nin yazdığı Journal gazetesi de dünyanın en çok basan milyon luk gazetelerindendir... Şimdi benden karilere: — Bu kadar karie; bizim ka dar muharrir... Kari kütlesi ve okuma seviyesi bu şekilde ka- Lenin'in ölümünün yıldönümü | | münasebetile evvelki akşam Sovi- ! yet Konsoloshanesinde bir toplan- tı yapılmış ve müteveffanın namı Lenin'in ölümünün yıldönümü Ni Asrın umdesi “MİLLİYET” tir. 25 kânunüsani bu çarşamba akşamı 23 K. SANI 1933 İdarehane : Ankara caddesi, in 100 No, İN Telgraf adresi : İst, Milliyet ül Telefon Numaraları: İNE Başmuharrir ve Müdür: 24318 İN Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbaa 24310 yi şi. XABON in Türkiye için LK LK .— 8s— 7s0 u— u— 0. İ edilir. Gazetemiz ilânların me- İ Yaliyetini kabul etmez Ni ” RAMAZAN: 26 $. D. 5 36 17 4 İmsak İftar BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy rasat merkezinden İerilen malümata göre bugün ava kapalı ve karayelden rüz- 5 karlı devam edecektir. $İ Kar yağması muhtemeldir İN 21-933 tarihinde hava tazyiki 80 milimetre en çok sıcaklık 4 m #7 1 santigrat kaydedilmiştir stanbulda 3 gazete!.. de kr adedini fe kağıt basan beş adet ro' ii iye kadar, benim bi tane . E ÜCRETLERİ: Hariç için FELEK | 700 bin nüfusu olan İstan gibi bir şehirde 23 gazete şar ediyormuş. Rakam pek İn değil amma az da değil. hu bir yabancıya söylerse ü ena bulmaz. Lâkin bu 23 gazetenin günlük sorsanıza baka- riler bizi muahaze eder Canım ! Neden (Ciöment “ İ işitmek istemezdim. Efendim, İ924 te bu spor gazetesinin ini gezmiştim. Behe İzimkilerin iki misli genişli baskı makinesi vardı.. Bü- Türkiyedeki rotatif gazete İnelerinin adedi onu bul © Polonyanın kaybedilen ehri vardır. Trakovi şehri. hrken, bizden milyonluk kütle lere hitap eden o muharrirlerin seviyesine çıkmayı istemek in safsızlık olur. H. 5. Hanıma Sualiniz vaktinde geldi. Her ne kadar kadmların gazetecili- ğe heves etmelerini: onun zev- kini, zahmetini tatmaya kalk- malarmı tehlikeli bulmakta sem de gene sualinizi cevapsız bırakamadım.. Bunun için size arkadaşlarımızdan Reşat Fey- zinin (Matbaada akşam) ismin deki yeni eserini tavsiye ede- rim.. Bu kitapta, genç sair ga- zetecilik hayatının. ıztırapları- yn, aşklarını ve belki zevklerini muvaffak bir şekilde anlatmış- tır. Avukat Rahmi B.in | bir sözü | aleyhine üç'deme, evvel açtığı meşhur bir davası vardı, Bu da va Bursada rüyet edilmişti, Bu dava için Bursaya gidip gelen emanet avukatlarından Rahmi Bey isminde bol âhenk geniş yürekli bir zat Bursayı ve gaze kik edip emanet sleyhine tef- sir edilebilecek bir yazı gi se hemen makama bir arize ile Hemi “— Ikamei dav: menütu re'yi sâmileri yormus., İşte bu zatım Karagöz mer-! | humun kabri için 300 lira sar fedeceğini bir gazete yazıyor- du. Arkadaşlarımızdan — birisi! bu haberin doğru olup olmadır ğını avukat Rahmi Beyden sor muş: — Beyefendi! o Karagözün kabri için 300 lira sarfedeceği- niz haberi doğru mudur?, — Evet! doğrudur. — Peki amma, sizinle Kara- göz arasmda ne münasebet?.. — Bu sözü bir gazeteciden 2 ızın mezarlarını düşün mek vazifemiz değil midir. E- ğer biz onları düşünmezsek ço cuklarımız da bizi düşünmez" ler, Cevabini almıştır. FELEK — Bir