15 Şubat 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

15 Şubat 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cümhuriyet hükümeti Ergani ma- | Jen merkezini Akdenize bağlıyacak | olan demiryolunun ya; işine kendi paralarile iştirak etmeleri için Türk vatandaşlarını davet ettiği şu sırada bir çoklarının aklma şu süaller nan madeni Akdenize taşıyacak olan bu demiryolu hakikaten kârlı bir iş görecek midir? Ve hakikaten orada büyük bir servet var mıdır? Aşağıda: irmeğe çalışacağız. Maksadımız, bu fırsatla memleketin hazinelerini tanıtmaya çalışmaktır. Ergani maden, Şarki Toroslar - da, Diyarıbekirin 65 kilometre simali şarkisinde ve Mersinin de 600 kile- metre şarki şimalinde küçük bir kasa * badır. Şarki Torosların bu mıntakası cazip renklerle mütemayiz yalçın ya» maçlar arzeder. Bu yamaçları teşkil eden kaya tabakaları koyu kırmızı, zor ve yeşil renklerle pek uzaklar. dan takip olunabilir. Sulak vadilerin deki mebzul nebat mecmuası koyu renkli çıplak eteklerin manzarasile Tunis bir tezat teşkil eder. Asıl maden yatağı Ergani maden kasabasının yarım kilometre cenu- bunda ve kasabadan 200 metre daha yüksektedir. Burası Devedüzü deni- Ten üstü düz ve şimalden Mihrapde- Teye ve cenuptan da Yandereye dik yamaçlarla sarkan bir tepenin üze- rindedir. Mihrapdere garpten gelir ve Dicleye akar. Maden yatağı Dicle inden 260 metre yükseklikte z sathından da 1100 metre ir Ergani mıntakaşmdaki bakır ma- denin ebemmiyetini ilmi bir surette gösterebilmek için şu noktaları tet kik etmek mecburiyetinde olacağız: 1) - Asıl maden yatağının vüs'ati- ni ve buna nazaran maden rezervi- nin miktarı, 2) - Madenin cinsini, safiyet dere- cesini yeni ham madendeki cevherin yüzde miktarmı ve madenin cinsine nazaran tasfiyenin kolay veya güç 0- lacağı 3) miktarı, 4) - Bir ton bakırın maliyet fiati- "Bir senede elde edilbilecek ni. Tetkikatrmızm - ilmi olmasını te- min için ve bir hipotezden ziyade ra kama ve hakikate tekabül etmesi i- çin en salâhiyettar ilim adamlarınn bu husustaki uzun taharriyatma is- tinat edeceğiz, ve besaplarımızda da lüzumsuz şişirilmelerden, her maden işaretine kuvvetle bel bağlamaktan sakmacağımız gibi, muhtemel bütün hatları da mümkün mertebe göz ö- Dünde tutacağız. Biraz evvel tetkiki icap ettiğini bahsettiğimiz meselelerin bir kısmı, sırf teknik ve smai meselelerdir. Bir kısmı da ilmi, jeolojik araştırmalar - dan çıkarılan ameli neticeelrdir. Ma den inde bunları birbirin- den ayırmanın imkânr yoktur. Maden yatağının vusatı, yatağın gözümüzle göremediğimiz mahaller- de yani yerin altında, tarzı imtidadı, oradaki şeklinin bir neticesidir. Bu madenin başlıca yatak tiplerinden hangisine dahil bulunduğu meselesi jeolojik bünyesine bir nazar atfet- mek mecburiyetindeyiz. Ergani mıntakasında şimdiki bal- de olan 5 maden yatağı vardır. Bun- lardan biri asıl Ergani madeni tesmi- ye olunan yatak, ikincisi Weiss yata- ğı denilen Altın mağara madeni dör düncüsü ii i ( Maadin bahisleri j Ergani Bakır Madeni 1 Yazan; Prof. Hamit Nafiz