ŞON Po:şıA Beşıktaş Muhafızı Asileri Sopa İle Hakkı Mahfazdar Araba, “Babiâli,, nin kapı- tından girerken Sait paşanın korkusu, telâş hbalini almıştı. iki zaptiyeden yoktu. Selâm sekiz on kavas ne işe Yarıyacaktı? Sait paşa, odasına girer girmez, derhal “Mektup- Su Bey, i çağırttı. Ayakta durarak “Mabeyn başkitabeti- Ne,, şu telgrafı yazdırdı: (Zaptiye alıman tezkeresi nile _-]n !ımx-— apının önünde, beş altı hi!—ka duran polisle, süvari kimse nezaretinin şimdi içtimamı len tedabi men için ittihaz olun- Tafsili başkaca arzeluna- cnluır 18 eylül 311) O zaman, henüz telefon Yoktu. “Mabeyni — hümayun,, ile, “ Sadaret ,, ve “Babıvalâyı S“l'ııken telgraf tlarile Müstacel birbirine merbuttu. | almış ve üzerine Erme- | Karşılamıya e Gi n meselelerde telgrafla muhabe- | re olunurdu. Bu telgraf Sul- | | tan Hamide verildiği zaman o esasen telâş içindeydi. Çün- kü bu havadisi alalı, iki atten fazla Saray civarında bulunan ( Hassa or- duyu ikinci fırkasına Fesli zühaf ve taburları sa- olmuştu. ayunu ) nun mensup — alaylarla Sariklı zühaf silâh başına emri (Tüfenkyanı hazreti | ari) bütün kapılara tak- | Beşiktaş — zabı- | ter damlı- | sim edilmişti. tasının burnundan yorda. Mubafız Hasan paşa - pak | aptes alarak iki rekât namaz kıldıktan sonra, bir darbede Ali Suavi merhumun kafasını parçalıyan — meşhur — sopasını duvardan indirmiş, yanına koy- | muş.. bağdaş kurarak — otur- duğu koşe minderinde Selâtü | nazırı idi. Sait paşa, ümit | Ne Çıkmıştı Yazan: Ziya Şakir selâm devlet olan hücumlarım - bir heybetile bekliyordu. Vaziyeti en müşkül ve elem- nak olan, zavallı sadrazamdı. Sadarete vürudundan biraz sonra — dah Rifat paşa imdadma yetişti, çekiyor, din ve aslan Arkasından da Zaptiye mazırı | odadan girdi. Gelir gelmez yaver gönderdiği adliye ve mezahip nazırıda geç kalmadı. Bun - ların — içinde sadre şifa verecek ancak adliye ve necat dilenen bir sesle sordu: — Buyurun bakalım, paşa.. oluyor ?.. Kapının muhafazası — İnşallah tahtı temine alınmıştır. Nâzım Paşa, ellerini uvuş- turarak ccvıp verdi: (Arkası var| Çocuk Bilmecesini Doğru HaHedenlerin Listesi Hanelere Rakam Koyma Bilmeceri Kuleli üsesi YT Mehmet efendi bir :ıım.. Hırkaişerif keçecilerde Sütude Nü bir şişe kelonya, Bursada Hisar :]'::;Pıxu caddesi 38 Necati efendi bir , İstanbul Feyzlati lsesi sekirinci BC G7 Cihat Hakkı efendi. bir dol u";v;a kalem, Üsküdar erta mektebi aheyinlet efendi bir kutu şekerleme, Bekeçltada İbrahim cfendi. bir kutu *me, İzmirde Karşıyakada belediye A'“**r——:. 27 Etcen bey bür İüyat kitala Ydında aşağı Kozdibi maballesinde bak? kal Mehmet vantasile Necip #fendi bir harita, Beylerbeyinde No, 31 de K elendi abalaş İsesi — talebesinden Seyfi Tdendi. bir kutu fantari kiğıt zarf, Am- Kara Erkek ilsesi 187 Adnan efendi bir *oman kitabı. Birer Albüm Kazananlar Menemen Tülün tahisarı Halit Bey kerimesi Seniye, Akhisar hükümet ead. desi 49 Fehmi Necati, Ankara Ticaret mektebi İkinel mınıf Zehra, Ankara Er- | kek Üsesi 76 Nesia, Ankara Zliraat bankasında Nacl bey oğlu Necati, Be- yanıt Eminbey mahallesi Fuat bey apar- KUmanı