—Okulı ibret, eseri yerine İstiklâl har- Kâzım Ka EE Ter MİLLİ “Gazi, daha İstanbulda iken, rabekir Paşaya cevap | | ben şarkta işe başlamıştım!,, Tarih ve hakikat için - Şark vilâyetlerimizde Karabekir Paşa - Gazi | Şişlideki evlerinde kimlerle görüşürdü? - Gazi, Sıvasın garbine © | geçmek'e fena mı etti? - Gazi'yi başkalarından ayıran hususiyetler.. Yalnız kanunen mecbur olduğu- muz için değil, mücadele terihimi- © zin bir köşesini daha iyi aydmla- tacağı için, Kâzım Karabekir Pa- şanın mektubunu olduğu gibi dün- kü nüshamıza koyduk. Gayemiz; tarihe, hakikate hizmettir. Bu iti- barla, Karabekir Paşa Hazretlerin- den rica ederiz, mektuplarında te- mas buyurdukları bazı noktalar üzerinde bizim de durmamıza mü- saade buyursunlar. . s.. Muhterem Kâzım Karabekir Pa- şaya göre, İstiklâl harbine ait hâ- diselerin hakikatini o bilmemenin iki mühim sebebi varmış: 1 — Yapanlar, şimdiye kadar bir şey yazmadılar. 2 — Yazıcılar, yapanlardan ha- kikati öğrenmek için bir şey sor- madılar, İnkılâp ve mücadele £ tarihine | ait bâıraların şimdiye kadar tes- | pit edilmemesi, dil buyurdu- ğu gibi, bir suçtur, hattâ milli bir günahtır. Fakat mes'uliyetin bü- yüğünü yazıcılara vermekte, ne de- receye kadar adalet var, bileme- yiz. Milli mücadelenin içinde ya- şamış, bu mücadelede büyük rok İer almış olan Karabekir Paşanın, hiç olmazsa bizzat içinde yaşadığı larını yazmasma şimdiye ka- dar kim mâni oldu?.. Her halde muhterem paşa; neşrettikleri “Şar- binin birkaç safhasını vatan ço- öğretecek başka bir eser hediye etselerdi; tarih ve hakikat namma daha (o büyük bir hizmet görmüş, efkârı umumüyenin kendi haklarında, milli mücadeledeki hizmet ve tesirleri hakkında kafa- larda yaşattığı müphem hükümle- re kendi ellerile, kendi yazılarile hakiki istikametlerini vermiş olur- lardı! Kanaatimizce © bugün bile vakit geçmiş değildir. Muhterem Paşa Hazretlerine arzedebiliriz ki, hâtıralarını neşrettirmek için sü- lara her vakit emirlerinde- ir. ... Paşa Hazretlerinin mektuplarm- daki bir fıkrayı aynen geçiriyoruz: “Ben, daha mütarekenin başlangı- cında milli istiklâlimizin ancak milli bir kuvvetle kurtarılabileceğini, bu- nun da Erzurumda milli bir teşekkölle ini, hir çok zatlara ve bu meyanda Mus tafa Kemal Paşa Hazretlerine de Şiş- “ideki evlerinde bizzat | söylemiş ve kendilerini şarka davet ötmiştim. Bu davetimin mühim bir sebebi de, be- nim Harbi umuminin son safhasında yarkta muvaffakıyetli hareketler yap- mış olmaklığımdan halk ve ordu ile karşılıklı itimat ve rabıtamız ve düş- o manlarla da karşılıklı iyi tanışmaklı “ğrmız dolayisile milli hükümetimizin temelini benim Erzurumda kurabile- ceğime imanım vardı. Fakat şark va- ziyetinin ve şark hareketinin başka bir elde makâs bir netice © vermesini pek muhtemel gördüğümden milli ha- rekâtı akamete uğratmamak © için, kendilerinin düşündüğümden- dir. Mustafa Kemal Paşa Hazretleri henüz İstanbulda iken ben şarkta işe başlamış, o Erzurum kongresile milli nüveyi hazırlamıştım. garpteki .aset ve harekâtı idare etmeyi mil m olarak tespit etmiştik.,, e e-iş Hayatta en kolay şey, insanın büyük iddialarda bulunmasıdır; kendi nefsine ve işlerine oldu; “dan fazla kıymet vermesidir; her müspet işte rolünün, tesirinin mü- bim olduğunu söylemesidir. Fakat bunlar kadar ( kolay olmıyan bir şey daha var ki, o da bütün bun- 'larm şahitlerle, vesikalarla teyit edilmesidir. İma Herkes bilir ki, Gazi Mustafa Kemal Hazretleri; Anadoluya geç- meden evvel İstanbulda (aylarca uğraştı; pek çok temaslar (o yaptı, yerli ve yabancı bir çok adamlarla görüştü; halkın, halk içinde yaşı- yanların, iş başmda olanların te mayüllerini araştırdı, taşıdığı em- niyet ve itimada göre, herkese de- rece derece açıldı; Anadoluda a- çacağı mücadelede kendisine kim- lerin yardım edebileceğini, İstan- bulda kalabilenlerden hangilerine bel bağlıyacağını anlamıya çalış tı. Bütün bu zevat arasında, hattâ hepsinden daha evvel, Anadoluda bir kolordunun başımda olan Kâ- zım Karabekir Paşa Hazretleri gi- bi, ayhi samanda yakından tanede ğı bir kumandanla görüşmesinden, salaşmaemdan tabii bir şey olur mu: “Anadoluda milli kuvvetlerin nüvesini hazırlamıştım” diyen Ka rabekir Paşa, (pekâlâ bilirler ki, kurtuluş gayesile © teşekkül eden her cemiyet, hattâ bu gaye için sa- vaşmayı gözealan (her vatandaş milli davanın müdafaası için ih- mal edilmez, bir kuvvetti. Bu ba- kımdan Erzurumda kurulan (Vi lâyatı Şarkıye Müdafaai Hukuk Cemiyeti) nden de istifade etmek tabii idi. Fakat, daha ziyade ma- halli ihtiyaç ve sebeplerle kurul muş olan bu teşkilât, — Karabekir Paşanın sandığı gibi — memleke- ti kurtarmıya kâfi gelemezdi. Hatırlardadır ki, bu cemiyetin maksadı, nizamnamesinin ikinci maddesinde şöyle izah edilmişti: “Şark Vilâyetlerinde mütemekkin bilcümle unsurlar dini ve siyasi hak- larmm serbestii inkişafı temin ede- cek esbabı meşrüaya teşebbüs etmek, mezkür vilâyetler ahalii islâmiyesinin tarihi ve milli haklarımı O indelhace âlemi medeniyet huzurunda müdafaa rin müsarenten tecziyelerini talep et- mek, anasır beynindeki | suitefehbü- mün izalesile komafissabık — revabıtı basenenin teyidine gayret etmek, hali harbin vilâyatı şarkiyede tevlit ettiği harabi ve sefalete, hükümet nezdinde teşebbüsatta bulunmak suretile müm- kün mertebe çaresaz olmak. . . , Görülüyor ki, Vilâyatı Şarkiye Cemiyeti, daha ziyade mahalli se- bep ve mülâhazalarla | kurulmuş, faaliyet programını da o daire i- çinde tespit (o etmişti. Maksat, bu bavaliye göz diken Ermenistana buralarmı bırakmamak, müdafaa- ya hazırlaninaktı. Şüphe yok ki, bu kararın asaleti karşımda saygı ile iğilmiyen tek vatandaş olmaz. En mühim mesele,memleketin kur- vi N a © p ii e; in » diri meselesi idi. ee Mustafa Kemal Paşa, daha İs- tanbuldayken, li Se şâmil bir teşkilâtı düşünmüş, ha- reket ve faaliyet yikiçekni ona göre kurmuş, hattâ kendisile teşri. ki mesaiyi kabul eden arkadaşla- rile o yolra anlaşmıştı. Nitekim Er. zurum kongresinde bulunduktan sonra işi daha ( geniş bir bakışla yeniden tetkik etti. — Sivasta bir kongre toplamak kararı, işte bu tetkikin neticesidir. Sivas kongresinin gayesi mem- leketşümül olacak; şark vilâyetle- rinin, garp vilâyetlerinin ve hattâ Trakyanın, hasılı © parçalanmayı kabul etmiyecek olan bütün Tür- kiyenin birliğini temin edecekti. Öyle oldu. v3 : “Şark vilâyetlerinde mutlaka ben kalmalı idim; burada başkası mu- vaftak olamazdı. Halkın o bana mutlak Bir itimadı vardı,, diyen muhterem Karabekir Paşa, hatır. | larlar ki, Gazi Mustafa Kemalin | Sıvasa ve ondan sönra Ankaraya gitmeğe karar vermesi kendilerini