ray iü akat az kız, pek ir. Henüz huzuru şa e kr be ıştır. Bir um ş kumasından korkarım, © | Hünkür, bu telkin ve tavsi- ; ie sıkıldı. Açıktan açığa i işleri hakkında görüş- | Mekten çok mahcup olurdu. Şimdi de, duyduğu hicabı ört- Mek için, masanın üstündeki © “ğiştirmekle meşgul olarak © “evap verdi. — Hayır bugün onun bal- Sedeki hali tuhafhıma gitti de “az bir görmek istedim. l&ş'edil çıktı. Hazinedar Meta, hünkârn son emirlerini iyordu. O Hünkâr, yavaş Yavaş pencerenin önüne gitti. Eli, başım tuttu. Hazinedar Veta, endişe ile sordu: KAN DALGASI bir vazonun yerini | —Başınız miağrıyor aslanım. — Evet.. hafif bir ağrı var. — Acaba, yoruldunuz mu? Yoksa birşeye © canımızı mi nktalar 2 — Bu mihnetli dünyada can kintasından hali kalmak müm- mü # / / His SON ipekliden dikilmiş ince pamuk- | yalin elinde, büyü: bir gümüş hu bırkasmı giydi. Yumuşak ve | tepsi vardı. Vaziyeti, mütereddit siyah glâseden şıp şıp terlik- | ve dı, an kapıdan lerini ayağına i Tam | girdi. elile kulplarından bu anda da hafi f kapı vuruldu. Kapıyı, bizzat açtı. Ve (Hayal) ile karşılaştı. Ha- HACI BEKİRİ ZADE ALİ MUHİDDİNİ Merkezi: Bahçekapı İstanbul Şubeleri; tuttuğu tepsiyi, yuvarlak ma sanın Üstüne yerleştirdi. Arkası vra Hacı Bekir Zade Ali Muhiddin ticaretbaneleri Pangaltı şubesinde taze pasta, çay için nefis bisküi emsalsiz çikolata gayet leziz baklava lüzum kalmamıştır. Bir PHE LIPS “Anod Tansyonu,, ve “Akümülâtör Bekçisi,, isti- malle radyonuz doğrudan doğruya elektrik cereyanile |* işler. İşlemesi kavi surette teminatlıdır. MK ann L BORSA 7 İstanbul 9 Kâmunuevvel 1930 GE Mğpami “Miille 56 NUKUT . . «e b ay İnüme ım arayın UZz€ NI Jar m Si DE 20 Prank Belçika 18, 20 Drahımi Y. .Hünkârın Karşısında Duruyordul (1 | İ a Hi 1 Florin Felemenk 25,— | Hakkı Mahfuzdur —3— Yazan Ziya Şakir a ya © g Hünkâr, (Mabeyni hümayun) a e daki dairesinde ç vakte 8 Ley Romasiya 1550 ti Vilar “resi” işlerle meşgul | | 40 Dinar Yuzonlavya 7— £ Olduktan sonra, hususi daire | 1 Çervneç Sevyet ki : “ine avdet ettiği zaman kapı | KAMBİYO hi önünde ( Hazinedar usta ) mukim X “anlak; Baray | vel karşılaştı. Ustanın yanında, Nüy. 1 Türk liram deler | 0,4719 k KNeş'ecil ) kalfa da vardı. Parla © T Türk ranir | 13 — » Seşedil, hünkâr ir ese e j A ye ia ? ile oyarlere apandı, .. a" 7,5 * Hünkâr, tebessümle mukabele e ie © “derek sordu: Amesterdam 1 T., — Florin 117 — Ne baber kalfa?.. Madrit 1 Tür liram Peta 475 (og Allah efendimize tüken- pe ii . . ek, 15,62 ömürler versin aslanım... ergeni m gs ; (Hayal )için ferman buyur- m MY eğLel Em a ( VAPURLAR Seyrisefain Merkez acentesi: Galata köprü başında Beyoğlu 2362, Şube acentesi: Sirkeci'de Mühürdar zade hanı altında Tel. İst. 7240 Trabzon İkinci