tilâsı! — Bir cıgar Zömlek giyen sakin (1) * Çocukların pavyonunun yanın daki sakinler pavyonu önünde hayretle durdum. Orada her şeyi tabii görmeğe alışmalısınız, çün- kü oradaki her gayri tabiilik tabii bir haldir, Fakt sakinler (!) kovuşunda sırtına gömlek geçirilmiş, gözleri kanlı birini gördüğüm zaman sa- kin olmuıyanları düşünerek e dim. Sırtına gömlek geçirilmiş, ka ra korkunç gözlerini kan bürü- müş, yağız esmer adamın dudakla rında yalnız külü ve ateşi kal- mış bir cigara var. Dudakları yanmıyor mu? Hiç acı, ağrı duymıyor mu? Birdenbi- re yüzünü buruşturdu, cıgarayı yere tükürdü ve kanlı gözlerini de virerek evvelâ etrafına, sonra ye- re bükmağa başladı. Gözleri yer- de ağır ağır dolaşıyor. Durdu, diz lerini büktü; Diz çökecek sandım, hayır, gövdesini yere yapıştırdı ve çakıllı topraklarda, dudaklari- le bir şey arıyor! Gözleri parlıyarak kalktı, ağ- Zında sönük bir ciği izmariti vardı. Bü de hirs, Bü ne'iptilâ idi! Zaten bütün pavyonların önle- rinden geçerken, yahut yollarda başıboş bırakılmış, hattâ hizmete koşulmuş zararsızlardan — birine rastgelince, bir tek rica kulakları- nizi tırmalıyor: — Bir cıgara versene! Evet, hepsi cıgara istiyor. İşte şu sırtına &: n yelken bezin- den kalım gömleğin kol uçlarını duvarlara, taşlara sürte sürte de- lip parmaklarını çıkaran gözleri- ni kan bürümüş, bu iziyete hep cıgara için katlanıyor! En büyük zaafları, cıgara! Bu- nu anlıyamadım! Haydi biz, sö- züm ona akıllılar, akıllı geçinen- | ler, efkâr dağıtmak, defiğam et- mek, eğlenmek, keyf etmek için cigara içiyoruz. Onların ki, ne da- ğitacak efkârları, ne de defede- cek gamları kalmıştır. Her köşe- de gül gül sohbet, çal çal oyna. Peki, niye cıgara istiyorlar? Acaba şuursuzluğun da mı bir şuuru var? Yerden ağziyle izmarit topl yan gömleklinin sağında, solunda ve içerde kovuştaki sakin arkadaş ları kimi yalnız, kimi bir ahbabiy- le(!) kol kola dolaşıyorlar: — Evden dün telefon etmişler, muhakkak... Fakat kapıcılar ha- ber vermiyor. Ben, bunun, kimin teşviki olduğunu biliyorum. Ya- rın, beni aimağa gelecekler, mu- hakkak... Fakat doktorlarla söz, ağız birliği etmişler. leş Keşiş lam; hayır, seni sormadı, diyeceklerdir. Ben, pi mez olur muyum? Yanındaki düşünüyor: — Yemeğe cam kırığı atarlar- ken gördüm. Yemek yemesen ol- maz. Doktorlara söyledim, “öyle şey olmaz, dediler. Güldüm. Beni kandıracaklar. İkisi de sanki birbirini anlıya- Yak karşılıklı konuşuyorlarmış gi- bi öyle muntazam ve dürüst konu #uyorlardı ki, gayri ihtiyari dinle eğe başlıyorsunuz! Dinlemek i- Yi! Yalnız dinlenecek şeyin hudu- dunu tayin edebilmek lâzım. Bu, m hızla dönen bir makinenin dişli çarklarma eleğinizi kaptır- mak gibi bir şey! Bir kere akılla- rı kaptırdinız mı, bırakın artık, 6, devam etiği müddetçe, dinliyebi- lirsiniz. Lâkin bu sırada küçük bir e k olması ihtimali vardır; siz de tesiriyle onun ni farkın CİNNET DİYARINDA Gizli, meçhul korkular — di, hem sair! Deliler destanı! YAZAN: Mahmut Yesari geçmeden kendinizi tellerin dışm da iken içinde bulursunuz! Kendinizi dişli çarka kaptırdı. nız, bir kere! Omuzuna kalın aba bir pelerin atmış, mintanlı, açık renk panto- lonlu, kır saçlı bir adam, önümde durdu ve kendini takdim etti: — Mehdi şair Eşref kulunuz! Hem