İttihatçılar Diva nı Âlide Hesap Veriğorlar. Harp İçinde Resmi Tebliğler Niçin Kısa Kısa Veriliyordu ? Enver Paşa, Bu Hikmeti - Nasıl Anlatıyor ? Divaniye meb'usu Fuat B. meclise verdiği takrirde İttihat- ” çıların - yaptıklarını sayarken : — Her — gün mcrıglekehn bir kısmı düşman . isgali altına Eeçerdi. Fakat bundan hiç imse haberdar olmazdı. ehemmiyetsizlerinden en ha- yatilerine varıncıya kadar her Şeyi milletten saklarlardı, de- mişti. Şimdi İttihat ve Terakki ka- binesinin ilk sadrazamına s0- Tuyorduk : — Bunu neden böyle yap- tınız, dedik. İsticvap esnasın- da geçen her dakika b_eni Sait Halim paşanın safiyetine daha ziyade inandırıyordu: — Bunları ben mi yaptım, dedi, Memleketin ne kadar istihbar menbaı varsa hepsi de Harbiye — nezaretinin — idaresi | altındaydı. Bütün memleket gibi, bir de hiçbir şey bilmi- vı. hiçbir. şey dumuyordı.ık. ükelâ — meclisinde — elimize Verilenler, herkesin gözü önüne | tutulan tebliğlerden ibaretti. | Kudüs meb'usu Ragıp Bey Muhafaza edemiyordu: — Fakat, bütün bunlar bir leketin Sadrazamından na- | sıl saklanabilir? Ragıp Bey, benim dilimde olan cevabı almakta gecikmedi. — Hepinizden — nasıl sak- landise, benden de öyle sak- landı. Hilmi Bey söze karıştı: — Fakat biz. olup bitenin Okadar cahili değildik. Meselâ ) mın düştüğünü, düşma- nın (Kurna) ya girdiğini, (A- Mare) ye geldiğini, saati saa- tine işitiyorduk. Yanımda — duran arkadaşa fısıldadım : | bili A Hilmi bey, mademki | iliyordun, saati saatine işiti- resmi Yordun ve hükümetini kontrol (l edecek bir vaziyette bulunu- yordun, o halde adamları çağı- | Mp ta neden sorguya çekmedin? Sait Halim paşa mırıldandı- ğımı, i'ı'ı:t:ik.mi, =ilm:di mi, bil- mem. t Hilmi tarzda muhbelıd::;ccğîy;ev:: sadece: İ “SON POSTA,, NIN Tefrikası | bahambaşı — Efendiler, bu suali Har- biye nezaretine sormalısınız. Dedi. Bununla beraber kayde- 10 SERVER BEDİ — İNGİLİZ CASUSLARI İLE KARŞI — Kim söyledi ? İ — Bu katın hizmetçisi ka- ç — Yanlış. Bir. daha ben zile basmadan bizi kat'iyen Tahatsız etmeyiniz! ü Garson dışarı çıkınca Şakir apıyı iyice kapadı. Tlul böğret ŞŞ KEn n tu, — Bu ne demek ola? Ali Şakir odada dolaşarak Mırıldandı: Bi — Budalalar. Hâlâ bizi | Snayi — zanhediyorlar; bunlar Türklere hi ehemmiyet ver- :”::::î fakat — göstereceğim & Ba garşon hikâyesi ne- '.—_ Ne midiş? Gayet basit. :""_'" odanım içini görmek siçiileri halbuki - biz buraya ireli ben oda kapısını Ymadım, ı(.m,.ı ıçunn-'ıi için KARŞIYA garsonu gönderdiler. İhtiyata riayet olarak ta, hizmetçi ka- din vasıtasile garsona söylet- miğler. Garson çıkarken bir - tane- sinin kapının önünden geçti- ğini gördüm; yan gözle, oda- nın içine yiyecek gibi baktı. — Demek buradalar. — Evet; Allahtan bizi zenci- ler gibi sersem zannediyorlar ve böyle potlar kırıyorlar. Hasta, yorgun bir göğüsle, derin bir nefes aldı. Ali Şakir buna dikkat ederek: — Sen uyumalısın, dedi, şuna emin ol ki, ne senin, ne de benim için tehlike yoktur. Sakın endişe etme. — Senin mutlaka istirahat etmen lâzım, uyunmalısın. Bir patırdı