SÖON P « (':)ıı Posta < ALEİ Tarıh_ı Tefrıkası. 18 HAREM DEHLIZLERİNDE MAHPESTEN KURTULAN ANA OĞLUNUN YANINDA- YER TUTAR TUTMAZ SADRAZAMA BİR “HÜKÜMNAME» YAZARDI Başkapı gulâmı, Kızlarağası n gözden düşürmek için atıldı: —İn olsun, cin olsun, her- kes efendimin kölesidir. Sizi rahatsız eden cin padişahı da olsa cezasımı görmelidir. Fer- man buyurunuz, sarayı - teme- lime kadar yıkalım, bu habisi meydana çıkaralım. Hünkâr, herifin sözünü kesti: — Şu, bu, üç yüz yıl çalış- mışlar, bizim için bir yer yap- mışlar. Sen onu yıktırmak, bizi baldırı çıplaklar gibi açıkta koy- mak istiyorsun. Böyle kepazelik mi olur? Diğer bir köle, başka bir terane tutturdu: — Efendimiz !-dedi-Alhatun kaziyesi elbette malümu şeri- findir ! Hünkâr, yüzünü ekşitti: — Hayır, malümu şerifim değil. O orospu da kimmiş bakalım ? — Lohusalara musallat olur bir peri! — Burada Jlohusa mı habis, ne diye onu anıyorsun? — Ecdadından biri onu ya- kalamıştı, bir müddet sarayda çalıştırmıştı. Efendimizi belki © rahatsız etmiştir. —Şimdi ecdadıma da, ahfa- dıma da ağzıma geleni söyli- yeceğim. Be herifler, ben size ne diyorum, siz bana ne an- latıyorsunuz? Sağır mısınız, alık mısınız, yoksa benimle şaka- laşmıya mı kalktınız? — aklınızı başınıza devşirin, makul birşey söyleyin. Fatihin, Alhatımun bana ne lüzumu var? Bırakın © hikâyeleri de bana şu sesin nereden çıktığnı gösterin. Üçüncü Osman da duyduğu seslerin cin taifesi tarafından çıkarıldığına kuvvetle zahipti. Fakat bunu - itiraf etmekten çekiniyordu. Zira, köleleri gibi, kendisi de göze görünen ve görünmiyen — kuvvetlerin fev- kinde — yaratıldığına — kanidi. Şimdi cinler tarafından tehdit ve tethiş edildiğini söylerse, azametinden hayli birşey kay- bedeceğini sanıyordu. O se- beple sözü uzatıyor, haysiye- tini muhafaza etmek şartile bu maceraya bir tevil bulmak, ikinci bir badire zühur etme- mesi için de çareler bulmak istiyordu. Nihayet hafız Beşir, ımdıdı ye işi: — Efendimiz! - dedi - niçin üzülüyorsunuz. Sarayda oda mı yok! Burası hoşunuza gitmi- yorsa başkasına — geçersiniz, yahut yeni bir daire yaptırır- sınız. Zaten valde hazretleri yarın — teşrif edecekler. Bu münasebetle efendimiz de da- irenizi değiştirebilirsiniz. Artık ne ses kalır, ne gürültü! Hünkâr, burayı beyenme- mekle beraber gene sordu : — Ya bu sesin aslı! — Belki hayallediniz. Ce- lâlli insanlar çabuk hayallenir hünkârım. Senin cemal ve celâlin büyük. Hayalin de elbet büyük olur. Üçüncü Osman, bir nebze teemmülü müteakip içini çekti: — Peki - dedi - Senin de- diğin olsun. Şimdi ben salona g::eceğlm. biraz uyuyacağım. , kapımda uyuyan nabe- var gâra güzel bir sopacık, üst tarafını yarın düşünürüz. * Valde raydan yenisine nakilleri, vak- tile bir hadise teşkil ederdi. Evlâdından uzak yaşamıya ic- bar olunan ana, o evlâdın tah- ta çıktığı günün ertesinde mah- postan kurtulur ve bir lâhza içinde. dünyanın en kudretli kadıni haline gelirdi. Padişahlar, millet ve mem- leket işile meşgul olmayı çok- tan ihmal etmişlerdi. Günlerini gecelerini kızlar, kadınlar, çen- giler, köçekler arasında geçi- rirlerdi. Fakat teşrifat mese- lelerini, tantanah nümayişleri elden bıramazlardi, her vesile- den istifade ederek alaylar, donanmalar