4 Fransız Üniversitelerinin Fen fa- kültelerinde olduğu gibi, bizim İstan | Üniversitesinin Fen fakültesinde . denilen mahsus bir sınıf . Fen fakültesinden diploma al - dıktan sonra orta mekteplere, Lisele- re hoca olacak gençler bu smıftan geçmezler, İsmini Fransızçada Physi- gue, Chi ve Natureiles kelimeleri- nin birinci harflerinden olan bu sınıf, Tıp fakült, girmek, oradan he- kim olmak istiyen gençlere mahsus- tur. Onlar bakaloryadan sonra ve Tıp fakültesine girmezden evvel, Fen fa- Zültesindeki bu mahsus smıfta okuya» rak oradan bir şahadetname almağa mecbur tutulurlar. Yalnız hekim olmak istiyenlere mahsus olan bu sınıfın, Tıp fakültesi- ne bağlı olmayıp ta Fen fakültesine bağlı olması biraz aykırı görünür. Fa- kat herkesten evvel bu aykırılığa ta- accüp eden o sınıfa yazılmağa mec- bur tutulan gençlerdir. Öyle yal Avu- kat olmak istiyenler doğrudan doğru- ya Hukuk fakültesine, edebiyat hoca- $ı olmak istiyenler doğruca Edebiyat fakültesine girsinler de, hekim olmak istiyenler niçin bir sene Tıp fakülte- sinden başka bir fakültede bulunma- ğa mecbur olsunlar? Tıp talebesine mahsus olan bu sı fın Fen fakültesinde kalmasına, ba, Tıp fakültesi de taaccüp etmiş. Bir kaç gün evvel rak kendisine bağlanmasını iste Fakat — bazıları belki, bereket v sin ki, derler — Üniversitenin bütçe- si bu değişmeğe müsait olmamış. P. C.N. sonıfmın hocaları aylıklarını Fon fakütesinden aldıkları için onla rın Tıp fakültesine geçmelerine im- kân görülemem Bizde 1924 - 1925 ders senesin- denberi mevcut olan bu mahsus sinı- fın Fransız Üniversitelerinin icadı ve hekimlik tarihi tekâmülünün neticesi- dir. Orada 1897 senesinde başlıyan bu sınıfın icadından evvel, Tıp fakülte rinde vakıa fizik, kimya ve tabiat dersleri vardı. Hattâ Tıp fakülteleri, P, C. N. sınıfında bulunmıyan arz bil gisi ve madenler derslerini bile oku- turlardı. Fakat bütün hekimler ve on- larm başında hekim hocaları bu ders- lere “yardımcı bilğiler” derler ve en büyük ehemmiyeti "İkmali Omahlü- kat” olan insanım sağlık ve hastalık halini tetkik etmeğe verirlerdi. On do- kuzuncu asrın ortalarma kadar, he- | kimlerin gözünde, insan tabiat içinde, ka hiç hayvana mze m.yen, büsbütün ayrı bir mahlük idi. Vakın, daha Aristottan baş'ıyarak bütün filesoflar insanla öteki hayvan- lar smdaki farkın ancak bir dere ce farkından ibaret olduğunu mişlerdi. Fakat hekimler insan: eden tabiat kanunlarınm, tabintin di- ğer kanunlarına benzemediklerini ka bul ederlerdi. Tıp fakültelerine y: dımcı bilğiler diye tabiatin umun ına ait resimleri de ilâve et- it artık en büyük ls oluyorlardı. etle yürüyen hekimler, salgın hastalıklar çıktığı zamanlarda insanları yüzlerce (binlerce birden ölmelerini de tabiat kanunlarına uy- ğun buluyorlardı. Paristeki büyük | do- uni evinde yüzlerce kadın lohusa hummasından öldüğü vakit, halkın gösterdiği dehşet karşısında akılları. aa gelen hekimlik tedbiri koca bina- yı yakmak fikri olmuştu! Tam o sıralarda, heki; twünasebeti olmıyan, billürların tetki- kinden başlıyarak biralarm ve trap- iarm ipek böceklerinin ve