K l kânunusaıâ SON POSTA ll kan DaLcası|ll Sadrazam Kâmil Paşa, Abdülhamit ; Aleyhinde Tertibat Mı Alıyordu? Hakkı Mahfuzdar a manalar dü. Bunu K Herhalde olmazsa kaça- uzun vel miye ba .ıı.hdı göylemek, maklı bir. cevap zımdı. Tekrar başını kaldırdı hiç vermek lâ- yavaş yavaş — Şevketpenabım, - sefirin zat olduğu mulümu Meseleye kesbi vukuf ederse £ E tn zühuru m — Nasıl ? casus istlihdam etti; olur. O zaman birçok siyasi müşkülât karşısmda kalmır. Sultan Hamit, önüne bal ucuü - ile kâ-ı takip ediyor ve onun gittikçe Bir Derviş Paşaya durduğu a kal ı—mı— ar derin bir adrazamın yanına . Sesinde meydan okuyan bir titreyişle : — Bak Paşa.. Aleyhimdeki fikir ve tertibatınızı defeatle z ibbar ettikleri halde ben gene sadakatinizden şüphe etmek istemiyorum. Sol slile İştanbulinininyan |cebini sözüne devam etti: — Hâtta dün yine bir ih- |barname aldım. Fakat buna |da inanmadım... | Sadrazam, aşikâr bir suret- İte titremiy. başlamıştı. Fena Lııall:r yaşadığına hükmediyor İve Hünkârın bu. sui zanlarım |tashih edecek birşeyler söyle- lıııek isliyordu. Kekeliyor: —- Haşa.. sultanım, başa.., ve göstererek yor, fakat sözün arkasını getiremiyordu. Padişah, Sad- Fazamın kâfi derecede ezildi- Givi anlamış gibi davranarak birdenbire tavrını değiştirdi. Daha mülâyim bir sesle sordu: — Şu halde bu kız mese- sini nasıl bitirmeliyiz? Kâmil paşa, çok b İhtiyatsızlık etti. Padişahın irden bire kesbettiği bu yu- Kuşaklıktan istifadeyi düşüne- — 4 — | rek (Herçi ba- dabat ) tür'et bir göster- mek istedi: — Sultanım! Fikri şahane- nizin her zer- resinde bir hik- demiç oiduğun.ı herkesten ziya- de olan kani hasbeb- beşeriye pey- gamberanı ki- ram hazeratın- Abdülkamidin mızraklı nlagııırlan şahanelerinin yanlış takip ettiğini (muk- diyet ve sadakat) cür'et — eyliyorum. kemteraneme — kalırsa, Fikri ecanibe ve(bedhahlara) bir ser- | çi DU e ' | nelerini müzdat vermemek di hümayununuzdan mayei kilükal büsbütün tebit buyursanız.... Sultan, sarsılır. gibi oldu. Fakat k ni derhal t Birdenbire başını şeyhül | | Çeck yo&kmlaa Par. Yazan: Ziya Şakir suvari bir asker dık. (Pencereye dağru bakarak) bu akşam halkın süruru pek yolunda zannederim? Şeyühlislâm, derhal cevaba müracaat etti: — Cenabülhak, ömrü şaha- yursun, sa- ında tebesai sa- | memmin — ve | mda gür ve kalıti sesi duyuldu: (Arkası var) a Ya BİK Bu İç hLC'lll Sen daha pek gençsin Hın.ıa tecrübe den, idaresinc demcec. rahattır. da bile olma şurada bu lamaktan bak ne hale geldin. Sana kardeş nasihatim : İç gi veyisi girip rahatina, keyfine bi Necati, — ablasının tuttu. — Beyler! cekçıbı.şı mamış, tam manasile bir ev, bir aile kadını olarak mısh Bu hasletini Necati hesiz beyeniyor, yalnız damat Beyin hoşuna gitmi- yordu. Halide ko: aya varmış n henüz on arında, rdım bir sabah ından İstifade Edecek Ailelerin Rösimleri Hıfrıssıhha kanumu mucibin- ce çok çocuklulara yapılacağı vadolunan para — yardımından istifade etmek için resimlerini gönderen aile gruplarım aşağı- ya dercediyoruz: 1 — Ankara, Mehmet Ef. ve refikası m. Çocukları: Lüt- Hatice, Hasan, Mustafa, Fatma — Hanım 've Kileri zade fu, Havva, Efendiler. 