Askeri bahisler Sıhhiye uçkuları Uçku, barışıklık zamanında yol cu taşımak, posta göçürmek, eğ- lenceye ve sproa yaramak gibi görür. Savaşta ise açkı (1), göz: leme (2), bombardıman ve avcılıl gibi en değimli yumuşlar yapar. Uç kunun yaptığı bu yukarda sayılan işler artık herkesce bilinen şeyler- dir. Fakat uçkunun henüz herkesin "kulağına kadar yayılmamış olan yaptığı bir iş daha vardır, ki oda sıhhiyeciliğidir. Yani “ Kırmızı ay” a yaptığı ve yapacağı hizmettir. Kendi ülkelerinde, uçkunun sa- waşta ve barışıklıkta bir sıhhiye va- sıtası olarak kullanılması hususun- “da yapılan smamaların verdiği ne- ticeler parlak olmuştur. Şimdi her- kes, artık uçkunun en mükemmel ir sıhhiye vasıtası olduğunu inkâr etmiyor. Bir çok ülkelerde artık or- du hizmetinde kullanılacak sihi ye uçkularının yapıları ve tipleri bile kararlaştırılmış ve bunlardan pek çokları da yapılmış ve kulla- nılmağa bile başlanmıştır. Büyük cihan savaşından, yaralı- ların, bilhassa ağır yaralıların ye kık ve delik deşik (olmuş vuruş- ku (3) sahnelerinden, yanmış ve yıkılmış kasabacıkların ve köyle- rin içlerinden, ve top gülleleri ile çukur çukur olmuş yollar üzerin- den arabalarla veya otomobillerle geriye göçürülmesinde (one kadar güçlük olduğu, bu yüzden bir çok yaralıların hayatları kurtarılamı- yarak yollarda can verdikleri anla- şıldı. Fakat, işte yaralıyı sarsma- dan ve çok kısa bir zamanda, geri- de her türlü tedavi vasıtaları bulu- nan bir sayrağa (4) göçürecek en kullanışlı şey sıhhiye uçkusudur. Bir sıhhiye uçkusu, bir hava ge- zici sayrağıdır. (5). Bu, bir yaralı- yı en kısa bir zamanda ve rahatça gerideki bir sayrı evine taşır. İçin- deki sayrı (o kabinelerine dört beş | hattâ daha çok ağır veya yengi alılar veya sayrılar yerleştirilebilir. Doktorlar, havada uçurulurken bi- le ilk acele ameliyatları yapabilir- ler. Sıhhiye uçkularının diğer bir kullanışı da, bunlarla, lüzumlu yer- lere çabucak doktor, sayrı bakıcısı, sargı malzemesi ve em (6) ulaştır- maktadır. Sıhhiye uçkusu, bir yaralıyı veya soyryı o yüzlerce ki- lometre (oOuzaklıktaki bir te davi müessesesine bir iki saatte ta- şır. Eğer bu olmasaydı, bu yaralı çeya sayrı, Helim arabaya veya »tomobile,buradan da trene,trenden tekrar başka bir göçürme vasıta- sma bindirilip indirilmek suretile sallanacak, ciddi bir bakım ve yar- dımdan mahrum kalacak idi, Eğer savaş sahneleri Afrika veya Asya gibi yolsuz, demiryolsuz yerler ise, © zaman sıhhiye uçkusu bir Hızır gibi yaralıların yardımına yetişebi- lecek biricik vasıtadır. Bu yüzden- dir, ki İngiltere (gibi, Fransa ve Hollanda gibi müstemlekesi çok 0- | lan ülkelerde sıhhiye uçkuculuğu- | na fazla ehemmiyet verilmiş ve bu uçkuculuk oralarda en çok ilerle- meler göstermiştir. Fransızlar, altı o yediyrl evvel Rifliler ile yaptıkları savaştan, bu sıhhiye uçkularından çok yardım gördüler. — İspanyollar dahi Yün- kres fabrikasının veya Dornier fab- rikasınm yaptığı sıhhiye uçkuların- dan tedarik ederek yaralılarmı ta- sıdılar, Hattâ İsviçre “Kurmızıhaç,, ıda (7) bu