fazla telâşa düşürmüş, ciddi endi. şelerini mucip olmuştu. o Karabe. kir Paşanm o vakitki (görüşüne, düşünüşüne nazaran Mustafa Ke. mal Paşanın şark havalisi zaklaşması, buradaki te yıflamasına sebep olabilirdi. Hat. | tâ muhterem paşa; bu telâş ve en- İ dişesini, Mustafa Kemal Paşaya şöyle bir telgrafla bildirmişti: Heyeti temsiliyeye “Kuvvayi milliyeyi temsil eden he- yeti aliyenin, değil Ankaraya, hattâ Sivasın garbine bile geçmemesi fik- indeyim. Çünkü şarki vilâyatın kuv- vayı milliyesini teşkil eden heyetin, bütün bütün uzaklaşması, dolayısile bu memleketin teşkilâtsızlığını mucip olacağı gibi, şindiye kadar pek maş. Tu ve mantıkan idare edilmekte olan harekâtı milliyenin, ötedenberi daima her teşebbüsümüzü fena görmek ve göstermek istiyen düşmanlarımızca sabıkı mişillâ bir yerde muhafaza için Heyeti Temsiliyenin — Sivastan yarbe geçmemesi mütaleasmda bulunduğu. mu arzeylerim,,. Di Kâzım Karabekir ... Bilmiyoruz, bu telgrafnâmeyi okuduktan sonra Kâzım Karabe. kir Paşanın: “Ben şarkta, kendileri di Gitple ki siyaset ve harekâtı idare etmeyi, milli bir plân olarak © tespit tük!» Diyişinin manasını, hududumu'na- sıl anlamalı? .. s “» *,, Mustafa Kemal Paşa daha İs- tanbulda iken © ben parkta işe bat- lamış, milli nüveyi hazırlamıştım. -» Mektuplarında böyle bir söz daha var. Kendilerine karşı saygı ile mü- tehassis olduğumuz Karabekir Pa- şanım, böyle bir hevese kapılmala- rını hiç istemezdik. Bu hataya dü- şenler çok olmuştu. Bu yoldaki iddiaları, vaktile de kuvvayi mil- liye kumandanlarının — bazıların dan sık sık işitirdik. Çerkes Etem İ Gesi ie yet Ahlatlıbelde hafriya | tı tetkik buyurdular N ANKARA, 5 (Telefonla) — Maarif Vekili Reşit Galip Bey | bu sabah refakatinde mebuslar dan Tahsin, Ankara Valisi Nev- zat, Maarif Müdürü Rahmi, Tıp fakültesi müderris muavinlerin- den Şevket Aziz, Maarif Vekö- leti Müzeler müdürü Hâmit Zü- Yalıncak köyüne gitmişlerdir. | Bu köyün etrafında 12 tane hö- yük vardır. Bu höyüklerden Ah latlıbel denilen mevkide bulu- İl nan âsarı atika için hafriyata başlanılmıştır. | Saat 10 raddelerinde de Reisi cümhur Hazretleri refakatlerin- de umumü kâtipleri, mebus Nu- fl ri Bey ve yaöerleri olduğu hal- de hafriyat sahasını teşrif bu- | yursıuşlardır. Gazi Hazretleri hafriyat sahasında iki saat kal- mışlar, M.7$' Vekili ve diğer zevat ile birlikte akşam geç vak kit Ankaraya dönmüşlerdir. WMüvazene Kanunu ii Ayın on ikisinde Wec- liste görüşülecek ANKARA, 5 ( Telefonla ) — Bütçe Encümeninde müzakeresi ikmal edilen 933 müvazenei umu- miye kanunu lâyihası ve merbutu cetvel ve kadrolar basılmaktadır. Perşembeye kadar mebuslara tev- zi edilecek ve aym 12 sinden son- sine başlanacaktır. inizi Sene Bent deresinde yangın ANKARA, 5 ( Telefonla ) — Bentderesinde Kürekçiler mahalle sinde dün gece yarısından sonra Ratip Efendinin ahşap evinin üst katından yangın çıkmış ve ev kıs- men yandıktan sonra söndürülmüş tür. Mahallede yangin musluğu olma dığından ve sokaklar dar bulundu ğundan itfaiye çok müşkülât çek- m*ş ve dereden su almak zaruretin de kalmıştır. Yangınm sebebi meç huldür, tahkikat yapılmaktadır. Elâziz nüfus müdürü ANKARA, 5 ( Telefonla ) — Elâziz nüfus müdürü Refet Bey vefat etmiştir. Bilecik valisi ANKARA, 5 ( Telefonla ) — ve kardeşleri de bir düzüye