72: Sabaha doğru odalarında uyumadan elleri silâhlarında dolaşan üç arkadaş Dutunya- disin içeri girdiğini gördüler. Kölenin yüzü hafifçe sarar p: — Gidiyoruz demek? dedi. Sonra tabii olmıyan bir sesle: | | — Evde kimse yok mu? dedi. Dutunyadis ona hayretle baktı: — Hayıri Fakat kim olsun istiyorsunuz? — Hiç! Sordum; gidelim. Belki geç kalırız! Sokağa © çıktılar. | Ortalık henüz ağ Fakat sokaklardan ikişer, üçer kişilik kafileler geçiyor, yüksek sesle konuşarak bir şeyler anlatıyorlardı. Ali, Dutunyadis'e eğildi: — Dostum! Bizanslılar ne kadar erken yanıyor! Acaba sizin de bir sabah namazınız mı var? Dutunyadis, soğuk, soğuk sırıttı : — Bugün fevkalâde bir gündür. Arkadaşınıza nasi işkence yapılacağını ve neler söyliyeceğini daha iyi görmek ve işitmek için meydana yer » kapmıya giciyorlar! Serdar Yakup sarardı: — O halde biz geç kaldık! ucuna götürüp güldü: — Merak etmeyiniz! Arka- daşınız kurtulacaktır. Taliiniz varmış ki Bizans'ın en nüfuzlu kimselerine (o çattınız! o Yoksa dördünüzün, biç bilmediği bu şehre girmesi büyük bir cin- “ netti, li Kendilerile kimse (meşgul © olmuyordu. Ellerinde karpuz ” kabuğundan (yapılmış fener- lerle halk akıp gidiyordu. Şimdiki o“Abırkapı, sa- © billerine indiler. Burada, ($im- #di hâli harabeleri gözüken) « Bukeleon sarayı bulunuyordu. > Dar ve karanlık sokaklar- “dan geçerek sarayın surları * dibine geldiler. > Dutumyadis, oonları — ufak demir bir kapının önüne ge- tirdi, etrafına bakındı, sonra belinden çıkardığı büyük bir anahtarla kapıyı açıp onları içeri soktu. Üç arkadaşın gözlerini ka- maştıracak kadar güzel, süslü ve yaldızlı saraylar gö- züktü. Dutunyadis: onlara işaret etti. Bu sefer saklanarak ya vaş yavaş yürümiye başladı- lar. Sahile doğru ufak bir te- e Sini <göletesi güzel bir heykel vardı. Dutunyadisin arkasından yir- mi dakika kadar yürüyüp tepeye çıktılar; buradaki ağaç- larar asından Prenkipo* ada- oç lan gözüküyordu. Denizde ise, o Kostantani- yeyi muhasara eden Arap de- nanmasınm aşıkları parlıyordu. Bu güzel manzarayı, Du- tunyadis onları daha fazla seyrettirmedi. Hepsini saçağın altına soktu: — Şimdi, biraz sonra arka- EYİP SULTAN KİMDİR Dutunyadis Kapıyı Açtı Ve: — Arkadaşınız Nerede? Diye Haykırdı. SON | Yakup Onu Göğsüne Bastı İ daşınız, birkaç muhafızın ara- sında geçecek. (o Muhafızları öldürüp arkadaşınızı buraya çekeceksiniz, buradan başka bir kapıdan kaçacağız! dedi. Sonra korkunç bir şekilde sırıtarak ilâve etti; — Eğer gürültü eder, muha- fızları öldüremezseniz ben işin içinde yokum! Hasan (o hançerini . havada salladı: — Barsaklarını deşeceğim! Serdar Yakup dalgın ve düşünceli idi: symıp — Ya “Evdoksiya,, nerede otüruyor? —İşte şu ışık olan iki pencere var yal. O büyük dairede? —Ohalde saraydaki mevkii pek büyük? — Zannederim | — Bizi görüyor mu? —Uyanıksa, siz arkadaşınızı kurtarırken görecektir! Serdar Yakubun daha fazla sormasına vakit kalmadı. Dutunyadis: — Geliyorlar! dikkat! diye seslendi. Filhakika aşağı yoldan beş İ kişilik bir kafile gözüktü. Cafer elleri arkasına bağlı dört muhafızın ortasında iler- liyordu. Serdar Yakup: — Gözümüzü açalım? dedi. Dört muhafız var. Önden ikisi Hançerlerini (o avuçlarının içinde sıkıyorlardı. Nefes bile almıyorlardı. Kafile, tam önlerine geldiği zaman : — Haydi! diye bağırdı. Üç arkadaş bir ok gibi sıçradılar. Serdar Yakup ön- deki muhafızlardan birisine bir çelme taktı, diğerinin de çene- sine hançerinin tersile bir vur- du, şimşek gibi inen bu dar- beler, askerleri yere yıktı. Hasan ile Ali de üzerlerine atıldıkları o muhafızları oyere yıkmışlardı. Hançerler havada parladı. Dört boğuk çığlık işitildi. Askerlerin çıkarabildikleri gü- rültü bu kadarla kaldı. Serdar Yakup, Cafere sa- rıldı, heyecandan titriyen bir sesle: Caferin dünkü işkenceden sararan yüzü güler gibi oldu. — Turp gibiyim, beni kur- tarmak için kendi hayatınızı tehlikeye koydunuz! dedi. Dört arkadaş birbirlerine sarılmışlardı. Dutunyadis yanlarına yak- —Çıldırdımız mı ? diye hay- kırdı. Muhabbetinizi sonraya saklayın ! Şimdi (o kaybedecek bir dakika bile