uçkularla İspanyollara yardıma gitti. (Hollanda) da meşhur (o Fuker yapı firması üç motörlü sıhhiye uç- kusu yapıyor. Bunlar altı yatık (8) yaralı veya sayrı ile bir de doktor taşıyabilecek gibi yapılmaktadır. lar. Fransada ise sıhhiye © uçkusu yapan firmalar oçoktur: Meselâ Hanriyo, Gurdu Löför, Devuatin, Niyöpor, Moran Zoloniye, Poteç, Brege, Bleryo v.s. gibi. Bu evler, küçük sıhhiye uçkuları yaparlar. Diğer bazıları, meselâ Farman Gol- yat gibileri de büyük sıhhiye uçku- ları yaparlar. İngilterede ise Avro, Wikkers ve Bristol evleri sıhhiye uçkuculuğu ile uğraşırlar. İtalyada ve Rusyada dahi sıhhiye & uçkusu yapılır. İşte medeniyetin her vasıtası gi- bi uçku dahi hem öldürüyor ve hem de sağlık ve unarma işini yapmağa ve mükemmeleştirmeğe uğraşıyor. Yarın, kanlı ve kızgın bir kırım- dan (9) sonra savaş meydanında birbiri üstüne yığılmış ve dereler, çalılar, çayırlar arasında uzanmış kalmış yaralılar ve vuruklar kendi- lerini kaldırmak. için Kırmızıhaç- tan veya kırmızıaydan yardım bek- lerlerken gezici hava © sayrakları dost ve yağı (10) seçmeksizin ha- vadan inerek bu vatan için sakat- lananları şefkatli sinelerine alacak- lar ve çabucak gerideki her türlü konforlarla bezenmiş tedavi ve ba- kım yurtlarma ulaştıracaklardır. Kırmızıay Cemiyetimizin ve Uç- ku Cemiyetimizin yakımda meşgul olacakları bu mevzuda bu olsa ger- rektir, CİNOĞLU (1) Açkı keşif (2) Gözetleme tarassat (3) Vuruşku muharebe (4) Sayrak hastahane (5) Gezici sayrak seyyar hasta- hane (6) Em ilâç (7) Kırmızıhaç Salibiahmer (8) Yatık yatmış (9) Kırım, meydan muharebesi (10) Yağı, düşman Edirne Vilâyeti Daimi .. : Encümeninden: Cinsi Mıktarı Kontr plak Z wetre mükâbr. Kestane 2 » o murabbar Ceviz 50 ” » Mahon DOE Meşe SO“, “ Gül 10 e siz Abanoz 10 i “ Limon 80 — r9ş Zeytin 80 » ” Edirne mıntaka san'at mektebinin ihtiyacı olup yukarda mıktarı yazılı kereste münakasaya çıkarılmıştır. 8-10-933 pa- zar günü İhalesi yapılacaktır. Taliplerin şartnameyi görmek üzere İstanbulda san'at mektebine ve Edirnede Daimi (o encü mene ve münakasaya iştirâk etmek üzere de ihale günü saat 15 te Vilâyet daimi encümenine gelmeleri. (5025) Piyango Müdürlüğünden: ,, Şartnamesi veçhile 600,000 adet kartpostal tab ettirile ceğinden taliplerin 26-9-933 salı günü pey akçeleri ile birlik de komisyona müracaatları. 6784 (5134) Cumhuriyet Halk Fırkası 241: .|oue Kâtibiumumiliğinden Ankara'da Cümhuriyet Halk Fırkası Merkez binasında yapılacak kalörifer tesisatı 14 gün müddetle ve kapalı zarf usulile münakasaya konulmuştur.İhalesi 28 eylül 933 perşem be günü saat 3te Ankara'da Fırka merkezinde yapılacaktır. Ta iplerin fenni ehliyeti haiz olmaları veyahut böyle bir fen me- muru rma veya iştirakları olduğuna dair vesaik ibraz etmeleri mecburidir. Taliplerin meşe Sr ile fenni şartnameyi görmek üzere Ankara'da Fırka muhasebesine mü racaat etmeleri ve ihale gününe kadar kapalı zarf içindeki tek- lifnamelerini ve işbu teklifnamelerindeki bedeli üzerinden 96 de 10 teminat akçelerini veya banka mektuplarını da birlikte BE ŞE” A MN e tevdi etmiş olmaları ilân olunur (4978) a Reyyon tedavisi Reyyon tedavisi ismi verilen ve son kullanılmıya başlanan bir nevi tedavi usulü vardır. Bu teda- vi usulünde istimalinden istifâde edi- len başta ültraviyole reyyonları ol- mak üzere bir sürü reyyonlar vardır. Bu nam altında kullanılan reyyonlar aşağıda gösterilen isimlerle malüm- durlar. 