İktisat Vekilimizin tetkik seyahati: 2 Demir sanayiini memleke- tin neresinde kuracağız?. Kömür havzası civarında yapılan. tet- kikat esnasında iktisa- den en münasip bir yer araştırılmıştır Demir sanayii için tetkik edilen Karabük istasyonu civarı İktrsat Vekilimiz Mahmut Ce- lâl Beyefendinin tetkik seyahatle- rinin ilk esaslı merhaelsi olan Zon guldak civarında Vekil Beyefen - di, refakatindeki mütehassıslarla demir sanayii için münasip bir yer araştırdı. Bu husustaki tetkikler on gün kadar devam etti. İlk evvel Zonguldak ve Kozlu derelerinin vadileri boyunca tet « kikat yapıldı. Sonra Filyos vadisi- ne geçilerek kömür hattı üzerinde Çaycumadan Tefen'e kadar olan saha ile Zafranbolunun istasyonu Karabük mevkii, en sonra da Ereğlide Gülü disi uzun uza - dıya tetkik edildi Demir sanayii için münasip bir yer araştırmak hususunda müte - hassısların gözönünde tuttukları başlıca noktalar şöyle hülâsa edi- lebilir; I — Arazinin düz ve kâfi gehiş likte olması. 2 — Bol ve temiz suyun bulun- ması, 3 — Fabrikaların kurulacağı sa hanm sıhhi şartları haiz olması. Bu şartların yanında bir takım iktisadi şartların da bulunması i- ehemmiyetle duruldu. Tesis edilmek istenilen demir sa nayiinin yaşayabilmesi her şeyden evvel iktisadi esaslara uygun ola- rak kurulmasına bağlı olduğun - dan, evvelce yaptırılmış olan tet « kiklere zamimeten, bu hususun ye niden ciddi tetkikata tâbi tutulma snr tabii görmek lâzımdır. Demir cevheri nisbetinde kö - #öür sarfeden demir sanayiinin dün| yanın demir sanayii olan her mem İsketinde olduğu gibi kömür saha sında veya bu sahaya yakın bir yer 'de kurulması, sanayiin iktısadiliği için ilk şarttır. Demir sanayii için münasip bir yerin kömür havzası civarmda aranmış olmasının sebe bi budur. Ayni zamanda demir cevheri - nin büyük bir kısmının deniz yoli- le getirilmesi ve mamul demirin de gene mühim bir kısmının deniz va sıtalarile sevki mecburiyeti dola- yısile seçilecek sanayi sahasınm bir liman civarında olması icap e- der. Kömür sahasında herhangi bir limana yakın müsait bir yer bu Milliyet'in Edebi Romanı: 16 İZMİR ÇOCUĞU Yazan: Nezihe MUHİDDİN Öğle vakti geçtiği halde Yat kulü bün otelinde çıt yoktu. Gece içip sabaha kadar dansedenler yatakla- rına bir ölü gibi serilmişlerdi. Bü- tün odaların havasına uyuşturucu bir gaz karışmış gibi ağır bir uyku kâbusu çökmüştü. Yalnız Feriha- nın odasında sessiz hareketler var- dı. Genç kız zaten gözlerini bir de- fa olsun kapayamamıştı. Gün iyice ağarınca yatağından kalktı. Serin | ve temiz havaya ihtiyaç hisseden büzülmüş ciğerleri göğsüne ıstırap veriyordu. Yavaşça kapıyı açarak traçaya çıktı. Bahçede iki garson konuşmadan Oo masaları siliyor ve koltukları yerleştiriyorlardı. Feriha açık düşünebilmek için gözlerini denize çevirdi. Akşam bu bahçenin gürültüsünü arkada brra- karak şu tenha köşede Yenerle g: çirdikleri samimi temiz dakikaları düşünürken yüreği şimdiye kadar hiç tatmadığı bir o saadetle çarpı yordu. Genç adamın sesinden, ha- inden sezdiği vaitler ne kadar tat- lıydı. Bu güzel heyecana kapıla- İ ğini, annesinin ne ölçüde bir kadın Zonguldak İnhisar idaresinin di- namit deposu önündeki düz arazi tetkik ediliyor lunamadığı takdirde de demir nayiinin behem-hal bir şimendi fer hattı üzerinde tesisi, ucuz mali yet için şarttır. İşte bunun içindir ki demir sa- | nâyiinin memlekette muvaffakı - yetli bir surette tesisini ve çalıştı - rılmasını isteyen Iktısat Vekilimiz, bu sanayie elverişli addedilebile - cek sahalar hakkında şahsen tet - kikatta bulundu ve mütehassıslar- dan uzun uzadıya izahat aldı. Bu tetkikat seyahatinde vekil beye refakat eden Profesör Granigg, ev velce demir sanayiinin Türkiyede tesisi imkânı olup olmadığını tet- kike memur edilmiş çok salâhiyet- li beynelmilel fen otoritelerinden biridir. Profesör de demir sanayi - in yüksek maliyet fiatlarile rail iktısadiyatımızı tazyik e için iktisadi esaslara azami dere- cede riayet edilmesi taraftarı Kömür havzası civarında lan tetkiklerin mahiyeti haklı tam bir fikir verebilmek için, de- mir sanayiinin memlekette tesisi im kânmın zaman zaman etraflı tet- kiklere tâbi tutulmuş olduğunu ve bu defaki tetkiklerin münhasıran bu sanayiin kurulacağı sahanın a- | raştırılmasını istihdaf ettiğini ha- | tırlatmak lâzımdır. Meselenin esası, bilindiği veç « hile, evvelce hâlledilerek memle - ketin demir sanayiine olan büyük ihtiyacı ve bu sanayiin tesisi im - kânları kat'i surette tesbit edilmiş bulunmaktadır. Daha 1925 te Pro- fesör Granigg tarafından verilen ilkrapor demir sanayiinin tesi rak hülyaya (sürüklenmek bir | genç kız için ne tatlı bir zevkti. Fa kat bu saadete lâyık olan bir genç kız için! Yener nasıl bir muhitte yetişti - olduğunu saklamak bu mert gence karşı affedilemezdi. Bunları bilin. ce de Yener gibi öz vicdan taşıyan bir genç adam da temiz kanına, bo- zuk, kirli bir kan karıştırmak ist mezdi. Ferihaya karşı'nö kadar d rin bir zaaf duyarsa bir insan o aşkı zaafa mağlüp olsa bile bir gün el. bet kuvvetlenecek hakikati çıplak gördüğü zaman hatasını anlayarak bedbaht olacaktı. Ferihan şimdi kalbini çarptıran histe de umul - maz bir asalet vardı. Yeneri aldat- mağa, onun zaafından istifade et- meğe bu gururlu ve güzel hissi as- la müsaade edemezdi. Ah ona lâ- yık olsaydı! Ne mesut ne sakin, bir İ Öz dilimizle | riyordu. Demin kendi kendine tali- hayat geçirebilecekti. Evvelce ne- kadar boş, yapmacık, iğreti düşün- celerle kendini — oyalamıştı!.. O, Bunlar kimlerdir? Romanyanın Köstence kıyıları Türk göçmen (lerile doldu. Ban- lar, karakış bastırmadan, ana yur- da sığınmak istiyorlar. , | Bir yandan daha da gelecekler var. Türkiye, o kadar geniş, Türk toprakları o kadar | verimlidir ki değil böyle bir kaç bin kişiyi, bir kaç yüz bin kişiyi, milyonları bile güçlük çekmeden barındırabilir. Yeter ki bu işlerle uğraşanlar; ge- lenlerin ve gelecek olanların yer- lerini iyi seçsinler ve hiç kimseyi açıkta bırakmasınlar. Gelişigüzel yerleştirilen menlerin, toprağın bulmayan t0- humlar gibi bir türlü kök salıp ye- şeremediklerini söylemek istemez. Onun için yer seçiminde, çok özen- tili davranmak gerek... Çiftini