Milliyet asrın umdesi GMILLIYET5 tir 18 T.SANİ 1932 İdarehane: Ankara caddesi, 100 No. Telgraf adresi: İst. Milliyet Telefon Numaraları Başmuharrir ve Müdür: 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matba 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için o Hariç için LK 3 aylığı 4 — m 2. , 4- Gelen evrak geri verilmez — - Müddeti geçen nüshalar 10 ku- vuştur. Gazete ve matbaaya nit işler için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların me- İĞ muliyetini kabul etmez. | BUGUNKÜ HAVA Yeşilköy askeri rasat merke- zinden aldığımız malümata gö- ve bugün hava bulutlu ve ya- ğnşle devam edecektir. Kara yel. 758 milimetre, en fazla sıcak- lık 13 derece, en az sıcaklık da 5 derece idi. | - Pendikte | la anl Giriyor çalibal > I metin ait olduğu binayı o ko- Mecidiye köyünün İstan- bul hududu içine nasıl girdiği- ni bilirsiniz?. 40 kuruşa buz gibi et sattığı için bu şirin kö- yü terfi edip İstanbul mahal- lesi yaptılar. o Galiba yakında Pendik kasabası da ayni mü- kâfata nail olacak.Çürkü gaze- telerden birinde oradaki bir kasabın ilanmı gördüm. Ko- “yun etini 30 kuruşa sığırı 20 kuruşa sattığını ilân ediyor. Şüpkeniz hir şey varsa Tür kiyede etin en pahalr olduğu © yer İstanbuldur. Eğer her u- "cuz et satan yeri İstanbul hur y birinde bütün Türkiye / İstanbul hududu içine girer.. Basmakalıp itiraz!.. Bizde kanun en büyük hüs- “Büniyetle ve her türlü haksız” | Geğin önüne geçmek için yapı” 0 Olur. Lâkin ameliyat sahasında iş onu tatbik gimin dirayeti. ne kalır ve çok kere kanunu vazedenin istediğinin aksine istikametler verilir... © Size bir misal: | Maliye, bir kanun mucibin- ce İstanbuldaki binalara kıy- met vazediyor.. Eski esaslara | Giptinm eden şimdiki vergiler ve bu yeni kıymet takdirinden sonra tabii değişecek... Bunun iiçin hususi komisyonlar var. Her tarafı geziyor, ölçüyor. bi- çiyor, konturatlarına bakıyor | se ona bir kıymet koyuyor. Bu Mm 'aşanın yeti hasıl olacaktı. Büti z İkimiz de korkudan put ke- ven soruyordu: — Acaba gördü. | min £ tıkandığını, şakaklaritein silmiş gibi idik. Fakat kımıldıyamı Mİ 9 İ attığını. yüzümü ateş kapladiğır” | Kendi kendimizi aldatmak ve | pı hissediyordum... Banı oale, | fi â teselli etmek için Denize: “görme: | nun havası birden bire tahar- duran geyik gibi. biç lez miştir, diyor ve bunun sebeplerini | mül edilmez bir derecede istulış âdeta yn yy gi donmuş, bekliyo, uzun urun anlatmağa — çalışıyor. | ve ağırlaşmış gibi geldi. Sânki Yavaş adımlarla; adeta gürül | dum. Fakat bu sözler hissediyor. | tavan alçalmış ve İâmbanı zi: | ©8 etmekten korkuyormuş gibi, a- | dum ki ne onu. nede beniikna€ | * yası azalmıştı. Önümde rakset- akları ucuna basarak birinin geç- | debiliyordu. Sonradan Deniz, bana | meye başlayan harfleri güçlük “iğini duyduk, merdiven kapısı a- | odasma girdiği zaman Paşayı çok | Je seçiyor ve kekelemeye başla iduduna alırsak, korkarım ki | | dan Süheylâ, aleyhimde, boşanma davası açarsa tabii arayaDenizin de ismi karışacak ve bundan sonra da ondan ayrılması mecburi bunlar mimi işgal eden bir sürü farazi- Bir gün. büyük salonun bir kö- inde Denizle yalnızdık.. Sühey- yoktu ve Paşa da uyuyor- Birdenbire salonun kapısı yavaşça © çaldı, o zaman merakla birden bire öndüm ve ancak Paşanın bir göl- > de ayak sesleri uzaklaşırken kendi | kımda tabil ayrı sebeplere i ri- sahibinin itiraz hakkı