Mehdi, hem şair! acaba hangisi tehlikeli, hangisi daha korkulu?.. — Size divanımı takdim ede- yim. Ve hakikaten koynundan siyah kaplı küçük bir defter çıkardı, u- attı: — Deliler destanmı okuyun... Keriman Halis Hanıma da methi- ye yazdım... Züğürtler destanını da tavsiye ederim. Evet, defterde, bütün dedikleri var. Bir kaçını beraber okuyalım: DELİLER DESTANI 1 Deliler halini yazayımi size; On beş sene deli dediler bize, Delinin bazısı benzer öküze, Tepesinden çıkar tütün dumanı. 2 Sanmayın deliler şeytanlık bil Çağırsan da bazan nazlanır gı Demem ki neşeli neşeli gülmez ; Bazısı bilir hem günü zamanı. 3 Şakalar ederler oynayıp güli Şah gibi sevinir izmarit bulup, Emirler verirler vezirler olup Sigara tütün diye içer samanı, 4 Bir iki sigara, tütün verilir, İ Her vakil sanmayın, seyrekçe ge lir, Paketin bir kaçı ceplerde erir; Verilen hoşaf, helvadır, ravani. 5 Uzunca masalar yemek sofrası Görenin kabarır muliak safrası, Sigara ucudur deli Bairası İçinde bulursun çalan kemanı. , 6 Saçmalar söyler de güldürür seni Eüne cakı ver, öldürür seni, Akrabam, diyerek bildirir seni Bir elma gibi yer, acı soğanı, Hep böyle ve akıllıca devam e - diyor. Uzun olduğu için sıra ile değil, parça parça alalım: 71 Bir kuzu sandığın, bir aptal deli Azarda, koparır demirden eli İçinde bulursun pek aksi geleni Vardır insana din dik bakanı. 13 Elbise, çamaşır, çarşaf yırtarlar Sarhoşa benzeyip nâra atarlar Hademeye hekimlere çatarlar Hiddetlenip andırırlar tüfanı 16 Hademeden korkarlar, çekinirler Az akıllıları hoş gecirirler Azar işitirlerse gücenirler Sorar mısın saçma sapan atanı. 18 Eşrefim bu darda çok çile çektim Sineme kederi ektim Ah, oflar ederek üzüldüm bittim Döğerdim de bazan bana çatanı. Defterde, pardon Mehdi şairin divanında (Torik) ile (Palamut) fes! Fakat ne çare ki, çok uzun. Mahmut YESARİ Hem Meh | çıktan açığa ortava koymuştu. Aacaba e? » İFenerbahçeliler çalışıyorlar MİLLİYET EMBE 7 EYLUL 1933 Sarı-Kırmızı takım| Tenisçiler gittiler Bir müddet evvel İstanbul matbuat ölemini işgal eden bir hdise vardı: Sa. yı kırmızı kulüp. Bu mesele uzun uzun dedikodulara yol açtı. Herkes bir şeyler söyledi. Hattâ bu münesebetle güzete- mizde, Galatasaray ikinci reisi Tevfik Ali Beyle, Sadun Galip Bey arasmda bir de münakaşa cereyan etmişti. Bu sarı kırmı- sı da kimse lâyiirile anlamadan he- men geçtiler. Yazdılar, çizdiler. | Herkes artık bu işin suya düştüğüne ka- ni olduğu bir sırada gene hayretle gör- | düler ki Sarı karmızı teşekkül ölmemiş yaşıyormuş, Hattâ takımı bile tespit e- dilmiş, ve çalışmağa başlamış. Bu o kadar sessiz sadasız olmuştur ki, bizzat aleyhtarlar bile hücum ve tenkit etmeğe meydan bulamamıştır. Bir müd- det evel, Türkspor mecmuası (Sarı kurmı 71 kulüp doğmadan öldü) serlevhalı ya- 21 yazmış ve Galatasaraylılığı daima ipka ederek bitarafliktan demyuran bir refiki miz de bunu aynen sütunlarına geçirmek suretile bu husustaki memnuniyetini a- gene ayni gazele Sarı karmızı sessiz sadaşız Baltalimanı sahasında an- tetrenemanlarını duyunca, yaptığı gaftan müteessir olmıyor mu? Merak ediyoruz. aa işin dedikudu tarafı, asıl meselesi Sarı karmızı talcımın canlandığı, munta. zam ve bilgili bir disiplin tahtında çalış- tığıdır. Bugün kadrosunda bir