1. Radyümün Gama reyyonları. 2. X reyonları, 3. Ultraviyole reyyonla- rı. (Bu üç nevi reyyonlar gözle görül mezler.) 4. Görünen ziyanın muht renkleri. 5. Koyu hararetin görünm yen reyyonlarından olan Rujenfra rey yonları. Gördüğümüz renkler hakikat hal- de gözün retinasındaki esir üzerine bir takım reyyonların tesir elmesin- den ileri gelirler. Biz yninız: Me- nekşe, çivit, mavi, yeşil, sarı, turun- cu, kırmızı renkleri görebiliyoruz. Te- davi maksadile kullanılan bütün rey- yonlar esirin ya pek küçük vöya pek büyük tüllü mevceleri halinde retina- muza tesir ederler. Binaenaleyh 4,16 lamayız. Zâhiren biribirinden ayrı 0- lan bu renklerin hepsi ziya i sürate maliktirler ve ancak rü- yet kabiliyetimiz hududu. dahilinde- kiler görünebilirler. Bu. itibarladır ki güzel bir manzaraya (baktığımız zaman onun al mevcut güzellik- lerinin elli üçte birini görebiliriz. Fen bize görünmiyen bütün bu reyyonla- rın mevcudiyetlerini göstermekle be- raber ayni zamanda onları kullanma- yı ve onlardan hastalıkların tedavisi ile sair hususlarda istifade |et- meyi dahi | öğretmişi X Rey. fotoğrafideki istimallerin kanserde, “bazı karha- manda larda, eyzemada, loposta ve kel gibi bazı hastalıkların tedavisinde kulla” nılmaktadır. Ültraviyole reyyonlarımın. dahi bir şok istimalleri vardır. Bunlardan a- lelhusus bakteriyolojik ve . mukavvi gili istimalleri, meselâ kanda kürey- vatıhamrânn çoğaltılması, bu müna- sebetle kansızlıkta, yara ve çıbanlar üzerinde sâfi tesirlerinde, | bahusus veremli ve saracalı çocuklarda hari- Bir takım daha sathi hastalıklar ve rahatsızlıklarda. ültraviyole ile X rey- yonları tatbik olunur. görülmediği halde arzolunur. Her halde "ve yaşa - yamaz. Binaenaleyh hayat i mümkün Ölçüler ve muayyeti tulü mevce- ARTISİTAİK ALA ANNY MİLLİYET PAZAKİRSI 25 EYLUL 1955 Bu” i “en güzel fransızca sözlü YIN KIZI muhteşem filmi ile yeni mevsime başlıyor. Mümessilesi: Sarışın şeytan kız Dilin nasıl varıyor? Hayvana meraklı bir ahbap var- dır. Hayvanları Himaye Cemiye- tinde aza olduğunu zannetmem. Fa- kat bütün hayvanlar için kalbinde ayrı'ayrı muhabbet r, Ata ba- yılır: Binici kanali beraber.. Çeşit çeşit av köpeği bulundurur: Avcılığa merakı olmadığı halde. Yumurtayı ağzına koymaz: Fa- kat kümesi hep yumurtlayıcı | ta- vuklarla doludur. Kanarya, kedi, köpek, papağan, hattâ maymun... Evi, Nuhun gemi- sini andırır; İçinde belli başlı bü- tün hayvanlardan birer o nümune vardır. Bu zat geçen gün bir eşek almış. Bana metediyordu: — Öyle bir rahvan yürüyüşü var ki.. Akşamları üstüne atlayıp bağa gidiyorum. Yolda hiç inatçılık et- miyor, Dur, dediğim yerde ( duruyor. “Haydi yavrum!,, Deyince