Sinema sanayiinin son zamanlar- da dev adımlarile inkişafı ve ilerle- mesi neticesi, cemiyetler içinde bü- yük değişiklikler yapmıya muvaf- fak olmuştur. Sinema tesirini, d İ yanın her tarafında olduğu £i bizde de günden güne şörmek ve hattâ ölçmek kabildir. Hiç şüphe yoktur ki gençlik ve hattâ vasati yaştakiler âdâp ve muaşerele ait bir çok şeyleri sinema perdeleri ü- zerinde öğreniyorlar. Ve bu genç: | lerin bir çoğu dâ öğrendiklerini ha- | yatta tatbik etmeğe çalışıyorlar. Bu noktaların bazıları mektep talebe- lerinden suallerimize aldığımız ce- vapların hülâsasında bulunur. Me- selâ Greta Garbo'nun tuvaletini, yürüyüşünü, bakışını, giyinişini şusunu ve busunu taklit etmeğe yel- tenen kızlar; Adolf Menju, Doug- las Fairbanks, Ramon Novarro ve sairenin bıyığını, saçlarını, tavr:la- rını, giyinmelerini benimseyen ve taklit eden gençler, ne kadar çok- tur Sinema perdeleri üzerinde gör- dükleri sun'i hayatı yaşamak isti yen.ne kadar gençlerimiz vardır: Demek ki sinema kuvvetli bir pro- pagandadı.. Demek ki sinemanın her gün dolup boşalmasında çok kuvvetli bir psikoloji vardır! Dünyanın her tarafından, Ame- rikadan, İngiltereden, Fi Rusyadan ve Almanyadan gelen ve her türlü propaganda için hazırla- nan filmlerin gençliğe ve halka gö terilmesi düşündürücüdür. Mi filmler çoğalıncıya kadar, hariçten gelecek filmlerin memleketimizde sıkı bir kontrol altına alınması be- bemehal lâzımdır. Filmleri kontrol edecek heyetin arasında en mühim mevki terbiye; içtimaiyat ve psiko- lojiden anlar birisine verilmelidir. Gösterilen film üzerinde söylene- cek son söz terbiyecinin olmalıdır. Çünkü filmlerin talebe ve halk üze rinde yaptıkları müspet ve menfi tesirleri en iyi anlıyabilecek terbi- yevi ruhiyat ile meşgul olanlardır Terbiyevi filmlerin yapıldığı bir yerde ve zamanda terbiyecinin bu faaliyetin haricinde (o bırakılması doğru değildir. , inemanın kitle terbiyesinde çok » mühim rolü vardır. Mektepte ders- X lerin daha iyi, daha kolay ve daha | çok büyük yâr dımı olacaktır. Talebe dersini öğ- renmek bir saat sarfdilerken, bu sefer ayni dersi yarım saat için- de öğrenebilecektir. Derslerin ve konferansların filmlerle takriri ve söylenmesi hususları nazarıitibara alındıkça, film pedagojisi diye ye- İni bir ilim meydana çı ve bu sayede pedagoji ve konferans- çılık prensipleri zenginleşecek ve kuvvetlenecektir. Terbiyevi film- ler çoğalacak ve ucuzlanacaktır. Mektebin talim ve terbiyesini ve konferansların söyleniş ve veriliş tarzlarını kuvvetlendirecek her han gi amil, talebenin okuduğunu ve konferansı dinliyenin mevzuu da- * ha iyi kavramasına, anlamasına ve hazmetmesine sebep olacaktır. Gör i düğünü, okuduğunu ve işittiğini i- | yi anlayan talebe've konferansı din | ©? leyen kimse, cemiyete, ve millete daha iyi bir uzuv olarak yetişir. İyi uzuvlar ve yurttaşlar ise sağlam ve £ kuvvetli milletleri vücuda getirirler Binaenal, hayatı gördükleri ve istedikleri gibi göstermeğe çalı- şan muhtelif milletlerin © sinema Sinemanın kontrolü Yazan: Hilmi Malik şey, filmleri sıkı bir kontroldan ge- çirmektir. Gençliği koruyacak, o- nu bin bir müspet ve menfi propa- gandanın tesirinden kurtaracak ça- teler aramak lâzımdır. Sinemanım beynelmilelcilik