sindedir. Bu vaziyete nazaran şist tes- miye olunan bu yarma üçüncü zamanın Eosen devrine sittirler. Volkanik kaya olmak üzere de mın evvelâ i rıklarla . bir çoğu asıl maden mahallinde görü lür. Yatak iki yarık arasında bulun» maktadır. Bu keyfiyet Ergani bakır madeninin sureti teşekkülü noktai na zarından ehemiyetlidir. Diyabaz ihdi fa: bu yarıkların içini doldurmuştur. Maden bilkimya istihale etmiş olan bu kayalarm içinde bulunmaktadır. Bazı madenlerin Böyle volkanik kayalarla beraber bulunması keyfiye tini, maden işlerinin sırf tekniğile meşgul olmuş olanlar bile, bilir. Me- selâ Anadoluda Krom madenlerinin serpantin kayaları içerisinde olduğu, melâfir tesmiye olunan bazı kayalara merbuten manganez madenlerinin bu lunduğu malümdur. Buradan çıkarı: lacak ilk netice şudur: Ergânideki Diyabaz indifar bir noklaya münhasır olmıyacağından bak n mahdut bir halde inhisar etmezler. Binaenaleyh malüm vaka- lardan maada civarda daha bazı ya takların bulunması jeolojik noktai nazarından muhtemeldir. Ergani inn takasında böyle bakır mostralarınn pek çoğuna tesadüf edilebilir. Ancak birile muazzam bir maden yığını te$- kil etmektedir. Buradan da çıkaraca 'ğrmız bir diğer netice, madenin sade- ce bir damar halinde olmadığı keyfi- yetidir. Buda işletme şeklinin ne rada bize gösterecektir. hile, derinliğe doğru giden bir dama rm işletme masrafı mütemadiyen de- gişir ve artar, sabit olmaz. Halbuki, burada böyle bir vaziyet karşısında değiliz, bir yığın karşısındayız; ve iş letme derinliğe değil genişliğe doğru inkişaf eder, Gerek eski ve gerek tetkik edilmiş bulunan bu yalaka sıl maden diy& tanmmış olan yatak - gayri muntazam şekildedir. Ve tulü 150 metre, arzı 120 metre ve binmen- aleyh ufki maktar 18.000 metre mu- rabbasdır. Buradaki cevher sırf bakırlı pirit tir. Alttaki maden de pirotit denilen manyetik bakırlı pirittir. Bü terkiple re nazaran cevher, bakır, kükürt ve demirden mürekkeptir. fürüdür. Bundan dolayıdır ki, bura- larda terkip yüzde yirmiyi hattâ yüz de yirmi sekizi bile bulur. Muhtelif nümunelerin tahlillerin vasıtasmı a lacak ve bu vesaiti aleyhte yuvarlak bir rakama iblâğ edecek olursak, yüz de 10 saf bakırı kabul etmekle her hangi bir hatadan çok uzak kalaca- ğumiz muhakaktır. Şunu da söyliyelim ki, Umumi spam a saslı tetkikler yapmış olan ilmi heyet ler, bu vasatiyi yüzde 17,5 olarak ka- bul etmişlerdir. Bu rakamm hattâ yüzde 10 nunun ne kadar büyük bir nisbet olduğunu anlatmak için, dün- Yazan; Stöfan ZWEİG 8 İhtiyar yahudi, füsunkâr bir ke- şif kudretile, bütün bunları anlıyor. du. Damarlarındaki kanın her kat. resi ihtilâl içinde idi. Erma danse.' derken bazan kendisinin bulundu ğu noktadan uzaklaştıkça ona öyle geliyordu ki kızı bir uçuruma yu- varlanıyor, orada büsbütün kaybo- Jup gidiyordu. Birden musiki, fazla gerilmiş bir ipin kopması kabilinden bir sesle ii Meklemburglu delikan- 1 piyanonun ma Ümit başından fırlarcası , — Siz kâfi derece dansettiniz, “Ded Heme i. Herkes bu sözleri İ niyetle alkışladı, vi Bilmem çıftler