tertip — ederlerdi. O çılgın sefahat günlerinde elçi kabulü bir hadise, askere aylık —tevzüi — bir — mesele, çocuk, doğması, bir kıyamet, kızın evlendirilmesi bir hen- güme, vezir değişmesi gürük- tölü bir iş olurdu. Çocuk doğumu bir kıyamet olurdu, diyoruz. Bu söz, mü- balâğaya hamlolunmasın. Ü- çüncü Mustafanın “ Hibetullah,, ismindeki kızının doğumu mü- nasebetile —yapılan — şenlikler, bütün Istanbulu günlerce uy- kusuz — bırakmıştı. Bu — kizin doğumundan tam - kırk evvel Bedesten kâhyalarına haber verilmiş, şenliğe hazır- lanılması emrolunmuştu. Mülki, askeri ve ilmi devlet ricali de -rakabet hırsile- gizli gizli te- darikâta girişmişler; zengin ve fakir kerkes, kapılarını, pen- cereleri donatmak emrini al- mışlardı. Doğacak çocuk kız mı, oğlan mı, olduğu bittabi meçhuldü. Onun ölü doğması da muhte- meldi. Öyle iken halk şenlik yap- muya icbar olunurdu. Beri ta- rafta saray da ahaliye ön ayak | olarak süsleniyordu. Dış kapı- dan iç kapıya kadar altın ve gümüşten — yüzlerce resimler, rengin avizelerle müzeyyen tak- lar sıralandığı gibi orta kapının iki tarafına muhteşem aynalar, nadide avizeler asılmış mahya- lar kurulmuş, binlerce meşale- ler yakılmıştı. Bu gülünç şenlik sırasında cevahir bedesteninin içi tavan- dan yere kadar sırmalı kılap- tandan kumaşlarla donatılmış- tı. Gümüşten bir kafes deru- muna üç bin kesolik ( bugünkü sultanların eski sa- | | | | rayice göre bir buçuk milyon liralık ) elmas konulup teşhir edilmişti. Yine bu şenlik münasebe- tile emlâkini yok bahasına sa- tıp hükâra hulüs çakan ricalin adedi yüzleri geçmişti. O me- yanda sadrazam Ragıp paşa- ni yirmi bin esti altın sar- fettiğini ve beş bin okka zey- tin yağı yaktığını tarihlerde okuyoruz. Sarayın hariçle alâkası, mil- letle münasebeti işte bu gibi şenlikler, alaylar ve donanma- lardan ibaretti. Bunların en tantanalısımı da Valde sultan- ların eski saraydan yeni saraya nakli münasebetile yapılan alay teşkil ederdi. (Arkası var ) Nerdesiniz ? Bu Genci, Son Posta'yı Sattığı İçin Bu Hılq Getirmişlerdir. Refet Efendi Resmini gördüğünüz yüzü, gözü sarılı olan genç, Adana Son Posta müvezzli Refet Ef. dir. Eylül 28 akşamı Adana'da gazete satarken gazete al- mak bahanesile çağrılmiş ve iârk Ocağı müdür — muavini ilüsnü beyle Adana belediyesi zabıta memuru — Sadık - EL. tarafından bu hale getirilinciye kadar dövülmüştür. Bu dayağın sebebi, bu gen- cin hayatını. kazanmak - için &irf “Son Posta, — gazelesimi satması ve “Son Posta,, gazete- sinin Adanada satılması bu beylerin hoşuna gitmemesidir. Kemali tocssür ve teessüf ile kaydediyoruz. OSTA Halledilen Bilmecemiz ' 2 345 8 7TB8B09101 ©GOA UN Bilmecemiz 45678910111 Soldan Sağa, Ynluırdııı Aşağı: 1 Kesar (9 yömeğe h- nur () 2 — Rakam (4) yaltaklık (4) 3 — Soluk (5) fişeğin içine konan 6) 4 — Yüksek yer (4) kudret- siz (0 5 — Tenezzüh (7) 6 — Avuç içi (8) 7 — Kahraman ()) B — Hint mütegallibesi (4) ko- kulu yaprak (4) 9 — İslatılmış ekmek (5) 1- a &) 10 — Cilt göklürin 4 11 — Şahıs (3) çok hafif ses (8) bastalığı W vıza DARÜLBEDAYİ TEMSILLER| Bu akşam saat 21,30 da T l T | W Terceme eden A, Muhtar 3 Pi Piyes Yazan: W.S.Maugham Üsküdar Hâle sinemasında Küçük Hırsız Mümessili Lilyan Harvey, ilâ- veten sevgili donanmamız ile Yavuzun büyük harp manev- raları filmi. Koşunuz, görünür. Askerlığe Davet Kılıcali askerlik şubesindan: 1 — 930 Teşrin celbin- de: 323 ve bu — doğumlularla muameleye tabi diğer tevelli- dat erbabı kâmilen ve 324 ten bir buçuk senelik hizmeti fili- yeye tabi olanlardan gayrı diğer iki ve daha ziyade se- nelik sınıflardan bir kısım ef- rat celp ve sevkedilecektir. 