başlı- yor yürümeğe.. Bir göresen, ne maz İum, ne sevimli, ne sakin bir hay- van.. Geçen gün;bağdan dönüşte, bir- denbire huylandı. Baktım, yengeç gibi yan yan yürüyor. Yolu kıvırın- caya kadar başını sağa sola çevir- di, durdu. Arada bir; anırarak huy- suzlanıyordu. Eve yaklaşınca doğru dürüst yü rümeğe başladı. Meğerse rüzgârı arkasına almak istermiş te huysuz- lanması ondanmış... Sen böyle e- Pap Ben gülerek: —,Haksızlık ediyorsun azizim!.. Dedim. Sordu: — Neden? Bu kadar zeki hayvana hâlâ e- şek demeğe dilin nasıl varıyor ya- hu!., M. SALAHADDİN li Rujenfra reyyonları bugünün en son reyyon tedavisi şekli olarak kullaniliyor. Ve diğer bu şekil şua tedavilerine faik ve müreccnh değilse de kuvetli bir rakip olarak tatbik ediliyor. Bu şekil | tedavi yassı biçim bir takım radyatörler vasıta- sile ve hastanın cildine te- mas etmeksizin yakın bir halde bulundu- rulmaktadır. Büyükada ŞUKRU SİNEMASI ONDRA paz 17700) ses Edirne Vilâyeti Daimi Cinsi Miktarı Sade Yağı 1500 Kilo 5 İM yas Edirne mmtak San'at ve ”» Encümeninden: Gazi Kız yatı mektebi için Mustafa Necati şehir Yatın için Mıntaka San'at mektebi için yatı mekteplerinin (ihtiyacı o- Tup yukarda yazılı cem'an 4509 kilo Urfa Sade yağı münaka- saya çıkarılmıştır. 8-10-933 pazar günü saat 15 te ayrı ihalele- ri yapılacaktır. Taliplerin şartnamevi görmek üzere İstanbul da San'at mektebine ve Edirr e de Daimi encümene ve müna- kasaya iştirâk etmek üzere de ihale günü saat 15 te Vilâyet Daimi encümenine gelmeleri. (5028) 6664 Edirne Vilâyeti Daimi Encümeninden: Edirne mıntaka san'at mektebinin muhtelif şubeleri için lâzım olan 89 kalem muhtelif mıştır. Malzemenin şârtname Edirne de Daimi encümene ve müracaatları. 8-10-933 pazar günü malzeme münakasaya o çıkarıl- ve listesini almak isteyenlerin tanbulda San'at mektebine saat 15 te ihalesi yapı- lacaktır. Taliplerin o gün dipozito makbuzlarile Vilâyet Dai- mi encümenine gelmeleri. (5026) Gümrük Muhafaza Umum Kumandanlığı Istanbul Satınalma Komisyonundan 1 — Muhafaza Umum Kumandanlığı Kıt'atı ihtiyacı için üç milimetre kutrunda galvanezli (12000) kilo - Demir tel ile Bir buçuk milimetre (400) kilo galvanizli demir bağ teli pa- zarlıkla münakasaya konulmuştur. 2 — Münakasa şartları kâğıdının tasdikli suretleri Güm- rük Muhafaza Umum kumandanlığı İstanbul Satınalma komis yonundan alınacaktır. 3 — Münakasa 1-10-933 saat 14 tedir. tarihine rastlayan pazar günü 4 — Münakasaya girecekler hangi ticarethane ve mües- sese sahibi veya vekili olduklarmı ispat edecek vesikai makbu leyi ve biçilen bedelin yüzde 7,5 ğu olan eğreti güvenmeleri- le yevmi mezkürda kömisyona gelmeleri .