çubuğuna bozup, burada yeniden çift çubuk kurmağa gelen kardeşlerimiz, bir gün bile açıkta kalmamalıdırlar. Sanırız ve umarız ki kalmıyorlar da... Yalnız arada bir, şurada burada avuç açıp: — Efendi, biz macir geidik!.. di ye sızlanan bükük boyunlu insan. lar görüyoruz. Bunlar, kimlerdir? Dedikleri gibi, geçenlerden iseler, gerek ki böyle açıkta | kalmamalı. dırlar. Dün, bunlardan biri gördüm. Limon sarısı gibi vardı. Yanıma yaklaşarak: — Bir ekmek parast... diye mi rıldandı. Aç olduğu, bakışından belli idi. Yüreğimin başı sızladı. Bu, neden böyle oluyor, diye düşündüm. Olabilir ki, benden ekmek'para. 81 isteyen göçmen değildi de, ken- dini bana öyle gösteren bir dilen- ci idi. Buna ayirt etmek için hiç bir göçmen'in İstanbulda sürünme. diğini bilmekliğimiz gerektir. Gelenlerin hepsi, çarçabuk, gün ile geçirilmeden yerlerine gönde- liyorlar mı? Umarım ki, yerleştir ini üzerine alanlar, bu sorgu- nun karşılığını verirler. M. SALÂHADDİN irkecide bir yüzü | en — muhacir, lehinde bir karara ve hattâ bu hu- susta bir kanun neşrine saik oldu- isabsüi teyit etmiştir. Biltabi ilk tet ilan sonra geçen sekiz senelik zaman zarfında mevzu daha ziya- | de etüt edilmiş ve teferrüata va - üsbet bir tarzda halleri - ne imkân olduğu görülmüştür. İktisadi programın hükümetçe tatbiki kararlaştıktan © sonra işin filiyata geçirilmesi için sanayi #a- hasının intihabı lâzımgeliyordu. İş te bu defa, İktisat vekilimizin mü tehassıslarla birlikte halletmek is- | tediği mesele, demir sanayiinin ya #ayabilmesi için isabetle tayini lâ- zımgelen bu yer meselesi olmuş - tur, Mahmut Celâl Beyefendi, son seyahatinde demir sanayiinin en ik tisadi bir şekilde nerede kurulabi- leceğini yakından tetkik etmiş ol- duğuna göre artık sanayi sahası- nın da yakında hükümetçe karar- laştırılması beklenebilir. zevç olarak daima iyi giyinen, ince ve yapma nezaketlerle söz söyle- yen, tuvaletine itinalı gençleri dü- şünmüştü. Meselâ Şekip gibi... M nâsız bir Yahudi kızının şuhlukları- na hemen mağlüp olacak kadar, ba- fif, seciyesiz insanların bir gece çinde mahiyetlerini anlamıştı, şim- di onun için erkek ve arkadaş de- mek Yenerin ( tipinde bir gençti. Böyle temiz, doğru mert bir genç- le mesut olmak kabildi. Fakat ah ona lâyık olsaydı! Bu hülya kendi- si için irişilmez bir saadeti... Arkasında ayak sesleri duyarak başını çevirdi. Füruzan hanım çat- km bir çehre ile kızının yanmdaki hasır koltuğa oturdu. Yüzünden o- nun da uyuyamadığı belliydi. piklerinin rimeli gözlerinin etrafın- dan morumsu bir hale ile kararan bu yaşlı kadın onun gnnesiydi. İn- ce buruşukların arasında toplanan krem ve pudra bakiyesi onun geç- kin yüzüne iğrenç bir manzara ve- ine boyun eğerek sükünet hisseden genç kız birdenbire bu sefahat ba- kiyesi anasına karşı gittikçe kaba- ran bir kin duymağa © başlıyordu. Saadetine engel olacak bütün fena- lıklara hep bu kadın, bu h'ssisz ka- dın sebepti... Füruzan hanım © taşmağa hazır li Öz Türkçe ile Bilmece Bugün bilmecemizin ikinci günüdür Osmanlıca karşılıkları yazılı olan keli. melerin öz türkçe