19 Ağustos İttihatçılar Divanı Âlide Hesap Veriyorlar. Enver Paşa, Karadeniz Hadisesini / SON POSTA Kabineye Nasıl Tebliğ Etti? Bu Tebliğ, Adeta “Bir Lâtifeyi bi Artık bütün günümüz meclis | nn dört duvarı arasında | Seçiyor, Sabahleyin erkenden | Z, akşam geç vakte kadar kalıyoruz. e | €n gün sordular; 5 Demek iş bu kadar çok? Baştan savdım: a Evet, dedim Memiş oldum. a aka erken geliyoruz, “ve Fal, te kadar kalıyoruz. | işi bütün yaptığımıziş dev- | öğ kbetine intizaren yek- teş izle hasbühalden iba- ve yalan by rekat versin beşinci şu- eğ, şen arkadaşlar için de sonra Harp kabinesin- alen, olanları dinlemek akı e. Eğer o da olmasa tadan çatlıyacağız. özi. 10 Teşrinisani 334. di leden sonra saat Üçü Mi diye << toplandık, o Sabık dini Bazırı İbrahim Beyi Yeceğiz, m Cavit B. gibi, Çürük- B Mamut Pç. gibi, İbrahim yi harbe girmekliğimizi mel, yönlerin fikirlerini dinle- anl, apımızı bu belâya 80- day» dinlemekten daha fay- pek akika Enver ile Cemal rlerse ve söylerlerse niha- ceki, e dilerini müdafaa ede- da rdir. Fakat İbrahim Bey- tiği Safhaların nasıl inkişaf et- ni dinliyeceğiz. le, # artık ilk“suali ezber işti, Karilerimiz Yarın, İbrahim Bey Tarafından Verilen Kalan Kısımlarını Okuyacaklardır Telefon Şirketinden | Üzüm Enstitüsü İalümatın Geri Malüllere Para #ziat komisyonundan: Mükg ray Askerlik şubesinde | iy yet malül gazilerle yetim- Par, © Şehit yetimlerine ait « tevziatı 20 Ağustus 930 © * müsadif -arşamba tane hüda dav” Ge Y ii Üesek Ticaret Mektebi Wektiul Yüksek Ticaret Eyiaieine talebe kabulüne (1) Üni başlanacaktır. Yüksek hamura kazma ise, yüksek ektep, ameli kğ ik mekle anlam alınacaktır. “8 ÖN POSTA, NIN Tefrikam 24 Her gün celse evel itina ile önüne koyduğu sual kâğıdına bakmıyordu bile: —Harbe vakitsiz ve sebepsiz girdik, diyorlar. Sabık Adliye nazın İbrahim Bey bu fikirde değildi. Daha doğrusu fikrini bu cümle ile ifade etmiyordu; Ben zannediyorum ki, harbe girınedik, fakat bir emri vaki karşısında kaldık. Karadenizde vukua gelen hadisenin nasıl olduğunu bi- İirsiniz, Arife günü akşam üzeri sadrazam (o Paşayı (Ogörmiye gitmiştim, pek iyi batırımda değil amma, O zannederim ki Talât Bey de orada idi. Derken Enver Paşa geldi: — Şimdi bir telsiz telgraf geçiyor. Bundan karadenizde Rus donanması ile bizim do- manma arasında bir hadise olduğunu anlıyorum, dedi. Ah, şu Adliye nazırmın ye- rinde olsaydım, o dakika da mutlaka sorardım: — Pş. Hz. şu telsizin geç- tiğini masıl gördünüz, derdim. telsiz denilen şey camit eşya” dan değildir, göze görünmez, demek size çekildi, veya geti- rildi... İbrahim Bey anlatmıya de- vam ediyordu: —Enver Paşanın bu sözünü işitir işitmez şaşırdık ve fena halde sıkıldık. Vak'anın perede olduğunu" sördük; Enver Paşa sarih tafsilâi Ziyan İsteniyor Henüz geliş, geçişe açılma- mış olan Selâmi (o çeşme- Maltepe yolu üzerinde telefon şirketi © tel geçirmek için üç yerden uzun delikler aç- mak suretile tahribat yapmış- tır. Bu yolun müteahhidi bu kısmın on senelik daimi tami- ratını kabul ettiği için Nafıaya müracaat ederek zarar