pek zarif idi. Feracesinin al- öreRel K ğ v 3 b L İnyanın en cazip ve baş döndürücü fokstrotları tndan “sırmalı yeleği, papuç PAUL WHITEMAN ve orkestrası tarafından larının üstünden de atlas çak- h söylenmi; Hünbası nn S Döati pirletiyordu. çalınmış ve lenmiş ve münhasıren 'a SÖON -*Son Posta,, nın Tarihi Tefrikası: 34 HAREM DEHLİZLERİNDE ETTİM GÜZELLER İÇRE ALÂKA EFENDİME BIN AFERİN, TABİATİ DILBERPESENDİME! Dişi, Fakat Dişli Şairl l Bu Kadın Bizim Rahmetlik Refika Gibi Konuşmuyordu I Hekimoğlu Ali - Pş.; İâhuri küşağının arasında yedi ka- paklı murassa saatini çıkardı: — Obo0o! - dedi - dokuza beş var, ikindi yaklaştı. Bilmem, doğru mu? Benim saatim Yu- suf çelebi işidir. Dürüst gider amma yanılması da cairz. Se- ninki nasıl ? Mahmut Ef., ordularda pek | makbul olan ve bülbül denilen | allın Üzrerine mineli küçük çapta bir saate baktı: — Sizinki bir buçuk dakika ileridir. Yusuf Çelebi saatleri, hep böyle süratli gider. Maa- mafih sultanım; Can Petrolar da | düşmüştüm, Ehlidil hanıma iyi, | kollarile, iri — vücudile —onu Kaşperler de öyle. İyisi bizim | kötü bir cevap veremiyor- gözünüzün önüne getirmelisiniz,, bülbüllerdir. Ne geri kalırlar, | dum. dedi. ne ileri. Bu ara muhaveresinden son- ra Sadrazam bahse avdet etti: Ben, dut yemiş bülbül gibi, sessiz sessiz küçülürken Ha- | nımla —molla çene — yarışına Haşmet, maskaralığa saptı, “Allah etmesin, allah etmesin. Biraderinizi mahşerde de gör« — Hele- dedi - hikâyeni | girişmişlerdi. mek istemem.. Muhterem aile- bitir. Çünkü meraka düştüm. Sadrazam, sordu: nizden, sizi tamımak kâfi!, Yemeği bizde yersin, yatsıdan — Molla, dilbazdır. ama | diye bağırdı. sonra semtine dönersin. sözü açık söyler. Fıtnat Ha- Hülâsa, hanım sustu, Molla — Emir, senin devletli! Be- | numa da ulu orta lâf atıyor | söyledi. o sustu; hamm söze ni söyletmek te, susturmak ta | midi? başladı. Benim de başım şişti. elinde. — Kulağım sende ihtiyar. Hiç kocunmadan söyle. Hayli — Hayır; edepli konuşu- yordu. Makada oturur oturmaz bir beyit ırlamıştı. Bir aralık fırsat buldum, gö- zümle muskalara işaret ederek Molladan izin istedim. demdir ki kıssa dinlemiş deği- — Neydi o beyit? — Lâ-dedi- otur. Fıtnat lim, — “ Beni yadeyledin ihya | hanımdan da sizin için yardım — Evet, devletli! Ben çık- | ettin- Öldüler, gittiler amma | istiyeceğim. madan, çıkamadan, Fıtnat ha- | hassat!, Ve sonra ilâve etti: nim içeri girdi. Molla, zaten | — Fıtnat — nasıl — karşılık — Sen hanımefendiyi gıııbı eşikte idi, yerlere kadar eğile- | verdi? * | tanımıyorsun. Tanısaycra — kiş rek hanımı selâmlıyordu. Elin — İltifat ediyorsunuz, falan | günü ağaçta kestane gören namahrem dişisine bakmamak dağ çocukları gibi alık alık için başımı iyeyim, dedim, ya- — Sonra? bakmazdın. Hanım, bu mem- pamadım. Göz kuyruğile ha- nimı — şöyle bir — süzdüm. Eh, Mollanın yere kapandığı kadar vardı. Kaş, göz; boy, bos yerinde idi. Pek genç de- ğgildi, geçkin de — sayılmazdı. Orta yaşlı bir yosmacıktı. Molla Haşmet, — cüppesini kavuşturarak hanımı ağırlamıya, baş göşeye oturtmıya sava- şıyordu. O da, galiba, nazla- sıyordu. Bir türlü ilerlemiyor, terilen yere oturmuyordu. leden sonra üç, dört adım attı odanın ortasına kadar yürüdü. Bu sefer de benimle alâkadar oldu. — Bu kim üstat - dedi - evinizde yeni görüyorum. — Mecnunun kaymakamı. Leylâsını bulmak için benden rehberlik istiyor ! Fıtnat Hanım gülümsedi ve bana hitap etti : — Ehli dil birbirini bil- memek insaf değil, kusurumu affedin. Bizden — olduğunuzu birdenbire sezemedim, Bu kadın, bizim rahmetlik — İrgat pazarındaki âşık- | leketin “yegâne,, sidir. Kadın