yan tarafı da var. Hayvanat sahipleri, sürü sahipleri pek buhrandan müteessir değil.. E- kin yapanlar biraz müteessir.. Mahsul para etmiyor.. — Kaymvaldenin nesi var- dı satılacak?, «vada kelimesine o yaklaştırmak” tadır. Hint Avrupalılarla Türk: | larda dahi ni benzeyişi (ono- | jler arasında bulunan (Finno- | matopde) mevcut olmadığı göze Ukr) lar dahi “su” manasını ifa- | çarpmaktadı. Finno « Ukr'lara | de eden kelimelerini ayni kökten | almış bulunmaktadırlar. Mordvinçe—Ved Ç LİLİAN HARVEY ve Fransız komikli Dil bahisleri Türk dilinin eskiliği ve Etimolo Te ehemmiyeti TMilliyet Arın umdesi «MİLLİYET» tr 12 T.SANİ 1932 i.) bel mensup (Çere mukabilinde en meşhuru ARMAND İ da ayni| İdarehane: Ankara caddesi, — Tarlası var,. Daha da bi- i vw lü i - ie, tiremedik ya!.. arasmdaki rabıtalar o kadir de- Biksan m a BERNARD Tolgraf adresi: İst. Milliyet — Para re mu?. rin ve o kadar esaslıdır ki zahi- da Pay eş Telefon Numaraları: — Edeni de var, etmiyeni. ren görünmeyen bu e saree Lâponca Vadi bek çed ebe batlmöside denizi Başmuharrir ve Müdür: 24318 m Lari işin vR **| Fince ve macarenmVesi, vezi. | sesi ve hareketi mevcut değildir, | dana çıkarmak besasmda en mk esir vasıtalardan biridir. Etimo- loji sayesindedir ki bir dilin ge iptidal anadili, gerek- .. herime dillerle olan esaslı rabı ayni kelimenin türkçe mukabili | olan (vud) kelimesine müracant ediyoruz. Bu kelimeyi ibtidai şek- İline, yani €sub) veya (suvja | ifrağ ederek aradığımızı bulmak — Ne kadar sürüyor yolen- tuk?, , — Belgrattan buraya Ad ge ce bir gün sürüyor.. Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matban 24310 'Su,, omanasmı ifade © den bütün bu kelimelerde (d) ve (5) harflerinin yer değistirdikle ri açıkça görünmektedir. Türk dilinin bu rabıtasını iş- bat gümek işin minel olarak yak nız bir kelime ii, ( Gnick 111) kelime bugünkü türkçemizde vi si Pek yakında lem ös valla eğ talanı meydana çıkarabilir Türk | landığımız (su). kelimesidir. hi) O FinmoUkr'lardan asil Hint Av| tayız. Gök türkçedeki Grub) ke — Ne gezer birader.. Düm | kelimelerinin etimoloji'sini yap. | burun Hind Avrupai dillerde su | rupalılara avdet ettiğimizde, ora- | limesi mükemmel (surette içmek iğ ******* anm en berbat tren yolculuğu | mak hususunda (Vambâry) ile | "manasını ifade eden kelimeleri | da dahi ayni (Vad) kökünü asa-| (onomatopde) sini temsil etmek- e ğu ; © | ile zahiren hiç bir rabıtası olma | #ıdaki şekillerde görmekteyiz: | tedir Nitekim nd bu hat üzerinde edilir. Bir ke- | (Radloff) vaktile o çok kıymetli rağ v it bugüne kadar ingi- Bulgari z vazifeler ifa etmişlerdir. Ancak | J'ğ: zannolunur. Meselâ ingilizce | (o Slavca-Voda lizcede “içme! Bu gün saat 18 de j re Bulgaristanda trenlerin aza- Alp ve Hint Avrupai gibi en eş, | (Water) yahut rusça (woda) ke-| & Kotca—Wato bas için de (soup) Li İ mi istiap haddi muayyen de- | Şi; ama dillerile Türk kelimeleri | Jimeleri ile bizim (su) kelimemiz| — Hititce-Watar ietimal etmektedirl matine olarak ğildir. Ne kadar yolcu varsa | arasında mevcut kök rabıtalarını | 4Tasmda zahiri hiç bir benzeyiş | O Sanskrit—Ud Şu halde işbu tetkik türkçe |) Fransız Tiyatrosanda © kadar alır. Tabii bunların | meydana çıkarmak hususunda he | voktani meveut olmadığı görük| O YunancacUdor (sab) kelimesinin Hint