postası (Karadeniz) vapuru 11 kâ- nunüevvel perşembe akşamı Galata rıhtımından kalkarak İnebolu, (Samsun, (o Ünye, Fatsa, Ordu, Gireson, Trab- zon, Rize, Hopa'ya gi- decek ve dönüşte Pazar ir- kelesile Rize, Of, Trab- zon, Polathane Gireson, Or- du, Fatsa, Samsun, İnebolu- ya uğrıyacaktır. Mersin postası (Anafarta) vapuru 12 kâ- nunuevvel cuma 10 da Ga- ata Rıhtımından kalkarak Ça- nakkale İzmir, Küllük, Bod- rum, Rados, Fethiye , Finike Antalya, Alâiye'ye uğrıyarak Taşucu, Anamor'a da uğ- rıyacaktır. Dalyan Marmaris Fethiye de aktarmadır. Şehrimizin Mühim Bir Müessesesi Muhasebeye aşina ve fatura- lar tanzim edebilir tecrübeli bir genç arayor. Fransızca ve İn- gilizce bilmesi şarttır. Kabiliyeti görüldükte dolşun maaş veri- lecektir. Tekliflerin “Faktürist, rümu- zile İstanbul yeni postahane 176 No.h kutu adresine yazılması. 5 se Bceni Sı Moreno Algranti İstanbul m ve .. 67 j rinde “Bu Bana: “ne anlıyorsun bu manasız kızdan? , derlerdi. Filhakika benimde birşey anladığım yoktu. Fakat, onun kendimi dehz gehç, daha neş'eli buluyorcum. Biz onunla hemen hiç birşey konuşmaz lık. Zaten bu çocukla ne, konuşulabilirdi? Ancak on sekiz, on dokuz yaşında idi. Birgün, nasıl oldu bilmem; — Seni çok seviyorum, de- dim. Hayretle yüzüme bakarak: — Sabi mi? dedi ve ceva- bımı beklemeden kaçtı. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Bol güneşli bir öğle vakti idi. O. gittikten sonra evde yapayalnız kalmıştım. Güneş pencere ile halı arasında toz- dan bir sütun yapmıştı. Biraz ewvel bu sütunun öbür tara- fında oturuyordu. Şimdi, onun boş kalan ye- ince bir bez parçası kıvrılmış, kalmıştı. İçimde tu- haf bir karncalanma vardı. Bir müddet pencereden dı- şarı baktım, Köşedeki dükkâ- bın önünde iki çocuk kavga ediyor. Uzakta bir evden yor- n bir piyano sesi geliyor. © Petdiyi ikin. Toz sütunu birden kayboldu. Bana da bir sükünet gelmiş gibidi. Bugün aydınlığı istemiyordum. Bütün perdeleri ihtimamla kapattım. Odam sun'? bir akşam loşlu- ğuna büründü. Hiç birşey odüşünmemiye karar vererek kanapeme uzan- dım, cıgaramın dumanlarından helezonlar yaparak eğleniyor- dum. Böyle nekadar zaman geç- ti? Bilmiyorum. Kalktım, uzun uzun aynaya baktım. Saçsız başımın, bir bıyıklarımın ve yüzümdeki kı- rışıkların ilk defa farkına var- mış gibi kendi kendime: — İbtiyarladın ! dedim. Kırk beş senelik hayatımın mes'ut ve muztarip bütün ma- ceralarını bu derin izlerde bir kere daha hatırlar gibi oldum. Bu karakışta yeni bir bahar ümit etmek, ne hazin bir rüya Ona ilk tesadüfümde, ku- laklarını çekerek : — Sözümü niçin yanlış an- ladın? demiye karar vermiş- tim. Böylece, sıcak bir yaz öğ- lesinin kalbimde filizlendirdiği hülya, bir lâtife içinde kaybo- lup gidecekti. ri Kararımı