cevap 15 kânunusani 1933 tarihli nüs- hamızda Nurullah Ata Beyin “Bir ölü arkasından” serlevhalı yazısın da mevzuubahis olan Yolların sesi mecmuası Neşriyat Müdürü Bür- han Sahir Beyden berveçhiati mek tubu aldık ye aşağıya aynen der. cediyoruz: “Milliyet gazetesinde Nurullah Ata Beyefendiye: “Gazeteci dilile asıl. okumak istediğim cephe: yaşı kadar eser vermiş olan Abdullah Cevdet gibi satırlarında kendine pâye vermiş görünmendir. — Tavsiyeni — bir hüsnüniyet ifad. diye — ka- bul için değerinizi daima müter- cim Ata bey ayarında görmek te- mennimizden Abdullah © Cevdeti tekrar, fazlasile okumağa lüzum Salı mı, Perşembe mi ? iştir, Şehremanetinin gazeteciler & tecileri pek sevmişti.. Hattâ, | hâlâ gazeteleri sıkı sıkı tet-| Necmi fırçalarını sildi ve di- vanın üstüne yüzü koyun uzan mış, kitap okuyan Ragıba sor dei — Saat kaç, Ragıp mutisne kitabı kapa” ğa kalktı: ur, gidip bakayım, dedi. Ceketini düğmeledi , şapka- sını aldı, atkısını sardı, kapıyı açtı, beş kat merdiveni indi, dar bir sokağı yürüdü, Taksim meydanına çıktı, saate baktı. Tekrar geldiği yolu aksi istika- mette takip etti, beş kat merdi İ veni çıktı, tekrar apartımanm İ kapısını açtı ve haber verdi: — Saat altıyı on geçiyor. — Teşekkür ederim, — Artık Kümile gitmek za- manı geldi. — Ne yapacağız orada? — Yemeğe davet etti ya.. Ragıp merakla Necmiye bak — Kâmile yemek yemeğe mi gideceğiz? — Evet, sen de gelmiyecek misin? Rağıbın yüzü hayretle karış- te: mek yemeğe mişim? — Çünkü benimle beraber se ni de davet etti de ondan... Ragıp gülümsedi. — Sahi, dedi, günlerden bu gün nedir? — Salı. — Ben de salı biliyorum. Fa kat Kâmil bizi perşembe akşa- mma davet etmişti, — Hayır, salı akşamı davet etmişti. — Ben perşembe biliyorum. Dur bakayım. Kolalı kolluğu! ma yazmıştım. — Neyin üzerine? — Kolluğumun.. — E, bak kolluğuna öyleyse. — Hay aksi şeytan, çamaşır cıya vermişim, — Ayol insan kolluğu çama- şırcıya mı verir? tersine çevirir işte o kadar.. Ragıp bu mütalecayı haklı buldu: Doğru! dedi. Bir süküt fasılası oldu. Nec- mi caketini değiştirdi, parmak larile saçlarını taradı: — Haydi ben hazırım, gide Ragıp içini çektir — Vallahi yanlışın var, Bizi Kâmil perşembeye çağırmıştı. — Oyle ise, gidelim, kendi- sine soralım, Kâmilde dar bir sokakta kuytuca bir apartımanda oturu | yordu. Kâmile gidecek Necmi ve Ragıp saat yedide apartımanın kapısını çaldılar. Ragıp, yolda bir pencerenin saksısından kopardığı çiçeği, Kimil Beyin kemali ihtiramla “yenge” dedikleri karısma ver meğe hazırlanıyordu. Kapının üstünde duran anah tarı çevirdiler ve içeriye girdi- ler, Necmi seslendi: > Hey. Kâmil, neredesin, Cevap veren olmadı, Apartı manın içi karanlıktı, Necmi — Ben mi? Hayır! Neden ye | sitayişle tezkâr edil, Necmi omuzunu silkti: “ — Sus ta, dinle be budala! Mutbağa doğru ilerilediler. Henüz kızarmış nefis bir tavuk kokusu burunlarma geldi, Nec- mi: — Ben sana demedim mi? dedi. Işte tavuk bile hazır... Tavuğu aldılar, Yemek oda- sına geçtiler, Ekmek büfede du | rayordu. Tabaklar hökeza... Ça tal, bıçağın yerini biliyorlar- | dı, Karşı karşıya geçtiler. Ev binin gelmesine lüzum bile görmeden tavuğu güzelce te mizlediler. | Teşekkül