tavukların hastalıklarını anlamış, onları t- mek çarelerini bulmuş olan bir kim- mma ayıp olduğunu anlamışlardı. Bu anlayış üzerine tabiatin umumi kanunlarına ait olan rin de he- kimlikte yardımcı r değil, he- kimliğe “Temel bilğiler” olması lâ- zım geleçeği meydana çıkmıştı. İşte, hekim olmak istiyen gençler re, hekimlik bilğilerindi ra temel olacak ve tal kanunlarına ait bilg çin icat edilen P, C. N, sınıfı o anlı şın neticesidir. Bu srnıfı Fen fakültelerine bağla» manın sebebine gelince: Tıp fakültelerinde hekim hocaları her şeyde daima hekimliği düşünme- ğe, bütün derslerinde her şeyin he- kimlikteki tatbikatını göstermeğe a- lışmışlardır. Halbuki bu mahsus se nıfta asıl maksat, insanı ayrıca düşün miyerek, tabiatin umumi kanumlarmı öğretmektir. Bu umumi kanunların vs tabiat bilğilerinin insan üzerinde tatbikatını öğretmek için o Tıp fakülte. lerinde ayrıca di ır vardır, Hekim olmak istiyen gençlere, he- kimlikten evvel, umumi tabiat bilğisi zihniyeti vermeğe en ziyade salâhiye ti olan, tabiidir ki, Fen fakültesi ıdi, Orada tabiat bilğileri filân yahut fa lan hayvana, binaya göre değil umu- mi surefte ve mukayeseli olarak öğre tilir. Onun için bu sıf Fen fakülie- lerinde kuruldu. Fransada bu sınıf yeni kurulduğu vakit, o sınıfta ders verecek hocala- rm hekim olmamaları şart koşulmuş- tu. Hattâ vilâyet Üniversi! inden birinin Fen fakültesinde Ki pro- fesörü olan âlim bir hocanın Tıp âle- minde dahi doktor olduğu baber alın dığı vakit bu hocanın P. C. N. sınıfın. da ders yapıp yapamıyacağı bir mese le olmuştu. Nihayet hocanın Tıp dok- toru diplomasını ilmi bir süs olmak ü- zere almış ve ömründe hekimlik et- memiş olduğu tahkik olunarak hoca yerinde bırakıldı. P. C. N. smıfmda insandan ayrıca bahsetmek âdeta yasaktı. Hocalar in sandan, ancak onu diğer hayvanlarla mukayese sırasında, & bahsederlerdi. talebelerden biri imtihanda yanılıp ta insana mahsus teşrih tabirlerinden birini kullanırsa döndürüleceği he- men hemen muhakkaktı.. Hekimlere herşeyden umumi tabi- at bilğisi zihniyeti vermek için, bu mahsus sınıfı icat eden hocalar bir de hekimlik tahsilinden sonra “Yüksek tıp dersleri” sınıfı icat etmeği düşi ü i. Umumi teşrih ve fiziyoloji, lık, umumi tedavi, yani nebatlarda, hayvanlarda ve insanlar- da mukayeseli hekimlik derslerine tahsis edilecek bu smıftan, Tıp fakül- telerinde hoca olmak istiyenler şaha detname almağa mecbur tutulacak- Jardı. Bu suretle hekimler biç olmazsa hoca olmak istiyenlerde tabiat zikiniyeti tamamlanacaktı. Ho- ca olacak hekimler insanın öt vanlardan ancak derece iti k olduğunu İz, Fakat Fransız hekimlerinin bir ço ğu bu Yüksek Tıp ders'eri şahade'na onu alacak hekimlere halkm gözünde fazla bir itibar vereceği den, kendilerinin iktıradi monfaati rine zarar geleceğinden korktular. Yeni Yüksek tıp şahadetnamesinin kanunu çıkmış iken onun tatbikine mani oldular, .. Bu yeni Yüksek şahadetnameyi verecek derslerin korulamaması, bildir ki, hoca olan hekimlerin nebat lar ile hayvanlar ve insanlar arasmda mukayeseli hekimliği öğrenememele- rine sebep oldu demek