6 Sayıfa EYİP SULTAN KİMDİR 198 Fakat koca âlim yeniden | işine dalmıştı. W “ a Soka Dört Arkadaş, Kalinikos'u Tutunca Karanlık Daldılar. Serdar büyük bir sabır ve —— ati sükünetle zarfı kendisine u- | za'tı: | — Okumaz mısiniz efendi- | miz ? j — Hü? — Vasileos'un — emirlerini arzetmiştim, okumaz mısınız?! — Ha şunu mu? Sen oku da ben dinliyeyim ! Serdar Yakubun heyecandan yüreği eziliyordu. Rum ateşi müucidinin emir- nameyi görür görmez kendisini takip edeceğini zannetmişti. Halbuki şimdi iş aksi çıkmıştı. Kalinikos kâğıdı okumak şöyle dursun eline bile alma- mıştı. Yakup, çarnaçar açıp yük- sek sesle kendi yazdığını kendi okudu. Bitirince başını — kaldırıp, (Kalinikos ) a baktı. Herif gene kendi işine dal- mış, toprak kapların birinden diğerine ko: duruyordu. y Okııdzıun'ı)l eien&yi::lıl diye haykırdı. İhtiyar burnundan konuşu- yormuş gibi cevap verdi: — Okudun mu evlâdım! Çok âlâ ne istiyormuş? Serdar Yakub'un âsabı müt- biş bir surette gerilmişti. İhti- yarı tuttuğu gibi kaynar top- rak potanın içine sokmamak için kendini zor tutuyordu. Son defa olmak üzere: — Sizi Vasileos — çağrıyor! emirleri var, Davetlerine icabet etmezseniz, sizi ben zorla gö- türeceğim ! Sesi bu sefer okadar dik çıkmıştı ki, ihtiyar: — Ya öyle mi? şunu bir ayak eveli söylesene be evlâ- dım! Bir ayak evel söylesene! dedi. Telâşlı bir tavırla etrafa koşuştu, ocağı kapadı, kapları kaldırdı. Kocuğunu giydi. — Haydi düş önüme! dedi. İhtiyarın bu hareketi Serdar Yakubu hem sevindirmiş, hem hayrete düşürmüştü. Kalinikos'la serdar Yakup kapıya boğru yürüdüler, nö- betçiler derhal vaziyet aldılar. Hasan, Cafer ve Ali, Ser- darın, ihtiyarı önüne katıp getirmesine memnun olmakla beraber hallerinden hiç birşey belli etmiyorlardı. Nöbetçilerin önüne gelince, çavuşları : — Zabitimize ne söyliyelim efendim ?! dedi. Serdar, - Kalinikos'un bak- mıya İüzum görmediği emir- ııanıqîi çavuşa uzatlı: — İmperatorun emirleri var; kendilerini saraya götürüyo- ruz, işte emirname, zabitinize gösterirsin! İmperatorun mührünü ve res- mi kâğıdı göre çavuş hürmetle yerlere kadar eğildi: — Emir buyurursanız; her ihtimale —karşı size saraya kadar refakat ederim! Serdar Yakup kurnazca bir manevra çevirdi; — Fena olmaz! Sonra arkasından — başını salladı : — Bununla beraber lüzum- suzdur da, Yollarda devriyeler geziyor. Nazarı dikkati celbe- dip halkı peşimize takmamak için ne kadar az bulunursak o kadar iyidir. Siz gidip istirahat ediniz! Bu sözlerin arkasından ne- ferlerin yüzüne bile bakmıya lüzum görmeden, Kalinikosun koluna girdi. Zorla ve sürük- ler gibi aldı götürdü. Dış kordonu da ayni suretle geçtiler. Kimse, Kalinikos'un araplar tarafından kaçırıldığını aklına getiremezdi. Hatta bu ihtimal ihtiyar Kalinikos'un da aklına gel- mediğinden, ikide bir: — Aman yavaş yürüyün. çok hızlı gidiyoruz! diye şikâ- yette bulunuyordu. Cafer Kalnikosun bu ha- line — sinirlenmekle beraber, belki birşey