ayni şeyi söyliyorlardı. Bu mantığa &ö- re istilâya uğrayan garp vilâyetle- rimizde ya bir teşekküle bağlı ola- rak, yahut kendi karar ve irmdele- rile düşmana (karşı cephe teskil eden her kuvvayı milliye kuman- danı, bu iddinda bulunmakta hak- ls olmaz mı: — Ben Mustafa Kemalden evvel mücadeleye başlamıştım ! , Hakikat şu ki, hemen her felâ- ket ve mağlübiyetten © sonra, bü memlekette daima milli kuvvetler bulunurdu; kahraman kumandan- lar ve zabitler bulunurdu; . inan- dıkları kumandanların yer milli için ölüme gitmel bazır be let bulunurdu. Buns mukabil her zaman O bulunmıyan şey ise, bütün bu dağınık kuvvet- leri, biribirinden haberi olmıyan enerjileri kurtuluş gayesinin etra- | fında tophyacak bir şef olmuştur. Böyle vaziyetlerde en büyük ma- | rifet; milli faaliyetleri dar çerçe- velerden kurtararak onlara müs- pet neticeler üzerinde müessir ola- cak bir genişlik vermektir. Musta- fa Kemali başkalarından o ayıran hususiyet ve kabiliyet işte budur. Celâleddin Arif Beyin Umum! Valilik teşebbüsü nasıl oldu? Mustafa Kemal ile - Karabekir Paşa arasında umumi vaziyeti gö- rüşte ne gibi farklar var? Kâzım Karabekir Paşanın mek. tubundaki bazı tezatları. . . Bilecik valisi Emin Bey iki ay me zuniyet almış, hususi işlerini takip için Ankaraya gelmiştir. Yeni Konya valisi ANKARA, 5 (Telefonla) — Konya valiliğine tayin edilen Ço- rum valisi Cemal Bey yeni vazife- sine başlamak üzere Konyaya git- miştir, VERNER Ankaranın en lüks TUVALET salonu Bankalar caddesi Tek 3240 Ankara pa! Tel: 3490 Isıtmalılar! Isıtmalı yerlerde golaşanlar! sıtmadan yeni kalkanlar! Beşir Kemal Bunları da yarınki yazımızda 0- kuyacaksınız. sini Miziiel ra heyeti umumiyede müzakere- | İ ANKARA, (Milliyet) — Gazeteci- İ liğin de aşağı yukarı bir efsanesi ol- İ duğunu bilmiyen varsa yazayım... İ — Kısmen tarihçe mazbut olan bu ef- saneye göre gazetecilerin aslı berber- miş. İspanyada Fizaro ismi verilen bu berberler her gün müşterilerini eder ve saçlarımı düzeltirken Yy. vadisleri, dedikoduları da onlara nak lederler, bir nevi #ifahi gazetecilik ya parlarmış... Sonra, sonra bu havadis verme şekli yazıya intikal etmiş, ni- hayet bugünkü gazetecilik halinde tekâmül eylemiş... Ankara Figarolarınm yekünu epey tularsa da bunlardan ikisini bilhassn kayda şayan görürüm. Ankaramızın bu meşhur Figarolarmdan biri Taşhan | kapısının yanımdaki (Süs) perukâr salonu sahibidir. İsmini kimse bilmez, fakat herkes onu (Enişte) diye çağı- rr. Tatlı dilli, havadisi bol, can ciğer ahbap, sevimli bir adamdır. Aslı ga- Kiba İstipli olacak... Traş gününü biraz geçirteniz ilk rastgelişte hatırlatır: — A be dimi nerdesin? Kaç zaman dır seni lüm. Bu kadar saç di- mi seni ihtiyar gösteri... Traş iki taraflıdır. “Tatlı Wilikle boyuna söyler. Her gidişimde ya evliliği, yahut bekârlığı metheder, Evinden zılgıt yediği günler: — Mere çocuğum, sakın evlenme- yesin, yakmayasın dimi başmı ateşle re, Diye evlilik aleyhtarı kesilir. Bazan da, horantadan iltifat gördüğü gün lere rastlarsa: — Evler be ağacığım dimi.. Artık tohuma kaçaysın. Gel yap bu işi biz de bir gün gürelim.. Diye hararetle evlenmeyi tavsiye 6- İkinci Figaromuz da Tahsindir. Tahsin, Ankaranın eski bir berberi- dir. İlik günler buraya gelmiş, ilk mo- dern perukür salonunu açmış, bütün