tatbik ettim. Gene yalnızdık, ben bir ağaca sarılan tırtılları ayıklar ken, o, dallara uzanarak erik topluyor, bazan bana da veri- yordu. Şundan, bundan bahse- diyorduk. Kararimi tatbik için vesile ararken o birbirine bi- HİKÂYE Sütunda Muharriri: Necati Yusuf ERİK 7 Hergün tişik iki erikten birisini intihap ettirmek lar sokuldu. Halinde bir ürkeklik sezer gibi oldum. Kalbi muhakkak ki rahat değildi. Erikleri uzattı. — İkisini de, debim. O, ısrar etti. — Ne olursunuz, üzmeyin! diyordu, eliniz hangisine gider- se onu alıverin! — Ne niyet tuttuğunu s”y- lersen alırım, dedim. | Birden durakladı. Yüzü kıp- kırmızı olmuştu. Gizli bir sırrını ifşa ettiği- me muğber bir tavırla, du- daklarmı bükerek: — Ben niyet tutmamı ki! dedi. yi O, dargın, uzaklaşmak is terken, ellerini tuttum: — Şeker çocuğum, dedim, niçin bana karşı istediğim ka- dar samimi değilsin. Aramızda akrabalıktan da- ha yakın bir rabıta var. Ba banım, kalbinde boş bıraktığı yeri bana vermek istemez misin? Anlamadığı bir lisanla ko- nuşu'uyormuş (ogibi hayretle yüzüme baktı. Sonra gene birşey anlama- dan; — Tabii efendim, dedi. Fakat, bütün O tabiili yi i kaybetmişti. Harekâtına hö- kim olamıyordu. Yüzüme bak- mamak için yere düşürdüğü eriğe eğilirken: Çok geç kaldım efendim, evde beklerler, müsaadenizle dedi, ve cebri bir gülümseme ile veda ederek uzaklaştı. Havuzun başında çene ya- rıştıran kadınlar onun bu asi hareketine bayret etmişlerdi, Annem: — A kızım, sen dek mi ol- dun? Yemekten sonra gider sinl diye alaköymak için ww rar edip duruyordu. Onu (müşkül kurtarmak için; — Bırakın canım. (Belki arkadaşlarına söz vermiştir. Gençlerin işine karışmıya gel mez, diye bağırdım. * mevkiden O, gitti ve bir daha bize hiç gelmedi. Son günlerde bana da bir tırtıl ayıklama hastalığı ârız oldu, Ağaçların ve bilhassa bir (tanesinin altında saatlerce uğraşıyorum. Küçük yeğenime de tembih ettim, Birbirine bitişik O erik- leri koparmıyacak, onlar ken- di kendilerine (o dökülünciye kadar dallarında kalacaklar. * “ Esat ,, imzalı kariimize; Hikâyenizi dercedemiyeceğiz. Fakat cesaretiniz kırılmasın: yannızda zaman ile inkişaf edecek feyizli istidatlar görü- nüyor. A Hava Gedikli küçük zab't makinist mektebi müdürlüğünden: Evvelce gazetelerle ilân edilen mektebin kayt ve kabul şe raitine nazaran gerek İstanbulda ve gerekse hariçte bulunan taliplerin müsabakaları kânunuevvelin yirminci cumartesi günü saat 13 te Yeşilköydeki mektepte icra edilecektir. 125 —. . ... s. wa Yüzü ile kuş tüyü yastık İstanbul'da Çakımaşılar'du kuş tüyu fabrikasında yüzile çile 12 liraya yüzüle 15 liraya yağlı boya yastık 5 liraya kuş tüyünün kilosu 125 kuruştan başlar, Kuş Miyüme mahsus kumaşlar çok ucuz satılır. Tel, İsi: 3977 "