(5085) 6757 Zorla güzellik olur mu ya? Necile Hanım, karşıki köşke yeni taşman orta yaşlı adamı pek me! . Pancurların arkasından a bıtalı, bir erk. hayatı esrar engizdi. Evinde bir tek hizmetçiden insan namına, kimseler yoktu. andığı gündenberi sütçü, ekmekçi esnaftan gayri köşk kapısını ça- lan da olmamıştı. Gençti? Neyle yasıvordu? Her güz sokağa çıkmadığı için, iş güç #a- hibi olmadığı da anıaşı 2 il m kendi kadın aşçısı izmetçisi ile ahbap lığı ilerletmesini sıkı sıkı tenbih etti. Az zaman sonra da öğrendi. Yeni kiracı Cevat Bey isminde zen gin bir bekârdı. Yalnız yaşamağı 10- viyor, kalabalıktan sıkılıyordu. Cevat Bey şakakları rm1ş, uzun boy- lu, geniş omuzlu, ir er- kek güzeliydi. Necile Hanım ona bak takçı ezilir gibi oluyor, her tesa- üfünde ürpermeler geçiriyordu. Necile Hanım beş senedenberi dul du. Genç yaşta dul kalmak, çok ha- zin bir şeydi. Mühim arzularla gıcık lanan kalbi, yeni, taze heyecanlar is tiyordu. Genç kadın kararmı vermişti. Ce- vat Beyi, bu evlenme düşmanı bekâr: yola getirecekti. Sabahları yataktan kalkar kalkmaz, yatak odasının pan- curlarını açıyor, güya hava alıyormuş gibi, perişan bir dekolte ile pencere- den sarkıp, karı köşke bakıyordu. Halbuki karşı köşkte hiç bir hareket yoktu. Ev, boşmuş gibi, perdeler, pen cereler ii ses sada çıkmi N Hanım, sokakta Cevat Be- ye rastgeldikçe gülüyor, göz kırpıyor, onu baştan çıkarabilmek için bir 80- kak sürtüğünün yapmağa cesaret ede miyeceği aşiftelikleri yapıyor, fakat bütün emekleri boşa gidiyordu. Çünkü bunların biri Cevat Beye te sir etmiyordu. Bütün o göz süzmeler, gülümsemeli arıtmalı lan- malar kendisi için değilmiş gibi, ga- yet sakin, lâkayit, yoluna devam edi- yordu. Necile Hanım çıldıracaktı: — Böyle erkek görmedim, diyor- du, insan değil, âdeta taş. e yapsam, derdimden divane olur. Acaba kendisini mi çok beğeniyor? Yoksa beni küfvü saymıyor mu? Cevat Beyin lâkaydisi, istiğnası, Necile Hanımın arzusunu daha ziya- de kamçılıyordu. Ümitsizliğe düşmi- yor, bir gün nihayet muvaffak olaca- öm kati görüyordu. Necile Hanım: bir şeye dikkat mişti. Cevat Bey taşındığını iki yında hizmetçi kadmı savmıştı. Yer ne genç bir kız geldi. Biraz sonra © nun da deği ü. lü. Acaba çok geçimsiz bir adam da onun için mi sık sık hizmetçi değişti. riyordu? Necile Hanım Cevat Beye hulül i- çin bir çare keşfetti. Bir kere onunla ke kapılandığını öğrendi! Cevat Bey bir müstahdemin idare- hanesinden, istediği zaman hizmetçi getirtiyordu. Necile Hanım aşçısını i- darehai önderdi ve Cevat Bey hizmetçi istediği zaman, haber verme lerini temin etti. Çok geçmemiş, haber gelmişti. Ne cile Hanım, aşçısnın yağlı, yırtık elbi selerini giydi, saçlarını bağlacı, yüzü nü, ellerini kirletti ve yırtık pırtık, ya malı bir bohçaya bir kaç çamaşır koy du. İdarehaneden geliyormuş gibi, Ce vat Beyin köşkünün kapısını çaldı. Kapıyı Cevat Bey açmıştır — Seni mi gönderdiler? — Evet, Beyefendi.. — Gir, içeri.. Cevat Beyde hâkim bir tavır var- dı. Necile Hanım içeri girince, Cevat Bey: — Yukarı odada yatacaksın. Oda Ve kendi odasına girdi. Necile Hanım için için gülüyordu: — Beni tanımadı.. Alâ. Dur, ben Necile Hanım evvelâ mutfağa gir- di, zerzevatları ayıkladı, ocağı yak- tı, tencereler ateşe koydu. O, bu işlerle meşğulken, mutfağın kapısı açıldı, Cevat Bey içeri girdi. Dudaklarında manalı tebessüm var- dı . — Yemek mi, pişiriyorsun? Söyleyiş, tebessümden daha mana kı