mukabillerini bularak seklimizin boş hanelerine © yerleştire- ceksiniz ve keserek gazetemiz (Bilmece memurluğuna) göndereceksiniz. Bilme- cemizi doğru halledenler arasında kur'a gekiyoruz. Kazananlara hâtıra olarak bi- ver hediye takdim ediyoruz. Bilmeceleri» miz haftada iki defa değişir. Salı ve cu- ma günleri kur'a neticesile bilmecemizin balli ilân olunur, Bilmecemize © ait hal pusulaları nihayet perşembe günü öğleye kadar ga- e ile nüshamızda Yeni bilmecemiz 1234567891011 NAME “ww —© Soldan sağa 1 — Taharri (6), Vaki (3). 2 — Kavi (3), Fecir (3). 3 — Havt (5). 4 — Elde taşınır (5), Hazan (3). 5 — Kınmap (2). 6 — Büyük tencere, hanc halle (5). geniş değil, tenk (3): 7 — Tavuk kovarken söylenir (4)7 8 — Lezzet (3). Yemek (2). 9 — Kezâ (3), Dam, şebeke (2). 10 — Balya, hemayar (4). Bir binek hayvanı (2). li — Esp (2). Fahir (6) Yukardan aşağı “1 — Pek aşikâr (6). cezime (3). 2 — Nota (2). Aht, yemin (3), Ja» bim (2). 3 — Cari, seyyal (4). 4 — Bakiye (5). S5 — Sultan, hükümdar (4), 6 — Ahzetmek (5). — Bülüga ermiş, kâmil (5). Ta- ir Türk medeniyeti, Peder (3). | | 8 — Kesir (3). Tabaka (3). 9 — Bir rakam (4). Hariç şart edatı (2). 10 — N 2), Yemek (2 11 — Vatan (7), Kolay . değil, kuv- vet (3). (8), SARAY (Eski Glorya) Sinemasında Bu akşam Raşit Riza tiyatrosu ONLAR ERMİŞ Vodvil 3 perde Yazan: Bedin H. Vasfi Riza Bey Yarın akşam SARAY sinemasında İ | Eksotik mizansen MILTON Kemali neşe ile en son muyaffakiyeti olan Zenciler Kralı Inci BULUL Binlerce zenci Figüran Bu akşam MELEK sinemasında büyük müsamere olarak, sinema artistlerinin en sevimlisi FRANZISKA GAAL Baştan nihayete kadar zevkli — zengin sahneler, şen, şakra musi- ki, çok eğlenceli kahkahalarla dolu muazzam film | numerolu koltukların evvelden İlkbahar Resmigeçidi Tel, 40868, temini rica olunur. Marsilyada Suikasta Uğrıyan Yugoslavya Kralı ALEKSANDR Hz. İle Mr. BARTHOU'NUN Vefatı Marsilya'da ve Paris'te Bu akşam MELEK yapılan bilümum merasimi sinemasınm porgramına ilâve olarak gösterileceki arama Dünya boks şampiyonu Sabık dünya şampiyonu MAKS BİR karşısında PRİMO KARNERA takem ; H 100.000 JAK DEMPSEY görülmemişbir seyirci ve bu dev gibi kuvvetli adamlar karşısında : heyecan bir güzellik MİRNA LOY Baştan nihayete kadar HEYECAN — DEHŞET ve MERAKLI sahnelerle dolu KADINLARIN SEVDİĞİ | Fransızca sözlü büyük filim. l Yarın matinelerden itibaren İ TEPEBAŞI ŞEHİR | TİYATROSUNDA Akşam Tetandul Belidiisi saat 20 de MR ŞehirTiyafrosu yn ni il | CURU i VE CEZA İ Tablo Yazan F, M. Do İtoyeveky. Tercüm Jeden Reşat Nuri. Salıdan itibaren son haftasıdır ... Eski Fransız Tiyatrosunda Bu akşam saat 20'de YARAŞA OPERET 3 perde, Besteliyen Yohann Strauss | Tercüme eden: Ekrem Raşit. Fiyatlarda büyük tenzilât Hayat ve Otomobil Sigortalarınızı Galatada Ünyon Hanmda Kâin UNYON SİGORTASINA yaptırınız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON Kumpanyasıma bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. Telefon : bir hiddetle söze başladı: — Gece yaptığın marifetleri dü- şünmek için mi buraya çekildin? Feriha ayni