çok elemanları hattâ beynelmilel şöhretleri toplamağa muvaffak olan bu kulüp hiç şüphe yok- tur ki, bir müddet sonra, asıl Galatasa- rayı teşkil edecektir. Bu kanaat artık hakiki sporcularda yer etmeğe başlamış ve aşağı yukarı bu işten anlıyanlar mütte | fikan bu işin böyle olacağıma hülemetmiş | lerdi.Bu,gayet tabüdir.Senelerce futbol şubesinde yoğrulmuş ve âdeta etrafların da bir şöhret halkası yapmış olanların vücuda getirecekleri teşekkül herhalde idareciliğin acemisi olanların yapacağı şekilden deha müsmir netice | vereceği, muhakkaktı, Netekim böyle oldu. Bugün Sarı kırmızı, takım, birinci dere- cedeki kulüplerimizin kuvveti ayarında dır. Bundan başka sinesine topladığı & lemanlar bu vaziyeti benimsemiş ve ide- alleri hezmetmiş insanlardır. Gayet ta- lir ki bir şeye inanarak © başlıyanlar o işi mutlaka muvaffakiyete bitirirler. Sarı kırmızı aleyhtarlarının begünkü va- ziyetleri hakikaten acınacak bir haldedir. Ortada iki kuvvet var. Birisi, bütün aley- hindeki neşriyata, aleyhtarlığa rağmen muzaffer olmuş, diğeri de hiç bir şeyi ihmal etmeden kıyasıya hücum yaptığı halde şağlüp olmuştur. Sarı kırmızı ku. lüp bugün yaşıyor ve mutlaka yarın da yaşayacaktır. Çünkü onu teşkil edenler renklerini hakiki bir şekilde onun için hayatlarını istihkar ederek ça- hşanlar ve onun ününü yadellerde, şer» refle müdafan edenlerdir. Bu kadar büyük bir azimle çalışan- ların muvaffak olduklarmı görmek her Türk vatandaşının, ve sporcusunun göğ” sünü iftiharla kabartacak bir haldir. Muhteşem ÖZDEMİR Futbol mevsimi başlamak üzere,.Gala- tasaray takımı || antrenörleri ne- zareti altında hir aydan fazla oluyor ki çok muntazam bir surette hazırlanıyor- lar, Yalnız bu arada öğrendiğimize göre, kulüpten istifa eden sol açık £ Rebii ve santrfor Necdet Beylerden sonra bu ke- re üç kardeşlerin de kulüpten gitmeleri- nin takımdaki, boşlukları kolay . kolay doldurulacak gibi değildir. Binaenaleyh Galatasaray talsımı bu sene de lik maç- 'crina nasıl bir kadro ile çıkacağı cidden Sofyadaki Balkan Tenis turnuvasına iştirâk edecek olan tenirçilerimiz dün ha- reket etmişlerdir. Sofyada bu sene yapı- lan tenis maçları, geçen sene şehrimizde yapılmış olan Balkan turnuvası nevinden dir.Bu müsabalara Balkan milletlerinin âk edecekler, Fakat neticede barile şampiyonluk tayin edile- Türkiye namma Suat'in işlerinin çok olması ve izin alamaması Sedat'ın da ra- hatsızlığı dolayısile Şirinyan - iştirik edecektir. Bununlaberaber bilgi- lerini ve müsabaka kabiliyetlerini artır- mak için Semih Süreyya ve Ahmet Fe- rivte gideceklerdir. 24 eylül de Bükreş'te yapılacak Ro- manya - Türkiye revanş maçı için, Suat buradan 17 eylülde hareket edecek ve takıma iltihak edecektir. Kayık yarışları Yarın İstanbul kürek birincilikleri ya- pılacaktır. Üç kategori üzerine icra edi- lecek müsabakarlarda Fenerbahçe, Bey- koz, Galatasaray ekiplerini Yarışlarda puvan verilecek şampiyonlukta sayılacaktır. 