cere- yanı iyi olmakla beraber karakter İ ve milli terbiye noktainazarından fenadır. Çünkü bu hal, zamanla, çok fena haller ve vaziyetler doğu- rabilir. olduğu gibi Türkiyede de Türk gen ci için Amerikan, İngiliz, Alman, Fransız ve Rus kültüründen ve ha- yatından evvel Türk kültürü ve ha- yatı en ileri gelmeli ve en yüksek ir yer tutmalıdır. Fakat bu iş ken- i den olmaz ve olamaz. Bu işi yapacak kuvvet devlettir, halkım kendisidir . Halk kendi milli men- faatini gözetmek mecburiyetinde- dir, onu büyük bir kıskançlıkla-ve her türlü fedakârlıkla muhafaza ve müdafaa etmelidir. Temiz, sağlam ve düşünceli bir cemiyetin kuruluşu muayyen milli terbiye akidelerini yaratmak, onla- rı çocuklara ve halka aşılamak ve böylece büyük milli kültürü harici tesirlerden korumakla kabildir. Halkı her günkü sinema tesirle- rinden kurtarmak cemiyetin en bü- yük gayelerinden biri olmalıdır. Bazı milletler ve hükümetlerde | JAMBA 3 KANUNUSANI 1934 MİLLİYET KUNAK HEEEMERİ Nİ Kavunun ehemmiyeti... Adliyenin yangın yerindeki kasa- lardan biri daha açıldı ve içinden bin lerce lira sapa sağlam olarak ele geç- ti. Bu binlerce liranın ortasında da yal niz kabuktan ibaret kalmış bir çift kavun... Ateş, kasanm etrafını cehennem gi bi sarınca anlaşılan bu fedakâr ka - vunlar, damla damla erimeğe başla- mışlar, ve ifraz ettikleri su ile kasa nın içini nemli tutmak sayesinde, pa- raları yanmaktan kurtarmışlar.. Kavunun insan oğluna yapabileceği hizmetler- den en büyüğü, şüphe yok ki bu ol - | du. Bir çift kavunun, birkaç bin kâ - iıt lira ve birkaç bin liralik mücevhe re nisbetle maddi kıymeti nedir? Hiç. Fakat kavun, bu hiçliğine bakmadan oldukça mühim bir serveti sahipl ne inde etmek vesilesimi terdii hepimizin hürmetine, —“takdiine lâyik oldu. EZ l Yangın sahasındaki kasaların bi - rinde parası meydana çıkan bahtiyar- laf arasında bulunsaydım, Sultanah- metle Ayasofya camiinin orta yerine halâskâr kavunun, mermerden bir hey ketini dikerdim. Bundan sonra; Kimse kavunu € - hemmiyetsiz bir yemiş telâkki ede - mez, Çünkü hiç birimizin kurtarmağa muvaffak olamadığını bir çift kavun kurtardı!.. Cemiyet ve devlet haricin sinema tesirlerine karşı koyacak kuvvetli ve sinemanın son tekniğine göre hazırlanmış milli filmler yaratma- lıdır. Bu suretle bugünkü milli a- kidelerimizi halka aşılamak yolla- rından, belki de en kuvvetli ve en miş oluruz. müessir yollarından birini elde et- | M. SALAHATTİN DOKTOR Rusçuklu Hakkı Galatasarayda Kanzük eczahanesi karşısında Sahns dokağında 3 mima- ralı apartmanda | numara, Hilmi MALİK İş ve İşçi Miliyet bu sütenda iş ve işçi isti- yenlere tavasaut ediyor. İş ve işçi istiyenler bir mektupla İş büro- muza müracaat etmelidirler. İş aranıyor (Eski Türksi kuvvetli daktilo bilir bir genç hanım ehven şeraitle şirket ve azıhaneler nezdinde iş ariyor, Milliyet İş bürosu Z. Z. rumuzuna mektupla mü racant.) | Theonun albumu Cümhuriyetin onuncu . yılı şerefine | 1984 yılbaşında çıkan bu meşhur ka- rikatür albumünü okuyucularımıza hassaten tavsiye ederiz. Bu güzel al bümde Theonun pek — #anatkârane yar, pılnış karileatürleri | nazarı © dikkati celbadiyor. Ayni zamanda türkçe ve fransızca bir çok eğlenceli | hikâyeleri de havi olan bu