lll can baLcası(|İİ K İnce, Uzun Tahkikat Yapıldı, Fakat İş SON POSTA Yangının Sebebi Anlaşılamadı Hekkı Mahfazdur Evvelâ, Beşiktaş Ermeni maha lesinin — tulumbacı - reisi ile belli başı tulumbacılar, komileye alındı ve hiç kimse- ye hissettirmeden saray etra- fında keşifler yapıldı. Nihayet karar verilen gece, Vahak bizzat sarayın selâmlık ciheti- ne kundağı yerleştirdi ve ateş- ledi. Zaten kulağı - kirişte olarak bekliyen Ermeni tulum- bası, derhal yangına yetişti. Vahakla Babik te, tebdili kıvıfeî ederek - tulumbacılarla gelmişierdir. Ermeni tulumbacılar, zâbi- ren çok büyük fedakârlık gös- riyorlardi. Fakat mümkün ğu kadar da yangını tev- sie ve bilhassa sarayın harem dairesine sirayet ettirmiye ga ret ediyorlardı. Fakat, birbirii müteakip, halle — tulumbalarile ve İstanbul etfaiye — taburları bütün varlıklarımı — sarfederek yangını söndürmiye muvaffak olmuşlardı. Vahakın plâm, altim kalmış- tı. Ç Ü yangın zühur eder eti erkes canının ve malı- nn k..yıuıunı düştüğü halde, Neş'edi! katfa, hemen Hayal ile i kızları almış, & ni; ızrn(ıugnki bahçenin kö; sine kaçarak Ha saklamışi Buna binaen harem dairesini kurtarmak — bahanesile dama çıkan ve ker tarah dolaşan Vahakla Babik Sabini bulmıya muvaffak olamamışlardı. Yangına gönderilen musahip Cevher ağa, zâhiren Zekiye sultana muavenete memur © mişti. Halbuki asıl vazifesi, Neş'edil kalfa ile yanmdaki- leri o gece orada göz önünde bulundurmakla beraber, ertesi gün gene bizzett nezareti altında Yıldız sarayına nakletmekti. Hünkârın bu iradesi, aynen tatbik edildi. Neş'edil ile Ha- yalin saraya avdetlerini hünkâr haber alır almaz, derhal Neşe- dili huzuruna celbetti. Gece aldıkları vaziyetle, hariçten bir kiisanin — kendilerile — temas edip etmediğini uzun uzadıya tahkik etti. Neş'edil, bu hususta — nzayı âliye, ne dereceye kadar ria- yetkâr ve kendisinin de ne mer- tebe ihtiyatkâe olduğunu göster- mek için, değil hariçten bir kim- s#enin temasına, hatta Hayali, esen rüzgârlardan bile esirgemek hususundaki itinasına hünkârı ikna etti. En ince tahkikatlar netice- | sinde, ele hiçbir ip ucu geçiri- Tememekle beraraber, Hünkâr anhıyamadığı meçhul bir hissin ilhamile bu yangında bir kast olduğunu' düşünüyor — ve bu düşünce ile tasavvur ettiği se- beplerini yeniden ve — birer birer tahlil ediyordu.. * Sultan Hamit, bütün işlerini tla ©o benzetirdi: İşlerini birer taş farzeder ve © taşları sıra ile oynumak is- terdi. Şimdi önünde iki oyun 'Yardı. Bunlardan birincisi Hayar Hü dayısına akıl öğreten ve onu mâa- yetişen diğer Beyoğlu una Yazan: Ziya Şakir Abdülhamidin Mayet ikinci Piyade Alayının Üçüncü Tabur Zabitleri her cihete sevk ve idare eden k,; tan kurtulmak, diğeri de bu licei kal'iyeye bağlamaktı.. lay felce uğratılamazdı. Çün- hem ecnebi, hem nufunu bir avukat ve hem de gazeteci kolay kolay feda etmiyeceği aşikâr idi. Vabak hakkında mütema- idi. Ada | fesi diyen yapılana takibatta bu ada- tavur ve hareketi bir - komiteci muın h Çı, bir oldu- | gunu gösterdiği halde, kendi- a l u | sini tecrim edecek hiçbir iz (Artin Vahak) Mister Piyerse | ye delil bırakmıyordu. mensup olduğu »çn kolay ko- | Zeki, cevval, cıva gibi elde avuçta di n bir adamdı, Sefahat âlemine girm genç- liğine rağmen kadın hayatın- dan uzak — yaşıyor, pek mah- dut görüşüyordu. (Arkası var) kimselerle DA stifade ediniz 1 — Büm ı satırı geçmiyecek'tir. 2 — Her satır 4 kelime hesap edi- !