1 çifte, 2 çifte, 3 çifte dirsekli ve 3 çif. te futaların birincisine 5 ikincisine 3 ü- İ şüncüsüne de 1 puvan verilecek, en faz İn sayı kazanan takım İstanbul birincisi olacaktır. Ufak bir tahmin yapmak lâzım in yarışların 1 çiftesini Fenerbah çöhtesini muhakkak Galatasa- giftesini Beykozum, iki çifte arışı da Fenerbahçenin diğerle- rine nazaran yüzde yetmiş kazanmak ih- timali vardır. İstanbul birinciliğine en fazla namzet Fener ve Galatasaraydır. Kuvvetli gençlerimize muvaffakiyet te- menni ederiz. Yüzme seçmeleri Yüzme seçmeleri dün Moda deniz banyolarında yapılmıştır. — Yüzmelere Herr Teketof ve Ekrem Rüştü Bey ne- zaret etmiştir. Galatasaraylı yüzücü- ler, bu seçmelere iştirak iaşe Havan fena olması yüzünden bek- lenilen weticeler ahmamamıştır, Yalrrz. havanm bu muhalefetine rağmen 400 metreyi Saffan 6 dakika 10 saniyede yüzmek sertile çk güzel. bir netice mit ete) kazkalamada da Tamiri Akp Bayel GN Vahap, Fuat Hamili Gtboleiardan Fanorkahcz kur lübüne intisap etmeleri | İstanbulda ve İzmirde pek büyük kedere yol a» an bu iki oyuncunun, bu sene Fenerbah ça alacağı roller hakkında TE Çi Vela örme Banda Bani » Çünkü Vahap çe Xa gelince, bu genç burada mıntaka- lerini temizlemiş bugün İstanbulda lik malin ems Fener takımında oynıya- haldedir. Lâkin hususü işlerini salaş için İzmire giden Fuat da elân avdet etmemiştir. || Şipkeneski geliyor Beşiktaş kulübü tarafından getirilmek #ç olan Varnanın şampiyonu. Şipkenes- | ki takımı 15 eylülde Beşiktaş ve Gala- tasarayla birer maç yapacaktır. | ———— << ——— şimdiden merakla İz şer eği Fenerbahçeliler beş gün oluyor Her Şvenk'in your. inde ferdi antrene. manlar yapıyorlardı, Yarınki cuma günü | de bir takımla kendi sahalarda mac ya pacaklar ar, Spor yapmak beşer vücudü için elzem bir şeydir. Bütün dünya sporan vücüt un gelin güvey olmaları var ki en- neem eli Pi çel kün GN 4por yaptırmağa başlamıştır. Resm ini koyduğumuz kadın wtlet, Asri Ve- nüs ünvanını kazanmış ollan Melle. Mawermeyerin'dir. Bu seferki şebeke hepsinden üstün çıktı (Başı til ahifede) Şimşek gibi bir gidiş Tahkikatın sureti cereyanını adım e takip ve tesbite muvaffak olan elde ettiği malümatı şöyle makladiyer Banker Safranın — veznedar ve kâti- bi Kaldıron, evvelki sabah Osmanlı Bankasında kiraladığı ve pek emin sandığı kasaya para yerine koymak üzere bulunduğu on kilo eroinle cür- mü meşhut halinde yakayı ele verdik ten sonra, muhafaza ve polis memur- ları, seri bir otomabille doğruca Sa- | nasaryan hanına gitmişler ve banker Safra ile şeriki Şilto'nun (5) İi yazıhanesinde arama yapmışlardır. Bu aramada bir şey ele geçmemiştir. Diğer taraftan Kaldiron ilk sorguya çekilmiş ve ele geçen eroinleri kimden aldığını itiraf etmitşir: — Bandırmalı maden mühendisi İzzet Arif Bey vardır. Eroinleri on- dan aldım. İzzet Bey arantyor Bu itiraftan sonra memurlar kısa bir müşavereyi müteakıp bir plân ter tp etmişler ve Kaldirona lâ len talimatı vermişlerdi rn, Bandırmalı İzzet Beyi telefonla ara- yacak, bir mikdar eroin daha isteye- cektir. Kaldiron, istemeye istemeye, telefonu açmış, İzzet Beyi bulmuştur: Memurlar bütün hareketlerini — biran bile gözden kaçırmamaktadırlar. — Alo. İzzet Bey, siz misiniz? Ben Kaldiron. Tanımadınız mı canım, Kal lar Biraz mal daha lâzım oldu da.. — Yalnız acele hem içek e cele, Hemen bugün lâzım, Kârlı bir iş Kaçırmıyalım, Nerede mi? Saat üç buçukta, Sir kecide Postahane caddesinde şerbes- çi Rifat Efendinin dükkânmda sizi beklerim. Ne kadar mı olsun? Dört kilo lâzım. — Para ma? Peşin. Eski mallarda- ki pazarlıkla.. Ziyanı