“SON 'POSTA Kari Gözile Gördüklerimiz Bir Açık Mektuba Cevap Son Posta gazetesinin (16) Terini. #vvel tarihli mushasında Maliye vekiline açık mektubunumu okudum. Maliye vekili belki cerap bulur, Verir, Bildiğim şudur ki iş yapıp bitirmek bir *evherdir ; kimi ister bitiremez, buna Aciz derler, Kimi bitirmek istemez. Maliye vekili, gayri mübadiller ko- Misyonu relsi ikan senelerce Yumanis- tanda, Türkiyede me iş görmüş ve ne de müvaftak olmuştur. Gayri mübadiller içinde ellerindeki Mızbataları göstererek (o dilenenler de #ardır: sefalet yününden ölenler ve Matihar edenlerin isterseniz isimlerini Yazayım, Bu zat gayri mübadiller işine karış Gü para alınamaz ve gayri müba-3 Bmri de yetişmez. Uzatmak #iyasetini gayri mübadiller takdir etmis lerdir, siz de takdir edersiniz. Beşiktaşta mukim gayri mübadillerden Mehmet Ali BİR TALEBE ÜÇ SENE SINIFTA BIRAKILIR MI? Giresundan yazılıyor i Geçen senei dersiye (neticesinde Yani, dört sy evvelki imilhanlar metles- *inde, akrabalarımdan AM Bey isminde tat 17 yaşlarında bir mahdumu “yil Giresun ilikmektebinde kinci sınıfta İpka edilmiştir. Bu çocuk Üç senedir Ikinci sınıfta bırakılıyor. İlk #ki senesi Yaşının heniz müsalt olmasından pederi * derece telâşa düşmüyor. Lâkin bu “süncü defa bırakılması kendisini endi- *eye sevkediyor. Muallimlerine, Binarif Büdüriyetine müracaat Aydır çocuğun pederi Iğtal ediliyor. Simdi mektepler açıldığı işin pederi Mini edildiğini çocuğunu gene İkinci wwla devam ettirilmesinden anıyor. Çoçuk ta mektebe gitmek istemiyor. Mektehe kargı, derslerine karşı soğukluk hirsediyoı Vilâyetin Maarif müdürüne müracaatı #ilik ve mektep müdürlerini şikâyet Ok, Gayri tabii hiçbir bali olmiyan ? talebenin üç senedir ayni sınıfta bırakılmasının ne le kabili telif oldun Bunu sorduk. Mabet bir cevap verilmedi, aİm2 “ben karşamam, o muallimler #alâhiyetini haizdirler. Onların ine, — kararlarına müdahale Mdilemez., diyor, * ADLİYE VEKİLİNE AÇIK MEKTUP Mayvan sirkatinin men'i için köyden Beçecek hayvanların sariki bulunmadığı inn © köylü (hayvan © tazmin Yordu, Bundan daha ebemmiyetii ve DA İrem Mizumu olam bir çekil Adlar ki © da şudur: Bir köye ait tarlayı veya çeşmesinin m ağaçlığı tahrip eden mütezal- inp Mr çahit bulamıyan halk ay bu ik önc esaretten kurtarmak “tim vazifesidir. u da İade enli. Ben sizden o, Tefrika numar 3 Avrupanın Her Tarafında Umumi Bir Huzursuzluk Vardır. Fakat Devam İspanyada halk ve hatipler bağırıyor: Kahrolsun Kıral, kahrolsun diktatörlük.. / Ez Avrupanın, hatta dünyanın her tarafında umumi bir hu- zursuzluk var. Bu huzursuzlu- ğun menbaı iktısadidir. Hiçbir memleket iktisadi o buhranın tesirinden kurtulamadı. İktısa- buhrana karşı durabilmek için Amerikadan para istikrazına teşebbüs etmiş. Fakat bir tâf raftan da harp borçlarını ödi- yebilmek için amele ücretle rinin. indirilmesine. karar ver- di ve mali buhran birçok mem- | miştir. leketlerde ihtilâllere sebep ol- du. Cenubi Zaten için için kaynıyan Amerikada bu | komünist cereyanı, bu karar- yüzden beş diktatör mevkiini | dan istifade ederek derhal kaybetti. Altıncısı olan Bre- | ameleyi grev ve nümayiş yap- zilyada da ibtilâl hâlâ devam | mıya teşvik etmiştir. Bu hafta, ediyor. Berlinde bulunan maden sana- Şimdi de iktisadi bubrnm | yii amelesi, 140 bin kişi grev tavlit ettiği huzursuzluk alâ- ilân bütün fabrikalar etmiş, metlerini Avrupada görmiye | kapanmıştır. İşte buradaki re- başlıyoruz. Huzursuzluktan muğ-| simde Alman amelesini nüma- tarip olan milletlerin başında | yiş