi : — İşte bu çok iyi.. Arka- daşları buraya alalım.. Hiç almazsa, arkası açık. Bu fikir fena değildi. Hacı Nişan her tarafa seri bir göz gezdirdirdikten — sonra, dönerek baykırdı: — Arkadaşlar.. Buraya.. Arkadan lâniı:l:lduğn belli elmiyan bir ses duyuldu: — Haniya.. Sefirler nere- de?.. İlk silâh patlar patlamaz geleceklerdi ?... Başka bir ses huna cevap verdi : — Sefirin, meftcin geleceği yok arkıdaş.. Her taraf çev- riliyor. Başımızm çaresine ba- kalım... — Gemisini kurtaran kap- tandır. — Dağılın, sokakların ara- gına n ea çzmik Çak kolıy fakat idare etmek çok zordur. Hk atılan kurşun ve ilk dökü- len kan /gonra, ve — şaşkınlıldar . Bütün bunları, bütün bu âhtilâlin muhtelif yerlerdeki muhtelif safahatını, batta, her olmalıdır Bu işi yapanların içinde ne bu göz, ne buel ve ne de bu kudrotli idareci vardı. İlimden ve irfcadan mehrum oldukları için kendi yurtlarında bile cid- di bir mevkitutamıyan, hayat ve itikballerimi ancek avantürye- lükte aryan beş on Kafkas Ermer's ile bunların vzitlerine aldanan cahil ve iptidai ruhlu kimseterin yapacağı nümayiş ve ildtilâr ne bir mamayı ve ne de beklenen foydayı - temin edemezdi. îuıhıh (beylik) istemek İA e e ha L Şimdi, kardeşleri- mizi boş yere kırılmaktan meyusane — başını geri için ayaklandıkları — havadisi şâyi olur olmaz, Ayasofya ile Sultanahmedin arası, vak'ayı merak eden bzlk ise dolmuştu. ulümda. Kalabalığın kesafetine rağmen ne yüksek bir ses çıkıyor ve ne de bir mukabil nümayiş, hiç kimse- nin aklından geçmiyordu. Dikili taşların arasında, içti- ma eden Ermenilerin kin ve gayz ile parlıyan gözleri küs- tah ve manah tavırları bile islâm ahalinin üzerinde hiçbir tesir yapmıyordu. Fakat, ilk silihin Ermeniler — tarafından atılarak vazilesini insanca ifa etmekten başka hiç bir ka- bahati olmyan Servet Beyle haberi, bir — yıldırm gibi bu insan kütlesin2 çarpınca iş değişti. Kurulmuş bir yay gibi gerilen sinirler, bir anda bo- şandı. Nereden ve kimin ta- rafından çıktığı - anlaşılamıyan — Vurun ... Artık, ne mantık ve me ran talebei ulüm birer Rolân |*) kesilmişti. Başlarındaki kavuk- lam bastılar. O zaman cüppe- lerinin eteklerini kıvırarak ar- kalarına soktular ve yumruk- larını sıkarak - ileri atıldılar. O gün sabalittanberi (Defter- kanei hakani) nezareline kışlık odun — taşınıyordu. — Nezaret kapısının önünde küçük bir mbi odun yığılı idi. Halk Bir anda 0 kocaman o:.&. yığını eridi.. V) (Rodün ) meşhur Gol şöreiyesi, Ankara, 26 ( Hususi) — Yeni mülki taksimat mucibince Dahiliye vekâleti iki proje ha- zırlamıştır. Bu projelere göre wilâyetlerin adedi 30 veya 50 olacaktır. Vasi salâhiyet sahibi valilerin idaresine tevdi edile- cek olan bu öotuz vilâyetin tarzı taksimi şöyle tesbit edil- et 4—İstanbul, “ Edirne, Kırk- lareli, Tekirdağ, İzmit,,2 — Balikesir. * Çanakkale ,, 3 — Eskişehir * Bilecik, Kültahya, , â — Aııkms" Çışun. Çomı;ı, j Kırşehir ,, $ — Konya * Ak- saray »» ©— Koayseri “ Niğde, Yozgat ,, 7 — İzmir “ Aydın, Manisa,,, &—Muğla, 9—Denizli, 10 — Antalya “ Burdur ,, 11 — Afyon Karahisar “İspar- ta, , 12 —- Adana “Silifke, Mersin, Cebelibereket,, , 13 — Gaziantep “Maraş,, , #4 —Ur fa, 15 — Malatya, 16 — Elâ- «â1, 17— Diyaribelür, 18—Nlar- | beynini bir polisin ( şehit ) — olduğu | ALGASI || lüm En Yazan: Ziya Sakir kafasına bu odunlarla — vuzü- yorlardı. Ne vızıldıyan kurşun- lar ve ne de güneşten parlı keskin — bıçaklar, bupu b hücumu durduramıyor, her o- dun darbesi, bir ihtilâlcinin | Bü baber, odunlü silahşör- lerin cephe derhal tebdil ettirmişti. Bir kısmı, — Yerebatan — caddesi, dinlenmiş olursun ,, diyordu. Hendeklere bata çıka bir hat şöseyi takip eden arabamız büyük bir binanın önünde durdu. Bodur bir Hafız ezile büzüle bizi selâmlıkğ |dairesin- , vi de bir odaya götürdü. Soura Erte A Ça göbeğinin üstüne bağ- byarak bütün yüzünü örten ve İstikametini | yayvan bir tebesslümle: İstirahatine bak paşabe- yim. Ağamıza teşrifini bildire- diğer kısmıda Divazyolu tari- | yim, dedi. kile Babıâlinin imdadına koştu- lar. İran selaretanesi önünde atlıyan — silâhlar kiç kimseyi Şıldgmıy—h Eğer ıç!ıiiu zaktan bu sopaları görür mez, derhal — sokak dağılmaş olsalardı, — şi hepsi de en feci bir akibete içlerine bir ses yükseldi: ğ şuur kalmıştı. Meydanları doldu- acaklardı meyanında; Hris- tofor, Hacı Nişan, Babik de vardı. Dar ve dolambaçlı yol- | tutarlarmış, Jardan Nuruosmaniyeye çıkmış-| ondan aldıkları ödünç para ile lar ve oradan da Mahmutpaşa- | ziraatlerini idare edebiliyorlar- iz | Ağamız teşrifimizden malü- 'maltardı. Fakat bu, kibarlık ve büyüklük icabatından olan » V Übir merasimdi. Yalnız kalınca gör- | Feyzi bana tafsilât verdi. Hacı Veli bu şebrin eşrafındanmış. | Onun reyi inzimam etmeden bir kuş bile kanadını kıpırda- tamazmış. Hükümet konağın- dakiler idareten bu zatı hoş Bütün — çiftçiler nın arka sokaklarından — dola- | miş. sarak Unkapam tarikile Bey- oğluna can atmışlardı. ÇArkam var) Konyada Bir Rüş- vet Davası Konya ağır cezasında Cihabeyli kaymakamı “Rasim Beyle Ye- etmektedir. vermekle mazaundur. - (15) kö- Ben bunları yeni öğrenmi- yordum. Biliyordum ki her ka- sabada birkaç “Hacı Veli , köylünün nasibi onların tırnaklarından artandı. Bir müddet sonra gene o bodür hafız odanın kapısını Konya, 26 (H. M.) — | arkasına kadar açarak efendi- sine yol veriyordu. Şişmanlık- ve sui tegaddiden morarmış nicebeyli nahiyesi ağalarından | burnunu havada tutarak ev sa- hacı Ahmet Efendinin mevku- | hibimiz sallana, salina içeri fen — mühakemeleri — cereyan | girdi. Fevzi bizi tanıştırmıya Biri rüşvet almakla, diğeri | bozmadım. — Bilükis — ayak ayak üstüne atarak kin dolu yü nöfuzu altında bulundurdu- | gözlerle ağayı tepeden tırnağa vardır. Ve (u iddia edilen Hacı Ahmet | kadar süzdüm. | ağanın mubakemesi alâka ile takip edilmektedir. Mülki Taksimatı İçin İki Proje Vilâyetler (30) Yahut (50) Olacaktır. din, 19 — Van “Hakbri, Sürt,, . 