N Eylül -- İttilıatçılar Divanı Âlide Hesap Veriyorlar.. Hükümet, Milletten Çekinmiyor- muş; Casuslardan Korkuyormuş!.. Buna Gülmeli Mi, Yoksa Ağlamalı Mı?... Reis: * Harbe ait haberleri, | kovulmak, — tehlikesi — onları | millete ifşasından ne fayda Mağlübiyetlerimizi meclisten ve Milletten niçin sakladınız?,, su- ini sorduğu zaman, sabık Maarif nazırı buna ancak - bir sebep gösterebilmiş ve sadece, böyle haberlerin en küçükle- Tinden bile düşmanın pek büyük istifadeler temin ede- | ileceği Sürmüştü. Halbuki takriri veren Diva- Siye meb'usu Fuat Bey arka- mazin bu sual ile beraber Ortaya attığı Vardı. Fuat Beyin meşhur takri Finde altıncı suali teşkil eden 'anın satırları arasında şu Matzlar apaçık anlaşılıyordu: “Harbe girdik; cepbelerde $arpışmalr başladı. Kvvetimiz &z geldi. Ve mağlüp olmya Idık. Netice ise çok acı ye ğır oldu. Dört sene içinde vatanın €& mühim parçaları, en zeng. 1 irler birer birer düşman eline düştü. Bunlardan Millet - vekilleri ancak dört sene nihayetince feci bir mütareke- hameden sonra haberdar oldu. dar millete bir şey duyur- mak - istemediler. Çünkü ber hasılsa çıktıkları mevkilerden indişesini — ileriye ağır bir iddia | tir tir. titretiyordu.,, Bu iddialar bir namır için | çok ağırdı. Ve Şükrü B. bu- na karşı da sadece: — Hayır, mevkümizi " kay- | betmek korkusunu kabul et- | meyiz, dedi. Bu cevap çok eksikti. Ar- | kadaşlardan bazıları bu nok- İ Helçinda göpkesiz caklardı. Lâkin sabık Maarif cevabıni bu teblikeli bırakmadı. ve arka- nazırı, şekilde uzaklaştırmak için derhal ilâve etti: — Düşman casusları harp içinde memlekette geniş bir faaliyet sahası — bulmuşlardı. | Mevkilmizden değil, onlardan | korkuyorduk. Dahili işlerimiz, | cephelerdeki — bhareketlerimiz | hakkında casusluk yapıhyordu. Ya... öyle mi Şükrü B.?1.. | Demek, hükümet yalmz ca- ;Mrdın çekiniyordu. Millet- | ten korkusu, pervası yoktu. Fakat filân ve falan şehri- mizin suküt etliğini millete bildirmek işile casusluk arasın- | | | | da ne münasebet vardır? O ; şehir düşman eline geçtikten sonra düşman casusu bunun dura- | daşların taarruz — ihtimallerini | | bekliyebilirdi ? Ne | Şükrü Beyi dinliyelim: | — Harbin üçüncü senesi |idi. Düşman casuslarının faali- | yetleri hayli artmıştı. Bunlarla yapılan mücadele de ehemmi- | yetli bir şekil almıştı. Hatta | bu sıralarda İstanbul'un hiç göze görünmiyecek, kuytu bir yerinde bir de telsiz” telgraf aleti bulundu. Derhal tahkikat yapıldı ve düşman casuslarının bu telsizle Avrupadaki mer- kezlerine muntazam — surette memleketimize —ait haberler uçurdukları meydana çıktı. Şükrü Bey biraz durakladı ve daha kuvvetli bir sebep | göstermiş olmak için de söz- lerini şöyle tamamladi: ise Biz | — Harbiye nezaretinin ca- | susluk işlerile mücadele eden bir şubesi vardır. Bu şubenin harp esnasında faaliyeti çok genişti. Buradaki yığın yığın evrakı getirterek tetkik etti- / giniz takdirde hükümetin harp haberlerini saklamak hüsusun- daki endişesinde çok haklı olduğunu takdir edeceksiniz, Bu izahattan sonra, mevki ve sandalye — korkusunun — yarit olmadığı da pek güzel an- laşılır. Sabık Maarif