halinde gürüyoruz. Bu nü- Almanlar vardır. Almanya mali * mayişler devam ediyor, bu PEYAMİ SAFA SON POSTA'nın Edebi Romanı FATİH - HARBİYE Sonra bir anda, bütün renk | kol Sizgiler, sesler, parıltılar, vt » son süratle giden bir ilin içindeki adamın kadan gibi hep birbirine iyor, sisleniyor, bulanıyor. ley anı başındaki masaya ge- m dikkatinden NR Şinasi ğ eden çay kalktı ve Meydanı vü Yaf, n! yürüdü, karşı ta- Vide, Ee, Veamesilre doğru DP © Süleymaniye simi kaç defa bu yollar- “T geçtiler, GİR ven. gestiler, Siyah saten gömlekli, siyahı başörtülü kız. O vakit böyle koşmazdı. Liseden çıkar ve | Nasi kendinden geçer, etrafı Süleymaniyenin köşesinde gö- rünürdü: Kolunda çantası, başı rıldanmıya başladı. Son zaman- larda bu havayı çok seviyor ve çok çalıyordu: “Ne imiş aşku muhabbet, sevda... , Daha dün akşam, Nerimanın babasi- le, bu şarkiyi üç dört kere bereber geçtiler ve adam da ku havayı çok sevdi. İçinden bir şarkı mırıldan- dığı vakitler, sokakta bile, Şi- unutur, yüzünün ne garip bir biçime girdiğini bilmezdi: Sü- | önüne eğilmiş, gözlerinde korku | Zülmüş gözler, yarı açık ağız, ve dudaklarında tebessüm, Şinasinin yaklaştığını görlince korkusu giden ve sevinci artan gözlerile yere bakar, hafifçe kızarırdı. Sonra yanyana, hiç kcnuşmadan, epey yürürler ve buluşmanın ilk zevkini bu sü- küt içinde daka çok bisseder- lerdi. Kim bilir, kaç defa bu yol- lardan beraber geçtiler. Şinasi, içinden bir şarkı mı- ağır ağır sallanarak şarkının veznini takip eden baş. Gene böyle yürüyordü. Fatiha kadar yürüdü. Nerimanla aynı mahallede, aynı sokakta oturuyordu. Bu akşam bütün bu sokak- lardan hızla geçti, evine geldi, odasına çekildi ve kemençesini torbasından çıkararak o şar- kıyı oçalmıya başladı. Hava bittikten sonra aynı makam içinde geziniyor, gene o şarkı- yı çalıyordu. ihtiyar | li yüzden Almanyada servet sa- | Edecek?. Almanyada amele bağırıyor. Kahrolsun faşizm hipleri paralarını ecnebi mem- leketlere kaçırıyorlar. Hükümet | kuvvetli . tedbirler © almıya mecbur oluyor. Fakat bütün bunlar muvak- kat gibi görünüyor. Alman başvekili bile mali mesele hal- ledilmezse istikbalin karanlık olduğunu söylemiye mecbur İ oluyor. | Avrupada omuztarip olan | memleketlerden biri de İspan- yadır. Mali buhran orada da memleketi (mütemadi ihtilâl halinde bulunduruyor. İkinci resim de İspanyadaki amele grevini (o gösteriyor. Bir iki haftadan beri İspanya komü- nistleri şehir şehir nümayiş ve grev yapmakla meşguldürler. Bu buhran ne kadar sürecek, ne vakit durulack? Bilinemez. Belki sekiz on defa çaldı. Hafif bir sesle okuyarak refa- kat ediyordu. Yemekten sonra dışarı çık- tı ve Nerimanın evine gitti, Kapıyı açan Gülter, Şinasi içeri girdikten sonra bile, hâlâ başını uzatıp dışarıya bakiyor, gülüyordu. Sonra birdenbire, hayretle sordu: — Küçük hanım sizinle be- raber değil mi? — Hayır. Daha gelmedi mi? — Yoo?. Ben şaka için dışarıda saklandı zannettim. Şinasi yabancı bir yerde imiş gibi etrafına bakındı ve mırıldandı: “Saat on buçuk!, — Beyfendi de (merakta, Yemeğini yedi o. Nerdeyse yatar, fakat siz buyrun! Şinasi, kömür tozu ve küf kokan bir taşlıkta, hiç kımıl- damadân duruyordu. Deruni asayişini temine ça- Annelerin, Kızlarına Karşı Vaziyeti Kadın Ve Kalp İşleri Sevdiğimi, Seviştiğimi AnnemeSöyliyeyimMi? Genç Kızlar Ve Anmeler(| © Kemerli Rop | Temiz bir aile çocuğu oldu- anlaşılan masum Sir genç ay yazdığı mektupta “Ben on altı da bir kızım. Bir gençle Zn orum, bunu bir günahı gibi yapıyorum. Aileme lemiye cesaret