değildir. O va- kittenberi hekimlik ilerledi. İnsan ile öteki hayvanlar arasmda ancak bir derece farkı bulunduğuna yalnız he- yager — Pasteur — ortaya çıkmış ve yakılacak olan o büyük doğum evin- de hekimlerin âleilerini ve... ellerini temizlettirince © bütün ö lümden, suçsuz binayı da yanmaktan tı, O vakit hekimlerin bir çoğu o kim Yagerin üstüne düşmiyen hekim işle- rine karışmasına kızmışlar, fakat ara larmda insaf'ı olanlar kimyagerin gös #erdiği muvaffakiyetin bekimlik na- Bir kadının 24 Yazan : Stefan Zweig 7 ikinci oğlu idi, Hindistanda on se- ne hizmet etmişti. Çok geçmeden evlendik. Kaygusuz bir hayat yaşı. gorduk: Senenin üç aymı Londra. da, üç ayını çiftliğimizde, üst ta- vafını da İspanyada, Fransada, 1. talyada otelden otele giderek geçi- ciyorduk. Evlilik hayatımızın ufuk- larında en ufak bir şaibe en kü-| beni için i tamami “ ik bir gölge bile yoktu. ES ami Yün az zdivacımızdan Odünyaya (o ge-| lik izdivaç hayatının her saatini len iki erkek insandır. Ko- | kendisilebirlikte geçirdiğim, yir: camani bir ölümle öldüğü za- man ben kırk yaşmda idim. Sıcak kere çalıştığı zaman bir raciğer hastalığına tutulmuştu. Bu hastalık birden silerek biçareyi iki hafta içinde aldı götür- O tarihte büyük oğlum asker- liğini yapıyor, . küçük oğlum da mektebe gidiyordu. Kocamın vefa» tile ben hayâlta yapyalınız kalmıs- tım. Bu yalnızlık sıcak ve şefkatli | bir aile muhitine alışık olan varlı. | ğımda müthiş bir azap devresi aç- must, Evin içinde neye baksam ba-! » masevgili okocamın feci ölümünü İ kim hocalar deği, o bütün hekimler kanaat getirmişlerdir. Bizim Tıp fakültesinin P.C.N. sınıfını Fen fakültesinden avırarak kendisine bağlamak istemesi de, ken- di hocalarmın umumi fizik, kimya ve tabiat derslerini, bunların insana ta'bikatını düsünmeksizin okutmağa muktedir b'r zihniyete vâsıl oldukları na delâlet eder. G.A. saatlık hayatı Tercüme eden: İsmail MÜŞTAK hatırlatıyordu. Gözüme bir çöl gi- bi çırçıplak görünen bu evde otur- mak benim için artık imkânsızdı. Bundan sonraki senelerimi seyahat- le geçirmeğe karar verdim, çocuk- evleninceye kadar bu kararı takip edecektim. O dakikadan itibaren yaşamak üç sene her düşüncemde kendi benimle birlikte bulduğum insan elimden gitmişti. Çocuklarımın ba. na ihtiyacı yoktu. Gamımla, melâ. limle, kederimle O onlarm neşeli gençliğini ihlâl etmekten korkuyor. dum. Kendi hesabıma hayatta hiç bir arzum, hiç bir emelim kalma- mist. Verdiğim karar ile ilk önce Pa- rise gittim. Bu şehrin mağazalarını müzelerini avare avare dolastım. Ancak burası da bende yabancı bir muhit tesiri yapmıştı. Sokakların. | yet edemiyordu. İnsanlarla yüz yü- MİLLİYET PAZARTESİ 15 KANUNUSANI 19544 Ç || © ZEAMYO) Bugünkü Program ISTANBUL; Avrapa istasyonları bugünden itibaren teli değintireceklerdir.. Ankara 1800 sbulda 1639 metre üzerinden şa Franarrca ders (İlerlemiş olanlara). 1830 Mahmure 19,30 Bedayii Musiki heyeti. 21 Ajans haberleri, gramofon. 21,30 Kamal Niyazi Bey ve arkadaşları. ANKARA: 1230 Gramofon, 18 Alaturka (sez. . 