ko- puncıya kadar uyusan kârdır. İhsan: Doğru, diye mırıldandı ve delim ki: Bi ya resmi tebliğlerin pek kısa ve geç verildiğinden şikâyet etmiştim. Bana cevaben: — Daha fazlasını yapama- yız. Düşen her şehrin ismini |ilân etmek, ordu üzerinde çok fena tesir yapar, demişti. Arkadaşlar cevabı kâfi gö- rerek bir — meseleye geçtiler: — İttihat ve Terekki hükü- meti, harp içinde ve bilhassa Rusyanın — inhilâlinden sonra ya sulh tekliflerini reddetti, deniliyordu. Sait Halim paşadan bu iddi- anın doğru olup — olmadığını sorduk: dedi. - Böyle — Yanlıştır, bir teklif yapılmamıştır. Yalnız bir defa, zannederim Çanak- kaleye — tevcih — edilen hü- cumdan iki veya üç n evvel Atina'da — oturan (Vi- tol ) isminde bir — İngiliz, vasıtasile — haber göndertmiş: — Konuşalım. Belki bir çaresini buluruz, demişti, Ar- kası çıkmadı. İki üç gün son- rada Çanakkale hücumu baş- | ladı. | Arkası " var Metro Han Beyoşglu, E- B lektrik İstanbul : rketi Hay- yatağın içine daha ziyade yer- leşti. Ali Şakir zile bastı ve İçe- ri giren garsona: — Yemeğimi burada yiye- ceğim, Fakat, gürültü etmeden getiriniz. Çünkü hasta var, dedi, * Ali Şakir, yemeğini yedik- ten sonra, biraz uzandı ve kitap okudu; sonra, dolaptan evrak çantasını alarak yatağa girdi ve çantayı bacaklarının arasında tuttu. Balkon penceresi, yatağın tam arkasına geliyordu; Ali | Şakir, iyice yatınış gibi yaptı. Fakat bir elinde, avucunun içine sığacak kadar küçük bir ayna, öteki elinde de, yorganın altında bir tabanca vardı. Başucundaki düğmeye bastı, aşıkları " söndürdü — ve- yalnız beş mumluk hafif gece ışığını yanar bıraktı. Avucundaki küçük aynadan balkon kapısını - iyice - görü- yordu; fakat, balkonun >pen- | 926 tarihli ne ceresinden — bir adam baksa Bir 'Keşif AYASOFYADAKİ GALERİ Birkaç gün evelki allashamızda tarihi bir sarmçtan ve Askeri müze altında bulunan Üç galeriden Karilerimizden bi mile benzeri Üç galerimin de Alemdar eaddesinde, parka Barşı ahşap evin bahçesinde bulunduğunu yazıyor. Bunlardan birk Sarayburnuna — gidi- yormuş, ikincisi demir bir kapı ile kas pab, öçüncüsü de (200) metre — ilersinde bir duvarla Ürülü imiş. Karlimiz bu, yeni bir. keşif olursa hakkının — mahfuz kalmamını da ilâve ediyor. BuPara Çok Haydar mahallesi ihtiyar heyeti ta- rafından şehir meclisine intihap için izlen kaydına mahsas kâğıtlar bastırılmış. Her eve dağıtılıyor. Fakat her evden beş, on kuruş İsteniyor. Bu para çok değil midir ? Haydar Bakırcı sekak No, 32 de karflerinizden : Tevfik. MAĞDUR BİR MUALLİM Simav merkez kazası Osman Bey ilk mektep muallimlerladenim ; memuri- yetimden istifade edilmediği mütalcasile varifeme Konya maarif emanetinin kaza maarlf memurluğu vasıtasile tebliğ edi- len emri tahririsile 977 senel tedrisiyesi iptidasında 26 eylül 92? tarihinde vazi- feme nihayet vi İk mesleki talimi- yenin otur beş senesinden 927 senesine kadar dokuz senelik emeğimle kesbi istihkak ettiğim ikramiyemi bahusus 927 devrei tatiliyesi rif müdüriyetinden kaza muarif memur- kağıma gelen tahrirat ile ma ve