27 Teşrinievvel Dahiliye Vekâletine Açık Mektup Elmalıdan — (Trabzonla zade Emin) Muzüsile Dabiliye vekâletine hitap eden Aük bir mektupta, bu maflleti İkinci bir daha hayata kavuşturam Gazinin Müsnadesile teşkli edildiği halde son n Serbes firkanın erkek ve azasına korşı gösterilen dürüştlük * kanunsuzluğun — bütün memleketi İfir ettiği beyan olunmaktadır. MAARİF BU İŞLE MEŞGUL OLMALIDIR Muhterem Efendim ? Bendeniz İmalktı Harbiye mektebi Aeunuyum, Üç sene husust mektepte Ve bekiz sene de resini mektepte muab İlalik #ettim, Elimde gerek şahsim ve Ütekse — yazifem husutunda muhtelif yesikaları vardır. Maattecasüf S0 zamanda Bursa maarif İdarasile Vamıt açıldı. Ve tasfiyeye tabi Utuk düm Tasfiyem asbabı da 919 senesi abda açlan mullim Huama icabetimdir. ü Halbuki bu kursa — vaktile Kezya Yülmuallimininde —devam ettim, Ve bu kususta ehliyetnamem vardır. Bu idare gayri kanuni olarak şimdiye manşıma zam yapmadığı gibi Nüzllümler birliği — tasarruf aandığına Mükbuz — mukabili yatırmış olduğum Pauyı da vermediler. Nasıl bir haksız- Uiktar, Hala anlıyamadım. M. Muharrem BİR YAZIYA DAİR göz gazetesinin 18 Teşrinlevvel İ0 tarih ve 2857 mumaraslle (Böyle ml me oluyoruz?) başlıklarile inti- «den yazıda — balkın — hürriyetini İmal etmesi keyfiyetini Bir takım lanadata ircala halkı itham ediyor. Ve t SÖN POSTA lanan Bulgar Kıralının Evlenmesi Basit Bir Hadise Değildir.. Bulgar kıralı Boris ile İtalya kıralının kızı prenses Ciyovan- na dün nikâhlandılar. Bir müd- det evvel de nişanlanmışlardı. Şu günlerde dünyada cereyan etden bin bir siyasi hadise için- de böyle tatlı bir rasime ya- pılması, şüphe yok ki, ayrıca eğlenceli bir hadisedir. Kıral Borisin evlenmesi hi- küyesi bir hayli eskidir ve etrafında bir hayli dedikodu olmuştur. Zaman, zaman nük- veden bu evlenme hikâyesinin tekzipleri, bu hadisenin tahak- kukundan sonra yazılan yazılar için sarfolunandan fazla mü- rekkep yemişti. Çünkü Kıral Boris bekâr kaldığı müddetçe, aşağı, yukarı, hemen bütüa Bulgar ahalisokakta Kıralı tebrik ve ailesi ile mes'ut olmasını temenni ediyor.. v Bunları şöyle sıralıyabiliriz. 1 — Rusya 2 — Türkiye 3 — Fransa ve müttefikleri (Lehistan, Sırbistan, Romanya, Çekoslovakya... ) 4 — İngiltere 5 — Almanya ve Avusturya 6 — İtalya ve dostları ( Ar- navutluk, Macaristan ) 7 — Yunanistan ( İngiltere- ye mütemayil) 8 — Şimal devletleri ( Kıs- men Almanya, kısmen İngi- mütemayi c"gı.ıı'ıdı vı’ııiıy:ü müphem Sofyada bekçiler, Kiral Bo- risin evlenmesini davulla halka ilân ediyorlar. Kadın Ve Kalp İşleri İ — Sayfa $ Dün Prenses Ciyovanna İle Nikâh- Gördüklerimiz Erkek Arkadaşl ara İnanılır Mı? Kızlar, Erkeklere Sırla- rını Söylemeli Midirler ? Erkek Arkadaş Dün akşam bizim kız arka- daşlarını bizde toplamıştı. Kızlar kendi aralarında - erkeklerden şikâyet ediyolardı. İçlerinden biri şikâyet etti: — Erkeklere sır vermiye elmiyor, dedi. Derhal insanı ütün Gleme rezil ve rüsva ediyorlar. —A kzm, dedim, —sen bunu yeni mi öğreniyorsun. Erkek, kızlarla olan müna- sebetlerinde kat'iyen samimi değildir. Onun nazarında kız- larla tanışmak bir fütuhat meselesidir. Bir kızı fethetti mi idi, ondan bahsetmek onun için zevklerin en büyü- ğüdür. Onun için bir eık:ılı tanıştığınız zaman biliniz ki onu herkes bilir. Bunun giz- lenmesine imkân yoktur. Erkeğin samimi olmayışının en bariz delili şudur: Erkek evleneceği zaman, saf, masum, toy kız arar. İster ki alaceği kadının — gözü kapalı olsun. Gülü ilk defa kendisi kokla- sın. Başka erkekle tanışmış olan kıizın, onun - nazarında kıymeti çok düşüktür. Onun Ba halk mı yolsuzluk yapmışlır? A akra: mek için bir hayli uğraşıyor | - ; l 'oku; İ wrupa kıral kızları ve e için yü uğraşıyor | için de bu kabil kızlarla .';:;""l ':::.':w';“"" mi halla | palarile gazetelerde nişanlan- ] görünüyorlardı. lbdürei Son zamanda Kıral Borisin Prenses Ciyovanna ile evlenmiye karar vermesi, bu ni mü- dırılmıştı. Bulgar kıralı Borisin prenses * Kızlara karşı bu kadar fır- satçı olan bir erkeği sır arka- Taksim Macar caddesinde Aralık sokak 1 numarada Ahmet Şerif Ciyovanna ile evlenmiye karar N daşı yapmak,; kabahatlerin en —— ini ü cadelesinde İtalyanın, Fransa- e Ç y RÜSUMAT MEMURUNUN KA '““k"b ğ dan daha ağır bastığını iddia | büyüğüdür. Geçen gün bir BİR SUALİ DEEREL a L aa ettirecek bir delil sayılabilir. | genç kız bizim oğlana hatıra Mühterem efendim, ettiğimiz gibi, —son * Zamanm Bu itibarladır ki haddi zatında | defterini vermiş. Oğlan bu | | Yirmi senedir. gümrlk memuruyum. | SiYasi — hadiselerile alâkadar basit bir evlenme ve hususi | defteri evde hepimize gösterdi. | | Gi gülmrük müdüriyeti beni vazifeden Ardı. Memurin kanununun kırk ikinci ahkâmınca vaziyeti öğrenmek ._""'—dn. Bu bakkın tesllin edilip —:ı:::.ı “enaediler, Köyceğiz 6 numarah yarıhanede Hasan Remzi DŞ.ĞAZLILARIN ARZUSU Mevsimi geldi. Boğar halkı da :::—nlıı—u- istifade etmek ister. Hayriye bu hususa az ehemmiyet :"'_ Olmalı ki: gece seferleri yalmız Pa Recelerine — inhisar — ettiriliyor. ı—_:ul-ıı için bir vapur tahalsini Şirketi Hayriyeden rica ederiz. Boğar!çinden Niyazi tolgrafla — müdüriyeti rica ettim, Üç aydır cevap Tğ"ik.—nımamı © FATİH - "—" Bıra başını yorgandan ş_'_"voı. etrafı dinliyor, Gül- ı'Pl ayak sesini bekliyor ve ı.,"ı' llldkıyodu. Bütün bu inei, Onda, zevkin ve se- ;::n Uyuşturduğu — azapları k*::." getiriyor ve evvelce m%'“lıdine karşı mazur k,,*“ bütün cürümler, şimdi, Birey N pertavsızı altında, %%Y“ kadar gözünde H 'Ordu. ep. Şinasinin vakur ve Yük piP Yüzünü hatırladı. Bü- Şükupn , “tançla başı yastığın '!rd;».inl_ b_"lyorduA Istırabın ı!ndi :'“fbflh zamanlarında, ndini aldatmak, baş- görmemek mümkün değildir. Çünkü Avrupa vaziyetine bak- tığımız zaman görürüz ki bu kıt'ada birkaç siyasi teşekkül vardır. H i Müstakbel Kıraliçe * bir sıhriyet hadisesi gibi îö_ rünen bu rasimeyi, müstakbel Balkan vaziyeti için çok ehem- miyetle mütalea etmek bir zarurettir. Nadir Han Efgan Kırallık Tacını Parlak Bir Surette Giydi Kâbil — Bizzat Nadir şa- | Üniformalarını giymiş, on beş bin asker parlak bir geçit resmi hın sade olması talebine rağ- men yeni kıralın taç giyme rasimesi pek parlak bir su- rette tes'it olunmuştur. Kıral nutuk söylerken yeni HARBİYE başlar. Neriman, çektiği bu azapların bir gece evvelki zevkin bedeli olduğunu da hissediyordu. Bunalarak yataktan atladı, oda kapısına doğru gitli, fa- kat aşağı kattan babasının bir haykırışını — duyacakmış — gibi korkarak uzaklaştı, pencereye doğru geldi, geceyi hatırlama- sı ihtimalile sokağı da görmek istemiyordu, — yatağından da ürktü, aynaya doğru da gide- miyordu, gitmiye de kuvveti yoktu, her tarafa korkarak ve ümitsiz adımlar attıktan sonra olduğu yerde kaldı ve nihayet | karyolasının kesarına — gidip | oturarak başını önüne eğdi. İçine bir tevekkül geliyor- du. Herşeyi sükünla karşıla- yapmış ve Efgan tıyyırdu[l merasim — sahasının — üstünde uçımuşlardır. ©niformasını giymişti, nutkunu söylerken sesi sakin ve tatlı idi. Amanullah Hanın düştüğü hatalardan uzak kalacağını ve memleketi lileştirmek yo- lunda acele mkel etmiyece- Nadir Han, kırmizı mareşal | ğini söyledi. umaras PEYAMİ SAFA | mak cesaretini kendinde bul: SON POSTA'nın Edebi Romanı mıya