pdan 2 zatı terkin eti daye kalemleri elimize al ldık.. Gal oraya hücum ! ediyoruz: — Vay! demek ki; siz ten- kide tahamül edemiyorsunuz?, A efendim! Gazetelere mu- hatap olabilecek canlı şahıslar arasında tenkide İ hammül edemiyen ve onun İ bizim tenkidimize uğray | Galatasaray klübü hey resi mi kaldı?.. Hangimiz, en afak bir tenkide tahammül ede | | biliriz?., Gazetelerin. ve imza sahibi giilliyet Asrın ömdesi «MİLLİYET» tir 6 K. SANI 1933 İdarehane: Ankara caddesi, cansız ta- Başmuharrir ve Müdür: 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbaa 24310 ABONE ÜCRETLERİ: il Türkiye için © Hariç içi | muharrirlerin bu müttefik hü- K Tiğ L K. Ğİ cumu, her şeyi bırakıp bu iş- 3 aylığı 4— 8 — ği le meşgul görünüşleri Kai pie. 7 i4 — İİ sarayı, belediyeye çevirdi... Na 2 , 4— 2 — İÜ sılonu da —itiraf edelim— : haklı haksız nisbeten korku- Gelen evrak çeri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 ku- tuştur. Cazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların me: #'uliyetini kabul etmez RAMAZAN: İ suz tenkit ediyorsak şimdi Ga- | idaresini de İlatasaray heyeti İ öyle yapıyoruz... | © Zavallıları belediyeye ben. ettik!. Allah yardımcıları ol sun!, | Islâhiyede karileri- 9 m mizden N. A. i e ie s6 | ay Kıymetli ve alâka uyandı ran mektubunuzu aldım, Gaze. | teciler hakkındaki terkitlerini- | İsi klı buldum, Şahsıma kar- şı gösterdiğiniz müsbet ve men fi alâkadan dolayı müteşekki. İrim. Dünyada en hoşuma git- meyen şey karilerin bana karşı | Iâkayt kalmalarıdır. Bu rada güzel mektubunuz- | dan her satırına cevap veremi- yeceğim. Çünkü büyük bir kıs- | mında sizinle hemfikirim. O- BUGĞUNKU HAVA ği Yeşilköy Askeri Rasat Mer- l İli bezinden verilen malümata gö- İİ re, bugün hava kısmen bulutlu ve sakin olarak geçecektir. 5-1.933 tarihinde hava tazyi- ki 774 milimetre, sıcaklık ca fazla 6 ve en az 2 derece olarak kaydedilmişti. Bugün kar yağması ihtimali İçe A) İl müniçin cevaba lüzum yok! çi EK: Benim ne çeşit muharrir ol. N n duğuma gelince; ; Aziz okuyucum! K 0 eleği da Ben muharrir değilim! Ben gazeteye yazısını koydurabi- iBelediyeye len halktan birisiyim. Eğer b Çevirdik ilerlersem bir Chronigucur ol. İ maya ralışacağım. Onun için | Gi Bir hâdiseyi iki noktadan | yazılarımı kıymetli bir muhar- | br Metkik edeceğim: .— İririn eserleri gibi ele alıp hır- | pi Galatasaray oklübü idare | palamaya kalkmayınız! lisi bir vakitler (Milliyet) 6 kendisile uzun uzadı ve tat- iz münakaşalar yaptığım âze- ndan Eşref Şefik Beyi klüp wleyhinde neşriyatta bulunu. or diye klüpten çıkarmış ve da gazetelere tebliğ et- Yazılarımın Istanbula inhi- sarı da müteaddit kusurlardan biridir. Lâkin memleketin di. ğer taraflarını görmeden nasıl yazmaya yelteneyim! Sizin gi- bi görgüsüne itimat edilir ka- rilerimiz bana bu vâdide kıla- vuzluk ederlerse İstanbulun dı- şile de meşgul olabilirim.. Ustadımız o Nurullah Ata Beyin yazıları hakkındaki il. tifatmıza kendisine vekâleten teşekkür ederim, li