20 — Bitlis, 21 — Kars » 22 — Rize “ Artvin, , 23 — Erzorum “Erzincan,, 24 — Trabren “Gümüşane, Gireson,, , 25 — Sivas “Şar- | “Amasya, 30 — Tokat. O, benim bu bareketimden hiç müteessir görünmedi. İri genesinden umulmı- yacak derin bir reveransla bizi selâmladı. Arkadaşım sapsarı olmuştu. Dişleri arasından güç ve yağlı belâ ismimi kekeliyebildi. Hacı Veli pişkin bir adam- mış. Hiçbir çıyıh—ıg';'l biçimsiz. bir gülümseme — Teşerrüf ettim Beyefendi oğlumuz! dedi. Bu eli istemiyerek sıktım. Yerine oturur oturmaz he- ki Karahisar,,, 26 — Samsun | men el trafına emirler vermiye Zon- | başladı. — Hizmetçiler (bana SA edecek hareketlerle gidip ge- b liyorlardı. Bu arada ikram Vilâyetlerin adedi 50 olarak | edilen buzlu şerbetleri içerken kabul edilirse 13 vilâyet lâğ- |Hacı Veli kendi iyiliğine, ulüvvü- vedilmiş olacaktır ki bunlar | cenabına dair küçük meakı- da Tekirdağı, Kırklareli, Bur- | beler anlatıyor, en — küçük | dur, Isparta, Mersin, Cebe- | ruhi tahavvüllerimizi bile şe- Tibereket — Beynit, Artvin, | yamı hayret bir anlayışla tet- Ordu, Şibin Karahisar, Cankı- | kik ediyordu. Verilen emirler- n._l_olı ve Aksaray wilâyet- | den harem dairesinde *itibarlı,, Evelki gece saat ande İzmire | hareket etmiş olan Gari Hir. nin refakatlerindeki Mülkiye müfetüşi Necati beye bu pro- jelerin her ikisi de tevi edi- | miştir. | ©iz ayağa kalkarakı misafirlere mahsus bir yerin harırlandığını anlamıştım. Zen- ci bir uşak bazı gizli talimat &larak gitmişti Müsbet bir cevap getirmiş olmalı ki o *der ekmez ©ev Bahibi- ÜDi G 1 öi HİKÂYE Bu Sütunda Hergün HACI VELİ Feyzi beni kaza merkezinde Ş karşıladı. O gün içineşraftan bir tekmmül etmiş silâbile karşı- | zata davetli imişiz. “ Köyümüz larma çıkan, asi ve nankörlerin epeyce uzaktır. Bu vesile ile ' den ahengi idare Bu #rada Hacı nerek dairemize mensup bir memu- Muharriri ; N. Yusuf noktamı bulmakta -gecikmedi. — Bu memurun köylüye yaptığı zulümleri hikâye etti. Okadar — makul söylüyor, sesinden öyle mükoi bir ahenk taşıyordu — ki, bir an, içinde bulunduğum muhit ve vaziyeti unutur gibi Nereden peyda olduğunu anlıyamadığım o bodur hafız elinde bir tomar kâğıtla içeri — girdi. Bunlar memurum zul- — münü ve idaresizliğini İspat — eden evrâktı. Büyük bir asa- — biyotle “mahal ve mekân zik- — rile,, köylülenden toplanan bu. imtalı - şikâyetnamaleri - tetkik ettim. — Buyurun içeri geçelim. Biraz dinleniriz dedi. Bir iki sofa, birkaç mer- diven - geçtikten sonra önü- müzde açılan kapıdan dar ve mukavves bir koridora girdik. Koridor bizi büyük bir saloma çıkardı. Bu garip teşkilâttan