sanat eserini mutlaka te- darik etmeyi de un: ir. Çünkü Theo bu yılbaşında okuyucularına ü yük sinemamızın altı koltuğunu kupon olarak meccanen hediye ediyor. Albü- mün fiyatı bir liradır. Bundan ucuzu da 118, Kongre Güzel sanatlar birliği mimari kâtipli. dinden : Yıllık kongra yasanın maddei mahsusası mucibince 5-1-1934 cuma gü nü saat 16 da yapılacaktır âzanın teş- rifleri ehemmiyetle rica olunu... Bugün saat 18 de matine FRANSIZ TİYATROSUNDA Dahi viyolonist JACOUES THİBAUD tarafından veda konseri. Programda £ Sonate de Cesar Franck, Concerto de filmlerinin tesirine karşı yapılacak © Milliyet'in e aankılâp İ © © sekizer, altışar gidiyorlar. Bu git- İ mek değil. Kımıldamak gibi bir şey. Kendimize hâkim olmıyarak mey- İ dana doğru akan bir cereyanla Ca- İ (6 de la paix'nin önüne geldik. Ka- İ labalıktan masalar bile görünmü- yor. Karınca yuvası gibi insanlar © | kaynıyor. 1 Suat Bey: İ | —Sokulup bekliyelim, dedi, kal İkan olur belki! Buna hiç ihtimal vermemekle | r keçi yolu gibi bir aralıktan | sokuldum . İ İİ Biruğultu.. Makine sesleri. Ham benzin kokuları ve bunlara karışan İ İdehşetli boyalı Fransız kadınları- İ İnan burun deliklerini harekete geti- İ "ren kuvvetli esans kokuları.. İ © İşitirdim ki Paris koku ve renk- i #ten ibaret bir kadın dünyasıdır. Hakikaten * © sidecek yer kalmamıştı. gibi karıştık. Akıyoruz. Ortada oto- | * © Sobiller manga asker gibi yan yana | Mendelsohn, Sonate de Debussy. debi romanı: 88 İÇEĞİ BURHAN CAHİT Komanı) Suat Beye: — Kımıldamak imkânı yok, te kandım. Ne yapacağız. Dedi Taliimiz varmış. İleride, tam köşede bir matayt işgal eden üç erkekle iki kadın kal | kıyorlardı. Bir garson bize uzak - tan işaret etti. Ötekini berikini âdeta ezercesi- ne geçerek masayı başkaları kap- madan zaptedebildik. Belki yüz kere pardon Mösyö, pardon Ma - dam dedim. Geçerken bazılasına o kadar hızlı süründüm ki sandal- yelerile beraber hareket ettiler. Ne kadar olsn serde şoförlük var. Nihayet rahatız. Şimdi Suat Beyin bütün Parisin merkezi dediği Opera meydanı - na hâkim bir yerdeyiz. Karşıda Öpera binasını derhal 9003 | VAPURCULUKİ TURK ANONİM ŞİRKETİ İSTANBUL ACENTALIĞI Liman Han, Telefon: 22925 KARABİGA YOLU KEMAL vapuru 3 İkinci Kâ- nun Çarşamba günü saat 20 de Tophane rıhtımından: kalkarak gidişte Tekirdağ, te, Şar- köy, Karabigaya. üşte Mü- refte, Tekirdağına uğrayacak- tır. a A emel DOĞRU İZMİR . MERSİN YOLU BÜLENT vapuru 5 İkinci Kâ nun cuma günü saat 10 da Sir- keci rıhtımından kalkarak gidiş te doğru İZMİR, Antalya, Mer« sin, Payasa dönüşte bunlara ilâ- veten Alanya, Küllük, Çanakka pl İİ leye uğrıyacaktır. MUDANYA YOLU TAYYAR vapuru 4 İkinci Kâ nun Perşembe günü saat 9,30 da Tophane rıhtımından kalkarak Mudanyaya gidecek ve döne. cektir. Dr. Hafız Cemal Dahiliye mütehassısı Cumadan başka günlerde saat (2,30 dan 6 ya) kadar İstanbul Divanyolü No. 118. Kabina tele- fon : 22398. Kışlık ikametgâh Telefon 42519. Suat Bey işaret etti: — Karşı cadde (Bulvar Dözi - talyen). Romanlarda ismi geçer. İ Dumanlı, soğuk bir hava fakat yağmur yok.. Kürklere sarılmış çok şık kadınlar acele acele koşuşu yorlar. Zaten burada yavaş giden yok. Herkes biribirinden hızlı âde ta koşarcasına gidiyoralr. Suat Bey: — Şimdi büyük mağazalar pay- | dos setmeğe başlayınca kalabalık birkaç misli artar. —Prentan, Galeri La Fayet bu raya yakındır. Binlerce genç kız sokakları kaplar. Şaka ettim: — Eski hâtıralarımı tazelemek mi istiyorsun. Beni incittiğini zannederek der hal tashih etti — Böyle bir ihtimal düşünme Çiçek. Sana Paris hakkında fikir vermek için söyledim. — Lâtife ettim Suat! Meydanın ortasındaki yüksek i- şaret noktasmda iki memur bir - den çalışıyor. Elektrik fenerleri beş büyük caddeden akan otomo- bil ve insan sellerine yol açıyor. Bu taraf geçerken okarşıdan ge- tanıdım. Resmini o kadar çok gör- mm ez LSIHH S vd GÜ ÖĞÜTLER Boğmaca öksürüğü Öksürük sonunda çıkarılan 363e ba- karak ve ona benzeterek © muhtelif memleketlerde türlü & kılan bu öksürük en zi: da görülen ve onlara mahsus bulaşık hastalıklardan biridir. Bu öksürüğe tutulmuş çocuklar öksürdükleri vakit etrafa pek ziyade hastalık tohumları saçtıkları için yanlarında başka ço cukların bulunmasına asla rmüsmade et memelidir. Bu hastalık esnasında pek yolsuz ve münâiebetsiz hareketler yapılır. Has- ta çocuğu hekime göstermek için gö- türen validesi çok defa orada bulunan ve muayene sırasını bekliyen diğer ço- cuklarla birlikte bekleme salonunda bulunduktan sonra hekimin yanında girdiği zaman çocucuğunun boğmaca öksürüğüne tutulmuş olması ihtima- inden bahis açar. Eğer hakikaten çocuk bu hastalığa tutulmuşan zararı © çocuğa mit olur. Fakat salonda b vaber bulunduğu diğer çocuklara h talık aşılanmasına o sebep olmak iyi ve doğru bir hareket olur mu ? Boğm. sürüğü bir çok cocuklar için pek hafif şekilde devam eder ve adeta hastalık denemiyecek gibi ©- hemmiyetsiz olursa da diğer bazı ço- cuklarda ise pek şiddetli olur ve biça- re çocuğu pek bitkin bir hale koyar; ük oluran hasta- nasıl olursa olsun ihlilâtlara meydan verilmemek için gayet dikkatli bulun- mak lâzımdır. Hastalık hafif değilse ilk üç hafta kadar boğmaca öksürü- üne tutulmuş çocuk ix en iyi bakıl- ma yolu yatakta bulundurmaktır. Ço- cuğun göğsüne ve doğrudan doğruya derisi üzerine temas eden bir yünlü ile muhafaza etmelidir. Tozlar, hava ce- reyanı, hazımsızlık, sinirl ba- z ibi haller öksürük nöbetini da pislik, toz ve kalabalık bulunma- malı, gündüz sükün ve intizam içinde geçmeli, hazımsızlık veren ve sin'rlen- diren şeylere hiç meydan vermemeli, | hastaya verilecek yemekler çok hafif ve hazmı kolay olanlardan ve başlıca süt ve sütlü şeylerden olmalı ve her defasında azar azar verilmeli, çocu- ğun öksürük nöbeti geldiği vakit ken- disine yardım etmek ve bilhassa başı- nı tutarak muavenette bulunulmalı- dır. Bu öksürüğe tutulan çocuklarla pek yakından meşgul olmak ve ziya- de alâka göstermekle onlara yardım ve gayret vermek pek ziyade lâzım- dır. Ve onlar da “buna ziyadesile muhtaçtırlar, Nevahet. — Yavaş yavaş öksürü- Öğün şiddetli azalır ve nöbetler seyrek- leşirse güzel havalarda çocuğun dışa- rı çıkarılmasına müsaade olunur. Al- ta haftadan sonra haatalığın tehlikesi kalmazsa da çocuk gene öksürmekte ve boğazdan gelen sesi çıkarmakta daha uzun zaman devam eder. Öksü- rük çocuğun göğdünde pek ziyade sar- smtı yapar. Bu itibarla çocuk sonrala- ra kadar iste bir hassasiyet 7e ça” buk müteeessir olmakla