Nazırının Muhteşem Bir Siyasi Kehaneti! Yarınki Nüshamızda Okuyacaksınız.. Yeni Kanun Karşısında Seyyar i'snaf Vali Muhittin B. Bu Esnafla Şahsen Meşgul Olduğunu Söylüyor İstanbul'da (5-6) bin sey- Yar esnaf vardır. Yeni bele- diye kanunu mucibince bunlar halkın gelip geçeceği yerlerde Satış yapmaktan menedilmiş- 'dir. Seyyar esnafın bu vazi- Yet karşısında İstanbul bele- diyesi riyasetine müracaat ede- | Tek işlerini yapabilmek - için ıtılıylık gösterilmesini — iste- Miye karar verdiklerini öğre- tiyoruz. Ve öğrendikten son- Ta da Muhittin beye müracaat tderek bu mesele hakkında ini sorduk. Muhittin beyin bize söyledikleri şunlardır : — Seyyar esnafın — sabit *Snafa nazaran vergi mükelle- leri pek hafiftir. Sabit ile Seyyar arasındaki bu mükelle- fiyet farkının, daha çok bir tek- İfe tabi olan sabit esnaf aley- hine ihlâl edilmesi adalete MBugayirdir. Bu noktai nazardan vazu Kü seyyar omaf bakkında bazı şartlar koymuştur. | — Seyyar esnafın isminin delâlet ettiği üzere seyyar- muhafaza etmesi İâzr Or. Bunrla — sabit hale gelin- S€ bittabi yalnız gelip geçmi- Y6 tahsis edilen sokakları fu- —"’ İşgal vaziyetini almış olur- «de la | — Yolların maksadı tesislerine | terkedilmesi — zarureti vardır. Onları kimse işgal edemez. Kanuu, yolların herhangi bir | sebeple, herhangi eşhas ve müessesat tarafından işgalini kat'i surette menetmiştir. Yeni kanımun hükmüne | tevfikan seyyar esnaf çarşı ve | pazarlarda değil, mahalle ara- | larında — çalışal ve ticaret edebilirler. Bu — vatandaşların kendi mıntakai faaliyetlerini terkedip te kendileri için kanunen me- | sağ gösterilmiyen mmtakalar- da ve yerlerde ve sabit ola- rak faaliyet göstermeleri bit- tabi takiplerini müstelzim olu- yor. Bununla beraber bü fakir vatandaşların lürumundan faz- la şiddetle taciz — edilme- lerine tabil muvafakat — ede- mem, Mağduriyetlerine mahal vere- cek herhangi bir müamele baber alırsam derhal müdaha- le ederek vaziyeti tashih ede- ceğim tabildir. Kendisini mağdur addeden vatandaşların mensup oldukları kaza kaymakamlıklarına mü- racaat ederek haklarını iste- melerini tavsiye ederim. İcabın- da bana da — müracaat ve gikâyet edebilirler. — Yeni Belediye kanunu hakkında — fikrinizi — sorabilir miyim? — Kaymakamlık intizar teşkilâtı olduğumuz faydaları gün geçtikçe bir kat daha göze göstermektedir. Hallın - işlerinin çok çabuk ve çok kolay bir hal mecrası bulmakta olduğu görülmekte- dir. Tatbikattan ve neticele- rinden memnunum, etmekte Şam'da K ürt Beyannameleri Şam'da Kürt maballelerinin duvarlarına (Kürdüstan müda- faa cemiyeti) imzalı beyanna- meler yapıştırılmıştır: Bu beyannamelerde (Ey kerim ve necip Kürt oğlu, kahhar olan Allâhın is- ismile şunları sana söylüyorum) bitabile — başlıyor, bir alay hezyandan sonra biz size (cep- heye koşnnuz, harbediniz) de- miyoruz. Yalnız çok kolay olan birşey istiyoruz: iane gönderiniz. Zabıtabe beyannameleri ya- pıştiraları tevkif etmiştir. POSTA — Kongre Deniz Yükletme Ve Boşaltma - Amelesi Şikâyetçi Deniz — yükletme ve bo- şaltma amele Temiyetinin se- nelik kongresi toplandı. Kon- grede Halk fıirkası namma mutemet avukat