çaktırırım düşün- “sile ağzını hiç açmıyorda. Sergisinde ergisind Nazarı Dikkati cel- beden — Pavyonlar Sanayi sergisi dün binlerce kişi tarafından ziyaret edildi, dairesi ayrı ayrı güzeldi ve beğenildi. Fakat bütün bu beğenilen dairelerin arasında bir tanesi vardır ki bilhassa nazarı dik- kati celbetmiştir. Bu daire, serginin solunda ve hemen methalindedir. Üze- rinde Bioks ismini taşıyan muazzam — bir lâvha — vardır. Bioks müessesesi bu daireyi sağlı sollu fanuslarla süslemiş, iki tarafına Bioks paketlerinin üzerinde birer çocuk heykeli koymuş, orta yere de şık bir fanus asmıştır. Bioks'un dairesinde kendi (Tüp) fabrikası da teşhir edil- miştir. Filhakika memlekette Tüp fabrikasına malik olan yegâne müessese (Bioks)tur ve rakiplerine bile tüp tedarik etmektedir. Kâzım Paşa bu dairenin önünde durmuş ve geçen sene olduğu gibi bu sene de mües- sislerini tebrik etmiştir. 'Yeni Karanlıklar İçinden Bir Ses Yükseldi Hasanın kulağına eğildi: — Biraz sonra çuvalın için- de başına geleceği düşünmü- yor, mütemadiyen — dır dır | dirlanıyor! Artık ben sikildim, atalım şunu bir sokağın içine, Filhakika, Bizans'ta büyük caddelere bitişik olarak okadar çok dar ve karanlık sokaklar vardı ki, içerisinde adam öl- dürülse on adım öteden gör- menin imkânı yoktu. Bu sokaklardan birinin önü- ne gelince Serdar Yakup etra- fına bakındı, kimseler görün- müyordu. var LArkası ırka Dünkü bilmecemizin halle- dilmiş şekli şudur: 12345678 091011 STOPTAMCATI (T ı.qı*.u OTMİK ADITİNE HHEEHE K M MA iTİ D Çi Soldan Sağa, Yukardan Aşağı : 1 — Kku el va sürülür (9 Stek. (h dava 2 — Balcı (3) 3 — Galata (7) 5 — İncecik deri (), kıhf () atkı (3) 6 — İçki (4), insan (4) 7 — Bitişik (3), işve (3), müsa- hıılıu 6) 9 — Hayat sürmek (7) 10 — Fakât (3) d1'— Yapmak (4) yağlı tahta(d). Programını Neşretti Serbest Cümhuriyet fırkası İstanbul vilâyetine şu telgrafı İSTANBUL VİLÂYETİNE Efendim, Cemiyetler kanununa nazaran Serbest Cümhuriyet — fırkası namile bir fırka teşkil ettik. Tescili ile müsaadesinin itası istida olunur. Reis Ali Fethi Kâtibi umumi Nuri (Kütahya) Aza » Aza Tahsin (Ardahan) Reşit Galip * r (Aydın) İstida polise havale edilmiş- tir. Muamelesi bitmek üzeredir. PROGRAMIN METNİ Ali Fethi Bey vilâyete ayni zamanda da posta ile fırkanın programını göndermiştir. Prog- ram şudur: Madde 1 — Serbest ğ(ğıü:ıhurl- yet sı cümhuri mil- Mi ü e Myiklik örelardin bağ- hdır. rın millet bünye- sinde ebedileşmesi gayesidir. Teşkilâtı esasiye kanunundaki hürriyet ve masuniyet haklarını bilâ istisna herkes için mer'i tu- tacak ve hiçbir arızaya uğratmı- yacaktır. Madde 2 — Vergiler millet ef- radımın iktısadi teşebbüz kabiliye- tini sarsmıyacak ve halkın takati hududunu —aşmıyacak — derecede tahfif olunacaktır. Vergi tarhında daha salim esas- lara istinat edilecek ve tahsilin- deki yolsuzluklar kaldırılacaktır. Madde 3 — Fırka, devlet vari- datının semereli sürette - sarfına dikkat ve büyük