Salâha doğru gidiş mi? 1933 senesinin siyasi ve iktisadi plânçosunu yapan Avrupa gazeteleri, 1929 senesindenberi gittikçe genişli- yen ve derinleşen buhranın bir Milletler Cemiyeti i: nelmile| ticaret hacminin geçe: ye nisbetle azacık genişlediğini gör teriyor. Bununla beraber, bu ticaret hacmi henüz dört sene evvel betle ancak üçte bire yakın bi tardan ibarettir. Her halde şu muhakkaktır ki, ar- uk eski vaziyetin avdeti mevzuubahis bile değildir. Bu dört senelik buhran, devletlerin iktısat ve ticaret münase- betlerinde yeni bir vaziyet meydana getirmiştir. Milletlerin çoğu, eski va- ziyete dönmeğe çalışmıyorlar. Yeni vaziyete intibak etmeğe uğraşıyorlar. ... ğer taraftan da rile münasebetlerini Uzak Şarktaki gergin vaziyeti ha: ıslah etmiş olmakla beraber, Alman- ya ile Fransa arasındaki münasebet gayri tabii olmakta devam ediyor. Ja- ponyanın ve Almanyanm. Milletler Cemiyetinden çekilmek” hususundaki kararları, İtalyanın da cemiyeti ıslah yolundaki teşebbüsü, Cenevre teşkilâ- tını zayıflatmıştır. Yılbaşı tatillerini geçirmek © üzere İtalyaya giden İngiliz Hariciye Nazi rı Sir John Simon ile Mussolini hafta arası görüştüler. Görüşülen meseleler arasında Milletler Cemiyetinin ıslahr bahsi de olduğu anlaşılıyor. Mussolini ve Sir John S mon mülâkatından son- ra neşredilen resmi tebliğde şu iki me- seleye temas edildiği bildirilmekte dir: 1 — Slâhsızlanma meselesi. 2 — Milletler Cemiyetinin (ıslahı meselesi Her iki mesele üzerinde de müspet bir karara varıldığı anlaşılmıyor. lâhsızlanma hakkında tebii de müspet bir neticeye umumi bir temenniye münhasır k: yor, Milletler Cemiyetinin ıslahı bah- sine gelince; buradaki e müphemdir. Deniliyor ki İngiliz H. ciye Nazırı, Mussolini'nin ıslahata ne- den lüzum görüldüğü. hakkındaki fikirlerini dinledi ve hükümetini bu noktai nazarlardan haberdar etmeyi şadetti. Görülüyor ki Sir John Simon, Milletler Cemiyetini ıslah bahsinde in bu Milletler Cemiye- deki zayıf tarafı şu- dur ki, cemiyetin kendi moktai naza- rma göre, zayıf gördüğü noktalarını izah ediyor. Ancak bunların ıslahı için müspet bir tektif yapmıyor. Bun- dan maada cemiyetin bugün tebarüz eden en büyük zafı, Almanya ve Ja- ponyanın çekilmesindedir. Her han- gi ıslahat yapıldığı takdirde bu deve İetlerin tekrar cemiyete iştirak ede- çekleri malüm değildir. Amerika ve Sovyet Rusyaya gelin- ce; geçen on gün içinde gerek Roose: , gerek Litvinof Milletler Cemi, le teşrikimesai etmekle beraber, ce- miyete giremiyeceklerini sarih suret- te söylemişlerdir. Hü'âsa Mussolini - Simon mülâka. tından müspet bir netice çıkmadığı an- ika giltere arat samimi olduğu bu samimiyet Fransa ile Almanya ara- ". ki münasebetler üzerine bir te- sir yapmıyor. Asıl mesele de o nokta- dadır. ... Fransanın teklifi: Fransa tarafından © silâhsızlanma »neselesi hakkında Almanyaya yapı ian teklif günün en ehemmiyetli me- velesi olmakta devam ediyor. Bir haf- tadan beri gelen mütemmim malümat teklifin mahiyeti hakkında etrafir iza- bat veriyor. Fransız Sefiri M. François Poncet'nin teklifi şu esasları ihtiva et- mektedir: 1 — Snar meselesi yalnız Fransayı değil, Milletler Cemiyetini alâkadar eden bir meseledir. — Almanya tarafından teklif edilen on senelik misakı Fr ediyor. Ancak bu misak hali hazırda mevcut olan Lokarno misakını zayıf- 3 — Fransa Alman; teklif edilen 300,000 a mez. Mac Donald o teklifindeki 200 bin ile iktifa edilmelidir. 