Ben klüp meclisi idareleri- n âza üzerindeki tasarrufa- âdilâne hareket i kail değilim... Mec- ji idarenin bu kararı verirken ilhem bileğe kanaati de M. Salâhaddin Bey arka- e , Yalnız kararın ga | daşımıza yazılarının başlığı hitler intişarı — noktasına | hakkındaki tavsiyenizi tebliğ e” «3 gi ve Hattâ bunun | ettim.. Pek memnun görünme- © ianlış bir şey olduğunu yaz-İdi. bile istedim amma diğer | & Şimdi mektubunuzun asıl dokunacağım tarafı şudur: Düşünmeden iyleyenler hakkındaki sözlerinizi ihmal e- derek, düşünmeden yazan mu- bu gireli mukabele | harrilere tavsiyenize ( geliyo- N lerimi şahsımda tecrübe | rum: tiğim için bu hareket beni Eğer muharrir olsa idim der. te hayrete düşürmedi., Hâ- e ekin taraflarından Ikincisine gelince: Galatasaray klübü âzasm- dim — Düşünmeden yazan, dü- şünmeden iş yapan yalnız mu- ir zümresinde mi vardır? FELEK | hi Eski sabıkalı — Fransızcadan - Banka müdürü M, Raoul'ün İ apartmanı bir düğüm evi gibi davetlilerle dolu idi. Evin her tarafında elektrik ampulleri; a- vizeler bir şehir ayini (o andırır şekilde yanıyordu, Çatal, yıçak bardak şakırtısı da sokaklardan duyuluyordu, Bir aralık nişanlısma: | — Bu, galiba dördüncü dan- | sımız, dedi, etraftan ayıplıya- | caklar, | Bu esnada M. Robert kalk ve neşeli dul kadınlardan Ma- | dam Mathilde'in yanma gitti. Saat doküzn gelmişti. Sofra | hazırdı. Fakat bir türlü sofraya | oturulamıyordu, Çi kina | zırlardan M. Falguiöre ile ma- | daması henüz £ gelmemişlerdi. Halbuki yarım saat evvel tele. fon ettikleri zaman: — Şimdi geliyoruz. demiş- Bütün davetliler | haklıbir endişeye düşmeğe başladı! 'ünkü bir kazaya uğramaları ihtimali vardı. Davetlilere vermut dağıtıla rak, sabırsızlıkları beş on daki. ka teskin edildi. Artık tam polise telefon et- meğe karar verdikleri sırada i- di ki, acı acı kapı çalındı. Sabık Bazırla karısı benizleri kül gibi bir halde içeriye girdiler. Herkes: — Ne var, ne oldu? diye ko- şuştu, M. Flaguiâre bitkin bir ne- fesle dedi ki: — Aman, evvelâ bize otura- cak bir yer gösterin. Radyo derhal | susturuldu. Herkes ihtiyar karı kocanın et- rafını almıştı, Her kafadan bir ses çıkıyordu: — Geçmiş olsun.. — Çok mu korktunuz? İçlerinde en evvel davranan Robert oldu. M, Falgüiğre'e ve karısına birer kadeh vermut u- zattı, Sabık nazırın o zaman bir az aklı başına geldi ve anlattı: — Mühim bir vak'a atlattık. dedi, bizim taraflarda otomobil bulmak kabil değildir. Hâli ar- salardan birinden geşiyorduk. Birden karşımıza ızbandut gibi iki âdam çıktı. Birinin elinde bir kama, ötekinin tabanca var- dı: “durun, dediler, yoksa yaka rız.” durduk. Bağırıp sesimizi kimseye işittirmek imkânı yok tu. Üzerimize geldiler. Birisi cebimi yokladı. Cüzdanıma el attı, İçimden, öldürmesinler de nemiz varsa alsınlar, diye düşü nüyordum. Nasıl oldu, nerden çıktı, bilmem. Üç adım ötede bir adam daha peydah oldu: — Savulun keratalar, diye | bağırdı, Sağdakine bir yumruk. soldakine bir tekme vurdu. İki- sini de yere