Fehime, Urunlöprüde yen! pos- tane yanında yekerei Vitali asile Albert, Maltepe aekeri leesi dokruzuncu euf Üçünce şube Muslafa Doğan, Kadı- Vöy Murhkoğla B. A, Sanyer piyasa Tarihi efrıka ka (YASHİN — Bu tefrikamızın dün çe bi l: Rarçası daha sonra geçen bir bahsa Bit Yanlışlılda — dün neşredilmeştir. Yvelki gün çıken 9 numarat kısmın bugüsn neşrederek tashih edi- vimizle mazur görmelerini Tica ediyoruz.) * u_Turgnr_ reisle ilk tanışmam Sok Çarip, çok da korkunç Sam marki Barbariko dö k"' 1 yaman bir zampara idi. idınlarla daha serbes cilve- eşmek için beni, henüz Y"Ş“mh iken başıboş dağlara . Kütverdi. Babamın bir illeti de anvarbazlıktı. Bu yüzden bü- servetini kaybetli ve gü- “:3:' birinde meteliksiz kaldı. Bu Bı Paralık ve kumarbazlık ni- Yet onun hayatına maloldu: gün bir düelloda öldü, gitti. kiz Aıo N OLUÇ ALİ REİS Kılıç Ali “Paşanın Hatıraları taddesinde 103 sumarah köşkte Meliha, İstanbulda Yüksek ticaret mektebi bi- rinci sınıf 997 Tahsin, Cerrahpaşa bak kal sokak İrfan, İstanbul Kız orta mek- tebi 147 Halide, Aakara Erkek Hsesl dördüncü sımıf 127 Hilmi, Ankara İma- Wti harbiye fabrikasında mürettip Raşit, Hamıin ve Beyler. Birer Roman Kazananlar Vela orta mektebi 2442 Hasan Bed. vettin, İstanbul Kız otra mektebi 360 Leman, İstanbul Erekek muallim mek- tebi 776 Ali, Ankara Erkek isesi doku- vunca enuf TZ Şerif Kâmli, Ankara orta Hearet mektebi Güçünel sımıf 64 Lürfa, Pertevniyal lizesi 74 Ahmet Enver, Mal- tepe askedi Tlsesi 2650 Lütfü, lstanbul Erkek Hsesi 1318 İhsan bact, Sen Jozel mektebi Semih Naci, Manlan lskân me- muru İbrahim bey refikam Fahriye Ha müm ve beyler. Birer Harita Kazananlar İstanbul Erkek Hecal 621 Salâhattin, Kadıköy Kurbağalıdere Nihatbey sokak lfan, Bolu orta mektep son sınıf Ti4 Doğan, Bolu örla mektep son sınıl 267 İzmali, Arnavutköy yirmi beşinci Wk mektep 3 Basri, Şark demiryollarada 134 Küstem Fehmi, Jan Dark mektebi birimci sınıf Sellm Vedat, Ankara Erkek Nsesi dördüncü sırıf 3) Ali Rıza, Anka- Yazan: A. O tarihten sonra ben, Ka- labriya — Markisi ( Oçyale Dö. Galevi) büyük ve asil bir aile- nin yegâne varisi oldum. Fa- kat öyle bir asil aile kil.. Bana miras olarak bu kocaman aile- nin yalnız kuru bir ismi kal- mıştı. Henüz on üç yaşında | idim. Artık İtalyada yalnız ba- şıma dolaşıp durmiya başladım. Babam öldüğü gün - kılıcını kendi belime bağladım. Çinge- nenin birinden de kalp bir duka| altınına bir beygir almıştım. | Haydi bakalım... Beygirin üs- va Amerikan sefareti şoförü Mehmet, Kadıköy - Gazi Müstafa - Kemal Paşa mektebi beşinci sınıf Nedim, Üsküdar Şeamslpaşa 46 Naciye, Konya İlemet Türkân, Konya isesi son sınıf S9 Haliz Rüstem, Galatasa- vey Hecal aktıncı sınıf Hayrettim, İstane Paşa mektebi bul Yüksek ticaret mektebi 954 Müzeye yen Hanım ve Beyler. fDamalı şekli dağru hal- Tedenlerin listesini neşredeceğiz. | yarın Üsküdar HÂLE Sinemasında MİLYONLAR PEŞİNDE Mümeasili ALBERTİNİ Büyük Ve İyi Ağaçlarınızı - böceklerin Ne yıkayınır En imünasip zama akaçlar Kutusu 1 Hiradır. veçine larla — kulakları - tırmalıyordu. Damları pırçılır gibi