hiddetle cevap ver- di: — Gece yaptığım marifetleri hiç hatırlamıyorum !.. — Feriha iyi düşün. Bana itaate sun, Böyle serkeş muamele- den seni menederim!., — Serkeş denecek ne yaptımsa evvelâ onu söyleyiniz... Füruzan H. ağzını açtı. Zaten uykusuzluk başına vurmuştu. — Efe zade mi? Zeybek zade mi nedir? o idiyonun arkasına takıla- rak saatlerce kaybolduktan sonra odana kaçmağı ben sana göstere- ceğim!.. Mahcubiyetten yerin di- bine geçecektim... Feriha artık sabrını kaybediyor. du: — Evvelâ o asil ve mert çocuğa dil uzatmaktan ben de deri, O bir budala değil hürmete lâyık bir gençtir... Sonra siz mah- cup olacağınıza masum bir insanı kıskanarak aleyhinde suikast tertip edenler utansınlar,. Tabii öyle kirli bir muhite tekrar giremezdim... Fürüzan hanım hiddetli olmak- la beraber nedense Ferihaya fazla çıkışamıyordu. Hiddetini yenmeğe çalışarak; 4.4888. 6649 — Sen çıldırmışsın — dedi — Buna çılgınlık derler... Senin, için her türlü fedakârlığa hazırlanmış kibar bir insana karşı biraz daha terbiyeli olmanı tavsiye ederim. — Servet Naim beye karşı mı de- mek istiyorsunuz? Öyle kaba bir a- damın hiç bir fedakârlığını kabul e- demem. — Çok yüksekten atıyorsun. Fe- riha! Seni mantığa davet ederim... Hayatın mahrumiyetleri çok acıdır. Henüz daha çok acılarını duyma- — Sonra daha sakin devam etti — Yalnız dün gece baloya in- mezden evvel, eski tuvaletini giyer- ken çektiğin ıstırabı düşün! Bun- dan daha çok beterleri bizi aç bir kurt gibi bekliyor... Feriha annesinin sözünü kesti — Ben dün geceki Feriha deği lim. Bugün önüme matmazel Boho- | run tuvaletinden daha güzellerini, daha kıymetlilerini getirseler zümde zerre kadar ehemmiyeti yok... Yerli dokuma bir elbiseyi ter cih ederim... Füruzan hanım gülmemek için dudaklarını ısırdı: — Sen desene ki bu aptal oğla- na bir gece içinde Leylâ gibi âşık oldun Feriha ciddiyetle ce — Bir kere daha & İPEK sinemasında haberleri, 21,30: Stüdyo eaz ve tang: tras 223 Kir. VARŞOVA, 1345 m. 17: Salon orkestra. 17,451 Çocuk mesmiy, 18: Orkestra konheri, 18,25: N İhalyan şarkıları. — Masahabe Yenerin temiz ismini bu işlere ka- rışlırmayınız.. Sonra (ben öyle mert ve iyi bir gence (o âşık olmak hakkını kendimde © göremiyorum ki Ferihanın sesi titreyerek söndü.. Sesi gibi kirpiklerine de iki damla titrek göz yaşı asılmıştı. Füruzan hanım kızına dikkatle bakarak biraz yumuşadı : Her halin sinirlerindeki buh- ranı gösteriyor. Bunlar geçer Fe- riha... Münakaşayı — bırakalım da sana hakikatten bahsedeyim. Dün gece sen ortadan kaybolduktan sor ra zavallı Servet Naim bey çok fe. nalaştı. Evvelâ belli etmek isteme. di... Can sıkıntısını şampanya ile defetmeğe çalıştı... Fakat öötikçe kendini zaptedemez bir hale geldi Utansa ağlayacaktı... Mösyö Boho onu memnun etmek için bir çok şey ler söyledi... Feriha alâkalandı: nden çıkaracağını onu süründüreceğini... Memleket ten kaçmağa mecbur edeceğini sö) ledi değil mi ? Füruzan hanım gene hiddetlen di: — Elin budalasile meşgul olaca! değilim. Fakat yaptığı küstahlığır elbet yakında cezasını çekecek. — Bitmedi —