4 — Silâhsızlanmaya biri tecrübe, diğeri de tatbik devresi olmak üzere r. mukaveleleri iş bir ve zabıta kuvveti halini almalı- dır. Görülüyor ki Fransız te tadil edilmiş Mac Donald projesile tayyare kuvvetleri hakkında vaktile ileri sü- rülen Fransız “projesini telif eden bir tekliftir. Tadil edilen Mac Donald projesinde tecrübe ve tatbik devrele- rinin her biri dörder seneden sekiz sene olmak üzere tespit edilmişti. r müd- yor. Maamafih şu. sarihtir ki ne man teklifle ne de Fransız mukabil teklifile silâhsızlanma meselesi bir adım ilerlemiş olmuyor. Silâhsızlanma konferansının da pazartesi tekrar açılması mukarrerdir. Bu şartlar altın da konferan yeniden tehir etmek icap edecek. .. Amerika Meclisinin açılması : Amerika Meclisi Cümhurreisi Roose- velt'in bir nutk: açıldı. Meclisin Cümhurrsisini geniş £ salâbiyetlerle teçhiz edip te tatil kararı verdiği gün- le tekrar toplandığı bugün arasında Amerikanın iktisadi vaziyeti hayli i Meclis büsbütün yeni ve değişmiş diğer bir vaziyet ile karşı” laşıyor. Bu değişmiş vaziyetin ne de- receye kadar muvakkat bir tedbir, no dereceye kadar da daimi bir nizam olduğu hakkında tereddütler vardı. Roosevelt söylediği nutukla bu tered- dütleri izale ediyor. Yeni vaziyet daimi bir nizam olarak © kalacaktır. Artık eskiye avdet mevzuubahis de- ğildir. Cümhurreisi * iktisadi o kalkınma programını tatbik etmek için müraca- at edeceği yeni tedbirler bir malümat vermemiştir. Ancak nihai netice hakkında ümitli tahminlerde bulunmuştur. İktisadi kalkınmadan maada nutukta temas edilen ehemmi- yetli bir mesele de linç hakkında ya- pılacak kanundur. Cümburreisi Jinci menetmek için bütün hükümetlere şa- mil bir kanun yapılacağını söylüyor. Şimdiye kadar. linç hareketleri. -ayrı ayrı hükümetler tarafından v kanunlar ile menediliyordu. ira» i umumu alâkadar eden meselelerdir ki bütün - hükümstlere şamil kanunlarla menediliyor. Linç meselesi de böyle bir şekil aldı. Ancak cenup hükümetlerinin buna mühale- fet edecekleri anlaşılıyor. Her halde Amerika Cümhurreisinin gerek iktisadi kalkınma programının tatbikinde, gerek diğer teşebbüs'erin- de Meclisin muhafazakâr unsurlarile çarpışacağı anlaşılıyor. Fakat Roose- | velt'in kuvvetli vaziyette olduğu sarih- tir, ... Yeni Romanya hükümeti: Romanya, Başvekil Duka'nın katl üzerine başlıyan büyük bir buhranın zobunu olmuştur. Duka'nm katli üze- rine Maarif Vekili Angelesco Başve- kil olmuştu. Ancak yeni başvekilin fevkalâde vaziyeti idare edemiyeceği dı, Mezunen İsviçrede bulunan , Titulesco'nun da kabine- kâr bir devlet adamı olduğu il mektedir. Ancak düne kadar Titules- co Hariciye Nazırlığını kabul etmedi- ğinden abine tam olarak teşek- kül etmiş telâkki edilemezdi. o Dün bildirildiğine göre nihayet Titulesco kabineye girmeğe muvafakat etmiştir. Binaenaleyh Tataresco kabinesi artık Bir kadının 24 saatlık hayatı Yazan: o Stefan Zweig Danimarkalının bu müdahalesi Tercüme eden: İsmail MÜŞTAK yanı hayret bir vekar ve sükün gö- muvakkat bir tesir yaptıktan son- | ze çarpardı. Herkese karşı son de- ya münakaşa tekrar hararetleniyor- | rece edep ve nezaket içinde ayrı du. Öyleki