nafia teşebbüs- leri masraflarının yalnız bir nesle tahmilinden içtinap eder. dde 4 — Fırka, paramızın kıymetini biran evvel tesbit için tedbir almak ve memleketimizde iş görmek istiyecek harici serma- yeye bu suretle yol açmak azmin- dedir. Madde $ — Firka, vatandaşla- rın refahıma, mali ve iktısadi türlü teşebbüslerine engel olan hükümet — müdahalelerini — kabul etmez. Memleketin iktısadi haya- tının inkişafında her türlü teşeb- büs erbabının zahiridir. Cümhuriyetin menfaatleri için girişilmesi icap eden iktısadi İş- lideri Fethi B. dün Yalovadan çekmiştir : lerde fertlerin kuvveti gayri kâfi görüldükçe, devlet doğrudan doğ- Tuya teşebbüs eder. LİMAN İNHİSARI KAL DIRILACAKTIR .Madde 6 — Köylünün ve çift- inin çok uzun faizle ve müşkü- tsiz — üsüllerle — para — bulması ve iktısadt/bünyemizi zayıf dü- şüren murabahacılıktan — kurtul- ması fırkanın en mühim maksat- Jarındandır. Çiftçinin fedakârlığile kurul- müş olan zirsat bankasının mem- leketin zirai kerli ihtiyacını tal- min edecek bir müessese haline çıkarılması umdedir. Madde 7 — Dahili san'atların canlanması ve kolaylıkla inkişaf etmesi fırkanın vâsıl olmak iste- diği mühim hedeftir. Teşviki se- mayi kanunu bihakkın tatbik edi- Izclşktir. u kanunun bahşettiği himaye ve kola; icabında tevsi oluna- caktır. Sanayi veNfaadin bankası- mın kabiliyet ve faaliyeti arttırı- lacaktır. Yerli mahsullerin himayesi ve hariç piyasalarda sürümlerinin te- mini için tedbirler alınacaktır. Nakliyat ve liman tarifrleri bu maksatlara hizmet edecek surette tanzim olunacaktır. Madde 8 — Halkın hükümet dairelerindeki işleri azami sürat ve suhuletle gördürülecektir. Rüş- vet ve sujistimallere karşı bılâ mer- hamet mücadele edilecektir. Madde — 8 Mahkemelerin süratle iş bitirmesi için sıkı ve devamlı teftişler yaptırıla- caktır. Mahkemeler teşkilâtın- daki noksanlar bu maksada göre ikmal olunacaktır. Maddet0—Fırka,harici siyase- tinde Türkiye — cümhuriyetinin komşu ve bilümum devletlerle münasebetlerinin dostluk ve sa- mimiyet — dairesinde cereyan ve takviyesine ve Cemiyeti Akvam müessesesile daha sı- kı surette teşriki mesaiye e- hemmiyet verecektir. Madde 11 — Fırka bir de- receli intihap usulünün tesisini ve siyasi hukukun Türk kadın- hğ da teşmilini müdafaa edecektir. Rüzgârla _Şhııüı Hikâyesi Kırmızı Elma, Ağaçtan Nasıl Düştü.. ı;.rı'.iı evinde bir elma ağacı vardı. acın üstünde " ğ ünde güzel, kırmızı bir Güzel elma uyuyordu. Peri bahçede oynarken elmayı gördü. — Güzel elma, kırmımı elma; seni görüyorum. Bana gelsene. Kucağıma düşsenel D*ie bağirdı. Fakat elma uyanmadı. Periyi işit- medi. Ağaşta bir kuş vardı. Kuş (Peri)yi Ülmüyi ayandrnink içls Bit dende — Uyan elma, uyan! Uyan da küçük kazın kucağına düş, diye yalvardı. Fakat elma; uyanmadı, Kuşu işit. medi. O sırada güneş göründü. Küçük kız güneşe yalvardı: — Güneş, güzel Güneş, elmay! sen uyandırabilirsin. | Şunu sen uyandırsana. Güneş elmaya