başladı. Aşağı kata ku- lak veriyor, hâlâ babasının bir haykırışımı — bekliyordu. Gülterin ayak seslerini işitti, biraz toplandı, gizlemiye mu- vaffak olamıyacağı bir alâ: kayla, gözlerini açarak edâ kapısına baktı, | Gülter, muzaffer bir tavur- la ve güler yüzle içeri giri- yordu. Neriman derin bir ne; fes aldı. Göülter anlattı: — Zavallı “adâm, taşlıkta lâstiklerini siliyordu, Hemen koşup elinden aldım. “ Aman Beyefendi..,, dedim. Mahzun bir hali vardı.. Çok sever sizi Neriman Hanım... Nasıl sev- | mesin? Hanımefendi öldükten sonra bir siz kaldınız. — Gülter... — Durun anlatacağım.“Kü- çük Hanım uyandı dedim, kaş- ları çatılıverdi. Korktum doğ- ö rusu... -Arkasından — kendimi zorladım: — “ Fahriye Hanım- larda imiş. ,, Yan — gözle yüzüme — dikkatli — dikkatli baktı. Ben bir daha kendimi sıktım, — söyleyiverdim: — “ Saz yapmışlar, sonra da Fahriye H. in dayısı Neriman H. 1 oto- mobille getirmiş. Ben de gece bir makine gürültüsü duydum- du, meğer küçük hanımmış. Fakat eve girdiğini duyma- dım.,, Dedim. Zavallı adamın içi bir rahatladı, bir rahatla- di ki, — Onu nereden anladın? — Ben anlarım.' Gayet tat- h dille bana: “Yeter kızım, ihtiyar lâstiği, paralayıp ta ne olacak? Teşekkür ederim.,, dedi ve güldü. Sabahtanberi- dir ilk defa yüzü güldü. — Zavallı babacığım! Nerimanın gözleri dolmak üzereydi, hemen yataktan at- hyarak pencereye doğru se- bepsiz yürüdü ve kendini Gül- Bütün arkadaşları defteri birer defa baştan — başa okudular. Zavallı kızla alay ettiler, dür- dular. İşte bizde erkekler böyle insafsız ve zalimdirler. Onlara kat'iyen sırrınızı vermeyiniz. Hanımteyze Gün 3126 -Teşrinievel-930Hmır 174 Arabi Rumt 3- Cem.elahar-1349 | 13-Teşrinleyvel-13546 Vakit-Ezant-Vasatı | Vakıt-Ezani-Vasati 1.6)6.23 | Akşam)12.— |17.18 643 1158 | Yatan | L1 |isaz 939 1454 | Tmmnak (11.28 | 448 Güneş Öğle İkindi tere daha Ffazla göstermek istemedi. Sokak kapısı kapanmış ve eski tahta ev sarsılmış, camlar zangırdamıştı. Neriman minderin kenarma oturdu ve giyinmiye başladı. — Saat kaç Gülter? Benim kol saatim ileri. — İkiyi geçiyor, küçük hanım. Neriman Darülelhana gide- ceği saati düşünüyordu. Gülter dedi ki: — Dün gece Şinasi"Bey de | geldi, Beyefendi ile — biraz ı oturup gitti. Şinasi, evet Şinasi. Artık, yalnız ona karşı hazır bulun- mak İâzımdı. | Şinasi o gün Dııülalhını' daha geç gitti. Sazını da gö türmemişti. Mektebe bir uğradı ve çıktı. Şehzadebaşında mak- satsız — dolaştı, bir kahveye girip oturdu, gezetelcri okudu. Koyu kırmızı jerseden ba- sit bir rop. Robun önü iki dilimli — safhaya — ayrılmıştır. Düğmelerin siyah renkte olma- tı, yaka ve kol kıvrımlarının beyaz krep olması münasiptir. Eteğin ön kısmında çukur birkaç pli birakmak zarafet arttırır. Bel kemeri ayni ku maştandır. (1,40) santim enindı (3) metre kumaştan çıkar. Neriman, Darülelhandan çık- mış, yanında Fahriye - ile kahvenin önünden geçiyordu. Şinasi onları gördü, fakat göz- lerini gazeteye indirerek Yir- memiş gibi yaptı. Gayet bü- yük bir heyecan duyduğu için, kendini bıraksa, gayri tabii bir takım hareketlerde bulunabilir- di; kendini çok sıktı, hiç kımıl- damadı, fakat bu suretle daha gayri tabit olduğunu anlamadı. Sonra geçip geçmediklerini görmek için bir daha onlara baktı. Fahriye ile göz göze geldiler. Şinasi ayağa kalktı ve kahveden çıktı, onların ya- mına gitti. Üçü de ağır ağır vürüdüler. 'ahriye, Şinasinin yüzüne fazla gülüyordu; hiç o herşeye itiraz eden Fahriye değildi. Şinasi, bu değişmenin siyasi manasını anlamakla beraber, Fahriyenin iltifatlarını sevinçle karşılamak zaafından kendini kurtaramadı, ( Arkası var | '.