şakırtılı bir yağmur yağıyor, sahildeki meyhanenin pencereleri zangır zangır titriyordu. Meyhanede tamam — otuz sekiz — denizci vardı: Korsan, haydut, gemici, balıkçı... hepsi bir aradal.. Ben artık âşık olmuştum. Yaman bir sevda çekiyordum. Sevgilim Sardunyaya geçmişti. Onun peşinden gitmek için altımdaki beygiri satıp sahile inmiştim. Fakat, ne gezerl.. Fırıına okadar — müthişti ki, gemi ile Sardunyaya gi ı,m—k meyhanenin kapısından bile bakmak mümkün değildi. htiyar gemiciler ve korsanlar, senelerdenberi böyle kudur- muüş — fırtına — görmediklerini bayretle — söylüyorlardı. Ben bir köşeye büzülmüştüm, bu tüne atladığım gibi dağ, taş, gezip durdum. Fırtınalı Bir Gün Müthiş bir rüzgâr... Kasırga- lar gibi esiyor, keskin 1wlık- deniz — kurtlarının dinliyordum. Genç bir gemici, masanın üstüne bir yumruk salladı, bağırdı : bainlerinin muhtemel | | Drogeri santıral doriyandır. ı İ masallarını | | çullanırlar, ;d İstifade ediniz 1 —- Ülân 3 sabın geçmiyecektir. ? — Her sutır 4 kellme besap edi- kecektir. 3 — Her lün S adet Mlüm kupenu mukabilindedir. 4- Her $ gatırdan farlasına 2 kupon ilâve edilmelidir. $ —- Her kupon Üzerindeki tarihten Ş bir bafta müddetle muteberdir. SON POSTA yı okuduktan B sonra İlân kuponunu - saklayı- mz. Bundan 5 adedini — ilânmız ile birlikte bir zarfa koyarak B posta İle idarehanemize gön- deriniz. lânmızın gazeteye gir- mesi için bu kadarı kâfidir. —— SON POSTA sa— BEDAVA İLÂN KUPONU 23- Kânunusani -1931 SATILIK DÜKKÂN — Beyoğlunda Hüseyinağada Yenlgehir caddesinde mumaralı kârgir ikl odalı bir büyük dükkân satılıktır. Görmek ve pararlık için Mahmutpaşada İrfaniye çarşısında 16 numarada komisyoncu Melken Mel- koayan el u.ııyı mürscsat edilmelidir. — Ümit sabun ve ,.g deposu — 45 kuruş Ayvalığın pişkin kokulu ve kokusuz çamaşır ve hamam sabunları, 65 ekstra e Ayva- lık zeytin yağı, 170 halia H hadidi yağı, 150 halis Urfa yağı, İstanbul: -Asmaaltı Zindankapısı Babacafer No, 53 ESKİŞEHİR OKUYUCULARIMIZA — Bugüaden Hibarsa menlaatinizi düşü- müyorsanız ve gazetelerinizin — evinize dükküamıza, dalrenize kadar muntazam bir gekilde gelmesini İstiyorsanız Horaz oğlu Hcaretanesine müracaai edinle. Her mevi madeniyat, demir, çinka, bakır meafaatli Halla alacağım. Galata, kalafat yeri. Ne 58 Aşılanmış madide fidanlar — Framsız armıdu ve Rus gefteli ve eriklarine ve- tılık Fidanlarım vardı. Rize Kazancı zade Abdullah KİBAR BİR AİLE NEZDİNDE — Mü- rebbiyelik yapmak isteyen bir senebi madamı vardır. Arru - edenlerin Bey oğ- Tunda:; Beyker mağatında — Salkhaltim Nail Beye tahriren müra; 'ATLI VE ŞEKERLEME- börek, pekelmet, ba- dem ermesi, susum ıeıııı—ı, aşüre genç- ler ve İhtiyarlar İçin lerzelie ve sevile yeşir. Şişli; Bomonti lstasyonu İzzet paşa sokağı numara $ Muhlla İŞ ARIYORUM — Ortaj mekteplen Mezasam, 18 yaşındayım, Türkçe ve Fransızcayı okur yazanım, kâtibe olabi. lirlm. Tabsilimi zaruretimden terkettim. Karakümrük, Tahtaminare sokak No, 12 HANDAN Meyva İsterseniz tahribatından — kurtarınız. Bunun için kış mevsiminde ağaçlarınızı NİVOZİN iredidir. Bir püskürgeç Üle