ve ziyan talep etmektedir. Yollar baş- mühendisliği vilâyet vasıtasile telefon şirketine müracaat et- etmiştir. SERVER BEDİ İNGİLİZ CASUSLARI İLE KARŞI Kapı bir kere daha vuruldu Ali Şakirede bir getirdi. Bu mektup Ben bir Belçi < Belçika askeri ek buldum “| KARŞIYA sesini de ona verdi. Cebindeki ufak makiyaj kutusunu gok beyendiğimiz otele gidi- Sen şimdi locaya in, kadına benim gittiğimi haber ver ve isterse — görebileceğini , ber buradan çıkın, iki üç otomo- bil değiştirerek ve takip edi- açılmadan | Andırıyordu... vermekten çekiniyordü: | — Boğaz haricinde “olmuş, | demekle iktifa etti. Sait Halim paşa çok müte- | essirdi: | — Ben, donanma Karadenize cıkmasn demiyor midim, di- ye söylendi ve bir telâş baş- ladı. Hepimiz meyustuk. Der- ken Sait Halim paşa pek iyi bilmiyorum, ya seryaverini, veya tercümanı Esat beyi “ça- ğırarak Rusya sefiri M. (Dö- Girs) e gönderdi bu memur M. Dö Girse: — Karadeniz'de bir vak'a hâdis olduğu söyleniyor, doğ- ru mudur, değil midir, eğer doğru ise nasıl olmuştur, di- yecek, tafsilât istiyecekti. Yaver veya tercüman - çıkıp gittikten sonra bir müddet sustuk. Yekdiğerimize ne söy- liyeceğimizi bilemiyorduk, Sonra (o tedricen (o dillerimiz açıldı. Fakat yakıcı mevzua temastan korkuyorduk. Başka mevzular etrafında konuştuk. Ertesi gün bayramdı. Mua- yede resmi vardı. Gittim. Fakat sadrazam gelmemişti. Muaye- deyi müteakip yalısına gittim, evindeydi ve müteesirdi. Beni görünce: — Bu hadiseden sonra artık vazifeye devam edemiyeceğim, dedi. © Ben buna muterizdim: — Acele etmeyiniz, dedim, Meseleyi tahkik edelim, belki önüne geçebiliriz, dedim; TArkam vârj Ankara, 17 (Telefon) — Manisada açılacak lan üzüm enstitüsü müdürlüğüne Ameri- kada stajını bitiren Reşat B. tayin edilmiştir. Bir Komisyon Daha MERE e İstifade ediniz 1 İlân $ satırı geçmiyeçektir. 3 2 Her satır 4 kelime hesap edi lecektir. 3 - Merilin 5 adet ilân kuponu wukabilindedir. 4 —Her 4 svtırdan fazlasına 2 Midir. ay Hr yala öleriniil tarihten Vir hafta müddetle muteberdir. SON POSTA yı okuduktan ööörn Din kupostnm enklay- nız. Bundam $ adedini ilânınız ile birlikte bir zarfa koyarsk posta İl idarehanemize gön- Beriniz; Imninn gezeteye gir- mesi için bu kadarı kâfidir. MUZAAF VE AMERİKAN— Defter tutma usulleri kısa bir müddet zarfinda ve ax ücretle öğretilir, Galatada Aslan hanında Ziya Bey BİR ECZACI İŞ ARIYOR— “8, sene prutik görmüş müstait bir eczacı kalfasıyım. Muvafık maaşla ber yerde çalışabilirim. İzmir Kemeraltı Ne, 60 Mehmet Yümnü, DEVREDİLECEK DÜK- KÂN — Gslatada Topçularda Nişanen dükkân takımile devren satılıktır, Dük- kina müracsat, ADADA KİRALIK ARA- BA İSTENİYOR — Bir tek atı veya kısrağı il beraber zarif bir brik araba Büyükadada kullanılmak üzere bir ii aylık kiralanmak (İsteniyor. Adres : Galata posta kutusu 36. ZAYİ — Vergi makbuzların, ev. takı saireyi bir miktar parayı muhtevi çantamı çarşamba günü tünelle Sirkeci arasında düşürdüm. Bulanın, (para kem disine ) evrakımı göndermesi rica olu- *“ Kanmpaşa Bahriye caddesi No, $öde Polislerin Futbol Maçı Polis