Avrupa- | Meşhur Piyanist mektedir. Filhakika (su) ile (Wa tin Udus (dalga) hların (vad) ve yahut Finno-Ukr FRANÇOİS LANG Düz lâzım gelen mesai miştir. Mevcut lügat ekseriya kelimelerimizin etimoloji sini yanlış surette yapmaktadır lar. Meselâ yaşlı adamlara hür- ak Türk dilinde ter) kelimelerinin hiç bir e Ermenice —Ved (dalga) biribirine yanajmayacak İşte bu. suretle, (Linguistigue ler olduğu aşikâr gibi İren * | historinue) ilminin (Vokalhar-| tedir. Bundan manda, zahiri şek- | mosic) metodu sayesinde türkçe | line göre, bu kelimenin daha ziya» | (vud), Finno-Ukr dilindeki (ved) de Mongel - Mancu menabiinden | ile Hind — Avrupai dillerindeki İ ların (ved) kelimesinden daha es- ki ve daha esâslı olduğunu isbat stmektedir. Bu suretle, ayni za: | manda (vad) kelimesinin türkler tarafından tersine çevrilmek si. retile (sub) kelimesi teşkil edi bir akta, biribirinim üs m ri Bu kadar sıkışık gitmeye razı olan halk o ka- nazik ve temiz de olmaz. | — Sen tebii yataklı ile se- yahat etmişindir.. tarafından yeğane bir kon” ser verilecektir. Piyano Pleyel Bilet tedariki için tiyatro ! a Ece kelimesi vardır. Ahmet Vefik liği . — Ne münasebet!. Ömrüm- m v Man geldiği zannolunuyor, zira mez- | (vad) kelimeleri arasmdaki esas- | mediği de ayrıca sabit olmakta- | ke ü t de yatuklıya binmedim... e mani, siyle, Şem- | kör dillerde (eu) mun mukabili| Iı aynilik sabit olmaktadır. Maa-| dir ekme ei a Mojosanlardarı Bilâkis Hint Avrupalılar ve — Nasıl rahat ediyorsun? — Tek başıma âdi bir kom- partımanda uzanır yatarım... — Bu kadar Kalabalık tren- lerde tek başına kompartıman bulamazsın ki? ki” de bu (Ece) kelimesinin eti- molojisini (hacı) kelimesile yap- | maktadırlar. Halbuki (Ece) öz Türk kelimesidir ve Orhon kita- | belerinden Gültekin âbidesinde | zikredilen “ecüm apam” (ecda- dım) ibaresinin ecü kelimesine Finno-Ukr'lardır ki bizim (sub)u (vad) veya (ved) şekillerine if rağ etmişlerdir. Bu hususta (Fi lerle Macarların (vesi) ve (v Yeni neşriyat L'Europe inguiete kelimeleri “intikal köprüsü" va.) Bir zamanlar Türkiyede de ilkeli Nitekim bu | bir tetkik seyahati yapmış © almalarda ÇO) Mrt (6): ye Ân-İ Taa aka tat nuke A le Finno-uler'ların (ved) kelime si arasındaki esaslı rabıta derhal 1s — e (Gi e bağlıdır. Hiç şüphe yoktur dil en bu kadar | göze çarpmaktadır.Türkçe (vud) | havvül etmemiştir. | Filitoks Nası sey oi. ” Şu bildiği | Sk Tg kitaplarla etik ime. kelimesine gelince, burada vazi-| © Bunlardan manda, “almak, | e z M. Roger - Jean Gaulen Se # men. | Yet & tedir, » ve diğer bu kabil ke, | “L'Europe inguiete” ismi Yı miz sie şii İla yel a e Kğ an v2 m hiç bie süphe | ve in teralse dağ: | Simleri emilir Hint Av, | abiren © bir kitap beşe pa mi!.. ip: iri günkü ilmi ihtiyaçlara la Gİ emar? İse ie () harfi (d) ye| rupai dillerde kullanılan (su) kö | Muharrir bu kitabımda on üç a rı A YAN getirmektedir. tebeddül ederek iki defa şekil de- | çü de türkçe (su) kelimesine bağ | sılda müztarip ve endişenik ÂY giştirmiştir. Şu halde eskilik dere selerini meydana çıkarmak için diğer bir sahaya, Ligwistiyue Pal€ ontolöğinue) e müracaat etmek mecburiyetinde kalıyoruz. sey. — Lâtife ediyorsun galiba!, — Vallahi değil!, Dinlet. Ben ne zaman trenle seyahate | erkarsam üç tedbir alırım... Birincisi bir hafta ayakları. Şimdi