muarızlardan birisi üç defa süküneti muhafaza edemiye- rek üzerime tecavüz için şiddetle ayrı riayetkâr olamkla beraber da- ima herkesten biraz uzak durur, vaktini ekseriya pansiyonun bahçe» ayağa kalktı ve her defasında ka- | sinde kitap okumakla geçirirdi. Ba- rısı araya girerek bin müşkülât ile teskin edebildi. Bu şiddet daha on dakika devam etseydi sofra etra- fında yumruk yumruğa, tokat to- kata geleceklerdi. Derken İngiliz | zan piyano çalar, nadiren sosyete- ve karışır, görültülü mübahaselere pek az girerdi, İçimizde mevcudi- yeti ancak hissolunabilirdi, bunun- İaberaber hepimizin üstünde garip kadını bahse karıştı ve mülâyim | bir nüfuz ve tesiri vardı. Bu teşirin bir kaç söz söyliyerek münakaşanın | bir misali de bu seferki müdahale- köpüklü dalğalarını teskin etti. Madam (C...) ak saçlı ihtiyar ve son derece kibar bir İngiliz kadını sinde görüldü. Filhakika o söze ka- rışıca hepimiz: fazla ileri gitmiş olduğumuzu, irademizi fazla eli- idi. Pansiyonun misafirleri, tabia- | mizden kaçırdığımızı anlamıştık ve tile, onu sofranın fahri ri etmişlerdi İskemlesinin üstünde İhap | bundan hepimiz müteessir olmuş- tuk. Münakaşanın şiddetinden fe- dimdik oturan bu kadın herkese | verana gelerek yerinden fırlayan karşı müsavi cemilekârlık gösterir-| Alman, bu son müdahale neticesin- di. Az konuşurdu, fakat sohbetin-| de tekrar tatlılıkla yerine oturunca den hepimiz zevk ve istifade duyar-| İngiliz kadın ortalığa gelen bu can dık, Yüzüne bakmak bile nazarlar | sıkıcı sükütten istifade etti. Acık in bir niymetti Kibar bir itina | kül rengi gözlerini bana doğru hakkında | MİLLİYET CUMA 12 KANUNUSANI 1934 Nan NA, M2 ÖĞÜTLER Bünyevi kabiliyet ve ruhi istidat nümayişleri Şunu bilmeli ki, âlemde en büyük 6- serler ve en mi işler dalma sinirli ve yüksek fikirli kimseler tarafndan ya- pılmıştır. Ancak bunlar işlerinde mu- vaffak olmak ve bu yüksek kudret ve kabiliyeti gösterebilmek için hiç bir ka- yıt ve tesir altnda bulunmadıklarını ve tamamile hür ve serbest hava içinde yaşadıklarını bilmek şarttır. Hayrete şayan diğer cihet te bu tür lü artist ruhlu, sinirli kimseler maki: gibi muntazam bir disiplin altında işli- yen bir yerde bulunmaktan sıkılırlar ve böyle garanti altında ve-sigortalı gi- yi her türlü endişeden azade bir hayat içinde hiç bir sanat eseri gösteremez ler. Bunlar öyle bir erke dis tedikleri zaman kurtulmak güçlüğü şısımda duydukları korku ruhlarını bo- zar, bilgi ve bütün hamilelerin kırar. Hayatta bazı kimseler çok duygulu ve ziyade hisli oluyor. Bünyevi hassasi yetleri o kadar ziyade hulunanlar var ki, başkalarının henüz hiç vücudünden haberdar olmadıkları her bangi bir s6- bepten onlar derhal mütsessir olurlar, işte ısıtma ve diğer bir tekim hastalık- lar böyle bünyevi bir hassasiyet netice si bazı sebepler tesirile pek çabuk mey- dana gelirler. Bazı kimseler üzerinde hayvanların yakınlığı böyle bir hassasi- yet ve müteessir olmak kabiliyeti uyan dırdığı görülmektedir. Meşhur (Napol- yon) ve (Velington) kedi ve beygirle- rin yakınlığından ziyadesile müteessir ve muztarip oldukları malümdur. Bu farı hassasiyet sebobile belki yüksek fikirli büyük adamlara mahsus olan hastahılardan baş ağrıların izah etmek mümkün olabilir. Bunun gibi delilerden | ziyade