1845 ikisi, 19,20 Alaturka saz, 20 Ajanı Dans musiki 3 MI me 17,40 Ders , 1758 Caz orkestrası tarafından hafif musiki parçaları, 18,50 Zirsi müsahabe, 15,30 Ziraat, 19 Konfe- Konserin devamı, 22,30 Dans musiki sahabe, 2405 Dansa devamı, BÜDAPEŞTE 559 m 24Mü hans konseri, 20 Macar şark ile 2140 Piy: 50 Malar halk musikisi, 2340 Sizan musikisi (Farkas bakar VİYANA 518 ms BÜKREŞ 394 m: 13 Haberler, plâk, | haberler , plâk, 18 Radyo orksatrnsr, 19 Haberler, 19,15 Radyo orkastrnar, 20 Üniversite radyostı, 2020 plâk, 20,45 Konferans, 21 Oda sat 21,30 Kom ferana, 21,45 Mene Nia Roma tarafından şar- kılar, 32,15 Piyano konesri, 2248 Haberler, 3 nee Tadyo orkestrası tarafından Ro- mem musikisi, BRESLAU 304 m 17 Hafif musikisi, Hava kuvvetlerine karşı korunma gereleri, 1850 musikide sahesarler- den parçalar, 19,10 Ziraat 20 Oberlansliz ak- eserlerinden oda İrtihal Yavuz zırhlısı çarhçıbaşısı mütekait kaymakam Ahmet Bey irtihali darıbaka eylemiştir, Cenazesi bugün Karagüm- rükte Tercüman Yunus sokağında 16 Bumaraİr haneden kaldırılarak öğle na- mazı Edirnekapı camiinde kılmarak E- dirnekapı mezarlığına defnedilecektir. Mevlâ rahmet eyleye. mer Yeni neşriyat ———— Yeni Adam Yehi Adam'ın üçüncü gün çıktı. İ, bir çok resim, kritik ve karika- çok şayan dikkat olan mecmuayı karilerimize &- hemmiyetle tavsiye ederiz. “xp yanında «> (12135) ze gelmekten çekiniyordum. Ar- kamdaki matem elbisesine onların terbiyeli ve nazik bir nazarı mer- hametle bakışı hoşuma gitmiyordu. Pariste bir kaç ay kaldım. Kapalı bir serseri yaşayışile bu bir kaç ayı nasıl geçirdiğimi şimdi size anlata- mam, Yalnız şunu hatırlıyorum ki o günler kalbimde hep ölüm ar- zusu vardı, yaşamak © istemiyor. dum; fakat cesaretim yoktu; O kadar ıstıraplı bir arzü ile icte- diğim ölüme kavuşmak, hayatıma kendi.elimle nihayet vermek kudre- tini nefsimde bulamıyordum. Kocamın ölümünden iki sene geç mişti. Ben de 42 yaşıma gelmiştim. Hayatın benim için hiç bir fay - dası kalmamıştı, vakti öldürmek te kabil değildi. Hayatın ve zamanın önünden itiraf edemediğim bir fi - rar arzusu ile kaçıp şehir şehir do- laştığım sıralarda © idi ki bir mart ayında (Monte Carlo)ya gitmiş- tim. Doğrusunu söylemek lâzim- gelirse beni buraya gönderen $6- bep sadece bir can sıkıntısı idi. Ru- humuzun içinde bütün mevcudiye- timize işkenceler çektiren bir boş- rana , 19,20 Hafif musiki plâkları, 20 Müme | 21 Senfonik konser , 22,18 | | Memleketimizde Bayramın birinci Çarşamba matinelerden itibaren Re; TÜRK SİNEMASI dün gece İrse edilen Fakat top ve tüfekle değil; İKemanlarla, flütlerle, piyanolarle VA 18 Budapepte'de bir gezinti , 18,30 Kahve berler, 2348 Ha- | Dr. Horhoruni p Eminönü Valide kıratanesi i Tayyare Piyangosu 16 ncı tertip 4 üncü keşide 11 Şubat 1934 tedir. Büyük ikramiye 25.000 lira Ayrıca: 10.000, 4.000, 3.000 liralık ikramiye ve 20.000 liralık mükâfat vardır. luk hasıl olduğu zaman kendimiz- de bulantıya benzer bir hal hisse- deriz; böyle zamanlar hiç değilse da gördüğüm şeylerle ruhum ünsi- hariçte ufak tefek bazı MUHAREBESİ Baş kumandanı: FERNAND GRAVEY Erkânı harbiyesi Johann Strauss - Joseph Lanner mevsimin en eğlenceli, en zen- gin ve en ihtişamlı şal şaheseri Bayramın bir'nci Çar- şambagünü matinelerden itibarer MELEK sinemasında 2112210) KUTOPULİ HEYETİNİN terasilleri. Yarın akşam saat 20.45 te ilk defa ola- rak Sinadinu'nun ©n meşhur komedisi GNORİZETE OTİ. Yarınki salı günü halk matinesi olarak saat 17 de YERİ FLUGA akşamı son defa ola- ÖTER ISTANBUL BELEDİYESİ SEHİR TİYATROSU Asrın umdesi “ MİLLİYET” tr. ABONE ÜCRETLERİ : Tükiye için Mariç içis LK erilmez.— Mü ylur.— Gazel vaenat liyetini kabul etmez. Ramazan: 28 Imsak Iftar SD. SD. 5 39 17 03 arıyarak ruhumuzun ataletini uyan- dırmak isteriz. Benim de hassasiye- timde faaliyet azaldıkça kendimi hayatın baş döndürücü kasırgaları arasma atmak ihtiyacı çoğalıyor. du: Hayatta beni alâkadar edecek derin bir şey kalmamıştı, âsabım başkalarının ibtiraslarile avunabi- liyordu. Tiyatro ve musiki bunlar. dandı. Bundan dolayıdır ki sık sık gazi- noya gidiyordum. Kendi varlığı mem içinde hiç bir hayat dalgası kımıldamazken başkalarınm .yü- zünde saadet veya keder denilen şeylerin hummalı bir seyir ile do- laştığını temaşa etmek beni tehyiç edebiliyordu. Diğer taraftan kocam kumara münhemik bir adam olma- makla beraber oyun salonuna sık- sık gitmekten hoşlanırdı. Ben de şimdi bu oyun masaları arasında dolaşırken onun sevdiği bir şeye sadakat gösteriyormuşum gibi çimde dindarane bir haz duyuyor- dum. İşte dünyanm bütün kumar- larından daha heyecanlı olan hâdi- se burada geçti, mukadderatımın böyüne kadar - yaplan ERTUĞRUL Sinemanın en fazla sevi- len ve beğenilen artist Sevimli Fran- sız artisti GÜNEŞ elediye 3 â Y Yukarıda evsafı yazılı Un Değirmeni 28-1-934 tarihindöl itibaren 20 gün müddetle müzxyedeye çıkarılmış, bir hafi talik olunarak son pey üzerinden vaki istizan neticesi haddi Bu akşam 8 KOKDS HAYAT 57,59 Ban- Ateşle Kemal Büyük opereti | kaNo.15 devreden Paşa Yazan: Ekrem 4 taşlrun ve Cemal Reşit değirmeni Umuma e yik görülmediğinden 25-12- | laştırılmıştır. cektir. Satınalma Yemekten sonra odama çekilmek istemedim, henüz yatağa girecek kadar vücudumda yorgunluk duy- muyordum. Oyun salonuna gittim. Oyuna iştirâk etmeden bir masa- dan öbürüne geçiyor, ötede beride karma karışık duran oyunculara hususi bir dikkatle bakıyordum. Oyunculara dikkatle bakmağı, on- ların halini alâka ile tetkiki bana kocam öğretmişti. o Filhakika bir gün onun'a birlikte oyun salonuna gelmiştik. Ben etrafıma bakmmak- tan yorulmuştum. Hep ayni sima- lardı: Kumar masasına bir tek fiş bile koymadan saatlerce oturan bü- ruşuk yüzlü ihtiyar kadmlar, oyun- da hiyle ile para kazanmağa çalı- şan profesyonel kumarbazlar, bu gibi salonlardan hiç eksik olmıyan kokotlar, hülâsa dünyanın dört kö- şesinden kopup gelen şüpheli, bula- nık bir sosyete... Bazı sefil hikâye- lerde bu sosyeteden bahsedilirken onu zarafetin en yüksek bir meşhe- zi, Avrupa Aristokrasisinin âdeta bir timsali diye gösteriyorlar. Halbu- ki siz de bilirsiniz: Bu sosyetenin seyrini senelerce altüst eden “yir- mi dört saat,, burada, bu oyun sa- lonunda başladı. Hikâye edeceğim