beraber za- yıflık hali bırakır, İşte bunun için ço- ” cuk öksürükler ve nezlelerden kurtu- lamaz, Bronşit, ve bronşitin guddele- rinin bü; en meş'um akıbetlerindendir. için çocuğun nekahet devrinde dikkatli bulunmak lâzımdır. Sovuü ve rütubetten muhafaza edilmeli ve ço- me'idir, Deniz kenarında bir yerde teptilhava da pek güzel tesir yapan tedbirlerden olur. Büyükada Dr. ŞÜKRÜ Dr. İHSAN SAMİ Tıfo ve Paratifo Aşısı Tifo ve Parstifo hastalıklarına tutul mamak için tesiri çok katl muafiyeti pek emin bir aşıdır. Ecza depolarında ulumur. gm1 1048 kül ve müthiş bir iş. Hele insanlar için bu saatte meydanı karşıdan karşıya geçmek bir mesele... Çayımızı içiyoruz. Yılbaşma hazılanan Paris önü- müzde kaynıyor. Kızlar, erkekler, ihtiyar kadın - lar elleri, kolları paketlerle dolu acele acele koşuşuyorlar. Suat Bey: — Beni biraz bekliyezeksin Çi- çek. On dakika kadar. Bir yere gidip geleceğim. — Ben gelemez miyim. — Nahak yere yerimizi kaptır. mış oluruz. Çok bekletmem. — Merak ederim. — Hiç üzülme. On, nihayet on beş dakika! — Peki, Hattâ bastonunu bırakarak kalk tı, Kalabalığa karıştı. Pariste insan bir dostunun ad - resini bilmezse onu bulması bir mucize olur.. Suat Bey yanımdan ayrıldığı anda kaybettim. Ne şık genç cici kızlar var. Ne de güzel giyiniyorlar.. Üzerle- len bir akın yerinde sayıyor. Se - kiz on otomobil yanyana olmak lar ki! £Anroj Bugünkü Program ISTANBUL: Gramafon üyatrosu artistleri tarafından amefan. 20 Bedayii Musiki Hey'eti Gramofon. 30 Kemani Reşat Bey ve arkadaşları. ANKARA: 12,0 - 1530 Gramofon. 18 < 1845 Orkestra : Vagner Ouverte- ye Metr Şantör Keman o konseri Ekrem Zeki B. tarafındame 1885-20 Dans muslkdsi, 20 Ajans haberleri, VARŞOVA Mil m. 1755 Oda Künrtet masikisi, 1830 Taganni- Zörsi müsahabe, 70 Tarihi ta. 19,20 Piyana ile caz, Piyano refakatile 21 Piynna kenan fe 80 Opera zart, Mendelesobn, Sehubert, 23, İon kahvehanesinden, takımı. VİYANA SI8 m. 17 Konser saati V. Spitzmüller, San: Arpad 24,15 20, konfi Kunrteni, 21,30 Konferans, 21,43 Dimi man tarafından şarkılar, 215 Piyano kisi , 22,45 Haberler, 28 Popüler Romen sikini, BRESLAU 385 Türkiye sigortacılar Dairei Merkeziyesinden: Sigorta ücretlerinin tenezzülü ve Tür- kiyede icrayi sav'at eden sigorta şirket- lerinin pek büyük zararlara uğramaları hasebile, mezkür şirketlerin müdür, mü- tarafından messil ve umumi acentaları müttefikan ittihaz ve müdiriyeti umumi- yelerince tasvip edilen karar mucibince, 1 Kânunsani 1934 tarihinden itibaren, bazı acentaların, dellâl ve mütevassıtla- rm, kilâfı nizam olarak müşterilerden bazılarına her ne şekilde olursa olsun vermekte oldukları komisyon, — iskonto | ve ikramiyelerin bundan böyle verilme- | sinin menedilmiş olduğu muhterem hal- kin nazarı ittilsina arzolunur. Diğer cihetten, İktisat Vekâleti celi. | ücret- | lerle tarife talimatının “mecburiğlittiba | lesince müsaddak tarifede yazılı olduğunu ve hilalında hareket edenlere Otomobiller hep dolu.. Mahşer... | nı hatırlatırız. Elhasıl, Sigortalılara her ne şekilde olursa olsun tenzilât yapılması kat'iy- yen memnudur. Düzeltme: Dünkü nüshamızın sekizinci sahifesin- de münderiç İstanbul Ziraat Bankasma sit Emlâk Satışı ilânmın 796 sıra numa- rasında mukayyet