İsmail Hakkı, fırka murakıbi. muallim İsmail Hakkı beyler bulundu. İntiha- batta Halk fırkası namzetleri kazandı. Esasen namzetleri her cemi- yette olduğu gibi evvelâ fırka fasvip etmektedir. Cemiyete kayıtlh ameleden kesilen (© 5) ler cemiyet va- ridatını teşkil etmektedir. Va- ridat (17) bin, masarif te (17) bindir. Amele haftada ancak iki yevmiye alacak şekilde ça- lışmakta ve yevmiye olarak gündüz (225) kuruş almakta- dırlar. Kodamanların ber ay kırk beş yevmiye yaptıkları görül- mektedir. Buanlar geceleri de çalışmakta ve gece yevmiyesi ; olarak (450) kuruş almaktadır- lar. Bu fazla yevmiye yapanlar Halk fırkasına girmiş — olan amelelerdir. Cemiyetin eski reisi Molla bey (150) lira maaş alıyordu. Fırka tarafından kâtip tayin edilen Suphi B. (120); Nuri B. (80), Kemal B. (60) lira maaş almaktadırlar. Fırka ile alâkadar kimseler işe vazıyet etmeden evvel ce- miyet kasasında birikmiş 7 bin lira vardı. Bugün cemiyetin İbirikmiş, ihtiyat parası yok İılcniym, Amele, hem variyete, hem de maaşların yüksekliğine İtiraz etmektedirler. 'İhtiyari Belediye İşleri Belediye “idare - encümeni ihtiyari işlere ait tarifeyi tet- kikle meşguldür. Meselâ evine kalorifer vesair fenni işler yaptıracak kimseye işçi İâzım olursa belediye heyeti fenniye- sine bu işi yaptırabilecektir. İşte, yeniden yapılan tarife bu gibi işlerden alımacak üc- retleri tespit etmektedir. Hizmetçiler Gelecek Seneden İti- baren Sicile Geçecekler ehi “Bolodiye-:ilanusu mur <ibince belediye hizmetçileri tesçil etmek mecburiyetinde- dir. Fakat ortaya teşkilât me- selesi çıktığından bu iş ancak gelecek sene yapılabilecektir. Yeni Yol Silindirleri İstanbul belediyesi yol inşa- atında kullanılmak üzere yeni sistem bir silindirin tecrübesini yaptırmaktadır. Tecrübeler iyi netice verirse birkaç adet al- nacaktır. Bir Murakıp.. Esnaf Cemi 'îederine Makine Satmış... Eski Halk Fırkası murakıp- larından Ali Bey csnaf ce- miyetlerine 180 ner — İiraya ( Rayin Metal ) markalı 40 - 50 makine satmıştır. Ali Bey ge- rek bu işten ve gerek bazı yolsuz Hareketlerinden dolayı | mahkemeye verilmiştir. İldiyonum ve diyeseğim. " HAKİKİ HAYAT HİKÂYELERİNDE Açlıktan Ölmek Üzere İdim ... Bir Köylü Çocuğu | Beni Kurtardı... Üa Fakat bu adamcağız da, bir dilim ekmeğinden başka bir- şeyciği olmıyan zavallının biridi. Cesaret ederek başka kapılar çaldım. Bana kapıyı açanlar daha ekmeklerini fırına verme- diklerini söylüyorlardı.Ortalıkta yenecek ot bile kalmamıştı. Âç, yorgun, sürüne sürüne akşam karanlığında bir köye vardım. Köyün önünde bir çeşme vardı. Orada hayvanını sulyan bir çocuk gördüm? Yanına yaklaşarak, bu köyde yatacak bir oda olup olmadı- ğım sordüm. Çocuk yüzüme dikkatle baktı ve merhamet- ten titriyen bir sesle: — Haâadi bizim eve gidelim, babama söyliyeyim, bizde ya- tarsın... dedi. Yolda giderken, bütün bü- yük insanların bana karşı gös- terdikleri taş — kalplilikle bu çocuğun merhâmeti arasındald fark gözlerimi yaşarttı. Fakat göz yaşlarımı ondan sakladım. Evlerinde bizi 30- 40 yaşla» rında bir adam karşıladı ve çocuk ona meseleyi anlattı. Bu, çocuğun babasidi. Beni son derece — şefkatle, — nezaketle, Fethîr karşıladı, bana yatacak yer gösterdiler, karnımı — güzelce doyurdum ve sabaha kadar mışil mişil üyüudüm, Sabahleyin, ev sahibine te- şekkür ve veda ederek ayrıl- dım. Bana birçok peksimetler ve çörekler de vermişlerdi. Akşama kadar yürüdüm. Hiçbir. köy — görünmüyorda. Ortalık kararmıya başlamıştı. Gece karanlığında yoluma de- vam ettim. Artık — yürümiye — mecalim kalmamıştı. Bir köpek sesi, bir ışık, birşey arıyan gözlerim yorulmuştu, ümidim kesilmişti. Bir kaya kovuğu bularak ora- ya girdim, sokuldum, yattım. Gece ortasında bir homur- tu işiterek uyandım, Bir de baktım ki, tam karşımda, am- pul gibi yanan iki canavar gözü gördüm. Çok korktum, tüylerim ürperdi, dilim tutuk müştüu, adeta kendimi kay- betmek raddelerine gelmiştim. Avazım çıktığı kadar bağır- mıya başladım. O sırada ken- dimden — geçmiş, — bayılıver- miştim . TArkası var|) Beyin Mahmut Beye Cevabı Askeri Zafer, İktısadi Zaferle Elele" Vermeli Milliyet gazetesi “Sön Pos- ta, nin Fethi Beyle yaptığı son mülâkatına ait bir cümle hakkında bizden ve Fethi B. den birer sual sordu. S. C. Fırkası lideri bu beyanatında *askeri ve siyasi zaferler bir milleti kurtarmıya kâfi değildir,, demişti. Sürt meb'usu Mahmut B. işte bu söze itiraz etmişti. Biz, bize sorulan suale ce- vabımızı verdik. Bu suale Fet- hi beyin cevabı da şudur: İzmir 9 (Hususi) — Milli- yet gazetesinde “ Fethi B. tekzip ediyor, fakat geç kaldı.,, serlâvhası altında çıkan makale hakkında muhterem yeni fırka liderinin mütalcasını sordum. Şu cevabi verdiler; — Ben, Mahmut Beyin söz- lerimi tahrif edeceğini bilmez- dim ki bu muharref şeyler intişar etmeden tekzip edeyim ve arzuları gibi geç kalmış olmıyayım. Mahmut Bey bana “askeri ve siyasi zaferler bir mille- H kurtarmıya kâfi değildir., cümlesini isnat etmiştir. Böyle bir fikir hatırımdan geçmediği için derhal tekzip ettim. Tekzibimi tekzip için Mah- mut Bey sözlerimi bu defa aynen nakletmek mecburiyeti- ni hissediyor. Evet Beyefendi, bugün, ya- rın ve her vakit yalnız askerif ve siyasi muvaffakiyetler bir milleti yaşatmıya kâfi gelmer. Mali işlere de azami ehemmi- | yeti vermek mecburiyetindeviz, | Mahmut B. bu israrı ile ne kazanmak ve ü d - mek istiyor? mnz'.ı::ı.::- şılaşması ile göze çarpan tah- rifçiliği ispat etmek İstiyorsa bu, zaten iki cümleyi okuyan- larca — derhal sabit olacağı için beyhude bu zahmete kat- lanmıştır. Anlaşılan — başmuharrir B. gümlenin — mefhumuna itiraz etmek istiyorlar. Düşünmüyor- lar ki ben Gazi Hazretlerinin İzmir kongresinde irat ettikleri nutukta, askeri zaferin mali ve iktisadi muvaffakiyetlerle tet- viç olunması şarttır; mealinde- ki pek isabetli fikirlerinden başka bir şey söylemedim. Yanlış bir fikir söylemiş olacağım zanmile sütunlar dok- duran Mahmut Beyin yazılarına ve bu sütunları neşreden Milli- yete acırım.,, 'evmi, Siyasi, Havadis ve Halk yazetesi İdare : İstanbul, Nurucamaniye Şeref sokağı 35- 97 Telefon: — İstanbul - 209 Posta kutusu: İstanbul - 41 Telgraf : İstanbul — SON POSTA ABONE FİATI TÜRKİYE — ECNER! 1400 kr. 750 , S0 ; Gölen evrak geri verilimez. hânlardan mesullyet alınmaz