Ankaranın tanıdığı bir ustadır. As lam Silistreli olan Tahsinin Tuna gibi kabma sığamıyan bir enerjisi vardır. Her zaman yeni salon açar ve her de- fasında da bir aksiliğe tesadiif eder. Apartman sahibi olduğu halde para- sızdır. Ne zaman rastlasanız sitem | hazırdır; — Bu kadar ağabeyimiz var, birisi - derdimi sörmaz.. Yeni dükkünmea gel miyorsunuz. Öyle ya unutulduk... Çenesi çok kuvvetlidir. Traşın her iki kısmında da cidden mahirdir. ves Ankarada epey perukâr salonu ve ni Ye Bu gece Bir kıza iki baba Fransızca sözlü, Şarkılı film Ankaranın berberleri İki Figaro . Ankarada kaç berber var? .Doktora on, berbere üç berber dükkânı var. Ben merak ct- tim. Yalnız postahaneden Adliye sa- rayı karşısma kadar düz caddede sağ kı sollu şunları saydım: Verner, Ta- sarruf, Süs, Hasanm ondüle salonu, Yeni Ankara, Moda, Tahsinin adsız yeni dükkân, Hanımlara mahsus Ka- dıköy, Şık, tekrar Kadıköy, Sebat, Taksim, Boğaziçi... Berberler cemiyetinden sordum; us ta ve kalfa olarak yüz yetmiş kayıtir azası var, bundan başka henüz kay- dedilmemiş te iki yüz kadar mevcut. Eskiden reisleri Tahsin imiş al aşağı etmişler.. Yeni reis Hüsnü Efendi de devam edemiyormuş, galiba gene inti hap yapacaklarmış. *.* Kendilerine sorarsanız kazanmıyor lar. Şöyle iyi halli bir salona günde nihayet elli kişi uğrayormuş. Ay baş- larında bu mikdar yetmişe kadar çı- karmış.. Bayramlar ve yılbaşları bu yekünu beş on misli fazlalatmak lâ- sımmış. Aybaşlarmda iş daha çok o- hurmuş, çünkü herkes saç kestirirmiş. Ay ortası sakal traşile geçermiş. Ağız- larını aradım, hepsi de şöyle söylü- yorlar: — Bu işte de kazanç kalmadı. Müş teriye nazaran dükkân çok. Evvelce hanımların saçlardan kazanılırdı. Şimdi onların devam ettiği yerler iki üç dükkâna inhisar etti, Esasen bu dükkânlar da fiyatları kırdılar En pa halısı traşı yetmişbeşe, biçimi yirmi be se, ondüleyi de yüze yapıyorlar. Er. kek traşlarınm en kabadayısı saç kırk, sakal yirmi kuruştur. Müşteri çok olsa gene can kurban, fakat yok. Zaten bu zanaatin ölümü jiletten oldu... ... Buna rağmen İçlerinde insafsızları da mevcut.. Geçen gün gazeteci Ali Naci Bey traş olacakmış, oteline bir berber çağırmış ve traş olarak bir bu- çuk lira vermiş. Berber bu parayı be- ğenmemiş ve üç lira İstemiş. Ali Naci Bey hayretle sormuş! — Nasıl olur? -sihi beyler böyle veriyor lar. — Ben o kadar veremem, hem sa- na az para vermiyorum ki. — Üç lira çok mu Beyim? Bir dok- tor çağırır on lira verirsiniz de bir ber Ankara SİNEMALARI Bugün bu gece Kulü Büyük rejisör Fritz Lang'ın İrrkalide bir eseri DÜSSELDORF VAMPİRİ eri gericiz ia, Ti Parasız Gezinti ve Hem Ticaret Erenköyünde bereket tavuk çiftliğinden alacağınız teminatlı damızlık yumurtalar, cins piliçler, tavuk lar bedelinden otobüs masrafmız tenzil edilir. 15 günlük ve aylık piliçler, günlük yumurtalar her zan mevcuttur. Cuma günleri öğle den sonra meccani lıkları tedavi edilir. 18 madalya, nakti mükâfat ve müteaddit Kadıköy iskelesinde her vap leri çiftliğimizin önünde durur. Yüksek Ziraat ve Baytar dilmekte bulunan yeni binalara ait kalörifer münakasası en büyük şeref diplomalarını haiz olan | sısı ziyaretçilerin emrine amadedir. iy ur da kalkan İçerenköy otobüs- Telefon: 52.510 (2853) & — ra ii Ziraat Vekâletinden: Me ln mektepleri ci inşa e