yok, saat altı- da malı in. Saat 3 buçukta şer- betçiye gelin, daha iyi görüşürüz! Sant 15 buçuktur, Kaldiron, civar- da gizlenen memurlşrın nezareti al- tında şerbelcide oturmuster. me- mur da, Kaldironla haveresini bir harf dinleyebilecek vı etmislerdir. Filhi zet Bey olduğu anlaşılan biri selmiş, Kaldironla alelâcele şu kısa muhavere- de bulunmuştur: — Ben malı hazırlamağa gidiyo- rum. Saat altı, altı buzukta burada hazır bulun. a Bu akşam Zonguldağa harekete mecburum. Bu- İzzet Beyin mu. Bu sefer, geleceği tahmin edilen İ et. Beyin nazarı dikkatini celbetmemek icin, dükkândan, Kaldironun. yanı başında ki köşede başka memürlar ahzi mevki etinişlerdir. Hepsinin gözleri kapıda... Saat altıyı beş geçiyor. Dükkândan i- çeriye memurlarm tanımadığı uzunca ” zi paketleri ona uzatırken, otrafı me- murlar tarafından kuşatılmıştır. Pa- ketler açılıyor ve içinden (o filhakika İzzet Beyin'dört kilo göndereceğini sövlediği eroin, yerine il , Beş dakika sonra bir sorguya Hikmet Bey, üye kit — İzzet Bey, bu akşam Zongulda- ğa gideceğinden yol hazırlı gul oluyor. Beni gönderdi. bekteki ikametgâhmda olmalıdır. ,Emniyet ikinci venin! müdürü De- mir Bey, İn ve en seri bie olüzzeliile dörkel Bebeğe gitmiş, fakat İzzet Beyi evinde bulamamış- tır. İzzet Beyi arama bir taraftan de- vam ede dursun, diğer taraftan Hik- met Beyle Kaldiron . karşılaştırılmın tır, Bidavette inkâr yoluna sapan met Beyin üzeri aranınca, cebindeki cüzdanmdan elektrik şirketine ait iki fatura çıkmıştır. Bu faturalarda, en büvük bir apartımanın ihtivacından fazla sarfiyat süpheyi celbediyor. Hikmet Bey, bu mevzuda biraz sıkış” tırılmea cenesi çözülüyor ve artık iti- rafat baslıyor: — Vallahi ben bu ervinlerin nere- ve gönderildiğini, . kime ; satıldığını bilmivorum. Fakat İzzet Bey bilir. E. 10in imalâthanesi, benim evimd. Lâzım gelen bütün vesaiti Baklacı oğlu Yorgi Efendi temin eder, afyon- ları o verir. Daha şu... ve şu... zenginleri dı e bu ziy şu... Şimdi Avrupada bulu X Bekiimer caddesindeki ev Artık gecedir... Bu itiraf üzerine, po lis ve muhafaza memurları, saniye fevtetmeden, otomobillere atlamış'ar ve doğruca Hikmet Beyin Bomentide Şehsüvar caddesinde 28 numaralı e- vine gitmişlerdir. var ğin- daki ev, bu kabil gizli imalâthaneler için çok müsait hir yerdedir. daki evler seyrek, mahallesi tenha- dır. Muhafaza ve zabıta memurları, e- vin içine giriyorlar. İlk avak bastık» ları yer bir taşlıktır. o Taşlıktan sağda Fabrika bü- solda birer oda vardır. PA lek keptir. Buralarda lanma ilemi miş ecza, boş şişeler, damacanalar göze çarpmaktadır. Diğer bölreler- de eroin imaline mahsus ölür, edevat, enimalli morfinler ve saire çizlenmis- tir. Bunlar görülüp — tesbit edildikten sonra yukarı kata cıkılı yor. Burada da püvetler içinde ve sandıklar icinde sekiz kilo kadar ma- ül ere'n ele Merkez Fransada Bu suretle meydana çıkarılan ero- in fabrikası, şimdiye kadar bulunan ta maliktir ve hepsinden pek çok va- sidir. İ Muhafaza ve Emniyet memurları, bu gizli fabrikayı meydana çıkardık- ları sırada, diğer memurlar da İzzet Beyin peşindedirler.. Bu taharriyat, Zonguldağa gitmedi tesbit edilen İzzet Beyin gece yarısı ele geçmesile neticeleniyor. İzzet Bey, katiyen inkâr ve “alâkam yok” demekte