——Hzrl"n S adet Uân kuponu mukabi t-Her 3 ıı)ı tan kupon ilâve edilmelidir. * -- Her kuson üzerindeki tarihten bir hbafta müddetle muteberdir. SON POSTA yı okuduktan B sonra ilân kuponunu — saklayı- Ü mr. Bundan 5 adedini — ilânımız ile birlikte bir zarfa koyarak posta ile idarehanemize gön- B deriniz. İânmızın gazeteye gir- || mesi için bu kadarı kâfidir. —— SON POSTA szs— BEDAVA İLÂN KUPONU 6 - Kânunusani -1931 zlasına 2 MANDARİN FİDANI — Beher adedi İi kuruştan elli bin adet satılık yabani mandarine Fidanım vardır. Rize Karancı sade Abdullah amış nadide fidanlar — Fransax armudu ve Rus geftali ve eriklerine na- fıhke Aidanlarını vardır. Rize Kazancı zade Abdu'lah | — BRÜSEYİN ZEYTİN VA: kullamınız.Yemeklerinizi n yemek ister mizinlx? Bahe | zeyin yağı Nle pişiriniz. İstanbul Zisdan kapısı Babacafer türbesi karşınındaNd.S3 HANİMLAR TERZİHAHESİ — Bahçe kapi Rasimpaşa hamı 12 No, Telefon BİÇKİ' DİKİŞ DERSANESİ — Pan- göltı, Cediliye Bentcn apart. No 30 - 3 Fantezi, tayör, mezunelere maarlften şehadetname. bakar' menfastli fiatla alacağıın, € kalalak yeri, No 38 Çok Çocuklu Ailelere Yardım Va- dinder İstifade Etmek İstiyenler Hıfassılha — kananunün — çok çocuklu ailelere yardım vadinden istifade etmek için resimlerisi bize gönderen çok çocuklu aile gruplarını neşrediyoruz : 1 — Ankara, Kıbris - kar- yesinde, Veli ağa ve refikası Adviye Hanım ve çocukları: Zahide, Azime, Hacer,' Saduk lah, Mehmet, Ahmet, * Emine Hanım ve Efendiler, 2 — İzmir, Karaburun, Saip köyünden Ökkacık Şerif " oğlu Yusuf Bf ve . gilesi. * 83 — » Tevfikpaşa , sokağında 8 numarada * poııt-i | yesinde Boaşnak Mehmet kalcı Murtaza Ef.ve çocukları: Esma, Hatice, Sati, Hasene, CN. Zaynep, Selman Ha t ve Efendiler. 4 — İzmir, Karaburun, Sor- soğan nakiyesi, Tekke — kar- refikası Nadire H. Çocukları: Muharrem, Bekir, Bahriye, Kâ- mile, Emine, —Elmas Rabia, Hüsniye, Fatma, Hayriye H. ve | EL. ler. 5— Edirne, Kovacılar çarşı- sında Danyal oğlu Avram Bf. Çodükları: “Avram, Ester, Mazal- H(ı Danval, Luna Skulâ, © Vvit, Kliwa H. ve Ef. ler. Kasımpaşa, Tersane enddesi, Mordo dam ER. Ester. tana, Donna, ı Salamon, Yasef, ve l *6— Efendile. 7 —Edirne Eskici mahalle- sinde hamal Avram oğlu Ya- GKTEY frpı gilesi “Çoğoklkrı - Biyevinda, Avram, — Esrael, Raşel, Sultana, — Yuda, Lizı İ hını ve Efendiler. HİKÂYE Bu Sütunda He'rgün FATM Altı yaşındaki İız çocııqıımı ata bindirerek — götürdü'deri zaman, saçları bembeyaz bü- yük sannesi, bu köylü ihtiyar kadın, barap evinin önünde — kaskalı kapısı * bir cenaze gibi kaldı. Artık © hiçbir şey şey görmüyo: işitmiyordu. | perişan — kafasile yor, hiçbir- | ve hiçbir. şey arı çoktan sö- nen fersiz gözlerile, köyün | | yamacından ovaya inen yola, | aslı esası olmıyan bir deli gibi bakıyordu. Tozlar içinde uzaklaştıkça küçülen o atlıların esmer ha- yalleri içinde torunu Fatmacık kasırgaların ovalarda sürük- leyip götürdükleri yangın du- manları gibi gidiyor. Bu, birden bire katılıp ka- lan ihliyar kadına etrahımı alan köy kadınları kahkaha- larla gülüyorlardı.” Evin emek- tarı ihtiyar bir kırçıl köpek te © esnada kimbilir neden başını havaya kaldırmış, kudreti yet- tiği kadar yüksek bir sesle uluyordu. — Kadınların — içinde aklile meşhur olan biri: — Sen artık kocadın. Fat- macığı sen ne yapacaksın? Senden ona hayir gelir mi? O, İstanbulda konaklarda bü- yüyecek, hanım olacak! di- yordu. Fakat bembeyaz saçlı ka- dinin — öldürseler biçbir. şey baymak — ihtimali yoktu. haydi, ocıgım tüttür