dağıldılar. Ortada | yalnız Meklemburglu delikanlı dansedi- yordu. Orta yerde — duran bir kaç kişi bu çiftin raksmı seyre koyul- muştu. İhtiyar Salamon kendine geldi. Sefil bir rehavet içinde şaşkın şaş- kın duracağına bu uyuşukluğu bi Yıkılan Bir Kalp yanm en muazam bakır madenlerin- den biri olan İspanyada Rio Tinto ba kır madeninin yüzde 3 bakırla çalış- tığını söylemek kifayet eder, Tercüme eden: İsmail MUŞTAK rakarak ağzını açmak zamanı işte şimdi idi. Tam bu (o esnada karısı dansın verdiği yorgunlukla soluk soluğa önünden geçiyordu. Memnu- hiyetten, zevkten bütün © vücudü gibi sıcaktı. taneleri, gözlerii alâ. metleri vardı. Acaba ne istiyordu; niçin böyle bir zamanda gelip ra- hatını bozuyordu? Kocasının ke- yif kaçıran bu müdahalesine itiraz etmek için dudakları harekete gel mek üzere idi; fakat o dakika ih- tiyarın halinde öyle bir ihtilâç, öy- le bir sarsıntı, o tehditkâr bir şey vardı ki biraz evvel masa başında birden nasıl parladı; hatırliyarak ses Ka DEF Meşhur Arap muganniyesi Bebiye- nin tüccardan Mehmet Zino ile izdi - vacı Halebin her tarafında şayi olmuş- tu, Insan ne kadar meşhur ve güzel ©- Yursa olsun, Ne kadar çok âşikiarı bu- Yunursa bulunsun izdivacın hayatta mevkii, fazileti başkadır. Meşhur mu- ganniyeyi de izdivaca sevkeden zaten bu fikirlerdi. Kendisine madamül ba- muzikalar çalınıyor, davullar döğülü - — Akşam olmuş, güneş yüksek taş bi. mi üneş yüksek taş bi- naları pembe, sarı renklerle boyadık- tan sonra sönmüştü. Behiye, heykel gibi vücudünü kap- layan ipekli kumaşlar içinde adaleleri- nin meraktan kalbinin hele- canda burkulduğunu hissediyordu. E- vin içinde kalabalık , ipek ve ıtır koku- ları hâkimdi. Rakkase Semuha sabah- tanberi göbek çalkamaktan, boyun kır- maktan, titremekten yorulmuştu. Yatsı vakti olunca etrafa bir sükü- net geldi. Birden sokaktan muzika se si duyuldu. Radyom lâmbalarının şeh- ri âyin yapılır gibi aydınlattığı sokak- ta büyük bir kalabalık eve doğru ilerle- di. Biraz sonra güvey içeriye girmiş - ti. Kadınlar ellerini çırparak (lolo le lo) diye haykırırken Mehmet Zin ek twi çerçeveli gözlüğü ve siyah elbi: rile hemşiresinin kolunda göründü. Ve atılan, üzerlerinde mum | çaprazlamasma İar yanan iki kılıcın ortasından geçti, O zaman mukabil cihetten de telve du- | vağı ve ayaklarında sedeften nalınlari- le Behiye göründü. Güvey, gelini kol - tuğuna aldı. Ağır ağır merdivenleri çı- — Ne var? Diye sordu. Kocası: yin — Ehemmiyeti bir şey değil gözü- mün nuru. Dedi, Metin ol sana anla” vermiş. Behiye, iri siyah gözlerini mahzun skn ünlü Utunu köşeye daya - ” — Muhammet dedi. Eğer İcizi bo - benim kocam olamazsın. Ben için feda ettim. Bundan sonra şöhretim, se sim, güzelliğim, aşkım sana inhisar edi- yor bir rakibeyo kat'iyen tahammülüm y — Müsterih ol. Gönlümün sema sın. aydınlatan güneş iki tane ola. Maamafih ötekilere karşı itizar ct- meği de unutmadı ve nihayet sima- sına bir tavrı mahsus vererek: — Affedersiniz, efendiler, bir dakika müsaade. M Dedi, kocasını takip etti. İhti- yar yahudi