yaprakaı kümllen — yıkanır. Posu Sirkecide Horasancıyan hanında Nivezin Etkim Ltd İSTANBUL — Vay canmna; ne fırtına » Mesihin çarmıhına yemin edenm ki şu dakikada deniz- de tek gemi kalmamıştır!... İhtiyar bir korsan, piposun- an aerin' bir nefes çekti: — O da neden sanki?.. — Bu kasırgaya gemi mi dayanır babalık!.. — Sen Türk korsanlarını bilir misin? Onlar böyle ha- valarda dalgaların üstünde ho- ra teperler... -— B1lı;ıhk Türk korsan- ları senin gözünü fazla yıl- dırmış 1., İhtiyar korsan - şiddetlendi, | Masaya bir )'uı"fll'( kütles'i: — Bre delikanlı, diye b ğırdı, ben gözlerimle göl Fırtınanın en gürültülü za nında onlar dalgalardan $ kerler, denizleri aşarlar, rüzgâr daha dinerken bizim sehillere bizi piliç gibi iz — yerimizden için fırsat — bile enselerlerdi. kıpırdamak bulamazdık. HİKÂYE Bu Sütunda Hergün İagilizceden ELMASÇI Hülâsa Bir yar akşamı, Tayamisia karanlık sahillerindeylz. Bir delikamlı, günün yor- | günluğunu gidermek İçin mehir ken: da, hafif hafil iıldiyan suları seyeei- mekle meşgüldür. Yamına garip huyatet- Ü U bir adam yaklaşmış, aralarında alçak sesle bir muhavere başlamıştır. ı.(..ı #dam, sun'i elmas yaptığı idi Sözünü tevsik etmek için da m bina elmasa hbenzer bir taş parçası göstermiş, bu mühim metlceye — masıl gektiği bi bir mahramiyeti | a başlamıştır. Pejmürde — kıyafetli adam anlatıyor : Nihayet bundan evvel — ocakta senelerdenberi yanan ateşi söndürdüm. rindeki çelik üstüvaneyi indir- | dim. Bir müddet soğumak için bıraktım ve sonra bu mayü demir bir kap içine dökerek bir çekiçle parçalamıya başla- dım. İçinden üç büyük ve beş küçük elmas parçası çıktı. Ben, halecan ve heyecan içinde bu taşları tetkik eder- ken birdenbire odamın kapısı açıldı, içeriye komşum istidacı girdi. Adam, her zamanki gi- bi sarhoştu. Saçma sapan şeyler söylü- — Ne aryorsun, sarboş herif? — Merak ettim de geldim, dedi. Ve —gözünü kurparak ilâve ettir — Üzülme, merak edecek birşey yok. Sonra elile kapının deliğini işaret etti. Bu delikten beni nasıl tarassut etmiş olduğunu anlatmak istiyordu. Bu yetiş- memiş gibi o gün gidip zabı- taya haber vermiş, polisler ge- lip vaziyeti tesbit etmişler, anladım ki bu sarhoş herifin tuzağına düşmüşüm. Bu vaziyette sırrımı kimse- ye vermemek için ya herşeyi ortadan kaldırıp yok - etmeli yahut ta — bir anarşist gibi polisin eline düşmiye rıza gös- termeli idim. Birden kendimi tutamadım. Herifin — üzerine atladım. Yakasından tutup bir fırıldak gibi odanın ortasın- da çevirdin. Sonra taşları alarak odadan çıktım. Ayni günün akşamı çıkan gazeteler, büyük başlıklar ak tında şu haberi verdi!er: “Genitş kasabzsında mühim bir bomba imalâtanesi bulundu, gö- rüyorsunuz ki vaziyetim bir hayli ariptir. Üzerimde, değeri binlerce f".