gelelim ayni su kelime- sinin eski türk dillerindeki omu- kabillerine. Gök türkçede (su) | nun mukabili (sub), uygurcada ise (suv) dur. Burada mukadde- eden büyük bir fark var hıdır. Bu münasebetle şayanı dik | rupayı tssvir etmektedir. Bü vat bir keyfiyet daha, kaydeder! fasıllarda serasile tetkik ettiği da iii ı. | memleketler şunlardır: Avus yaman SiTakme) ir Zeğİ turya, Macaristan, Çekosl lara mensup (Tohra) İslar “yağ- mur” un mukabili olarak (suv) | ya. Lehistan, Romanya, Bulg* Hayatı yalnız bir ölçü ile ölçen adamlar © vardır. O ölçü de kendi rahatı ve zevkidir. Bu tetkik cemiyeti ve dil kurultayı- mız tarafından intihap edilen eti- moloji komisyonu kendi vasriasile tetkikatta bulunmak zifesini deruhte etmek mecbu ral rkamam d dir. Diğer dillerle çe “| . Şimdi olduğu gibi, bilhassa ta ri rahata, tedirgin etseler bi- | 7 a Ee aça ağ henna dalin len farki lamb Ten )'le | rihten evvelki | devirlerde, “sw” | kelimesini kullanmışlardır. Hal-| ristan; Türkiye; Yunanistan z Bun manası pek yakmdan içmek | buki merkezden daha uzak bulu-| Yugoslavya, İtalya, İngiltere le. Dostlarrm arasında böyle biri var. Ne zaman rastgelsem Uzmesinin nihayetinde (B)) vava (V) sesleri görümenki nan Sanskrit dilindeki (sava), es- (su) ve Lituanya- mefhumuna merbuttur. o Nitekim mamazlığa gelirim. (Şimdiye hiyerogliflerde #kmek ile ağız / kadar bu usule mukavemet e- İkincisi trene bindiğim * sr- rada çok kuvvetli sarmısak ye- Almanya ve nihayet Fransa“ Türkiyeye tahsis bana rahat etmenin yeni ve|,;., İğ E L k il z e z imseye rast gelmedim.. | hususunda “yemek manasını, su ile ağız ise | lılarm (suba) kelimeleri “su” ma ameli bir yolundan bahseder. |" “Üçüncüsü cebime bir ufak | On dekika sonra ei biz | Hind Avrupat sahaya teveih et, | siçmek» manası ifade etmekte | nası daha fazla zayıflaştırarak | görüşlerini; güzel bir üslüp Lâkin ben onun nasihatlerini | şişe valeryan alırım. İ çeyrek zarfında bütün kompar. | mektedirler. ye İçmek mefhumu veya 8-| Küreyvatı beyza manasında kul. | ifade ile, karii kendisile berabef | liyesi ise dudak seslerine ve | lanmışlardır. gesdiriyormuş gibi sıkıasdaği bir türlü tatbik edemem: o bir rene girer girmez.. Boş | trmanı tahliye ettiririm.. Yal rl b akay ğer a laidnikle Muğtüle > Sü halda) istidat o meselesidir. Meselâ: | bir kompartıman ararım. Boş | nız bu sef: diem, tabii için okuyucularımızın dil ilmine iz rüyam Bütün bunlardan çıkan haki- | anlatmaktadır. Şimdiye kada tramvaya girdiği zaman kadın: | kompartıman pek ender bulu: | ettirmiş olduğum bir kompar. | pt ki pekikate vâkıf, bulunması| gramı veren kelimeleri” asi | kat türkçenin bir. taraftan Hint | memleketimizden gelip geçi z ir icap etmektedir. Bunlardan biri . içmek | Avrupalılarln (Finno-Üler) lar, di j ların vi başka boş yer | nur. Hele ek Ben | tımana bir papas girdi... Alla- | kelimelerde harflerin yer değiş-| ile —— 3 ve - hareketleri- | ser taraftan da MongolMatiçu- | ** kitap neşredenler veya wv yoksa ve bir kadm erkeklerin | bundan nevmit olmam... hı zda müthiş bir mü. | mesidir ki (Mâtathâse) tesmiye | Din bir nevi > (onoma- | Day telerde yazı yazanlar arası! © Kesmmda oturuyorsa hemen ka | — Treni bağtan başa olağır, | cedeie “benimi Heife pen | olanarı Şu halde eski türkçemi | 2968) teşkil etmesi