kazadan musaddak hizme duğu tarafından Bu ane kadar mükerre- tak- bahsile kendime teb asul ve kanun rea — kayın k dim ettiğim istidalarımda tahaisat olma- dığı ve şimdilik mezkür ikramiyenin verilemiyeceği ettedarik dere kenarlar da ken edlmektedir. Bikes ve calibi merhamet bir vaziyette- yim. — Binsenaleyh Maarif Vekâletinin gedilen kanımu mucibince kmal Harbiye tahsili deki kadem ve sicilim a tevfikan vasıtasila Kuleli Hizesini görmüş mesi kayıtlarile asli muallimliğe terfi etmek hakkı kam kazanmış iken her me- dense mağdur edildim. Makamatı aide- Binin nazan dikkatini celp ile muteber gazetenize dercini rica ederim. Simavda pul, tütün, sigara Kolağası mahdumu Mazhar. GÖLGE İSTERİZ Seyrüsefain idaresinin Moda, Kala- mış seferini lera eden Haydarpaşa na- mındaki vapurun mevkisir mahallinde güneş banyosu yapılır. Güneş banyosu, her ne kadar fenni ise do vücudu beşcrin cümlesi tahammül edemiyeceği ve esasen güneş banyola- zının mahalli mahsusuu olduğ - cihetle vapur güvertesinde ayni banyoyu ifaya bilmem lüzumu fennf var madır ? Yoksa bü mevkisiz bilet alanlara bir cezn mıdır ? barla mevki paramız olmiyan İ güneş banyosundan hkur- üzere meskür vapurun mevkisiz gölge ihsan eden bir tentenin konması için arizamın — muhterem gazetenizin bir köşesine dercile müdü- riyetin mazarı dikkatinin celbimi rica ederim Efendim. Kım'toprak, Feneryolu caddesinde : | KÂZIM onu tamamile uyumuş zanne- decekti. Halbuki, Ali Şakir sabaha kadar uyumamıyğa ve o halde yatmıya karar verdi. İlk saatlerde, Roma şehrinin harıltısı, kapalı camlardan içe- riye, sağır bir kulaktaki uğul- tular gibi doluyordu; uzaktan uzağa gitar ve mandolin sesleri gcliymîı. Gittikçe sesler azalmıya ve her taraf susmağa, derinleş- miye başladı. Ali Şakirin gözleri, loş bir akisle parlıyan aynanın içinae, balkon kapısına dikilmişti; hiç kımıldamadan ve bu vaziyette hiç yorulmadan, bekliyordu. Bir saat kadar dabha geçti; artık şehrin son gürültüleri, uzaktan gelen gitar ve mando- lin sesleri de kesilmişti. Ali Şakir, birdenbire, yata- ğının içinde hafifçe doğruldu; çünkü balkon kapısında bir insan gölgesi görünüp kaybol- muştu. Ali Şakirin bütün etleri ve sinirleri gerildi, vüöcudu yatağın içinde sertleşti ve avucu, ta- Mi? Bir Mektuba Cevap | Rumelihisarından bir kari- den bir mektup aldım; 32 | yaşlarında bir adam, komşu- nun $18, yaşındaki genç kı- zını sevmiş. Kız da onün aş- kını kabul etmiş. Hatta bu muaşaka nişan devresine varmış; fakat onâııı sonra çapanoğlu göstermiş. Kaynana olacak kadım, ortaya bir çehiz meselesi çıkarmış ve bu yüzden iş bozulur gibi olmuş; şimdi bu genç, bana nc yapmak lâzımgeldi soruyor. Benim vereceğim cevap ba- sittir.: İsabet - olmuş oğlum. Bir defa kızla aranızda çok yaş farkı vardır. Sen hemen on- dan iki defa yaşlısın. Bu yaş farkının neticesini beş on se- ne sonra daha feci bir suret- te anlarsın. Sonra gene sen söylüyor- sun ki kız mahallede genç bir delikanlı ile geziyor. Bu, nis- bet için yapılmış bir harekete benzese bile, kızın nihayet © tarafa