anladım ki: Hacı Veli herke- sin görmemesi Jâzım — gelen * “mahrem hususat , İle de iştigal ediyordu. Filhakika sa- len, ünsamı hayrelinden don- duracak kadar güzel bir zevk mabedi idi. Duvar kenarları boydan boya erkân mündetlerile döşenmiş, köşeler yün ve yae- muşak yastıklarla — doldurul- muştu. Minderlerin önünde, renkderi tebahhur ediyormuş gibi carnlı bir tazelik hissi veren huzlu üzümler, - seçilmiş — meyvalar arasında renk renk “içki leyas zımatı,, dizilmişti Bana gösterilen köşeye, bi- waz yadırgıyarak oturdum, Ra- kıya büyük bir zaafım vardı, Hacı Veli daima yanlış telâffuz ettiği ıstılahlı bir lisanla rakı- nın kadansız içilemiyeceğini ima eden şeyler söylüyordu. Filha- kika cidden güzel üç genç kız | bizi yerden selâmlıyarak içeri girdiler. Bunlar Hacı Velinin | zatına malsus marifelli yos- malarmış. Ut çalıyorlar ve cidden gü- zel seslerile “Türkü, söylü- yorlardı. İlk' kadehlerden son- Odada “çit ,, yöktu. Kadıne dar hepsi bir köşeye çekilmiş- ler, werecoğim karara intizar ediyorlardı. Dosyanın tetkiki — bitince bacı Veli ağlayişlı bir — sesle: * Allah aşkına! bu za- Timin elinden fakir fukarayı kurtar ,, diye yalvardı. Odada- kiler bu ricaya iştirak eder — gibi başlarını salladılar. Önüme yayılan kâğıtları müstehzi birer — nazar gibi irademi çekiyordu. — Okuduğum Facialar bir uğultu — halinde beyaimi sanaıyor. Hid- det, asabiyet ve nedamet içinde — baygınlığa benzer bir miskinlik — Önümde bir hokka takımı — duruüyordu. Bunun nasıl we niçin getirildiğini düşünecek halde değildim. Hemen kaeme sariık — dım. Uzunca Hbir telgraf müs- — weddesi yazarak imza ettim. — Biraz ferahlamış gibi idim. Fakat artiık orada kalamadım. | F H ü ! ğim , zalim memura işten el —— çektirmişler. İzinden avdet et — tikten sonra onu aratlırdım. Bir akrabasınım yanına gitmiş — dediler. Tahkikatı üstüme al- dım, Şikâyetnamelerin hepsi de mürettep ve asilsırdı. | Bu memurun namuslu ve mefküreci bir genç olduğu anlaşıldı. Hacı Velinin ihtikâ- rına mani olmaktan başka biçbir günahı yoktu. Tahkikatı — ikmal ettikten sonra derhal şa- yanı hayret bir kıvraklıkla dönerek, kmrilarak — raksedi- yordu. Benimki büsbütün göğ- süme yaslanmış, olduğu yer- sediyordu. Veli sürü- yanıma sokuldu. Bana solan zat almış verdiği cevap- ta zavallı gencin iki gün evve! yerinden intihar ettiğimi ve bana hitaben yazdığı mektuban leffen gönderildiğini bildiriyor. Müntehirin — mektubunda bir — tek cümle var: “Hacı Velinin — uşağı; ölümümie i#tihar eti, — Büyük Ve İyi Me < iz Felak Vai Meyva. İtceşimi için kış mevsiminde — ağaçlarınızı NİVOZİN "e yıkayınır En münatip zaman şirndidir. Bir. pörkürgeç e yapraksız akaçlar lafesllen ! yıkanır. Kuetusu 1 Hiradır. Yeşüve döposu Sirkeside Morssancıyan hasında Ürogeri #aütiral* döriyandır — Y3 Eim A — S - sürE « biüer ABlü 2 YU aati ÜND