buna da kızmıştı. Ken- di kendine © söylenmeğe başladı: “Hâlâ ondan özür diliyor, halbuki parçasın- dan başka bir şey değilim. Fakat hakları var, ne (yapsalar var, madem ki ben her şeye katla- niyorum, her şeye göz yumuyo- Ihtiyarn karısı, kaşları © çatık, salonda bekliyordu. Salamon, ho- casmiri önünde duran bir mektepli çocuk korkaklığile, karşısında du- ruyor, düdakları titriyordu. ii âmirane bir eda ile sor- ew eğe bera ne imiş anla İhtiyar yahudi, meyus ve müte- reddit, kekeledi: — Anlatacaklarım şukisizin, evet sizin bu adamlarla sık sık gö- rüşmenizi ilân ettirdi. Bu haber Halebin her tara fs alt üst etti. a O gece Mehmet Zino ile ilk karısı Müzehher de ön safta mevki almışlar - dı. Perde açıldığı zaman el şakırtıları etrafı çınlalıyordu. Behiye siyah elbi- seler içinde göründü. Hazirunu, bil - hassa kocasile Müzehheri uzun uzun se- Tâmladı. Mehmet Zino ilk karısınn kulağına bir şeyler fısıldıyor, Müzehher renk - ten renge giriyordu. Behiyenin saz ta- kımı bir fasıl yaptılar, kendisi de pır- lanta taşlı yüzükler parıldayan ellerile sedefli bir def çalarak şarkılara tem- po tutuyordu. Sonra altın bilezikli be- yaz kollarını defe dayayarak bir me- val okudu. Ya malikelkulüp ah ya malik Şarkısını okurken hazirun arasın - dan: — Dahilek! — Ah, tatlı kadın! m — Allah senden razı olsun, ömrünü uzun etsin. Sesleri yükseliyordu. Müzehher, rakibesine savrulan bu teveccühler karşısında fazla mukavemet edemedi. Kocasını alıp kaçtı. ... Karısının tekrar sahneye avdetinin kendi ihaneti yüzünden olduğunu anla- yan Mehmet ertesi gün tekrar Behiye. nin yanına döndü. Onu bin türlü il üfatlarla bir daha Müzehherin yanına git 'miyeceğine ve bir daha onun yüzünü görmiyeceğine yemin ederek ikna ct- ti. Meşhur Arap muganniyesi muzaf- fer ve hali emin bir tavırla; — Peki kabul ediyorum. Dedi. bir adam ona şu habe- ri getirdi: Müzehher İstanbula hareket “VEFAT Orta Elçi ve Türkiya sâb:k Fransa sö | farethanesi siyasi müşaviri Mösyö ALPHONSE de LEDOULX kısa bir hastalığı müteakip vefat ettiği komali teessürle haber alınmıştır. Cena- 26 merasim 16 Şubat yarmki cuma günü saat 10 da Beyoğlu'nda Sent Antuvan klisesinde icra edilecektir. Son teşyi var zifesinde bulunmak arzusunda balunam- larm yevm ve mahalli mezkürda hazır bulunmaları ve işbu ilâmm davetiye mar kamında telekiki edilmesi rica olunur, “FUNUUS” cenaze levazımı müeste- si. (13322) EEE NE EREN) lu yillik Yeni neşriyat Mimar : ilk mlmari, şehircilik ve tezyini Lan mecmuasınn 37 Nola aa kânun sayısı intişar etmiştir. Bu sayı le dört intişar yılına giren (Mimer) ber sene biraz daha etmekte vo kuyucularına tatmin eden iü a ok tadır. Bu sayısında, yeni ve eski mi- makale mimari cereyanlar hak» kmda mütenddit yazılar vardır. Tavsiye ederiz takınarak: —Hangi adamlarla? Dedi ve sanki kocasının bu sö- zünden bir hakaret o duymuş gibi hiddetle gözlerine bakarak ihtiya- rm yüzüne baktı. (o Salamon yere doğru iğilmiş başmın bir hareketi- işaret ederek cevap verdi: hayır görüşmiyeceksiniz, istemiyo- rum. — Sebep? Ihtiyar