olduğu gibi o binanın bulunduğu yerin tahsil şubesi- İ nin itiraz hakkı var. Tabii mal İ sahibi kıymeti çok gördüğü za man itiraz edecek, tahsil şube- sine az gördüğü zaman... Şimdi bu meseleyi tetkik &- derken unütmayalım ki; İstan- i bulda kiralar ve binaensleyh İ emlak fiatları muntazam bir surette düşmektedir. Takdir komisyonlarının bundan altı ay evvelki kiralara ve kıymet İllere göre koyduğu kıymet ü- | zerinden ancak 933 senesinde vergi almabileceğine göre kıy- | mete esas olan icarla, veni kıy- mete göre kesilen | vergilerin verildiği zamandaki icarlar a- rasında da düşki ğe doğru bir kira farkı olacaktır. | yordu. Pek yakınlarımdan birinin | Beyoğlunda bir mülkü var. Bu mülke kıymet Bu yeni kıymet mal tebliğ olunurken tebliğ ki nın da birde ora maliye tabsil şubesi böyle yap- | mıyor,. O itiraznameyi bastır- mış. Her takdir edilen kıyme- te bir de buldum. Bu takdiri kali ko- misyonları da birer devlet mü- essesesidir. Takdir misyon gibi gezip görmeden, hattâ nerede olduğunu bilme- den böyle basma kalıp itiraz" nameler vermek yanlış bir yol- dur. İşte kırtasiye denilen ve bizim idare makinesini harap eden hastalık böyle böyle sal- gın haline gelmiştir, Komisyo- nun verdiği karara tahsil şube- varsa onu esbapı e her kıymet hak- nat ederek yazıp vermelidir. Böyle her kıymete bir matbu razname verince ne komis- yon üzerinde ne de halk üze- rinde iyi tesir yapmaz. Halk bu şubeleri her ne pahasına o lursa olsun vergi omikdarmı artırmakla ittiham eder. Hal- buki takdiri kıymet kanunu- nun istediği bu değildir. Bina- ların gerek halk gerek hükü- met lehine kıymetleri değiştik- çe onu tesbit edip vergide ada- let temin etmektir. Ben bu matbu itirazname- leri vaktile eski usulu müha kememizde gıyabi davalarda davet edilen ve her iddiayı red- deden vekili müsahharlara ben zettim. Zeki Hüseyin oğlu Must Beye. İltifatınıza teşekkür ede- rim. Karilerimizden (A.S) Beye. Mektubunuzu aldım, Tekli- “Milliyet, in romanı: T7 © ÂDEM ve HAVVA Yaşar Nabi na nazaran, karanlıktı; biz kamıldamamıştık. Dalgın bi rünmesine rağmen daima mi mustarip bulduğunu, tı. Artık şüpheye mahal Paşa her şeyi biliyordu. ettiği kıy- | takdir edilmiş. | sahibine ! nin itiraznamesi birlikte ! Tabiilikten şaşma devu vermişti. Bu kaçışa intihar İ süsü vermek için eski bir caketi- ni deniz kenarinda bırakmağı da ihmal etmemişti. * Jules Efendiye artık sağ olsun,; a gelenlerin haddi he- — Fransızcadan — Suzy gözlerini açtı. Şefkat ve muhabbet dolu bir sesle Edow- vard'a dedi ki: — Seni sevmiyor muyum? Da- ha beni anlamadın mı? Seni ne kadar sevdiğimin hâlâ farkında değil misin? | sabı yoktu. Zavallı Edouard hâkim vaziyette idi. | ayrı dert yanıyo, Bütün bu sözlere omuz silkmekle | © — Ney; iktifa etti. Hiç mütesssir olmamış, hiç ıstirap çekmemiş gibi görünü- Ama hakkı da yok değildi. Su- zy ne yapacağını şaşırmış bir hal. de idi, Kocasını bırakıp kaçmağa bir türlü karar veremiyor, diğer i Edouard" dan da halletmeğe karar vermiş! Suzy birden delikanlının boy- nuna atıldı: — Hayır dedi, gitme! Haya- trm; ruhum, canım Edouard. Sen yaşamak için nefes alıyorsun de- gil mi?. Ahtederim ki o © nefeste bile benim hakkım vardır. o Seni| nasıl bırakırım, sen nereye gide- | bilirsin?. — Öyleyse kocanı, evini birak benimle beraber gel. Italyaya gi- deriz, san'at şehirlerinde dola; rız, İspanyaya gideriz, bir iki ay | orada kalırız. saadet! Yalnız rica ederim, bana bir hafta müsaade et. Hiç olmaz - sa Jules'ün haberi olmadan bu ay rılık fikrine alıştırayım. Ka mız zaman kalbinde kin ve inti- kam hissi aramadan beni düşüne- bilsin, — Hiç merak etme, çabuk alı- şir. Jules dünyada © karısı kaçan | ilk erkek değil ya.. Fakat madem | ki sen bir hafta istiyorsun. Pek. cak olursan, beni feda etmiş ol. | Pal duğunu hatırla. . » ». Suzy sözünde durdu. Hafta 50- | cü geniş bir “monisma" nunda mücevherlerini toplıyarak | cüh imkânlarını vermekti ser, bugünlerde tercümesi | cak olan “Türk Antropol muasında neşredilecektir. Tebliğ geç vakte kadar sürdü ünden, hakkındaki intibalar ve münakaşalar, 15 gün sonraki iç- İ siman bırakılmıştır. küçük çantasma yerleştirip hazır. landı. Edoward'a da şu mektubu gönde, ğa karla al il Ala he | fn buldum. Kocam belki arkam: | dan bir kaç gün ağlayıp sizlıya- cak, fakat sonra her şeyi unuta- | caktır. Bu akşam otomobille bildi- | in yolun önünde bekle! Suz evine yakın bir yerde r: finize kimse yanaşmadığı için bunu derce imkân kalmadı. | Güzel sözlerinize teşekkür e | derim. Bir meraklı kariemize: İki numarayım, Hürmetler. FELEK ha oldu. Arası büyükhanımın — ısrarile limler Bi : İ cesedini bile bulduramadım. Ay- lardan beri başuna arayıp duru- İ yoruz, Kim bilir biçare parça par* | ça mı oldu?, Yoksa o zarif vücu- dü büyük bir balık mı yuttu?. Bir gün bir haer.. Herkes hay- | rette.. Susy'yi Pariste Tabii iş mahkemeye Adliye koridorunda karşı karşıya geldikleri zaman Suzy kabahati- Onun | ni itiraf etti. * bile çabuk meyda Jules içini çekti: Asıl rezalet bu oldu, dedi, elâlemin diline düştük. Kâşke sen | de herkesin karisi gibi düpe düz kaçıp gitseydim... Felsefe cemi. yeti Toplandı Dün sağt 5 te İstanbul Mual- iğinde Felsefe Cemiye- — Oh, ne saadet. Edouard ne | ti toplandı. Cemiyetin ikinci teb- liğini Dr. Şevket Aziz Bey “ bir hayat telâlkisi” verdi. Bu tebliğ, muhtelif hayat fara- ziyeleri içinde en yenisi, hayat ve şuurun geniş bir determinisma ile izahından ibaret olan Doktor Popillanlt'nun fisiko - şi- mik hayat mazâriyesine aitti. Dok tor Popillanli, Dr. Şevket Beyin hocasıdır. | Manevi şahsiyetin teşekkülünü “Bio-psikolegik”” bir görüşle izah eğer sekizinci çün burada kala. | eden bu nazariye bize dar ve ka. yeci olmıyan gayri ilmi hsma» nın bubranlarından kurtul mak ve cehde müstenit tekâmül. Etem İzzet Beyin kitap halinde çıkan son romanı: Göz yaşları!. Bütün kitapçılarda vardır aşanın veya salonda görmedi mi? Filhakika bulunduğu: muz köşe, salonun diğer kısımları- de hiç ir insan üiteces- sis gözlerle etrafı süzen Paşanın da bizi görmemiş olması da uzak bir ihtimaldi. Deniz de ayni çok başağrısın- dan şikayet ettiğini ve akşama ka- dar kendisile konuşmadığını anlat- yoktu., geceleri toplandöımız zaman hiç hoşuma gitmeyen bir şey yâp- maya mecbur kalır, onlara gaze“ leri yükses sesle okurdum. O'ge- ce de pek yavan olan savadiş kı- sımlarını kısaca geçmiş. büyük hanım bilhasa hikâyelerden hoş” Yandığındın onun hatırlarını yap- n hikâyeyi okumaya pekâlâ bizi görmeden, Paşânm manik e eee: dasından çıkarak, merdiven kapr. | me edilmiş © bir hikayeydi ve sına kadar gidebilirdi. Fakat gün | mevzuu da karısını çok sevenih- ortasındaydık. Ve önüne bakar gö- tiyar bir kocanın onun tara'm- dan aldatılmasına bilerek rizâ- göstermesiydi. Bu ne feci birte- sadüftü. Okudukça