memurlarından ibaret olmak üzere bir futbol takımı teşkil edilmiştir. Polis takımı bugün Taksimde (Kasımpaşa kulübü birinci takımı ile bir maç yapacaktır. Sinemalarda Gıda maddeleri, Ticaret odasında toplanan bir komisyon vasıtasile tesbit edilecektir. Bu esaslar konduktan sonra karış tınlan maddelerin bozukluk nisbetini anlamak daha kolay olacakmış. Fesüphanallah ! mediğinize kat'iyen emin olarak otele gelin. Ali Şakir, bardan kolayca çıktı ve bir otomobile atlıya- rak evvelâ kendi apartımanına gitti. Kapıcı onu bu kıyafe- tinde tanımadığı için hangi numaraya gideceğini sormuştu. Ali Şakir, kendi dairesinin numarasını değil, başka bir numara söyledi. Çünkü, İtalyan polisinin kendi dairesini taras- sut ettirmesi pek mümkündü. elbise değiştirdi ve sokağa çikti, otele gitti, Artık rahattı. Ertesi gün Alman sefaretanesinin delâle- tile şehirden kolayca uzaklaşa- cağına emindi. Opera — Kıraliçenin ger- danlığı Şık — Demir avaları Fransız — Ateş Taksim bahçesi — İspanyol tenoru Mari bari Şimdi bir tek arzusu kal yordu... Geceyi Markeza ile geçirmek, sanla İspanyol kadınını şok beklemedi. Kadın büyük bir neşe ile gelmişti. Ali kiri kolayca açabildiği tebrik etti. Ali Şakir eğlentiye otelde devam etmek istiyordu. Mü- kellef bir sofra tanzim ettirdi ve balkonda oturdular. Kadının arzusu ile Ali Şakir hayatını anlatmıya başladı. O ve kanaatkârane ve nükteli ir dille anlatıyordu ki Markeza, fasılasız üyenin. İhsan bir müddet onları yalnız bıraktı. Kadın iyice sarhoş olmuş görünüyordu ve yalnız kalınca Şakirin kucağına oturda. için HAKİKİ HAYAT HİKA .YELERİ : 1 Konaktan “Hizmetçiliğe 3 Tekrar İstanbula döndüm. | Ben Çatalcada iken neler olmuş: Kızkardeşim bir zabitle sevişmiş, evlenmiş, öteki ay- yaştan ayrılmış ve namuskâr | bir hayata girmişti. | o Kızkardeşim İstanbula gek İ diğimi öğrenince beni aradı; buldu. İki gözü iki çeşme ağlı- yordu: — Ablacığım, ablacığım. beni affet, benim yüzümden | çok azap çektin, bedbaht ol- | dun, saçlarıma ak düştü. Ben bütün * günahlarımı biliyorum. Ben de çok azap çektim, ben | de çok ağladım. Fakat, insan her zaman kendine hâkim olamıyor, ne: yapayım? Birçok felâketlerle - sarsılmış, sersem olmuştum; © adam beni pen- çesine aldı, fakat şimdiben | tamamile kurtuldum. Bu sözleri hüngür hüngür ağlıyarak söylüyordu. Ben de müteessir oldum, ben de ağ- ladım, O kızkardeşimi Okucak- ladım. — Çok büyük felâketler geçirdik, neler çektik, neler.. Hayatta bir sen ve bir ben kaldık, bundan sonra, bari, hiç olmazsa birimizden birimiz bahtiyar olsak, dert görmesek., Nihayet kızkardeşim, kocası ve ben bir evde oturmıya baş- ladık. Acı hatıralarımi unutmıya çalışıyordum. Evimize gelen gençlerden biri, evvelâ uzaktan, benimle meşgul olmya başladı. Sonra bir gün beni Park gazinosuna götürdü, benimle evleneceğini vadetti. Fakat, ben bu vâade alda- narak ona teslim olmayı hatı- rımdan geçirmiyor, kızkardeşi- min geçirdiği acı tecrübenin derslerinden istifade ediyordum. Bu adam da bana karşı fena maksatla hareket etmiyor, eli- me bile elini sürmüyordu