ıı.. lirası tutan elmaslar vat. Fakat bunlardan hüiçbir suretle istifade imkâm yok. Üzerimde büyük bir zervet taşıdığım balde karnımı doyurmak — imkânından bile mahrumum. İhtiyar deniz kurdu piposuna bir netes daha asıldı. Bu müthiş Meyhanenin kapısımı yur- rekluyorlar! Döci tane öyle müthiş yumruk atldı ki kapı parçalanır gibi oldu. Herkes sustu ve bütün başlır o tara- fa döndü. Dışarsı kopkoyu k.eranlıktı. Pencerelerden bir şeyler görzükmüyordu. Kapı bâlâ yumruklanıyor, tekmeleniyor vs şiddetle incn kılıç kabzaları korkunç gürül- tüler eltiriyordu: Meyhaneci homurdandı: — Kimdir 0?... Dışardan bir haykırdı: — Aç gemiciviz, Sonra birkaç kalın ses: — Genimiz karaya düştü.. Çek şu kapının sürgüsünül, Bodur meyhaneci - koştu, kapıyı açtı. ses Lâtince şu — kapıyı... üç hafta | Biz | Siz, sarrımı ifga ettiği sansımız. Halinizdem cesaret aldım Onun için bu teklifi yaptım. Bunları — söylerken gö: içine bakıyordu. Cevap verdi — Takdir edersiniz ki bu va ziyette kıymetli bir taş almah mümkün değildir. Hem, insasız üzerinde her zamı Hrası da bulunmaz. M: selâ yarıa misiniz ? yazıhameme gelebilir düşünüyorum. Fakat bherhalde fik- rintti taabih ediniz. Hakkımızda hiç te fema miyrtüm yek. Siz bir | defa gü kartımı alınız. Muayyen bir zamaanda gelmenize de ihtiyaç yok. Gelip gelmemek te sizin elinizde .. Meçhul adam kartı aldı, dedim kk — Biraz daha düşününüz. İster- seniz gelirsiniz. Şu yarım İngi- lizi de alınız. Geleceğiniz zamana kadar işinize yaraı Muhatabım parayı memmuniyet- le aldı: — Paranın faizile ödiyeceğim, dedi. Hem öyle bir faizle ki sirz de hayret eksiniz. Fakat mr- rımı muhafaza etmenizi çek rica ederim. Sonra karşı tarafa geçti. (Eseks) sokağıma merdivenlerin ka- nıhk"l:n Euıöı ıoılıı kaybolau. Bu adamın ukıııııı düşmedim. Onu görüşüm de ilk ve oldu. Fakat sonraları iki mektubunu aldım, çok değil, benden yür bankaot istiyordu. Adresini ı. lme- diğlm için cevap verem kat bir gün ben yazıhı nu.au yökken gelmiş, uşak “üstü başı «on derece pis ve müthiş surette öksüren adam,, diye anlattı. Aklıma geldiği saman merak eder ve me olduğunu kendi ken- dime soranım. Bu adam mabir bir yalancı mı, yoksa cüretkâr bir dolamdırıcı mm İdi? Veyahut ta iddia ettiği gibi hakikaten bu mü- him sırri elde etmiş mühim bir kâşif mi? Bazan, hayatımım ex parlak fır- satımı kaçırdım mi acaba? diye düşünür, bu adamın yaptığı teklifi kabul etmediğime — hayıflamırım,. Zaman olur ki bu bis çok kuvvet bulur : — Yüz İngiliz, derim. Ne cıkar- du İnsan bu parayı kumarda bile feda edebilir. Fakat ya söyledik- Fa. n aza- meti karşımada gözlerimi kapar, bir daha ele geçmiyecek bu azlar fırsatın ağırlığı altında kalırım. SON gailir, Açtı ama, hayretinden sırt Üstü yere yuvarlanmamak için kendiai zor tutabildi. Bütün müşteriler haydut görmüş ava- nak gibi yerlerinden fırladılar. Kocaman sarıklı, geniş kır mızı kuşaklı, cgn kılıçlı üç adam içeriye girdi. Bunlar 'Türk korsanı idi. Üstleri baş ları sırılsıklam olmuştu. Arka larında — başka — kimsecikler yoktu. İçeriye linca kapıyı kapadılar ve meylianenin or- tasına doğru pa:dır killdür yü- rüdüler. Hem garip, hem da kor- kunç bir manzara! Otuzdan fazla düşman arasında 3ç tane kazazede Türk korsanı... En önde yürüyen levent boy- lusu genç ve çok yakışıklı idi, Kalyon sereni gibi idi ve düz- gün bir boyu vardı. Geniş omuzları, kabarık damarları ve baldırlarile Hcı $ EMJ' rgil benziyordu. (Arkası” var)