ve mevğuü daha kuvvetle kavradıkça * seği- yordum. Hikâyeyi yarıda birak- mamak için büyü gayret sarfediyordum. Bir aralık hikiye- nin arkasını okumayarak başka türlü vii yes slmekunak bi | diyordum. * İl “başın | herkese ayrı | çıktı. İ Bu akşam saat 21,30'da (ÖÇ SAAT OPERETİ) Yazan: Ekrem Reşit Bey Umuma “Yeni ismi altnda Profesör | Aziz sarfiyatı ” nın ve zihmi- «plara- a tevec- Yeni neşriyat | eseri | Cümhuriyet Merkez İ rinden Kâmran Şerif, nim o derece perişandı ki böyle i bir şeve teşebbüs etsem ikinci ke- İimede öümlenin sonunu getire- meyecek, büsbütün fena bir vazi- yete düşecektim. Kendimi * sık- tum, müthiş bir kuvvet sarfederek hikâyeyi aşikâr bir rızaya uğrat- madan bitirdim. Fakat şakal larımdan terler sızdığını hi İçimden bu hikâyeyi yazana da, tercüme edene de bana okutanlara da bol bol lânet- ler savuruyordum. Hikâye bitti ten sonra salonda derin bir sü- küt başladı. Esasen büyük ha- nım daha bitmeden uyumaya baş- lamıştı.. Her zaman okunan yazı- lar ve hususile hikâyeler hak- kında fikrini söyleyenler çıktığı halde bu defa kimse ağzını açıp bir kelime söylemedi. Ve bu sıkı- cı hava. tâ paşa baş ağrısını ba- hane ederek odasına çekilinceye kadar. devam etti, O günden. sonfa ; artık paşa ile esi gibi samimi ve lâubali yörüşemeyordum.. / İkimizde “de mütekabil bir çekingenlik vardı. Daima onun bana, yalvaran na- zarlarla — baktığını : vehmettiğim gözlerinden kaçıyor, bilhassa De- nize dair bir söz geçerse derhal bahsi değiştirmeye çalışıyordum. Vaziyetinin Girl Karl mektupla KARMEN Bizet'in meşhur opereti “İ KARMEN Aşk, ölüm ve kanlı boğuş- ma meydanları memleketi olan İspaaya'dır. veriliyor, için son ultimatomu dayadı: : : Şubelere verilen bu itiraz | o — Suzy, su anda içimde sell | | > ee seviyordum. KARMEN hakkı. komisyon kararında tah | bir fırma dolaşıyor, kabil değil | Fdosard'ı biliyorsun. Onunla kac İğ ye sikiperverleri memmun İ minde isabetsizlik değil de ra- | anlıyamazam... Artık bu, böyle gi | ©> Fakat izzeti nefsimi düşüne. | decsktii r binanın kıyme- | demez. Ya kocan, ya ben.. Ya ona | rek kendimi intihar — etmiş gibi | > > İ tini diğerine yazmak gibi zü | acrmaktan, ya beni © sevmekicn | #österdim. Bu süretle patlak vere KARMEN hulleri düzeltmeye" imkân ol. | vazseç ve bunu açıkça | söyle ki cek birrezaletin önüne geçmiş ola İpek yakında Artistik” İ sun diye verilmiş... Halbuki | ben de başımın çaresine bakayım: | cağımı düşünmüştüm. Heyhat ki, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Darülbedayi Temsilleri Lİ Besteleyen Cemal Reşit Bey. 3 perde 27 table, rı Havagazi şirketi 1. Hakkı imzalı aldığımız bir varakada şöyle deniliyor: “Kuzguncuk'ta Babanakkaş s0- kağında 5 No. lı hanede havagazi 18-10-4932 den 8-11-932 ye kadar geçen 21 gün zarfında | 7 metreden ibaret ve bu 21 gün çin saat kirası ile yol tamir masra İ fı 42 kuruş olduğu halde gazı şirketince 60 kuruş istenil. | mitşir. Bu hesapla saat kirasile | İ yel tamir masrafı olarak abone | İ lerden bu sane 360 kuruş Kemal Cenap Beyin | Tup fakültesi Phösilegie profasö | sü Kemal Cenap B. tarafından * minologie internationale en Türk * isimli fransızca bir eser neşretmiş tir. Doktorlarımıza tavsiye ederiz. ZAYI — Mükayyet bulunduğum Bankası hisse | | senedimin 121522 D. No lu iki par- İ ça muvakkat ilmi haberini kaybet İ tim, Yenisini alacağımdan hükmü | yoletur. İnhisarlar Neşriyat amirle. | GEORGES ALEXANDER Hâveten; R. K. O. Ialihaçır Bugün İl de tenzilâtlı MARTHE EGGERTH KALPTEN KALBE Şen operetinde: bütün kederlerinizi unutturacak ve hoş iki saat geçirteceklerdir. 