yahudi bu sual karşısın- da kalbinin hiddetinden feveran ettiğini duydu ( kendi kendine: “Hep o zali eda, sanki ben 0- nun uşağı imiş gibi hep otur!,, de- di. Ve asabiyetle devam etti: — Sebebini ben bilirim, elbette kendimce bir sebep var ki söy- liyorum. Onlarla görüşmenizi mü- vafık Erma'nın bu adamlarla düşüp kalktığın: ite i söylemeğe Kadın, kocasınm bu o arzusuna müvafakat edemiyeceğini açıkça anlattı: — Madem ki sebebini söylemi- yorsun, ben de teessüf ederim ki orzuna münaşat Milliyet bu sütenda iş ve işçi yenlere tavassut ediyor. İş ve işçi istiyenler bir mektupla İş büro- muza müracaat etmelidirler. İş aranıyor Marangazlalda içtiği” etmekteyiti mezkür sanatta ve gerek Sair işte çalıştrmağa ihtiyacı olanların Zir- 3 adreve cnüracasitları, Samatya Davutpaşa enddesi Çu- kurçeşme sokak: No. 80 hanede Hüsnü ve Şevki ... Her türlü müessesatta iş kabul ©- derim, Lise derecesinde tahsilim var- dır. Ehven geraitle iş kabul ederim. Tophancde Boğazkesen kahveci Sab ri E£. nezdinde Coramiz İbrahim Paşa mahtumu Kemalettin Teşekkür irtihalile bizi öksüz bırakan sevgili annemiz Saime Hanımın cenaze merasimine iştirak eden, gerek bizzat hanemize kadar zahmet iktiyar ederek gerekse telgraf, mektupla bizi taziye, teselliye temek lütfunda bulunan dost- larımıza alenen teşekkür ederiz. Kızları: Servet Orhan, İsmet Ramiz. Damadı: Orhan Teşekkür Oğlum, Askeri tıbbiye beşinci sinif talebesinden Alfı, büyük bir şefkat ve ihtimamla tedavi ederek şifa ve sıhhate kavuşmasını temin, ve bu suretle de in- sani duygularındaki asalet kadar mesle- ğinde de kudret ve hazakat sahibi oldu ğunu bir kere daha isbat etmiş olan muh- terem doktor Sağlık Yurdu Operatörü Akif Tevfik beyefendiye karşı bütün ai- lece duyduğumuz minnet, şükran ve tak dir hislerini muhterem gazetenizin delâ- leti lütfile alenen beyan etmeği bir ve- cibe addeylerim efendim. Bostancıda Borsa Hayrı (13313) 1934 Matbuat Almanağı Matbunt Cemiyeti tarafından ter. tip edilmiştir. 933 senesinde gerek memleketin i- çinde ve gerek hariçte husule gelen mühim vak'alar ve hâdiseler, Vekile ler Heyeti, mebuslarımız, vilâyet teş- kilâtı, gazeteler ve gazeteciler Alma- nağın başlıca münderecatını teşkil &- der. Tanmmış muharrirlerimizin gün lük mevzularına dair kıymetli maka- lelerini de ihtiva eder. Kıymetli ve nadide resimlerini mubtevi olan bu eserin tab'ına da son derece itina ©- dilmiştir. Fiatı 100 kuruştur. Satış Yeri Kanaat Kütüphanesi (4415) 852 MEFSUH INKIŞAF ŞIRKETİ Tasfiye heyetinden : neticeleri hakkında görüşülmek ve bu hu- susta Bâzımgelen kararlar ittihaz edil mek üzre hissedarlar heyeti umumiye- 9 Mart 934 tarihine müsadif pazar- tesi günü mefsuh şirketin merkezinde iç- tima edeceğinden yevmi meziürda bil- cümle hissedarların gelmeleri — lüzumu ilân olunur. Ruznamci müzakerati £ 1 — Tasfiye heyetinin bir senelik me- #aisi hakkındaki lâyihasmn kıraati, 2 — Bilânçonun tetkik ve tasdiki, 3 — Tasfiyenin metayici | ve inbilâl eden tasfiye memurları hakkında karar ittihaz, (13311) Bu