serdi, Ötekiler iki üç dakika sonra ayağa kalkıp kaçtılar, Herkes sord: — Vallahi bilmiyorum, Hiç | gördüğüm, tanıdığım adam de- | ğil. İsmini bile söylemedi. İşin tuhafı, haline baktım, Fakirane giyinmiş, Çıkarıp bin frank ver dim, evvelâ almamak istedi, fa kat ben zorlayınca aldı Karısı, kocasının hikâyeyi bütrdiğini görünce, sözü kaptır | mamak istedi: — öyle olmasaydı, bütün elmaslarımı, müçevherlerimi, ö teki herifler alacaklardı. Kadının hikâyeyi uzatacağı anlaşılınca Robert; — Buyurun sofraya, yemek İ hazır! dedi. Herkes, karınları acıktığı i- ın, yemek odasına saldırdılar. etm dar eminim şarrdan doğru sesler duyuldu. 1 ki serseri yüksek sesle koi yorlardı, Bunlardan birisi öte kine diyordu ki: — Ulan şu Jules bu sefer de| bu moruğu elimizden aldı. He- "rifçi oğlu polise yakalanıp hap- se gitmemek i için kazancın yolu nu iyi buldu be,, j Yalova, Su şehri! i Bir Fransız grupu | müracaat etti mi? | Bir Fransız sermayodar grupu- nun Dahiliye Vekâletine müraca- atlı i şehirler gibi modern bir su şehri haline getirmek teklifinde bulun- duğu haber © verilmektedir. Bu cümleden olarak, mezkür grup, Yalova'da asri tesisat vücüde ge- tirecek, Yalova'nın manzaralarını Avrupa ve Amerika'da göstermek üzere sesli filmlere aldıracak, Ya lova sularının şifai | hasanlarını her yerde petir Bu e için nel bu parayı tahsis ede- zumsa grup. cek; hasılatı safiyeden bir kısmı- nı da hükümet veya o Belediyece gösterilecek herhangi bir müessesine terkeyliyecektir. “Bu mühim teşebbüs etrafında i hayir klif vukuundan | öyle bir tek nuniyetle karşılamak © tabiidir. fain, birkaç © senedenberi hükümetin emrile Yalova'da imar işlerile meşguldur. © Bu sene de geniş olmamakla beraber tali ba- tir. Fakat bu gayenin tamamen tahakkuku, büyük sermaye ve ©- peyce zamana muhtaçtır. Şayet, bir sermayedar grupunun e bir teşebbüsü varsa, bu gaye dı kısa zamanda tahakkuk Sebile İş sahası genişler, Yalova kısa za. menda bütün ma: kr ma ur, arazi kıymetlenir. Bunun için dir ki, böyle bir teklif | sahibile karşılaşıp tamamen veya ortaklık — Peki, kimmiş bu adam? suretile Yalova'nın imar işini gö- rüşebiliriz."" Kuşdili a ) OTELLO MAJİK SİNEMASINDA BUGÜN ORTA MEKTEPTEN EMİL ve arkadaşları 1000 çocuk size neşe veriyor. Siz de görüdüz siz de alkışlayınız. İlâve: Radyo dünya havadisleri. Bugün saat 11 de tenzilâtlı matire Şehrimizin bütün mü- hakiki bir yenilik görmek isteyenler MELEK sinemasına İoşacaklar ve Amerika'da yapılan wüsaba. kada birinciliği kazanan EKA Ze ADAM Harikalar filmini hayretle gö- receklerdir. Rejisörü ROUBEN MAMULİAN ; Mümessilleri FRİEDRİH MARCH MİRİAM HOPKİNS — Fransızca sözlü — Filme ilâve : Dünya havadisleri gazetesi, Bugün, saat 11 de ucuz fiatlarla matine. » GLORYA'da H İlinci Kânun, Çarşamba akşamı SİNEMA we MÜNİR NURETTİN KONSERİ Yeni ve güzel programile GLOR YA SİNEMASINDA kemali muvaffakiyetle devam ediyor. Bugün saat Il de ten: zilârlı fiatlarla matine. İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Darülbedayi