vaktimiz yok- tur, Serdar Yakubun dalgınlığı hâlâ üzerinde idi. L Arkası var) Şimendifer Varidatı Şisendiferlerinizin umumi işletme masrafı (15,860,000) lirayı bulmaktadır. Buna o mukabil işlemekte olanların varidatı ise (16,500,000) Hraya çıkıyor. Yalnız Erzurum - Sarıkamış hattı (400) bin lira açık ver- mektedir. Şu hesaba nazaran varidat fazlalığı (640) bin liradan yük- sektir. . TALÜİNİZİ UTL kısmını senet olarak saklıyacak, ikinci kısmını da kâtibisdil tarafından mühür. lenmiş olan bir kutuya bizzat atacakmı- mz. 4 — Numarah biletleri ihtiva eden zahmete girmeden mühimce Şimdiye Son Posta Karilerine Ayda Bin Lira İkramiye Dagıtıyor. Kur'amıza dahil olmayı ihmal Kadar Toplamadısanız Matbaadan . Tamamlayabilirsiniz. POSTA Dünkü bilmecemizin halle- dilmiş şekli şudur: 123456789 Yeni Bilmecemiz 1234567891011 Soldan Sağa; Aşağı : 1 — Yeter (2) çiftçi ıstılahı (5) üç 7 — En mukaddes şey (3) yo- muşak (3) bir uzuv (3) 3 — Siyah' ( 4) hudut kömşu- muz (4) 4 — Reislik (7) $ — Eğlenme (4) boysuz (4) 6 — Nota (2) bir vilâyet (5) senenin küçüğü (2) 7 — Mukaddes öküz (4) belânın "4 — blleldik 0 10 2 Nihiyet Gyçalliesei 3) 11 lam oca SY ene yas (5) suâl (2) Pul Müsabakası Poşta. idaresi üç adet yeni pul bastırmak için bir müsa- baka açmıştır. Bu pullardan biri Gazi'nin portresini, birisi Türk, ziraat hayatını, üçüncüsü de harf inkılâbını ifade eder ekilde olacaktır. Kazananlara, birinci pul için beş yüz, diğer ikisi için biner lira mükâfat © verilecektir. Müsabaka müddeti (20) eylülde biteceklir. AHA DENEYİNİZ! ““1000,, LİRA NASIL VERİLECEK?., Bin lira, kazananlar arasında «Yetmiş karle Yetmiş karle 25 Bu ikramiyelerin yekünu olan (1000) lira Istanbul'da Türkiye İş ıma yatırılmıştır. İlrami şer yeler “Cümburiyet altını olarak verilecektir. etmeyiniz, bir para kazanabilirsiniz hiçbir Kupon Eksikleri “| söyleyin. Bilmece Cevaplarında Acele Edin Arada Pek Az * Zaman Kâlmıştır Bir Kelime Oyunu | Mesafe Tahmini | Bir kâğıdın üstüne ee ni eee vana, ben ME kelime sid vii O, şaşınp yazamayınca si kâğıdın üstüne “biz, kelime: sini yazın. mız daha evel | bulamadığı için | size kızarsa , Zararı yoktur, Bilet Nerede? 3 Bir Atâ ki i ile be- a Kr sibik deği E Buradan karşıki köye Vapurdan si ei “lekçiye ne kadar zamanda gidilir? yalnız köpeğinin biletini verdi. — Karga uçuşu ile - dakikada. — Peki ama, ya yürüye- rek? — Orasını Allah bilir? Hazır Cevap Olmak İyi Bir Meziyettir RENKLERE DAİR | VAPUR BATARKEN Bir gün Selmaya pembe Bir vapurlardan biri kurdele ile bağlı bir kutu çu- yak Kaptan: — kulata getirmişlerdi. Biraz “— Batıyoruz!,, diye bağırdı. mens. anes dedi kiz Kamaraların birinden | bir K Çukulatalarından kar- | adam başını uzattı: deşine de verdin ini? 5.0.) pemllez ringi “Ben — Eyvah, halbuki doktor de kahve rengi severim. Onun | bana yemekten sonra sakın için kurdeleyi ona verdim, çu- banyo yapma demişti! diye sızlanmıya başladı. CİCİ, BİCİ, KUKU “Benimkini köpek * yuttu, diye cevap verdi. İnci © Pastaları Kaybetti Bir gün Cici, Bici; Kuku; İnciyi bir sıraya oturmuş, pasta yerken gördüler. Pastalar öyle güzeldi ki İnci evvelâ hangi- sini yiyeceğini şaşırmıştı, Hep- sini birer birer eline atıyor, i bakıyor, bakıyor ama yemiye j kıyamıyordu, Kuku dayanamadı: — Bana bir tanecik verir gülüyorlardı. o Kuku, (delik davulun yanında sessiz sessiz otururken bir örümceğin indi- gini gördü. Bir dakika sonra örümcek İncinin yüzüne değecekti. Ku- ku, İnciye örümceği gösterir göstermez, İnci bağırmıya baş» ladı. Kolu ile örümceği iteyim derken, bütün. pastalar Ku- misin? dedi. ku'nun yanındaki delik davulun ee isine döküldü. — Ya, evet. Verir miyim 4 : içi, Bon enleri dçelei yiye İğ yi Bayilerine İstanbulda çıkan gazete ve mecmuaları zamanında ve müssit şartlarla almak isterseniz lütfen bir defa da bize müracaat ediniz. Temin ederiz: Mutlaka memnun olacaksınız. Hasan Basri: Ankara caddesi,79 ceğim, dedi. — Öyle ise yanma otura- yım bari, olur mu?.. İnci de “peki, dedi. Kukü sıranın üstüne çıktı, Orac-kta delik bir davul duru- yordu. Cici ile Bici de karşıdan