vak'anın günü, yemeğini ailemin akrabsm- esle birlikte yemiş D —. içyüzü o hikâyelerde tasvir edildi- ji şairane birşey değildir. Hem unutmayız ki vak'a bundan yirmi sene evvel geçmişti, o vakit paranın maddi sesi o vardı. bank- otlar, altın lir. beşer franklık en güzel Türkçe film MİLYON AVCILARI İPEK veELHAMRA sisemlernd MUHSİN Oynayanlar: Feriha - Melek - Neclâ - Ferdi - Muammer - Mahmut ve HAZIM ARTİSTİK SİNEMASI Bu çarşamba günü matinelerinden it baren GUSTAV FRÖLICHİ ANNABELLA | DOĞARKEN İlk fransızca sözlü filminde takdim edecektir. muhabbet, genç'ik ve sam yeti Milliye yatı mektebi için mevcut nümun€ | veçhile lüzumu olan 450 metre kumaş pazarlıkla almacaktifii Vermek isteyenler şeraiti anlamak üzere Levazım Müdürlü: | ne, pazrlığa girmek için de 108 liralık teminat makbuz vej N mektubu ile 22-1-934 Pazartesi günü saat on beşe kadar D mi Encümene müracaat etmelidirler. Kocaeli Ziraat i Bankasından: üzere bir ay müddet taliki ve satış pazarlıkla devamı | Haziran 928 tarihli talimatnamedeki eşkâle göre hak | hiplerine verilmiş olan bonolarda nakit makamma kabul edil | Muayyen müddet zarfında pazarlıkla fazlasına talip oli cakların Ziraat Bankasının Demiryolundaki . “Kocaeli - Şubesi” binasında satış heyeti namma Müdiriyete müra ları ve yüzde 7 buçuk nisbetinde depozito akçesi teslim ve muteber bir Banka mektubu ita eylemeleri ilân olunur. ( Gedikpaşa Jandarma 14-1-934 tarihinde ilân ed'len (3) adet askeri büyük zan pazarlığı ilânı sehven 17 ci çarşamba günü yapılmış ii Bayrama tesadüf ettiğinden mezkür pazarlığın! 16-1-934 Sil günü saat 14 ten 15 şe kadar yapılacağı ilân olunur. e (297) d N k b KURU YAZI h Yeni İcat Edilen a MUNGO o UCSUZ : Mürekepli dolma kalemleri sayesinÖi artık sünger kâğıdını kullanmağaihilyaç kal AŞINMAZ - KIRILMAZ - İSTİFADELİ ah Anadoluda Acentalar aranıyor a Bütün Şark İçin umumi depozit, NAİM DE TOLEDO Kstanbal, Sultan Maması, Masopule Han 35-37 Tasafton £ 20620 * 42303 p Komisyonundan: r LL (122181 ( 12216| çevirdiği iyet filmidir. (2217) (249) > 5 LE g EE Eg li i Miki | 5 Sİ E İn Buğday O 9000L. 101004 meydanı 933 tarihinden muteber olmf vo iri gümüş paralar oyun m üstüne bir kasırga (| gibi düşe” ee teşkil ederdi. Monte © 6 gazinosu bugünküne : kıyas kabul etmeyecek ka lenceli, keyifli, cazip bir kisinin yerine sonraları daha 5 dern bir tarzda yenisi yapılan muazzam kumarhaneye, bu © kalesine Cook seyahat acenti taşıdığı Burjuva halli, karakt: seyyah kafileleri can sıkıntısı ne yapacağını bilmiyerek yığı” * ğın oyun fişlerini israf eder du du. Böyle olmakla beraber biç mânâ ifade etmiyen bu kumar” simalarının yeknesaklığını / mekten pek az zevk duyardı” gün kocamla beraber salond zerken muttasıl sağa sola maktan yorulmuştum. Daima insanlarm yüzüne şaşkın bakıp bu simalarda kumarın ni okumağa çalışmak bana bi” lık vermişti. Bundan kocama # yet etmiştim. Ele bakarak talii*. lemek ilmine pek meraklı ola” iğ) cam bana yepyeni bir tetkik We öğretti, Bu usul oyuncuların K*- sına geçip yüzlerine bakmak ne nispetle daha çok | enter € i YE PİPISEM SN»