5 Ş MAJİK”te dünya havadisleri fiatlarla matine Bugün MELEK Sinemasında LİLİAN HARVEY ve misilsiz komik ARMAND BERNARD tarafından temsil edilen PALYAÇO büyük filmini mutlak görünüz. Neşe - Zevk - Güzellik - Zengin tuvaletler - unutulmıyacak şarkılar Örümüzdeki pazartesiden itibaren ELHAMRA Sinemasında gösterilecek olan Hav MUVAFFAKİYET! “Ter San'at ile Üç | | hareket edemezdi. o Bunu gibi bilmekle ve vicdanımı azap içinde İ ben müte. görmekle beraber hiç bir şey ya- pamayordum. bizi bu müşkül va- ziyetten kurtaracak bir harekete teşebbüs — edemeyordum. Bir aralık paşa bir seyahat ta- savvüru orlaya İşimde bera- ber gidecekler, panın - muhtelif şehirlerini, a larını “ gözmekle > geçireceklerdi. i Deniz bu projenin cazibesine der- hal “kâpılmış bu fikri sevinçle karşılamıştı. Yeni insanlar, yeni tüvaletler,. Avrupa (| şehirlerinin kulaktan işittiği, sinemalarda gör- düğü lüks, ışık ve sefahat yer- lerini görecekti, Sonra seyahat intibalarını anlatırken bütün ka- dınların - gıptasını o kazanacaktı. Hangi kadın böyle bir cazibeye mukavemet edebilir, geride onu çok seven bir kalp bıraktığını hatırlardı ki? Yolcüluk hazırlıkları derhal ikmal edilmişti. Bu acele ve te- lâştan paşanın, bir an evvel ben- den. kaçmak arzusuna kapıldı ğını, tahmin ediyordüm. Süheylâ da babasından ayrılacağı, evde yalnız kalacağımız için hiç te müteeâsir görünmeyordu. Zaten Denizden hoşlanmıyordu.. Bu ay- rılık kısa bir zaman icin uzaklas- Cuma tatilini en hoş ve eğlenceli geçirmek isteyenler: ELHAMRA sinemasına koşup ? büyük film birden görmelidirler 1- KIRIK KANATLAR 2 - DAKTİLONUN &İZDİVACI Mümessilesi: MAR!E GLORTE > İlâve olarak Paramount dünya havadisleri Temaşakiranı FRANKENSTEIN Halki kemali” tehalükle OPERA SİNEMASINA koşturuyor. RAİF NECDET XXnci ASIR tefekkürün yanyana yürüdüğü | Yirminci Asır | herkes, hususile gençlik için çok faidelidir. Ciddi ve nezih edebiyata parlak bir nümune olan ve yirminci asrı terennüm eden bu edebi eser bütün edebiyat âle- kadar edecek mühim bir mukaddeme ilede aydenberi (Yirminci Asır) yakında çıkıyor. Yeni Şark Kütüphanesi gibi oluyordum, ve sanki | bbtün FERNAND GRAVEY'in Candan Seviyorum Frans'zca sözlü, şark'lı büyük komedi LUPE VELEZ MUVAFFAKİYET!... titreten © film. tabedi mekte © bulunan tün evi sevindiriyordu. im Denizi gö: oca köşkte Süheyla ile ba: semaya kağ e. bu işte kabahat onunmuş. gibi Sü- heylâya kızıyor, bu seyahati mem nuniyetle karşılamı dolayı onu düşman Mehtaplı bir geceydi. si gün paşa ile De: hareket edeceklerdi. başıma bahçeye çıkmış. kuytu > bir çamın altında otur- muş, dalgın, düşünüyordum. Bir Se ai iel ihtiyari “ kaldırdım. Dali Ke ağaca dayanmış. hiç hareketsiz duruyor ve bana bakıyordu. Ora” ya ne zaman gelmişti?. Ayak ses- i hiç hissetmemiştim. Üzerinde kolsuz ve vücudü- nün bütün çizgilerini kaybetti” ren geniş bir rop vardı. Yüzünü mehtaba doğru kaldırmıştı ve bu pozda çok genc, çok. masum bir kız gibi ilâhi bir beli vardı, Ayni lahzada, hafızam, âni bir geriye gidişle bir sene evvel onu ilk gör- düğüm geceyi hatırladı. Dekor ayni, eşhas ayniydi. yalnız oyna Dama dıram değişmişti. Deniz ne Erte Napoliye Ben yalnız <a