Temsilleri > Muazzam Türkçe Operet KARIM BENİ ALDATIRSA Rejisörü: Ertuğrul Muhsin < Bugün Herkes ELHAMRA Sinemasına koşarak Muazzam programı zevkle görecektir: 1. DENİZLER DEVİ Hakiki hayattan alınân büyük, Fransızca sözlü film Bankrofi Mümessili : Georges Filme ilâve olarşk 5 25 sene evel bir KARAGÖZ Gecesi Oynatan : Darülbedayiden: Hâzım Türkçe sözlü — Şarkılı 1000 metro — 3 kısımlık film. ammını; GENÇ KIZLAR!. #aiciniz intihabını icra ettikten sonra servette gözünüz olmasın ! Bu hafta OPERA Sinemasında lsimeli mommifakiyotln. gönteilnekte cla GÜZELLİK KRALİÇESİNİN MİLYONER KOCASI velevki uzun bir intizar ve sabırdan sonra olsa bile sandete işal eden aşk olduğunu gösterecekderdir. ARTİSTİK SİNEMADA ANN Y ONDRA veJEAN DAX (Mister Braun) u bir kaç gün daha iraesine devam edilecek olan KİKİ va ei 1930 da ve süren İİ Eranaızca sözlü ve şarkılı filminde görüp dinlemek MUM üzre İstanbul'un dört köşesinden halk kütleleri süNYüa | koşmaktadır. e PLAN Ce ie NN Zengin ve esrarlı Hindistan — Bir İngiliz Umuma, kızı ile sevişen Güme. günleri haya metine ve | KERİM. İem süvare vardır | RA am m OĞLU se RAMON NOVARRO Ertuğrul S a d e t ti n mmm OY Bu gece İstanbul Belediyesi İlânları W Münhasıran çeki ile tartılan odundan alınan kantar yüz kiloda kırk paraya tenziline şehir meclisince karar veri iş olmakla keyfiyet ilân olunur. (78) “Milliyet, tn romanı: 27 —————— e a moda | rahatsız kanapeler. Burada, belli ki Bedi Muammer etmek ve dinlenmek için i rada geniş bir divan. ötede bir büfe... pırıl pırıl kolalan- örtüler, büyük bir Sevr vazo- İse bir itina ile yerleştirilmiş. İ$ Bedi Muammerin kendisi de eşyasile uygun: Kibar ve O imiz, Hİ — Bayağı ve dağınık şeyleri 45 sevmem! diyor. ilik dakikadan eski ; pe nasıl SEN ve BEN Muazzez Tahsin sıl yaşıyorsun? - Bu güzel yerleri şenlendirecek bir kadına ihtiyacın yok mu? — Bir kadın mı? Evleneyim mi diyorsunuz teyzem? Yaşım kırkı buldu artık, bundan sonra beni hangi kız beğenir.? Nejat: — Hele sen bir razı ol, kız bul- ması kolay. değil mi Leylâ? Bu svale ne cevap verdim? Bil. Mİ fakat yemekten sönra, tan beri e taşan te söndü. Teali beni e farketti: — Kızım. sen her gün öğlede istirahat edersin, haydi Bedi Mu- ammerin odasına çik ta biraz din- len! dedi. Bedi Muammer derhal atıldı: — Gel yavrum.. sana yol göste- Odama girdik. Pancurları çe- kilmiş. serin, yeşil gölgeli bir ».. geniş, alçak bir dife örtü ile kapanmış yumuşak bir sedir.. duvarlarda bir iki resim. — Ohi. Ne güzel! Bilâihtiyar gözlerim (odanın dört köşesinde dolaşarak Bedi Mu- ammere takıldı. — Burasını sahiden Leylâ? — Çok, pek çok sevdim. Kışın da burası böyle güzel midir! — Şimdikinden daha güzel! — Yalnızlıktan sıkılmıyor mu- sun? — Yalnızlık mr? Kalbinde bir hatıra yaşatan kimse hic yalnız sevdin mi sedirin üzerindeki ö yor, yastıkları Bünekiyerike Bu bitince: — İşte şimdi her şey tamam ol- sultan du... Küçük burada bir iki saat istirahat edebilir, dedi. Ben sedire uzanınca, başımın