de keyfine bak, üstelik te ön beş kâğıt kıvırdın. * Herkes — gürültülerle uzak- laşıp tek — başma — yalnız kalınca zavallı kadın, uçurum- dan yuvarlanıyormuş gibi oldu. Sendeliyerek içeriye girdi. Ar- kasına ölüm gibi bakmak istemiyerek, kapıyı kapadı. Arük bu virane ev şimdi ona bomboş bir zındandı. Yalnız bülbülü uçmuş bir kafes değil, ruhunu da ahp götürmiye müsaade eden bir cellâttı. Kendi kendisine soruyordu: Hep kendisi değil mi idi, onu bu sabah yıkayıp âltın saçlarını tarıyan, ona yeni esvaplarını — giydirip süsliyen, ufacık potinlerini onun mini ayaklarına geçiren, sot- ra da A'lahtan ulanmadan ©- nu giderken öpüp okşıyan, bağrına basan! Müthiş bir sarhoşluktan a- şimdi biraz kendine Ve kendisine hâlâ soruyordu: Bu — zülümleri he için yapmıştı? Kulübesinin her — işi için didinen o değil mi idi? Daha kenüz — vücudunda — kuvveti yokmu idi ki bu isi yapmıştı? Mısır urıumdı çılı an, ceviz- Büyük V Ağaçlarınızı böceklerin için kış 'iı'..' R"'ğ ile yıkayınız. En ağaclar tahribatından mevsirminde bi Sğüneldi Muharriri M. Sermet LACIK leri — gilken, — bir — tanzcik ineklerine bakan hep -0 kah- rolası kendisi değil mi idi? | Dört müzevvir, müfsit kadının sözüne kanmak için o deli mi olmuş, o aklım mı kaybetmişti, t artık asil şimdi aklı- iyordu: Çi « Eski minderin üs iş — Fatmacığın hırkasına k.ıpandı. Ulhuyan kopek gibi ağladı. Bezlerden yapılmış Fat- macığın — bebeklerine - sarıldı, onlara yüzünü, gözünü sürdü. | Çıldırmışçasına etrafına ba! dı. Fatmacığın giderken b dakta yarım — biraktığı mübarek birşeymiş gıbı hay- kıra haykıra içti. Artık dışardan 'bir. ses day» sa titriyor, artık çıt olsa du- yuyordu ve herşeyi görüyor- du. Serçelerin sesinden haber umuyor, dağlardan müjde bek- liyordu. Harap evin sanki her köşesi, bucağı ve her bir yeri artık ona eşiğinden tavanına, kapısına, avlusuna, hasta ağaç- lanrin'kadar Bepöl ; can' Wal ediyor ve sanki hepsi yerin- den - oynamış gâı erle ondan Fatmacığı soruyordu. Hay.r artık bu evde bir da'sika durup dinlenmek müm- kün değildi. Mutlaka onu bul- mak, ona kavuşmak, onu de- nizlerin öte başında, göklerin üstünde bile olsa, onu kurtarıp almak kararı müthiş bir şekilde gözlerinin. önünde — tecessüm elti. Artık tamamile bir deli gibi ne — buldise — başına ayağına takarak — fırtmaya tu- tulmuş bir küçük yelkenli gibi :vdenş dış:mynıç fırlyıdı Oleşı kadar yorgun, deli gibi azçın ve bıykuî gibi çıgvışııak onların gittiği yolda rüzgâr- lara tutulmuş yaprak — gibi hesapsız, müvazenesiz koştmuya başladı. Kâh düşüyordu, kâh kalkıyordu. Düştükçe kuvvet buluyordu. Bu halle tam yan yolu buldu. Akşam da — çök- miye —başlamıştı. — Pazardan köye dönen köyün — mub- tarile — karşılaştı. — Adamcağız vak'ayı kendisinden — hayretle öğrendiği zaman bu macera- dan çok mütecessir oldu. Ve ona : — Ninem, dedi, ninem, ver sen şu aldığın paraları bana, hemen durma, bizim eve dön, bizim çocuklar şimdi beni bek- lerler. Al şu aldığım şeyleri Onlara götür. Beraber oturunuz. onları yalnız, kimsesiz bırakma, Ben üç saate kalmam Fat cıkla beraber köye dönerim. Sen artık korkma. Eğer o adam terslik edecek olur da çocuğu — vermemezlik ederse oraya jandarma karakolu uzak değildir. Hükümet kuvvelile kuş gibi alırım. Artık üzülme, dön geriye, dön nem, sen ni- Ve İyi Meyva İsterseniz kortarınız. Bunmun ağaçlarınızı gh 7! ğ N ir. Bir kâmllen yık Kutusu 1 liradır. Yezüse deposü Sirkectd. Morasm Progeri santıra! doriyandır. 'vwi".