üç erkeğin üçü de terbiyeli i sanlardır, memleketimizde görüş” tüklerimize nispetle elbette bun- ların sosyetesi daha iyidir. — Bunlar, bu çapkınlar mı daha iyi ? Bu... Bu... Bo Sözümü 1 di li ibi gara kudreti kal. mamıştı. Birden ayağını yere vu- rarak haykırdı: a — istemiyorum, sizi menediyo. rum, anladın mı? Kadın Hayır dedi, hiç bir şey anla: madım, ini mak için ortada hiç bir sebep göre. ime > li ocuğunun keyfi... Çocuğ nun keyfi, © Ihtiyar yahudi, kafasına tokmak la vurulmuş gibi sendeledi; yüzü gözü kıpkırmızı kesilmiş, alnını ter basmıştı, ellerile boşlukta sopası” nı aradı; buna dayanacaktı yoksa karısının tepesi üstünde sallıyacak mıydı kendisi de bilmiyordu. Fa- kat sonradan anladı ki sopayı öte- ki salonda unutmuştu. Bunu bula. mayınca hiddetine bir sükün geldi. Cebri nefes etmeğe çalıştı: Kalbi- nin icinden bir sıcak dalgası geçti- ğini duydu. Kolundan yakalamak Bugünkü program İSTANBUL: G 18 © Plak neşriyat 19 Selim Sırra Bey tarafından KS rana ve Ajans haberleri, 1930 Kemal Niyazi B. grubu terfii alaturka musiki (Hayriye, Mi yen hanımlar ve Mahir Beyin Hele 24 © Anda Ağan Börü bali muhtelif neşriyat » öz 2180 Necip Yakıp Bar orkestra fından dana musikisi meyriyaii ANKARA: 1230 Gramofon Ğ 18 Orkestra; Suint.Saoms Ouvertail z roncasan İkune Pierne 1 teh Amadi Seres 1845 Alaturka saz. “ 20 Ajans haberleri, VARŞOVA MIS m: 1640 Caz orkestrasının könsöri, er be, 1755 Yeni İspatyol musikisi pik 18.20 Müsakabe, 21 2102 Popüler konser, ön dövamı, 723 Plik 2390 18,0 1930 Budapeşte musiki 2030 Market siyasete dair Plâk , 21,30 Diyalog, 22,10 Hab k iyano kömseri, HÜDAPEŞTE 550 me 1830 Piyano konseri, 19 İngilizce 1930 Budapeşte imusiki hey'etinin bnn 20/30 harici siyasete dair konfora, Plâk, 21,30 Diyalom, 2210 Sigan musik 3245 Haberler, 2330 Opera orkestrası © fendam konser, 2430 Hafif musiki ve der VÜYANA 507 m 1815 Konar santi, müsahabe, 1010 Mİ &i neşriyat, 10,33 Müsmhabe, 2008, AMİ lite, 20,35 Viyana filahrmenik takımı Mİ imlan konar, 2348 Sen haberler, ER Avusturya kar haberleri, £ 2120 Radye “ haaa. BRESLAU 316 m: seri 17 Neş'eli musiki, 18,30 Astronomik Yi yat, 18,50 Şarkılar, 1010 Müsahabe, Aktünlite, 20 Mili seyriyat Köşük ve şam konseri, 21 Günün kısa haberleri, Halk şarkıları, 22,10 Umumi dans vi | l “ENEZ sesk geri geçen nüshalar 10 kuruştan. > meyi emele) İiyetini kabul etmez, bir ahenk gelmişti: — Neden alamıyorsun? GÖ Yormusun ki ben bunu kendi” çi söylemiyorum. Bunu yalnıZ gin... Düşün bir kere: S beri sizden bir şey rica et Şimdi ilk defa (olarak bi çal bulunuyorum, Buradan Floransaya, Romaya, nerey€ oraya gidelim, şimdide vsrleri siz istediği laştırınız; yalnız rine ” yalvarırım sana, gidelim, Hattâ bugün, hemen şimdi lim... Bundan fazla miyeceğim, hayır imkânı Bu efendiler senin A Bern için diye, sırf İ gitmek? Sen hoşlanmıyor”. | rüşmezsi! İN. ei İhti hudi, ellerinin cı vaziyetile, duruyordu: — Sana söyledim ya, bun8 edemiyorum, benim için kân yok, imkânı yok. rim fazla bir şey sorma,

Bu sayıdan diğer sayfalar: