Geçen gün “Barometre yükselir ve al: | çalırken. . ,, adlı yazımda, söz arasında çevre yanımızı türlü türlü radyasonlar sarmış, yüzer gibiyiz, de- wistim. Mektepli bir hanım kızımızdan bir mektup aldım. Bu radyasonlara merak etüiğini, bunların nereden ve nasıl pkıp geldiklerini öğrenmek © istediğini söylüyor. Hansnkızımızın yazılarıma karşı alâ- ka göstermesi hoşuma gitti. Lâkin sor- gusu biraz beni düşündürdü. Çünkü o yazımda da söylediğim gibi ben. “nasıl, ve “niçin,, lerden korl fiziğin, daha doğrusu astro - fizik'in bu bahsindeki bilgim kıttır. Hele başlı başı- ma bir makaleyi dolduracak kadar zen- gin değildir.. Ne de olsa, madem ki isti- yor e bir araya toplıya- vak işte sunuy. Gökyüzünün ba bu esrarlı radyasonları- nı 1910 da Gokel buldu, ortaya çıkardı. Yirmi yıldan beri bunların üzerinde ça- lışıldı. Neticeleri biribirini tutmıyan bu çalışmalar bir araya toplanırsa kos koca man bir kitap fihristi ortaya çıkar. Hep- | sinde nazariyeler bol, lâkin hiç birisinin müspet bir görgüye dayandığı yoktur. Bugün en büyük fizik bilgiçlerinden | Milikan bu çıkmazın içinden çıktı. Mülikan bu feza inşialarmın ehemmi- | yeti üzerine herkezin dikkatini Sekiler İe işe başladı. Çünkü dar bunlar bilinmiyordu. Çü bilmek, için i Öyle sanılıyordu ki Gökyüzünün radyasonları eliz İ Arton bu türlü türlü atomların nazariye tasavvur etmiş olmayız, İşin en yaman ciheti kâinatın elektrik sahasının çevresini muntazam dan beri bu düşünce bir tarafa atılmıştı. > onu yeniden canlandırmak ne ka- İleti Bazariye; feza şuaları fotonla- rn beyaz idrojen atom çel lerinin fotona inkılâp etmesile hâsıl olmaktadır. Maddenin böyle enerjiye münkelip olma- sı Aynştayn'ın formüllerine de uygun geliyor. Anglo - Sakson astro - fizik bil- giçleri atomların henüz takdir edilemi- yen şartlar içinde, kibrit gibi O yanarak artlarında bir enerji duman» bıraktıkları- nı kabul etmekte güçlük görmüyor! Üçüncü nazariye eskidir; arada bir ta-| zelenir. Bununla beraber kıymetini kay-| Betmemiştir. Bu mazariye feza şunların yıldızlar arasında bazı atomlar teşekkül ie açıkta kalan enerjiye istinat e- re unsurların, evvelâ bir elekt- mesile serbest kalan enerjiyi hesap et- miş. İdrojen sarfile helium teşekkül et- ! mek için 25 milyon volt foton | serbest | iz | kalmak lâzemgeliyor. alarının naklettiği enerji korkunçtur. in göz kamaştırıcı — ışıkları yare dünyamıza feza şunla- ışık ile Firm taşıdıkları enerji, hararet ve şekillerinde dolaşanın, en az, onda biri kadardır. Bizim nebülöz galaktik te bu | hesaba katılırsa o enerji diğer bütün in- pinlarmkinden, yüksek olmaan da, b halde onlara müsavidir. (Mülikan) im tecrübelerinden şu meti- er seyandır, değişmez. Yalnız barometre ile uvgun olarak hafif değişiklikler göste riyor. Barometre yükselirse imşinlar ek-| siliyor, düşerse artıyor. l Kuvvetli bir mıknatıs sahasmdan geç- #kleri halde yollarını sapıtmamalarına göre bunların — ışık gibi — fotonlardan yahut ışığınkine yakın bir hızla savrul- muş elektronlardan müteşekkil oldukları asılaşılıyor. Milikan'ın gördükleriniz Bu zata göre feza ii alardan yapılmıştır. yırabilecek bir tayfbin aleti olsaydı bu şuzlarn tayfları biribirinden ayrılmış, ihtzazlarının frekansı © ve yeni e sermeye adam ve gerit biçiminde bir tayf gösterirler. ki, Foza elektronlarla dopdoludur. Arzın civarın 25 milyon voltluk bir elektrik | sahası kaplamış bulunuyor. Zaten küre- | #nizin etrafmdaki elektrik sahasını bili- ! yoruz. Bir milyon volta yakındır. kadar voltluk bir elektrik sahası etrafın”. duki elektronların! çekmek için kâfi ol- madığı gibi elektronları çekeceği yerde defetmesi lâzım; mira) çekmek itibarile müsait bir hası olduğunu kabul edersek esaslı bir larını doğuran bu sentezler | layor? Her halde yıldızlar o ve ler gibi mük ortalarda de-| gil İnşialar, önceleri yük boşluk,, | denilen yıldızlar arasındaki ulu sahada peyda olmaktadır. Bu saha dağmık mad- delerle doludur. Atomlar o kadar küçük ve snha o kadar geniştir ki kendilerini iyonize edecek bir dalgaya bir elektrona yahut birleşecek bir başka maddenin a- tomuna tesadüf etmek için aylarla ve w- zun mesafeleri dolaşması iş ancak yıldızlar arasındı Kenya el Heli oksijen ve | demir atomları yıldızlar arasndaki bu geniş meydanda doğuyor ve her doğum kâinata feza ışıkları, foton kozmiklerle bildiriliyor. * Dr, Rusçuklu HAKKI me m e | Askeri tebliğler l Üsküdar askerlik şubesinden: Usküdar Malmüdürlüğünden maaş almakta bulunan şehit zabitan ve efrat yetimlerinin 934 senesi tütün ikramiye- lerinin kaydına 1 şubat 934 te başlana- sak ve 28 ci günü bitirileceğinden alâ- kadarmı maş resmi senet ve cüzdan. larile şubeye müracaatlar. BTANSUL BELEDİYESİ Sahir Tiyatrosu Bu akşam Saat 20 de ÜVEY BABA Harik Hayat Siortalarınızı Galatada Ünyon Hanmda Kâin NYON SİGORTASINA yaptırmız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan UÜ Kaza ve Otomobil Bir kadının 24 Yazan : Stefan Zuceig 18 eski endişeli eda yoktu. Yokuş yu- karı zahmetle tırmanan bir araba tepeye geldikten sonra aşağı doğ- ru nasıl çevik bir sü inerse şim di İngiliz kadınının anlatışı da öy- le olmuştu. İfadesinde sanki kanat- lanmış gibi bir hafiflik vardı. Devam etti: — Oradan çıkar çıkmaz koşa ko- şa otelime gittim. Geceki fırtına gökyüzünün bütün bulutlarını da- ğıtmıştı, Sokaklar sabahın beyaz aydınlığı ile parlıyordu. O dakika ben de sabahın bu haline benziyor- dum. Benim de (yüreğimde artık ıstıraptan eser kalmamıştı. Bir kaç defa tekrar © etmiştim: Kocamın ölümünden sonra hayat- la her türlü rabıtam kesilmişti. Ço- cuklarımın bana ihtiyaçları yoktu. Hiç bir şey hattâ kendi nefsim bi- le beni alâkadar etmiyordu. OHa- yata muayyen bir hedefi olmıyan insanlar için yaşamak bir kusur, bir hatâdır. Ben de böyle bir in- san olmuştum. Benim de hayatta hedefim kalmamıştı. Bu vaziyet Kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. Telefon : Beyoğlu 4.4888 Ki 6 saatlık hayatı Tercüme eden: İsmail MUŞTAK içinde ilk defa olarak ansızın bir hedef, bir vazife ile karşılaşıyor- dum: Bir adamı kurtarmış, bütün imi kullanarak genç bir ha- yatın yıkılmasına mani ol sonra iktiham edilecek u- fak bir müşkül daha vardı, bunu da atlatırsam vazifem muvaffakı- yetle ermiş bulunacaktı. Bu düşünceler içinde otele gel- Mi otele akel seçi re düşen kağicımn iie ehemmiyet vermeden odama e tım, Artık bende eski utanma ve sıkılma hislerinden eser kalmamış- tı. Damarlarımda coşkun bir sıcak. lıkla dolaşan yeni bir kan bende yeniden hayata avdet arzusunu u- yandırmış, başkalarma faydalı ol- mak ihtiyacı taze bir his halinde içimde canlanmıştı. Odama girer girmez elbisemi de- Ziştirdim ve o vakte kadar arkam. da taşıdığım matem ( kıyafetimi terkederek açık renk Pir esvap giydim. Bu kıyafet tebdil düşüne- İ görmüşler, kan dökülmüş, toplar patla- | bağlatmış. Hanife Hanım sobanın başımda küçük Vedada babasınm eskilerinden bir palto dikiyordu, Akşam olmuştu. (Karanlık görünmez bir duman gibi odaya yavaş yavaş doluyor; kadm gölgeler içinde bir hayale dönüyordu. Sobadan çıkan alev- İer yüzünde, elerinde kımıldıyor, elleri | kumaş üzerinde hareket ediyordu. Artık gözleri iğnenin koyu renkli kumaşın ne- resine battığını seçemiyordu. Yorgun başmı kaldırdı. Pencereden dışarıya baktı. Sisler içinde kargalar u- guşuyor, kırlar denize doğru bir hüzün gibi uzanıyordu. Bu akşam garipliği onu düşünceye daldırdı: Kocasının Düzce - Hendek boğazında Abaza Çerkesler başmı yedikten sonra dünya onun için kasvet dünyası ei yaşamak, mihnet yükü haline gelmi: Üç çocukla Ankaradan Kayseriye Ki ciye kadar eşkiyaiardan korunmak neler çekmişlerdi. Hele Dişi kilitli le nilen bir eşkıya Lakibinden kurtulmak için Asıyozgat dağında o zaman iki ya- sındaki Vedada iki saatlik yol yürütme- si bir harika idi. Bu, biraz da Anadolu- Dun düşmanlardan kurtulması, ölmüş bir adamın dirilmesi gibi bir mucizeye ben- ziyordu. Kocası gibi aslenler ölmüş, kağnılar cephane taşımış, kendi gibi şehit famil- | yaları banlarda yatmışlar, sefalet ve acı muş, Anadolu düşmandan kurtulmuş, Türkü esirlikten kurtarmıştı. Hanife Hanım üç çocuğu ile Apadolu- da çok cefa çekmişti. Sırası geldikçe ba Şer yükseğe kaldırarak gözleri dolu do- lu: “Bir gün kurşun yağmuru altında kaldık. Kurtulduk. Allah bizi öldürme- di. Çocuklarımı beslemek için gece sa- bahlara kadar tanesi altmış paraya dikiş dikerdim!,, diye dert yanardı. Harbiyeden çıkan genç zabitle evlenir- ken me emelleri vardı. Çocukları olacak, | onları ciddi tahsil ettirecek, mürüvvet- | lerini görecekti. Talih ona küsmüştü. Bü- yük kızı Hadiyenin namusunu korumak için yollarda onu erkek kıyafetine bile sokmuştu. İstanbula gelince maaşlarını inin ölürken Em- niyet Sandığına çocukları için yatırdığı para ile Bostancıda şu küçük evi alıp baş İarını sokmuşlardı. Buna da çok şükür... Büyük kızı yetişmiş, evlenmek çağına gelmişti. Ortanca kızı bir terzihanede çalışıyor, küçük Vedat ta mektebe gidiyordu, Şimdi yegâne emeli çocuklarını mes'ut görmekti. Bu yakınlarda Hadiyenin kıs- meti çıkmıştı. Şimendifer kumpanyasm- da bir genç memurla nişanlanmışlardı. İlkbahara düğünleri olacaktı. Eve damat gelince kendisi de rahat edecekti. Erkek, bir aile için büyük bir İkuvvetti. Çocuk- larının başmda şimdi hem baba hem âna idi. Her şeyi o düşünüyor, gök yorulu- yordu. Akşamları kapı çalınıp bir erkek elin- gikeınlırı almak... den evin nafakası olan Arkasından kızının sesini duydu: — Anne karanlıkta mı oturuyorsun.. Lümbayı yakayım... O kadar karanlıkla aydınlığın farkım da bile değildi. ... Geceyarısı kapı gıcırtısile Hanife Ha- nım yatağından doğruldu. Dışarıda bir ses vardı, Hırsız mıydı, düşmün mıydı? o da şeylerden hiç korkmazdı. Ana- bin bir tehlike atlatan bu çöirmi Sa kazanmış, düşman için amansız bir intikamez olmuştu. Dışarıda, evin İ- sinde bir tıkırdı olsa kocasından, yadi- gir kalan bir tüfeği eline alır, arardı. ,Uykunun verdiği sersemliği gidermek yarda al duran tüeği o Da çk DÜŞMANI İ getirip ölen düşmana baktılar, ye an an arm b Katta ai önünde durdu. Tek- a Tenim ol.. yoksa seni öldürürüm, mimar e şaşkım, telâşlı kısık bir 0s yak Yabaner değil. . yabaner sus.. sus. Düşman onu gafil avlayıp tuzağa dü- | yörmek istiyordu. İhtimal ki yabancı ol- miyan bu herif sonra kendisini ele verir korkusu ile yavaş yavaş yanına yaklaşıp işini bitirecekti. Şimşek gibi (zihninde şu fikir çaktı: — e anasız da kalacak, O den ben onu öldüreyim.. t. Bu çe — A öm iye hele br Zelliyi | dinledi. Yukarıdan çocuklar uyandı. Lâmbayı Hanife mim sancısı tuttuğundan ilâç almak için aşağı inip korkudan meramını anla- tamıyan gelinlik kızı Hadiyeyi öldürmüş tül ... Ertesi gün İçerenköy mezarlığına gi“ den yolda gözleri yaşlı köylülerin omuz- lardaki tabutun yanında darma dağınık, gözleri büyümüş, ayakları çıp- lak bir kadın yürüyor: Kızım Ankaraya gelin gidiyor! di- eriyor, ağlıyor, sonra kahkahalar» a yordu. Cemaat, kızına son vazifesini yapan bu zavallı mecnun anaya a Tİ 71 Bugünkü Program ISTAN BUL 169 m. 1700 Gramofon. 1830 Orkestra ve Bedriye hanımın iştira kile Tango türkçe, 19,30 Kemani Reşat Bey ve arkadaşları. 21 Gramelen 2 2130 Anadolu Ajansı, Borsa haberi, Saat 1840 Alaturka saz. 20 Ajanı haberleri. VARŞOVA Miz m: 18,29 CaCu orkestrasının konseri, 30 Meşhur artistlerin plâklar VI Çe- cuk neşriyatı. ru, 1748 Şiirler, 18 Müsahabe, 18,15 Palon- ya musikisi Popüler, 19 Müsmhabe, 19440 Ta gani Piyano relakaile, 20 Muhtelif sözler, 20,50 Unutulmuş Karnaval isimli orkestra müsiki parçaları, 21,50 Hal 22 Konferans, 22,15 Lemi riyat, 2345 Spor haberleri, 2125 Dans mu- müsahabe, dane devamı, UDAPEŞTE 569 m: 1650 Zsiga Racr Sigam takımı, 1730 kon- ferana, 18,30 Keza, 19 Stefan Bertha Salon takımı, 2050 Stüdyodan bir temsil, 22.20 Hm berler, 22,30 Şander Bara Sigan takımı, 24 Sonatlar İmre Stefanisi ve E. Kerpely tara” handan. VİYANA S7 ms 18,25 Oda Kartet munikisi, 19,30 Müsaha- be, 20.30 Saat ayarı vesaire, 2025 Beynelmi- lel spor haftasına sit baberler, 2035 Gök mavisine benzeyen zaman isimli Oskar Strauss wn tagannili temsili, 23,08 Son haberler, 23,28 Orkestra konseri. BÜKREŞ 34 m 11,30 Ruhi meşriyat, 1/45 Rubi meyal 12 Senfosik plik musikisi, 13 Plâk konseri konferana, İ 14 Haberler, 14,15 Hafif musiki plâk, 18 Ghin- da caz takımı dans mesikisi, 19 19,15 Dana musikisinin devamı, 20 Üniversi: te radyoru, 20,20 Plik, 2045 Konlerana, 2110 Piatra din cash isimli Fisehtermacber'in. ça a a çak, Evimden çabuk | Evin altından kesik bir ses: — Sus. sus benim. — Sen misin?. Kimsin sen?.. Mutfağa doğru yürüdü. Herifin teh- le ER veli 1 ölç beşiyle ğildi; matem elbisesinin yerine a- çık renkli bir tuvalet giyerken ne- yaptığımı ben de bilmiyordum, bu- nun sonradan farkına varmıştım. Bunu müteakip otelden çıktım, şeri rek bir miktar pa- n istasyona gittim, ti hareket saatlerini Mi dim. Hattâ benim Ode hayretimi mucip olan bir soğuk kanlı azim ile bir kaç hususi | işimi gördüm, bir kaç randevu (saatini tanzim eltim. Şimi kaderin bana tevdi ettiği bu dülikenliyi son bir tahlis eye kurtararak memleke- göndermekten başka yapıla- cak bir şey kalmamıştı. e Doğrusunu söylemek lâzrmge- Erse bana öyle geliyordu ki olup bitenlerden sonra tekrar ona yak- laşabilmek, onunla temasa gelmek için oldukça ererji sahibi olmak lâzımdı.Çünkü dün her şey bir zül İ met gibi geçmişti; suların cereyanı | İ na kapılmış iki taş parçası bir ana- forun ortasında nasıl çarpışırsa biz de öyle olmuştuk. — Biribirimiz yüzünü de adam akallı görememiş- tik. Hattâ şimdi beni gazino önün- de görünce tanıyıp tanıyamıyaca- ğından emin değildim. Evet, dün her şey bir tesadüf, masikini temsili, 23 Müsahabe, 215 Mile Direktor isimli musikili temsil. ESLAU 96 m. 17 Yohalm Stramas ve Josef Straus'un ©- serlerinden mürekkep konser, 19 Müsahabe, 19,20 Neş'eli musiki, 20 Mürababe, 20,29 Zi- ral müsahabe, 21 Mozart'ın Figaronun Dü- mahsus şeytani bir delilik eseri i- Şi bugün ona açık hüvi- imle yanaşmak mecburiyetinde idim. Dün geceki şehvani şahsiye- time bedel şimdi gündüzün mer- hametsiz ÜRET içinde insani haa mere hakiki simamla o - görünecektim. Meğer bütün bu endişeler lü- meğer bu iş hiç te Muayyen saatle gazinonun önüne gelince tahta kanapelerden birin- de oturan bir adam kalkarak koşa koşa bana doğru yürüdü. Dikkat ettim: Beni görünce bir- den şaşırmıştı. Onun bu şaşırma- sında öyle saf ve masum, © kadar memnun ve mes'ut bir eda vardı ki bunu bütün hareketlerin- de açıkça ookumak mümkündü. Gözlerinde minnettar ve ayni za- manda hürmetkâr bir sevincin a- teşleri parlıyordu, o nazarlarımız karşılaştığı zaman benim telâşımı görünce gözlerini tevazula yerine indirdi. Bir erkeğin duyduğu min- nettarlık hissini yüzünde okumak o kadar nadir tesadüf olunan bir şeydir ki... Kalplerinde en yüksek minnettarlık taşıyan erkekler bile bunu gösterecek ifadeyi simaları- bir sarhoşluk, yolunu şaşıranlara Da veremezler; şaşırıp kalırlar, a- ğızlarını açıp bir kelime e söyliyer değil, . İ Tam sant 21 de büyi «HENRY GARAT ve Gönül cazibe ve meş! simin en büyük muvaffakiyetini Senenin en büyük kahkaha muvaffakiyeti ALAYIN En zengin, en şık * tuvaletlerle, mevzuu ile mms İPEK 29 iel kânun pazartesi ISTAN BUL 169 m. 1730 Gramelen. 18 ransızen ders (İlerlemiş olanlara ) 18,30 Stüdyo heyeti. 1930 Bedayii Musiki heyeti, 21 Grnmefom £ 2130 Anadolu Ajansı, Borsa haberi, Sant ayarı, 30 ikinci kânun Salı ISTAN BUL 169 m. e 31 ikinci kânun çarşamba İSTAN BUL 1639 m. 1730 Gramafen. sazca ders (ilerlemiş olanlara). iyatrosu artistleri © tarafından 19 Gramofon. 19,30 Bedayii Masiki heyeti, 21 Gramofon « 2130 Anadolu Ajansı, Borsa haberi, Sant I şubat perşembe ISTAN BUL 1639 m. 21 Gramofon * 183) Orkestire. 1930 Kemal Niyazi Bey ve arkadaşları, 21 Grsmefen * 21,30 Assdolu Ajansı, Borsa haberi, Saat ie 2 şubat cuma İSTAN BUL 163 m 12,30 Türkçe plâk neşriyatı, 1730 Gramofon, 19/30 Kemal Niyazi Bay ve arkadaşları, 31 Gramafon 5 2190 Anadolu Ajana, Borsa haberi, Sant ayari 3 şubat cumartesi İSTAN BÜL 169 m 1730 Gramofon. 15 Fransizca deri (Müptediler mahsus). 1830 Belkis hanım. 1930 Tanburi Refik Bey ve arkadaşları. 17,30 Gramofon. 2130 Anadolu Ajanı, Borsa haberi, Saat ayarı, mezler; utanırlar ve hakiki hisle- rini saklamak için sıkılıyor gibi gö- rünürler.. Halbuki bu genç adam hiç te onlara benzemiyordu. Allah ona öyle bir kabiliyet vermiş, mi- marı tabiat gizli bir kudretle onun Mi mmm Eni yaratmıştı ki bütün ri en en musavver bir tarzda il rom liyor, minnettarlık hissi bütün vü- cudundan parlıyarak intişar edi- yordu. Elimi tuttu ve bir çocuk basını andıran kafasını» dindarave bir tünde bıraktı. Bu, bir öpüş değil, dudakların hafif (o bir teması idi, Sonra geri çekildi, hatırımı sordu, rikkat ve muhabbetle yüzüme bak. tr. Ağzından çıkan her sözde öy. Is bir terbiye ve nezaket eseri var. dı ki bir kaç dakika seki bende endişeden zerre Ruhumun sükün ve a sanki *abiate aksetmiş bütün mana zır genis bir huzur içinde parh yordu: Dünkü gazaplı denizde şim di öyle sakin, o kadar (o şeffaf bir durgunluk vardı ki bulunduğumuz yerden dalgalar altındaki beyaz çakıl tasları birer birer görünü- yordu. Gazino, bu cehennemi uçu- rum, Arap tarzı mimarisine göre Bu akşam TÜRK sinemasinda (Une femme sw volant ) filminde seyircilerin gönlünü tuzağa düşürecekler en kıvrak şarkılar rile herkesi teshir edeceklerdir. Bu film yalnız | Hanry Garat | nın en güzel filmi değil, bu mev- Yarın matinelerden İPEKFİLM STUDYOSUNDA TÜRKÇELEŞTİRİLMİŞ Lüks Vapur Yolcuları RR TÜRKÇE SÖZLÜ Amerikan kibar gösteren nefis bir film. SİNEMASINDA mamam (12668) 'ük gala müsameresi LİSETTE LANVİN Tuzağı kazanan bir şıheserdir. (176671 Bu filmde göleceğiniz kadar hiç bir vakit gülmediniz HOROZU 112669) itibaren ml hariku'âde meraklı ve heyecanlı hayatının içyüzünü İPEK S5INEmASI Senenin en 'güzel Türkçe sözlü ve şarkılı MİLYON AVCILARI Filminin son günüdür. Geç kalanlâr bu son günden istifade etsinler, ELHAMRA'da: VALS MUHA REBESİ FERNAND GRAVEY sarafından | (12669) Milliyet bu sütunda iş ve ei yenlere tavassut ediyor. İş ve istiyenler bir mektupla htupla İş bür muza müracaat ea İş aranıyor 19 ea saki yeni türkçe okur zar, büy ük bakkeliyelerde tezçahtarlık yapmış biri iş arıyor. Odacılık, “kapser İk yapar şeraiti ehven. Aksaray N: Kemal cad. No. 18 kahveci Satılmış ef. vasıtasile Malatyalı M. Al İşçi aranıyor Tahsilim âli derecede her hangi bir müessesede kâtiplik yapar, yaşım 39 şe“ rait ehver. Fener Sultan Selim Fistıkdibi Hamdi Paşa konağı No. 36 X ... yeri yakalar 100 1i- da KE Çeizetinden 100 Talip alaskan ÇiRiM e kezine müracaatları ” AZ İ Ya <emiyet mer yapılmış muazzam gövdesini bu- Tutlardan semaya seltiyordu. Dün gece öğe için saçağı altına sığın” il ör Gl nylon üzile bir çiçekçi işKyO) Dükkân içi kırmızı, yeşil rengarenk çiçekler ve yapraklarl8 dolu idi. Genç adamı öğle yemeğine da" vet ettim. Birlikte ufak bir loka” taya gittik. Orada bana basında geçen feci macerayı — anlattı. B“ hikâye tam benim tahminime muv* fıktı.Onun asabiyetten titriyen ek lerini yeşil rulet masası üst ilk gördüğüm dakika kendisi hak” kında ne düşündümse bunda 1“ mamile isabet etmiştim. ları şu idi: Kendisi Lehlidir, eski ve asil bİf aileye mensuptur. Diploması leğine hevesi olduğu için Viyan da bu gayeye göre bir tahsil taki? etmişti. Bundan bir ay evvel İSÜ; han vermiş ve bu imtihanı fe, lâde muvaffakıyetle geşirmit yer vusturya Büyük Erkânı sinde yüksek bir zabit olan beni yeğeninin bu muvaffakıyetin #9“ fine onu o gün (Prater)de 8€ Ye rışlarına götürmüştü. Esasen yanada amcasının evinde yatıp kalkardı.