2 — Haliç, Ayakapısı cad- desi 11 No.da Tevfik Ef. re- fikası Sebe Hanım. Çocukları: Davut, Faik, Şükrü, Mehmet, Sadettin, Safa, Hüsniye, Na- ı 1, 1 ciye hanır ve Ef. ler, ] 3 Gönen'in Kurtuluş mahallesinden müteveffa Ga- nilerin Bekir ağa refikası Fat- ma H. Çocukları: Samiye, Abdullah, Mehmet, Ahmet, İbrahim, Hayriye H. ve Efller. Hamam Neviye sokak, Selâ- dillerinden perukâr Ef. ve refikası Aliye . Çocukları: İsmail, Osman Recep, Ömer Abduırıhmın. Mehveş, ÂAyşe, iKemide, Şa” , Hatice H. ve E£. ler. 5 — Harbiye mektebi ar- kasında ©? numarada be'çı- 4 — Gedikpaşa, van Methi Ef. v refikası Mah- mudi Hanım. Çocukları: Ru- şen, Bohuri, İbrahim, Feride, Cevahır Fettah, Fehmi H. ve efendiler. 6 — Kattal, ağa camii işerif met Ef. y mnım. Çocakları: Hadiçe, Fat- ma, Ahmet, Cemal, Emine, Zeynep H.ve efendiler. T — Galata, Büyükhendek, No, 58, Nesim A.buleyr ER ve refikası Madam E!zca., Ço- cukları: Albert, l şel, Reyna, Lea, Sultana H. ve efendiler. Çalık Ahmet- Sütunda | ihtisası | mallarla uğraştırıp adam  YE Hergün Muharriri: Rifat Galip Güveysi Olunca... | Hacı Selâhi Ef. damadına: — Necati B., oğlum, dedi, malüm ya, kış mütekarribül- hulül. Biraz tedarikli bulun- malı. İskeleye kayık gelmiş, benimse şu sıra vaktü halimin lesi yok. Bir zahmet z de şu mîhxuk'lî key- Necati — bir arsılmakla senede bir defaya inhisar eden bir masraf olması teselhisile kabul etti. ol Hacı Beyle l)ırlıkh— gidilmesini arzu ediyordu. Buna evvelâ kayın valde Hanım itiraz etti: — Efendi hasta kenarlarında — hamallarla, — ça- sağızı | öldürmek mi istiyorsunuz? Bu yaştam sonra artık onun rahatı lâzım. Kıpkırmızı kesilen Necatiyi sokak kapısına doğru lüyor, bem de yalvarı- — Necaticiğim, bir zahmet ediv ru)or:un ya. olu ne olur, sen Babamı gö- adam; belki O gün oglqc k.xu.ır birçok müşkülâtı iktih. edi ti, nibayet eve güm!cm Naca- odunu k1rışık teşel ekl valde hanim i: K.. in- r etti. asıl lüzumlu Bu günlerde cati bey, og'u.e, aman F kömürümü ihnş:d etme, K , me ile ınııııaddh mesile kışlık kömürün de da- mat tarafından ti i ih- sas etti. Yeni damat omuzlarına yük- lenen bu ikinci yükü de se- nede bir defalık masraf te- sellisile kabullenir gibi -olmuş- tu. Bir taraftan da karısı şöy- lece onu teşçi ediyordu: Kuzum Necatçığım, şu kömür için sen bir zahmet ediversem. Önümüz kış, odun- la yemek pişmez, pişse bı!e bununla uğra annem de yaparıs. Büti Ru akşam v kaydedi yor ve yorgun argın dönecek elan damadını külfetten kur- tarmak için kendisi ihtiyarı zahmet ile bu işi görüverdiği- ni ve hamili varaka vasıtasile esmanının — tesviyesi İüzumunu ilâve ediyordu. Necati birşey diyemedi. Hesabı gördü. Fakat için için hiddetlen- diği yözünü kaplıyan kıllık- lardan anlaşılıyordu. O akşam birkaç lâkırdı söylemeyi iyiden iye tasarlamıştı. Udundar, kömürden sonra şimdi de so- van. Ne idi bu? Eve darıat mı girmişti, yoksa vekilharç mı? Necati bu kızgınlıkla ka- pıdan içeri girdiği vakit evde- kileri tulâş İçinde buldu. Kas gıı.valdn bir çatkı ile sıkılar sallıyor : — (.en!n. mü — başımıza ı l Sayfa Z Feci Kaza Bir Kız Çocuğun Bacakları Ezildi Fransız sefaretine ait oto- mobil, hamam mevkiinde on iki yaşlarında bir kız çocuğu- nu çiğnemiş, çocuk Etfal haş- tanesine kaldırılmıştır. Kazaz- dae yavrunun kulak tarafı ile bacakları ezilmişti. gelenleri, damat Bey, diyordu, kızı ayarttılar. Verdiğim emek- ler gözüne, dizine dursun, bu midi bana yapacağı ? H.ıhd— anasıhın etrafında mat vunu,c gidiyordu. M—scl: t ufak tefek hizmetlerini gören evlâtlık küçük bir kız akşam üzeri habersizce savu- şuvermişti. Bu vak'a evin içini öyle allak bullak etmişti ki Necati sovan — meselesini — açmamış, yalnız karısına ufak yollu ser- zenişte bulunmuştu. Halide : — Ah bilsen Necatçığım, diyordu, bu bakkalların hiç insafı yok. Hem pahalı veri- yörlür; hem'de eksik tartıyan lar. Böyle toptan almak daha iyi değil mi? Bahusus görüyor- sun kız da kaçtı. Öyle ufak tefek almak için bakkala kim gidecek? Soğuklarda yarım okka sovan için bakkala gi- dip te hastalanırsak ne yaparız? Bütün rahatımız kaçar. Ertesi gün cuma idi. Kom- şulardan Tekirdağlı bir hanım, hem ziyaret, hem ticaret kas- Te Örümcekçibaşılara afir gelmişti. Köyden getirttiği halis tuzsuz tereyağı He koyun ör cuğu nümunesini kayinvalde hanım pek beyendi. Halidenin zafiyetinden ve kuvvetli gıda- lara olan ihtiy: bahsile damadına beş kadar su- 'ağı ısmarla! Necati hesabı. - çoktan şaşmıştı. — Aybaşı gelmeden maaşı tükeniyor, iki aydır. şu- radan buradan borç almıya mecbur kalıyordu. Diğer taraftan evin gayri melhuze faslından — masrafları da bir türlü bitmiyordu. Kayin- valde domates salçasına va- rıncıya kadar kışlık tedarikini damadını gördürmüştü. Bir akşam Necati bütün bir günün yorgunluğu tesirile hal- siz, mecalsiz eve avdetinde kayinvalde bammı — azbuçuk rahatsızlanmış buldu : — Bu yaştan sonra kel ah- retlikler gibi beni kuyu başla- rında söründürdünüz. Sonunda işte utedıgınıx oldu. Hasta döşeğine düştüm. Hiç insafınız yok mu sizin? diye feryat eden kayinvaldesinin bu hali Necatiye yeni bir vazife daha tahmil ediyordu: Kuyudan su çekmek, — Necalçığım ne olur, sen bir zahmet ediversen. Musluk- larda bir damla su yoz. An- nemi görüyorsun ya, ne halde. Ya bütün bütün hastalanır da yatıverirse ne yaparız? Bütün rahatımız kaçar. Ertesi gün mutadından çok evvel kalkan Necati soluğu doğ dih civarında oturan aklası Huriye hanımın evinde aldı. Beylerbeyinin havası ile - imtizaç #demediğini ve karısını alıp müstakillen İstanbuld:. bi #ve nakletmek arzusunda bu- lunduğunu — bildirciği zaman Huriye hanım gün görmüş bir tecrübeli lisamle : — Ben zaten tahmin etmiş- tim Necati, diyordu. Sen kü- çüklüğünden beri intizamsız, ı.ı.qugr yaşamıya alışmışsın. iççüveysi girip te rabat huıur içinde bir hayata kavu- şunca birden bire ona ısına- madın. Bu ııhıtlılı sana bat'ı, Amnı ıı;ıı—ı ok, mademki E yorsun, — öyle