baktı. — Güvel elma, ben seni görüyo” rum, uyansana ! Dedi Uyan ve küçük kızın kucağına düt | Fakat elma yine uyanmadı. — | Nihayet rüzgâr geldi. — Vuvu.. Vuuu.. Diye esti. Güzel elma ben seni görüyorum Haydi uyan bakalım. Uyan da şu küçük kızım kucağıtf düş. Vusu.. — Vuua.. Küçük kırmın elma derhâl uyandı ve küçük kızın kucağınt düwj. BİCİ, e direz ç z Şebek Ağabeyin Cici : — Aman ilerleme, dür Şebek ağabey! Diye bağırdı. Ama Şebek ağabey söz anlıyacak gibi değildi. — Beni yolümdan alıkoymayın ! dedi. Ve der demez — görmeden Kuku'nun arabasının - içine bastı, Ayağı kaydı, Ayakları araba ile beraber — havalandı. Başındaki simit tablası da uçtu. Fakat Cici ile Bici bunun böyle olacağını:daha evvel anlamışlar ve Bugünün Meselelerinden | meclisi azasının hakkı huzurl&' (Baş tarafı 1 inci sayladal Bu muazzam kârın şirketin (750000) liradan ibaret olan sermayesine nisbeti ( *640 ) a ve amortisman için ayrılan miktar da dahil edilirse yüzde seksene varmaktadır. Bu neticeyi doğuran sade- ce (750,000) lira şirketin ser- mayesi veğildir. Şirketin kul- | landığı hükümetin ( 3,000,000 ) lirasıdır ki bu fevkalâde vazi- yeti temin etmektedir. Hükümet sermayedar - sıfa- tile fabrikada müşterek olma- dığına göre kârdan hisse ala- maması tabiidir. Olsa olsa paraları için az çok bir faiz almakta olmalıdır. Bunun mik- tarını gerçi bilmiyorsak da fabrika sahiplerine münhasır kalan büyük kâra nazaran hiç mesabesinde olacağı şüphesiz- dir. Asıl nazarı dikkatimizi celbeden diğer mühim bir nokta da şudur: Bilânçoyu yapan idare mec- lisi, raporunda yedi sekiz kişi- den ibaret idare meclisile me- murlarına — senelik — ikramiye olarak (65.000) liranın kördaa ayrılarak dağıtılmasıdır. İdare Başına Gelenler hazırlanmışlardı. Tabla — düşmiy? başlayınca — hemen yakaladılaf Tablanın İçi taze simitle, pandif” panoyalarla dolu idi. Yere bir tan? bile düşmemişti. Şebek ağabeyif ayağı yere basınca hemen: — Kim ayağımı — kaydırdt Diye #sordu. Cici ile Bici heme? anlattılar. Şebek ağabey kabahatif kendisinde — olduğunu — anlaymci teşekkür etti. Üçüne de birtf simit, birer pandispanya verdi., rını veya muayyen mıı;lafld. ayrıca her ay almalarına ilâve” ten aza başına sekiz binlir? verilmesi milletin mub” telif suretlerle tahammül et tiği fedakârlıklar neticesini! ne şekilde istimal edildiğif göstermiye kâfidir. İki üç gün tvvel bir gazf tede istok şekerler hak! fabrika müdürünün b intişar etmişti. Bu beyanat! nazaran fabrikanın elinde döfl beş yüz vagon istok bulunmaktadır. İ Tahkikatımıza nazaran fat' rikanın geçen sene çıkı şekerlerin miktarı zaten bi kadardır. Demek ki bir senf denberi hiç mal satmamıştı” Sebebinin ne olduğunu A madıksa da bundan dolayı vi lete gelen zararı anlamak bif te değildir. ğnıâıbiyî:un bulranlı 17'5 rında bu şekerler piyınyikd karılsaydı şüphesiz meml ihtiyaçı için hariçtoen getii 5* bir o kadar şeker yüzündenl bin liralık (döviz) memlekett” çıkmazdı. |