edecek | Sanı üzere, bu büronun tekarrür etmiş nerelerde kaldı? deyinceye ta vuktan ortalıkta, her tarafları | temizlenmiş bir iskelet yığını kalmıştı. Ondan sonra Necmi: — Haydi. dedi, kahveye gi- delim, Kahveyi ben ısmarlıyo rum, vaziyetleri konuşuldu. karar verildi. Gene kolkola ve Bağdat ma- İ mur bir halde dışarıya çıktılar. Kahveye gittiler, — ANKARA, 22 — <a mütehasssı Harun Be; | Aradan üç gün geçti, Akşa- | faaliyetini ikmal etmi ma doğru sokakta Kâmille bu- | run buruna gelmezler mi? Kâmil iki ahbap çavuşu gö rünce, iki kolunu yukarıya kal- dırdı ve serzenişkârane bir eda ile: — Ulan, $iZ ne biçim insan | © ANKARA, 22 — İnhi larsınız. dedi. Dün sizin için mü İ kemmel bir tavşan yahnisi ha: | zırlamıştım. Saat dokuza kadar karımla, ha geleceksiniz, ha ge leceksiniz diye bekledik, dur- duk. Necmi; — Dur, sana meseleyi anlata yım.. diye izahata girişecekti. Fakat Kâmil devam etti; — Tavşanı bir tarafa bırak. Gelmediniz, enleâ bir yemek ka | çırdınız. o kadar. Yalnız size hudutlarımızda gümrük nı tetkika gidecektir. müsadere edilen hayvan yüküdür, seke halgüzarı Hüseyin Hakkı Beyin hem siresi Fatma Mevhibe. Hanimefendi bir müddettenberi müptelâ olduğu hastalıktan kurtulmem yarak dün Göz tepedeki köşkünde irtihal etmiştir. Cenazesi bugün kaldırılacaktır EZANİ SAATLE VASATI z 7 birçok faziletleri gok sevdirmiş halük ve hayırperver bir zat idi. düğmeyi çevirdi, elektrik yan dı. Ragıp dedi ki; — Ben sana söyledim, bu ak gösteren yazınızı, / zekânızla bir gördüm efendim. Bürhan SAHİR şam davet etselerdi, evlerinde olurlardı nin en büyi kısmını uykuda geçi- “Cenazesi bugün şant 14 te Şişlide Osmanbeyde Şair Nigâr sokağında Nigâr apartımanından Grküdardakğ ile haritanın defne Jakar e dilecektir. yo ba (Babıali) Ankara caddesi ları sımsıkı. Bedi Muammer! di- Bir şube ipka edilecek Sanayi ve Maadin Bankasının İ bir Sanayi Fen Şubesi mevcuttur. Bankası ve Sanayi Ofisi, fenni hu Aydın ticaret oda- sının raporu AYDİN 22, AA — Aydın tic. | l eee alntl | et odasının senelik kongresi Allah Allah, bu Kömül de | dan gelen mürahhasların iştiraki: yle bu akşam Halkevi salonunda ya pıldı ve Vilâyetin ticari ve iktisadi. Şehrimize teşrifleri muhtemel Ga. | zi Hazretlerine taktim edilmek üze | re iktisadi bir rapor hazmlanmasina Pirinç ziraatimiz pirinç ziraatini ıslah için bu mın- takaya memur edilmiştir. Cenupta gümrük teşkilâtımız | bili Rana Bey, şubat içinde cenup | Şeker kaçakçıları ANKARA, 22 — San gün zarfında cenup hududumuzu | aşmıya cüret eden birçok seker ka | gâkçısı yakalanmıştır. Bunlardan Kadıköy (Hale) sinemasında Göz Hekimi DE Süleyman Şükrü * Birinci sent mütehassıs MELEK veELHAMRA Sinemaları, İpekfilm studyolarında ve Moda, Suadiye plâjlarında - Büyükada'da çevrilmiş ikinci Türkçe sözlü ve şarkılı Mümessileri: ayi Kredi K ARI Behzat - Bedia - Feriha Tevfik - Halide - Vasfi Riza - Hazım - : İf Galip -E. Behzat. R. Brit BENİ eğ i sise ALDATIRSA Büyük opcretini takdim edeceklerdir. Lütfen ver'erin evelden temin eilmes! rica olurur. kaza- liyet bu sütanda iş ve açi | yenlere tavassut ediyor. İş | ve işçi istiyenler bir mektup- la İş büromuza müracaat et. melidirler, İş isteyenler | Alle mezdine çosuk dadılığı ve ik | saire hizmetler için iş arıyorum. İ j | Pirinç Setgüzeştin te Tosyada | Geceleri kalmamak yalnız gündüz İğ bametsiz ve hayvanların ir. Maraş | leri çalışmak şartile. Beyoğlu mın İğ hükümran olduğu vahşi | bir İ takasını tercih ederim. Çünkü evi- ği memnleke: me yakın olmak istiyorum. Böyle İ bir kadına deki adresime müracaatlarını rica ederim. Yu Çarşamba akşamından itibaren OPERA d . tiyacı olanların zir- irsesine büşlenacak mühiç Fransız dü bir Kim Şişli Papadanyal apartmanı ka | Büyük bir Tüks Hilsi şi anı Büyük Bir si eeepz eee ŞAMİ İN Eğlendirici bir mevzu, İİ Büyük bir aşk 77 No.lu EV Filminde, Mümessili Jean Murat Bu perşembe akşımı Artistik'te isarlar Ve | terkilâte | o Yeni eserler | Matbaada akşam Genç şair Reşat Feyzinin onbeş | “Matbaada akşam” isimli şiir kitabı çıkmıştır, Dört formalık bu küçük ciltte otuz kadar şiir İ wardır. “Matbaada akşam” son | senelerin en ince, en hi | leridir. Kitabın ilk beş parçası | vler otuz a mi 5 İSTANBUL RADYOSU. Ü örmeyi Matbaada akşarı” ismini ese- > evd2 bir vak Biğhesi ide | Sadaka fetır İse veren özlü mansameierdir HANIMLAR HEYETİ Salı akşamı bir ahbabın evinde Mi. Vem Büy, Bu Sürde gazetecilik bayat İğ O. r yemeğe davetli idik. Karımla < ıztırabı, neşesi ve aşkı çok de © BELMA beraber oraya gitmiştik. Bizim ( sucDayDAN 13 10 9 İ rin ve hisli bir şekilde ifade e | İNCİ H. lar kapıcı kadını gelip bizim mat- İİ ARPADAN O 16 14 13 Ü dilmektedir. “Matbaada ak ARKADAŞLARI bakta tavuk pişirmiş, bir aralık ÜZÜMDEN vi bi iğ ve m dışarıya çıkmış. Geldiği 4 180 92 6s şam duyulmuş, yaşanmış bir |: 26 İkinci kânun 933 çar- De görsün birader? Ortada ta- Müttülükten: 23 Künunusan; İğ Peyatın ilk muvaffak edebiyatı |R samba akşamı MA JİK yuğun sadece kemikleri kalmış. İğ Pazartesi günü akşamı (Salı) Gi dır. Reşat Feyzinin eserini ka İİ sinemasında yerlerinizi evel Şimdi in cin var diye bizim a- İÜ gecesi Ramazanı şerifin 27 inci İl rilerimize tavsiye ederiz. den tedarik ediniz. partımana çıkmıyor. gecesi olmakla (Leylei Kadir — ve 27 Kümunusani 933 Cuma Meccani lisan 1 li : ; ii de Bayram oldüğuü ti itasieel Belediyesi Elim bir ziya ec bk dersleri mm iğseyin Avı Darülbed: imdi e söle: pi BAYRAM Nan İ © stanbul Haticevi Reisliğinden: | Beyün İSİNİ TT Puşa kerimesi sabık La Hey mal. 2 İ © Uisankurelarımeza yazılanlar: || şant 2130 da dan bir kısmının devam etmedik. leri tetkikat neticesi anlaşıldığın- dan 1 şubat 933 tarihinden itiba- ven, bu suretle, gelmiyenlerin ka “4 52 EE in a yıtlarının silineceği ve yerlerine - TENYA yeniden müracaat edenlerin «ln. Öpereti MUESSİF BIR İRTİHAL işti cağı ilân olunur. Umuma Selânik eşrafından ve tüccarı mu. OTHELLO İ ye tebereden ÇELEBİ ZADE RASİM) CAVRILIDİS: Otele a MÜRTEZA Beyin | sektei el ERTUĞRUL Sadettin: Yago. İIE fen vel ettiği este haber sw İ Etem İzzet Aka Gündüz'ün yeni romanı: ÜVEY ANA Yeni çıktı. Kanaat ve diğer kütüphanelerde bulunur. Beyin kitap halinde çıkan son romanı: Göz yaşları!. Bütün kitapçılarda vardır 115 No60 Seven insanlar, görülmiyen ince i seviyorum Leylâ., son ne- sev SEN ve BEN Muazzez Tahsin zanarak tembej tembel düşünüyor du. Onu