Bana karşı samimi olduğuna indi Tatlı izdivaç ümitleri içinde yaşıyordum. Nihayet, ilk genç- liğimde çektiğim bütün ıstırap- lardan kurtulacak, beni seven bir adamla, bir çatı altında, meşru surelle yaşıyacaktım. Bu adamı, kız kardeşimin kocası da tanıyor ve hakkında | bep iyi şeyler söylüyordu. Artık burada başıma bir felâket geleceğini düşünebilir Balkonda epey kaldılar ve içtiler. Sabah yaklaşıyordu. İkisi de odaya girdiler. Kadın Şakiri kovaladı ve: — Senin ebedi kadının ol mak isterdim, dedi. Ve bir karı koca gibi ya- tağa girdiler. Kadın lâmbayı söndürdü. On dakika sonra, Ali Şakir birdenbire elini arkama gö- türerek beline sarılmış olan Markezanın kolunu yakaladı ve o kadar şiddetle sıktı ki, ka- dın hafif bir çığlık kopardı. Odaya sabahın ilk ışıkları giriyordu. Ali Şakir doğruldu ve bir saniye evvel kadinin elinden düşürttüğü ince uzun İspanyol hançerini buldu: . İki Kardeşim Başın- dan Geçen Macera midim? Bu adam çapkın de ğildi, “ayyaş değildi, serseri değildi, benimle gönlünü eğ- lendirmek istemiyordu. Ne ola- | bilirdi? Güzel şeyler ümit et- miye hiçbir mani görmüyor- dum. Fakat, evleneceğimize bir hafta kala, hükümet, kocam olacak zatı tevkif etmez mi? Meğer siyasi işlerle uğraşırmış ve hükümet cnu arıyormuş. Tabii benim böyl: şeyler& ak- lm“ ermediği için | şaşırdım, kaldım. Bü ümidim de boşa çıkmıştı. Artık,. hayatta hiçbir ümidim kalmadı. “Tamamile . meyus *ol- muştum. Neşesiz, sessiz yaşı- yordum, haftada bir kere bile gülmüyordü. Nihayet hatp bitti. Kızkar- deşim kocasile Antalyaya gitti. Şimdi oradalar. İzmirde hayır sahibi bir in- san beni himayesine aldı, ora- da alnımın terile çalışıyor, ha- yatımı kazanıyorum. Fakat an- lamadığım bir nokta var, Al lah, felek, kader, ber ne ise dünyanm büfün felâketlerini benim üstümde mi denedi? Be- nim bu cezayı çekmek için suçum ne idi? İşte kolay ko- lay cevap verilmiyecek bir sual, bir muamma. Yarın başıma büyük bir fe- lâket daha gelmiyeceğinden hiç emin değilim: Yaşamaktan gözüm yıldı, — SON — Kutsi Bey Şehremaneti Sıhhiye müdür muavini Kutsi Bey bir sene müddetle tahsil için Amerika'- ya Rokfeller müessesesine gi- decektir.. Tahsisat ve harcirah müesseseye aittir. CENUBİ AMERİKAYA Müreffehen gitmek istiyen yolcular. her halde İNGİLİZ ROYAL MALL LAYİN Kumpanyasırın MUAZZAM ve MÜHTEŞEM vapurlarile seyahat etmelidirler, TÜRKİYE acentesi N. A. Köstantinidis Efendiye müracaat olunma- lıdır. Tel. B. 3126. Galata Rih- caddesi No. 27-29 DÜNYANIN her tarafına VAPUR ve ŞİMENDİFER bileti verilir. — Markeza, dedi, bana bu gece verdiğin lezzeti hayatımla ödetecektin değil mi? Fakat, bereket versin ki ben daima herşeyden şüphelenen bir ada- mım ve demin kolunun gayri tabii bir şiddetle yukarı kalkı- şından şüphe ettim. Şonra yataktan atlıyarak yavaş yavaş giyindi. Markeza, yatakta, yarı çıp- lak, hiç kımıldamıyordu. Bu son hezimet onu bitirmişti. Ali Şakir ağır ağır odadan çıktı, İhsan bitişik odadan aldı ve ıslık çalarak oteldi çıktı. Roma sokaklarında, ikisini de ılık ve tatlı bir cenup gü- eşi karşıladı. — SON —