ısrar etmek tedir. Ayni zamanda şebekeye vesait te- min eden, afyon veren ve geçen se- fer meydana çıkarılan Bernar Blümen tal eroin şebekesinde alâkası bulun- duğu anlaşılan Baklacıoğlu Yorgi EF, de nezaret altına alınmıştır. Tahkika- ts bütün gün ve gece sabaha kadar devam edilmiştir. Bu suretle ele geçen şebekenin, Avrupanın büyük sefahathanelerine «roin yetiştiren ve merkezi F bulunan Beynelmilel celp ve ifadelerine müracaat olunmuş tar. Gizli fabrikanın müessisleri rasın- ri nezaret altmdadır. Mi ran bu işle alâkası hı rette anlaşılmış değildir. Dün akşam tahtı nezarette yedi ki: şi vardır Bey, Baklacıoğlu Yorgi Efendi, lı maden mühendisi İzzet Bey, Bunlardan başka iki kisi daha var- dır; bu meyanda Tahsin Bey isminde birinden şüphelenilmektedir, Gece de aranan birkaç kişi celp ve isticvap e- dilmiştir. Bir refikimiz, sebekede Aksan, Petro isminde iki kişi ile Beyoğlunun yüksek barlarına müdavim bazı aile. lere menstip kadınlardan da bahsetmiş “e henüz bunlar teyit edilmemek- t Geçenlerde meydana çıkarılan Ga- İstada Taptas hanında sabık avukat Asaf Beyin yazıhanesindeki ve Gedik paşada Madam Afronun evindeki ima Sâthanelerle bu şebekenin derecei mü nasebeti de tahmin edilmektedir. Ma- dam Afro da nezaret altındadır. Bu run, bu sefer elde edilen şebekenin ipucunu bulduğu haber verilmekte i- se de, hâdise ve takibat yukarıda nak iettiğimiz şekilde vâki olmuştur. Bazı şimendifer memurlarının ve bazı va- pur müstahdemlerinin de bu işten alâ kaları tahmin ve tahkikata devam ©- dilmetkedir. Gümrük muhafaza baş müdürü Hasan Bev dün akşam bir muharriri- mize vok söylemiştir: Yeni meydana çıkarılan imalât hane ile hedefimize varmış, kaçağın membamı ele geçirmiş c Tahkikat devam ediyor.” Teşkilâr bitti düf edilmiştir. Bunlarm devlete sit kayıtları ve defterleri öteye beriye at tıkları ve sakladıkları görülmüştür. Bu pek çirkin hareketi tashih etme - yenler ve bu defter ve evrakı tamami- İe teslim ettiklerine dair yeni memur. lardan alınmış vesaik ibraz etmeyen- lere açık maası ve beraeti zimmet mar. Datası verilmiyecektir. Ayrıca hakla. rında da lâzımgelen kanuni takibat yapılacaktır. « Münhal bulunan tiplik icin 80 mezunu arasım “Jan miisaba tihanmda Mir te Kâzım, Cevst Tevfik, Mehmet Emin. İzzettin, Muh- terem. Vefa, Tahsin, Vedat Mustafa, Mehmet Vehbi, İrfan Beylerle Meli - ha Hanım muvaffak olmuşlar ve mün- hallere tavin edilmislerdir. 20 Bira ma aslı Kocaeli tahsil müfettişliği, 25 lira maaşlı Ürfn tahsil memurluğm ile 6 kas zada münhal on yediser bucuk lira maaşlı tahsil memurlukları için ds ka nuni şeraili ve evsafı haiz memur alı- nacaktır. Bu vazifelere vilâyete müracaat mektedir. Almanyaya karşı.. (Başı 1 inci sahifede) cour tarafından Trebeurdan da kayla dilen silâhların mürakabesi meselesinin yakında olan Fransız — İn riliz — Arerilian müzakerelerinde A rupanın nizamı hususundaki mes'ul yetlerini tamamen müdrik bulunan üç devlet arasında geniş bir tarzda tetkik olunacağma şüphe yokur. LONDRA, 6 (A.A) —M. Nor man Dawis, bugün hariciye nezaretinde Sir John Simen ile görürmüştür. Bu ko- nuşmalarda silâhları azaltmar işleri hek- kmda "bilhassa yakmda © Pariste M, Eden ile Fransız hükümeti arasında ya- pılacak mükâlemeler bakımndan,, konu