2 —Toplanma günü 265 - 10 -990 dur. 3 — Şubemizde kayıtlı yerli ve yabancı işbu doğumlu ef- radın toplanma gününde ispatı vücut etmeleri aksi takdirde askerlik mükellefiyeti kamımu- nun80 uncu maddesi mucibince bakaya addedileceklerdir. 18: Mısır Kıralının Cülüsu Misir - kiralının cülüsu yıl dönümü — münasebetile yarın konsoloshanede — resmi kabul yapılacaktır. Holivut Muhakemesi Tereddütte... “Bir Kadın. Aşkını Ne Zaman Kaybedebilir?. Bazı sinema rolleri var kı_ kadınla erkeği dudak dudağa getiriyor. Eğer bu rol, hara- retli bir aşk ve sevda rolü olduğu tekdirde, bu dudak dudağa geliş ne derece ihti- raslı olursa aktörler o derece muvaffak olmuş addediliyorlar. Her artist, behemhal bir ko- kot değildir. Fakat bayağı bir erkekle bu vaziyete düşen bir kadının mahremiyetinden ve iffetinden kaybetmesi ihtimali çok kuvvetlidir. Bu hadise, Holivatta bir hadiseye sebep İmuşuştur. Bu resim, otomatik bir dayak atma sahncsldir. Moşhi oymyacağı dayaklı bir rolden evvel kendi! ASTANBUL BELEDİYESİ | - böyle ha- rarelli bir sevda filminde rol alan bir erkek mahkemaye gitmiştir. Mahkeme — şimdi tereddüt- tedir. Bir rol esnasında yaban- cı bir erkekle dudak ııdıi' gelen kadın, iffetinden ka eder mi, etmez mi? Fakat bu- na bir karar verilememiş, biz- zat mahkeme azasından biri- nin bu tecrübeyi yapması ten- sip edilmiştir. Fakat bu işte hissi bitaraf olacak kadımı nereden bulk malı? Holivut — muhakemesi, işte şimdi böyle bir kadıt atıyormuş. aktör (Yilyam Haynet) gtinyor. Bunum için dt Yarın akşam ASRİ SİNEMADA Dilber ve sehhar LİL DAGOVER STUVE tarafından bir ile büyük aktör HANS sureti fevkalâdede temsil edilen KANLI SEVDA Filmi İstanbul'da ilk defa olarak gösterilecektir. Bu zengin ve muhteşem şaheserin kâh dramatik ve rakik sahnelerile kâh eğlenceli, şakiranın enzarı takdirini danılı ve çardaşlı tablolarile tema- celbedecektir. Filmlere musiki parçalarını tatbikte şöhret kazanmış olan Maestro POLİIANSKY idaresindeki takviye edilen orkestra filmin mevzuuna revnak verecek müntahap ve zengin parçalar dinletecektir. Perde aralarında: Fevkalâde varyete numaraları Bu akşam 0' ERA SİNEMASINDA BÜYÜK GALA OLARAK HOLLYWOOD'DA BİR İZDİVAÇ Sözlü şarkılı ve danslı film Bu filmde işitilecek enfes Viyena vaisleri herkesi gaşyedecektir. Musikisi OSCAR STRAUSS'dur. Ü —Heyeti temsiliyesi başınd HAROLT MURRAY ile Viyenanın meşhur birinci operet muganniyesi NORMA N TERRİS ilâveten: _['îâ—rp Akademisi Hukuk Muallimliği Darülfünunda Harp akade- misi Hukuk muallimliği için müsabaka imtihanını Hu- açılan kuk Ffakültesi — mezunlarından Esat Orhan B. kazanmıştır. görülmemiş canlı ve sesli resimler- Seyahat lşlef' Belediye — turizm — ifl ehemmiyetle takip :t'”k“’ Turing kulüp seyyah r!'d (3000) lira vermiştir. PESERFEF. FE