edemiyorum. Halbuki maksadım bu gençle evlen- mi anneme nasıl cinsi ahlâk gayet sert ve ketumdurlar. İptidai cemiyet- lerde cinsi âk bir nevi Tabu'dur. Bundan bahsetmek bile ayıptır. Onun için anne ve babalar o evlâtlarna bu meseleden bahsetmeyi terbiye- sizlik ve ahlâksızlık addederler. Bu ei altında Md gocuklar da büyümiye yan- ca bu hislerini anne ve baba- larına söylemekten çekinirler. Anne ve baba evlâtlarını dai- ma masum ve bu işten anla- maz zanneder. Fakat tabiat hükmünü icra eder, Çocuk büyüdükçe onu tesiri altma alır. Anasından, babasından bu bususta hiçbir fikir edinemi- yen genç, en İ ahlâk ve müna- sebeti arkadaşlarından öğrenir. Tabii yanlış yollara düşer ve birçok felâketlerle çarpışır. Giz- li maceralar ve tehlikeli aşk sergüzeştleri hep bundan doğar. Halbuki çocuklar en ziyade bu meselede ebeveynin reh- berliğine muhtaçtırlar. Genç kızlar herşeyden evvel cinsi me- selelerde ve aşk işlerinde an- nelerinin rehberliğine mühtaç- tırlar, Genç kız ilk aşk hissini annesine osöyliyebilmeli, onün fikir ve tecrübelerinden isti- fade edebilmelidir... Bu işte İ anne ve babaların vazifeleri çok mühim ve ağırdır. On iki aşından itibaren ebeveyn ev- İlanını bu mesele etrafında tenvir ve ikaz etmelidir. Kız ve erkek, anne ve babasile bu işte arkadaşlık etmiye alışırsa onun bütün bissiyatını takip etmek ve tehlikeli maceralara düşmesine mani olmak müm- kündür. Onun için genç kariime tav- siyem şudur: Bu meselede na- sıl mukabele göreceğini düşün- , şan Şinasinin, muaşerete ait bir tereddüt geçirdiğini zanne- den Gülter, tekrar etti; — Buyurun! Buyurun! Şinasi kımıldamıyordu. Tit- remiye başladı. Gülter, bu duruşun manasını anlayınca, mi harekete getirmek için irkaç adım yürüdü ve sessiz bir telkinle onuda çektikten sonra: — Buyurun siz, dedi, küçük Hanım da neredeyse gelir! Elindeki idare oİâmbasile arada bir durarak Şinasinin olunu O aydınlatıyordu. Her asamağı gıcırdıyan tahta mer- divenleri ağır ağır çıktılar. Yukarı sofada, bir oda kapısının eşiğinde, Nerimanın babası Faiz Bey, bir elinde kitap, öbür elinde gözlükle duru; or, merdivenlerden çıkan- lara bakıyor, Şinasiye aşınalık etmeden bir sey arar gibi görünyordu. — Yalnız mısın oğlum? Dk f i Basit, zarif bir elbise. Ko- laylıkla kopye edebilirsiniz ve her yerde giyebilirsiniz. meden annene derdini aç. Onu kendine dert ortağı yap. An- nen başlangıçta rencide olabi- lir. Fakat hayat ona da bu- nun lüzumunu oÖğretmekten geri kalmaz. Bilhassa annelere şunu tav- siye ederim. Çocuklarınıza aşk ve cinsi ahlâk meselelerinde arkadaş ve rehber olunuz. Hanımteyze - TAKVİM — Gin 3122 -Teşrinievel-930'lnr 170 Arabi Rami 29-Cemazleleyel-134çj 9-Teşrinievvel-1346 Vakit-Ezant-Vasatı İ Vakıt-Ezani Vasat? Güneş) 1257 | 6.18 | Akşam li Öğle | 635) 11.59 | Yat | 151/1553 Mini | 9.37 | 14.58 (imsak (1118) 439 te sordu ve Nerimanın bers- er olmadığını anlayınca mr rıldandı: “Cok şeyl,, Sonra Faiz Beyle beraber odaya girdiler. Nerimanın o babası odanın ortasında durdu, biraz düşündü. Sonra ağır ağır yürüyereh, oda- nın köşesindeki minderde her zamanki yerine oturdu, hafifçe titreyen elile kitabını ve göz- lüğünü yanı başındaki masanın üstüne bıraktı ve önüne eğil miş başını hiç oynatmıyarak en ciddi zamanlarına mabsus bir bakışla yalnız gözlerini Şi- nasiye doğru kaldırdı ve onun hâlâ ayakta durduğnu görün- ce, böyle zamanlarda merasim olmuyacağıni ima eden sitemli bir sesle: — Okursa 4, Şinasi beyi dedi. Şinasi o masanın başındaki sandalyaya ilişti. I Arkası var) e Şe VE emi Sasi