lar gibi imtihana giriştiler. yaratılmıştır, fakat erkek ya- Bwvelâ: Yeni şürleri olup ol- | şamıştır. madığını soruştular Fıtnat Ha- Şehyülislâm —Mehmet Sait nım, “biraderin bir beyti var, | Efendinin kızıdır, Şehyülislâni pek hoşuma gitti, dedi ve | İsmail Efendinin torunudur. " okudu:“Ettim güzeller içre alâ- | Kardeşleri de — şehyülislâm ka efendime -Sat aferin tabiati | namzedidir, şimdilik Kazasker- rln.l;-vbpcu:-neğn-— Molla haş- | dir, Anladın mı babalık?.. (1) met, beyendi: “bunu ağzınız- 8€ L dan — işitmekte başka bir Şım:; hı:;mı, b;:k::e h“- zevk var, kendimi adeta hul- raı:lıı.ğımıd,: ç:;;ımışu_ Bıb-ıyıı yalara kaptırıyorum.,, Fıtnat, " ğ L gülümsedi: - “Bu sözün sahibi | Yöytülalam, — dedesi - Şeyhül ben değilim, biraderdir. Onun | — —. | Mrkası varj için — sözü - dinlerken - saçile, | , ÜT Fitanı, mukadderit kavm için kalın boynıl:, ltuvvellı b.ıı.ıı:ı“"_ '“İ'İ":î.';'r..:" Nı:'_: COLOMBİA Amerikan jazz kıralı PAUL WHITEMAN" Pek yakında açılacak yeni, lüks ve müzeyyen GLORYA SİNE. h INDA gösterilecek olan dünyanın en büyük temaşa JAZZ KİRALİI refika — gibi konuşmuyordu. muhteşem filminde dinliyeceğiniz Hoş; rahmetliğe benzer yeri B 86-A BENCH IN THE PARK de yoktu ya. Allah için gü- B 87-1 LIKE TO DO THINGS FOR YOU zeldi. Hele giyinisi kuşamıs (ŞŞCP 25 rr HAPPENED IN MONTEREY Parmaklarında Sudan aynüs- semkinden, Vişapur - firuzesin- den, Hint yakutundan yüzük- ler vardı. Şu kadar ki ko- nuşması erkeği — andırıyordu , hem de okumuş bir erkeği! Eksik etekler arasında böyle- vinin yetişebileceğini hatırıma yetiremediğim — için — hayrete COLOMBİA plâklarında kayıt ve imlâ edilmiştir. Beyoğlunda İstiklâl cadde- sinde Lebon karşısında xx A. KLEKNER ve İstanbulda Hamidiye caddesinde 47 numaralı Columbia pazarında satılır. y COLOMBİA —a di d aa Bdti ein ei POSTA Son Posta'nın Bilmecesi Halledilen Bilmecemiz |23456130l0" Yeni Bilmecemiz 12345678 91011 | Soldııı Sağa, Yukardan Anğı 1 — Sessizlik (7) 2 — Musolini (4) — reklâm () 3 — Bir gıda (2) Bir millet (3) beyaz (2) 4 — Sayı (2) söz — (5) no- ta (2) 5 — Vak'a (4) muktedir (4) 6 — Büyük (3) hastalığa karşı silâh (3) T — Kadın (4) ruhsat (4) 8 — Bir uzuv (2) deri (5) Ermeni şivesi (2) 9 — Bir hece (2) sürat (3) çok değil (2) 10 — Bir başmuharrir - (4) göndermek (4) 11 — Diş macunu (7) Mühim Hırsızlık Milyonlar Değerinde Beş Pirinç Çalınmış (Esşaap) gazetesinden: - Şam- da ve bütün dünyada büyük bir şöhreti haiz olan beynel- milel hattat Nesip Mekârim Efendinin kütüpanesinden; ü- zerinde — mucizeler yarattığı beş pirinç tanesi çalınmıştır. Birinci — tanenin üzerinde (Mısır ve oğulları) ünvanlı bir kaside yazılı idi. Bu kaside (3) beyit ve (287) kelimeden iba- rettir. Hattata göre bu tane şimdiye kadar üzerine yazı yazdığı en kıymetli tanelerden biri idi. İkinci tane üzerinde meşhur Mısır şairi Şevki beyin (Mısır neşideleri) unvanlı bir şüri yazılı idi. Bu şiir (160) kelimeliktir. Üçüncü tane üzerinde ( Fatiha, İhlâs, Elfelâk ve Ennas) sure- leri yazılı idi. Dördüncünün üzerinde İngiliz şairi kspirin bir kasidesi vardı. İngilizce olarak yazılmış Beşinci tane üzerinde de İngilizce olarak Mister For- dun sebat, azim, ikdam tav- siye eden vecizeleri vardı. Nesip Mekârim Ef. bu mü- him sirkati polise haber ver- miştir. Polis on binlerce lira değerinde olan bu hırsızlık üzerinde — ehemmiyetle —dur- makta, bütün zekâ ve vesai- tini istimal etmektedir. ELHAMRA JAZZ Muhteşem sözlü varyete İhtar: Elhamra sineması, itibaren, PBup'itariiii tci Yesyisda) | Bu şeklile — vaziyeti — tabü görmek mümkün değildi. Kal- dı