idi. Necile Hanıma yaklaştı, belin- den kavradı, ensesinden öptü. memnundu, Necile Hanım da Cevat Beyi yola getirmiş olduğundan, ken- di kendini tebrik ediyordu. Bir hafta geçmemişti. Necile Ha- nim, neticeden yüzde yüz emin, kendi hakiki şahsını ortaya koyacak, onun- Ja evlenecekti. Köşkten, en yeni, en şık elbiseleri- ni getirtti, Yüzünün, ellerinin yağları nı, kirini pasını sildi, yıkadı. Vücudü nü kremler, esanslarla uğdu, ira» landı, süslendi: ter — Beni bu halde görünce, ne şa- şıracak; he şaşıracak! 1, Kayfinden, neresinden kahkaha» lar atıyor, ellerini çırpıp zıp zıp sıçrı- yordu. Akşam, kapı çalımırken, Neci İe Hanım, heyecandan düşüp bayıla- caktı. Koştu kapıyı açtı, Fettan bir tebessümle : g — Buyurunuz Beyefendi, dedi, Cevat Bey, evvelâ farkında GAP di. İçeri girdi ve elini uzatarak Ne” le Hanımın çenesinden tutup Oki” mak istedi. — Ne var, ne yok şekerim? Fakat Necile yaklaşınca, uza9i” eli geri çekildi, kaşları çatıldı, gö karıştır — Bu ne hal7 Bu ne kepazelik Bu maskaralığı nereden buldun? Necile Hanım sokuluyordu: — Anlatayım cicim, ben aşçı BİL metçi değilim. Seni sevdiğim için ma sus bu kılığa girdim. Beni tanı mı? Karşıki köşkün Hanımıyım! Cevat Bey duymamış gibiydi. bir sesle emretti: — Haydi, odana çık.. Bohçanı hiç durma, defol. Necile Hanım şaşırmıştı: — Ne söylüyorsun, cicim? — Haydi, diyorum, kızdırma b” ni.. Hanımsan, hizmetçi kılığı yak'f maz, Hizmetçi isen, hanımlık iğreti lur. Haydi bohçanr topla. dun. Şimdi mi soğudun? Cevat Bey omuzlarını kaldırdı? alen, seni değil, sendeki mutfak kokusunu severim. Ni Hanim, gözleri büyümüt uş; titrek, kararsız, meh Sert sl, ğrm.. RADYO Bugünkü proğram İSTANBUL » kg 18 Gramofon 18,30 Framsrzen dere — (İlerlemiş olani” mahama). 19 Hikmet Riza hanım. 19,45 Sevim Hamm Sar. 2030 Münir Nurettin Bey ve arkadaşla” 2130 Gramofen. 32 Anadolu Ajansı, Borsa haberi, MOSKOVA, 1481 m. VARŞOVA, 1411 m. 18,20: Solist kemneri, 19480 | Hafir mesi 2025: Muhtelif. 21: “GİOGONDA,, isminle. ki Pomehiellimin operası, 23401 Dana Mi || kisi, BUDAPEŞTE, 550 em. i 19.50: Pik 20,50: Amele saati. 21.20: vap aletler ile konser, 2233; Sigam musikisi Taganni 2420; Bodö Kahvesindeni Cas i VİYANA, 818 m İD35 Varnerin “TANNHAEUSER” (Tar | oyzer) operan, 2155: Plâk ile akşam 9” MİLANO, TORINO, FLORANSA, 5 20, haberler — Phi 2025 Ecnebi Haamlar” | İe hâberler. 21,5, Haberler, — e i Oda musikisi 727,50: Temsil, 73,20: PRAG, 488 m zak aya 2 aşriyat, Mlüsahabe 2045: parşı Köylülere ait ZOR!H, 459 m. ise 120,16: Plâk, 21,06: Şiirler. 22,15: Radye Kestrası, ROMA, 441 m. p BÜKREŞ, 194 m. “ 13: Konser, İd: Hafif musiki 18; Oper# operet parçalar. 1020: O konserin davt”” 10,25: Senfonik konser. Zirkuader komi 71,80: Çift piyano konseri. 22,20: Akşam seri, LAYPZİG 389 m. 22 Zaruma sit bilismiyen © bestelerdöm #9” | gi Jililliyef Karın umdesi “MTLLEYETİZ BUGUNKU HAV. Yeşilköy Askeri Rasat merkezi, bez rilen b yeli Tiükimetlerder rürsürh devam edecektir. Dim kaya tenzili 72 itim. ik lik ça vak ZA, en en 13 derese miştir.