icap ölmek | Giga anl OZEN | her şeyi me sakat ve yanlış bf İ dınların yerine oturur ve kalk: | kompartımanların içinde en na | koku namın; yoktu. Öyle | ir erin keklreY serme Lâtincede “içmek” manasını | sarı vk daki (üsü) veya (sui) ke | rüyet zaviyesinden güya W mast teklif edilirse, erkeklerin | zik yolcusu olan. meselâ için | kokular vardı ki; “sarmısak 0 | di resi ,) | ifade eden (Bibere) kelimesi ta. | mesini (b) harfini bertaraf ede: | etmiş olanları çok gördük. Fs” yerinde oturan kadm kalkma- | de en çok kadın & bulunan bir | nun yanında koti esansı gibi 7 lâffuzu itibarile su içerken dudak | rek türkçe (sub) kelimesinden | kaş M. Roger - Jean Gaulon dıkça oradan kalkmaz. Vakıa | kompartımana girerim... Gece Ayağında domuz yaği- iç bir | ların oynamasın; canlandırmak. | almışlardır. Nitekim Osmanlı di | bunlardan değildir. O hiç ol bu hareket haksız değildir am. | olunca evvelâ potinlerimi çıka- dığı vazeta ayakkapla | fark yoktur, çünkü dudaktan çı; | tadır. Arapçadaki (şeb) kökü de W de ayni şekilde key öncel mazsa hakikate bir ax daba yali e zn, Beni kalın baranklarım İn kıskançlıkla sakladığı yak | küç Gym, öğzi | elele gl ae ŞümeEk |“ (öe) kemeindne manda | laşmmakta samimiyet görterri 2 i Ayni mana; eden | ve çel çıkan sese Bir yere davetli olduğu za- vahatsrz olduğu için ayak | lardan aldığı ilham ile otrafa | rumca Bibilen İle Viylien kelime: | tedir. Türkçede “içmek” kelime- | Türk dilinde mamütenahi kelime-| tir. Türkiyeye tahsis ettiğ man, en iyi yeri, en iyi yemek Yahu! Ziyafett lata, | sastığı koku müthiş bir şey lerini mukayese ediniz.) sinin dudak sesi veya hareketle | jer vardır ki, bunların etimolojisi | sılda (şunlardan bahsediyor” | vx iyafette anlata- |ig. Bir müddet o dayandım. | o İlmi ilk hakikati bu şekilde | bir alâkası olmayıp, iç. içeri (a- | sayesinde Orta Asyanın en eski | “Feşler kalktığı zaman, İstan” ından içeriye almak) Kelimesin devirlerde ve en etki. arerilerde | balda bir Taksim bahçe” parçasını seçmeyi ihmal etmez. Prensipi kanun dairesinde w | ca aa mevzu bulamadın! Baktım olacak gibi değil. He, | tesbit ettikten sonra ikincisine ge | Ürmdam, iariyn Samei) eperin de ve en ski e Ni mi2. z gelim, Bu hakikat ve (8) ile (v)| K z mumi ahlâk O Kaideleri içinde | © Sen sordun da iyo. | men cebimden ufak O (valer-| harflerini mek, su ve sigara içmek mefhum | ,. ima sinde bir akşam, Bi çarşie hayattan en çok kârı çekmek | yum. İsterem may > 79 | yan) şişesini çıkardım ve ye: | mülamıne küllamldığı Tayf lara bağlar. e, iş alam olduğunu isbat ©-| Bir sarnıçta gezinti, St Loui? tir. — Anlat anlat amma! Pek | re bir iki damla damlattım. e gezek li vb yk Ey Agop MARTAYAN | des Francois, Mi âyini, E* Türkçe kedi otu denilen bu i- ki Türkiye, İlk heykeli dikilen fazla tafsilâta hacet i azla yok. | Türk: Mustafa Kemal (itan), almanca (esen), lâtince Evvelki akşam ikimizin de i bir — Bir taraftan ayak kokusu | lâç bir sinir ilâcıdır. Lâkin ko- | Çödere, esito) kelimeleri | hep| vir, : diğer taraftan sarmısağın haz- | kusu berbat bir şeydir. Papas ame nel sera erd ve ipekhaneleri, Kastamon” mk ikinci devresinde (bilime | bir müddöt burun deliklerini > | tedir. Bn mretis türkçe (Ata) ke i TTİHA D I M İLL İ İdame ve tütünü, Diyarıbekir ve Kürt ali . ii Vi de Fin dilinde ( kli kibriti) yani çürük yumurta | ça kapaya etrafını kokladıktan | limesi de Fin dilinde (ise) ekli. | TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ İ ler, Konya, Kayseri; Ankara. görüştük.. . — Avrupadan geliyorum. de- di ve anlattı. £ Sırbistanda | sarısma çalan kokusu kapalı | sonra cübbesini topladı çıktı 1 kayınvaldenin bazı emlâki var | rtımanın kullanılmış ha- | gitti, gitti amma bende ser- | Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi | Fesler kalktı, yeni Türkiyenin dı, Onları satmak için gitmiş- | vasma yayıldı mı, on dakika | semledim... (vus) kelimesi meydana çıkmak: ier eyleriz. müşkülleri, İzmir yolunda, Hs“ i hı imalâtı, Hareket sahneleri. tadır. Bu kelimedeki (5) harfini (d) ye tebdil ettiğimiz. takdirde ||| ise (vud) kelimesi ortaya çıkmak | İğğİ Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir. Merkezi idaresi: Galatada Ünyon Hanında Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır, zarfında kimseler kalmaz, hep- || İşte benim filiteks dediğim si kaçarlar... Tabii kaçarlarken | budur. bir sürü küfür de ederler am- 'ri ma dillerini anlamadığım için aldırmam.. Anlasam da anlı Bir ay kadar kaldım. Ev. geldim İstanbula. oraları?.. Buhran Kitap Pariste basılmıştır, 78 bii: Marcel Rivire, 31 rue J#“ | cob et 1 rue Saini - Benoit - P# ris, ada tavsiye ede st, Hoşnut kal- & Hind Avrupa | İ FELEK lan tarafı da var, olma- seyrini endişe ile takip ediyordu: amızdaki mesafe vakit me yapabilirdim. Hanın etti, görüyorsunuz ki evliyim, ev- İ i Şi “Milliyet, in romanı: 11 ÂDEM ve HAVVA yordu. Bu mektuplarda yazmıştım. Tehditten yalvarma lara kadar hatırıma gelen her va- sıtaya müracaat etmiştim, fakat es emeklerim © beyhudeydi.. ,elmeyordu.. Bana fena mile dn rdmış olduğunu anla. ii randevu evine gittim, Denizi sordum. bu isimde kimse tanımadıklarını söylediler. Ben de ne ahmaktım.. Onun böyle bir eve bakiki mi vermiyeceği- ni lahmin etmeliydim.. Bu çare de boşa gidince deli gibi ol- dum, evinin adresini or- dum, ona mektuplarımı postres- tant gönderiyordum. Belki hâlâ o randevu evine gidiyordur diye düşündüm. Ve o sokaktaki bir kahvenin pence- resi yanında oturarak her akşam saatlerce bekledim.. Bir hafta, her akşam, bu eyen. geçmek bilmeyen de, bazan bir Yaşar Nabi kadını ona benzetip dışarı fırla- dıktan sonra ğımı anlaya rak mahzun bir tavırla içeri girmek, sonra yine gözlerim mü- temadiyen kta, beklemek beklemek.. Bu ne bitmez. tüken- mez bir işkenceydi.. İki ay böyle (geçti. İki ay ben onun izini bulmak için her ça eda baş burdum, fakat nefiley- Nihayet bir gün ta rastladım, yalnızdı, iyyen bancı laci kat: istemedi, bir ya- gibi davranmasına aldır- mayarak yanımda yürüdüm.. Yal- yardım. o irademi © mahvettiğini, beni (o fevkalâde şeylere, belki intihara mecbur edeceğini anlat- tım, Güldü, “Ne duruyorsunuz?” dedi. — O zaman sevdiğime inana- cak mısm, diye sordum. Dudaklarını büktü: — Belki! Hem bu beni alâka- kundu— ve elini göstererek ilâve li bir kadına karşı daha hürmet- li davranmak lâznudır. İzzeti nefsime karşı bu haka, dum, dedim. Bana hiç olmazsa i kelime ile haber verebilir ve taciz etmeme mani olabi- lirdiniz. Allaha ısmarladık, De- niz Hanım, çok büyük bir heyecan içinde bu- naldığımı hissediyordum. Kendime gelip gözlerimi 0) fir ve tığım zaman