akıllara musallat olan (gut) hastalığı ve saran bazr şekilleri bu türlü hassasiyetle izah edilebilir, Doktorlar mahreş, tesirler haklaında hayli bilgilere malik iseler de eshsen bünyevi tesir mevzuubahis olunca mağ- lâp ve âciz bir vaziyette kalırlar. Gene bunun gibi bazı büyük ve yük- sek fikirli kimselerle pek çok insanlar rm polis vukuatı hikâyelerinden, ro- manlarından ve buna dair gösteri yunlar ve sinemalardan pek ziyade hoş- lanmaları ve zevk duymalarının sebebi şimdiye kadar malüm değildi; Şilmgo Üniversitesi | profesörlerinden Doktor (Semson) gençlik hakkında araştırma | lar.enstitüsünde kırk üniversite talebe- üzerinde yaptığı tecrühâ peticesi bu hikâyelerin münebbihi gibi sinirle ri uyandırıcı ve harekete getirici tesir yaptnayıp bilâkiş sülün ve sükünet hâ #l eden bir yolda tesir yapkığı ve ite bu sebepten fikren yorğun lümlr. İ nm haşlanıp zövldlörine gittiği hnlâşil- maktadrı: | ŞUKRU tam teşekkü! etmi Yeni Romanyı nazik bir vaziyet il şüphe yoktur. Duki yapan adamın mensup olduğu teşkilât dağıtılmıştır. Bi il karışıklık ile mücadele etmek için polis ve emniyet teşkilâtında csas- li lahat ve tensikat yapması lâzım- dır. Halbuki obu teşkilâta mensup ehemmiyetli unsurların doğrudan doğ- ruya krala mensup oldi bildirili- | yor. Titulesco'nun kabineye girmekte | tereddüt göstermesine sebep te hükü ciye Nazırı kral ile bir pazarlığa giri- sip te bunları temin ettikten sonradır v hükümete iştirak etmiöğe karar ver- i, Titulesco'nun kabineye iştiraki, kuv- i bir hükümet teşekkül ettiğine en üyük zımandır. Yeni Romanya hü. kümetinin müşkül vaziyet ile karşıla- şacağına emniyet edilebilir. Ahmet ŞUKRU taya atacağı . meseleyi bir eksper | isabetile tespit etmeğe çalışan bir hal vardı. — Eğer yanlış anlamadımsa siz Madam Henriette'in, daha doğru- su herhangi bir kadının irade ve ihtiyarı haricinde (olarak ansızm bir maceraya atılabiledeğine ibti- mal veriyorsunuz öyle mi? Demek bazı hareketler vardır ki vukuun- dan bir saat evvel herhangi bir ka- unları ihtimal haricinde telâkki eyi jakar suduru o ka- ıma hiç bir mes'uliyet getirmez, bu fikirde misiniz? v. — Evet, Madam, tâmamile bu fikirdeyim. — O halda bir adamrahlâk nok- tasından mahküm etmenin hiç bir | kıymeti kalmıyacağını, ahlâk ka- nunlarmı ihlâl eden her ferdin bu vasıta ile kendi daima haklı gösterebileceğini kabul etmek lâ- zımgeliyor. Eğer Fransızların his- si cürümler diye. tavsif ettiği hare- ketlerin bir cürüm olmadığını ka- bul ediyorsanız mahkemelerin ne lüzumu kalır? Her cürmün sebeple- ri arasında bir hissin, bir ihtirasın izini bulmak ve bu suretle o cürmü d o kadar kı Kari şikâyetleri Parktan evvel yapılacak şeyler var Biliyorsunuz, oCümhuriyet Halk Fırkası, fırka parasından, idman iti- fakı tahsisatından 6-7 bin lira sarfederek (Aylarca askerlerin tesviye için çalış- ması da ayri) Şemsipaşida “ufak bir saha ve güzel bir kulüp binası Vücud. getirdi. Şimdi duyuyoruz ki Beledi ye burada ve pek büyük bir sahi zerinde bir park vücude getirmek is- tiyormuş. Bu takdirde: r gençliği sahasız ve 2 — Belediyenin borçlarını ödiye- mediği bu dar zamanmda başıma ye- rüden 300-500 bin liralık bir masraf inde geçerken, henüz oraları bile genişle- tilmemişken parka bilmem ne lüzum var? Üsküdarlı Spor sevenlerden