ki, haddizatında trollü traktörlerin mazotlu traktörlerle değiştirmek — başlı başına bir hata idi. Biz o zaman, böyle bir te- şebbüsün ne derece sakim olduğunu ve bir çok zarar doğuracağını yazmıya başladık. Hazinenin, köylünün ve binnetice memleketin menfaa- tini lerce müdafaa ettik. Petrollü taraktörlerin mazotlu taraktörlerle değiştirilmek is- tenmesinden dolayı, köylüye verilen petrol için senede yarın milyon prim zararına mukabil, 14 milyonluk bir para tediyesi icap edeceğini hesapla ispat ıttık. Hatta daha ileri gittik. Taraktörle ziraatin dünyanın hiçbir tarafında iyi bir netics vermediğini anlattık. İngiltereyi, Amerikayı, Fran- sa, Almanya, İtalya velhasıl bütün medeni sayılan dünyayı misal olarak ileri sürdük ve bu memleketlerden hiçbirini *“traktörle ziraat,, diye bir - sul kabul etmediklerine işaret ettik. Bozulan ve kırılan bir traktörü memleketimiz — gibi ameli makinisti pek az olan bir yerde tamir mümkün ola- mıyacağını birer birer gös- terdik. Biz, faydalı olduğunda şüp- he etmediğimiz bu neşriyatta devam eırerken. öbürqn!îraf tan da mazotlu traktörlerden en elverişlisinin seçme tecrü- beleri harıl, harıl devam edi- yordu. Şimdi , biraz da — hayretle rüyoruz — ki, bu meselenin guımıyvh ve teşebbüsün yan- hışlığı anlaşılır gibi oluyur. Halk fırkasının naşiri efkârı olan “Vakıt,, gazetesinde, u- harriri âehmel Aıııııhâfmb.ı münasebetle bizim teker, teker saydığımız hataları, suüstimal kokusu neşreden şekildeki sa- kimliği tekrar etmekte ve de- mekteldir. ki: “Tratör meselesi — süratle halledilecek bir safhaya gir- miştir., Biz, bu fikri bir noktadan tashihe mulıtıç örüyoruz ve diyoruz ki: *Traktör merelesi süratle halledilecek bi safha- ya girmiş değil, o safhadan çoktan çıkmıştır. Traktör me- selesi, behemehal tasfiye edil- mek İâzım gelen bir safha- dadır.,, Bu münasebetle şunu tekrar edelim ki Son Posta, hu neş- PAZARTESİ AKŞAMINDAN İTİBAREN En güzel sinema Yıldızlarından - olan ANNY ONDRA'yI filiminde takdim edecektir. Bu filim tasavvru mümkün en fevkalâde, ve en heyı numaralarını geçen sene olduğu gibi değiştirecektir. Bugünün Meselelerınden Şu Meşhur İşinde Nihayet Fikrimi” zin İsabeti Anlaşıldl' SİNEMASI KIZI muhtevidir. programlarını bu filimdet pazartesi akşamlari Traktör riyatı yüzünden Halk ıı:! mîıuup bazı guıt:”’ tarizlerine uğramıştı. Bun! or ki bu gnu!e_: dilleri, bazan şu ve bazant bu şekilde dönmekte beis müyor. Biraz geç kalmakla raber görüş ve düşünü: zÜ tamamen ispat eyliyen eti beyin mütalealarına karşı liyecek sözümüz şııdur":'n; — Bu iş behemehal ye edilmelidir. Çünkü be) çekilen asri pulluğun gaıdlî” vazifeyi bugün hiçbir 'ı_ görmemektedir. Bu, sabit muş bir hakika!tir.., p Şehzadebaşı Ferah sinema — tyatrosu! 28 Teşrinlevvel Sahı günü a Sahir opereti tarafından Fahri ve Rıfkı Beyler ıuır';ğ','ğ lan tarafından (Kayzeri Bülbülr, Sinema: Güzeller gize'i Bili tarafından (Genç kız kali Tafsilât el ilânlarında Şehradebışındı yi MİLLET TİYATROSUN?” Komik Naşit Bey temsilleri *ZEHİRLİ ÇİÇEK»« Sinemada: Ölüm Tangos Senebaşı l—’edıîyeSi PİYANO Senebaşı n:ünııebe“k diklerinize kıymettar bir ye vermek hısıvvıırund' niz, bir eve hem neş'& Yerk zinet ve hem de kıyınct Al'o | cek olan güzide bir P':# alınız. Almanyanın dl PHILİPPS markasını it' n olan işbu FİYANO ve kefil iraesi suretile 5 tır. Her gün Gılnl'ıdl,'_ çü Başı Hanında, 4 l“ı saat 17 den 18 e İ“uga" rülür. Şimdiden ilk uAN vermek |ıırtıle kendinize mal edmw';,,uı : Kat başında hiç telâşa kalmmazsınız. DABÜLBEDAYİ TENSiLEN !TĞ' ml“l Bu akşam saat 21,30 da yalnız muallim ve talebelere DELİ 4 Ferde