bütün kemiklerimin basladim hissettim, kalklım, şaşkın bir ta- vurla elektrik düğmesini ara dem.. Lâmba © yanınca hayrette kaldım: Yazıhanemdeydim ve o vakte kadar yerde halınm üze- rinde yatmıştım. Saate baktım, vakit gece yarısını geçiyo! Ona Beyoğlunda rastlamış- tum, ayrıldıktan sonra | İstanbula nasıl gelmiş, yaz'haneme nasıl çıkmış ve nasıl kendimi kaybet. miş olduğumu hiç hatırlayama- yordum. Demek ki bütün bu ha- reketleri bir medyum hissizliğile yapmıştım, Midem fena halde bulanıyor. başım dönüyordu. OFakat bu kapıları bittabi kapalıydı, & gece yarımı kapıcıyı uyandırmak, ka- pıyı açtırmak bir meseleydi.. V: yi şüphelenmiyecek miy- “Sabahı beklemeyi tercih et- tim. Bir koltüğa gömülerek yi- ne hayallere daldım. Ve o zaman Denizin müstehzi sözleri yine aman amd emi Ne uyuduğumu © hatırlaya. ğa: Fakat uyandığım za- man saat sekizdi. Fenalığım geçmemiş, bilâkis artmıştı. Eli- mi alnıma götürünce ateşim de olduğunu anladım. Derhal s0ka- ğa fırladım, bir taksiye atlaya” rak eve geldim ve yatağa gir- dim. Şi hi bir hümma nöbeti bir hafta beni yataktan dışarı çıkartmadı. Gecelerim gündüzle. rime. . gündüzlerim gecelerime karışıyor ve ben oyanımdakilerin konuşmalarını, doktorun gelip gi- i adeta bir rüyada olduğu gibi müphem farkediyordum. Uy- kum hiç sakin değildi, karma- karışık köbuslar içinde çırpınır hatırlayorum. Deniz yeşil, yem- yeşil bir çayırda benden kaçıyor ve ben koşarak onu takip edi- yordum. O kadar hızlı koşuyordu ki daima ona yaklaştığımı sandı. gım halde LE deyil ERME dili nabilecek kadar ona yakın oldu- ğumu hissettiğim ve elimi uzat” tığım “zaman, birden bire. ben- den çok uzakta olduğunu farke. diyordum. Koşa koşa bir uçu- rumun kenarına gelmiştik. Deniz. uçuruma atladı, bende arkasın dan atladım. Yalnız. o düşme miş, kanatlıymış gibi havalan muştı. Bense tâ uçurumun di- bine düşmüş ve ölmüştüm.. Evet, ne tuhaf, kendimi taşların üstün. de ölü görüyordum. Alamdan kanlar öyle hızlı akıyordu ki ya- pımda bir kan deresi çağlıyordu. Deniz başımın ucuna gelmişti ve kahkahalarla | gülüyordu, rafında pek çok kalabalık vardı, onlara benim cesedimi göstere” rek: — Görüyor musunuz, benim çin intihar etti, diyordu. Ve e ya a kal alar ee Şiddetli bir sarsıntı ile (o uyan- dım, o kadar te“lemiştim ki yastı- ğım adeta suya batırılmış gibi sır- sıklam olmuştu. (Bütün âsâbım titriyordu. Annem, bir şefkat heykeli gibi hiç yanımdan ayrılmıy, diyen başım ucunda ha: | pencereden bakıyor ve cevap verir Bazen, beni saklamasına rağ- , ağladığımı anlıyordum. Göz“ yaşına hiç tahammül © edemezol” e bu yaşlı gözler beni çok üzüy. Bütün gece sayıklıyormuşum» Niçin hep Denizden bahsettiğimi anlamıyorlarmış.. Zihnim ne perişan bir halde olmalıydt ki De nizle denizi karıştırmış olayım. “Denizde fırtına var!, ben kendimi denize atacağım., diye inliyormu" şumi... Tabii denizden - maksat n€ olduğunu bilmiyorlardı. Bilselerdi zavallılar! Etrafımda daima onun ismini işitmek istiyordum, fakat kalbimi açamıyordum, kimsenin beni a: yamıyacağını bildiğim için sırrım” saklamayı tercih ediyordum. Arasıra!: — Anne, bugün Deniz dalga! mı? diye soruyordum. Bu sualin neden icap ettiğini anlamıyan zavallı kadın kalkıyor. — Hay yak eki op O zaman ısrar ediyordum: — Ne sakin anne?. — Denizi sormadın mı, rum? ei (Devamı var) pi