Emlâk hisesi 28-72 olması lâzım gelirken sehven 38-72 ya- zalmıştar. Düzeltilir. Harik “Hayat Sonra-dikkat ettim. Kusazla bir vücut yok.. Bilhassa bacakları o kadar güzel ki! Her hallerinde bir inceilk var. kat Avrupaya gelen bazı Türk dıkları kadınlarla bunlarm hiç sebeti yok. Onlar sanki bi - inden güzel ve zarif kadınlar dünyasına uğramamış gibi ve rast gele kollarıma bir ecnebi malılük takıp İstanbula gelmişler. Bu s: ne Pariste yeşil modası.. Şapkala- ra eldivenler hep yeşil. Buradan giderken birkaç şey a lacağım. Çünkü İsviçrede hem pa- halı, hem buradaki çeşitler kadar zengin değil. Ben bu insan mahşerini seyre - derken Suat Bey geldi. — Sıkıldın mı? — Hayır. Dalmışım... Elinde bir paket vardı. — Ne var. renkleri, biçimleri öyle uydurrcuş | $irız. anlarsın. İstersen Akşama rinde fazla masraf yok.. Fakat | kalkalım. Biraz da Etoile'de dola- n ELHAMRA sinemasında < İÜ KAHİREDE AŞK GECELERİ | sasinene AŞ dn Kaza Kumpanyasma bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. Telefon : Beyoğlu 4.4888 6 gençlerinin buralarda âşık olup al | Bu akşam saat 9 da İPEK sinemasında Münir Nurettin ve ARKADAŞLARI Konseri ve Sinema Klâsik eser!er - Yeni ge Yeni halk türküleri Fiatlar: Balkon 75, hususi mevki 109, birinci sınıf koltu'lar 150, en ön koltuklar 200 kuruştur. Mevkilerin'zi önceden aldırm Telefo»: 44289 (11779) Yarın maünelerden itibaren İPEK sinemasında “Rema ateşler içinde,, filminin büyük artistleri FRİEDRİC MARCH CGLAUDET COLBERT tarafından temsil edilen: PRENSES NADYA Fransızca sözlü büyük film. Ayrica: KUKLALAR İPEKFİLM studyosunda yapılan deliğe garkili; komi eld om havadisleri gazetesi. Yarın matinelerden itibaren i ISTANBUL BELEDİYESİ erir TİYATROSU Bu akşam saat 19,30 da KUS HAYAT Büyük opereli Yazan: oOEkrem ve Cemal Reşit sınuma 21 pililliyet ABONE ÜCRETLERİ : gi yn Gelen evrak geri verilmer— Müddeti geçen nüshalar 10 kuruştur — Gazete ve matbaaya ait işler için müdiriyele mü racaat edilir. Gazetemiz ilânların mas'ü- liyetini kabul etmez. ş Ramazan: 16 Imsak litar S.D. S4. İ Otomobil Sigortalarmızı Galatada Ünyon Hanında Kâin ÜNYON SİGORTASINA yaptırmız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ve nımızı içinceye kadar "etraftaki İ giy birkaç kere boşaldı, dol- i du. Konuşmaları, yürümeleri, bakışla | rı öyle ince, o kadar zarif İki; a risli bur genç kız gözel de olmasa bir erkeği alâkadar edebilir. Fa- Paris te civa gibi kaynıyor. i Grand Hotel hizasından yürüye rek bir sokağa saptık. Tekrar sa - ğa döndük. Suat Bey: — Bir taksi arayalım! dedi. Bereket Parisi unutmamış. Bor sanın önüne çıktık. Taksiler bek - liyor. Atladık. Suat Bey: — Paris. öyle yerdir ki bir ayda, altı ayda, hattâ bir senede öğrenilmez. Burada iki yıl kalan- lar ve her gece gezenler vardır, hâ lâ Parisin birçok taraflarmı bil- mezler. Ve ilâve etti: — Paris bu.. Düşün ki günde buraya iki üç yüz bin kişi gelip bir o kadar da yolcu çıkıyor. Hele cu- martesi günleri. — Neden cumartesi günleri, — İngiliz haftası cumartesi gü ü, başlıyor. Pazartesi günü bi - ter, Parisste eğlenmek için Lon - dranın hemen bütün zenginleri cu- mârtesi sabahı buraya gelir, pa - Burada gazinoda, kahvede otu zartesi günü akşamı dönerler. (Bitmedi)