Hayri Francelanın içinde hamam böcaği Aldığımız francala içinden ba » zan ip, bazan tekne kazıntısı çıkıyor- du. Dünkü ekmekte ezilmiş Hamam böceği de çıktı, Belediyemiz ne za - man fırıncıları unları elemeğe, mec- bur edecektir? Bomonti Saadet ap. No. 3. Halkevinda Konferans Üniversite doçentlerinden Dr. Sa- di Bey dün akşam Halkevinde “Tür - kiyede kendine inanma kuvveti” mev zulu bir konferans vermiştir. Bu kon- ferans Konya lisesinden mezun olat - lar cemiyeti tertip etmiştir. Bursa ve Kayseri liseleri mezunları Bugün Halkevinde öğleden evvel Bursa lisesinden mezun olanlar, öğle den sonra da Kayseri lisesinde me - zun olanlar cemiyeti senelik kongre- lerini aktedeceklerdir. Yeni neşriyat Fikir hareketleri Hüseyin Cahit Bey tarafından neş- redilmekte olan Fikir hareketleri i- imli mecmuanın 12 inci sayını neşre- çinde garp mütefekkir ve mu- erinden bir çoklarının kıymetli yazıları ve Hüseyin Cahit B. in “Bi- zim aHâmeler,, adir bir makalesi var- dır. Tavsiye ederiz. Mimar Bu aylık san'at ve yapı kültürü mec İ muasımın 36 ncı sayısı çıktı. Bu sayı ile (Mimar) 3 üncü intişar senesini di. Memleketimiz neşriyatı arasında nalı batkısı ve kıymetli muhteviyatı müstesna bir mevki alan ve ecnebi mem- eketler mimari sahasmda büyük bir a- lâka uyandıran bu değerli mecmuayı 0- kuyucularımıza tavsiye ederiz. Sine Journal Cine Journal namında şehrimizde haftalık fransızca bir gazete çıkmağa başlamıştır. Yeni arkadaşımızı tebrik © İSTANBUL BELEDİYESİ SEHİR TİYATROSU Bugün gündüz saat 14 te j saat 19,30 da “UKUS HAYAT Büyük opereti Yazan: o Ekrem ve Cemal Reşit Jmuma 121 ime baktı. Bu bakışta or- | sahibi olmağa hacet görmüyorum. Ve hafif gülümsiyerek, ilâve et- — Sizde ise bu hüsnü niyet şaya- nı hayret bir mikyasta mevcuttur. Açık ve ayni zamanda beşuş bir eda ile söylenen sözler benim üze- rimde son derecede iyi bir tesir ha- sıl etmişti. Yarı lâtife, yarı ciddi cevap verdim: — Şüphe yok ki mahkemeler bu gibi meselelerde benden çok sert | hareket ederler; onların vazifesi cemiyet efradını ahlâkmı ve mü: nasebatını siyanet etmektir; b barla onlar cürmü mazur görecek yerde mahküm etmekle kendilerini mükellef bilirler. Halbuki ben, hu- susi bir fert olmak le, kendi- me hukuku ârhmenin müdafii rolü- nü almakta hiç bir sebep göremem, Ben vicdanların müdafii olmağı l daha çok tercih ederim, İnsanları | muhakeme etmekten ziyade anla” | mağa çalışmak bana şahsan daha çok haz verir. Madam (C..) açık kül rengi göz- lerile bir müddet yüzüme baktı. Ce- vap vermekte tereddüt ediyordu. Ben maksadımı lâyıkıle anlatama- mış olmaktan korkuyor, sözlerimi bir kere de İngilizce olarak tekrar zırlanıyordum. o, Mükemmel çıgan musi- kisi ve şarkılarile dolu Reji: Bugün ME L-E"K SİNEMASINDA Amerikada 1933 senesinde yapılan filmler arasmda birinciliği kazanan HAYATIM SENİNDİR (Back - Street) Fransızca sözlü büyük aşk ve ihtiras filmi. Oynıyanlar: İRENEDUNE ve JOHN BOLES Ayrıca: Paramount dünya haberleri 1933 senesinin şayanı ehemmiyet va- kayi. Bugün söat 11 de tenzilâtk matine. (12128) Bugün — İPEK SİNEMASINDA CLARK GABLE ve CAROL LOMBARD tarafından Fransızca olarak ibda edi- len büyük mevzulu KADIN ve KUMAR filmi takdiri Edilmektedir. Poker ille- Bine müptelâ hiylekâr bir kocanın ha- yatını gösteren