meyletmiyeceğine hük- medemeyiz. Eğer kendini sevdadan kur- tarabiliyorsan bu — nisbetlere ehemmiyet verme., Kendine daha uygun bir eş ara. Yaş farkı aile facialarmın en mü- him âmilidir. Bunu unutma. Hanımteyze Yorulmaksızın Para Kazanmak Evinize veya işinize giderken, sekak- ta gererken veya birisile görüşürken her hangi bir vaka karşısında kalabi- Yirsinları. Havadis nedir biliyorsanız © vakayı Gerhal görebilirsiniz. Bir yangın, bir katil, bir kaza birer havadistir. Ras- geldiğinin vakalardan ertesi günü ga- zetelerde görmek istediğiz biri olunca derhal telefonumrzu açımız. ve havadisi || gazetemize haber veriniz, isim ve ad- resinizi de bırakınız. Verdiğinle hava- disin ehemmiyetine göre — gazelemiz mükâfatını vermeyi vazife bilir. Telefon numaramız: İstanbul * 203 , | bancanın kabzasını iyice sıktı. Balkon kapısında ayni gölge tekrar görünmüştü; büyük bir kafa, cama yapıştı ve odanın içini gözetlemiye başladı. Ali Şakir, derin nefesler alıyor ve uyuyor gibi yapıyordu. Gölge gene kayboldu. Fakat, çok geçmeden balkon kapısında iki gölge birden gö- rünmüştü; birinin elinde küçük bir kutu vardı. İkisi birden başlarım cama dayıyarak — odayı bir. kere daha gözetlediler; sonra, bir tanesi kutunun - içinden ince bir alet çıkardı. Ali Şakir bu- nun bir elmastraş olduğunu ve onların balkon camını kes- | mek istediklerini tahmin etti. Tahmininde yanılmamıştı. Biri, başını camdan hiç ayırmıyarak odayı tarassuda devam ediyor, öteki, elmastraşla camı yordu. Ali Şakir hiç mi hiç kımık damıyordu ve uyuyan bir adam rolünü o kadar iyi yapıyordu kesi- İstemez misiniz? | Kadın Ve Kalp İşleri Karı; Koca Arasında Yaş Muhakkak Ki Çok Farklı Olmamalıdır Çünkü Sonu Pek Fena Gelir ı Kolsuz Yaz Eltbises Hafif, sevimli ve ucuz bir yaz elbisesi Hakimiyeti Milliye Bayramı Önümüzdeki perşembe günü | Milli hakimiyetin ilân edildiğ gündür. Bu — münasebetle cemiyeti namına rozet dağı tılacaktır. — Müubhtaç — talebeye yardım etmek borcumuzdur. — TAKVİM — Gün 31 4-Agustos - 1930 Hmr $ Arabi 9 - Reblüllevel - 1348 Maarii Ruml 22 - Temmuz - 13 Valat-Ezani-Vasati | Vakat-Ezani-Vasat Güneş | 9.36 | S— Öğle | 456 fi2.20 | lindi | 8.s0 h6a Akşam (12 192 Yatan | LA İğnal İmsak | 735 | 2.sı gözlerini aynanın içinden ayırmıyor ve elmastraşın bal kon camı üstünde yürüdüğ yolu bile hayal meyal göre biliyordu. Nihayet camın kesilmesi i bitmişti; herif elmastraşı elin: den bıraktı ve yanındakile bi arada odayı son defa oları tarassut etti. Ali Şakir kımıldamıyordu. Balkon camının kesilen d liğinden içeriye bir kol uzand O vakit hafif bir gürültü ol muştu; Ali Şakir uyanır gibi yaptı. Kol hemen geriye çekilmiş ve gölgeler kaybo muşt; Şakir gülümsedi tekrar — uyur gibi devam etti. Çok geçmeden iki gölgi tekrar göründü ve ikisi birderi gene odayı uzun bir müdde gözetlediler. Artık, Şakirin ve arkadaşı- nn derin bir uykuda yüzdük- lerine kani olmuşlardı. Ko tekrar içeri uzandı. ve bu se vi yapmıy: ki, adeta bu vaziyette sahiden uykusu — gelecekti. — Fakat, ” fer topuzu çevirdi. ( Arkası var)