öyle. kapalı gözleri.. süz - gün sarı yüzüyle — görenler, uzun bir hastalıktan yeni kalkmış, yor- yun bir çocuk zennederlerdi. Leylâ hasta değildi; fakat yor- gundu... hayat yorgunu., his yor- gunu: Çocuğu olduktan sonra bütün ömrünü ona vakfetmek istemiş, fa kat onun en ufak işlerile bile, kıs- kanç bir titizlikle kendi meşgul ol duğu halde, el kadar küçük bir et parçasının, uzun günlerini doldu - rTamadığını, aciz ve ıstırapla gör - müştü. O, yalnız kalmak.. kendi kendi- | şeydi! ni dinlemek istemezken, günleri- | İ re yavrüsu onu her zaman “yalnız ye inlemiş. sesiz hıçkırıklarla ağ- bıraktığı için, Leylâ kendi hissine | İsmıştı. k Aylar.. aylar., Babersiz göçmüş ve hayatma gömülmüş yaşıyordu. - Bunda tatlı bir ıstırap ta bulu | ti. yordu. Uzun kış günlerinde, yalnız a Gözlerini kapıyor, yanında, ca- nında Bedi Müammeri görüyor; o- nunla geçen her saatini tekrar ya- şiyor, bu tatlı hatıralarla başbasa kalıyordu, Bedi Muammer, son defa kendi- sine veda etmeden dünyanın bir u cuna gitmişti. Onbeş yirmi gün A- dada, ondan bir haber gelir diye, Leylâ her gün ayni sabırsız hale- can ve ümitle mişti i Muammer niçin, niçin ona bu ağır ve ümütsiz ıstırabı çektiri- yordu? Ona hiç. hiç mi acımıyör- du, Onu unutmuş muydu? Bu son ihtimali aklma getirmek daya i için - merak edi, bile istemiyordu, O bunun imkân sordukları vakit, Yeşilköyden, ad- |. yoktu.. aşkları, bir defa verildikten res bırakmadan İstanbuldan çıkıp | sonra geri alman geçici hislerden gittiğini haber vermişlerdi. değildi. ve.. ömürlerinin sonuna O günden sonra Leylâ, acısını | kadar onlarda yaşıyacaktı.. bunu kalbine gömmiye çalışmış ve gön | biliyordu. lünün bütün boşluğunu, doğacak 2.3 çocuğuyla doldurmağa çalışmıştı. Bu sabah gözlerini açtığı vakit, Bu nekadar güç.. imkânsız bir | yanındaki küçük yatakta, mini ni kızının kuş crvıltısma tebessüm ..düdak | etmek istedi; fakat içinin helecanı Gecelerce gözleri kapal onunla yaşamıştı.. gözlerini açtığı vakit yi onu ... sonra dü şündü, rüyasını hatırlamak istedi. Karmakarışık vak'aları başının i- çine dizemedi. — Mutleka bugün ondan bir haber alacağım.. Hissikablelvuku. ümun beni bu kadar aldatması kabil midir? Annesinin dalgınlığına gücen- ii i küçük yavru feryat etti. RE a ere ii kuvvetli sevgi arasında yırtılarak Bedi Muammerden kızına döndü. Fakat, hazırlıkları bitip te kü - çük yaramaz bahçede arabasında uykuya daldığı vakit, Leylâ, gene Bedi Muammeri L En ufak bir gürültüyle yerin- den fırlıyor., Bedi Muammer geldi diye kalbi yerinden oynuyordu. tellerle biribirine bağlı olurlarmış.. için Bedi Muammerin kal- binin feryadı Leylanın — kalbinde sızladı.. Bunun için Leylâ. bu saber sız intizarla Bedi Muammerin mek tubunu çağırdı. Ve onu eline . aldığı zaman, içindeki yazıyı görmeden onu göz yaşlarile ıslattı. “. Bedi Muammerin mektub": bit tiği vakit Leylâ onu tekrar tekrar .. her satırını, her kelimesini canma sindirdi. Sonra yorgun gözlerini kapa” Yanaklarının iki tarafından sr- zan ve beyaz entarisinin yakasın * dan göğsüne, kalbine damlıyan sr- cak yaşlarını silmiye lüzum gör meden, inliyor ve hıçkarıyor £ — Zavallı biz., zavallı sen.. ze- vallı ben! dedi. İstanbul, 1932