bu film Clark GABLE inen güzel filmidir. Ayrıca: Dünya habörleri, 1933 senesinin mühim vakayii. Bu- gün saat 11 de tenzilâtk matine vardır, (12129) GUSTAV FROEHLICH ve ANNA BELLA Güneş Dogarken filminde Fransızca konuşuyorlar ve sarkı söyliyorlar. — (12131) ş FRANSIZ TİYATROSU Bugün birinci matine saat 14,30 te TROİS ET... UNE İkinci matine saat 17,30 te La Ten- ' renmiştir, bu kadının hiç bir mülâ- tation. Akşam saat 20,45 te © Ami comme avant. E ciddiyetile, suallerine devam etti: — Bir kadın, aşkıma lâyık olup olmadığını bilmediği berhangi bir erkeğin peşine bu yüz- den kocasını, çocuklarımı terkede- cek olursa onun bu hareketini ze- Mil, menfur ve müstekreh bulmaz. mısmız? Bir kadın farzediniz ki ar- tık genç ve tecrübesiz bir kız deni- lecek yaşı çoktan geçmiş ve hiç de- ğilse kendi çocuklarıma karşı nef- sine hürmet etmek İüzumunu haza önünde durmıyarak o kadar tehlikeli bir harekete — atılmasını hakikaten mazur görebilir misiniz? Ben noktai nazarımda israr edi- yordum: — Tekrar edi; Madam, ben böyle bir vaziyet — karşısında bir me yürütmekten, yahut bir mahkümiyet kararı vermekten nefsediyorum. o Ancak- ibalâğa etmiştim. Oteldeki hâdisenin mevzuunu teş- kil eden bu biçare Madam Hemri- ette, şüphe yok ki, bir kahraman sayılamaz, hattâ ona bir macerape- est b ; o kalbinde bü- Senenin en zengin - en güzel ve en ihtişamlı filmi Bugün ARTİSTİK sinemasında Şarki kralı” ve halkın şımarık çocuğu filminde görünüz. İlâveten : FOX JOURNAL. Memleketimizde bugüne kadar yapılan en güzel "TÜRKÇE SÖZLÜ - ŞARKILI Milyon Avcıları ERTUGRUL MUHSİN Oynıyanlar : FERİHA - MELEK - NECLA - FERDİ « MUAMMER - MAHMUT ve HAZIM üyük film (12125). İSTANBUL: 30 Türkçe Gramofon plâk neştii 30 Hanımlar heyeti. (00 Gramofon ve Anaçlolu Ajansı I Ajanı haberleri, VARŞOVA İsli m. 1640 Plâk, 17d0 Revü © 1735 Şw meri, BUDAPEŞTE: 559 m 13,05 Etien Berta takımı tarafından 1439 Polis orkestrasının konseri, 17 habe, 19,30 Jean Konez tarafından 20,05 Ecmebi matbuat haberleri, 209) n saklen temsil, Müteakiben Sil j BÜKREŞ 394 m. 13 Haberler, a " Senfonik konserin devamı, BRESLAU 35 ler konuşuluyor 2345 Gece konseri Milliye Asrın umdesi “ MİLLİYET” Rİ! ABONE ÜCRETLERİ Türkiye için LK 4 3 aylığı 5 12 Gelem evrak geri verilmez.— seçen müahalar 19 kuruştar G matbaaya ait İşler için müdürü rücant edilir. Gazetemiz ilânlerin Üiyetini kabul etmez. N “ | Ramazan: 25 | Iftar Ss, 7 0 Imsak pi 5 3 İdir. Kent tanıdığım nispette bir fikir PO etmek lâzımgelirse diyeceği? benim nazarımda zayıf hilkat radılmış alelâde bir kadında rettir. Şu dakikda bu kadına kalben bir parça hürmet du! yım; çünkü azminin göster lu takip etmek © cesaretini miştir; ayni zamanda ona acıyorum, çünkü bugün dei le her halde yar o, derin b bahlığa düşecektir. İhtimal b*4 tığı iş aptalca bir harekettir “İf hakkak ki son adımı atmakt3 mundan fazla acele etmiştir! “4 kabul etmek lâzımdır ki bu 82 hiç bir çirkinlik , hiç bir bayfif yoktur ve ne o hareketten de ondan sonra bu biçare, baht kadını hakir gö: kimsenin haklı olmadığı fik yim, gl 3 5 pie mi düşün nuz? Sizin de bu kadın hakki 4 bürmetiniz eskisi derecesi dir? İki gün evvel birlikte © ğumuz eski namuslu kadın kocasını ve çocuklarını terk hiç tanımadığı bir erkekl€ kadın arasında sizce fark