altındaki yastıkları düzeltti, üstü- me ince bir örtü verdi, sonra gül dü: -— Küçük Leylâyı böylece tırır, üstünü örterdim. o Simdi bü- yük Leylâya da hizmet etmek icap iyor. Gözlerim açık, ona © bakiyor. dum, Odada dolaşıyor. bir şöy yap ğru gitti, dışarı çıka- cak sandım.. tekrar geri döndü, ya nrmda durdu, sert fakat tatlı göz lerle bana baktı. Bir şey söyliyece- ğini anla, helecanla sustum ve bekledim: üstümdeki ince örtüyü biraz iterek yanıma oturdu, elimi tuttuz — Leylâ. dedi. burada gördükten sonra bütün bü- tüne kaybetmeğe tahammül ede- miyeceğim, Söz ver bana, bir gün sabahtan buraya geleceksin. bü- tün bir günü baş başa geçireceğiz. Ben her gün seni bekliyeceğim; ne yaman istersen gel., geleceksin de- gil mi?.Hayır deme ve demiyecek- sin değil mi? Gözlerimde ne gördü? Ne oku- du? Iğildi, onları okşıyarak öptü: — Sana bir ağabey gibi hürmet edeceğime sözvermiştim.. bunu u- nutmadım Leylâ! dedi. Ve benden bir cevap bekleme- den dışarı çıktı, Odada yalnız kalınca, — birkaç dakika hareketsiz kaldım; - kapalı gözlerimin arkasmdan Bedi Mu- ammeri görüyordum; onun dudak- larmın yumuşak sıcaklığının göz- lerimden bütün vücudüma yayıldı- ğını hissediyordum. Kafamın içinde sert bir çekiç | vurması: Bir defa seni | I leceğim.. Niçin iye- yim? 2 Hiz de memnun olacağız. başbaşa bütün bir gün!.. ne- saa- det!.. Ya teyzem haber alırsa? Ne olurmuş? Güzine — gidiyorum de- rim. Zaten onun düğün hazırlıkla- fi için hemen her ogün Istanbula” gitmiyor © suyum ? Hem bunda (o gizlenecek ne var kil, Bedi Muammerle teyze ço cukları değil miyiz? Benim onun evine gelmemden ne çıkar ki?... Bu, biribirini tutmaz düşünce- lerle istirahat etmek kabil olama- dı, kalktım. Halmın üzerinde ses duyulmasın diye çıplak ayak dola- şarak odanın eşyalarına birer birer baktım. Yatağın yanındaki komodun ü- zerinde zavallı teyzemle eniştemin küçük birer resimleri ile benim. al- tı yaşımdayken çıkmış minicik bir resmimin yuvarlak bir çerçeve i risine alınmış bir minyatürü, Bu resmin bir tanesi bende olmasaydı de muhtelif fransızca, ingilizce ve türkçe kitaplar: fen, roman, felse- fe hepsi karmakarışık... Yan tarafta iki pencerenin ara sında büyük bir aynalı dolap. Y. yaşça kapısını açtım, gıcırdar diye ödüm kopuyordu: itina ile yerleşti rilmiş, asılmış elbiseler, kravatlar, temiz ve dikkatli yerleştirilmiş maşir ve saire. Bir tanesinde boy boy albümle Bunlara bakmak istedim... tanesini aldım. Muhtelif fotogr ler. Hep tanımadığım çehreler. Güzel, sarışın bir kadın gö çarptı, Sabah kıyafeti ile evde i mış bir resimdi bu; kadın bir p gra göniş kolundan'çıkan eli ıy fincanı tutuyordu. Bİr SY imde titriyen bir hey: bu resmi yerinden çıkardım: “Bir tanecik sevgilime: eb yen senin., Jüliyet” İçimde duyduğum. bu yes bir yolcu kuvvetini ve azmini b Tuyordum. Bu defterin ialettayin bir fasmı çe “Zavallı anneciğim, niçin defa gözlerini kapayan el, olmadı?” Bir sayıfa daha: (Devamı var; filminde JOAN BENNETT ve SPENCER TRACY |